YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6920d36144040
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 4 9
Bugün :
Dün : 41199
Bu ay : 893923
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45297744
IP'niz : 216.73.216.128

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

BUNLAR, HAKİKAT UYARILARIDIR!

      

Her arzusun emir sayan, nefs kölesi a sizler

Haksız çıkar makam ehli, kör Şeytana vakf olur…

Gönül evin Dost sarayı, kılabilen Azizler

Halk içinde Arş gibidir, hürmet ile tavf1 olur…

      

Tevbe edip hayra dönen, uğrar şefkat re’fete2

Kim kapılır rehavete, hazır zevke servete

Aklı fikri şer işine, gözü gönlü şehvete

Nefs yılanın besleyenler, bil akıbet mahf olur…

      

Vahdet sırrına erip te, her şeyi Hak’tan bilen

Sahipsiz ve çaresize, el atıp yaşın silen

Adil Düzen gelsin diye, Ferhat veş3 dağlar delen

Davasına sadık kalan, hep Ashabı Kehf olur…

      

Her kim zulme hıyanete, Cercis4 veş göğüs gerer

Hakikatı haykıranlar, hikmet bağına erer

İlham bülbülleri konar, gonca güllerin derer

Dilinin bağı çözülür, sanki İlmi Nahv5 olur…

      

Hak’tan korkmaz, halktan kaçmaz; hayır yok hayâsızda

Vicdan çürük ayar bozuk, baht tutmaz mayasızda

Nefs için Din Devlet satar, riya çok duyarsızda

Deccalin Süfyanı O’dur, hep nifakla vasf6 olur…

      

Baş olmak için boşuyor, kutsalın ve davasın

Haçlı AB’ye koşuyor, Kâbe’de yapar duasın

Dünya putuna sarılmış, ölmüş kutlu sevdasın

Burda ekâbir takımı, mahşerde hep zahf7 olur…

      

Şeriat istemeyenler, nasıl bulur hakikat

Teslimiyet edep hürmet, budur kullukta san’at

Umut ve korku duygusu, mü’minde iki kanat

Şedid-ül İkab8 Kahhar’dan9, elbet ciddi havf10 olur…

        

1- Tavf: Tavaf.

2- Re’fet: Merhamet etme, acıyıp esirgeme.

3- Veş: (Farisi’ce) gibi…

4- Cercis: Hz. İsa’dan sonra gelen ve Hak yolunda korkunç işkencelere göğüs geren bir Aziz.

5- İlm-i Nahv: Arapça söz dizimi, gramer ilmi, dilbilgisi.

6- Vasf: Sıfat, özellik.

7- Zahf: Hakir görülen sürüngen cinsleri.

8- Şedid-ül İkab: Cezası şiddetli olan Allah (CC).

9- Kahhar: Her istediğini zorla yapmaya Kadir olan, zalimleri ve kâfirleri sonunda perişan kılan Allah (CC).

10- Havf: Gerçek ve gerekli olan korku ve sakınma duygusu.

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Fatma GÖZÜBÜYÜK

Fatma GÖZÜBÜYÜK

Subscribe
Bildir
16 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Umut ve korku duygusu, mü’minde iki kanat
İbrahim 48
(Kıyamet saati) Yerin başka bir yere (Dünya’nın farklı bir görünüme), göklerin de (başka âlemlere) dönüştürüldüğü gün; onlar tek olan, Kahhâr olan Allah’ın huzuruna çıka(rıla)caklardır. (Her şeyin hesabı sorulacak, hak ettikleri karşılığı bulacaklardır.)

Şeriat istemeyenler, nasıl bulur hakikat

Teslimiyet edep hürmet, budur kullukta san’at

Umut ve korku duygusu, mü’minde iki kanat

Şedid-ül İkab8 Kahhar’dan9, elbet ciddi havf10 olur…

Şiirden Dersler…
Nefis, ancak kişiyle beraber ölür. Maksat nefisi öldürmek değildir, nefsi dizginlemektir. Bunun mücadelesi de nefsin dediğini yapmamakla değil, nefsin dediğinin aksini yapmakla olur. Her türlü terbiye fiille gerçekleşir. Laf istemez, fiil gereklidir terbiye sisteminde. Nefsin dediğinin tersini yapmak, nefsi terbiye eder. Tabi bu da yetmez, gönül evini dost sarayı kılabilmek, nasuh tevbe edip hayra yönelmek, Adil Düzen istemek, mücadelesini vermek, bu davada sadık ve sabit kalmak, Hakk’a teslimiyet ve hürmet ve umut ve korku içinde yaşamak gerekir. Şiirden çıkardığımız dersler bunlardır.

Tevbe edip hayra dönen, uğrar şefkat re’fete
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Ancak tevbe edenler, (kendilerini ve çevrelerini) ıslah edip düzeltenler ve (indirilen Kur’an ayetlerini) açıklayıp (insanlara bildirenlere gelince); artık onların tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri çokça kabul edenim, Esirgeyenim. (
Bakara suresi 160)

Nefse köle olmakdan Rabbime sığınırım.
Rabbine kul olmayan nefsine köle olur. Köleliğin en kötüsü ise nefsine köle olmaktır. Kulluktaki san’at ne güzel anlatılmış şiirde teslimiyet, edep, hürmet. Rabbim razı olduğu kullarından eylesin.

Her Sözü Rahmet Dolu
Hikmeti hakikatle ilmek ilmek işleyen
Nefsimize akran olmuş şeytanı dizleyen
İlim deryasında âşkle Dostunu Birleyen
Her sözü rAhmet dolu gönlümüze düşer nur olur.

Maddeci ve menfaatçi bir kimliğe itilen mutsuz ve huzursuz hale getirilen insanımızı yeniden ruhuyla tanışık ve Rabbıyla barışık hale gelinmesine vesile olan uyarılar…!
[b]Her kim zulme hıyanete, Cercis4 veş göğüs gerer
Hakikatı haykıranlar, hikmet bağına erer
İlham bülbülleri konar, gonca güllerin derer
Dilinin bağı çözülür, sanki İlmi Nahv5 olur…[/b]

Dünya hayatında karşılaştığımız, kanserdir, veremdir, vb.zahiri maddi hastalıklarımızın hastanelerde teşhis ve tedavi edildiği gibi, benlik , bencillik, riya, haset, hıyanet, dünyaya ve günahlara muhabbet gibi ruhi ve kalbi manevi hastalıklarımızın tabiri caizse teşhis ve tedavisinin yapıldığı böylesi şiirlerle tedavi ve terbiye ediliyoruz çok şükür… Bu tedavilere önem ve öncelik veren dikkate alanlar elbette kazananlardan olacaktır. İstifademize sunulan bu hizmetlerinden ötürü Milli Çözüm’e sonsuz teşekkürlerimi hürmetlerimi arzediyorum.

Zulüm ve küfür sistemlerinin tuzağında kıvranan insanlığı, İslamın huzur ve saadet kucağına çekmek üzere ev ev, köy köy , karşılaştığımız muhatap olduğumuz kimselere hakkı hakikatı anlatarak, nefsimizi terbiye etmek ve temizlemenin en keskin, en kestirme ve en kesin ibadetin cihad olduğunu öğreten hatırlatan uyarıları bir şiirle dile getirildiğini gördük. Rabbim bu uyarılara kulak kabartan , gereğini yerine getirmekle hem dünya saadetini hemde ahiret saadetini kazanacağımızı bir an olsun unutturmasın istikametten ayırmasın… Amin.

[u][b]ZÜMER SURESİ 22. AYET[/b][/u]
Allah, kimin göğsünü (gönlünü) İslam’a açmışsa, artık o Rabbinden bir nur üzerine değil midir? (Elbette öyledir.) Fakat Allah’ın zikrinden (Kur’an’ı talim ve tatbik etmekten yana) kalpleri katılaşmış olanların ise vay haline! İşte onlar, apaçık bir sapkınlık içindedirler. [b](www.mealikerim.com)[/b]

Ruhumuzu arıtan ,muhasebeye çeken kıymetli bir şiir… Rabbim istifade ettirsin hepimize
Mescide bir arap gelmiş:
– Estağfirullah, demiş.
Hz. Ali bunu duyunca demiş ki:
– Dil ile Estağfirullah demek, yalancı tövbesidir.
Arap sormuş:
-Gerçeklerin tövbesi nedir öyleyse? Söyle de öğreneyim; onun gerçek tövbesine erişeyim.
Hz. Ali gerçek tövbelerin neler olduğunu şöyle ifade buyurmuşlar:
– Hak teala, şu 6 nesneyi bilip bulanı bağışlar:
1- Geçmiş günahlar için gece gündüz ah ederek tövbe etmektir.
2- Hâl içinde tövbe etmek, dışını arıtmaktır.
3- İşi şansa bırakmamaktır
4- Bütün borçları ödemektir
5- İbadet acısını her saat vücuda tattırmaktır. Vücutları isyan ederek zevk alanlar , bu kez ibadet ederek vücutlarından bu zevkin vergisini alsınlar
6- Haram yiyerek et ve kan yapanların, sonra tekrar o et ile kanı eriterek , helal ile içlerini ve dışlarını arıtmalarıdır.

Kur’an Aşkına !
Ahirete inanmayanların ne kötü örnekleri (ve özellikleri) vardır, en yüce örnekler ve özellikler ise Allah ‘a aittir.O güç sahibi olandır ,Hüküm ve Hikmet sahibidir…(Nahl Suresi 60)

Senden yine Sana sığınırız Allah ‘ım…

Bizleri affeyle bizlere acı…

SÖZLER SANA ANLAYIVER!..
O Rahman ki duyurmuştur,bil bu sözler nefsine
Vicdanını canlandırır,dinle bir bak kalbine
Akil olan ibret alır,kıyma kendi kendine
Bak en kutlu ‘Dava’dasın,nankör olan kahrolur!..

Âl-i İmran 135
‘Ve (o muhsinler) “çirkin bir hayâsızlık” işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, (hemen) Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı bağışlanmaisteyenlerdir. (Ve zaten) Allah’tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar, yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.”

Nisâ 31
“Eğer size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin diğer kötülük ve kusurlarınızı örteriz ve sizi ‘onurlu-üstün’ bir makama iletiriz.”

Teslimiyet edep hürmet, budur kullukta san’at Umut ve korku duygusu, mü’minde iki kanat
Vahdet sırrına erip te, her şeyi Hak’tan bilen

Sahipsiz ve çaresize, el atıp yaşın silen

Adil Düzen gelsin diye, Ferhat veş3 dağlar delen

Davasına sadık kalan, hep Ashabı Kehf olur…

Müminlere karşı uhuvvet vemeveddet kardeşlik ve yardımlaşma, inkârcı zalimlere karşı cesaret ve ciddiyet Hakkı savunma ve dayanışma, hain olmayan gayrimüslimlere karşı iyi niyet ve insaniyet adalet ve barışma, diğer bütün canlılara ve doğaya karşı ise şefkat ve merhamet acıma ve koruma şeklindedir. evet onurlu ve olgun insan zalimlere karşı Çetin ve Metin bunun dışında herkese karşı nazik ve narindir.
Yarabbi bize dünyada nasip ettiğin
Millî çözüm kardeşliği için sana sonsuz şükürler olsu.insaallah hicr süresi 47.ayetinde
buyurdugun cennet kardeşliğinide nasip eyle .amin

Biz onların (cennet halkının) göğüslerindeki kin ve nefret duygularını söküp çıkardık. (Şimdi birbirini seven ve hep iyilik düşünen) Kardeşler olarak, cennet koltukları üzerinde karşılıklı (sohbet ve saadet ortamındadırlar).

Uyarılarının Gereğini Yerine Getireler Kazanacaktır.
Keyfimiz, rahatımız, çıkarımız… doğrultusunda hayatımızı şekillendirmek veya bu kriterlere ters düşeceğimiz durumlarda; Doğrudan, faydalıdan, adaletten, güzelden, davadan vaz geçmek-yan çizmek-uzak durmak, nefse köleliktir. Görüntüde Müslüman, Milli Görüşçü mücahit… görünsek de.
Gönlünü, Hakkın (Hakkın yeryüzündeki tercümanının) razı olduğu makama getiren kişiler; Halkın içinde Tercümanın, temsilcisi gibidirler. En yüksek makamlardaki hakikatleri hatırlatırlar ve gerçek; Hürmeti, sevgiyi, saygıyı, iltifatı, izzeti görürler ve bu güzelliklere (sahtesine değil hakikisine) sadece bu azizler ulaşabilir.
Her bir dizesi ayrı bir hikmet pınarı olan şiirimizin ilk kıtası, bu konuları bizlere hatırlattı.

Mevla’mız bizlere de; nefsin kölesi olmayan, şeytana dur diyebilen, halk içinde Arş gibi olan kullarından eylesin inşallah.

Beyne’l havf ve’r reca
“Şeriat istemeyenler, nasıl bulur hakikat
Teslimiyet edep hürmet, budur kullukta san’at
Umut ve korku duygusu, mü’minde iki kanat
Şedid-ül İkab Kahhar’dan, elbet ciddi havf olur…”

Rabbimiz bizleri korku ve ümit arasında olmaktan, kendisine kulluktan, davasına hizmetten, Rasulüne ümmet olmaktan ayırmasın.

Kalbimini Dost’un sığındığı Hira mağarası yapabilenler!
Gönül evin Dost sarayı, kılabilen Azizler
Halk içinde Arş gibidir, hürmet ile tavf1 olur…

Rabbim kalbimizi dosta saray kılabilenlerden eylesin. Her türlü şirkten, kirden, pislikten temizlemeyi ve son nefesimize kadar temiz tutup dostu ağırlayabilmeyi, dostlara sığınak yapabilmeyi nasip eylesin. İşte o zaman iman dolu kalp ile dünyaya kafa tutulabilir, “birkaç günlük dünya” El ile avuçlanabilir ve kalpten uzak tutulabilir.

Yüzümüze Ayna
Dinle nefsim uyarıyı yılanlık etme, sakın!
Bak ki ölüm kapısı sanılandan daha yakın,
Sadıklardan yana ol ve öyle bir tavır takın,
Ahirette mutlulukla olsun amelin yüz akın..

Adil Düzen gelsin diye, Ferhat veş3 dağlar delen Davasına sadık kalan, hep Ashabı Kehf olur…
Nefsimizin kölesi olmaktan,
Haksız çıkar ehli olmaktan,
Rehavete kapılanlardan olmaktan,
Şer e şehvete kapılıp nefsin esiri olmaktan,
Hayasızlıktan, riyadan, duyarsızlıktan,
makam mevki için HAK’ TAN vazgeçmekten,
YA RABBİ MUHAFAZA EYLE.

BİZLERİ Her Daim ;

Gönlümüzü peygamberimizin ziyaret edebileği kadar temiz tutabilmeyi,
Vahdet sırrına erenlerden olabilmeyi,
sahipsiz ve çaresizleri koruyup kolayan ihtiyaçlarını görebilenlerden olmayı,
ADİL DÜZEN İÇİN CANLA BAŞLA ÇALIŞAN CİHAD EDENLERDEN OLABİLMEYİ,
Davasına sadık kalan,
zulme hıyanete, Cercis gibi gögüs gerebilen,
Hakikatı haykıranlardan olabilmeyi,
Teslimiyet edep hürmet,
Umut ve korku duygusu sahibi olabilmeyi,

NASİP ET…

YA RABBİ! ELLERİMİZİ TUT, AYAKLARIMIZI VE KALBİMİZİ DİNİN VE DAVAN ÜZERE SABİT KIL, KARDEŞLERİMİ RIZAN İLE SEVİNDİR.AMİN

Halk içinde Arş olmak
[b]”Gönül evin Dost sarayı, kılabilen Azizler

Halk içinde Arş gibidir, hürmet ile tavf1 olur…”
[/b]
“Halk içinde Arş gibi olmak” ne kadar latif bir ifadedir… Allah yazarımızdan razı olsun.

Arş yeryüzünün kandili, neşesi, ferahlığı, rahmet menbaı, oksijeni, suyu, bereketidir. Yerdekiler arş ile nefes bulur, can bulur… Arş yıldırımlarla şimşeklerle de titrese peşinden rahmeti, merhameti gelir.

[b]”Halk içinde arş olan insan” [/b]ise, zıt fikirlerden insanların dahi güvendiği, dayandığı, enerjisiyle huzur bulduğu insandır.

[b]”Halk içinde arş olan insan” [/b] hayatındaki tüm olumsuzluklara, başa gelen musibetlere rağmen teslimiyetli ve stabil kalabilen, gönlü hüzünlü ama yüzü hep gülen insandır. Pozitif, olumlu ve insanlara karşı hüsnü zan yapan insandır.

İnsanlarla ilgilenen, yardımına koşan, şiirimizde geçtiği gibi “[i]Sahipsiz ve çaresize, el atıp yaşın silen”[/i]dir.

Kendisine danışılan, kendisine ısınılan, hadis-i şerifte geçtiği gibi “[i]kolay kaynaşılan, kolay geçinilen[/i]” kimsedir.

İlmini ahlâkıyla süsleyen, yaşantısıyla örnek olandır. Ekmek aldığı bakkaldan okuldaki sıra arkadaşına, iş arkadaşından akrabasına, dava kardeşinden komşusuna, ailesine…

Günlük muhabbetlerinde dahi bir şekilde sonunu davasına ve tebliğe bağlayıp, gönlünden hep “Ya Rabbi! Şu kardeşimi, arkadaşımı, akrabamı, komşumu hidayetine erdir, kötü huylarından kurtar… Ya Rabbi! Zulme ortak etme, amellerini heba ettirme…” diye geçirendir.

[b]”Halk içinde arş olan insan” [/b]kolaylaştıran, sevdiren, nefret ettirmeyendir. İnsanları ayrıştırmayan, birleştirendir.

Arş nasıl yeryüzünün çatısıysa, “Halk içinde arş olan insan da insanlığı barış, huzur, adalet çatısı altında toplayacak olan ADİL DÜZEN’in sevdalısıdır.
Ve nasıl ki âşık hep sevdalısından bahseder, “Halk içinde arş olan insan”ın dilinden de hep Adil Düzen dökülür…

“[b]Halk içinde arş olan insan[/b]” aile hayatında, eğitim ve iş hayatında, mahallesinde, köyünde, ekibinde Adil Düzeni kurabilen insandır. Henüz ailesinde ve çevresinde huzur ve adalet düzeni kuramayan, inisiyatif almayan insan dünyaya nasıl huzur ve adalet getirecektir?

“[b]Halk içinde arş olan insan[/b]” davasını anlatırken, karşısındaki insan, onun gözlerinin ışıldayışına, kalbinin huzur ve şefkat doluşuna şahit olur… İstemese dahi o şefkat ve muhabbet seline kapılır…

[u]Efendimiz (SAV)’in hayatına baktığımızda[/u], kimileri kâfir dahi olsa O’nun nuruna, hoşgörüsüne, güvenilirliğine, sabrına, konuştuğunda kalplere huzur, emniyet, sevinç yaymasına kapılıp gizli gizli Efendimiz (SAV)’i dinlemiş, takip etmişlerdir.

[i]Keza, Aziz Erbakan Hocamız…[/i] Bir videosu, bir anı olmasın ki yüzünde güller açıyor olmasın… Davasının düşmanlarıyla dahi edeple, nazikçe konuşmuş cevaplarını icraatiyle vermiş… Düşmanları dahi O’nu dinlerken onun manevi enerjisine, teslimiyetine, hoş sözüne, tatlı diline, güzel üslubuna ve derya deniz ilmine hayran kalmış…

Erbakan Hocamız’ın bir konuşmasında, davasına ve O’na ihanet edip ayrılarak parti kuranlar Kendisine sorulduğu zaman onlar için kullandığı cümleler beni derinden etkilemiştir… Şöyle diyor Hocamız;

[i]”Öncelikle hemen ifade edeyim ki, bugünkü iktidar benim evlatlarımdır, kardeşlerimdir, talebelerimdir. Kendilerine, her zaman olduğu gibi şuan da şefkat doluyum. Kendilerine bu hususta başarı dileyerek, zaten hizmete başlamaları ile ilgili vaktiyle sizinle röportaj yapmıştık başarılar dilemiştik. Bu dileğimizi o zamandan beri, her zaman muhafaza ettik. Çünkü bunlar bizim evlatlarımızdır, kendilerine sevgi ve şefkatten başka hiçbir şey beslemiyoruz.[/i]” demiş ardından gittikleri yolun Hakka değil, Siyonizme çıktığını da eklemiştir…

Ya Rabbi bu nasıl bir muhabbet, bu nasıl bir kalp, nasıl bir şefkat… Bizler yeryüzüne Hakkı hakim kılmayı, haklı çıkmak, düşmanı ezmek, kazanmak için değil…

Bizlerin bugünkü işbirlikçi iktidara ve destekçilerine olan sert söylemlerimiz özünde onların şahsına bir nefretten, düşmanlıktan değil… Bizim davamız, şefkat uğruna, mazlumun hürmetine…

[u]Elbette bu demek değildir, kolay lokma, yumuşak ve güdülen insanız… Bu demek değildir ki tatbikatı bırakıp da yalnız lafla savaşırız… [/u]Lakin biz, Efendimizden (sav), Hocalarımızdan öğreniyoruz ki ayağı kayana dahi uyarı, yine şefkatten yine merhametten… [u]Hatta Ahmet Hocamız [/u]bir sohbetlerinde, “[i]Eğer bu iktidarı seviyorsanız, onların hayrına onlardan vazgeçin!”[/i] demişlerdi. Nasıl hikmetli bir söz anlayabilene…

Velhasıl[b] “Halk içinde arş olan insan” [/b]Rabbine teslim olan, kalbini yalnız Rabbine tahsis eden, ve diğer tüm mahlukata da Rabbi hürmetine şefkat eden, ve bu şefkat nedeniyle çevresiyle ilgilenen, bu şefkat nedeniyle zalimle savaşan, yine bu şefkat nedeniyle de Hakkı yeryüzüne hakim kılmak isteyen ve bu uğurda çalışan insandır.

[b]Eğer insanları davamızdan nefret ettiriyor, ürkütüyor, kaçırıyorsak… Eğer hürmetsizlikten yakınıyorsak, eğer Hakk için değil de şahsi nefretler güdüyorsak, eğer yaşadığımız çevrelerde, bir arada olduğumuz insanlar arasında Adil Düzeni, huzur ve adaleti kuramamışsak demek ki henüz “Gönül evini Dost sarayı kılamamış” ve “Halk içinde arş olacak” olgunluğa erememişiz… [/b]

Allah bizleri girdiği ortamların şefkat timsali, umut ve muhabbet deposu, Adil Düzen temsilcisi, “Arş”ı eylesin…

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
16
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...