HAKİKAT AYAN OLUNCA
Mü’min olan şaşmaz, Hak’tan hayırdan
Rehberim Rahmani, beyan olunca…
Gök yer âlem insan, böcek çayırdan
Tabiat Kitabın, okyan olunca
Kur’an’ın mesajı, ayan olmaz mı…
Bu dünyanın fani, yüzü hep yalan
Ahiret tarlanız, etmeyin talan
Kusurun farkında, huzurda kalan
Devamlı günahın, sayan olunca
Kulluk hakikatı, ayan olmaz mı…
Can ver Canana er, kutlu pazarlık
Keyfine tapana, vicdan mezarlık
Hak söylesen sayar, oyun bozarlık
Rahata çıkara, kıyan olunca
Hikmet zuhuratı, ayan olmaz mı…
Zahiren yer içer, hep Rabbiyledir
Kalıbı sizinle, o kalbiyledir
Zikir fikir şükür, Habibiyledir
Seherde uykular, ziyan olunca
Tecelli nurları, ayan olmaz mı…
Bal şifadır; hata, senin safrandan
Asla ümit kesme, Afvü Ğufran’dan
İtiraz isyandan, küfür küfrandan
İrfan iklimine, kayan olunca
Mehdiyet manası, ayan olmaz mı…
Sadık tevbekârlar, takvaya namzet
Biat cihat taat, ne büyük kısmet
Tek Allah için sev, Hakk için buğz et
Zalim hain göze, çıyan olunca
Mesihiyet sırrı, ayan olmaz mı…
Herkes bu dünyada, yolcu kiracı
Salah salât cihat; mü’min miracı
Asrın mübelliği, Arş’a aracı
Kutlu çağrısına, uyan olunca
Erbakan gerçeği, ayan olmaz mı…
Mealin manasın, ahkâmın asmak
Kur’an’ı bırakmak, sapıtıp azmak
Gerçeği konuşmak, gerçeği yazmak
Rızaya talip bay, bayan olunca
Milli Çözüm farkı, ayan olmaz mı…
Tembel; durgun sular, gibi kokuşur
Gayret ehli gaye-sine koşuşur
Meal okuyanlar, Rabb’le konuşur
Dostun nidasını, duyan olunca
Hilkat harikası, ayan olmaz mı…
Fani için Baki, terk eden ahmak
Facir desteklemek, en rezil ahlâk
Faiz zina serbest, lağımdan alçak
Cennetin yolundan, cayan olunca
Ahrette pişmanlık, ayan olmaz mı…

Hakikat Sırları Ayan Olmaz mı?
Niyetin düzeltip eyleme karsan
Ötelemek adetin vazgeçip caysan
Kutlu Emir’in sözüne uysan
Hakikat sırları ayan olmaz mı?
Yaratılış ve Manevi Tekamül İçin Hikmet ve Sırlar…
Kuranın mesajı, kulluk hakikati, hikmet zuhuratı, tecelli hakikati, Mehdiyyet ve Mesihiyyet sırları, Erbakan gerçeği ve Milli Çözüm farkını izah eden; yaratılış ve manevi tekamül adına hikmet ve sır yüklü bir şiir.
Rabbimiz bizleri idrak edip kendisine çeki düzen verenlerden eylesin. amin.
Ey Muallimler Muallimi! Ayan Olunan Hakikatlerin Hatırına!
Kur’an’ın mesajını, kulluk hakikatini, hikmet zuhuratını, tecelli nurlarını, Mehdiyet manasını, Mesihiyet sırrını, Erbakan gerçeğini, Milli Çözüm farkını, hilkat harikasını bizlere ayan eyle!
Bizleri ahrette pişman ve perişan olanlardan eyleme!
DOSTA DOĞRU
İmtihan sırrı çoktur ve bil ki zordur !
Günler hızla geçer ümitle doğrul !
Hak nidasıyla hep için doldur…
Cennetin yolunda hep çalışınca…
Ahirette huzur ayan olmaz mı?
Ölçü Kur-an olursa, şaşmaz insan…
Kurânla dolsun kafalâr
Her derde onda şifâlâr
Çâresiz kula devâlâr
Rûhun gıdasıdır Kur’ân.
Dünya göçücü bir kervân
Kuran’da var derde dermân
Rahmandan kullara fermân
“Allah’ın emridir kurân.
Okuyup anlamak gerek
Kurân-ın sırrına ermek
Kur’an la mutmain yürek
Kabrimizde nurdur Kur’ân.
Ayet ayet oku her an
Onda vardır derde dermân.
Hak’tan gelen en son fermân
”Allah; “kelâmıdır Kur’an
milli çözüm farkı ayan olmaz mı
Mealin manasın, ahkâmın asmak
Kur’an’ı bırakmak, sapıtıp azmak
Gerçeği konuşmak, gerçeği yazmak
Rızaya talip bay, bayan olunca
Milli Çözüm farkı, ayan olmaz mı…
meali kerim e rağbeti en çok olan milli Çözüm mensuplarıdır elhamdülillah
Rehberi Rahmani olanların kazandıkları ve Rehberi Rahmani olmayanların kaybettikleri…!
Saygıdeğer yazarımıza çok teşekkür ediyorum. Bizleri gafletten uyanmamıza vesile olacak böylesi kıymetli bir şiire imza atmışlar, rabbimiz gereğini yerine getirme hususunda gayret ve çabasını gösterenlerden olmamızı lütfeylesin. Amin.
[b]Can ver Canana er, kutlu pazarlık
Keyfine tapana, vicdan mezarlık
Hak söylesen sayar, oyun bozarlık
Rahata çıkara, kıyan olunca
Hikmet zuhuratı, ayan olmaz mı…[/b]
Muhterem Ahmet Hocamızın şu hikmetli sözlerini hatırlatmak istiyorum:
[b]”Allah, Hakkı arayana ve haklıyı savunana hidayet veriyor, cennet yolunu kolaylaştırıyor; haksızlıklara ve tahribatlara tepkisiz kalanları ve Hakkı savunmaktan korkanları ise dalâlete terk ediyor ve onlara cehennem yolunu açıyordu. İşte Leyl Suresi 4-11 ayetleri ( http://www.mealikerim.com/92/leyl/4:5:6:7:8:9:10:11) de bu hikmetli ve adaletli gerçeği anlatır.”[/b] (Siyaset Bilimci & Düşünür
Üstad Ahmet AKGÜL)
[u][b]LEYL SURESİ 4-11 AYETLERİ[/b][/u]
4
Ki gerçekten, sizin sa’yü gayretleriniz (ilgi, bilgi, beceri ve hedefleriniz) elbette pek çeşitli, çelişkili (ve darmadağınıktır). [Bu nedenle üretime ve verime katkıları farklı olacağından, emeklerinin karşılığı olan ücretleri de farklı olacaktır.]
5
Amma, her kim (elindeki nimetlerden başkalarına da ve Allah yolunda) verip (hayırda harcarsa) ve (her türlü küfür ve kötülükten) korkup sakınırsa,
6
Ve en güzel (daveti ve davayı ve İslam nizamına çağrıyı) doğrular (ve destek çıkıp tâbi olur)sa,
7
Biz de onu; kolay olan (fıtrat dini İslam) için (çabalarını rahatlatıp) başarılı kılacağız (ona hidayet, ibadet ve hizmet yolunu kolaylaştıracağız).
8
Fakat her kim de cimrilik ve bencillik ederek (ilim, servet ve şöhretine güvenerek) kendisini (Hakk davadan ve hayırlı çağrıdan) müstağni sayarak (hizmete ve teslimiyete ihtiyaç duymazsa),
9
Ve en güzel olan (Hakk çağrıyı ve İslami esasları) da yalan sayarsa (en gerekli daveti yapanı ve en gerçekçi davayı savunanı yalanlar ve karşı çıkarsa),
10
Biz ona da en zorlu (ve zararlı) olanı (kötülük yollarını ve azaba uğramasını) kolaylaştıracağız (böylece adım adım rezalet ve felaketlere hazırlayacağız).
11
Artık tereddi edip (baş aşağı düşüşe uğrayacağı ve dalâlet uçurumlarına yuvarlanacağı ve sonunda cehenneme atılacağı) zaman, malı (makamı, mansıbı) ona hiç yarar sağlamayacaktır. (Çünkü kendisine cehennem ve cehalet yolu açılmıştır.)
NE LİYAKAT,NE HADDİN VAR!…
Milyarda bir kimseye,nasip olanlar
Ne liyakat-haddin var,kendin bilince
Tard olur hep,nankör-lüğe kayanlar
Tüm hayırlar O, Rahman’dandır bilince
Nice hakikat sırrı,ayan olmaz mı!..
“Aslında gerçek şu ki; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir. (Hesap günü birtakım mazeretler belirtse de, nefsinin kötülüklerine bizzat kendisi şahittir, herkes kendi ayarını ve amacını bilmektedir.)”
Kıyamet Suresi 14
Gerçeği konuşmak, gerçeği yazmak-Rızaya talip bay, bayan olunca -Milli Milli Çözüm farkı, ayan olmaz mı…
Zahiren yer içer, hep Rabbiyledir
Kalıbı sizinle, o kalbiyledir
Zikir fikir şükür, Habibiyledir
Seherde uykular, ziyan olunca…
Tecelli nurları, ayan olmaz mı…
Sadık tevbekârlar, takvaya namzet
Biat cihat taat, ne büyük kısmet
Tek Allah için sev, Hakk için buğz et
Zalim hain göze, çıyan olunca
Mesihiyet sırrı, ayan olmaz mı
HAKİKAT AYAN OLUNCA
Tembel; durgun sular, gibi kokuşur
Gayret ehli gaye-sine koşuşur
Meal okuyanlar, Rabb’le konuşur
Dostun nidasını, duyan olunca
Hilkat harikası, ayan olmaz mı…
Nuruna Erdir Ya Rabb
Bir çalışır bir durur vicdan motoru,
Hemen yılgınlaşır gördüğünde zoru,
Ne olacak sonumuz, Allah’ım koru,
Zulümattan nurlara çıkar bizleri
Ezdirme günahlara affet Allah’ım..
Hak söyleyen sayar,oyun bozarlık
Hak söylesen sayar, oyun bozarlık
Bu dönemde herhangi bir konuda hak konuşanların,doğruları söyleyenlerin insanların önceden alıştığı “doğrulara” ters düşünce gördükleri düşmanlığı anlatıyor.Tarih boyunca peygamberlerde aynını yaşamıştır.
Tek Allah için sev, Hakk için buğz et…
“Herkes bu dünyada, yolcu kiracı…”
Aklıma Erbakan Hocamızın mana alemindeki bir örneği geliyor. Bizlere dünyaya ve içindeki her şeye, herkese olan tavrımızın, tarzımızın, hissiyatımızın nasıl olması gerektiğini öğretiyor. Böylelikle [b]dünya ve ahiret huzurunun sırrı, hakikatin sırrı ayan oluyor…[/b] Erbakan Hocamız şöyle diyor;
[b]İnsanın ömrü hızla giden bir tren gibidir. Anlık gayeleri ve nefsani hedefleri ise çok uzakta görünen bir nesnedir sanki. Oysa hızla giden bir trenle o nesne çok kısa bir süre sonra birbirlerine yakınlaşır; tam yan yana geldiğini düşünüp elini uzatırsın. Bir de bakmışsın geride kalmış, sonra bir daha bakmışsın; ulaşamayacağın kadar, hiç yan yana geldiğine inanamayacağın kadar geride kalmış. İnsan, ömrünün bir bölümünü o nesneye kavuşmayı hayal ederek, sonraki bölümünü de o nesnenin nasıl birden bire kendine yaklaşıp bir daha hiç ulaşamayacağına üzülerek geçirir.
Oysa günlük gayesi ve hedefleri olan, bunlara göre gününü plan ve programlayan insan, her an bir nesne, bir olay, bir anı biriktirir cennete. Böylesine sorumlu ve şuurlu müminler; gelene sımsıkı sarılmaz, o anın tadını çıkarır, giderken de boşuna üzülmez. Bilir ki cennette bu anın, bu nesnenin, her şeyin gerçeği ve hakikisi önüne serilecektir…
[/b]
Rabbimiz bizlere bu şuurla ve hakikat üzere yaşamayı ve ölmeyi nasip eylesin…
Bal şifadır; hata, senin safrandan
Can ver Canana er, kutlu pazarlık
Keyfine tapana, vicdan mezarlık
Hak söylesen sayar, oyun bozarlık
Rahata çıkara, kıyan olunca
Hikmet zuhuratı, ayan olmaz mı…
Bal Şifadır; Hata, Senin Safrandan
Bir yerde okudum, şöyle yazıyordu:
KAHVE FİNCANI
Kahvenle yürüyorsun ve aniden biri gelip seni itiyor ve kahveni her yere döküyor.
-Neden kahveni döktün?
-Çünkü birisi beni itti.
-Yanlış cevap!
Kahveyi döktün çünkü bardağında kahve var, eğer çay olsaydı… çay dökerdin.
Fincanda ne varsa dökülür.
Aynı şekilde Allah seni bir imtihanla sarsdığında içindeki her neyse, dışına bunu dökeceksin, doyduğun şey senin içinden çıkıp herkese sıçrayacak olandır.
Kalp fincanınız erdemlerle dolu ise, bir imtihan sizi ittiğinde, erdemli davranış dökeceksiniz.
Sonunda gerçek ortaya çıkıyor, o yüzden kendine sormalısın: Fincanımda ne var?
Çünkü bardağın dolu… Ve imtihan seni her salladığında için dışına çıkacaktır.
Evet;
Uğranılan her türlü sıkıntı sebebiyle birilerini suçlamak kolaycılıktır.
“Ben iyi insan olurdum ama kader beni kötülüğe itti, hayat şartları beni kötü olmaya zorladı” gibi bahaneler ucuz-bayat numaralardır ve bedavacılıktır.
Yani uğranılan sıkıntılar da, sana verilen fazilet ve nimetler de aslında seni sana gösteren aynalardır. Bazen dünya nimetleri ve rahatı fazlasıyla verilecek, bazen de alınacaktır ki imtihan olsun. Ki bu imtihanda içinde ne varsa, dışına çıksın.
Sonuç olarak; [b]Üstadımız Ahmet Hocamızın da ifadeleriyle:
“Allah, herkesin içini dışına çıkarmadan, ve cümle âleme tanıtmadan hiç kimsenin canını almayacaktır.”
[/b]
Milli Çözüm Tabiat Kitabını Okutur Kur’an’ın Mesajını Ayan Eder Kulak Veren Herkese
Mü’min olan şaşmaz, Hak’tan hayırdan
Rehberim Rahmani, beyan olunca…
Gök yer âlem insan, böcek çayırdan
Tabiat Kitabın, okyan olunca
Kur’an’ın mesajı, ayan olmaz mı…
Mümin, her olayda Hak’tan taraf olma inancına, imanına sahip olduğu için (hep dosdoğru tartmak istediğinden Allah’ın izniyle terazisi yanlış tartmaz) o her olayda her durumda (çıkarına, menfaatine, makamına… ters düşse de) hep Haktan taraf olma şerefine nail olur inşallah. Çünkü o’nun Rahmanın Rehberinden gelen “sesi, sözü, insani tavrı, vicdana uygun kanaati de” es geçip görmezden gelmesi söz konusu değildir. Kutlu (Hak) sese kulak vermesi, Hakka taraf olma samimi inancı ve imanı sayesinde sorumluklarını kuşanır. İnancı, Hak sese taraf olması, sorumluluklarını kuşanması şuuruyla; Benlikten, kibirden, tembellikten sıyrılıp, her şeyde Bir’i anlamaya, kader karesindeki her bir mesajı fark etmeye, Kur’an’ın asrımıza ve o anına mesajını kavramaya, yaşamaya, yaşatmaya çalışır.
Tek Allah İçin Sev, Hakk İçin Buğz Et
Sadık tevbekârlar, takvaya namzet
Biat cihat taat, ne büyük kısmet
Tek Allah için sev, Hakk için buğz et
Zalim hain göze, çıyan olunca
Mesihiyet sırrı, ayan olmaz mı…
4:146
Ancak (samimiyetle) tevbe edenler, (kötü hallerini) ıslah edip düzeltenler, Allah’a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar mü’minlerle beraberdirler. Allah yakında mü’minlere büyük ecir(ler) verip (felaha kavuşturacaktır).