YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6920c90aad258
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 4 9
Bugün : 40297
Dün : 45549
Bu ay : 893021
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45296842
IP'niz : 216.73.216.128

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

MÜNAFIKLAR UZAYDA DEĞİL,
YANIMIZDA VE İÇİMİZDE DOLAŞMAKTADIR

  1. İhsan Eliaçık / www.haber10.com
4.9 24 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Subscribe
Bildir
24 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Kur’an’da münafıkın kim olduğuna dair yüzlerce ayeti okuduğumda zihnimde canlanan, belki biraz ağır gelecek ama söyleyeceğim şu oldu: Münafık sadaka veren, mü’min ise infak edendir! Yani; “Müslüman münafıklar” göstermelik hayırlar, vicdan bastıran yardımlarla yetinir. Her sene hac, umre, mevlide önem verir. “Müslüman mü’minler” ise zekât dışında ihtiyaç fazlasını bile Allah yolunda ve cihad amacıyla severek harcayabilendir. Müslüman münafıklar (dıştan teslim olmuşlar) yılda bir kez, ıkına sıkıla, o da kırkta birini verir. Müslüman mü’minler (içten teslim olmuşlar) ise, yılda bir kırkta bir demez, bollukta ve darlıkta, iyi günde kötü günde infak eder, paylaşır, bölüşürler…

Münafıklarla ilgili çok mühim uyarılar ve onları tepsit yolları barındıran bu makale için Üstadımıza en içten dua ve teşekkürlerimi sunarım.

Münafıklar içimizde derken, kendimizi bundan müstağni görüp çevremizde münafık avına çıkma gaflet ve kibrinden Allah’a sığınmalıdır. Zira münafıklar içimizde olduğu gibi, “münafıklık” da bizzat kendi içimizdedir. Münafık davranışları gösteriyor muyuz diye devamlı kendimizi sorgulamamız gerekir.

Münafık gibi kendimi herkesten akıllı görüp de insanlardan çıkar elde etmeye çalışıyor muyum? Münafık gibi kendi hatalarıma kılıf uydurup, başkalarının hatalarına ise mercek tutuyor muyum? Münafık gibi yalana tevessül ediyor muyum? Münafık gibi davamı dünyalık menfaatlerime araç ediyor muyum?
Münafık gibi kin tutuyor muyum? Münafık gibi düşmanlık ve nifak çıkartıyor muyum?Münafık gibi hizipçilik kulisçilik yapıyor muyum? Münafık gibi kolay ve ucuz kahramanlıklara talip olup zor ve süreç gerektiren işlerden kaçıyor muyum? Münafık gibi kusursuz görünmeye ve dervişlik taslamaya çalışıyor muyum? Münafık gibi, kanı dökülen, hatta kanı içilen müslüman kardeşlerimize üç beş gözyaşı döküp İsrail’e silah, gıda taşıyan hain iktidarlara destek oluyor muyum? Münafık gibi, ‘e Milli Çözüm de temiz bir ekip, imkânsız ama yine de olur ya, Adil Düzen kurulursa aralarında bulunmaktan zarar gelmez’ diyerek, Adil Düzen İnkılabı’na inan-mış gibi görünüyor muyum?..

Cihad ve infak kurtuluşun, dünya-ahiret saadetinin anahtarıdır. Aynı zamanda posa ile cevheri ayıran turnusoldür.

A’raf 16
“(Şeytan) Dedi ki: “Madem öyle, (Hz. Adem’e secde etmek gibi nefsime ağır gelen bir imtihana tâbi tutmakla) beni azdırmana karşılık; ben de onları (Ademoğullarını saptırmak için) Senin (İslamiyet ve) istikamet yolunun üzerinde oturup (tuzak kuracağım. Her dönemdeki en haklı ve hayırlı davanın ortasında pusu kurup duracağım).”

Evet şeytanın çırağı olan münafıklar dışarıda değil, tam da her dönemdeki en haklı ve hayırlı davasının tam ortasında müminleri saptırmak için mücadele ederler.

“Münafıkı başka yerde aramayın; o Müslümanların içinde bulunuyor ve etrafımızda barınıyor! Bunlar Mekke’de yoktular. Çünkü Mekke muhalefet, eziyet, işkence, fedakârlık ve bedel yıllarıydı. Ama Medine’ye gelince mantar gibi bittiler. Çünkü Medine iktidar, devlet, servet, beytü’l-mal günleri, ikbal yıllarıydı.

Bugün de aynısı. Medine’de, Kuba’da, Tebük’te aramayın onu. Münafık aramızda, yaşıyor. Onun kim olduğunun kıstası da, tanımı da, farkı fark ettiren (el-Fâruk) ayırıcı ölçüsü de gayet net: Kur’an; Cihad ve infak kaçkını Müslümana “münafık” diyor![1] Münafıklar hukuken ve siyaseten Müslüman sayılıyor ve ona göre davranılması icap ediyor. Ama hakikatte ve ahirette kâfir sınıfında yer alıyor!..”

“Bugün Müslümanlar olarak, belki de en büyük gafletimiz; Kur’an’ın ısrarla vurguladığı; en sinsi ve tehlikeli kimseler olarak uyardığı: ‘Münafıkların ve marazlı insanların’ hep dışımızda ve çok başka ortamlarda olduklarını sanmamızdı. Oysa onlar, parazit solucanları veya ergenlik çıbanları gibi hep aramızda ve yanı başımızdaydı. Münafıklar, sürekli Müslüman toplulukların ve özellikle şeytani güçlerce tehlikeli sayılan İslami oluşumların içinde aranmalıydı. Hatta, bizim yani kendimizin; münafıklaşma ihtimalini hesaba katmamız ve sık sık nefsimizi sorgulamamız lazımdı.
Hz. Ömer Efendimizin, münafıkların isimleri kendisine bildirilen sahabeye sık sık başvurup: ‘Allah aşkına söyle, ben de münafıklar listesinde var mıyım?’ diye sorması, boşuna mıydı!?”

(Yüz Kur’ani Kavram Kitabından Alıntı)
 
Bakara Suresi’nin başındaki ilk ayetlerde, dört ayet müttaki mü’min özelliklerini anlatarak başlar, sonraki iki ayet kâfirleri, ardından da uzun uzun on üç ayetle münafıklar anlatılır. Kur’an aynasında kendimizi seyrederek ve kendimizde de nifak alâmetleri var mı yok mu diye sürekli Meal-i Kerim okuyarak, kendimizi tartmalı ve sürekli sîgaya çekmelidir.
Çünkü ayete göre, kişi nifaka daldığında hem kendini kandırmakta olup ama bunun şuurunda bile değildir.
“Onlar (münafıklar, sözde) Allah’ı ve iman edenleri aldattıklarını (zannetmektedirler); oysa onlar, sadece kendilerini aldatmaktadırlar ve (ama bunun) şuurunda değillerdir. (Çünkü Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışanlar, ancak kendilerini kandıran kimselerdir.)” (Bakara: 9)

Münafıklar mümin topluluklar içinden çıkar, müşrik ve kafir topluluklar içinde münafık aramak aptallık olur. 
En büyük münafıkları en büyük elçiler ve liderlerin etrafında görmemizde gayet normaldir. Münafıkların amacı bellidir, hak dava erlerini hak yoldan ayırmak, sabote edip saptırmak, bunu mal, makam ve dünyevi  çıkarları için bunu yaparlar. Bazen müminlerden yana olurlar ama inananlardan yana olmalarıda kendi menfaatleri içindir. Zaten bu tipler nefsinin esiri olmuştur. Onların kendi menfaatleri herşeyin üstündedir ve onun içinde münafıklara herşey mübahtır. Evet ama bu sinsi ve tehlikeli düşmanı nasıl tanıyacağız tabiki bu tanımamız çok zor olduğu için aynı zamanda da Rabbimizin şefkat ve merhametinden dolayıda sadık mümin kullanrının işi kolaylaştırmak için Ku’an’ı Kerim’de en çok açıklanan insan karekteri olarak münafıklardan bahsetmektedir. Bunları tanımamızın en kolay yolunuda öğretmiş ve bizlere bir turnusol kâğıdı vermiştir. İşte net ayrıştırıcı cihat ve infaktır. Özellikle infakı olmayandan ve tanırız onları cihattan kaçarlar ama iyi mücahitmiş desinler diyede cihatta ederler amma infak ve cihatı aynı anda zor yaparlar. 
Rabbimiz bu karekterdeki insanların özelliklerinden üzerimizde bilmeyerekte olsa varsa bizleri bu kötülüklerden temizleyip arındırsın.

Hak hakim olsun diye sistem kuranların yanında olmayıp veya kurulan sistemde görev alıp gereğini yerine getirmeyenler bilmiş olalımki yaptığımızı sandığımız ibadetler gösterişten başka bir işe yaramayacağını anlıyoruz

Çok sarsıcı ve ibret verici bir makale olmuş. Allah razı olsun. Cenab-ı Hak, her türlü nifaktan uzak eylesin bizleri. Cihat ve infak ehli kılsın.

.

İslam’a girdiği halde; eşyaya, mala ve mülke, kısaca dünya hayatına bakışını değiştirmeyen Müslümana; cihaddan kaçana, infaka yanaşmayana ve dünyalık makam ve menfaat için din düşmanlarına yarananlara, “münafık” dememiz gerekiyor. Bu ayırıcı ölçüyü bize Kur’an-ı Kerim veriyor.

Münafıkı başka yerde aramayın; o Müslümanların içinde bulunuyor ve etrafımızda barınıyor! Bunlar Mekke’de yoktular. Çünkü Mekke, muhalefet, eziyet, işkence, fedakârlık ve bedel yıllarıydı. Ama Medine’ye gelince, mantar gibi bittiler. Çünkü Medine, iktidar, devlet, servet, beytü’l-mal günleri, ikbal yıllarıydı.

Böylece) Münafıklık yapanların da (açığa çıkarılıp) bilinmesi ve belirlenmesi içindir ki, onlara: “Gelin, Allah’ın yolunda savaşın ya da savunma yapın” denildiğinde, “Bizi (mazur görün) eğer savaşmayı bilseydik, elbette tâbi olup (sizi izlerdik ve desteklerdik)” diye (bahane uydurdular). O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir (ve elbette belalarını verir).
Ali İmran suresi 167ayet

“(Ey Resulüm!) Eğer Sen onlara emrettiğin takdirde, (cihad için hemen sefere) çıkacaklarına dair (münafıklar) yeminlerinin olanca gücüyle Allah’a and içmektedirler. De ki: “Boşuna yemin etmeyin, (sizden istenen sadece) bilinen (örf üzere beklenen) bir itaattir. Allah, (bütün) yaptıklarınıza (en ince ayrıntılarına kadar) Habîr’dir.”

Nur: 53

“Allah, içinizden iman edenlere ve (taat, cihad, hayrü hasenât gibi) salih ameller işleyenlere (şunları) va’ad etmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, bunları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği (Hakk) dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak (İslami hükümleri tatbik imkânı ve iktidarı sağlayacak) ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirip (huzura ulaştıracaktır. Çünkü) Onlar, yalnızca Bana ibadet (ve kulluk) yaparlar (her hususta Kur’ani kuralları ve Nebevi düsturları esas alırlar) ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. (Artık) Kim bundan sonra inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.”Nur:55

Last edited 11 ay önce by Ali Çağıl

Münafıklık alametlerinin kendimizde olup olmadığını sorgulayıp, eğer varsa bir an evvel kurtulmayı ve sadıklardan olmayı nasip et Allah’ım. Amin.

İman: İslam’ın (Kur’an’ın ve Resullah’ın buyruklarının) tamamına inanmaktır.
“İnsanlardan kimisi de (var ki) Allah’a bir kenardan ibadet eder. (Dinin tamamına tabi ve teslim olmaz) Kur’an ve sünnet hükümlerinden ve Allah’ın takdir ve taksiminden) Eğer nefsine hoş ve hayırlı (gördüğü) bir şey isabet etse buna memnun ve mutmain olur. Şayet (işine gelmeyen) bir fitneye uğratılsa (nefsine zor gelen hüküm ve musibetlerle karşılaşsa) hemen yüz çevirir. Bu gibiler dünya ve ahiret hüsrandadır. İşte bu apaçık bir ziyandır” (Hac: 11)
Ayetinin de haber verdiği gibi, İslam’ı kendisine uyduranlar ve keyfine göre yorumlayanlar helak olacak, kendisini İslam’a uyduranlar ise kurtulacaktır.
“Allah katında din İslam dır” İslam dinin de ise özellikle CİHAT (haksızlık ve ahlaksızlıkla mücadele) vardır. İçinde cihat olmayan din İslam olmaktan çıkacaktır. Dış düşman saldırılarına karşı askeri ve silahlı cihat (milli savunma), ülke içindeki haksızlık ve yanlışlıklara karşı ise fikri ve siyasi cihat mutlaka lazımdır ve zaten bu huzur ve hürriyetin şartıdır.
Biz mi Allah’tan dinimizi öğreneceğiz, yoksa “siz mi Allah’a dininizi öğreteceksiniz” (Hücurat: 16) ikazı üzerinde dikkatle durulmalıdır.
“O dinlerini oyun ve eğlence yerine koyup ve dünya hayatına aldanan kimseleri bırak” (En’am: 70) ayetinde durumları kınanan, dininin emirlerini ve cihat mesuliyetini ciddiye alamayanlar, laubali ve laçka insanlardır.

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri; Allah’tan, Resulünden ve mü’minlerden başkasını asla sırdaş ve sığınak edinmeyenleri (sadakat ehlini) bilmeden, (kahramanlarla korkakları, sadıklarla sahtekârları birbirinden ayırıp seçmeden) kendi halinize terk edilip bırakılacağınızı (ve imtihandan kurtulacağınızı) mı sandınız? Allah (bütün niyet ve kasıtlarınızdan ve) yaptıklarınızdan Haberdardır.
(Tevbe suresi 16)

“Münafık aramızda, yaşıyor. Onun kim olduğunun kıstası da, tanımı da, farkı fark ettiren (el-Fâruk) ayırıcı ölçüsü de gayet net: Kur’an; Cihad ve infak kaçkını Müslümana “münafık” diyor!
Münafıklar hukuken ve siyaseten Müslüman sayılıyor ve ona göre davranılması icap ediyor. Ama hakikatte ve ahirette kâfir sınıfında yer alıyor!.”.
Allah’ım! Bozgunculuktan, münafıklıktan ve kötü ahlaktan Sana sığınırım.” (Hadis-i Şerif) 

Bir Müslümanın şu soruları kendisine yöneltmesi ve samimi yanıtlarına göre iman durumunu değerlendirmesi gerekir.

Benim istisnasız her konudaki tercihim ve hedefim: 1- İman ve itaat mı, İtiraz ve inkâr mı? 2- İslam’a (Hakka) teslim olmak mı, Fırsatçılık ve isyan mı? 3- Kur’an’ın Rahmani esasları mı, Batı’nın şeytani yasaları mı? 4- Faizsiz bir nizam mı, Faizli sömürü çarkı mı? 5- İslam ülkeleri ittifakı mı, Haçlı ortaklığı mı? 6- Farz-helâl kuralları mı, Haramların mübahlığı mı? 7- Hidayet aydınlığı mı, Dalâlet karanlığı mı? 8- Hakk ve hayır mı, Şer ve bâtıl mı? 9- Nübüvvet ve Sünnet bağlayıcılığı mı, Nefsaniyet ve şehvet bataklığı mı? 10- Ahiret ve adalet amaçlı mı, Dünya ve menfaat ağırlıklı mı? Evet bu 10 şıktan sadece 1 tanesinde bile ikinci maddeyi tercih ve tensip edenlerin, iman ve İslam şuuru yara almaya ve hidayeti kararmaya başlamış demektir.

MÜNAFIKLAR UZAYDA DEĞİL,YANIMIZDA VE İÇİMİZDE DOLAŞMAKTADIR!!!

Kuran Azimüşşan da en çok bahsi geçen konulardan olan cihad ve münafıklık konusu önemine binaen yüce Rabbimiz ayetlerde çokca zikretmiştir.Bu ayetlerin muhatabı öncelikle biz Müslümanlarız ve yaşadığımız çağda bu ayetleri anlayarak ve üzerimize alınarak ihtiyaç duyarak okumalıyız.Efendimize gelmiş ayetler sanki bu çağdaki müslümanları hiç ilgilendirmiyormuş, yada umursamaz bir tavırla haşa hiçe saymaktayız .Gerçeken önemseyen insan bu zamanda bu ayetler kimlere uyuyor diye düşünür.Efendimiz zamanında öyleleri varki herkezin muhterem bildiği ama efendimizin onların cenazelerine katılmadıklarından anlaşıldığı kimseler münafık olanlardı. Bugünün belki hacısı hocası şeyhi ve evliya geçinen kimseleride aynı duruma düşmekten sakınmalılardır. Kimler bu anlatılan ayetlerden üstüne alınıp yanlışlarını düzeltmeye çalışıyorsa niyeti halis kimse onlardır. Ben biliyorum ve gereğini yapıyorum demek yetmez niyetimizinde düzgün olması gerekmektedir. Evet münfıklığın alameti farıkası sayılan Muhterem Üstadımızın bizlere tekrar hatırlattığı Hadis-i Şerif de geçen,   1- Sözüne yalan katar, 2- Va’adini yerine getirmekten kaçar, 3- Emanete ihanet etmeye kalkar.”  (Muslim: 18) maddeleri tekrar tekrar düşünmemiz gerekir.En hasas konu ise cihad yolunda infak etmektir.İnsanlar yığınla para biriktirmekle ömrünü bitirirken bazı insanlar ise zor şartlar altında dahi infak etmeyi başarabilmektedir. Elhamdülillah bunun en güzel örneği Milli Çözüm Sadıklarının infaklarıdır. Allah tüm emeği geçenlerden razı olsun. Etraftaki bazı tipler ise bu Milli Çözüm dışardan yardım geliyor diye bilecek kadar alçalmışlardır.Rabbim herkeze mutlaka eninde sonunda hak ettiğini verecektir.

Last edited 11 ay önce by Saffet

Münafıkların en Belirgin Özelliği ; Cihad dan ve İnfak tan Kaçmak

(Ey Habibim) De ki: “Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz ve arkadaşlarınız, hanımlarınız, kavmü kabileniz-hısım akrabanız, kazanıp yığdığınız mallarınız, bozulmasından ve azalmasından korktuğunuz ticaret ve tezgâhınız (memuriyet ve meslek sahanız), pek hoşlandığınız evleriniz (ve konaklarınız)… Şayet (bu saydıklarımız) size Allah’tan ve Resulünden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevgili ve kıymetli ise (bütün bunları kaybetmeyeyim korkusuyla cihadı ve Hakk davayı terk ediyorsanız veya nemelâzımcılık ve duyarsızlıkla milli savunmaya katkı sunmuyorsanız;) o halde Allah (zillet ve esaret) emrini getirinceye kadar bekleyip gözleyin bakalım… Çünkü Allah (cihadı ve milli savunma hazırlığını ihmal eden) fasıklar topluluğunu asla hidayete (ve selamete) ulaştırmayacaktır.”
Tevbe Suresi 24

“Mümin, infak ve cihad edendir.”
Ne kadar veciz bir ifade. Çağımızda bu iki hasletin zirvesini eda eden Aziz Erbakan Hocamızdı. Her coğrafyada mazlumların imdadına yetişen, onların kurtuluşu için mücadele edecek yapıları kuran ve siyonizmin beynini patlatacak hamleleri yapan bizzat kendileriydi. Yazımızda geçen Efendimizin “Münafıkın alâmeti Ensar’a buğzetmesi, mü’minin alâmeti ise Ensar’ı sevmesidir.” hadisi şerifi üzerinden bakacak olursak da Aziz Hocamıza düşmanlıkta kafirleri bile gölgede bırakacak seviyede olanlar ise başta Fetö olmak üzere münafıklar olmaktaydı. Onun projelerine sahip çıkan, insanlık kurtuluşa ersin diye gece gündüz durmaksızın çalışan Milli Çözüm ise aynı Aziz Erbakan Hocamızın çizgisi üzerinden hem infak hem de cihad alanında gayret çekerken; bir yandan da Müslüman görüntüsü sergileyip zorla namaza gelenlere karşı mücadelesine devam ediyor elhamdülillah.

Makale başlı başına bir üniversite değerinde . Dikkatinizi çekerim fakülte değerinde demiyorum üniversite değerinde. Fakülte tek bir bıranştan ibaret ama üniversite yüzlerce bıranştan ibarettir. Öncelikle bu makaleyi kaleme alan Üstadımız Ahmet AKGÜL Hocamıza şükranlarımı arzediyorum. Gözlerimizdeki ve kulaklarımızdaki perdeyi kaldıran hakikatı görmemize vesile oldu.

Ancak makalenin tamamı kaydadeğer bir makale , makalede geçen şu Hadisi Şerifi tekrar etmek üzerinde durmak istiyorum:
Efendimiz buyurmuşlar: ” “Münafıkın alâmeti Ensar’a buğzetmesi, mü’minin alâmeti ise Ensar’ı sevmesidir.” (Muslim: 110)
Günümüze uyarlayacak olursak bu Hadisi Şerifi; Asrımızın ve Kur’an’ın Tercümanı olan Bilge ve Yiğit Şahsiyetin yanında olan ve diğer müslümanları hatta tüm insanlığın saadete ve huzurua ulaşması yolunda ADİL BİR DÜZEN kurulması yolunda gayret ve çaba gösterenlere BUĞZEDEN – SİYASİ REKABET HIRSI DAMARIYLA ONLARI KENDİ AMAÇLARI İÇİN BASAMAK YAPAN, OYUN OYNAMAYA TUZAK KURMAYA KALKANLAR – AMA GÖRÜNTÜDE KULLARA İNSANLARA BORCU OLDUĞU HALDE (çünkü borcu olan yağlı ekmek bile yiyemezken lüks konfor içinde evi arabaları malı mülkü olupta borcuna ödemeyen) ALLAH İÇİN PARA HARCIYOR GÖRÜNEN (Siyasi Rekabet Hırsı Gereği) REKLAMINI BU ŞEKİLDE YAPAN – SEVDİĞİMİZ DAVA İNSANLARINA SINIF ATLATMAKGEREKİRKEN İNSANLARI HAKK DAVAYA VE HAKK DAVANIN TERCÜMANINA BAĞLAMASI GEREKİRKEN TAM TERSİNE DÜŞMAN KILMAYA AYIRMAYA DAĞITMAYA SIRF BU SİYASİ REKABET HIRSI GEREĞİ KENDİNE BAĞLAMA GAYRETİ ÇABASI GÜDEN BÖYLECE MERHAMETİ ADALETİ HİÇE SAYAN, AHİRETİ ÖNE ALMAYI SADECE SÖZDE GÖSTEREN – …….. vb. gibilerin Hadisi Şerifte ki ifadesi çok korkunç bir durum olarak anlıyorum… Rabbimiz bu makalenin gereğini yerine getirmek için gayret ve çabasını yüklenenlerden kılsın cümlemizi … Amin.

Last edited 11 ay önce by Osman Nuri ÇELİK

* “…(Yani, lafa gelince; Allah’a, Resulüne, Hakk dava ve devlet liderine itaatten ve cihaddan bahsetmek kolaydır, ama iş ciddiye bindiği zaman sadakat gösterenler pek azdır. Ey kaypak ve kolaycı tipler!) Demek iş başına gelip (iktidar imkânıyla) yönetimi ele alırsanız; hemen yeryüzünde (ülkenizde, bölgenizde ve dünya genelinde) fesat çıkaracak, (zalim ve facir güçlerin arkasına takılacak, inanç esaslarınızla ve Hakk davanızla) tüm yakınlık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi?! (Bu tavrınız sizin ayarınızı ve ahlâkınızı ortaya koyacaktır.)” (Muhammed: 20-22)
* Şimdi açık ve kesin olarak cihada izin veren ayet gelince yerinizde çakılıp kaldınız. “Ama, fakat…” diyerek mazeretler ileri sürüyorsunuz. “Onlar bizim yakınlarımız, kendi ırkımız, aynı Arap akrabalarımız” diye bahaneler uyduruyorsunuz.

* Muhammed Suresi’nin sonu da çok ilginçtir. Medine’de “Haydi savaşa!” sesleri duyulunca daha önce “protokolde” ön sıralara oturanların, Peygamberin yanına kadar sokulanların, etrafında pervane olanların birdenbire kaytardıklarını ve “mırın kırın” etmeye başladıklarını görüyoruz.

* “…Eğer siz (Hakk’tan ve cihaddan) yüz çevirecek olursanız, (Allah) yerinize sizden başka bir kavmi-kesimi getirip-değiştirir (ve onları zafere ulaştırır)…” (Muhammed: 38)

* Tevbe suresi 129 ayet olan surenin neredeyse tamamında münafıklığın ve korkaklığın adeta genetiği çözülmektedir. Sözü namus bilme (sıdk/sadakat) adına cesaret, yiğitlik, bahadırlık, erdem ve dürüstlük temaları işlenir. Özellikle son bölümde münafıkların telkinine kapılarak seferden geri duran birkaç sahabenin nasıl vicdan azabı çekişleri ve tevbenin gerçek örneği haber verilir.

* Sure boyunca cihad ve infak kaçkını münafıklığın nasıl geliştiğini, Müslüman kılıfına nasıl da bürünebileceğini, hatta sahabelerden bazılarını bile nasıl etkileyebileceğini ve nihayet mü’min olmanın ne anlama geldiğini sarsıla sarsıla okuyacaksınız

* Dini ritüelleri (nüsukları) aksatmıyor görünürler hatta gösteriş olsun diye ifrata varırlar. Gayet iyi konuşurlar; inşaallahı, maşaallahı dillerinden bırakmazlar. Kılık kıyafette de gösterişte yarışırlar. Her halleriyle Müslümanların arasındadırlar. Hatta Müslümanlar deyince ilk önce onlar akla takılırlar. Din, iman nutukları atmada kimse onlara kavuşamazlar!.. Fakat iki şeyde onları göremezsiniz; cihad ve özellikle de infaktan kaytarırlar. Münafıklar, rahatlarından ve menfaatlerinden fedakârlığa yanaşmazlar… Ahiret hayatını ve Allah’ın rızasını değil, dünyayı öne alırlar. Dinlerini dünyalarına basamak yaparlar.

* Yani münafık; sosyal ve ekonomik olarak bir ve bütün oluşa (tevhide) yanaşmaz, kendilerini diğer insanlardan farklı ve ayrıcalıklı görürler.

* İslami hassasiyetini ve insani haysiyetini kaybetmiş, hidayet ve ferasetleri körelmiş kalabalıklar; tapınacak ve kapılacak adam aradıklarından, ruhları ve huyları uyuştukları için, kahramanlık taslayan sahtekârlara, fazilet ve fedakârlık satan münafıklara hemen tâbi olup, koyu bir taraftarlığa başlarlar.

* Yani münafık kendisi infak kaçkını olduğu gibi, infakı/yardım edeni, paylaşıp bölüşeni, bütünü gözeteni, bunun için seferber olup gayret göstereni (Ensar’ı) sevmezOna kin besler. ‘Yardım etmeyin ki dağılıp gitsinler’ der. Bütünlük dağılsın ister. Hep ayrı durayım, özel olayım, bütüne tepeden bakayım ister. Oysa mü’min bütünü kollayan, ona karışan, bundan dolayı da seferber olan, infaka/yardıma koşan ve bu uğurda çalışanı da (Ensar’ı) sevendir… 
 
 
Evet makalemizi okuyunca münafığı Medine’de, Kuba’da, Tebük’te değil, münafığın aramızda da yaşadığını anlıyoruz. Kur’an’ı Kerimin mana ve mesajı bildiğini zannedenler için değil, gerçek manada anlayan ve yaşayan BİLGE için münafığın kim olduğu ayan beyan açıktır.  
Esat Coşan, Korkut Özal, Turgut Özal, Cemalettin Kaplan, Fetullah Gülen, Abdullah Gül, Şevki Yılmaz, Bülent Arınç, Cübbeli gibi sayısız isim hakkında Kur’an’ı Kerim ışığında tanım yapıldığında, münafıklıklar deşifre edildiğinde o gün herkes hop oturup hop kalkıyor (ölümüne itiraz ediyordu) bugün ise o herkes o yapılan tariflerin ve tespitlerin ne kadar isabetli olduğunu adı gibi biliyor.

Görüldüğü üzere Kur’an’ın mana ve mesajına vakıf olan Kutlu Bilgeye münafıklığımızı asla yutturmayacağımız açık, kesin bir gerçektir.
Kutlu Bilgenin sözlerini/derslerini can kulağı ile dinlemeyi seçmek hem insan için en büyük bela olan münafıklardan kurtulmaya hem de üzerimizde bulunan münafık tavırlardan arınmamıza vesile olacaktır.     

Münafık sadaka veren, mü’min ise infak edendir!
Yani; “Müslüman münafıklar” göstermelik hayırlar, vicdan bastıran yardımlarla yetinir. Her sene hac, umre, mevlide önem verir.
“Müslüman mü’minler” ise zekât dışında ihtiyaç fazlasını bile Allah yolunda ve cihad amacıyla severek harcayabilendir.
Müslüman münafıklar (dıştan teslim olmuşlar) yılda bir kez, ıkına sıkıla, o da kırkta birini verir.
Müslüman mü’minler (içten teslim olmuşlar) ise, yılda bir kırkta bir demez, bollukta ve darlıkta, iyi günde kötü günde infak eder, paylaşır, bölüşürler…

Münafıkın alâmeti üçtür:

1- Sözüne yalan katar.
2- Va’adini yerine getirmekten kaçar.
3- Emanete ihanet etmeye kalkar.”  (Muslim: 18)

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
24
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...