YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
674f9fe4ef0c7
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 1 5 6
Bugün : 4155
Dün : 30630
Bu ay : 118970
Geçen ay : 890827
Toplam : 29863536
IP'niz : 18.97.9.175

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

MÜNAFIKLAR UZAYDA DEĞİL,
YANIMIZDA VE İÇİMİZDE DOLAŞMAKTADIR

  1. İhsan Eliaçık / www.haber10.com
4.9 20 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Yorumu Takip Et
Bildir
19 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Hak hakim olsun diye sistem kuranların yanında olmayıp veya kurulan sistemde görev alıp gereğini yerine getirmeyenler bilmiş olalımki yaptığımızı sandığımız ibadetler gösterişten başka bir işe yaramayacağını anlıyoruz

Çok sarsıcı ve ibret verici bir makale olmuş. Allah razı olsun. Cenab-ı Hak, her türlü nifaktan uzak eylesin bizleri. Cihat ve infak ehli kılsın.

.

İslam’a girdiği halde; eşyaya, mala ve mülke, kısaca dünya hayatına bakışını değiştirmeyen Müslümana; cihaddan kaçana, infaka yanaşmayana ve dünyalık makam ve menfaat için din düşmanlarına yarananlara, “münafık” dememiz gerekiyor. Bu ayırıcı ölçüyü bize Kur’an-ı Kerim veriyor.

Münafıkı başka yerde aramayın; o Müslümanların içinde bulunuyor ve etrafımızda barınıyor! Bunlar Mekke’de yoktular. Çünkü Mekke, muhalefet, eziyet, işkence, fedakârlık ve bedel yıllarıydı. Ama Medine’ye gelince, mantar gibi bittiler. Çünkü Medine, iktidar, devlet, servet, beytü’l-mal günleri, ikbal yıllarıydı.

Böylece) Münafıklık yapanların da (açığa çıkarılıp) bilinmesi ve belirlenmesi içindir ki, onlara: “Gelin, Allah’ın yolunda savaşın ya da savunma yapın” denildiğinde, “Bizi (mazur görün) eğer savaşmayı bilseydik, elbette tâbi olup (sizi izlerdik ve desteklerdik)” diye (bahane uydurdular). O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir (ve elbette belalarını verir).
Ali İmran suresi 167ayet

“(Ey Resulüm!) Eğer Sen onlara emrettiğin takdirde, (cihad için hemen sefere) çıkacaklarına dair (münafıklar) yeminlerinin olanca gücüyle Allah’a and içmektedirler. De ki: “Boşuna yemin etmeyin, (sizden istenen sadece) bilinen (örf üzere beklenen) bir itaattir. Allah, (bütün) yaptıklarınıza (en ince ayrıntılarına kadar) Habîr’dir.”

Nur: 53

“Allah, içinizden iman edenlere ve (taat, cihad, hayrü hasenât gibi) salih ameller işleyenlere (şunları) va’ad etmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, bunları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği (Hakk) dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak (İslami hükümleri tatbik imkânı ve iktidarı sağlayacak) ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirip (huzura ulaştıracaktır. Çünkü) Onlar, yalnızca Bana ibadet (ve kulluk) yaparlar (her hususta Kur’ani kuralları ve Nebevi düsturları esas alırlar) ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. (Artık) Kim bundan sonra inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.”Nur:55

Son düzenleme 20 saat önce Ali Çağıl tarafından

Münafıklık alametlerinin kendimizde olup olmadığını sorgulayıp, eğer varsa bir an evvel kurtulmayı ve sadıklardan olmayı nasip et Allah’ım. Amin.

İman: İslam’ın (Kur’an’ın ve Resullah’ın buyruklarının) tamamına inanmaktır.
“İnsanlardan kimisi de (var ki) Allah’a bir kenardan ibadet eder. (Dinin tamamına tabi ve teslim olmaz) Kur’an ve sünnet hükümlerinden ve Allah’ın takdir ve taksiminden) Eğer nefsine hoş ve hayırlı (gördüğü) bir şey isabet etse buna memnun ve mutmain olur. Şayet (işine gelmeyen) bir fitneye uğratılsa (nefsine zor gelen hüküm ve musibetlerle karşılaşsa) hemen yüz çevirir. Bu gibiler dünya ve ahiret hüsrandadır. İşte bu apaçık bir ziyandır” (Hac: 11)
Ayetinin de haber verdiği gibi, İslam’ı kendisine uyduranlar ve keyfine göre yorumlayanlar helak olacak, kendisini İslam’a uyduranlar ise kurtulacaktır.
“Allah katında din İslam dır” İslam dinin de ise özellikle CİHAT (haksızlık ve ahlaksızlıkla mücadele) vardır. İçinde cihat olmayan din İslam olmaktan çıkacaktır. Dış düşman saldırılarına karşı askeri ve silahlı cihat (milli savunma), ülke içindeki haksızlık ve yanlışlıklara karşı ise fikri ve siyasi cihat mutlaka lazımdır ve zaten bu huzur ve hürriyetin şartıdır.
Biz mi Allah’tan dinimizi öğreneceğiz, yoksa “siz mi Allah’a dininizi öğreteceksiniz” (Hücurat: 16) ikazı üzerinde dikkatle durulmalıdır.
“O dinlerini oyun ve eğlence yerine koyup ve dünya hayatına aldanan kimseleri bırak” (En’am: 70) ayetinde durumları kınanan, dininin emirlerini ve cihat mesuliyetini ciddiye alamayanlar, laubali ve laçka insanlardır.

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri; Allah’tan, Resulünden ve mü’minlerden başkasını asla sırdaş ve sığınak edinmeyenleri (sadakat ehlini) bilmeden, (kahramanlarla korkakları, sadıklarla sahtekârları birbirinden ayırıp seçmeden) kendi halinize terk edilip bırakılacağınızı (ve imtihandan kurtulacağınızı) mı sandınız? Allah (bütün niyet ve kasıtlarınızdan ve) yaptıklarınızdan Haberdardır.
(Tevbe suresi 16)

“Münafık aramızda, yaşıyor. Onun kim olduğunun kıstası da, tanımı da, farkı fark ettiren (el-Fâruk) ayırıcı ölçüsü de gayet net: Kur’an; Cihad ve infak kaçkını Müslümana “münafık” diyor!
Münafıklar hukuken ve siyaseten Müslüman sayılıyor ve ona göre davranılması icap ediyor. Ama hakikatte ve ahirette kâfir sınıfında yer alıyor!.”.
Allah’ım! Bozgunculuktan, münafıklıktan ve kötü ahlaktan Sana sığınırım.” (Hadis-i Şerif) 

Bir Müslümanın şu soruları kendisine yöneltmesi ve samimi yanıtlarına göre iman durumunu değerlendirmesi gerekir.

Benim istisnasız her konudaki tercihim ve hedefim: 1- İman ve itaat mı, İtiraz ve inkâr mı? 2- İslam’a (Hakka) teslim olmak mı, Fırsatçılık ve isyan mı? 3- Kur’an’ın Rahmani esasları mı, Batı’nın şeytani yasaları mı? 4- Faizsiz bir nizam mı, Faizli sömürü çarkı mı? 5- İslam ülkeleri ittifakı mı, Haçlı ortaklığı mı? 6- Farz-helâl kuralları mı, Haramların mübahlığı mı? 7- Hidayet aydınlığı mı, Dalâlet karanlığı mı? 8- Hakk ve hayır mı, Şer ve bâtıl mı? 9- Nübüvvet ve Sünnet bağlayıcılığı mı, Nefsaniyet ve şehvet bataklığı mı? 10- Ahiret ve adalet amaçlı mı, Dünya ve menfaat ağırlıklı mı? Evet bu 10 şıktan sadece 1 tanesinde bile ikinci maddeyi tercih ve tensip edenlerin, iman ve İslam şuuru yara almaya ve hidayeti kararmaya başlamış demektir.

MÜNAFIKLAR UZAYDA DEĞİL,YANIMIZDA VE İÇİMİZDE DOLAŞMAKTADIR!!!

Kuran Azimüşşan da en çok bahsi geçen konulardan olan cihad ve münafıklık konusu önemine binaen yüce Rabbimiz ayetlerde çokca zikretmiştir.Bu ayetlerin muhatabı öncelikle biz Müslümanlarız ve yaşadığımız çağda bu ayetleri anlayarak ve üzerimize alınarak ihtiyaç duyarak okumalıyız.Efendimize gelmiş ayetler sanki bu çağdaki müslümanları hiç ilgilendirmiyormuş, yada umursamaz bir tavırla haşa hiçe saymaktayız .Gerçeken önemseyen insan bu zamanda bu ayetler kimlere uyuyor diye düşünür.Efendimiz zamanında öyleleri varki herkezin muhterem bildiği ama efendimizin onların cenazelerine katılmadıklarından anlaşıldığı kimseler münafık olanlardı. Bugünün belki hacısı hocası şeyhi ve evliya geçinen kimseleride aynı duruma düşmekten sakınmalılardır. Kimler bu anlatılan ayetlerden üstüne alınıp yanlışlarını düzeltmeye çalışıyorsa niyeti halis kimse onlardır. Ben biliyorum ve gereğini yapıyorum demek yetmez niyetimizinde düzgün olması gerekmektedir. Evet münfıklığın alameti farıkası sayılan Muhterem Üstadımızın bizlere tekrar hatırlattığı Hadis-i Şerif de geçen,   1- Sözüne yalan katar, 2- Va’adini yerine getirmekten kaçar, 3- Emanete ihanet etmeye kalkar.”  (Muslim: 18) maddeleri tekrar tekrar düşünmemiz gerekir.En hasas konu ise cihad yolunda infak etmektir.İnsanlar yığınla para biriktirmekle ömrünü bitirirken bazı insanlar ise zor şartlar altında dahi infak etmeyi başarabilmektedir. Elhamdülillah bunun en güzel örneği Milli Çözüm Sadıklarının infaklarıdır. Allah tüm emeği geçenlerden razı olsun. Etraftaki bazı tipler ise bu Milli Çözüm dışardan yardım geliyor diye bilecek kadar alçalmışlardır.Rabbim herkeze mutlaka eninde sonunda hak ettiğini verecektir.

Son düzenleme 2 gün önce Saffet tarafından

Münafıkların en Belirgin Özelliği ; Cihad dan ve İnfak tan Kaçmak

(Ey Habibim) De ki: “Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz ve arkadaşlarınız, hanımlarınız, kavmü kabileniz-hısım akrabanız, kazanıp yığdığınız mallarınız, bozulmasından ve azalmasından korktuğunuz ticaret ve tezgâhınız (memuriyet ve meslek sahanız), pek hoşlandığınız evleriniz (ve konaklarınız)… Şayet (bu saydıklarımız) size Allah’tan ve Resulünden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevgili ve kıymetli ise (bütün bunları kaybetmeyeyim korkusuyla cihadı ve Hakk davayı terk ediyorsanız veya nemelâzımcılık ve duyarsızlıkla milli savunmaya katkı sunmuyorsanız;) o halde Allah (zillet ve esaret) emrini getirinceye kadar bekleyip gözleyin bakalım… Çünkü Allah (cihadı ve milli savunma hazırlığını ihmal eden) fasıklar topluluğunu asla hidayete (ve selamete) ulaştırmayacaktır.”
Tevbe Suresi 24

“Mümin, infak ve cihad edendir.”
Ne kadar veciz bir ifade. Çağımızda bu iki hasletin zirvesini eda eden Aziz Erbakan Hocamızdı. Her coğrafyada mazlumların imdadına yetişen, onların kurtuluşu için mücadele edecek yapıları kuran ve siyonizmin beynini patlatacak hamleleri yapan bizzat kendileriydi. Yazımızda geçen Efendimizin “Münafıkın alâmeti Ensar’a buğzetmesi, mü’minin alâmeti ise Ensar’ı sevmesidir.” hadisi şerifi üzerinden bakacak olursak da Aziz Hocamıza düşmanlıkta kafirleri bile gölgede bırakacak seviyede olanlar ise başta Fetö olmak üzere münafıklar olmaktaydı. Onun projelerine sahip çıkan, insanlık kurtuluşa ersin diye gece gündüz durmaksızın çalışan Milli Çözüm ise aynı Aziz Erbakan Hocamızın çizgisi üzerinden hem infak hem de cihad alanında gayret çekerken; bir yandan da Müslüman görüntüsü sergileyip zorla namaza gelenlere karşı mücadelesine devam ediyor elhamdülillah.

Makale başlı başına bir üniversite değerinde . Dikkatinizi çekerim fakülte değerinde demiyorum üniversite değerinde. Fakülte tek bir bıranştan ibaret ama üniversite yüzlerce bıranştan ibarettir. Öncelikle bu makaleyi kaleme alan Üstadımız Ahmet AKGÜL Hocamıza şükranlarımı arzediyorum. Gözlerimizdeki ve kulaklarımızdaki perdeyi kaldıran hakikatı görmemize vesile oldu.

Ancak makalenin tamamı kaydadeğer bir makale , makalede geçen şu Hadisi Şerifi tekrar etmek üzerinde durmak istiyorum:
Efendimiz buyurmuşlar: ” “Münafıkın alâmeti Ensar’a buğzetmesi, mü’minin alâmeti ise Ensar’ı sevmesidir.” (Muslim: 110)
Günümüze uyarlayacak olursak bu Hadisi Şerifi; Asrımızın ve Kur’an’ın Tercümanı olan Bilge ve Yiğit Şahsiyetin yanında olan ve diğer müslümanları hatta tüm insanlığın saadete ve huzurua ulaşması yolunda ADİL BİR DÜZEN kurulması yolunda gayret ve çaba gösterenlere BUĞZEDEN – SİYASİ REKABET HIRSI DAMARIYLA ONLARI KENDİ AMAÇLARI İÇİN BASAMAK YAPAN, OYUN OYNAMAYA TUZAK KURMAYA KALKANLAR – AMA GÖRÜNTÜDE KULLARA İNSANLARA BORCU OLDUĞU HALDE (çünkü borcu olan yağlı ekmek bile yiyemezken lüks konfor içinde evi arabaları malı mülkü olupta borcuna ödemeyen) ALLAH İÇİN PARA HARCIYOR GÖRÜNEN (Siyasi Rekabet Hırsı Gereği) REKLAMINI BU ŞEKİLDE YAPAN – SEVDİĞİMİZ DAVA İNSANLARINA SINIF ATLATMAKGEREKİRKEN İNSANLARI HAKK DAVAYA VE HAKK DAVANIN TERCÜMANINA BAĞLAMASI GEREKİRKEN TAM TERSİNE DÜŞMAN KILMAYA AYIRMAYA DAĞITMAYA SIRF BU SİYASİ REKABET HIRSI GEREĞİ KENDİNE BAĞLAMA GAYRETİ ÇABASI GÜDEN BÖYLECE MERHAMETİ ADALETİ HİÇE SAYAN, AHİRETİ ÖNE ALMAYI SADECE SÖZDE GÖSTEREN – …….. vb. gibilerin Hadisi Şerifte ki ifadesi çok korkunç bir durum olarak anlıyorum… Rabbimiz bu makalenin gereğini yerine getirmek için gayret ve çabasını yüklenenlerden kılsın cümlemizi … Amin.

Son düzenleme 2 gün önce Osman Nuri ÇELİK tarafından

* “…(Yani, lafa gelince; Allah’a, Resulüne, Hakk dava ve devlet liderine itaatten ve cihaddan bahsetmek kolaydır, ama iş ciddiye bindiği zaman sadakat gösterenler pek azdır. Ey kaypak ve kolaycı tipler!) Demek iş başına gelip (iktidar imkânıyla) yönetimi ele alırsanız; hemen yeryüzünde (ülkenizde, bölgenizde ve dünya genelinde) fesat çıkaracak, (zalim ve facir güçlerin arkasına takılacak, inanç esaslarınızla ve Hakk davanızla) tüm yakınlık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi?! (Bu tavrınız sizin ayarınızı ve ahlâkınızı ortaya koyacaktır.)” (Muhammed: 20-22)
* Şimdi açık ve kesin olarak cihada izin veren ayet gelince yerinizde çakılıp kaldınız. “Ama, fakat…” diyerek mazeretler ileri sürüyorsunuz. “Onlar bizim yakınlarımız, kendi ırkımız, aynı Arap akrabalarımız” diye bahaneler uyduruyorsunuz.

* Muhammed Suresi’nin sonu da çok ilginçtir. Medine’de “Haydi savaşa!” sesleri duyulunca daha önce “protokolde” ön sıralara oturanların, Peygamberin yanına kadar sokulanların, etrafında pervane olanların birdenbire kaytardıklarını ve “mırın kırın” etmeye başladıklarını görüyoruz.

* “…Eğer siz (Hakk’tan ve cihaddan) yüz çevirecek olursanız, (Allah) yerinize sizden başka bir kavmi-kesimi getirip-değiştirir (ve onları zafere ulaştırır)…” (Muhammed: 38)

* Tevbe suresi 129 ayet olan surenin neredeyse tamamında münafıklığın ve korkaklığın adeta genetiği çözülmektedir. Sözü namus bilme (sıdk/sadakat) adına cesaret, yiğitlik, bahadırlık, erdem ve dürüstlük temaları işlenir. Özellikle son bölümde münafıkların telkinine kapılarak seferden geri duran birkaç sahabenin nasıl vicdan azabı çekişleri ve tevbenin gerçek örneği haber verilir.

* Sure boyunca cihad ve infak kaçkını münafıklığın nasıl geliştiğini, Müslüman kılıfına nasıl da bürünebileceğini, hatta sahabelerden bazılarını bile nasıl etkileyebileceğini ve nihayet mü’min olmanın ne anlama geldiğini sarsıla sarsıla okuyacaksınız

* Dini ritüelleri (nüsukları) aksatmıyor görünürler hatta gösteriş olsun diye ifrata varırlar. Gayet iyi konuşurlar; inşaallahı, maşaallahı dillerinden bırakmazlar. Kılık kıyafette de gösterişte yarışırlar. Her halleriyle Müslümanların arasındadırlar. Hatta Müslümanlar deyince ilk önce onlar akla takılırlar. Din, iman nutukları atmada kimse onlara kavuşamazlar!.. Fakat iki şeyde onları göremezsiniz; cihad ve özellikle de infaktan kaytarırlar. Münafıklar, rahatlarından ve menfaatlerinden fedakârlığa yanaşmazlar… Ahiret hayatını ve Allah’ın rızasını değil, dünyayı öne alırlar. Dinlerini dünyalarına basamak yaparlar.

* Yani münafık; sosyal ve ekonomik olarak bir ve bütün oluşa (tevhide) yanaşmaz, kendilerini diğer insanlardan farklı ve ayrıcalıklı görürler.

* İslami hassasiyetini ve insani haysiyetini kaybetmiş, hidayet ve ferasetleri körelmiş kalabalıklar; tapınacak ve kapılacak adam aradıklarından, ruhları ve huyları uyuştukları için, kahramanlık taslayan sahtekârlara, fazilet ve fedakârlık satan münafıklara hemen tâbi olup, koyu bir taraftarlığa başlarlar.

* Yani münafık kendisi infak kaçkını olduğu gibi, infakı/yardım edeni, paylaşıp bölüşeni, bütünü gözeteni, bunun için seferber olup gayret göstereni (Ensar’ı) sevmezOna kin besler. ‘Yardım etmeyin ki dağılıp gitsinler’ der. Bütünlük dağılsın ister. Hep ayrı durayım, özel olayım, bütüne tepeden bakayım ister. Oysa mü’min bütünü kollayan, ona karışan, bundan dolayı da seferber olan, infaka/yardıma koşan ve bu uğurda çalışanı da (Ensar’ı) sevendir… 
 
 
Evet makalemizi okuyunca münafığı Medine’de, Kuba’da, Tebük’te değil, münafığın aramızda da yaşadığını anlıyoruz. Kur’an’ı Kerimin mana ve mesajı bildiğini zannedenler için değil, gerçek manada anlayan ve yaşayan BİLGE için münafığın kim olduğu ayan beyan açıktır.  
Esat Coşan, Korkut Özal, Turgut Özal, Cemalettin Kaplan, Fetullah Gülen, Abdullah Gül, Şevki Yılmaz, Bülent Arınç, Cübbeli gibi sayısız isim hakkında Kur’an’ı Kerim ışığında tanım yapıldığında, münafıklıklar deşifre edildiğinde o gün herkes hop oturup hop kalkıyor (ölümüne itiraz ediyordu) bugün ise o herkes o yapılan tariflerin ve tespitlerin ne kadar isabetli olduğunu adı gibi biliyor.

Görüldüğü üzere Kur’an’ın mana ve mesajına vakıf olan Kutlu Bilgeye münafıklığımızı asla yutturmayacağımız açık, kesin bir gerçektir.
Kutlu Bilgenin sözlerini/derslerini can kulağı ile dinlemeyi seçmek hem insan için en büyük bela olan münafıklardan kurtulmaya hem de üzerimizde bulunan münafık tavırlardan arınmamıza vesile olacaktır.     

Münafık sadaka veren, mü’min ise infak edendir!
Yani; “Müslüman münafıklar” göstermelik hayırlar, vicdan bastıran yardımlarla yetinir. Her sene hac, umre, mevlide önem verir.
“Müslüman mü’minler” ise zekât dışında ihtiyaç fazlasını bile Allah yolunda ve cihad amacıyla severek harcayabilendir.
Müslüman münafıklar (dıştan teslim olmuşlar) yılda bir kez, ıkına sıkıla, o da kırkta birini verir.
Müslüman mü’minler (içten teslim olmuşlar) ise, yılda bir kırkta bir demez, bollukta ve darlıkta, iyi günde kötü günde infak eder, paylaşır, bölüşürler…

Evet, İslam’a girdiği halde; eşyaya, mala ve mülke, kısaca dünya hayatına bakışını değiştirmeyen Müslümana; cihaddan kaçana, infaka yanaşmayana ve dünyalık makam ve menfaat için, din düşmanlarına yarananlara “münafık” dememiz gerekiyor. Bu ayırıcı ölçüyü bize Kur’an-ı Kerim veriyor.

Münafıkı başka yerde aramayın; o Müslümanların içinde bulunuyor ve etrafımızda barınıyor! Bunlar Mekke’de yoktular. Çünkü Mekke muhalefet, eziyet, işkence, fedakârlık ve bedel yıllarıydı. Ama Medine’ye gelince mantar gibi bittiler. Çünkü Medine iktidar, devlet, servet, beytü’l-mal günleri, ikbal yıllarıydı.

Bugün de aynısı. Medine’de, Kuba’da, Tebük’te aramayın onu. Münafık aramızda, yaşıyor. Onun kim olduğunun kıstası da, tanımı da, farkı fark ettiren (el-Fâruk) ayırıcı ölçüsü de gayet net: Kur’an; Cihad ve infak kaçkını Müslümana “münafık” diyor![1] Münafıklar hukuken ve siyaseten Müslüman sayılıyor ve ona göre davranılması icap ediyor. Ama hakikatte ve ahirette kâfir sınıfında yer alıyor!

RUHLARI VE HUYLARI UYUŞANLAR…

“Allah kerim, devran döner
İftira mumu, tez söner
Zor zamanda mertlik, hüner
Höt demeden, ötenin de…”

https://www.millicozum.com/mc/2008/agustos-ozel-2008/bize-cete-diyenin-de/



Münafıkın alâmeti üçtür:

1- Sözüne yalan katar.
2- Va’adini yerine getirmekten kaçar.
3- Emanete ihanet etmeye kalkar.”  (Muslim: 18)

Münafıklar Uzayda Değil, Yanımızda ve İçimizde Dolaşıyorlar

• Ahmet Akgül, Milli Çözüm Dergisi’nde yayınlanan yazısında münafıkların özelliklerini ve Kur’an’da nasıl tanımlandıklarını ele alıyor.

• Akgül, münafıkların cihad ve infaktan kaçındıklarını, rahatlarından ve menfaatlerinden fedakârlığa yanaşmadıklarını belirtiyor.

• Münafıkların, dinlerini dünyalarına basamak yaptıklarını ve ölçünün candan ve maldan fedakârlık etme söz konusu olduğunda ortaya çıktığını vurguluyor.

• Akgül, münafıkların sadaka verenler, mü’minlerin ise infak edenler olduğunu belirterek, münafıkların göstermelik hayırlar ve vicdan bastıran yardımlarla yetindiklerini ifade ediyor.

• Mü’minlerin ise zekât dışında ihtiyaç fazlasını bile Allah yolunda ve cihad amacıyla severek harcayabilen kişiler olduğunu belirtiyor.

• Akgül, münafıkların yılda bir kez, ıkına sıkıla, o da kırkta birini verdiklerini, mü’minlerin ise yılda bir kırkta bir demeden, bollukta ve darlıkta, iyi günde kötü günde infak ettiklerini belirtiyor.

• Münafıkların bir özelliğinin de sözde hayır ve harcamalarını hep kendilerine yakın olanlara yaptıklarını, ancak gerçek ihtiyaç sahiplerini görmezden geldiklerini ifade ediyor.

https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/munafiklar-uzayda-degil-yanimizda-ve-icimizde-dolasmaktadir/

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
19
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx
Paylaş...