YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
69210693f06d9
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 5 0
Bugün : 2110
Dün : 41199
Bu ay : 896033
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45299854
IP'niz : 216.73.216.128

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

Yakın Tarihimiz Konusunda, Kışkırtıcı ve Kapıştırıcı Değil;

YATIŞTIRICI VE YAPIŞTIRICI OLMALIYIZ!

  1. İşbirlikçiler Bitmez – Naim Babüroğlu – Sözcü
  2. https://www.millicozum.com/mc/2010/mayis-2010/cemaatler-generaller-ve-ihtimaller/
4.8 21 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Sezai KURT

Sezai KURT

Subscribe
Bildir
14 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Erbakana ilk ihanetin belgesi olan eski bir yazıda anlatılan şu olay haklılığımızın kanıtı olmaktadır. Aynı ihanet şebekeleri ogünden bugüne hiç değişmemiştir.
MSP’nin 1978’deki kongresinde Erbakan’a karşı Korkut Özal’ın hazırladığı alternatif listede Kadir Mısıroğlu (ve İsmail Kahraman) da yer almaktan utanmamışlardı. Özal ve Mısıroğlu, Erbakan’ın listesini delmeye çalışmıştı. İşte bu süreçte Erbakan karşıtı alternatif listeden kazanması için çalışan gençlerden biri de Sn. Tayyip Erdoğan’dı. Serkan Yorgancılar “İslamcı Gençliğin Yazılmamış Öyküsü: Akıncılar” adlı kitabında, 1976’daki MSP İstanbul İl Gençlik Kolları Kongresi’nde Erdoğan, Divan Başkanı Kadir Mısıroğlu kurnazlığıyla başkan seçilmiş; Sebil dergisine kapak yapılmıştı…Milli Çözüm alıntı
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/korkut-ozalin-erbakana-karsi-liste-cikardigi-r-tayyip-erdoganin-da-destek-ciktigi-1978-msp-kongresinde-ahmet-akgul-ustadimizin-tarihi-hizmetleri/

Last edited 5 ay önce by Ömer ÇAĞIL

ASRIN MUHAMMED’İNE TABİ OLMAK
Osmanlı’nın son dönemlerinde Abdülhamit han döneminde onun karşısında durmak bilerek veya bilmeyerek, siyonizme hizmetkarlıktı, Atatürk dönemi Türkiye’sinde ise Mustafa Kemal’in karşısında durmak aynı şeyi temsil ediyordu. Günümüze geldiğimizde ise Aziz Erbakan Hocamızın karşısında durmak, düşünce ve projelerine engel olmaya çalışmakta aynı şekilde siyonizm’e hizmet etmek demekti. Hocamızın meşhur sözü “ Siyonizm öyle ustadır ki “kim? Ben mi? Ben hiç siyonizme hizmet edermiyim” türküsünü söyleterek kendi ordusunda askeri talip yaptırır.” İşte şuanda da Erbakan Hocamızın Adil Düzen projelerine ve Yeni bir Dünya projelerine kim sahip çıkıp Adil Yeni bir dünya’yı kurmanın hayalini kuruyorsa, Milli Görüş’ün gerçek manada temsilcisi o’dur. Maalesef dünya üzerinde bunun derdini tasasını çekende Milli Çözüm’den başkasıda yoktur, işte tamda bu sebeplerle Milli Görüş’ün asıl ve gerçek temsilcisi de Milli Çözüm’den başkası değildir.
O zaman da bilerek bilmeyerek Milli Çözüm’e düşmanlık ve Milli Çözüm hizmetlerini aksatacak eylem çaba içerisinde olanlarda siyonizmin hizmetindedir. Mevlanın bir sözü diye hatırlıyorum; “Asrın Muhammedine tabi olmayan cahiliye ölümü üzerine ölmüş olur.” En önemli sorununda şu olması bu durumda “Asrın Muhammedini nasıl tanıyacağız” zamanında emperyalist haçlı batısının, azgın Siyonist yahudisinin, işbirlikçi hainlerin, din istismarcısı din baronlarının, çağdaş geçinen sahte Atatürkçülerin ve  bütün münafıkların hep birlikte karşısında durup düşmanlık ettikleri kim ise, bunun karşısında bütün dünyadaki masum ve mazlumların biran evvel kurtulup yaşanabilir ve yeni bir dünyanın hayalini ve hesabını yapan kim ise Asrın Muhammedide O’dur.

Ve bilin ki Allah’ın Resulü (Sünneti, hayat sistemi ve Nebevi prensipleriyle her zaman) içinizdedir. Eğer O, birçok işlerde sizin (keyfinize ve nefsi beklentilerinize) uysaydı, elbette sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici kılıverdi ve size inkârı, fıskı ve isyanı (Hakk davadan kopmayı) çirkin gösterdi. İşte onlar, (imanı ve İslam’ı seven, inkârı ve isyanı çirkin gören Müslümanlar) Hakk yolu bulmuş (irşad olmuş) kimselerdir. [Not: “Hakk dava”: İslami hükümler ve insani hedeflerle kurulan, Kur’an’a ve Sünnet’e dayalı bilimsel ve evrensel bir Adil Düzeni amaçlayan sistem ve siyaset hangisi ise; inkârcılardan münafık din istismarcılarına, sağcılardan solculara, dış odaklardan işbirlikçi iktidarlara (kendi aralarında çıkar çekişmesi ve taassup hasetleşmesi yaşansa da) hepsince ortaklaşa “en ciddi tehdit ve tehlike” sayılan ve aleyhinde resmiyete dökülmemiş fiili bir ittifak kurulan ve şeytan şürekasınca asla sahip çıkılmayan ve destek olunmayan, hatta dağıtılmaya-kapatılmaya çalışılan hareket ve şahsiyet hangisi ise, işte her asırda Hakk Davayı O temsil etmektedir.] Hucurat Suresi 7. ayet

Masonluk; zulüm ve sömürü düzeni olan SİYONİZM’in, bütün ülkelerdeki gayrı resmi şubeleridir. Masonluk; farklı din ve kökenden insanları, ırkçı emperyalizmin gönüllü ve yeminli hizmetçileri yapmak üzere tüm dünyayı şeytani bir ağ gibi saran, gizli ve kirli bir şebekedir. Rotary Kulüpler Masonluğun ilk mektebi, Lionslar orta mektebi yerindedir. Bugün ülkemizde hem Kemalist hem Mason geçinenler tam bir sahtekârlık örneğidir. Çünkü Atatürk, “kökü dışarıda fesat ocakları ve Yahudi uşakları” oldukları gerekçesiyle Mason Localarını resmen kapatan şahsiyettir.

https://www.millicozum.com/mc/2012/nisan-2012/masonluk-siyonist-emperyalizmin-subeleridir/

İtirafçı Mason Katırcıoğlu’nun “Suç Duyurusu” şu ifadelerle son bulmaktadır:

“Bütün yetkilileri de ilgilileri de, hem ahlâki hem de yasal görevlerini cesaretle ve gereğince yapmaya ve öncelikle de mason localarını derhal kapatmaya davet ediyorum.”

Ancak Katırcıoğlu’nun bu talebini gerçekleştirmesini AKP iktidarından ve Cumhur İttifakı’ndan beklemek boşunadır. Çünkü Mason bürokratların ve yargı mensuplarının bu talebi yerine getirebilmeleri bir yana, bu suç duyurusuna işlem yapabilmeleri için öncelikle yetkili kişilerde ve görevlilerde milli “şuur” ve “onur” bulunması ve cesur olmaları lazımdır. Aynı Siyonist odaklara ve Masonik Localara bağlı olmak hususunda AKP-MHP ile CHP ve İYİ Parti’nin hiçbir farkı ve aykırılığı bulunmamaktadır. Evet, İslamist Medya ile Kemalist Sözcü takımı aynı şeytani odaklara, yani Atatürk’ün kapattığı MASON LOCALARINA bağlıdır!..

Milli Çözüm Dergisinin ilginç bir özelliği vardır; sorulan soruların cevabı yine Milli Çözüm içinde saklıdır, biraz arşiv karıştırmak soruların cevabını bulmak için yeterli olacaktır. Milli Çözüm’ün diğer bir özelliği ise, yıllar öncesinden yazılan yazıların her daim güncelliğini koruyor olmasıdır.

Ecdadımızın Vermiş Olduğunu Bin Yıllık Mücadele Sonunda; Atatürk’ün Hayalleri ve Erbakan Hocamızın Adil Düzen Programları, Milli Çözüm Eliyle Gerçekleşecektir!

“Milli Çözüm” biraz şeye benziyor bazı yönleriyle, Osman Bey’e benziyor. Osmanlı Sultanı. Kime sorulsa niye Osmanlı’ya Osmanlı dendi? E Osman Bey kurduğu için. Bunun doğruluk payı var tabii, öyledir. Ama 630 sene üç kıtada İslam’ın hâkimiyetini gerçekleştiren büyük bir medeniyet hep onun adıyla anılması altında daha başka şeyler var. Nedir o?
Osmanlı sultanları 36 tanedir. Hatta Ertuğrul Gazi’yi sayanlar var, daha sonra halife olup da padişah olmayanları sayanlar var, 39’a çıkaranlar var. Bu rakamı Osmanlı sultanlarının tamamının cehdü gayretini, hizmetini, Allah yolunda çektiği zahmet ve mihnetleri, kendi yakın çevresinden çektiği hıyanetleri toplasan, Osman Gazi’ninki kadar olmaz. Hepsini toplasanız Osman Gazi’ninki kadar olmaz.

Düşmanları… Arkadaş, o günün sağcıları Bizans, o günün solcuları Moğollar. (Bugün sen dünyadaki sağcı, solcu, kapitalist, komünist ülkeleri şey yapın diye söylüyorum.) Koca Moğollar çekirge sürüsü gibi, bir zulüm tufanı gibi girdikleri yerleri yakıp yıkıp devirmiş gitmişler. Onlarla en az 50 sefer, çoğu zaman amcasından, amcası oğullarından, kuzenlerinden, kardeşlerinden, yeğenlerinden, öz akrabalarından, çevresinden, kabilesinden, diğer Türkmen beylerinden, Bizanslılardan çoğu zaman bir kendisi, hanımı, çocukları kalmış, başka hiç kimse, birkaç tane mücahit kalmış, kimse kalmamış.

Yani böyle bir merdivenin ayakları gibi sanılmasın ki böyle basamak basamak gelmiş devleti kurmuş, gitmiş oturmuş. Öyle değil. Devlet olma aşaması biraz yaklaşmış, bir tufan gelmiş sıfıra inmiş. Usanmamış, yılmamış, bıkmamış. “Artık olacağı yok, ben bırakayım” dememiş. Tekrar ilk günkü heyecanla böyle en az 10-15 kere “sıfırı tüketmiş” derler ya… Ve Allah da öyle bir şeref vermiş ki 630 sene onun ismiyle anılan medeniyet dünya adalet dağıtmış, kıyamete kadar da ismi böyle hürmetle anılacak, anılıyor.

BİLMEK Mİ, DOĞRU YORUMLAMAK MI?..

Olaylar ve gelişmeler konusunda bilgi önemlidir. Fakat akıl ve vicdan çerçevesinde şuurla bilgece değerlendirmek asıl meseledir.

Olayları ve bunlar arasındaki bağlantıları büyük bir saate benzetirsek, doğru zamanı ölçmek için önemli olan bu bağlantı çarklerını zaman ayarında doğru kullanmak, irili ufaklısıyla çarkları ve mesafe oranlarını uygun yerleştirmektir. Evet Siyaset, strateji bilgeliği de doğruyu yanlıştan ayırma ölçülerini kullanarak ileriyi ve perde arkasını görerek yorumlamak, planlamak, cesurca hareket etmektir.

Milli Çözüm Dergimiz bu hazinenin sahibi yerindedir.

Last edited 5 ay önce by Ali Çağıl

Buradaki vurgu oldukça etkileyici;

Milli Çözüm Dergisinin ilginç bir özelliği vardır; sorulan soruların cevabı yine Milli Çözüm içinde saklıdır, biraz arşiv karıştırmak soruların cevabını bulmak için yeterli olacaktır. Milli Çözüm’ün diğer bir özelliği ise, yıllar öncesinden yazılan yazıların her daim güncelliğini koruyor olmasıdır.

Kendi sorumun cevabını yukarıda anlatıldığı gibi bulmak hoşnutluk verici.

Sol’un, Cumhuriyet Halk Partisinin ve Milli Görüş’ün okuma bilinci açık olan idrak sahibi kesimlerinin dikkat ve itina ile okumaları gereken bir makale!

MİTOLOJİK ZEKAYA SAHİP KALABALIKLARA – KIŞKIRTICI KUTUPLAR ARASINDA ANLAYIŞ, BARIŞ VE HAYIRDA YARIŞ KÖPRÜSÜ KURMA DERTLİSİ MİLLİ ÇÖZÜM, BU MAKALE İLE YİNE FARKINI FARKETTİRDİ ELHAMDÜLİLLAH!!..

Milli Çözüm; “değişmez doğrulara”, yani Aklıselimin, Müspet Bilimin, Tarihi Tecrübe ve Birikimlerin, Vicdani Kanaatin ve Hak Dinin, ortaklaşa hayırlı ve yararlı buldukları temel esaslara bağlı kalarak, Milli birlik ve dirliğimizi bozan kışkırtma ve kutuplaşmaları yaklaştırmak ve uzlaştırmak üzere yola çıkmıştır.

Ortasından azgın bir nehrin geçtiği, her iki yakasında yaşayanların birbirlerine düşman hale getirildiği bir şehirde, en gerekli ama en riskli ve zahmetli olan şey iki tarafı birbirine bağlayan bir köprü olmaktır. Böylece karşılıklı geçişlerle buluşmalarını, tanışıp yakınlaşmalarını ve sonunda kaynaşıp kucaklaşmalarını sağlamak lazımdır. Bir tarafta durup karşıya laf ve taş atmak, hakaretler yağdırıp kışkırtmak kolaydır. Zor olan; köprü kurmak, sırtından geçmelerine, tekmelemelerine, azgın ve taşkın sellere dayanmak, ama gereksiz düşmanlıkları törpüleyip dayanışmaya vesile olmaktır. İşte MİLLİ ÇÖZÜM bu kutlu amaç ve ihtiyaçla yola çıkmıştır ve aralarına uçurumlar açılmış toplum kesimlerinin birbirlerini anlamaları, ortak değerlerde ve asgari müştereklerde buluşup uzlaşmaları için çırpınmaktadır.

Milli Çözüm Enbiya Suresi 18. ayetinin gereğini ve görevini yapmaktadır:

“Hayır, doğrusu Biz Hakkı Bâtılın üstüne fırlatırız, O da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o (bâtıl ve barbar rejimler) yok olup gitmiştir. (Allah’a karşı) Nitelendiregeldiğiniz yakışıksız sıfatlardan dolayı eyvahlar size! [Not: Beyni parçalanan ve fikriyatı boşa çıkarılan bâtıl ve barbar sistemin, geri kalan görkemli gövdesinin çökmesi ve çözülmesi artık kolay ve kaçınılmaz olacaktır.]” (Enbiya: 18. Ayet – http://www.mealikerim.com )

GÜVEN NEDİR BİLİRMİSİN!

İnsan örnek olmalı, her hareketi ile
Laf söyletmemeli, arkasından kendisine
Yazık olmaz mı, onca mücadeleye
Güven kalmazsa, inandıramazsın kimseye

Makam, koltuk ve para hırsı
Nefsine uydurur, insanı
Şan, şöhret ve servet yarışı
Şeytana yoldaş eder, dünyalıkları

Çamur bulaşmışsa bir defa
İzi kalır, geçmez yıkamakla
Gayret et, bulaşmamaya
Ve adımlarını, dikkatle atmaya

Sözüm genele, çatmasın kimse bana
Üzerine alınan, baksın aynaya
Zora kalınca; sığınma sakın, yalana
Ey insan; güvenme, şuyuna buyuna…

Vatanımızı, halkımızı ve ülke imkânlarımızı İsrail’in hesabına kullanmak, yıpratmak ve yıkmak isteyen, İslami inancımızı ve Milli ahlâkımızı bozmak, laytlaştırmak ve yozlaştırmak isteyen… Mason locaları ve hıyanet odaklarıyla birlikte çalışıp, ekonomik, teknolojik, politik ve psikolojik alanda bizi kuşatmak ve geleceğimizi karartmak isteyen; niyeti ve tiyneti bozuk olanlara ise, mesafeli durma, gözaltında bulundurma, stratejik noktalardan uzak tutma ve sürekli dikkatli davranma… Siyaset, feraset ve dirayetini gösteren, M. Kemal’den sonraki tek lider Erbakan Hoca’dır. Evet, Erbakan Hoca, Yahudi’ye veya dönmelere değil, şeytani ve gayri insani amaçlar taşıyan Siyonizm’e ve ülkemize hıyanet düşünenlere karşıdır ve elbette haklıdır. Ülkemiz, Milletimiz, güvenliğimiz ve geleceğimiz üzerinde kötü niyet taşıyanların ve onlara taşeronluk yapanların: Çok ayrı inanç ve kafalarda… Farklı konum ve kulvarlarda bulunmalarına rağmen, Erbakan karşıtlığında ve Milli Görüş korkaklığında, hep ortak tavır almaları boşuna mıdır?

Ama, korkunun ecele faydası olmayacaktır!… Kader, Atatürk’e; Siyonistlerin güdümündeki bütün emperyalist güçlerin “Hasta Osmanlı’yı öldürme ve Müslüman Türk’ü tarihe gömme” siyaset ve saldırılarına karşı “Anadolu’yu kurtarma ve Türk varlığını koruma” gibi çok şerefli, ama çetrefilli bir misyon yüklemişti. Erbakan ise; bütün insanlığın bünyesine, kanser urları gibi yerleşen Siyonist çıbanlarını deşmek… Her din ve düşünceden… Değişik köken ve kültürden bütün insanlığın barış ve bereket içinde yaşayacağı, Türkiye merkezli yeni ve adil bir medeniyeti kurma şuuruna, onuruna ve sorumluluğuna sahiptir… Unutmayın ki; Atatürk de, resmi apoletleri söküldükten, tüm siyasi yetkileri elinden gittikten sonra, tarihi devrimini gerçekleştirmiştir!..

BİZİM ATATÜRK AHMET AKGÜL

İşte, günümüzde yaşananların perde arkasını ve Siyonist merkezlerin sinsi hesaplarını anlatan manşet: “Dışarıdan ve içeriden yapılan bütün girişimlere rağmen yine ERBAKAN kazandı!”

Siyonist işbirlikçilerinin İslam düşmanlığı ve Erbakan karşıtlığı ile kurdukları şer ittifakı!
Günümüzde yaşananların perde arkasında ve Siyonist merkezlerin sinsi hesaplarının temelinde hep İslam düşmanlığı ve Erbakan gıcıklığı bulunmaktadır.
Siyonist işbirlikçileri, farklı isimler ve sistemler içerisinde ve çeşitli şekillerde görünseler de aynı batıl ve bozuk yolda bulunmakta, Siyonist Yahudiler ve Haçlı emperyalistlerle dostluk kurmak ve onlara tabi olmak konusunda ittifak etmektedirler.

Siyonist işbirlikçilerinin alametifarikaları ise; Erbakan karşıtlığıdır!
İstismarcı işbirlikçiler; “Keşke (Kurtuluş Savaşı’nda) Yunan galip gelseydi… Çünkü Yunanlılar bile Mustafa Kemal kadar bu Dine ve Millete zarar veremezdi!?” diyecek kadar soysuzlaşmakta… Ve onun gibilere her fırsatta “Üstadım!..” diyerek ayarını ve amacını ortaya koymaktadırlar. İstismarcı işbirlikçiler aynı zamanda koyu bir ERBAKAN karşıtıdırlar.

İnkârcı işbirlikçiler ise, Batı uşaklığına ve İslam karşıtlığına Atatürkçülük maskesi takarak, Erbakan’la istismarcı takımını aynı ayarda göstermeye uğraşmakta, halkımızı istismarcı işbirlikçilerinin tuzağına itmek için çabalamaktadırlar.

Masonluk; İslam ve insanlık düşmanlarının ortak yapılanmasıdır!
Aynı Siyonist odaklara ve Masonik Localara bağlı olmak hususunda istismarcılarla inkarcıların iktidarla muhalefetin hiçbir farkı ve aykırılığı bulunmamaktadır.
Siyonist işbirlikçilerinin istismarcısı da inkârcısı da, iktidarı da muhalefeti de, zaten Mason Localarına göbekten bağlı bulunmaktadırlar.
Evet, İslamist Medya ile Kemalist Sözcü takımı aynı şeytani odaklara, yani Atatürk’ün kapattığı MASON LOCALARINA bağlıdır!..

Siyonist işbirlikçilerinin üstlendikleri görev; asıl gündemi unutturmak için kayıkçı kavgasıyla, Hacivat-Karagöz oyunuyla vatandaş oyalanmaktadır. Yıllardır halkımız ise maalesef bu narkozdan kurtulamamıştır.

Türkiye’yi güya Milli İrade ile kurulan Cumhur İttifakı mı, yoksa Siyonizm’in ve İsrail’in karakolları olan Mason Locaları mı yönetiyor? sorusu önemlidir.

Milli Çözüm Dergisinin ilginç bir özelliği vardır; sorulan soruların cevabı yine Milli Çözüm içinde saklıdır, biraz arşiv karıştırmak soruların cevabını bulmak için yeterli olacaktır.
Milli Çözüm’ün diğer bir özelliği ise; yıllar öncesinden yazılan yazıların her daim güncelliğini koruyor olmasıdır.
“PKK’nın görevi, Kürt devletinin kuruluş süreci boyunca Türkiye’yi angaje tutmaktır ve sonunda Kürdistan açılımına mecbur bırakmaktır.”
Milli Çözüm’ün 15 yıl önce saptadığı ve uyardığı bu tehlikeler, günümüzde aynen uygulanmakta ve Yeni Barış Süreci kılıfıyla ülkemiz parçalanmaya hazırlanmaktadır!?

Erbakan Hocamızın buyurdukları gibi:
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki; TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU; Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!”

Last edited 5 ay önce by Necati AKGÜL

Erbakan Hocamız sık sık ” kim ben mi?” dedirte dedirte Siyonizm’e askerlik yapanlardan bahsederdi.
Ve Yine derdi ki; ” akıl odur ki bir işin sonunu düşünmektir”
Bu bağlamda niyetimiz halis gibi görünse de, yaptığımız işlerin sonucuna ve ne kazandığımıza bakmak gerekirdi.. Yada yapılan işten Hak davamız ne fayda gördü diye sorgulamak gerekirdi. Zahiren faydalı gibi görünse de sonuçları itibariyle Halkımız zarar görüyorsa yapılan eylemler ilk bakışta faydalı görünse de, Hak davaya sonuçları itibariyle zarar veriyorsa Siyonist şebekeye hizmetten başka ne işe yarardı.
Sultan Vahdettin’in Vatan’ı için Milleti için zahiren vatan haini görünse bile aslen kendini feda ettiğini görmeyenlerle, Erbakan Devrimine taş koyanların ne farkı vardı?
Zira Erbakan Hocamız’a karşı çıkanlar ya Atatürk inkılaplarına karşı diye, ve yahut İslam’a aykırı diye karşı çıkıyorlardı. İçerdeki bi takım marazlıların olmadık davranışları uç noktalardaki tavıları neticesi siyonizm karlı çıkıyordu.
Milli Çözüm hep haklı çıkmaktaydı. Zira o dönemle ilgili Bizim Atatürk kitabında tüm detaylar ele alınmıştı.
Asıl olan bu gerçekler ve hakikatler ortaya konmuşken sabataist dönmeler hariç tarihimizle ve Osmanlılarla ilgili safsatalara uyan saftirik takımından olmamak ve onların veballerine ortak olmamak için gözü açık olmalıyız.

O gün Yunan’ın (Siyonizm’in) başarısı için çırpınan Damat Ferit, Ali Rüştü, Artin Kemal gibilerin temsilcileri, bugün de görevlerine aynen devam etmekteydi!

“Keşke Kurtuluş Savaşı’nda Yunan galip gelseydi…” diyecek kadar soysuzlaşanlar ve onlara her fırsatta “Üstadım!..” diyerek alçalanlar da vardı…

Korkut Özal ve Kadir Mısıroğlu, Siyonist odakların kışkırtması ve yönlendirmesiyle; 15 Ekim 1978 MSP Kongresi’nde Erbakan’ı devre dışı bırakmak amacıyla bir girişimde bulunmuşlardı. Bu girişime Tayyip Erdoğan da katılmıştı…

Ve tüm şer odakların girişimlerine ve gafillerin alkışlarına rağmen; Aziz Erbakan Hocamızın yani İslam Birliği’nin, Türkiye’nin eline geçecek teknolojilerin, Yeni Bir Dünyanın, Adil Düzen’in tarafında olup o günde, bugünde mücadele veren Aziz Erbakan Hocamızın takipçisi ve Kutlu Bir Bilgesi vardı!

Siyonizm’in sinsiliğine ve küstah İngiliz Başbakanı’nın açık, alçak, insanlık dışı, düşmanlık ilanına rağmen;
Yunan işgalini arzulayacak kadar alçalanlara, Kadir Mısıroğlu’na, işbirlikçi AKP’ye, onların yanında saf tutan muhalefete-CHP kanadına, İngilizlerle gizli görüşmeler yapanlara ve İngilizlerden madalya alanı cumhurbaşkanı yapma yani Britanya’nın mandası olmak isteyenlere karşı (içerideki ve dışarıdaki hainlere rağmen) bugünde kahramanca mücadele veren (kesin ve keskin bir şekilde haklarından gelen ve) Adil Bir Düzenle Yeni Bir Dünyayı kurmak isteyen Bir Lider vardı.
Siyonistlerin küfrünü açıkça ilan etmeleri ve buna rağmen mandacıların sırıtan çırpınışları ise,
Önlenemez olan kutlu devrimin ayak sesleriydi!

Last edited 5 ay önce by Mus'ab Eryıldız

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
14
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...