Bu gazetenin 12 Kasım-18 Kasım 2004 tarihli nüshasında haksız ve dayanaksız biçimde Erbakan’ı hedef alan “AB’ye iyi niyetin sonu!” başlığıyla sorumsuz ve seviyesiz yazılara yer verilmiştir.
Erbakan Hoca 60’lı yıllardan itibaren Milli Nizam, Milli Selamet ve Refah dönemlerinde 30 yıl boyunca,
“Bu AET. (Avrupa Ekonomik Topluluğu) diye yutturulmaya çalışılan şey, aslında sonuç itibariyle siyasi birlikteliğe ve egemenlik haklarımızın devrine ve böylece Türkiye’nin İslam Aleminden koparılıp Haçlı Avrupa kazanında eritilmesine yol açacak Siyonist bir girişimdir.
Ortak Pazar dedikleri, 3 katlı bir şeytan şebekesidir. Birinci katta, Patron olarak Siyonist Yahudiler, ikinci katta bunlara kâhyalık ve kâtiplik yapan Hrıstiyan emperyalistler yerleştirilecek, Müslüman Türkiye ise hizmetçi ve bekçi olarak kullanılmak üzere bodrum kata alınmak istenmektedir.
Ancak, askerimize bekçilik, sivillerimize hizmetçilik yaptırabilmek için, önce tüm milli ve manevi değerlerinden uzaklaştırılmamız, iyice laytlaştırılıp uysallaştırılmamız, ekonomik ve sosyal yönden zayıflatılıp köleliğe hazırlanmamız için AB kapısında bekletilmektedir.”
Diye, Meclislerde, mitinglerde ve kürsülerde haykırdığı zaman, Bilderbergçi Masonlar; sağcı Demirel, Solcu Ecevit ve bunların avanak avaneleri:
“Bu Erbakan, aslı astarı olmadık şeyler uyduruyor ve kendi hayallerine saldırıyor… Bizim gibi kahraman bir millet, hiç bağımsızlığımızı devredermiyiz… Adı üzerinde: Avrupa Ekonomik Topluluğu… Bu sadece ekonomik ve ticari bir anlaşma ve dayanışma girişimidir… Siyasi birliktelik ve egemenlik devri asla söz konusu değildir. Bunlar Erbakan’ın kendi düşünceleridir…” diye tepinmişlerdir.
Ve maalesef, zamanla toplum milli duyarlılıklarını iyice yitirip solcusundan sağcısına, Kemalist’inden İslamcısına herkesin huzur ve kurtuluşu Avrupa Birliğinde arar hale geldiği bir ortamda, Erbakan Hoca:
- a- Hem Avrupalılara, Siyonist kuşatma altında olduklarını hatırlatmak…
- b- Hem; Batı dünyasının Siyonizm’in güdümünden kurtulmasına yardımcı olmak
- c- Hem; Milli hâkimiyet ve haysiyetimizi terk etmeden, biz istesek de, Haçlı Avrupa’nın bizi kabul etmeyeceği gerçeğini ortaya koyup, toplumu uyandırmak
- d- Hem de, Milli Görüş’ün barış ve bereketin ve birlikte gelişmenin karşısında olmadığını, ancak Batılıların bu konuda kötü niyetli ve kibirli davrandığını ispatlamak gibi gerekli ve gerçekçi gerekçelerle;
Avrupa’nın Siyonist ve Emperyalist amaçlarından uzaklaşacağı, farklı din ve kavimden bütün insanların temel haklarına saygı duyup sahip çıkacağı ve tüm dünya ile uzlaşıp kucaklaşacağı yolundaki söylemlerine inanmak isteyerek ve bir ihtimal vererek, değişmiş ve düzelmiş bir Avrupa ile olumlu ve onurlu ilişkiler kurulabileceği temennilerini, hem de tedbirli ve temkinli bir yaklaşımla dile getirmiştir.
Ama bu, başından beri samimiyetle savunduğu değerlerinden ve hedeflerinden tersine dönmek ve körü körüne Batıya teslimiyet göstermek şeklinde bir tutarsızlık ve duyarsızlık değildir.
Çünkü Erbakan, eline geçen ilk fırsatta, “Gıcık Hayat” cılar idrak ve takdir etmese de, D-8’ler gibi, insani ve İslami temellere dayalı, tarihi bir oluşumu gerçekleştirmiştir.
Şimdi, Erbakan Hoca’nın: “AB ile ilgili iyi niyet ihtimallerimiz ve temennilerimiz, maalesef gerçeğe dönüşmemiştir. Avrupa bozuk ve barbar zihniyetinden vazgeçmemiştir…” anlamındaki tespit ve teessüflerini çarpıtarak:
“Bu gâvur aşığı ve Avrupa uşağı AKP’lilerin AB’ye yönelmesine Erbakan sebebiyet vermiştir. Bülent Arınç gibi, egemenlik devrinin ayıp ve günah bir şey olmadığını söyleyecek kadar silikleşmiş, Milli Kimliğini ve gömleğini terk etmiş kimselerin suçu ve sorumluluğu Erbakan’a aittir” anlamına gelecek: “Çünkü bazı şeylerin pişmanlığı vebalini ortadan kaldırmıyor” gibi insafsız sözler sarf eden zevzeklerin gevezelikleri, “Gerçek Hayat” değil, Seyrek Bir Zurna’dır. Çünkü onlara malum ve mel’un merkezler üfürmektedir.
Ve bu zavallılar, AKP iktidarının gaflet ve hıyanetlerine kılıf uydurmak, ülkemiz, tarihinin en büyük tehdit ve tehlikeleriyle karşı karşıya iken, gündemi saptırıp toplumu uyutmak ve oyalamak gibi kirli işlere alet edildiklerinin, herhalde farkında bile değillerdir.
Oysa bu şartlarla AB’ye gireceği varsayılan bir Türkiye’nin bugünkü toprak bütünlüğü koruyan bağımsız ve onurlu bir Türkiye olamayacağını, AB’nin açıkça Türkiye’nin parçalanmasını öngördüğünü hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde artık anlamamız gerekir. Bunun için de önce Avrupa Birliği’nin mahiyetinin ne olduğunu öğrenmelidir.
Avrupa Birliği özünde arz-ı mev’ud ideolojisini taşıyan Siyonist güdümlü bir Hrıstiyan birliğidir. Arz-ı mev’ud gibi, Yahudi terminolojisine ait bir terimle varlığını İncil’e dayandıran Hristiyanlığın nasıl bir arada zikredildiği kimseye şaşırtıcı gelmemelidir.
Batılıların bilinçsiz ve şuursuz bir şekilde “aydınlanma çağı” dedikleri dönem; aslında kendi dinlerinin iyice yozlaştırıldığı ve Siyonizm’e hizmetkâr yapıldığı dönemdir.
Avrupa’nın mezhep savaşlarında saldırgan olan taraf hep Protestanlar olmuştur. Bunlar kendilerini İncil’den ziyade Tevrat’a yakın görürler ve muharref Tevrat’ın öngörülerinin tahakkukunu sağlamayı dini bir vecibe olarak değerlendirirler.
Bunlara göre ahir zamanda “Mesih”in gelmesi yakın görülmektedir. Ve O’nun gelmesi için İsrailoğulları’nın arz-ı mev’ud’da toplanması gerekmektedir. Bu iddia ise muharref Tevrat’ın, uğrunda terörizmin her türlüsünü bile mübah gördüğü temel hedefi ve felsefesidir.
Avrupa Birliği denildiği zaman, çeşitli kanlı savaşlarla birbirini helak eden Hrıstiyanların kendi aralarındaki çatışmalara son vermeleri için Papa 12.Pio’nun tavsiyeleriyle kurulan bir birlikten söz edilmektedir. Oysa bu Papa’nın da Yahudi asıllı bir dönme olup Siyonizm’e hizmet ettiği hep gizlenmektedir.
Papa Pio’nun, zamanın Almanya, Fransa ve İtalya başbakanlarını ikna etmesi sonucu bu üç ülke yanlarına ikinci dünya harbinin sığınmacılarından Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’u da alarak bugünkü AB’nin anası olan AT’yi kurduğu bilinmektedir.
Bugün hala en tarihi kararlarını Roma’da; AT’yi kurdukları toplantıyı yaptıkları salonda alan Hrıstiyanlar, buldukları her vesileyle birliğin bir Hrıstiyan birliği olduğunu ısrarla dile getirmektedir.
Türkiye’deki gömleksiz kimliksizler, istedikleri kadar boğazlarını yırtarak “Siz Hrıstiyan Birliği Olamazsınız” deseler de bu yalakalık tarihi bir gerçeği değiştirmiyor. Aksini savunsalar bile Avrupa Anayasası köklerini Avrupa kültüründen aldığını açıkça beyan ediyor. Bazıları anlamamakta ısrar etseler bile bu, anayasanın temellerinin Hristiyanlık inancına dayandırıldığı anlamına gelmektedir.
Türkiye’ye “Arkadaş eğer bizim aramıza gelmek istiyorsan; Güneydoğu’nu İsrail’e, Doğu’nu Ermenilere, Batı’nı Yunanistan’a bırakacaksın. İstanbul üzerinde salınarak gezmekten vazgeçerek Patrikhaneye Vatikan gibi özel bir statü tanıyacaksın. Orta Anadolu’ya sıkışmaya razı olacaksın… Bu bile yetmez; ezanı kısacaksın, başörtüsünü yasaklayacaksın, imamlar konuştuğunda hapse tıkayacaksın… Kur’an okumayı yasaklayacaksın, sokakta kurban kesilmesini kaldıracaksın, homoseksüellere ait hukuki düzenleme yapacaksın” dayatmaları gelmektedir.
Türkiye ise ne yazık ki bugünkü AKP yönetimiyle bütün bunlara “Peki abi, başüstüne” demektedir.
Bu gidişatın, bu tavrın en açık manası şudur:
Türkiye bin yıllık şerefli mazisinden, şerefli tarihinden kopartılarak Avrupa’ya eklenmek isteniyor. İslam coğrafyasında bin yıldır elimizde bulunan abilik görevini bir kenara atarak Avrupa’ya parasız asker, bekçi, uşak olmanın yolu açılıyor! Bir kez daha söylüyoruz; bunları yapmak için deli olmak bile yetmiyor, Hain olmak gerekiyor![1]
[1] Milli Gazete 11.Kasım.2004

CÜBBELİ AHMET “BEL’AM”CIK’I VE MAHMUT EFENDİ YAKINLARINA UYARI!
FETULLAH GÜLEN DOSYASI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den, FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR!
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN ERBAKAN’A İFTİRALARI
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
Yahudi kucağında keramet satan O ırzı kırık, sahte; ermişe lanet! Hem parsel parsel elden; giderken…
Ve bekleyin göreceksiniz, Kur’an’ın İsrâ Suresi 4-7 ayetlerinde haber verildiği gibi, İslam coğrafyasının çıbanbaşı ve…
BUGÜN "HAMAS"SIZ KURULMAK İSTENEN BİR GAZZE VAR. O HAMAS VAR YA O HAMAS AZİZ ERBAKAN…
Atatürkçülük adına uydurulan Kemalizm sizi kurtarmaya yetecek mi? “Bugünün Türkiyesi’nde, AKP hükümeti ve yandaşlarının hemen…
Siyonist Merkezler, Türkiye için yeni bir izm arayışlarına başlamışlardı 40 sene önce diyebiliriz... Hatırlayınız Üstad…
A'raf 2 (Bu Kur’an öyle) Bir Kitap'tır ki Onunla (insanları) uyarman için ve mü'minlere bir…
Bil ilimsiz, irfansız; yol yok ümrana Ya Kur’an’a uyarız, ya da buhrana İslamsız bütün yollar,…
"...Kula kulluğu bozan, cumhuriyettir İslam’a uygun nizam, çün hürriyettir..." Ne güzel mısralar! İşte aydın olmak…
AHZAP SURESİ 67. AYETİ KERİME TAM DA BU KİMSELERDEN BAHSETMEKTE. LANET OLSUN KAFİR VE ZALİM…
İmam Gazali'nin Nasihatül Mülük (Hükümdarlık Ahlakı) adlı eserinde Yöneticilere yaptığı uyarılardan birisi de şöyledir: "Kalbinde…