YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6920342ce915c
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 4 7
Bugün : 10017
Dün : 45549
Bu ay : 862741
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45266562
IP'niz : 216.73.216.128

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

Kur'an-ı Kerim, temel ve genel kurallar kaynağıdır

Kur'an-ı Kerimin muhkem ayetleri: "Mutlak Delil"; sahih hadisi şerifler: "Delil"; Bu iki delile uygun yapılan akli ve ilmi içtihatlar: "Hüküm"; üzerinde ulemanın icma ve ittifak ettiği içtihatlar ise "Mutlak Hüküm" sayılır.

Yani Kur'an-ı Kerim, hazır bir fetva kitabı veya ansiklopedik bir başvuru kaynağı değil; sürekli değişen ve gelişen bütün şartların ve zamanların ortaya çıkaracağı, içtimai, idari, hukuki, ahlaki ve ekonomik her türlü sorunların çözümüne esas olacak genel kaideler ve temel prensipler içeren Allah'ın kelamıdır.

 
Mutlak delil: Bir konuda, sorunların çözümüne esas olacak ve mihenk yapılacak genel ve temel kural ve kaidelerdir. Bunlar her zaman için gerekli ve geçerli olan kaynak ve dayanak yerindedir. Çok açık ve net anlaşılan; kesin emir ve nehiy makamında vahyolunan Kur'an'ı Kerim'in muhkem ayetleri böyledir.

Delil: Hakkında böylesi ayetler bulunmayan hususlarda, problemlerin aşılmasında ve uygun proje ve pratiklerin hazırlanmasında, sağlam hadisi şerifler ve Hz. Peygamberin (SAV) sünneti, yani sorunlara yaklaşım yöntemi ve sistemi de elbette önemli bir örnektir.

Hüküm: Delil ve dayanaklara uygun olarak verilmiş, akli, vicdani, hukuki ve ahlaki karar ve içtihatlar demektir.

Kesin hüküm: Farklı ilim ve içtihat ehlinin aynı konuda, aynı ortak kanaate varmaları; bir sorunun çözümü hususunda ittifak ve içtihat birliği oluşturmaları ise, daha belirgin ve güvenilir bir karar ve hüküm meydana getirir.

 Delil ve dayanaklar, sabit ve süreklidir. Hüküm ve içtihatlar ise, şartlara, ihtiyaçlara ve gelişen hayat standartlarına göre değişmeye ve yenilenmeye müsaittir.

"Delil"ler ilahi ve naklidir. Hüküm ve içtihatlar ise "akli ve beşeridir". Ancak, bu içtihatlar, vahye istinat ettiğinden özel bir öneme haizdir. Sadece insan aklının ve nefsani arzu ve kurguların eseri değildir. Muhkem ayetler ve sağlam hadislerden çıkan "delil"ler, mutlak ve değişmez doğrular olan HAK'tır. Ama içtihatlar ise, hem sevap, hem hata ihtimalini barındıran "yorum"lardır. Şartlara ve ortamlara göre uygun olan; ama değişme özelliği de bulunan "doğru"lardır. Böylece İslam hukukunun  iki temel "delil"i  ortaya çıkmaktadır:

1- Nakli deliller

2- Akli delillerdir.

  • Laiklik ve demokrasi gibi çağdaş kurum ve kavramların da, onlarca farklı, hatta birbirine aykırı tanımları ve tatbikatları yapıla gelmektedir. Bu nedenle her türlü istismar ve suistimale açık vaziyettedir. Öyle ise, bunların da evrensel hukuk kurallarına ve temel insan haklarına uygun, yeni anayasal hükümlerinin belirlenip çerçevesinin konulması ve Türkçe tariflerinin yapılması kaçınılmaz görünmektedir. Üstelik bu tanım ve kalıpların da, doğal değişimlere ve sosyal gelişmelere açık tutulması gerekir.

Şu gerçekler asla unutulmamalıdır:

  • Kur'an ve sünnet, geçmişe değil, bu güne ve bize hitap etmektedir, tarihi örnekleri ve meseleleri de ibret ve hikmet dersleridir.
  • Kur'an'ı Kerim; Felsefi ve statik bir kitap değil, devamlı diri ve dinamiktir ve pratik çözümler üretmeye müsaittir.
  • Kur'an'ı Kerim; Hem mümin bireyler ve topluluklar, hem de farklı konum ve kapasitedeki kurum ve kuruluşlar için; pratik, psikolojik, sosyolojik ve stratejik prensip ve projeler üretmeye yarayacak ilahi bilgi merkezidir.
  • Kur'an'ı Kerim; Sürekli gelişen ve değişen: siyasi, iktisadi, ilmi ve içtimai hayatı her halde ve yeniden düzenleyip disiplinize edecek, değişmez hakikat ve hikmetler içermektedir.
  • İslam: Akla, araştırmaya, bilimsel ve teknolojik buluşlara oldukça önem verip sürekli teşvik eden; ama beynin ve bilimin, şeytani odakların zulüm ve sömürü aracı yapılmaması için de, imani ve vicdani emniyet sigortalarını ve Rabbani kuralları merkeze yerleştiren bir hayat ve imtihan dinidir.
  • İslami hayatı ve mümin toplumları içten çürüten, çağın ve medeniyet yarışının dışına iten en büyük talihsizlik ve tehlikelerin başında ise;

Kur'an'ı Kerim'le alakayı koparıp onu araştırmayı ve hayatın temel kaynağı yapmayı bırakıp, yani "mutlak delil ve dayanak"ları askıya alıp; bu ilahi kitaptan, asırlar önceki şartların ve ihtiyaçların gereği olarak çıkarılan içtihatları (karar ve yorumları), dinin temel esasları ve hayatın vazgeçilmez hususları saymak şeklindeki şuursuz taklitçilik ve ruhsuz şekilcilik gelmektedir.

Bu gerçeği istismar ederek, Müslümanları tamamen dünyevileştirmeye ve manevi disiplini dejenere etmeye çalışan modernistlerin yozlaştırma niyetleri de; takva ve fetva bahanesiyle Müslümanları sosyal, siyasal ve ekonomik hayattan kopmasından ve emperyalizmin kulları ve kuklaları yapılmasından başka sonuç doğurmayan kör taklitçilik ve köhne şekilcilik heveslilerinin yobazlaştırma gayretleri de, yani hem ifrat hem tefrit aynı ölçüde zarar verici ve tahrip edicidir.

"Kur'an'ı Kerim Tefsiri" diye, tahrif girişimleri yoğunlaşmıştır!

İsrail, Kur'an-ı Kerim'i sözde tefsir etmek için kurduğu internet sitesinde modern İsrailiyat yöntemlerini deneyerek Kur'ân'ı tahrif etmeye çalışıyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Kur'an-ı Kerim'i çarpıtmak ve kendi amaçları doğrultusunda kullanmak için yazdırdığı sözde tefsirden sonra, şimdi de İsrail Dışişleri Bakanlığı Kur'an-ı Kerim'i tefsir etmek için Yahudi bir profesör olan Ofer Grosbard'ın yönettiği bir internet sitesi kurmuş bulunuyor.

"Yahudi gibi inanan Müslüman" isteniyor

Filistin İslâmi Hareket Sözcüsü Şeyh Zahi Nüceydat, İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın duyurduğu Yahudilerin Kur'an-ı Kerim tefsir projesinin çok tehlikeli bir girişim olduğunu kaydederek, bu projenin asıl amacının Kur'an'ı İsrail ve ABD'nin istediği tarzda anlayan "Müslüman" bir nesil yetiştirmek olduğunu vurguluyor.

İsrail bu yolla, İslâm dünyasında yayılmakta olan emperyalizm ve Siyonizm karşıtı direnişi pasifleştirmeye çalışıyor. Dünyanın birçok yerindeki Müslüman kişi ve kuruluşlar, İsrail'in bu girişimiyle Kur'an ayetlerini İsrail ve ABD'nin istediği şekilde yorumlatacağı uyarısında bulunuyor.

Fetullah Gülen'in "Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü" kitabını İngilizce bastırıp bedava dağıtan Siyonist ADL örgütüyle İsrailli Prof. Ofer Grosbard'ın işbirliği dikkat çekiyor.

Ahlaksız uçkur ilişkileri, medyaya malzeme olacak kadar sorumsuz ve onursuz birtakım sözde ilahiyat Proflarının patavatsız yorumları da, bu siyonist kafirlere gerekçe oluşturuyor.

"Sana bu kitabı (Kur'an'ı) indiren O'dur. Ondan bir kısım ayetler muhkemdir, bunlar kitabın (ve hayatın) anası (temeli)dir." (Ali İmran:7)

"(Ey Resulüm) De ki eğer siz (gerçekten ve gereği gibi) Allah'ı seviyorsanız, (öyle ise bunun göstergesi olarak) bana (sünnetime ve hayat sistemine) tabi olunuz, ki Allah ta sizi sevsin ve mağfiret etsin."(Ali İmran: 31)

 "(Allah'a) iftira edip uydura geldikleri (yalan-yanlış düzmece ve hurafelerden) dolayı, onlar dinlerinde aldandı. (Din diye bir takım yorum ve yanılgılara sapıldı)" (Ali İmran: 24)

"(Artık) İman edenlerin, Allah'ın ve Haktan inmiş olan (Kur'an'ın) zikri (ayetler üzerinde dikkate düşünülmesi ve gereğinin yerine getirilmesi) için, kalplerinin huşu (saygı ve korku) ile yumuşayıp düzeleceği, (müminlerin tekrar Kur'an'i gerçeklere döneceği) zaman hala gelmedi mi?" (Hadid: 16) ayetleri hem bu konuda ki sorunlarımızın nedenlerini, hem de kuruluş çarelerini gösteriyor. 

"Bu konu Kur'an'da geçmez", "Şu gibi sorunlarla Kur'an ilgilenmez" veya "Kur'an o soruların yanıtını vermez" şeklindeki kanaatler yanlıştır, Kur'an'ı tanımamaktır ve cehalet sonucu yapılan hatalardır. Ve hele: "Kur'an ortaçağ kitabıdır. Çok eski dönemler için yararlı bazı yasalardır. Günümüzde bunlara ihtiyaç kalmamıştır. Akıl ve bilim bunların yerini almıştır" şeklindeki iddialar, sadece sapıklık ve inkârcılık değil, aynı zamanda utanç verici bir bilgisizlik ve akıl noksanlığıdır.

İlim ve akıl iman etmeyi gerektirir:

Darwinistlerin binlerce okulu, enstitüsü, kurumu, kuruluşu, üniversitesi, yüz milyonlarca dolarlık bütçesi, on binlerce profesörü, doçenti, bilim adamı vardır. Fakat Darwinizm'in, mantığı, aklı ve bilimsel delili yoktur. Propaganda ile 150 yıl boyunca insanlığı aldatmıştır.

Ta ki,

Yeraltından çıkarılan 100 milyonu aşkın fosilin canlıların hiç değişmediğini ispat etmesine kadar…

Tek bir protein'in bile tesadüfen oluşamadığının anlaşılmasına kadar…

Darwinistlerin tek bir tane bile ara form fosiline sahip olmadıklarının dünyaya ilan edilmesine kadar…

Şu anda Darwinist düşünce götürülüp mağlup edilmiştir ve Darwinizm'in 150 yıllık ömrü sona ermiştir. İnsanlığa yapılan bu büyük oyun, uydurulan bu büyük yalan, nihayet Kur'ani hakikâtler ve kimin yazdığını çok iyi bildiğimiz Harun Yahya serileri karşısında iflas etmiştir.

Ancak, Darwinistler bu duruma bir son verebilmek için kendilerince çeşitli tedbirler almaktadırlar. Bir bölümü Yaratılış Atlası'nı yasaklatmakta, bir bölümü kitapların yakılmasına çalışmakta, bir bölümü dağıtımını engellemek için zorbalık yapmakta, bir bölümü "Bu kitapları sakın okumayın!" propagandası yapmaktadır. Diğer bir bölümü ise kendilerince, bilimsel bir değeri bulunmayan, mantıksız ve demagojiler uydurup  durumu kurtarmaya çalışmaktadır. Ancak Darwinistlerin bu çaresiz girişimleri, beklentilerinin aksine, Yaratılış gerçeğinin bir çığ gibi yayılmasına vesile olmaktadır.

Darwinistler bu yazılarında yaratılışı ispat eden 100 milyon delilden bahsetmemektedirler. Proteinlerin tesadüfen oluşamayacağını bir türlü dile getirememektedirler. Tek bir tane bile ara fosile sahip olmadıklarını itiraf edememektedirler. Beyinde en kaliteli televizyondan daha kaliteli, tam renkli olarak oluşan 3 boyutlu görüntüyü kimin seyrettiğini açıklamaya girişmemektedirler. Yine beyinde en kaliteli ses sistemlerinden daha kaliteli oluşan sesi kimin duyduğundan da bahsetmemektedirler. Sadece "Evrim tesadüfen oluşamaz, ama tesadüfen olmuştur. Bütün bunlar için mucize gerekir. Ama mucize yoktur" gibi mantık sefaleti safsatalarla kendilerince evrimi anlatmaya çalışmaktadırlar. "Canlılığın baştan sona sonsuz akla sahip, mükemmel bir gücün etkisi ile oluştuğu" yönünde açıklamalarda bulunmakta, fakat bunun da tamamen tesadüfler sonucu oluştuğunu söylemektedirler. Bahsettikleri bu tesadüfün mucizevi bir tesadüf olduğunu iddia etmekte, binlerce, on binlerce tesadüfün üst üste gelerek evrimi oluşturduğu yönünde bir mantık üretmektedirler.

Oysa bunun diğer anlamı şudur: "Binlerce, on binlerce mucize tesadüfen oluşamayacağına göre her şeyi sonsuz güç sahibi Allah yaratmıştır." Darwinistler bu gerçeği bilmekte, fakat ikrar edememektedirler.

Darwinizm iflas etmiştir: Bunu görmek için Yaratılış gerçeğini ispatlayan 100 milyon fosilin varlığı yeterlidir. Fakat hiç kimsenin bu konuda asla şüpheye düşmemesi ve Darwinistlerin demagojiyle hiçbir şey halledemeyeceklerinin bilinmesi için şu detayları tekrar belirtmek gerekir: Ortalama büyüklükteki bir proteinin tesadüfen meydana gelme ihtimali 10 üzeri 950'de bir, yani "sıfır" ihtimaldir. Evrim teorisine delil olacak tek bir tane bile ara fosil bulunabilmiş değildir. İnsanın evrimine en büyük delil olarak gösterilen Pıltdown Adamı ve Nebraska Adamı fosilleri ve atın evrimi serisi sahtedir. Anne rahmindeki gelişim evrelerini evrime delil göstermeye çalışan Haeckel'in embriyo çizimleri sahtedir. İnsanın hayali evrimine delil olarak sunulmuş olan bütün kafatasları bilimsel yönden geçersizdir. Uçuşun hayali evrimine delil gösterilmeye çalışılan Tüylü dinozor fosilleri sahtedir. Karadan havaya hayali geçişin en önemli delili olarak gösterilen Archæopteryx'in mükemmel yapıda uçucu bir kuş olduğu anlaşılmış ve aynı dönemde yaşamış kuş fosili ele geçirilmiştir. Yıllarca denizden karaya hayali geçişin en önemli delili olarak gösterilen Coelacanth'ın günümüz denizlerinde defalarca canlısı görüle gelmiştir.

Bu arada Adnan Oktar'ın, sürekli "İslam ahlakı"ndan bahsedip, ama "Kur'an ahkâmına ve ilahi adalet nizamına" hiç değinmemesi dikkat çekicidir. Yoksa Yahudi Mafyası ADL'nin hizmet ve himayesindeki Fetullah Gülenciler gibi ve yine İslam'ın dünya hakimiyeti gayesini, Kur'an'ın adalet hükümlerini ve Müslümanların cihat ve izzet hedeflerini yozlaştırıp, yok sayıp, sadece "güzel ahlak ve hoşgörü" temelli bir Kur'an tefsiri hazırlayan İsrailli Profesör Ofer Grosbard benzeri bir niyet ve tiyniyet mi güdülmektedir?

Çünkü bu sinsi Siyonistlerin pirleri olan Firavunların kabalist kahinleri döneminden beri, zalim ve şeytani güçler, kendi izin ve istekleriyle ve kontrolü ele geçirmek ve yozlaştırıp dejenere etmek şartiyle Allah'ın yolunun ve iman şuurunun değiştirilmesini hedeflemektedir. Ve böylece İslam'ı ılımlı ve emperyalizme uyumlu hale getirmek suretiyle halkın şeklen Hak dine girmelerine fırsat verilmektedir.

"Firavun: (iman eden sihirbazlara dönüp) "Ben size izin vermeden (ve aramızda özel bir fitne projesi üretmeden) önce Ona (Hz. Musa'ya) iman ettiniz öyle mi" (Araf: 123) ayetindeki hitabın, mefhumu muhalifinden: "Eğer bizim iznimizle ve zulüm düzenimizi garanti etmek suretiyle Hak dine girilirse, bu bizim için zararlı değil, yararlı olabilir" anlamı sezilmektedir.

Deccalizmin fikri temeli yıkılmıştır!

Fransız Science Actualités sitesi tarafından gerçekleştirilen anket sonucuna göre, Fransa halkının %92'si evrime inanmamaktadır.

Almanya'nın en önemli yayınlarından Die Welt gazetesinin internet sitesinde sorulan "Size göre yaşam nasıl oluştu?" sorusuna katılımcıların %86'sı "Allah yarattı" şeklinde yanıtlamıştır.

Danimarka'nın yüksek tirajlı Ekstra Bladet gazetesinin internet sitesindeki anket sonucuna göre, Danimarka halkının %88'i insanların maymundan geldiğine inanmayı saçmalık saymaktadır.

Almanya'nın en büyük gazetelerinden Süddeutsche Zeitung'un internet sitesinde yapılan ankete göre, Allah'a inananların oranı %87'yi  aşmaktadır.

İsviçre'nin yaygın okunan gazetelerinden Blick'in internet sitesindeki anket sonucuna göre, yaratılışa inananların oranı %85'e ulaşmıştır.

Etkilendiği ana noktanın din olduğunu açıkça ifade eden ve kendi adını taşıyan "İnanç Vakfı"nı kuran İngiltere eski Başbakanı Tony Blaır:

"Dini inancın önemini anlamadan çağdaş dünyayı anlayamazsınız" diye haykırıyor!

Fransa Cumhurbaşkanı Nıcholas Sarkozy:

"Her insanın düşüncesinde ve kalbinde var olan Yüce Allah'tır. İnsanı esir kılmayan, onu özgür kılan Allah'tır. İnsanların ölçüsüz kibrine ve deliliğine karşı bir sur olan Allah'tır. Tüm farklılıkların ötesinde, sürekli olarak insanlara bir alçakgönüllülük ve sevgi mesajı, barış ve kardeşlik mesajı, hoşgörü ve saygı mesajı veren Allah'tır" demekten kendini alamıyor.

Peki bizdeki marazlı Darwinistler, markalı Marxistler, Masonik Kemalistler: "Allah vardır ve Kur'an Haktır" demek için daha ne günü bekliyorlar?

Her şeyi ve her an yoktan var eden, her şeyi hakkıyle bilen, hikmetsiz ve hedefsiz iş görmeyen ve insanı eşrefi mahlukat olarak seçip kendisine halife olacak yetenek ve yetkiyle yeryüzüne gönderen Yüce Allah'ın elbette Kur'anı ve kuralları, her halde bir imtihan programı olacaktı. Ve kesinlikle Hak ile Batılı, küfür ile imanı, helal ile haramı, doğruyu ve yanlışı, zulüm ile adalet esaslarını, dostu ve düşmanı, sevap ile günahı, güzel ahlakı ve ahlaksızlığı birbirinden ayıran bu Furkan'ı; bizzat yaşayarak öğretip açıklayacak bir peygamber de yollayacaktı!.

Şu ayetler üzerinde dikkatle durulmalıdır:

"Rabbinin sözü (Kur'an'ın hükmü), doğruluk (ve uygunluk) bakımından da, adalet (hakkaniyet ve hürriyet) bakımından da tamamlanıp (kemale erdirilmiştir. Eşiz ve eksiksizdir.) Onun sözlerini (hiç kimse ve hiçbir gerekçe ile, yersiz ve gereksiz bulup) değiştiremeyecektir. O (her şeyi) işiten ve bilendir"

(Sen Kur'an'ın ilmi hakikatlerine değil de) Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyaracak olursan, Seni Allah'ın yolundan şaşırtıp sapıtırlar. (Çünkü) Onlar sadece zanna uyarlar ve sadece yalan-yanlış şeyler uydururlar." (En'am:115-116)

"De ki: "Ben sizin heva (nefsi arzu ve tutku)larınıza uymam; aksi halde, sapıtmışlardan ve hidayeti bulamamışlardan olurum" (En'am: 56)

"De ki… "Ben, bana vahyedilenden  başkasına uymam. De ki: kör olanla gören bir olur mu? (Yani olaylara ve sorunlara Kur'an'sız bakan kör gibidir) Hala düşünmeyecek misiniz?" (En'am: 50)

"Rabbinizden size indirilene uyun, Ondan (Kur'an'dan ve Resulüllahtan) başka (ayet ve hadislere aykırı) velilere uymayın. Ne az öğüt alıyorsunuz!" (Araf: 3)

"(Allah) Kimine hidayet verdi, kimi de sapıklığı hak etti. Çünkü bunlar, Allah'ı bırakıp şeytanları (kâfir ve zalimleri dost tutan insanları) veli edinmişlerdi ve onları, hakikaten hidayet üzere zannetmişlerdi" (Araf: 30)

"Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlığı ve aydınlığı (gerekli) kılan Allah'adır. (Bundan) sonra bile, (hala) inkâr edenler (birtakım kişileri ve güçleri) Rablerine denk tutuyorlar" (En'am: 1)

"Gerçek şu ki: Dinlerini parça parça edip (rahatına ve menfaatine uygun emirleri yerine getirip, diğerlerini gereksiz görüp terk edenler) ve kendileri de grup grup ayrılıp gidenler (var ya), sen hiçbir  şeyde olanlardan değilsin.." (En'am: 159)

 "Allah'ın ayetlerini yalanlayanlardan (gereksiz ve geçersiz sayanlardan ve insanları) Ondan alıkoyup çevirmeye çalışanlardan daha zalim kim olabilir?" (En'am: 157)

"Allah, insanlığa hiçbir şey indirmemiştir (sadece akıl vermiştir ve bu yeterlidir) demekle, Allah'ı hakkıyla takdir edemediler" (En'am: 91)

"(Ey Resulüm) Deki: Allah benimle sizin aranızda şahittir Sizi (ve kıyamete kadar) her kime ulaşırsa (herkesi) kendisi ile uyarmam için bana şu Kur'an vahyedildi" (En'am: 19)

Yani, asla değişmez ve değerini yitirmez olan Kur'an-ı Kerim sayesinde, Hz. Peygamber Efendimizin nübüvveti de kıyamete kadar devam edecektir.

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Subscribe
Bildir
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Picture of Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

AHMET AKGÜL KİMDİR?

INTRODUCTION OF USTADH AHMET AKGÜL

رسالة تعريفية لمعلمنا أحمد أكجول

قبل مؤتمر النظام العادل في جامعة قيرغيزستان أراباييف، والذي حضرناه، قدم أحد المحاضرين أستاذنا أحمد أكجول على النحو التالي: أحمد أكجول موجود في تركيا؛ إنه عالم ومثقف نادر جدًا يجمع بين المبادئ الإسلامية والمتطلبات الإنسانية، وفكر أتاتورك في التغيير والقومية الإيجابية والتوازن الاجتماعي. ألف حوالي 100 كتاب، بعضها في 3 مجلدات، وجميعها أعمال فريدة وأصيلة. 10 من الكتب؛ تمت ترجمته إلى الإنجليزية والروسية واليابانية والفارسية والفرنسية والعربية. البروفيسور الراحل، أحد رؤساء وزراء تركيا الأسطوريين. دكتور. ويعتبر من أكثر الطلاب المميزين وأتباع نجم الدين أربكان.
لقد حضر المؤتمرات العلمية في جميع أنحاء تركيا وأوروبا والجغرافيا الإسلامية منذ ما يقرب من 40 عامًا. إنه رجل حكيم تنبأ وشرح التطورات المهمة في تركيا ومنطقته والعالم قبل عقود، وتعرض للعديد من المشاكل والهجمات لهذا السبب، لكنه كان دائما على حق في النهاية. وهو رئيس تحرير مجلة الحل الوطني، التي يتابعها عن كثب كبار البيروقراطيين العسكريين والمدنيين، وأساتذة الجامعات، والكتاب والمعلقين المهمين، ومسؤولي الدولة في تركيا. ضد الأنظمة الرأسمالية والاشتراكية والليبرالية في العالم؛ فهو يحتوي على الجوانب الجيدة والمفيدة لجميعها، لكنه يترك الجوانب السيئة والضارة؛ سيدنا، الذي أعد ودافع عن برامج النظام العادل الأصلية القائمة على العقل والعلم والتاريخ والضمير والقرآن، يبلغ من العمر 74 عامًا وأب لخمسة أطفال. لا يتقاضى إتاوات أبدًا عن أي من كتبه أو مجلاته أو مقالاته أو مؤتمراته، ويعيش حياة متواضعة بعيدًا عن الترف والراحة، ويغطي نفقات كل ذلك بحوالي 40 من الرفاق المتطوعين والمخلصين في سبيل الله. المعلم الذي يدافع عن "حرمة التبشير بالعلم" وبالتالي لا يدين بالشكر لأي مركز أو حكومة. باستثناء ما يقرب من 105 من أعمال أستاذنا، حتى الأحزاب والحكومات تظل غير مبالية؛ الدين والأخلاق في المرحلة الابتدائية: 4-5، المرحلة المتوسطة: 1-2-3، المرحلة الثانوية: 1-2-3-4 والجامعة: 1-2-3، وفقاً للحقائق العلمية وجوهر الإسلام. ولكن بغض النظر عن أي طائفة، فقد أعد كتب العلم. خلال أحاديثهم المميزة جداً، كتلاميذه ومتابعيه المخلصين: "كيف أعددتم هذه (100) كتاباً يزيد عن مائة، كيف رتبتم وقتكم؟" أجاب أستاذنا أحمد أكجول على أسئلتنا كالتالي، ليكون قدوة وتشجيعًا لنا:



1- منذ ما يقرب من 60 عامًا، باستثناء الأمراض الخطيرة والصعوبات الكبيرة؛ ولم أؤجل عمل اليوم إلى الغد، كما أنني لم أحاول تأجيل عمل الصباح إلى الظهر أو عمل الظهر إلى المساء. لأنه لا ينبغي لي أن أضيع رأس مال حياتي المحدود في مساعي فارغة ومجانية يسميها القرآن الإلغاء ويحرمها

 

2- حتى لو كان شخصًا لديه معرفة وخبرة في موضوع ما، حتى لو كان أصغر منا كثيرًا... حتى لو كان شخصًا عاديًا وبسيطًا، فأنا لا أشعر بالإهانة أبدًا عند الاستماع إليه أو تعلم شيء ما، لأن أكبر عائق أمام التعلم والحصول على العلم هو الكبرياء والكبر

-3ما حصلنا عليه؛ حاولت أن أقرأ وأفهم كتابات وكتب الجميع، محليًا أو أجنبيًا، يساريًا أو يمينيًا، أعرفه أو لا أعرفه، أحبه أو أكرهه.
4- كنت أسجل المعلومات التي تعلمتها وأجد أهميتها منها أو مما سمعته في البرامج والمؤتمرات التليفزيونية، ولم أتردد قط في كتابتها ونقلها بذكر أصحابها
5- من خلال الوقوع في الرغبات والاعتراضات التعسفية من أقرب أقاربي ورفاقي وأعضاء الحزب وذوي المناصب ذات النفوذ والكفاءة... أو من منطلق حرصي على راحتي ومصالحي الشخصية، لم أخفي أبدًا الحقيقة التي قالها لي يجدها العقل والضمير نافعة ومفيدة، ولم أصعب فهمها بتغليفها بأغلفة مختلفة
6- كل الأشخاص الذين التقينا بهم في أي مناسبة وأصبحنا قريبين بما يكفي لتناول كوب من الشاي أو السفر لمدة ساعة على متن الطائرة؛ حاولت مساعدتهم على اكتساب وزيادة وعيهم الأخلاقي والضميري وكرامتهم، وخاصة سلامهم الروحي والعالمي. بمعنى آخر، كنت أهدف إلى أن أكون مفيداً له، وليس أن أستفيد من منصبه وفرصه ومجاملاته.
7- ولعل ذلك يعتبر ثمرة ومعجزة للأهداف والجهود المخلصة... وطبعا بفضل الله تعالى وفضله لا بد من قراءة كتاب ما يقارب 700 صفحة بسرعة في ساعة أو ساعتين. وتهنئة هذا الكتاب وانتقاده عمدا، والحمد لله أن إنتاج ملاحظات من 10 صفحات أصبح أسهل بالنسبة لنا.
أطيب التحيات…

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...