YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6909e2112923d
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 8 7 4
Bugün : 27713
Dün : 45637
Bu ay : 154996
Geçen ay : 1371576
Toplam : 44558817
IP'niz : 216.73.216.3

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

“Oğuzhan Asiltürk’ü Anlamayan Ahmaktır” yazımıza Yavuz Selim Bayrak kardeşimizin gönderdiği, Bahadır Ağan imzasıyla hazırlanan uzun bir yorumu, özetleyerek, bazı sadeleştirme ve düzeltmelerle, okurlarımızla paylaşmak istiyoruz?

“De Bana Ey Milli Görüş!

İddiamız, davamız, canımız, hayatımız, amacımız; gece ışığımız, gündüz yol haritamız, umudumuz, özlemimiz, aşkımız ve sevdamız Milli Görüşümüz! Sana ne oldu böyle, kimlerin elinde itilip kakılan, horlanıp hakaret yağdırılan bir akıbete uğradın.

De Bana Ey Milli Görüş!

Sen ki bizim heyecanımızdın, yaşam enerjimiz, ümidimiz, hayallerimizdin. Uğruna akıttığımız terimizi de, sana olan tertemiz teslimiyetimizi de, zor zamanlarında içimize düşen kor nedeniyle uykusuz geçirdiğimiz gecelerimizi de inşallah birer beraat sertifikamız, sorgu sual zamanlarına çıkınlarımızda sakladığımız azığımız, Mahkeme-i Kübra’da, Hakkın hizmetkarı olduğumuza dair kanıtımız gibi kurguladığımızdın.

Erbakan Hoca’nın sesini duymak içimize huzur ve umut aşılardı, o nurlu cemaline bakmak gönüllerimizi ferahlatırdı. Hocaya hakaret edeni bize hakaret etmiş sayar, “Savunan Adam”ı gönlümüzde apayrı yerlere koyardık.

De Bana Ey Milli Görüş, ne oldu sana böyle?

Eskiden beri içimizi burkan sorular hep vardı. Ama sormadığımız, konuşmadığımız, konuşamadığımız, konuşmayı sana karşı bir vefasızlık bir saygısızlık sayarak içimizde sakladığımız konular hep vardı. Aklımızdan geçenleri, kendi iç dünyamızda bile sorguladığımızda, çok büyük bir ayıp yapmış mahcubiyetiyle kendimize kızardık. Hiçbir zaman soramadık ve sorgulayamadık: Bu Oğuzhan Asiltürk ne yapıyor? Neden kendisini Erbakan’ın bile üstünde görüyor? Neden davanın asıl sahibi ve hakimi gibi davranıyor? Neden birçok samimi kahramanı azarlıyor? Neden Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Numan Kurtulmuş, Mehmet Bekaroğlu vs her biri hem onun sayesinde yükseliyor; hem de ondan zılgıt yiyor da ayrılıyor? Her geçen gün tepelerde duyduğumuz ama duymazlıktan geldiğimiz, hissettiğimiz ama “mutlaka vardır bir sebebi” dediğimiz hadiselere yorumlar yapardık. Diyorduk ki: “Daha 40 yaşında kudretli içişleri bakanı yapılmış, ama hiçbir zaman hocaya başkaldırmamış tam bir vefa abidesi Asiltürk’ün mutlaka bildiği bir şeyler vardır.” Kendimiz bile, tam olarak inanamıyorduk bu dediğimize ama, inanmamız ve böyle davranmamız lazım diye hüsnü zan bir tavırla kalbimizi ve beynimizi baskı altına alırdık.

Ey Milli Görüş!

Bil ki bizler, yani nefsi hesabı ve dünyevi çıkarı olmayanlar; yani seni gerçekten, inananların ve insanlığın kurtarıcı davası tanıyıp tabi olanlar; yani yetmiş yaşında direğe tırmanarak bayrak asanlar; yani mektebini ve iş yerini, evini ve ailesini bırakıp miting meydanlarına ve toplantılara koşanlar. Yani senin uğruna eşiyle dostuyla akrabasıyla tartışanlar; yani sana hizmet için “Eşimin cenazesini toprağa, çocuğumu yengemin kucağına koydum da nöbetime koştum” diyerek cihada katılmak gerektiğine samimiyetle inananlar; her zaman sana sadık kaldık. Ne ikbal uğruna bir yerlere kaydık, ne de üç kuruşa tamah edip senden ayrıldık. Biz dünya durdukça, can var oldukça nefes aldıkça, hakikat davamıza inanmaya ve yeryüzünde Adil Düzeni kurmaya adanmış sadıklarız.

De Bana Ey Milli Görüş!

Ama ne olur söyle, nedir bu yaşadıklarımız? Yüzde bir bile oy almazken, yukarılarda birilerinin yaptığı neyin kavgasıdır?

Partini kapatanlar, liderini de siyasi hayattan silmek için sanki trilyonları zimmetine geçirmiş gibi muamele yaptı; “Bunlar zalimlerin ve hainlerin huylarıdır” deyip katlandık. Çünkü, “dava adamlarının iftiraya uğraması büyüklüğün şanından ve davanın şiarındandır” deyip bağrımıza taş bastık. Zira nice Nebiler ve mücedditler hep iftiralara uğramışlardı.

De Bana Ey Milli Görüş, ya şimdi ne yapmamız gerekiyor? Güya senin sahipliğini iddia eden, “Genel başkan kim olursa olsun, Milli Görüşün yaşayan lideri artık benim” diyen ve birilerinden biat isteyen Oğuzhan Asiltürk utanmadan kalkıp “Hocanın çocuklarını bu parayı zimmete geçirmekle” itham ediyor. Uykumuzu ümidimizi, geçmişimizi ve geleceğimizi ipotek altına alıyor. Sonra da hiç sıkılmadan “Ben hoca zimmetine geçirdi demiyorum, O cihat parasıyla mal edinip evlatlarına bıraktı, zimmetine geçirenler hocanın çocuklarıdır” diyor.

Ey Milli Görüş, De Bana Hele,

Asil ve Aziz Hocamız, haşa, cihat paralarını zimmetine geçirecek kadar duyarsız ve tedbirsiz miydi? Çocuklarına bile söz geçiremeyen bir acizlikte miydi? Ve hele trilyon suçla sebebiyle onlarca kişi mahkûm olurken ve onlardan hiçbiri böyle söylemezken, Asiltürk tarafından ihanetle suçlanan Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Numan Kurtulmuş bile böyle ağır bir itham ileri sürmezken; biz, yani senin gerçek neferlerin; içimizden, hatta üstlerimizden, hatta davanın en önemli kahramanlarından sandığımız kişilerden sadır olan bu itham karşısında ne yapmalıyız, Ne düşünmeliyiz? Bir anda tüm hizmetlerimizi, tüm mazimizi, hatta tüm gelecek hayallerimizi töhmet altında bırakan bu ithamın sahibi hakkında nasıl hareket etmeliyiz?

De Bana Ey Milli Görüş!

Hani ikbal düşünmedikleri için, Dünya makamlarını ellerinin tersiyle ittikleri için, sana sadakati, hocaya sadakati şeref bildikleri için kurulan diğer partilere geçmediklerini, burada kaldıklarını iddia ediyorlardı? Ama şimdi ne oldu ki biri hacizler koyuyor tüm varlıklara, diğeri zimmetle itham ediyor Hoca’nın çocuklarını?!

Velhasılıkelam Ey Milli Görüş

Senden ayrılanlara sempati beslemiyoruz. Başka partilere, gruplara göz kırpıp ihanet için bahaneler ve yöntemler aramıyoruz. “Döneklik damgası yemeden, başka yerlere kaçmanın tam zamanıdır” diyerek el ovuşturup yavaştan yavaştan yan çizmeye çalışmıyoruz. Ama bu tuhaf şahısların ve bu tuhaf ithamların arasında, emin ol ki bir ümidimiz de yok artık. Bizi böyle boşlukta ve umutsuzlukta bırakanlara ne denilmesi gerekiyorsa Sen de Ey Milli Görüş! Ne olur Sen de…”

Bahadır AĞAN

Bu kardeşimize ve böyle düşünenlere 5 tebrikimiz, 5 tenkidimiz ve 5 tavsiyemiz var.

Tebriklerimiz:

1-     Oğuzhan Asiltürk’ün bu kadar açıkça ve küstahça iftiraları karşısında bile hala: “Belki bunları konuşmamıştır, konuşmuş olsa bile kendi şahsi hatasıdır” gibi mazeretlere ve hikmetlere sığınmadan, mert ve net şekilde “acı gerçeği” fark ettiğiniz için tebrikler.

2-     Bu gerçeği içinizde hapsedip “haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır” durumuna düşmeyerek, duygu ve tepkilerinizi yazıp bizimle paylaşma cesaretiniz için teşekkürler.

3-     Her şeye rağmen sadakat ve samimiyetinizi muhafaza ettiğiniz için takdirler.

4-     Bu acı gerçeği fark eden, ama dile getiremeyen binlerce dava dertlisi kardeşimize bir nevi tercümanlık ettiğiniz için tebrikler.

5-     Oğuzhan Asiltürk’le ilgili, bir dava kurmayına ve olgun bir Müslümana asla yakışmayan tavırlarını daha önce de sezdiğinizi, ama “herhalde vardır bir hikmeti” diyerek, bunları dile getirmediğinizi itiraf ettiğiniz için de teşekkürler.

Tenkitlerimiz:

1-      Sizlerin yılar önce de fark edip dile getiremediğiniz gerçekleri, başından beri gündeme taşıyan ve Erbakan Hoca’nın hangi mazeret ve hedefler için bu tipleri yanında tuttuğunu yazıp camiamızı uyaran Milli Çözüm Dergisine; “Siz haklı çıktınız. Oğuzhan ve Şevket Kazan’ın dışlayıp suçlamasıyla size tavır aldık, hakkınızı helal edin” bile diyememişsiniz. Yani hala vicdanınızla ters düşmektesiniz. Milli Çözüm Dergisinin doğru, onurlu ve cesur yayınları ve sorumlu uyarıları üzerine; Fatih Erbakan’ı kızdırıp kışkırtarak ve iftiralarla karalayıp bunaltarak, SP’den kopup ayrılmaya mecbur etmek, böylece Milli Görüş’ü artık dirilemez şekilde bitirmek isteyen Oğuzhan Asiltürk ve hıyanet ekibi, görüldüğü gibi geri adım atmak ve tükürdükleri balgamları yalamak zorunda kalmıştı. Kendilerini hem töhmetten hem de vebalden kurtaran Milli Çözüme teşekkür yerine, sitem edenler ise, vicdani ayarlarını ortaya koymaktaydı. Oysa sadece Allah’ın rızasını ve davasının hatırını gözetenler, hiç kimseden dünyalık bir karşılık ummazdı, nankör ve cahillerin kınamasından da korkmazdı.

2-      Baki olan Hoca’mız değil, Rabbimiz ve davamızdır. Umut kaynağımız parti ve teşkilat yöneticileri değil, Cenabı Hak’tır. Bizim Aziz Hocamıza hürmet, muhabbet ve itaatimizin sebebi, Onun mübarek şahsı değil, tercümanı ve takipçisi olduğu Kur’an’dır. Öyle ise ümitsizliğe düşmek yersizdir, yanlıştır ve haramdır.

3-      Allah’ın zaferi, kalabalıklar eliyle değil, yüzde birin bile çok altındaki azın azı sadık müminlerle, hatta çoğu zaman Kur’an’ın anlattığı Talut-Calut hadisesinde olduğu gibi, bir seçkin kişi vasıtasıyla vermektedir. (Bak. Bakara: 246-252)

Hz. Davut’un kullandığı, düşman tarafında bulunmayan “sapan taşı” gibi bir teknoloji sayesinde zalimler hezimete uğratıldığı gibi, bugün de rahmetli Hocamızın hazırlayıp kahraman ordumuzun yetkili birimlerine teslim ettiğini söylendiği, ABD ve İsrail’in atom füzelerini, uçak gemilerini ve bütün saldırı sistemlerini çalışmaz ve işe yaramaz hale getirecek “teknoloji harikaları”; yakında patlayacak tarihi hesaplaşmada kullanılacak ve siyonizmin saltanatı yıkılacaktır.

Hocamızın haber verdiği ve zaten Kur’an’ın ve Resulüllahın da müjdelediği bu gerçeklere inanıp inanmamak, herkesin kendi sorunudur ve takdir edilen sonuç mutlaka yaşanacaktır.

4-      “Öyle ki elçiler (ve davetçiler), (Haktan) umutlarını kestikleri ve artık kesinlikle yalanladıklarını (ve insanların Hak davaya değil dünyaya tapındıklarını) hissettikleri bir sırada onlara nusretimiz (ve zafer müjdemiz) gelecektir.” (Yusuf: 10) ayeti üzerinde dikkatli yoğunlaşmak, iman ve ümidimizi olgunlaştırmak zamanıdır.

5-      Saadet Partisi, bu farkına vardığınız ve şaşkınlığa uğradığınız iftiracı soysuzlara ve hala bunlara susan onursuzlara rağmen, bağrında sadık ve samimi dava ehlini barındıran bir yapıdır ve mutlaka sahip çıkılıp korunması lazımdır. Çünkü Kahraman Ordumuz eliyle Hocamızın haber verdiği teknolojiler sayesinde, süper şeytanların saltanatı yıkıldıktan ve Adil Düzen kurulduktan sonra, bu sağlam ve sadık Milli Görüşçüler, Yeni Saadet Medeniyetinin “maya”ları olacaklardır.

Tavsiyelerimiz:

1-     Erbakan Hocamızın; bugün ülkemizde, bölgemizde ve yeryüzünde yaptığı kutlu atılımlarını ve büyük devrime hazırlık mahiyetindeki tarihi adımlarını gerçekleştirmek için bir parti resmiyetine ihtiyacı vardı ve Siyonist merkezler Hocayı kontrol altında tutmak için kendi adamlarını ve ajanlarını Milli Görüşe sokmayı şart koşmuşlardı.

Hocanın bunu kabul etmesi çok tehlikeli bir riskti ve ancak büyük liderlerin yanaşabileceği bir tavizdi.

Şimdi Hoca, 50 yıl boyunca, bu kadar hizmetleri ve değişim temellerini başardığına göre, bazı münafık marazlıları parti bünyesinde tutma tavizinden, Siyonist mahfillerden bin kere ziyade, kendisi karlı çıkmıştır. Öyle ise hala: “Madem bunları biliyordu, niye müsaade ediyordu?” soruları yersiz ve yanlıştır. Yani olaylara ve olacakları, kuru kahramanlık slogan ve saplantılarıyla değil, Kur’an’ın kuralları ve Allah’ın “MEKİR-hile ile düşmanları mağlup etme” sıfatıyla anlamaya çalışmalıdır.

2-     “Oğuzhan Asiltürk’ün asılsız iddiaları ve parti yetkililerinin kahreden suskunlukları” karşısında, onların yalanlarını ve hala “biat-itaat” edebiyatıyla bu münafıklara yalakalık yapanları kınayıp karşı çıkmamız ve camiamızı uyarmamız, imanın ve insanlığın icabıdır. Bu kadar bile gayret ve hassasiyet göstermeyenler, imtihanı kaybetmiş olacaktır.

3-     Bu gerçekleri daha iyi kavramak, Erbakan’ı, Milli Görüş Davasını ve Hak-Batıl hesaplaşmasını yakından tanımak, böylece sağlam ve sarsılmaz bir iman ve umut sahibi olmak için, Milli Çözüm Dergisini ve Ahmet Akgül’ün eserlerini dikkatle okumak, bize büyük katkı sağlayacaktır.

4-     Gerçek iman; savunduğun davada tek başına kalsan bile, milyonlar senin yanındaymış gibi, aynı heyecan ve hissiyatı duymak ve Allah’ın davasına ve insanlığın kurtuluşuna hizmet ediyor olmanın mutluluğunu yaşamaktır. Zaferi, Allah’ın nusretinden değil, taraftarların kesafetinden bilmek şirk ve şaşkınlıktır.

5-     Haşa Kur’an değişmediğine, Allah va’dinden dönmediğine, Erbakan çizgisinden ve Milli Görüş prensiplerinden başka; hiçbir ilmi, insani ve İslami hedef ve hizmet ortada görülmediğine göre; bu dava Haktır, başındaki münafıklara rağmen zafere ulaşacaktır. Ama bunun ille de seçimle, reyle, sistemle ve siyasetle olacağını düşünmek te yanlıştır. Çünkü Allah, hiçbir beşeri kurala ve kuruma bağımlı olmayandır.

Bediüzzaman Hz.lerinin “Kahraman ordumuzun, dizginini süfyani ve şeytani odakların elinden, NATO ve ABD’nin güdümünden kurtarıp, İslam’a ve insanlığa hizmetkar ve yeniden Kur’an’a sancaktar olacağını” müjdelediği tespitlerini dikkate almalıdır. (Bak. Şualar: 5. Şua 3. Küçük Mesele ve 3. Hadise. 5. Şuanın en son kısmı)

İsrail’in Türkiye’yi Kuşatması, büyük hesaplaşmanın yakın ve kaçınılmaz olduğunu gösteriyordu!

Siyonist İsrail, şeytani amacını gerçekleştirebilmek için önündeki son engeller olarak gördüğü Türkiye ve İran’ı çember içine alıyordu.

Her fırsatta İran’ı vuracağını açıkça söyleyen İsrail, bölgedeki faaliyetlerine hız vermiş durumdadır. Azerbaycan’la 1,6 milyar dolarlık askeri anlaşma imzalayan İsrail Kafkasya’daki etkinliğini giderek arttırmaktadır. İsrail Gürcistan’la da yakın ilişki içinde bulunmaktadır.

Azerbaycan’ın Türkiye’ye nispet yaparcasına İsrail ile kurduğu yakın ilişki kafaları karıştırmaktadır. Kısa bir süre önce İngiltere de yayımlanan The Times gazetesine açıklamalarda bulunan bir MOSSAD ajanı Azerbaycan ile kurdukları yakın ilişkiyi “Buradaki varlığımız bizi İran’a çok yakın kılıyor ve bu ülkeye saldırmamızı kolaylaştırıyor.” 2008 yılında da İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesi İsrail ile Azerbaycan arasında istihbarat anlaşması imzalandığını açıklamıştı. Azerbaycan’ın doğal kaynakları iştah kabartırken, İsrail sadece askeri alanda değil ticari olarak ta Azerbaycan’a yatırım yapmaktadır. İki ülkenin ortak İnsansız Hava Aracı üreteceği de konuşulmaktadır.

ABD, İsrail ve Mısır’dan sonra en büyük yardımı Gürcistan’a yapıyor!

Bu arada Gürcistan’da ABD ve İsrail’in hatırı sayılır bir ağırlığı bulunmaktadır.

2009 yılında yaşanan kargaşanın ardından Gürcistan’ın İsrail ve Mısır’dan sonra ABD’den en büyük askeri yardım alan üçüncü ülke olması tesadüf sanılmamalıdır.

Olası bir İran saldırısında Gürcistan’ın üs olarak kullanılabileceği de vurgulanmaktadır. Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili’nin ABD ‘de eğitim görmesi eşinin de Musevi olması, bu ihtimalleri daha da güçlü kılmaktadır.

Ünlü spekülatör George Soros’un bu ülkedeki etkinliği de unutulmamalıdır.

Güney Kıbrıs, Yunanistan, İsrail hattı kuruluyor!

Kafkasya’da bu gelişmeler yaşanırken Türkiye’nin Güneyinde de İsrail’in bölge ülkelerle kurduğu ilişkiler gözlerden kaçmamaktadır. Son olarak İsrail ile Güney Kıbrıs Rum Kesimi arasında denizaltı elektrik kablo hattı anlaşması imzalanmıştır. Kudüs’te imzalanan anlaşma, Güney Kıbrıs’ı Yunanistan üzerinden Avrupa kıtasına bağlayacak, tabi bu sistemi İsrail de kullanacaktır.

İsrail Türkiye’yi kuşatmakla kendi sonunu hazırlıyordu!

İsrail yakın bir süre önce Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile savunma işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. İsrail sadece Yunanistan ve Güney Kıbrıs’la değil, Bulgaristan’la da askeri eğitim ve savunma alanında önemli anlaşmalara imza atmış durumdadır.

Bulgaristan’da çok sayıda ABD askeri üssü de bulunmaktadır. İsrail Kuzey Irak’ta da bir hayli etkin konumdadır. Bütün bu ülkeler yan yana getirildiğinde ortaya çıkan tablo, Türkiye’nin İsrail tarafından kuşatılmasıdır.[1]

Öyle ise Türkiye, bu gavur kıskacından ve tarihin en büyük kuşatmasından, mutlaka kurtulmak zorundadır. Ve işte bu nedenle İsrail’le ve arkasındaki ABD ve AB ile kapışması ve hesaplaşması kaçınılmazdır. Zaman giderek daralmakta ve şartlar olgunlaşmaktadır. Evet, hem zalim dış güçlerin, hem de hain işbirlikçilerin tezgahları yakında bozulacaktır. Kim ne düşünürse düşünsün, bizim heyecanımız her geçen gün biraz daha artmaktadır.

 



[1] Milli Gazete / Gökçen GÖKSAL

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Abone ol
Bildir
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Picture of Nejat HAKKUL

Nejat HAKKUL

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...