Hikmet deryasında, bol inci mercan
Sen güller bitiren, kil getir bana!
Kalbim yaraladı, dost bildik her can
Gönlümü alacak, dil getir bana!
Mümin Din, devlete; yüzün döndürmez
Canavar değilse, asker öldürmez
Vicdanım yanıyor, Fırat söndürmez
Firavunlar boğan, Nil getir bana!
Marazlı: yüz yıllık, yarayı kaşır
Böyle devlet-millet, nasıl barışır
Benim efkârımı, katır mı taşır
Derdim yüklenecek, fil getir bana!
İnsanlığın derdi, kahrım beş öğün
Komşu yas tutarken, olur mu düğün
Adil bir düzenin, kurulduğu gün
O zaman oynarım, zil getir bana!
Amerikan taparlık, aşağılıktır
Münafık şeytanla, tam bağdaşlıktır
Batılı barbardır, ne çağdaşlıktır…
Avro dolar sahte, çil getir bana!
Atatürk direniş, dirlik bayrağı
Tapan da, çatan da; ahmak bayağı
Demek özlemişler, gâvur dayağı
Beynine takacak, pil getir bana!
Sanma ki şefkatim, hep Müslümana
Merhamet ederiz, her tür insana
Zalimin hasmıyız, yav anlasana
Nemrut’un gözüne, mil getir bana!
Vatansız devletsiz, koyma Sübhanım
Din ve millet kalmaz, olmaz sabahım
Sonra fayda vermez, billâh son ahım
Şimdi kararını, bil getir bana!
Zulüm yıkılacak, Kur’an’ın va’di
İşbirlikçi adam, İblis’ten adi
Diril be kardeşim, uyan be haydi
Yüzünden karayı, sil getir bana!
Gönül Lisanından
[b][i]İnsanlığın derdi, kahrım beş öğün
Komşu yas tutarken, olur mu düğün
Adil bir düzenin, kurulduğu gün
O zaman oynarım, zil getir bana![/i][/b]
Günlük hayatın angaryasını çekiyorum, evet bazen yemek içmek bile görevmiş gibi geliyor. Çarşı pazar geziyorum, kalabalığa dalıyorum. Zihnim susmuyor, zihnim sussa gönlüm susmuyor… Her yanımdan yürüyüp geçen bir insanda bâtıl nizamın bir izi… Görmesem keşke diyorum. Farketmesem. Tertemiz, minicik evladına kola içiren, oje süren, her türlü boş şarkıyı tekerlemeyi ezberletip Allah’tan, Alemlerin Rabbinden bîhaber yetiştiren anneler gözüme gelmese diyorum… Üç beş kuruşa boyun büken, menfaate göre şekil alan, haram helal demeden evine azık getiren, siyonist fabrikaların makineleri haline dönüşmüş, ilgisiz, şefkatsiz, duygusuz, sert babalar rastlamasa diyorum… Ülkeden kaçma planları yapan, gelecekten umutsuz, milli şuurdan, vatan aşkından yoksun, netflixçi gençler duymasam… Ya da tam yaşına hürmeten şefkat duyduğum, hürmet ettiğim bir yaşlı amcanın işbirlikçi hainlere taparcasına olan bağlılığını, bir de “siz bilmezsiniz ne dönemlerden geçtik” bilmişliğini hiç görmesem, hep masum zayıf yaşlı amca gibi kalsaydı gözümde diyorum… Yaklaştırdıkça kalitesi düşen resimler gibi hayal kırıklığı olmasa insanlar diyorum… Medreseler kütüphaneler bitirip yine de ahlâk ve maneviyattan eksik kalmış, olgunlaşamamış tipler görmesem… Kibir, yalan, riya, hased, çifte standart görmesem…
[i][b]Dünyadayken Cennet’i mi arzuluyorum Rabbim… Yoksa bâtıl düzenin paradigmalarıyla büyüyen hücrelerimin son direnişleri mi bu aitsizlik hissi…[/b][/i]
Adil Düzen hayaliyle yatıp kalkıyorum Rabbim… Cennet kokusunu duyuyorum O Kutlu Düzende… İnsanlar, nefisler aniden değişmese de minicik bir evladın yozlaşmasını engelleyebilsek ne mutlu bize ediyorum… Ben bu düzene ve düzenin huyu suyu bozuk insanlarına alışamıyorum Rabbim… Elhamdülillah ki alışamıyorum… Saf hissediyorum, basit hissediyorum, garip ve aciz hissediyorum da bir nebze bu çağın insanının özgüvenine, bilmişliğine yetişemiyorum Rabbim… Elhamdülillah ki yetişemiyorum… Gayrimüslim bir ülkede müslüman olmaktan da betermiş, Müslüman bir ülkede mümine zor rastlamak Rabbim, içler acısıymış…
Ama küçük ve aciz kalbimde umut da besliyorum Rabbim… Bir çiçeği sular gibi suluyorum umutlarımı… Biliyorum, gece ne şiddette karanlıksa, gün de o şiddette aydınlık doğacaktır Rabbim… Damarlarımda kanımdan çok vaadin geziyor… Ve hissediyorum ki o Kutlu Günler çok yakın…
Selamunaleykum
Allah, sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi, kendilerini de yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslâm’ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve geçirdikleri korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vaad etti. Çünkü onlar bana kulluk ederler. Hiçbir şeyi bana eş tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse, işte bunlar asıl büyük günahkarlardır.
Şuara Suresi 55