HADİS-İ ŞERİFLERİN ÖĞÜTLERİ VE ÖĞRETİLERİ
Edep ve İstikamet Öğreten Bazı Hadisi Şerifler
Dedikoduya aldırmadan gerçekleri konuşmak:
1- Ubey bin Ka’b’dan:
“Kıyamet gününde ben Peygamberlerin imamı ve hatibi (mahşerin yegâne konuşanı) ve şefaatle yetkili kılınanı olacağım. Bunda övünme (başkasını küçümseme) yok…’’ (Tirmizi / Menakıb)
Yani yeri geldiğinde gerçekleri ve gerekenleri açıklayıp insanları uyarmak kibir ve gurur sayılmıyor.
2- Ebu Zerr’den:
“Allah Resulüne soruldu: ‘Ya Resulüllah! Adam hayır yapsa, halk da bu hayır sebebiyle onu övse (bu kibir ve ucup olur mu?)’
Resulüllah’ın cevabı şöyle oldu: ‘(İstemeden elde edilen) Bu övgü, mü’mine (Allah’ın razı olduğunu gösteren) peşin bir müjdedir.’” (Müslim / Birr 166)
Yani gösteriş kastı gözetilmeden, sadece Allah rızası için yapılan hizmet ve ibadetler nedeni ile, insanların sevmesi, övmesi ve hürmet etmesinin; ihlasa zarar vermeyeceği belirtiliyor.
Kâfirlerden ve gafil şerlilerden korkmamak:
3- Ebu Malik el-Eş’ari’den:
“Allah sizi üç durumdan himaye etti:
– Peygamberinizin, hepinizin toptan helakine yol açacak bedduasından,
– Bâtıl ehlinin Hak üzerine kesin şekilde üstünlük kurmasından,
– Dalalet (sapık düşünceler) üzerinde birleşmenizden… (Ve topyekûn sapıtmanızdan).’’ (Ebu Davut / Fiten 1)
Öyle ise, çok kalabalıklar ve güçlü konumdalar diye zalim ve kâfir güçlerden korkup himayelerine sığınmaya izin verilmiyor.
4- İbn-i Ebi Nu’m’dan:
“Bir adam, İbn-i Ömer’e sivrisinek öldürmenin hükmünden sordu. İbn-i Ömer:
‘Kimlerdensin?’ dedi. Adam: ‘Iraklılardan’ deyince. İbn-i Ömer:
‘Şuna bakın hele! Bana sivrisinek öldürmekten doğacak günahı soruyor, halbuki bunlar Peygamber torunu Hüseyin’i öldürdüler. (Bunun vebalini hiç düşünmüyor.)’ Ben Allah Resulünden şöyle buyurduğunu işittim: ‘Bu ikisi (Hasan ile Hüseyin) dünyada benim (kokladığım) iki gül çiçeğimdir.’” (Buhari / Edebül-Müfred 45. bab)
(Bu çiçekleri koparmak gibi büyük cinayet işleyenler, basit kötülüklerden sakınmakla takva numarası yapıyor.)
5- Ebu’l-Berze el-Eslemi’den:
“Ey Allah’ın Resulü! Beni cennete girdirecek bir ameli bana göster!” dedim.
“İnsanların yolundan onlara zarar veren şeyleri yok et!” buyurdu. (Müslim / Birr 45, İbni Mace)
Bu hadis-i şerif belediye hizmetlerine ve çevre temizliğine işaret ettiği gibi, manevi ve ahlâki tahribata sürükleyen kötülük reklamlarına da engel olunmasına dikkat çekiyor.
6- Sehl bin Sa’d’dan:
“Vallahi, sana verilen hidayet (vesilesiyle ve senin tebliğ ve tavsiyenle) bir tek adamın hidayete ermesi (doğruyu bulması) senin için en güçlü ve kıymetli deve sürülerinden daha hayırlıdır.” (Ebu Davut / İlim 10; Buhari / Ashabunnebiyy 9; Müslim / Fedailul-Ashab 34)
Yani, İslami tebliğde aslolan, Allah’ın rızası ve insanların hidayetine vesile olunmasıdır. Yoksa muvaffakiyet ve ganimet gibi şeyler, Allah katındadır ve bunlara takılmamalıdır.
Çoğunluğa değil haklıya bakmak:
7- Abdullah bin Ömer’den:
“İnsanlar, yüz develik bir süreye benzer ki, aralarında soylu ve binmeye elverişli tek bir deve bulmakta zorlanırsın.” (Buhari / Rikak 35, Müslim / Fedailüssahabe 232, Tirmizi / Edeb 82 ,İbn-i mace / Fiten 16, Ahmed bin Hanbel / II,7)
Yani her konuda güvenilecek ve birlikte yürünecek sadık, anlayışlı ve yarayışlı insanların pek az bulunacağı vurgulanıyor.
8- Abdullah bin Ömer’den:
“Ahir zamanda, helal para ve güvenilir arkadaş çok az bulunacaktır.” (ibni Adi / Kâmil VI, 260; Ebu Nuaym / Hilye IV, 94; Deylemi / Firdevs III, 223)
Öyle ise bu çok az ve mümtaz dostların değeri çok iyi bilinmeli, hataları hoş görülüp bağışlanmalıdır.
9- Hz. Aişe’den:
“Allah bir yönetici için hayır dilerse ona dürüst bir yardımcı verir. Öyle ki; o yardımcı, yönetici bir şeyi unuttuğunda (ve yanlış yaptığında) kendisine hatırlatır. Hatırladığında da, gereğinin yapılmasına yardımcı olur. Allah bir yönetici için de hayrın dışında bir şey (şer) dilerse, ona kötü bir yardımcı verir. Öyle ki; o yardımcı, o yöneticiye unuttuğu (Kur’ani kuralları ve vicdani sorumlulukları) hatırlatmaz. Hatırlatsa bile (hatasından vazgeçirmek ve doğru olanı yerine getirmek konusunda) hiçbir yardımı olmaz.” (Ebu Davut / İmare 4; Nesai / Bey’a 33)
Bu hadis-i şerif; yönetici ve liderlerin dalkavuk ve şakşakcı yardımcı ve danışmanlar yerine, kendilerine hatalarını hatırlatan ve hayır olanı yaptıran olgun ve onurlu kadrolar edinmesini öğütlüyor.
10- Hz. Huzeyfe’den:
“Allah üç şeyi çok değerli kılmadıkça, kıyamet kopmaz. Bunlar: Helal para, kendisinden faydalanılan ilim ve Allah için dost olan arkadaştır.” (Deylemi / Firdevs V; 84)
11- Malik bin Abdullah’dan:
“Çok kaygılanma, sana takdir edilen ne ise ancak o olur ve rızkın sana mutlaka ulaşır.” (Beyhaki / Şuab)
12- Hz. Enes’ten:
“Güvenme duygusu (Allah’a tevekkül ve teslimiyet ); zenginliktir.” (Kuzai, Müsned I; 44)
13- “İbni Mes’ud’dan:
“Gerçek malın, ahirete gönderdiğindir.” (Buhari / Rikakak 12)
Allah Dostlarını ve Sağlam Müslümanları tanımak:
14- Esma binti Yezid’den:
“Sizin en hayırlılarınız, görüldükleri zaman, İzzet ve Celal sahibi Allah’ı hatırlatan kimselerdir.” (İbni Mace / Zühd 4; Ahmed bin Hanbel / vı,409)
Yani kendileri ve eserleri görüldüğü vakit insana Allah’ı ve ahiret hazırlığını hatırlatan, onun manevi aynasında kusur ve günahlarımız ortaya çıkan şahsiyetlerin, örnek ve gerçek Hak dostları oldukları anlatılıyor.
15- Sehl bin Sa’d’dan:
“Dünyaya gönül verme ki Allah seni sevsin. İnsanların elindekilere göz dikme ki insanlar seni sevsin.” (İbni Mace / Zühd 1)
16- Muaz bin Enes’den:
“Nice üzerine binilen hayvan vardır ki, binicisinden daha hayırlıdır. (Çünkü) Ondan daha çok Allah’ı zikreder.” (Darimi / İsti’zan 351)
(Yani yaratılış gayesine uygun davranır.)
17- Ebu Hureyre’den:
“İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a şükretmiş olmaz.” (Ebu Davut / Edeb 11; Tirmizi / Birr 35)
Yani, küçük büyük, gördüğü her türlü iyilik ve ikrama teşekkür etmeyen, ilk fırsatta nankörlüğe yönelen ve kadir kıymet bilmeyen kişiler; aslında Allah’ın verdiği nimet ve faziletlerin de farkında olmayan kimselerdir.
18- Hz. Bureyde’den:
“Biz kimi bir işe (kamu görevlisi olarak) tayin eder, bir rızık (maaş) tahsis edersek, bu tahsis edilen dışında aldığı gulüldür. (Devlet malından hırsızlıktır.)” (Ebu Davut / Harac 10)
19- Abdullah bin Amr bin Sadi’den:
“Sen beklemez ve istemez olduğun halde, sana gelen malı ve hediyeyi al. Bu şekilde gelmezse, nefsini o malın peşine takma.” (Buhari / Ahkâmdan 17, Zekat 51; Müslim / Zekat 110)
20- Sevban’dan:
“Ey Sevban! Köylerde oturma. Çünkü köylerde oturan, mezarlarda oturan gibidir.” (Buhari / Edebül Müfred Bab: 263)
Yani, ilim ve irfan ehli olmak ve manen olgunlaşmak isteyen kimselerin; eğitimsiz ve medeniyetsiz kısır yörelerden uzaklaşması gerekir. Çünkü İslam, bedevilik değil, medeniyet dinidir ve çevre şartları insan üzerinde etkilidir.
21- Ebu Alkame’den:
“Allah bu ümmete, her yüz senede, onlar için dini yenileyecek birini gönderir.” (Ebu Davud / Melahim 1: Hakim / Müstedrek ıv, 522)
Yani her asırda, o günün şartlarına ve ihtiyaçlarına göre İslam’ı yeniden yorumlayıp bid’at ve hurafelerden arınacak seçkin zevatın gönderileceği müjdeleniyor.
Dünyaya bağlanmak yerine ahirete hazırlanmak:
22- Şedad bin Evs’den:
“Akıllı kimse, nefsini sorgulayıp ölümden sonrası için çalışandır. (Aklını kullanmaktan) Aciz ve ahmak olan kimse ise, nefsinin heva ve heveslerine uyup da Allah’tan (rahmet ve cennet) temenni edip tembellik içinde bekleyip durandır.” (Tirmizi / Kıyame 25: İbn Mace / Zühd 31)
Bu hadis-i şerifle, asıl akıllı ve ahlâki kişinin ahiret hayatını ve Allah’ın rızasını öne alacağı ve bu yönde samimiyet ve gayretle çalışacağı; tembel ve gevşek davrananların mahrum kalacağı belirtiliyor.
23- Ebu Hureyre’den:
“Haramdan kaç ki, insanların en çok ibadet yapanı sayılasın.
Allah’ın sana yaptığı taksime razı ol ki, insanların en zengini gibi (huzura) kavuşasın.
Komşuna iyilik yap ki, gerçek mü’minlere katılasın.
Kendin için sevdiğin şeyi insanlar için de sev (iste) ki, gerçek Müslüman olasın.
Çok gülmekten sakın! Çünkü çok gülmek (hayatı eğlenceden ibaret sanıp ahireti düşünmemek) kalbi öldüren bir tavırdır.” (Tirmizi)
24- Ebu Hureyre’den:
“Mü’min bir delikten (aynı yerden ve aynı şekilde) iki kere ısırılmaz.” (Buhari / Edep 83 ; Müslim / Zühd 63)
Böylece, ahmaklık ve şuursuzlukla imanın barışmayacağı, dostunu düşmanını tanımayan kişilerin olgun bir mü’min olamayacağı öğretiliyor.
25- Ebu Hureyre’den:
“Mü’min iyi niyetli (özverili) olduğu için aldanır. Facir ise, kötü niyetli (acımasız) olduğu için aldatır.” (Tirmizi / 1964)
(Mü’minin bir sefere mahsus, o da ferasetsizliğinden değil iyi niyetinden aldanacağı, ama bundan ders alıp aynı hatayı tekrarlamayacağı öğütleniyor.)
26- Sahbera’dan:
“Kim ilim öğrenmeye çalışırsa, bu onun günahlarına kefaret olur.” (Tirmizi / İlim 2)
Dini ve dünyevi konularda, insanlara yararlı olmak üzere ve halis niyetle ilimle uğraşanların ve gerçekleri yazıp yayanların hayır üzere oldukları haber veriliyor.
Kâfirlere yarananların zahiri dindarlığına kanmamak:
27- Ebu Musa’dan:
“Bize karşı silah taşıyan, bizden değildir.” (Buhari / Fiten 7/2; Müslim / İman 163; Tirmizi-1459)
Füze savunma sistemleri gibi, Haçlı ve Siyonist NATO ile birlikte, İslam ülkelerini bastırmaya yönelik girişimlere katkı sağlayanlar da böylece ikaz ediliyor.
28- “Arap toprakları verimli topraklar ve nehirler haline dönüşmedikçe kıyamet kopmaz.’’ (Müslim / Zekât 60; Cem’ul-fevaid-9894)
Hz Mehdi medeniyetinde, verimsiz çöllerin ziraatle uygun hale sokulacağının ve ucuz yöntemlerle deniz sularının arıtılıp suni nehirlerin akıtılacağının işareti veriliyor.
29- Bera’bin Azip’den:
“Uhud harbinde, Resulüllah’a zırh giymiş bir kişi geldi ve sordu:
‘Ey Allah’ın Resulü! Önce savaşıp sonra Müslüman mı olayım, yoksa tersini mi yapayım?’
Allah’ın Resulü: ‘Önce Müslüman ol, sonra savaşa git’ buyurdu.
Adam, İslam’a girdi, savaştı, sonunda da şehit oldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (SAV):
‘Az iş (amel) yaptı, ama çok kazandı, buyurdu.’” (Buhari / Cihad 13)
Böylece Allah’a ve ahiret hayatına inanıp, Hak yolunda canını ortaya koyanların, abdesti, namazı, orucu ve diğer hayırları olmadan da, cihat sayesinde bir anda şehadet rütbesine ve sonsuz cennete ulaşacağı ve cihadın en yüksek sevabı kazandıracağı teşvik ediliyor
30- Mus’ab bin Sa’d’dan:
“Allah bu ümmete, güçsüzlerin (zayıfların) namazları, duaları ve ihlasları sebebiyle yardım eder.’’ (Buhari / Cihad 76; Nesai / Cihad 43)
Yani Hakkı konuştukları ve İslam’ı yaşadıkları için zalim yönetimlerce zulme uğrayan ama bütün bunlara Allah için katlanan mücahit ve müttaki kulların samimi duaları ve davaları yüzünden, toplumun müstahak olduğu belalar erteleniyor…
Kimseye yük olmamak:
31- Allah Resulü buyurdu ki:
“Allah’ım! Küfürden ve borçtan sana sığınırım.” Bir adam sordu:
‘Ey Allah’ın Resulü! Borcu küfürle eş mi tutuyorsun?’
Allah Resulü: ‘Evet’, buyurdu. (Nesai, İstiaze 23)
Yani çalışıp üretmek yerine, kolay yoldan borç almayı tercih eden kişilerin ve hükümetlerin; sonunda izzet ve haysiyetini taviz vermeye kâfir ve zalimlerin emrine girmeye mecbur kalacakları bildiriliyor.
32- Sevban’dan:
“Allah Resulü, bir gün:
‘Cenneti garanti etmem karşılığında, insanlardan bir şey istememeyi kim bana söz verecek?’ diye sordular. Sevban hemen atılıp: ‘Ben’ dedi. Sevban, ondan sonra ömrü boyunca hiç kimseden hiçbir şey istememiştir.” (Ebu Davut / Zekat 27; Nesai / Zekat 86)
Yani tebligat ve teşkilatla ilgili hizmetlerin yürütülmesi için yapılan teklif ve teşvikler hariç, insanın kendi nefsi ve şahsi menfaati için başkasından yardım ve destek talep etmesi; imanın kemâline ve insanın izzet-i nefsine aykırı görülüyor.
33- Hz. Ali’den:
“Tedbir (harcamada iktisat), maişetin (ve rahat geçim sağlamanın); insanların sevgisini kazanmak ve iyi geçinmek, akıllılığın; üzüntü ve tasa ise çabuk çöküp ihtiyarlamanın yarısıdır.” (Deylemi / Firdevs II; 75)
34- Ebu Hureyre’den:
“Allah’tan istemeyene, Allah gazap eder.” (Tirmizi / Daavat 49 İbn-i Maci / Dua 34)
Yani çok zengin ve âlim oldum diye Allah’a minnet etmeyen veya çok ibadet ve hizmet ehliyim diye kendisini İlahi rahmet ve mağfiretten müstağni zanneden kimselerin gazaba uğrayacağı haber veriliyor.
35- Ebu Humeyd es-Saidi’den:
“Dünyalık talebinde güzel davranın. Çünkü, herkes dünyada kendisi için (Allah tarafından) ne takdir edilmiş ise ona kavuşturulur.” (İbn-i Maci / Ticaret 3)
Yani sebeplere tevessül etmek ve gerekli gayreti göstermek dışında, makam ve menfaat kazanmak üzere aşırı çırpınanların veya haksız ve ahlâksız yöntemlere başvuranların, günah ve huzursuzluk dışında hiçbir şey kazanamayacağı, çünkü kaderin bozulmayacağı beyan ediliyor.
36- Allah Resulü buyurdu ki:
“Herhangi bir millete kendini benzetmeye çalışan, o millete mensup sayılır.” (Ebu Davud)
Âdeten, ahlâken ve hukuken, bâtıl ve bozuk kavimlere benzeyip özenen kimselerin, fikren ve fiilen onlara katıldığı bildiriliyor.
37- Ebu Said el-Hudri’den:
“Rab olarak Allah’ı, din olarak İslam’ı, Peygamber olarak da Hz. Muhammed (SAV)’i seçip yetindim (saadet ve selametin Kur’an ve Sünnet yolunda olduğuna kanaat getirdim) diyen (ve bu iddiasını ibadet, istikamet ve dini gayretiyle ispat eden) kimse, cenneti hak etmiştir.” (Ebu Davud / Vitr 26; Nesai / Cihad 18)
38- Ebu Said el-Hudri’den:
“Safvan el Muattal’ın güneş doğmadıkça sabah namazını kılmadığı, hanımı tarafından Allah Resulüne şikâyet edilmişti. Safvan bu iddiaya şu cevabı verdi:
‘Ya Resulüllah, biz uykusunun ağırlığı ile meşhur bir hane halkıyız. Güneş doğmadan uyanabildiğimiz, hemen hemen hiç görülmemiştir. (Bedeni ve ailevi bir ağırlık içindeyiz.)’
Allah Resulü ona: ‘Sen uyandığında kıl!’ buyurdu.” (Ebu Davud / Savm 74)
Yani birtakım mazeretlerin hoş karşılanacağı, dinde kolaylaştırma sağlandığı ve zorlaştırmadan sakınılması ders veriliyor.
Önemli konuları not almak ve yazmak:
39- Ebu Hureyre’den :
“Ensar’dan bir zat, Efendimize gelip hafıza zayıflığından ve unutkanlıktan şikâyet ederek:
‘Ey Allah’ın Resulü! Ben Senden bir hadis işitiyorum, çok hoşuma gidiyor, ancak hafızamda tutamıyorum. (Ne yapayım?)’ diye sordu.
Efendimiz ona: ‘Sağ elini yardıma çağır,’ cevabını verdi ve eliyle ‘duyduğunu yaz’ işareti yaptı.” (Tirmizi / İlim12)
40- Ebu Hureyre’den:
“Sağ elinle not tutarak, (hafızana) yardım et.” (Tirmizi / İlim 12)
Evet, ayet ve hadis meallerini, önemli ve ibretli sözleri ve ilmi gerçekleri bizzat yazarak not tutmak ve bunları ara sıra dikkatle okuyup hatırlamak, insanın öğrendiklerini unutmamasını ve daha iyi kavramasını sağlayacaktır.
41- Ebu Zer’den:
“Yolu belli olmayan bir yerde, insanlara bir yol göstermen bir sadakadır.” (Tirmizi / Birr 25)
Bu hadis, fikri ve siyasi şaşkınlık içinde bocalayan insanlara haklı ve hayırlı bir çıkış ve kurtuluş yolu göstermeyi de içeriyor.
42- Ebu Hureyre’den:
“Allah’a duanızın kabul edileceğine kesinlikle inanmış olarak dua edin.” buyruluyor. (Tirmizi / Deavat 65)
Çünkü Allah’ın va’adine ve kudretine itimat edilmeden yapılan duanın lafta kalacağı belirtiliyor.
43- Ebu Zerr’den:
“Bir kötülük işlediğinde, peşinden hemen bir iyilik yap ki, o günahı silsin.” (Tirmizi / Birr 55)
Bir kişiye karşısında ve gıyabında bir haksızlık yapanı, hemen özür dileyip gönlünü alması; bunun gibi yalancılık, riyakârlık, harama bakmaklık, namaz ve orucu aksatmaklık benzeri günahları işleyenlerin hemen bunları telafi edecek sevaplar yapması gerekiyor.
44- Ziyad bin Haris’ten:
“Kim ilim öğrenmek isterse, bilsin ki Allah onun rızkını tekeffül etmiştir (garanti vermiştir.)” (Hatib el-Bağdadi / Tarihu Bağdad 3,180)
Yani hayırlı ve yararlı ilim yapmak ve bunları yazıp yaymak için çalışanların, geçim sıkıntısı çekmeyeceği belirtiliyor.
Zalimlerle işbirliği yapmak ve zulme bulaşmak:
45- Bureyde’den:
“Bir mü’minin (haksız yere) öldürmesi, Allah katında dünyanın son bulmasından daha büyük hadisedir.’’ (Nesai / Tahrim 2)
Ve zaten ayet-i kerimede bir kişinin haksız yere öldürülmesi, bütün insanların katledilmesiyle aynı sayılıyor. Peki acaba Irak ve Afganistan’da yüz binlerce masum ve mazlum Müslümanın katledilmesine destek ve fetva verenleri nasıl bir akıbet bekliyor?
46- Ebu Hakem el-Beceli’den:
“Eğer gök ve yer halkı; bir mü’minin kanını haksız yere dökmede iştirak etselerdi; Allah her ikisini de toptan cehenneme atardı.” (Tirmizi / Diyat 8)
Hadisi de bu zulme dikkat çekiyor.
47- Hz. Cabir’den:
“Kul, hayırla ve şerriyle kadere inanmadıkça iman etmiş olmaz.” (Tirmizi / Kader 10)
Yani, “kadere tam iman etmeyen kederden kurtulamaz ve iman olgunluğuna ulaşamaz” demek isteniyor.
48- Cerir bin Abdullah’dan:
“Yumuşaklıktan mahrum olan kimse, hayırdan mahrumdur.” (Buhari / Edebül müfret Bab: 217)
Yani sertlik ve aceleciliğin insanı haksızlık yanlışlık ve huzursuzluğa ve çevresinin nefretini kazanmaya sürükleyeceği ikaz buyruluyor.
49- Hz. Enes’den:
“Resulüllah Efendimiz: ‘Allah-u Teâlâ, bir kulun hayrını dilediği zaman, onu hayırlı işlerde kullanır’ buyurmuştu. Kendisine: ‘Onu nasıl kullanacak ve bu iş nasıl ortaya çıkacak?’ diye sorulduğunda ise, yanıtı: ‘Ölümünden önce, onu salih ameller işlemeye muvaffak kılar olmuştu.’” (Tirmizi / Kader 8)
Yalandan kesinlikle sakınmak
50- Esma binti Yezid’den:
‘’Ey insanlar! Pervane kelebeğinin kendini ateşe atması gibi, sizi yalan konuşmanın peşine düşmeye sevk eden şey nedir? Çünkü üç yer hariç, yalanın her çeşidi insanoğluna haram edilmiştir. Bu üç yer ise:
1-Erkeğin hanımına, onu razı kılmak ve gönlünü alıp yuvasına bağlamak için iltifat edici ve ümitlendirici şeyler söylemesi,
2-Askerin savaşta düşmanı şaşırtmak için yalan bilgi vermesi. Çünkü harp hileden ibarettir, yalan propaganda caizdir.
3-Kişinin iki Müslüman (kişi, aile ve kabile) arasındaki (düşmanlık ve çatışmayı önleyip) barışı sağlamak için yatıştırıcı ve uzlaştırıcı sözler etmesi.” (Tirmizi / Birr 26)
Bunların dışında yalan konuşmak insanı yalama yapacak ve hızla yozlaştıracaktır.
51- Hz. Enes’den:
“Allah-u Teâlâ, azabı en hafif olan cehennemliğe: ‘Eğer dünya, içindeki her şeyle birlikte senin olsaydı, şu azaptan kurtulmana karşılık fidye olarak verir miydin?’ diye soracak.
Cehennemlik adam: ‘Evet’ diyecek. Rab Teâlâ, bunun üzerine:
‘Sen daha Adem’in sulbünde iken, Ben senden bundan daha hafifini istemiştim.
Bana hiçbir şeyi ortak kılma ki seni ateşe koymayayım, cennetime koyayım’ demiştim. Ama sen ise, buna yanaşmayıp şirke girdin, buyuracak.” (Buhari / Rikak 51; Müslim / Münaffikün 51)


CÜBBELİ AHMET “BEL’AM”CIK’I VE MAHMUT EFENDİ YAKINLARINA UYARI!
FETULLAH GÜLEN DOSYASI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den, FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR!
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN ERBAKAN’A İFTİRALARI
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
Tebbet suresinde İHTAR ! Allah'a, Resulüne, manevi değerlere saldıranlar... Mukaddesata, ulvi değerlere, Peygamberlere, Hakk dostlarına…
KULAĞIMIZA KÜPELER: KULLUK ve MUTLULUK Yazıdaki şu bölümler bilgece: "...Bir mü’minin en büyük hazinesi, imanı…
Rabbimiz buyurdu ki: “…Yeryüzünde dolaşın (ve tarihten ibret alın) da, sonra görün (bakalım) davetçileri yalanlayanlar…
ÖLÜ KALPLERİMİZİN DİRİLMESİ İÇİN ÇABALAYAN ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZI TANIMA VE TÂBİ OLMAYI LÜTFEDEN RABBİMİZE…
Elmas sandın kendini, çakıl taşı bile değildin… Kendin yükseklere yerleştirme al ayağın altına kıymet değerin…
BU YOLUN DÖNÜŞÜ YOK. Yaklaşık 50 yıl olmuş bu kervan yola çıkalı. Kimbilir neler gördü…
14 ASIR ÖNCESİNDEN GÜNÜMÜZÜ AYDINLATAN TARİHİ TESPİT !!! Sahabe teşkilatını dağıtma operasyonları : Orduda kalan…
MİLLİ ÇÖZÜM'ÜN TADINI TADAN, NEREYE GİDERSE GİTSİN BU TADIN SONSUZDA 0.00000000000000000000000..........00000001' İNİ BİLE TADAMAZ!... KENDİSİNE…
Aldırmadan, sağ soluna Gir daim, mazlum koluna Pek hevesle, Hak yoluna Giren çok ya, varan…
Üstad Ahmet Akgül Hocamızı tanıdığım güne binlerce kez hamdolsun. Onu tanıyalı yirmi beş yıl oldu;…