YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6922c966570c4
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 5 3
Bugün : 9661
Dün : 47039
Bu ay : 950623
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45354444
IP'niz : 216.73.216.189

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

KARARNAME DİKTASI
VE
“DEDİKRASİ” SALTANATI!

Kararname Diktası ve Dedikrasi Saltanatı
5 10 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Subscribe
Bildir
10 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Ülkenin çivisi nasıl çıkarılmış – Siyonizm’in İstediği şekildeki Başkanlık sistemiyle ülke nasıl her yönden kolayca ruhlarımız hissetmeden tahribata uğratılırmış çok güzel anlaşılır şekilde kaleme alınmış yapılan tahribatlar…

Evet 22 yıllık tek başına iktidar olma görevi yürüten ülkeyi hukuktan guguk’a kaydıran, kararnamelerle tam dedikrasiye çeviren, dindar nesil yetiştiriyoruz diye özlerimizi yitirten gavurlaştıran bir insan yığını haline getiren, Filistin’de bebeler kadınlar yaşlılar mazlumlar bombalar altında yaşam mücadelesi vermeye çalışanlara zerre kılını kıpırdatmayan kıpırdatmasını geçtik alenen İsrail’e yardım eden, Müslüman Türkiye halkını soyup soğana çeviren çoluk çocuğu edebten hayadan uzaklaştırıcı kararnamelerle uygulamalarla yontma taş devrindeki insanlara çeviren AKP zihniyetinin ülkemizi ve ülke insanımızı getirdiği maddi ve manevi tahribatlar yozlaşmışlıklar ortada… Filistin’deki Kuduz İsrail’in katliamından ötürü üretilen İsrail ürünlerine boykot moykot diyorlar ya (sanki yahudilerin haricinde üreten birileri varmış gibi) en büyük ve en önemli boykotu AKP ye göstermek en doğru olanı… İnşaallah o günlere ramak kaldı görünüyor.

Anayasa Mahkemesi’nin yazıda da belirtilen hususlardaki ülkemiz ve insanlık için attığı olumlu adımları takdire şayandı…
Yandaş İbrahim Karagülle’nin X hesabından yayınlanan şu yazısı dikkat çekiciydi:
Anayasa Mahkemesi (AYM); 
Bu gidişle ülke yönetimine el koyacak! 

ÇETİN HESAP VERİLİR!..

Hukuk dönmüş guguk’a,adaletsiz iş görür

Kimsecikler ayaklara, dolaşmasın isterler

Richard Perle başkanlığı,ülkem için ön görür

Bu da yetmez hazretlere,kararname isterler!..

Anayasa mahkemesi,nasıl böyle söylermiş

Bütün bu yetkileri,milleti için istermiş

İsraile normalleşme,anlaşması sürermiş 

Vicdan ayar bozulunca,bunu normal görürler!..

Her ne yapsak yanımıza,kar kalır mı sandınız

Faiz fuhuş kumar ile, halkı yozlaştırdınız

İncirlik-Kürecikle si-yona destek kattınız

Bakü -Ceyhan hattından,halâ yakıt verirler

Pek yakında düdük çalar,çetin hesap verirler!..

TÜRKİYE GİZLİ İŞGAL EDİLMİŞ ÜLKE Mİ?..
Türkiye Cumhuriyeti, bağımsız demokratik sosyal hukuk devleti olarak bilinmekteydi.
Fakat özellikle AKP’nin 22 yıllık iktidar sürecinde bir çok istismarın yanın da bir de 2018 de yürürlüğe giren KARARNAME yöntemiyle Türkiye’miz tam bir stetme, rant, gizli işgal cumhuriyetine dönüştürülmüş, bağımsız demokratik sosyal Hukuk devletinden, küresel Siyonizm ve Emperyalizm için KARARNAMELER YÖNETİMİYLE en uygun kullanılabilecek açıkçası işgal edilebilecek konuma getirilmişti. Ülkeler ekonomik olarak yıpratılır, fakat ahlaki yozlaşmayla ancak çökertilirdi. Gelinen nokta tam da buydu. MERKEZİ BAŞKANLIĞI ele geçirenler aşağı yukarı her alana el uzatma yetkisine de ulaşmış olmaktaydı. Her alanda olması gereken liyakat yerini, imtiyazlı, profili düşük karakterli, belki kırıkları çok olan özel yetiştirilmiş mecburiyetli siyasetçi ve bürokratlarla işgal edilmişti. (Okullardan başlayarak yetiştirilmiş işgal şekli, ülkemizdeki gizli işgalin en tehlikelisiydi.) İşte bu durum sonunda ülkelerin KARNAME DEVLETİNE dönüştürülmesinin çekirdek stratejisiydi. Yine bu durum ülkelerin getirildiği gizli işgal durumu değil de neydi?!.. Yani Siyonist HAİM NAHUM doktrini de son aşamaya gelmişti. Bir tarafta artık elle tutulamayacak siyasi işleyişin her alandaki tahribatı. Diğer yandan bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin bekasını idare eden hatta küresel bozuk işleyişe karşı strateji üreten, kafa tutan, en çetin mücadeleyi göze alan çok güçlü, yüksek bir MİLLİ DEVLET AKLI.

Last edited 1 yıl önce by Ali Çağıl.

Geçen haftalarda Milli Çözümün Hazırladığı Yeni Anayasa Taslağını yerel bazda siyasi partilerin il başkanlıklarına takdim etmek üzere bir dizi ziyaretler gerçekleştirmiştik..
Bu ziyaretler esnasında Cumhuriyet Halk Partisinin il sekreterinin söyledikleri dikkat çekiciydi.
Kendisine takdim ettiğimiz Anayasa taslağımızı hemen gözden geçirmeye koyulmuş başta Faiz konusu olmak üzere bir çok alanda yapılması gereken önerileri okuyunca hayranlıklarını gizleyememiş, Aynen buna imzamı atarım” ifadelerini kullanmıştı..
Başta Laiklik, Demokrasi, Cumhuriyet konularında, hem seküler kesimlerin hem dindar kitlelerin hem liberal sağ ve sosyal demokratların çok önemli tarihi zihni değişimlerine öncülük eden Üstad Ahmet Akgül Hocamızın sadece İslam Hukukunda değil, yerleşik yaygın hukuk alanında da bir inkılapçı olduğunu bir kez daha gördük..
Bütün bu gelişmeler de gösteriyor ki
Türkiye,Prof Erbakan Hocamızın çok önemli açıklamaları ile “Tatlı ve Yumuşak” geçiş süreci ile gerçek ve yerleşik bir Adil Düzen Anayasasına bütün kesimlerin gönüllü katılımlarıyla geçiş yapacaktır inşallah.

Halbuki 182 milyar 428 milyon dolar ile her yıl 120 adet Osmangazi Köprüsü veya 50 adet Keban Barajı veya 150 adet Çam-Sakura Şehir Hastanesi, ya da 150 adet Tokat Havalimanı yapılırdı… Öyleyse kasada olması gereken yüklü bakiye nerelere kaymıştır veya nasıl buharlaşmıştır?

Şimdi anladınız mı 2002’den 2024’e %130 artmış hiperenflasyonun, 20 kat artmış dövizin, %200 arası zamlanmış zorunlu tüketim malzemelerinin sorumlusu kim olmaktadır? Ve yine %90’ı yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veren toplumun ve derin ekonomik çöküşün suçu kimlerin sırtındadır?

“Bir öğretim üyesi olarak ‘Türkiye ekonomisi nasıl batırılır?’ başlıklı bir kitap yazmam gerekseydi hiç endişe etmeden AKP’nin 21 yıllık iktidarını kaleme alırdım ve kitabın son cümlesini de ‘Aldıkça al çaldıkça çal, istersen ver yüz arzuhal, ne sorgu var ne de sual!..’ zihniyeti yüzünden battık” diye bağlardım…” diyenler haksız mıydı

Yıllardır bu tezgahları çeviren ayarlayan sistemin çarklarıni yağlayan aynı düşünce ve karakterlerin tamamını deşifre edilecek ve her birine tek tek hesap sorulacak diyen inanları mutlaka karşılarına çıkaracak bir kudret olacak sabırla bekliyoruz inşallah…

Türkiyemiz maalesef son getirildiği durum hukuk devletinden guguk devletidir. Bir saray diktoryasının çıkardığı kararnameler ile yönetilmeye kalkışılmış ve buna bir yere kadar müsade edilmiş ve bazılarıda meydanı boş bulduğunu zannetmiş ama öyle değildi, bunların geçmişinde de futbol olduğu için bunlara bir oyun alanı çizilmiş topunuzu burda oynayın denilmiş ama top oynanması gereken alan dışına çıkmış uyarılmışlar ama laftan anlamayınca adam gibi oynamaz iseniz topunuzu keseriz denilmiş ve kesilmiştir.

“Bizi asıl ilgilendiren; ABD CIA’sının ve İsrail MOSSAD’ının bu İbrahim Kalın ve Hakan Fidan güvenleri nereden kaynaklanmaktaydı?!.” 

Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!

Bütün plan ve oyunlara rağmen;
İşbirlikçi iktidarın “ayyaş” dediği.. Gazi Paşanın kurduğu Anayasa Mahkemesi başlarına bela oldu ve bela olmaya devam edecek.
Erbakan Hocamızın kuruculuğunda öncülük ettiği Hamas ise Siyonistlerin başına bela oldu.
Yakında 1000 yıllık Fatih Sultan Mehmet’in afadları, Gazi Paşanın askerleri, Erbakan Hocamızın sadık talebeleri Siyonist ve uşaklarına dünyayı dar edecek İnşallah.

Böylesi şanslı bir coğrafyada, altından üstünden zenginlik fışkıran bir topraklarda bu duruma düşülmesi beceriksizlik ve kader değil, hesaplı ve organize bir soygundur ve hıyanet kasıtlıdır!.. Şu nokta asla unutulmasın ki AKP, bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felaket tezgâhıdır ve 22 yıl önce devletin böğrüne batırılmış Siyonizm saplı paslı bir hançer konumundadır. Bütün temennimiz, bu hançeri çıkarma ve kayıp paraların hesabını sorma görevinin biz asil ve aziz vatan evlatlarına nasip olmasıdır…” duasına âmin deme zamanıdır.

Makalemizinde geçen; Üstad Ahmet Akgül Hocamızın belirlediği 3 çeşit devlet-sistem maodelinden ilki olan “Hukuk Devleti”modelinin içeriğine baktığımızda, ülkemizde bu devlet modelini kurabilecek zihniyete/marifete/projeye sadece Milli Çözüm sahip.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye tam bir Kararname Devletine çevrildiğini Üstad Ahmet Akgül Hocamız söylediğinde; olaya ön yargılı ve saplantılı yaklaşıldığını söyleyenler şimdi hak vermektedir.

İşte Anayasa Mahkemesi’nin, bugüne kadar, Kanun Hükmündeki Kararnamelerdeki yüzlerce düzenlemeyi Anayasaya aykırı bulup iptal etmesi, Milli Çözümün “Türkiye’nin bir Kararname Devleti olduğu” iddiasının kanıtı yerindedir.

Evet, sadece yanlışları dile getirmek yetmiyordu, çözüm yolunuda göstermek gerekiyordu. Bu konuda Milli Çözüm sorunların yanında kurtuluş recetelerinide sunan tek hareketti.

Milli Çözüm’ün bu konudaki meşhur tespitini hatırlatalım:

“Adil Düzen’de, kanunları ve kuralları, Hakk ve halkın yararını gözeten ehil ve emin ilim erbabı koyacaktır; Krallar ve Başkanlar da bu yasalara ve kurallara uyacaktır.

Ama “Adi=Değersiz” sistemlerde ise: Kuralları Krallar veya despotik (dayatmacı) demokratlar koymakta, halk ise mecburen bunlara uymaya zorlanmaktadır. Hatta, bu Kralların veya despotik Başkanların çoğu; küresel odakların ve Siyonist-Haçlı kurumların talimatlarını uygulamaktadır!..”

Kelimeler ve kavramlar sosyal bilimlerde fen bilimlerindeki formüllerin dengi sayılırlar. Fen bilimlerinde istenilen menzile varmak için formüle başvuru yapıldığı gibi sosyal bilimlerde de pek çok cümle kurmak yerine hepsini kapsayan veciz bir kavramla rahat bir şekilde menzile varabilirsiniz. İşte Milli Görüş ve Milli Çözüm bu bahsettiğimiz özellikleri kullanarak siyaset işini tam bir bilimsellikle insanlara anlatmakta ve kurtuluş yollarını göstermektedir. Bu yapılanın önemini şu benzetmeyle daha iyi anlayabiliriz: Bir hastanın iyileşebilmesinin ilk adımı, hastalığın teşhis edilebilmesidir. Teşhis olmadan, tedavi mümkün değildir. Siyasette de kansere dönmüş bu siyonist sistemi teşhis edebilmek için doğru kavramlar üzerinden değerlendirme yapmak durumundayız.
Aziz Erbakan Hocamız; içinde yaşadığımız, seçimlerimizi bizzat kendimizin yaptığını sandığımız sistemin bizlere demokrasi olarak anlatıldığını ancak yönlendirilen seçimlerimiz nedeniyle Demokratur denilen bir siyonist dikta içerisinde yaşadığımızı bizlere öğretmişti. Hocamız: Demokratur demek, halkın yönetime alet edilmesi demektir. Yani halk narkozlanır, ben seçtim zanneder, halbuki başkaları tarafından tamamen narkozlanmıştır, etkilenmiştir ve o başkası istediğini seçtiriyor. Seçmenler (halk) ise ben seçtim zannediyor. Seçilen kişiler ise ‘biz kendi marifetimizle seçildik’ zannederler. Bunun adı ‘Demokratur’dur. Demokrasi değildir.” buyurmuş ve içinde bulunduğumuz sistemin demokrasi değil Demokratur olduğunu bize öğretmişti.

Üstad Ahmet Akgül ise, Demokratur sisteminde hangi ilke standartlarına göre yönetildiğimizi, kanun ve yönetmeliklerin hangi temel esasa göre yapılıp yayınlandığını, atama ve görevden “affını istemelerin” hangi ilkeler gözetilerek hayata geçtiğini aynı Erbakan Hocamız gibi bir kelime ile özetlemişti: Dedikrasi

3 Kasım 2002’den bu yana iktidar olan AKP’nin hangi yöntemle iktidara geldiğini Aziz Erbakan Hocamızdan, gelince hangi ilkeyi benimsediğini Ahmet Akgül Hocamızdan öğrendik. Sıkıntıyı teşhis eden ve tedavi yöntemlerini net bir şekilde ortaya koyan ilim adamlarının reçetelerine uyup-uymamak ise milletin gerçekten kendi menfaatini düşünüp-düşünmediği belli edecektir.

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
10
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...