Siyonist dış güçler ve sabataist dönmeler Türk halkını; resmen ve ismen olmasa da, fikren ve fiilen İslam'dan ve Kur'andan uzaklaştırmak üzere 3 aşamalı şeytani bir plan hazırlamışlar ve adım adım uygulamaya koymuşlardır.
Birinci Aşama:
Kur'anın mevcut şeklini ve surelerini bozmak için; ahkam ayetleri ayıklanarak, bazı hikayelerde karıştırarak ve ayet meallerini çarpıtarak, nüzul (iniş) sırasına göre yeniden yazmak ve insanımıza Kuran diye yutturmaktır.
Bu işi bazı bozuk ilahiyatçı ve sözde prof.lara yaptırmışlardır. Elimizde Ragıp Şevki Yeşim tarafından düzenlenen sabataist dönme ve Hürriyetin kurucusu Sedat Simavi'ye ithaf edilen "Allah'ın Kitabı" isimli 1965 tarihli bir örnek bulunmaktadır.
İkinci Aşama:
Layt ılımlı İslam diye, devlet, adalet ve hâkimiyet ruhu, izzet ve hürriyet şuuru körletilmiş, Siyonist ve emperyalist dünya düzenine teslimiyetçi köle haline getirilmiş Müslüman tipini çoğaltmaktır.
Dinler Arası Diyalog safsatası ve Hoşgörü edebiyatıyla meşhur Fetullah Gülen, bu işte taşeron olarak kullanılmaktadır.
Üçüncü Aşama:
"Cihat, Şeriat, Siyonist, Haçlı, Firavun, Karun, Haman, Bel'am Tagut, Put, Faiz, Fuhuş, Hak, Batıl…" gibi temel imani ve Kur'ani kavramların yozlaştırılması ve kaldırılmasıdır.
AKP'nin İslam'cı ve Fetullahcı İç İşleri Bakanı Abdülkadir Aksu bir genelge yayınlayarak bu tür 70 kadar kelimenin, okullarda, ders kitaplarında ve resmi yazılarda kullanılmasını yasaklamıştır.
İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in Meclise Verdiği: FETTULLAH GÜLEN ÖNERGESİ
Fethullah Gülen'in uzun yıllar yakınında bulunan ve bir zamanlar onun sağ kolu olarak tanınan Nurettin Veren çok önemli açıklamalar yapmıştır.
Hem resmi organların, hem de ilgi duyanların okuması gereken bir cevaptır. Hiç yorum katmadan ve söylenenlerin mesuliyetini Sayın Nurettin Veren'e bırakarak aşağıya aynen alıyorum:
"Hüseyin Gülerce'nin Zamandaki ‘'6 Fitne'' başlıklı yazısına atıfta bulunmak ve Sayın Fethullah Gülen'e bir hatırlatma yapmak için, 40 yıl önce 12 arkadaşla birlikte almış olduğumuz hizmet prensiplerini dostane olarak hatırlatmak istiyorum.
Hüseyin Gülerce fitne tarifini doğru yapmış, fitne ölçüsü de doğru ama, istikameti ve hedefi yanlış.
Bardağın sadece bir tarafına bakmamak lâzım. Hüseyin Gülerce, Zaman Gazetesi'ne 1995 yılında, benim gazetenin Genel Müdürlüğünü yaptığım dönemde, sadece para kazanmak için gelmiş, kuruluşunda hiçbir fonksiyonu olmayan bir kimsedir. 1966'da başlayan bu hizmeti, kendisi 30 sene sonra oda iş icabı geldiği Zaman Gazetesinde ne kadar objektif değerlendirip, takdim edebilir.
1970 yılında, Fethullah Gülen ve 12 arkadaşımız ile birlikte toplanarak aldığımız kararların yazılı metnini ve Fethullah Gülen'in hazırladığı ve hepimizin okuyarak kabul ettiği yemini, ilk günkü samimi çizgiyi görmeniz açısından aşağıda sizinle paylaşıyorum:
- 1- Finansman kaynakları tekelde toplanacak, şahsi tasarruflar yapılmayacak
- 2- Finansman kaynakları derneğe aktarılacak
- 3- Lüksten kaçınılacak, israf yapılmayacak
4- Dershanelere nezaret eden arkadaşlar, evde kalanlara her türlü hizmet ve edep kaidelerini öğretip alıştıracak (Yani beyin yıkanacak, Fettullah'a robot asker hazırlanacak)
- 5- Şahsi işlerimizi dahi aramızda görüşüp, kararın varıldığı istikamette davranılacak
- 6- Dahilde ve hariçte kim vazifelendirilirse, o vazifeye o gidecek, başkası o işe karışmayacak
- 7- Herkesin nereye, ne zaman gideceğinin bir sisteme bağlı olarak yürütülmesi esasına uyulacak (dışarıya gitmeler, içteki ziyaretler)
•8- Kusurlarını birbirine hatırlatmak için kardeş edinme sünneti uygulanacak
9- Bu kadroyu etrafa empoze etmeye ve kuvvet kazandırıp çok güçlü göstermeye çalışılacak. (içte ve dışta olacak)
- 10- Arkadaşların birbirlerini çevrelerine kabul ettirmesi ve ittifak ettikleri bir mevzuda aynı şeyleri söylemesi konusu üzerinde dikkatle durulacak
- 11- Onbeş günde bir araya gelip arıza ve pürüzlere bakılacak (Pazar günü ikindi-akşam arası)
- 12- Bilumum dışarıya giden arkadaşların tenkidi 15 günlük toplantıda görüşülüp konuşulacak.
- 13- Acil durumlarda o mevzu ile alakalı olan arkadaş toplantı gününü beklemeksizin Hocafendiye başvurulacak.
14- Şeriat fikrinin müdafii olunacak, Risale-i Nur ve Üstadı şeriata muvafık şekliyle arz etmeye çalışılacak. (Kendilerini inandırmak ve toplumu aldatmak üzere)
Tesbihat ve evrad-ı ezkara ehemmiyet verilip, bunların büyüklüğünü anlatılacak
15- Karara bağlanan bir şeyin hiçbir zaman aleyhinde bulunulmayacak (ima ve ihsas yoluyla dahi olsa itiraza kalkışılmayacak.)
Aksine fikir olursa hakk-ı hayat tanınmayacak! (Yani bu gizli kararlara itiraz ve isyan edenler öldürülüp ortadan kaldırılacak)
16- Her arkadaşın resmi, veya gayri resmi bir işinin olmasına ihtimam gösterilecek, yardımcı olunacak.
17- İstişareden sonra fikir beyan edilmeyecek, alınan kararlar yerine getirilecek (infaz edilecek). İstişarenin kimlerle yapacağı bilinecek (Ashab-ı rey'e sorulacak)
18- Kendi kardeşlerimize hakta ve hayırda öncelik tanınacak. Bir kardeşin aleyhinde söylenecek söz vs'de onu müdaafa, söyleyeni de toplu olarak istintaka tutma, şiddetle bu iftirayı reddetme yolu tutulacak
Not: Bu şartlardan birine riayet etmeyen kendi kendini azletmiş olacak, talebe durumuna düşecek.
Bu özel kadro evdekilerden ve halktan gizli tutulacak, kimseye duyurulmayacak.
Yemin metni:
- – Gücüm yettiği kadar Fettullah Gülen'i (bu orjinal metinde Fethullah Gülen'e idi. Sonra tepki çeker, uygun olmaz görüşü ile "Kur'an" olarak değiştirildi) hayatımın gayesi yapacağıma
- – Kardeşlerime karşı sadakat izinde bulunacağıma
- – Halkın ve talebe arkadaşların izzet ve onurlarını izzetim ve onurum kadar yükseltmeye çalışacağıma – Kusurlarımın hatırlatılması karşısında memnuniyet duyacağıma
- – Dahilden ve hariçten gelen bilumum taarruz ve tenkitleri nefsime yapılmış gibi ret edeceğime,
bilumum karar listesindeki esaslara riayette bulunacağıma - – Hizmet adına uhdeme aldığım vazifeleri veya kararla bana tahmil edilen mükellefiyetleri itirazsız yerine getirmeye çalışacağıma,
Fettullah Gülen'e (aslındaFethullah Gülen'e iken, sonradan Kur'ana şeklinde değiştirilmiştir) sadakatten hiçbir surette ayrılmayacağıma
– Münferid hareket edip bu kararlara muhalif davrandığım an, ithiyarımla bu kadrodan kendimi iskat edip herhangi bir talebe gibi dershanedeki vazifeme devamlı olacağıma VALLAH- BİLLAH kasemleriyle yemin ediyor ve bu yeminin La Yenkatı olmasına CENABI-HAKKI istişhadda bulunuyorum."
Bu geriye dönüşü olmayan La Yenkatı (kefaretle geri dönüşü olmayan) yemin tescil edildi. Ve görüldüğü gibi, vatana, millete, bayrağa sadakat, şöhret, ganimet ve menfaat olmamak üzere deklare edildi. Ancak bu metin ihtilal dönemlerinde ele geçmemesi için, Fethullah Gülen'in emriyle tedbir olsun diyerek bütün arkadaşlardan alınıp yırtıldı, yakıldı veya yaktırıldı. Tesadüfen bir tek bendeki bu nüshası bir yün yumağının içerisinde yıllar sonra ortaya çıktı. Eşim bunu yırtıp atmaya kıyamamış, lazım olur düşüncesiyle bir yün yumağının içerisine sarmış ve saklamış. Sonra çocuklar el işi öğrenmek için yumak kullanırken bu metinler ortaya çıktı.
Başka nüshası olmadığını zannettiğim bu metni, çok büyük işler yapma telâşında olan Fethullah Gülen ve arkadaşları tarafından unutulmuştur düşüncesiyle, hem hizmetteki arkadaşlarımıza yeniden bir hatırlatma olsun diye, hem Fethullah Gülen'e, hem de bu işe sempati ile bakan ve emeği geçen, katkısı bulunan samimi, duru insanlara, çizginin nereden nereye kaydığını, kendi özgür vicdanlarıyla hizmetin mukayese, muhasebe ve özeleştirisini yapmaları için, kendi internet sayfalarım bombalandığından, mecburen haberx' ten veriyorum.
Eğitim kurumları ve eğitim seferliği konusunda bize destek veren, katkıda bulunan saf duru milletimizin ve her siyasi partiden ve resmi kurumdan destek verenlerimizin bunları bilmesi en tabii hakkıdır diye düşünüyorum. Verilen desteklerin takibinin ve denetlenmesinin de, devletin ve milletin tabii hakkı olduğunu düşünüyorum.
Eğitim Seferberliğinin yapı olarak Kızılay gibi, Diyanet Vakfı gibi, devletle paralellik içinde, açık, net ve şeffaf bir yönetimle kurumsal bir yapı içerisinde olabileceğini de düşünüyorum ve en sağlıklısının bu olacağına inanıyorum. Yoksa tamamen tek lider, tek adam şeklindeki bir dikta yönetimi ve totaliter bir sistem, belirsiz kimseler tarafından, başka maksatlara pazarlık konusu olabilecek şekilde kullanılmak istenebilir.
İyi niyetle yapılan içtihatlar bile, telafisi mümkün olmayan büyük yanlışlara kapı açabilir. Mesela, Fethullah Gülen'in, Ilıcaklar'ın Tercümanı'ndan yaptığı, Hürriyet gazetesinin de manşetten verdiği iki çarpıcı iddialar, Fethullah Gülen'in kimler tarafından, manipüle edildiğinin en canlı örneğidir. İhsan Kalkavan'ın Hürriyet'ten, "Fethullah Gülen'in en büyük Atatürkçü ve batıcı olduğunu her yerde ispatlarım" demesi, Nazlı Hanım'ın, "Fethullah Gülen'in istihbaratı sağlamdır" açıklaması, Gazeteci ve Yazarlar Vakfı'nın durup dururken, Fethullah Gülen'in tam 29 Ekim'e denk gelen bir tarihte, bütün Türkiye'deki bilboardlarda, kitap tanıtımı bahanesiyle posterlerinin "Hasret bitiyor" diyerek meydan okurcasına asılması (ki bu tanıtım çok büyük paralar harcanmak yerine, Zaman gazetesi ve STV'de de yapılabilirdi) nasıl bir mesaj verilmek istendiği sorusunu akıllara getiriyor ve ben ne yapılmaya çalışıldığım anlamakta zorlanıyorum.
Fethullah Gülen'i bütün kamuoyuna ‘'mitolojik bir varlık, efsanevi bir güç, karşısında durulmaz bir lider''şeklinde pompalamak, durup dururken fitneyi tahrik etmek, lüzumsuz bir çıkış değil midir? Fethullah Gülen'in durup dururken asayiş ve istikrar döneminde, "birileri ortalığı kan gölüne çevirmek istendiği sorusunu akıllara getiriyor.
Sizinle önce, Nurettin Veren'in açıklamalarını, sonra da geçenlerde Ilıcaklar'ın Tercüman'da yer alan Fethullah Gülen'in iddiaları üzerine verdiğim bir soru önergesini, paylaşmak istiyorum.
Ancak bilmenizi isterim, aşağıda yer alan görüşler tamamıyla Nurettin Veren'e aittir ve Veren tarafından aktarılanlara bir yorum katılmamıştır. Fetullah Gülen'i çok iyi tanıyan ve yıllar boyu en yakınında bulunan bu kişi şunları anlatıyor:
"Fethullah Gülen 1966 yılında İzmir'e geldiği ilk günden itibaren, 35 yıl gece gündüz beraber çalıştık.
Daha sonra yollarımız ayrıldı. Ben Amerika'dan döndükten sonra Fethullah Gülen'in yakın bir arkadaşı olarak iç bünyede halletmek için uğraştığım fikir ayrılıklarını kendisiyle görüşerek, Amerika'da çözüme kavuşturmayı planladım.
Ben Amerika'da bu diyalogu temin edip, aile içi meseleleri görüşmenin yüz yüze olmasını düşünmüştüm. 30 gün misafir olarak kaldığım Fethullah Gülen'in Amerika'daki evinde, bir tek kelime bile konuşturulmadan sabırla 30 gün bekledim. Son gün, yapmış olduğu davranış, cinnet ve hezeyan aşamasında hatta beni öldürmek isteme noktasına varınca, canımı zor kurtarıp kaçmak zorunda kaldım. Bundan dolayı bu fitneyi, iftirayı çıkaran ve bana iftira atan İlahiyatçı Prof. Kemalettin Özdemir ve yine bu fitneyi yayan Zaman Gazetesi yazarlarından ve benim eski arkadaşlarımdan olan, bir türlü ayamayan Abdullah Aymaz'la görüşmek istedim. Ve ikisini de telefonla aradığım halde görüşülecek bir şey yok ifadeleriyle reddedildim. Belki bir çözüm olur diye eski tanıdıklarımdan Prof. Şerif Ali Tekalan'a, (Polis Koleji mezunu olan Polis menşeli Prof. Fatih Tekalan Fatih Üniversitesi'nin yöneticisi) Amerika'daki bu çılgın ve korkunç durumu anlattım. O da bana, "kurt kardeşin, tilkinin durumunu gördükten sonra arslan karşısında ki tavrını anlatan hikâyeyi hatırlattı ve böylece işten sıyrılmayı ve ört bas etmeyi tercih etti.
Ben hiçbir yerden çare bulamayınca, olabilecek herhangi tehlikeli bir durumu önlemesi için eskiden beri hem Fethullah Gülen'i, hem de beni yakından tanıyan içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun makam odasına giderek yazılı dilekçemi suç duyurusu olarak verdim. 2-3 saat orada konuyu görüşmemize rağmen, durumu örtbas etmek ve bu işi duyurmamak için Aksu beni iknaya uğraştı. Ben, ondan sonra Cemil Çiçek Bey'e (O da beni eskiden tanır ve Hoca efendi'nin yanına sık sık gelir) faks çekerek aynı müracaatta bulundum. Fakat hiçbir cevap alamadım.
Bütün bu sansürler, baskılar ve susturulmalar karşısında internet sayfasından bu durumu duyurmaya karar verdim. Ve bir yıldır beni durdurmak için, susturmak için görevlendirilmiş olan Zaman Gazetesi'nin eski kurucusu ve gazeteyi bize satan Alaaddin Kaya, İlahiyatçı Prof. Suat Yıldırım, Fethullah Hoca'nın akrabası ve gizli işlerinin yöneticisi Ali Bayram, gazeteci Yazarlar Vakfi'nın şimdiki Başkanı Harun Tokak ve görevli Prof. Şerif Ali Tekalan, arkadaşlara ve maalesef beni oyalamak ve uyutmak için her türlü riyakârlığı yapan bu insanlara telefonla Fethullah Gülen ile görüşmek istediğimi bildirdim. Eğer yüz yüze görüşüp konuşarak meselelerimizi üç beş yıl aradan sonra hala halledemezsek, ben internet sayfasından bunları söylemek mecburiyetinde kalacağımı kendilerine mertçe söyledim. Ve ondan sonra "istediğini yapabilirsin, yazsan ne olur, konuşsan ne olur seni hain ilan ederiz" deyip oralı olmadılar ve umursamadılar. Ve olaylar bundan sonra bu şekle geldi.
Bu arada Ali Bayram cep telefonumdan beni iki defa arayarak en ağır hakaretlerle tehditlerde bulundu.
Sonra ben internet sitesinden bildiklerimi açıklamaya çalıştım. Ancak bu sefer de internet sitem hack'landı. Benim http://www.millicozum.com/belgelerim/A%20-%20MİLLİ%20ÇÖZÜM%20DERGİSİ/15.%20SAYI/www.nurettinveren.org adlı adresim üçüncü defa sabote edildi. Benim başka domain sitesinden satın alıp, net ve com sitesi yapmak için müracaat ettiğimde domain veren ve nurettinveren.com, net, gibi bütün isimlerin net ve com'dan satın alındığını öğrendim. Ve bunlar araştırdığım zaman bunun Aksiyon Dergisi'ndeki Yasin isminde çalışan birisi tarafından satın alındığı bilgisini aldım. Daha öncesi nveren.org sitesinin de şifrelerinin yine aynı şahıs tarafından çalındığını öğrendim. Web sayfası satıcılığı görevini üstlenen bu şahsın, sattığı şirketlerin şifreleri elinde olduğu için aldığı talimatlar doğrultusunda sitemi kapattığını tespit ettim.
İnternet sitemin saldırıya uğraması sadece küçük bir örnek. Basında da benim anlattıklarımın yayınlanmaması için yoğun bir rüşvet ve baskı kampanyası sürüyor.
Medya tekellerinden birçok kişi benimle görüştü, ama hiçbirisi tek satır haber yapmadı. İlk olarak Hürriyet gazetesinden Oktay Ekşi benimle görüştü. Oktay Ekşi, Doğan Kitap yöneticilerinden Mehmet Yasin'in bu konu ile ilgili bir kitap hazırlayacağını söyledi. O'na her şeyi anlattım, belgeleri verdim. Ama daha sonra Ekşi beni aradı ve "bana soru sorma. Anlattıklarını yayınlayamayız" dedi.
Basında güvenilir kalemler olarak adlandırılan bazı gazeteciler de benimle görüştü, bütün bilgi ve belgeleri aldılar, ama aylardır tek kelime yazmadılar. Son olarak Kanal D 2.5 saatlik bir çekim yaptı, bu program da yayından kaldırıldı.
Bu "sansür ablukası" Fethullah Gülen'in marifetiyle olmaktadır. Bu medya kuruluşları Gülen cemaatiyle sıkı ilişkilere sahip. Hiçbirisi Gülen karşıtı haber yapmaya cesaret edemiyor."
Nurettin Veren'in iddiaları bunlar.
Fethullah Gülen Hocaefendi veya adı geçen başka kişiler cevap vermek istiyorlarsa, lütfen cevaplarını bekliyorum.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir AKSU tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 18.11.2004
Emin ŞİRİN
İstanbul MİLLETVEKİLİ
18.11.2004 tarihli Dünden Bugüne Tercüman Gazetesinde, Sayın Fethullah Gülen'in "Türkiye'de üst seviyede vazife görmüş bir insanın 'Türkiye'de yeniden kan gövdeyi götürecek. Falan tür simalar bu dönemde Türkiye'de bulunmasa iyi olur dediğini" açıklamıştır. Sayın Fethullah Gülen ayrıca: "Memlekette ne zaman iyi şeyler olursa, bu gelişmelerden sonra o melun cinayetler tekrar olacaktır. Bu ülkede, 300 seneden beri Türk toplumunun kaderinde hakim cemiyyat-ı sımyeler vardır. Bunlar görünmezler ama Türk toplumuyla oynaya gelmişlerdir. Bu kişiler, Türkiye'deki gelişmeleri kendi emel ve arzularının gerçekleşmesi ve koruyup kayırdıkları insanların çıkarları adına bir tehlike sayıyorlarsa, bundan sonra da bazı kimselerin vücudunun kaldırılmasına ihtiyaç hissedecek ve yine ellerini kana bulayacaklardır. Bundan 8-9 ay evvel bir dostum vasıtasıyla bana, bu tür şeyleri bilen, çok üst seviyelerde vazife görmüş bir insanın, 'önümüzdeki aylarda Türkiye'de yeniden kan gövdeyi götürecek, seri cinayetler işlenecek' dediği nakledildi, 'mesela falan falan tür simalar, bu dönemde Türkiye'de bulunmasalar iyi olur. Çünkü seçilen hedefler onlar da olabilir' denildi. Ülkeyi topyekün kargaşaya sürükleyebilecek söz konusu hadiseler karşısında devletin, kendi hassasiyetini, duyarlılığını göstermesi lazımdır. Kendi elinin altındaki memurlar kadrosu sayılan Emniyet Teşkilatı ve JİTEM üzerinde de hassasiyetini hissettirmesi lazımdır. Yani, istihbarat ve Emniyet Teşkilatı, JİTEM çok iyi çalışırsa, bence bu kana susamış vampirlerin önümüzdeki günlerde yeniden Türkiye'de kan seylapları meydana getirmelerine meydan verilmeyebilir. Öyleyse, istihbaratın çok iyi işlemesi, dış servislerin Türkiye'deki emellerinin çok iyi takip edilmesi lâzım. Tanzimat'tan daha önce Türkiye'de faaliyete başlayan, zamanla devletleri bile aşabilecek hale gelen, bazı idarecilere dedikleri her şeyi yaptırabilen, hükümetleri devirip yeni hükümetler kurabilen, içeride çok iyi teşkilâtlanmış olsalar da kökleri tamamen dışarıda bulunan, harici güçlerin emellerine hizmet eden, çok güçlü insanları bünyelerine aldıklarından dolayı kendilerine mensup bir insanın tutuklanmasına, sorgulanmasına ve mahkum edilmesine asla fırsat vermeyen, bir kısım cemiyyat-i sırriyenin çok iyi takibe alınması lazımdır." demektedir.
Aynı tarihli Tercüman Gazetesinde, Nazlı Ilıcak yazısında, "Gülen'in bu sözleri kendisiyle ilgili bir ihbar aldığının işareti sayılabilir" şeklinde verilmiştir.
Buna mukabil, http://www.millicozum.com/belgelerim/A%20-%20MİLLİ%20ÇÖZÜM%20DERGİSİ/15.%20SAYI/www.nurettinveren.org%20%3chttp:/www.nurettinveren.org/%3e sitesinde Makine Mühendisi Gazeteci Nurettin Veren, "Fethullah Gülen'in kendisini hain ilan ettiğini ve ABD'de 50 kişinin huzurunda öldürülmesini emrettiğini'', ‘'Bu konuyu Adalet Bakanı Cemil Çiçek, içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve Sanayi Bakanı Ali Coşkun'un, eski dava arkadaşlarımız ve yetkili bakanlar olarak suç duyurusunda bulunduğunu, can güvenliği ve koruma talep ettiğini'' iddia etmektedir.
Sorular:
- 1- Dünden Bugüne Tercüman Gazetesi'nde, 18.11.2004 tarihinde Fethullah Gülen'in ağzından
ortaya konulan, "Türkiye'de tekrar melun cinayetler olacak, yeniden kan gövdeyi götürecek" şeklindeki ifade ihbar kabul edilerek gerekli araştırma başlatılmış mıdır? Başlatılmamışsa, bu soru önergem ihbar kabul edilerek gerekli araştırma başlatılacak mıdır? - 2- Sayın Fethullah Gülen'in tarifine göre, "Tanzimat'tan daha önce Türkiye'de faaliyete başlayan, zamanla devletleri bile aşabilecek hale gelen, bazı idarecilere dedikleri her şeyi yaptırabilen, hükümetleri devirip yeni hükümetler kurabilen, içeride çok iyi teşkilatlanmış olsalar da kökleri tamamen dışarıda bulunan, harici güçlerin emellerine hizmet eden, çok güçlü insanları bünyelerine aldıklarından dolayı kendilerine mensup bir insanın tutuklanmasına, sorgulanmasına ve mahkum edilmesine asla fırsat vermeyen, bir kısım cemiyyat-i sırriye" kimdir?
- 3- Bahsi geçen gazetede Fethullah Gülen'in ağzından ortaya atılan iddialarla ilgili olarak Sayın
Fethullah Gülen'den, ABD'de ikamet etmekte olduğu adrese derhal bir emniyet ve istihbarat timi yollanarak gerekli ifade alınacak mıdır? - 4- Nurettin Veren'in, internet sitesinde ortaya koyduğu ve yukarıda detayıyla anlatılan iddialar doğru mudur, araştırılmış mıdır? Araştırılmamışsa, ihbar kabul edilmesi gereken bu soru önergemden sonra araştırılacak mıdır?
Fethullah Gülen Cemaatinin İkinci Adamı Nurettin Veren'in İtirafları:
TSK'da örgütlenmeye S.S.A. bakıyor! ( Ilımlı İslam'cı ve Amerikan'cı yapılanma için çalışıyor.)
"TSK'daki örgütlenmeyi sağlayan isimlerin başında S.S.A. geliyor. Şimdi Amerika'da olduğunu biliyorum. Diğer bir isim K.Ü., denizcilere bakıyor. Emniyet'in tepesindeki örgütlenmeyi sağlayan isim K.Ö dur. S.Ü ise daha alt kadrolara bakıyor. Sivil buluşmaları sağlıyor. 28 Şubat'tan sonra, sosyal aktivite yapılacak yerlerde buluşuldu. Bu toplantılara tek tek gelirlerdi dikkat çekmemek için."
Fethullah Gülen'in ikinci adamı ve yardımcısı Nurettin Veren'in defalarca Aydınlık ve Ulusal Kanal'da yayımlanan röportajları yankı yaptı ve hayretle karşılandı. Vatan Grubu'nun yayın organı Haftalık dergisi de Nurettin Veren'i l Aralık 2004 tarihli sayısında kapak yaptı. Aydınlık gazetesi Gülen cemaatinin örgüt şemasını yayımlayacağını açıkladı. "Siz daha önce cemaatin şemasını yapmıştınız. Bunların hepsi doğru" diyen Nurettin Veren, önemli eklemeler yaptı.

CÜBBELİ AHMET “BEL’AM”CIK’I VE MAHMUT EFENDİ YAKINLARINA UYARI!
FETULLAH GÜLEN DOSYASI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den, FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR!
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN ERBAKAN’A İFTİRALARI
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
Yahudi kucağında keramet satan O ırzı kırık, sahte; ermişe lanet! Hem parsel parsel elden; giderken…
Ve bekleyin göreceksiniz, Kur’an’ın İsrâ Suresi 4-7 ayetlerinde haber verildiği gibi, İslam coğrafyasının çıbanbaşı ve…
BUGÜN "HAMAS"SIZ KURULMAK İSTENEN BİR GAZZE VAR. O HAMAS VAR YA O HAMAS AZİZ ERBAKAN…
Atatürkçülük adına uydurulan Kemalizm sizi kurtarmaya yetecek mi? “Bugünün Türkiyesi’nde, AKP hükümeti ve yandaşlarının hemen…
Siyonist Merkezler, Türkiye için yeni bir izm arayışlarına başlamışlardı 40 sene önce diyebiliriz... Hatırlayınız Üstad…
A'raf 2 (Bu Kur’an öyle) Bir Kitap'tır ki Onunla (insanları) uyarman için ve mü'minlere bir…
Bil ilimsiz, irfansız; yol yok ümrana Ya Kur’an’a uyarız, ya da buhrana İslamsız bütün yollar,…
"...Kula kulluğu bozan, cumhuriyettir İslam’a uygun nizam, çün hürriyettir..." Ne güzel mısralar! İşte aydın olmak…
AHZAP SURESİ 67. AYETİ KERİME TAM DA BU KİMSELERDEN BAHSETMEKTE. LANET OLSUN KAFİR VE ZALİM…
İmam Gazali'nin Nasihatül Mülük (Hükümdarlık Ahlakı) adlı eserinde Yöneticilere yaptığı uyarılardan birisi de şöyledir: "Kalbinde…