Blair İran'ı tehdit ediyor!
İngiltere Başbakanı Tony Blair, rehin alınan 15 İngiliz askerinin serbest bırakılmasına yönelik diplomatik çabaların sonuç vermemesi halinde konunun "farklı bir safhaya" gireceği tehdidini yineledi.
Tüm çabaların, tutuklu askerlerin diplomasi yoluyla serbest bırakılması üzerine odaklandığını belirten Blair, İngiliz askeri personelinin "geçerli bir mazeret olmadan" tutuklu bulunmasına kesinlikle izin vermeyeceklerini söyledi. GMTV'ye konuşan Blair, şu an yapmaya çalıştıkları şeyin, "Diplomatik kanallarla konuyu takip etmek ve İran hükümetine bu insanların serbest bırakılması gerektiğini anlamasını sağlamak" olduğunu söyledi.
Diplomatik çabalarla askerlerin serbest bırakılmasını umduğunu anlatan Blair, "Bu sağlanamazsa, konu farklı bir safhaya girer" ifadesini kullandı. Blair ayrıca, askerlerin durumuyla ilgili yeni bir bilgi bulunmadığını sözlerine ekledi.
ABD ise Körfeze, uçak gemilerini ve özel askerlerini gönderdi. Sön dört yılın en büyük yığınağını gerçekleştirip, savaş tatbikatlarına girişti. Evet Basra körfezi bulanıyor ve Amerika belasını arıyor. İran'nın bütün petrolünü artık dolar yerine euro ile satacağını açıklaması ise Amerika'yı daha da çıldırtıyor.
Bu arada Chavez ABD ile mücadele çağrısı yapıyor!
Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, BM Güvenlik Konseyinde İran'a yönelik yeni yaptırımların kabul edilmesinin ertesinde, ''Amerikan İmparatorluğunun İran'a karşı çılgınlığıyla mücadele'' çağrısında bulunuyor.
İran'ın nükleer programına destek veren ender devlet başkanlarından biri olan Chavez, ''Amerikan Kongresi, BM ve dünyanın en güçlü ülkelerinin Amerikan İmparatorluğunun çılgınlığını durdurabileceğini umalım'' diye uyarıyor!
"İşgalciler, İran'a saldırmaya hazırlanıyor"
İran ile ilişkilerini sıkılaştıran ve birçok kez İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ı ülkesinde ağırlayan Chavez, Beyaz Saray'ın İran rejimine yönelik saldırı hazırlığı içinde olduğunu da bir kez daha dile getirip ''İmparatorluk uçak gemilerini harekete geçirmekte, birliklerini İran'a doğru yönlendirmekte, ayrıca Rus basınında çıkan bir haberde de saldırı için bir tarih belirlendiği bile yazıyor''
Chavez, işgalci ABD'ye düşman bütün ülkeleri de bir direniş savaşında Venezuela'nın yanında yer almaya çağırarak, ''Uzun menzilli gerçek bir savunma sistemi meselesi konusunda birçok ülkeyle halihazırda çalışmalarımızı sürdürüyoruz'' açıklamasını yapıyor.
İran baskılara boyun eğmiyor
İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, İran'a yönelik 'kanundışı' yeni yaptırım kararının, "nükleer programlarında bir saniye bile duraklamaya neden olmayacağını" söylerken, hükümet Atom Enerjisi Kurulu (UAK) ile işbirliğin azaltılacağını açıkladı.
İran hükümeti, Birleşmiş Milletler (BM) Atom Enerjisi Kurumu'yla iş birliğini azaltacağını açıkladı. Hükümet Sözcüsü Gulam Hüseyin Elham, kararın BM Güvenlik Konseyi'nin İran'a karşı yaptırımları sertleştirmesi yönündeki 1747 sayılı yeni kararı üzerine tepki olarak alındığını belirtti. Elham, İran'ın Atom Enerjisi Kurumu'nu yeni nükleer projeleri hakkında ancak operasyonel olmalarından altı ay önce haberdar edeceğini belirtti.
"Geri adım atılmayacak"
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad da, BM Güvenlik Konseyi'nin kabul ettiği İran'a yönelik yeni yaptırım kararının, "nükleer programlarında bir saniye bile duraklamaya neden olmayacağını" söyledi. Ahmedinejad, bakanlar kurulu toplantısında, BM Güvenlik Konseyi'nin kararını "kanundışı" olarak niteledi ve bu kararın "büyük güçlerin İran'a karşı düşmanlık ve kinlerinden kaynaklandığını" belirtti. Alınan kararın İran için yeni bir şey olmadığını ifade eden Ahmedinejad, "BM Güvenlik Konseyi'nde alınan bu gibi kanundışı kararlar, İran'ın barışçıl ve kanuni nükleer faaliyetlerinde bir saniye bile duraklamaya ve hiçbir şüpheye yol açmayacak" dedi.
"Liberal demokrasinin sonu"
Bazı büyük güçlerin BM'yi kendi çıkarları için kullandıklarını ifade eden Ahmedinejad, şunları söyledi: "İran milleti geçmişe göre daha kararlı bir şekilde yoluna devam edecek. Yüzlerce karar alsalar da İran'a zarar veremeyeceklerini bilsinler. Bu kararlar, bize hiçbir zarar vermez, sadece uluslararası kurumların haysiyetini zedeler ve evrensel güvenliğin zarar görmesine neden olur."
Ahmedinejad, Güvenlik Konseyi'nin aldığı son kararın "liberal demokrasinin sonunun geldiğinin bir göstergesi" olduğunu da iddia etti ve "Bu düzenin sonu gelmiştir" ifadesini kullandı. BM Güvenlik Konseyi, oybirliğiyle İran'a karşı yeni bir yaptırım kararı almış, Tahran yönetimi, daha önceki yaptırım kararında olduğu gibi bunu da kabul etmediğini açıklamıştı.
Ermenistan İsrail'i örnek alıyor
Ermenistan son günlerde küresel güçlerin desteğini de arkasına alarak önemli girişimlere imza atıyor, büyümesi ve gelişmesi önündeki engelleri tek tek aşmaya çalışıyor.
Amerika'da etkin olan Yahudi lobisi ile yaptıkları anlaşmayla bugüne kadar hiç sahip olamadıkları oranda bir güçle 'sözde soykırım tasarısı'nın ABD'de onaylanabilmesi yönünde bir kamuoyu oluşturdular. Ellerindeki bu güçlü kozu kullanarak bir yandan Ankara'yı çeşitli tavizlere zorluyorlar, bir yandan da el altından argümanlar ileri sürerek, "Azerbaycan'a ait olan Karabağ'ı işgal ettiği, soykırım iddiasında bulunduğu ve de topraklarında hak iddia ettiği" gerekçesiyle Türkiye'nin Ermenistan'a uyguladığı zayıf ambargonun kaldırılması ve sınırlarını açması yönünde telkinlerde bulunuyorlar.
Ambargonun kaldırılması ve sınırların açılması durumunda rahat bir nefes alacak olan Ermenistan'ın güçlenmesi için bunlar tek başına yeterli değil, elbette.
Güçlü olmak için gerekli olan önemli bir koşul da belirli bir nüfusa sahip olmak zorunluluğudur. Ülke nüfusunu artırabilmesi için de Ermenistan'ın modern ve cazip ülke olması gerekiyor. Ambargonun kaldırılması ve sınırların açılmasıyla bunun ilk adımı önemli ölçüde atılmış olacak. Dolayısıyla, diaspora Ermenileri ve Yahudi lobisi omuz omuza vererek bu engeli aşmak için her türlü imkanı seferber etmiş durumda.
Güçlü bir Ermenistan ya da bir diğer deyişle "Büyük Ermenistan" ideali doğrultusunda ikinci adım da geçtiğimiz günlerde atıldı…
Bu kez de İsrail modeli örnek alınarak…
Daha önce İsrail tarafından denenmiş bir proje hayata geçirilerek…
Hatırlayacak olursanız, İsrail kurulduğunda tüm dünyaya çağrı yapmış, bütün Yahudileri İsrail'de toplanmaya davet etmişti. Ve başta Rusya olmak üzere dünyanın dört bir yanından gelen Yahudilerle güçlü bir İsrail devleti oluşturulmuştu.
Bu uygulamayı örnek alan Ermenistan'da, çifte vatandaşlık yasa tasarısı geçen hafta onaylandı. Diaspora Ermenilerine vatandaşlık verilmesini kolaylaştıran yeni yasaya göre, Ermeni vatandaşlarıyla evli olanlar, çocuğu Ermeni vatandaşı olanlar, ülkede 3 yıl sürekli yaşamış 18 yaşını doldurmuş Ermenilere çifte vatandaşlık hakkı tanınıyor.
Erivan şimdi İsrail olma yolunda…
ABD Senato Dış İlişkiler Komitesi'nin, Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesini kınayan bir tasarıyı oylamayı ertelemesinin ardından, Illinois Demokrat Parti Senatörü Richard Durbin'in, sözde Ermeni soykırımına ilişkin bir tasarıyı Senato'ya sunacağı açıklandı.
Bu da gösteriyor ki, Türkiye ile pazarlıklar sürüyor, zira diplomatik manevraların ardı arkası kesilmiyor.9
İran savaşı için felaket senaryoları konuşuluyor!
ABD, İran'a ağır hava saldırısında bulunduktan sonra Bush nükleer tesislerin yerle bir edildiğini açıklayacak. Gece çöktüğündeyse, petrol fiyatlarının tavana vurduğu ve İran'ın az kayıp verdiği anlaşılacak.
ABD başkanı akıllıysa İran'a savaş açmaz. Fakat dünya onun zekâ yoksunu kalın kafalılığına alıştığı için saldırı ihtimali gündemde. Bu bağlamda, savaşın birinci gününde yaşanabileceklerle ilgili şöyle bir senaryo yazılabilir…
Tahran saatine göre sabah ezanından bir saat kadar sonra, İsraillilerle Amerikalıların İranlıların namaz sonrası uykuya daldığından emin olmaları akabinde, İsrail ve ABD uçakları, Irak, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve Afganistan üslerinden, Körfez'de ve Hint Okyanusu'nda bulunan Amerikan uçak gemilerinden kalkışa geçer. ABD savaş gemilerinden ve denizaltılarından da İran'ın askeri mevzilerine, tesislerine ve askeri birimlerine füzeler fırlatır… Tahran da, İsrail-ABD saldırılarının başladığını anladıktan sonra füzelerini derhal uçak gemilerine çevirecek. İran, bombardıman uçaklarını düşürmek için uçak savarlarını harekete geçirecek…
Fakat gecenin çökmesiyle birlikte ABD, istihbarat bilgilerinin doğruları yansıtmadığını, İran'ın misilleme gücünün felce uğratılamadığını ve ilk günkü kayıplarının beklenenin beş katı olduğunu görecek. Dünyadaki yakıt istasyonları kepenklerini indirmeden, bir petrolün varil fiyatı 100 doları aşabilir. Yer kürenin Batı yakasındaysa kalabalıklar, nükleer bombaların kullanılması ve ekonomik yıkım karşıtı gösteriler için sokaklara dökülecektir. Amerikan halkı da yüzlerce hatta binlerce Amerikalının öldüğü haberleri karşısında şaşkına dönecek; onların da bir kısmı sonraki günün sabahı öfkelerini dile getirmek için sokaklara dökülecek…
Sonuç olarak, ABD Başkanı İran'a savaş açma kararı alırsa sonuçların şöyle olacağını tahmin ediyorum: ABD ve İsrail çok sayıda tesisi yerle bir edecek, enerji santrallarının normal çalışmaları duracak. Birçok hava üssü vurulacak ancak İranlı asker ve subayların belirli mevzilerde yoğunlaşmaması sebebiyle kayıplar korkunç boyutta olmayacak. İran'ın füze bataryalarının yüzde 20'si ve nükleer faaliyetlerle ilişkisi olan mevkilerinin yüzde 30'u yıkılacak. Ellerindeki bilgilerin azlığı sebebiyle ABD ve İsrail bombardımanları sivilleri ve yanlış yerleri vuracak. Birçok İran uçağı düşürülecek ve saldırganlar açısından hayati hedef olmayan bazı askeri tesisler de vurulacak. (26.3.2007 / Abdüssettar Kasım / Kudsel Arabi / Radikal)
Basra Körfezi'nde Çanakkale senaryosu!
İran bölünürse, İran'a bir saldırı olursa, İran karşı saldırıya geçerse, İran Şiileri bulundukları topraklarda harekete geçirirse sadece bölge ülkeleri değil, ABD'nin de Ortadoğu'daki varlığı tehlikeye girecek, İsrail belki büyük bir savaşın içine sürüklenecek, Türkiye, istemeden taraf olma durumunda kalacak demektir. Böyle bir gelişme, Ortadoğu'daki rejimlerin çöküşüne yol açacağı gibi, haritaların değişmesine, yeni devletçiklerin ortaya çıkmasına veya Batı'ya ve Batılı hedeflere karşı topyekun saldırıya yol açacaktır. Bu fırtınanın ardından ABD'nin Büyük Ortadoğu'su mu kurulacak, uzun süreli bir fetret devri mi yaşanacak yoksa hiç öngöremediğimiz güçler, aktörler mi ortaya çıkacak o zaman göreceğiz…
ABD, İngiltere ve İsrail, PKK'nın yan kuruluşu olarak kurdukları İran Özgür Yaşam Partisi PJAK'ı, eğitti, silahlandırdı, İran içlerine soktu ve saldırılar yaptırdı. Hala da yapıyor. PJAK saldırıları İran'a ciddi zararlar verdi, helikopter ve uçak düşürme dahil bir çok asker ve üst düzey komutan öldürüldü…ABD, İngiliz, İsrail istihbaratı, İran içindeki unsurlarla işbirliği içinde örtülü operasyonlar yaptı, yapmaya devam ediyor. Aynı güçler İran eski Savunma Bakan Yardımcısı Ali Riza Asgeri'yi İstanbul'da kaçırdı. Bu operasyon hakkında henüz net bilgi edinilemezken başka İranlıların da aynı şekilde kaçırıldığı ortaya çıktı. Tahran esir aldığı İngilizlere karşılık kendi askerlerini serbest bıraktırma ve değiş tokuş yapma fırsatını bile kullanamadı.
15 İngiliz asker Devrim Muhafızları tarafından esir alındı. Daha önce İranlı diplomatların Irak içinde esir alınması sonrası Tahran da İngiliz askerlerin başına çuval geçirmiş oldu!.. ABD, İran'a karşı Sünni ülkeleri de yanına alırsa, bölge hem büyük bir saldırıyla hem de korkunç bir iç savaşla boğuşmak zorunda kalacak. Hürmüz Boğazı ile Kuveyt-Irak arasındaki alan silah petrol ve kan denizine dönüşebilir mi? Bir Çanakkale senaryosu yaşanır mı?10
Türkiye'nin ABD'ye misilleme planı!
Nefesler tutuldu. Ankara, ABD Temsilciler Meclisi'nde gündeme gelmesi beklenen sözde Ermeni soykırımı tasarısının geçip geçmeyeceğini bekliyor.
Tasarının bu yıl kesin geçeceğiyle ilgili hava biraz değişse de, henüz hiç bir şey belli değil. Geçenlerde konuştuğumuz bir diplomat, 2000 yılında Ermeni tasarının geçmesine 10 dakika kala dönemin ABD Başkanı Bill Clinton'ın "ülkesinin menfaatlerini" ileri sürerek bizzat devreye girmesi ile durdurulan o meşhur tasarı ile ilgili çok ilginç şeyler anlattı. Türkiye o zaman aslında tasarının geçmesine kesin gözü ile bakmış. Bu nedenle, yapılacak sert açıklama bile hazırlanmış. Hazır olan bir belge daha varmış. O da Ankara'nın karşı misilleme planı. Şimdi sıkı durun. Planın 1. sırasında "Derhal Washington Büyükelçimizin geri çekilmesi." 2. sırasında da "İncirlik Üssü'nün kapatılması" varmış. Devletin zirvesinin tamamı bunu onaylamış. Düğmeye basmak üzere bekleniyormuş. Bunları anlatan diplomat planlamayı bizzat yapanlardan. Aldığımız duyumlara göre, tasarının onaylanması durumunda Ankara'nın yine buna çok benzer bir planı var. Ermeni tasarısını geçirmeye hevesli Amerikalı siyasetçilere şimdiden duyurulur.11
Tarih Kurumu Başkanı Halaçoğlu:
"AB Hıristiyan Birliği Türkiye'ye yer yok" diye uyarıyor!
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, "AB Hıristiyan Birliği'dir, Türkiye'ye yer yok" diye uyarıyor.
Prof. Dr. Halaçoğlu, Esnaf ve Sanatkarlar Derneği (ESDER) Genel Merkezi'nin yayın organı 'Kepenk' dergisine verdiği röportajda, özellikle Avrupa Birliği (AB) ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunuyor. Türkiye'nin bütün şartları yerine getirse bile AB'ye kabul edilmeyeceğini söyleyen Halaçoğlu, "AB'ye giremeyeceksin. Adamlar baştan beri kabul etmiyorlar, istemiyorlar. Açıkça söylüyorlar, ama biz anlamakta zorluk çekiyoruz. Türkiye'ye yer yok. Burası Hıristiyan Birliği. Kaç kere yüzümüze söylediler. 'Arkadaş siz her şeyi tamamlasanız da almayacağız.' Yani iyi niyetli değiller. 'Sen iyi niyetli değilsin art niyetli düşünüyorsun, o zaman başının çaresine bak' dersin o zaman ardından onlar gelir. Çünkü, seni serbest bırakmak istemezler. Yani kendi başına hareket edersen başlarına yarın bela olabilirsin. Şimdi bu adamlar düşünüyorlar. Bunlar Osmanlı. Bunların genlerinde, büyük devlet kurmak var" diye korkuyorlar.
Türkiye'nin Türk Cumhuriyetleri ile ve İslam Alemiyle bağlarının güçlendirmesi gerektiğini savunan Halaçoğlu, şunları kaydetti:
"Türki Cumhuriyetlerle bağları kuvvetlendirmek gerek. Açılacak tek yer doğu, bizim için batıda bir şey yok. Yarın iş başa düşse o performansı gösterirsin ama şu var: uyutulma meselesi. Gözümüz kapalı herkes gözümüzün önünde bizi sömürüyor, şamar oğluna döndürüyor. Ülkeyi parçalamaya kalkıyor. Buna karşılık gözümüzle bakıyoruz, görmüyoruz veyahut da görmek istemiyoruz. İtiraf etmekten de çekiniyoruz. Yahu bu adamlar bizi almak istemiyorlar. Almazsanız almayın. Ben kendi başımın çaresine bakarım. Ben büyük devletim. Bu güne kadar şu sayıda büyük devlet kurmuşum. Ben sizinle ne yapacağım demesi lazım. Bir 'canınız isterse' diyebilse zaten hepsi ayağına gelecek. Türkiye Cumhuriyeti 1923'te kuruldu ama halkı o tarihte ortaya çıkmadı ki. M.Ö. 5000'li yıllara dayanan bir tarihi geçmişimiz var. Şimdi o kadar büyük bir birikim. İsterseniz siz farkında olmayın. Ama o birikim sizin şu aklınıza ruhunuza yerleşir. Yarın devlet dediğiniz zaman devlet olabilme yeteneğini gösterebilirsiniz. Niye bazı topluluklar millet olamıyorlar ve devlet kuramıyorlar bundandır. O kültüre sahip olamadığındandır. Şimdi Amerika diyor ki, 'Irak'a demokrasi getireceğim.' Getiremez, niye getiremez. Çünkü olmayan bir şeyi getiremez. Aslan gerilerek atlar. Ne kadar geriye çekilirse o kadar daha uzun atlayabilir. Tarih geriyi bilmek demektir. Haliyle geriyi bildiğiniz zaman ne kadar önünüzün açık olduğunu değerlendirebilirsiniz. Geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz."
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Atatürk'ün vasiyeti gereği İş Bankası'nın ödemesi gereken payı CHP'den yargı kararı ile aldıklarını bildirdi. Paranın ödenmesi için uzun süredir mücadele verdiğini anlatan Halaçoğlu, sonunda yargı yoluyla haklarına kavuştuklarını ifade etti. Halaçoğlu, "Uzun mücadelelerden sonra ödemek zorunda kaldılar. İyi bir para da aldık. Şimdi tabi bu paranın bir şekilde Türkiye lehine kullanılması lazım" ama kanun ve bürokratik sıkıntıları aşamıyoruz.
Türk Tarih Kurumu'nun kuruluş yasası olmadığı için çok ciddi sıkıntılar yaşadıklarını belirten Prof. Dr. Halaçoğlu, CHP'den aldıkları para ile maddi sıkıntıları aştıklarını, şimdi projeleri hayata geçirecekleri yasal yollarının tıkandığını söyleyerek:
"Kanununuz varsa kullanırsınız. Ama kanunumuz yok. Ben tek başımayım. Şurada oturuyorum ama bu çalışmayı yapacak başka adam yok yanımda. Ben gittikten sonra burada kimse kalmıyor. Dönünce de bütün imzalar beni bekliyor. Bu aşağı yukarı yedi senedir böyle. Kanun hükmünde bir kararnameye gitmişlerdi. Çıkarılan kararnamelerin yerine yeni kanun çıkarmak lazım. Ancak çıkarmadılar. Burada başkan yardımcılarının olması heyetin oluşturulması gerek idi. Kadük hale geldiği için şimdi ne bilim adamları seçilebiliyor, ne de başka bir şey yapılabiliyor. Kimseyi alamıyorum, uzman yok. Tam da Türkiye'nin böyle sıkıntılı olduğu bir dönemde. Biz devletten hiç para almıyoruz. Kendi personelimizin maaşı kendi bütçemizden çıkar. Devletten bir kuruş bile girmez buraya. İşte bizim matbaamız vardı. Matbaamızda yaptığımız ticari çalışmalarla devam ettirdik. Kitap satış gelirlerimiz var haliyle. Onu kullanıyorduk. Son olarak da Eylül ayında İş Bankası'ndan Atatürk vasiyeti ödülüne sahip olduk. Şimdi hiçbir maddi sıkıntımız kalmadı. Şu anda maddi bakımdan istediğimiz kadar uzmanla çalışabilecek, istediğimiz projeyi gerçekleştirebilecek duruma geldik. Ama işte kanun olmayınca bunu da yapamıyoruz. Biz de bunun sıkıntısını çekiyoruz. Burası rastgele bir kurum değil. Basit sivil toplum örgütleri bile onlarca adamla çalışırken,Türk Tarih Kurumu'nu böyle bırakmamak gerekir. Türk Tarih Kurumu'nu ihmal ediyorlar, ilgilenmediler."
[1] 27.03.2007 / Hüseyin Altınalan / Milli Gazete
[1] 27.3.2007 / İbrahim Karagül / Y. Şafak
[1] 26.3.2007 / Metehan Demir / Sabah

CÜBBELİ AHMET “BEL’AM”CIK’I VE MAHMUT EFENDİ YAKINLARINA UYARI!
FETULLAH GÜLEN DOSYASI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den, FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR!
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN ERBAKAN’A İFTİRALARI
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
Yahudi kucağında keramet satan O ırzı kırık, sahte; ermişe lanet! Hem parsel parsel elden; giderken…
Ve bekleyin göreceksiniz, Kur’an’ın İsrâ Suresi 4-7 ayetlerinde haber verildiği gibi, İslam coğrafyasının çıbanbaşı ve…
BUGÜN "HAMAS"SIZ KURULMAK İSTENEN BİR GAZZE VAR. O HAMAS VAR YA O HAMAS AZİZ ERBAKAN…
Atatürkçülük adına uydurulan Kemalizm sizi kurtarmaya yetecek mi? “Bugünün Türkiyesi’nde, AKP hükümeti ve yandaşlarının hemen…
Siyonist Merkezler, Türkiye için yeni bir izm arayışlarına başlamışlardı 40 sene önce diyebiliriz... Hatırlayınız Üstad…
A'raf 2 (Bu Kur’an öyle) Bir Kitap'tır ki Onunla (insanları) uyarman için ve mü'minlere bir…
Bil ilimsiz, irfansız; yol yok ümrana Ya Kur’an’a uyarız, ya da buhrana İslamsız bütün yollar,…
"...Kula kulluğu bozan, cumhuriyettir İslam’a uygun nizam, çün hürriyettir..." Ne güzel mısralar! İşte aydın olmak…
AHZAP SURESİ 67. AYETİ KERİME TAM DA BU KİMSELERDEN BAHSETMEKTE. LANET OLSUN KAFİR VE ZALİM…
İmam Gazali'nin Nasihatül Mülük (Hükümdarlık Ahlakı) adlı eserinde Yöneticilere yaptığı uyarılardan birisi de şöyledir: "Kalbinde…