YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
692017c50dfee
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 4 7
Bugün : 6167
Dün : 45549
Bu ay : 858891
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45262712
IP'niz : 216.73.216.128

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 Fethullah Gülen Wall Street Journal’dan sonra New York Times’da da: “Siyonist otoriteye itaat” fetvasını tekrarlıyordu!

Wall Street Journal’da (WSJ) çıkan Fetullah Gülen’in “İHH’nın İsrailli otoritelerden izinsiz Gazze’ye yardım girişimi yanlıştır” fetvasından hemen bir hafta sonrasında, hem ABD’nin hem dünyanın saygın gazetelerinden biri olan New York Times (NYT), bu konu hakkında bir röportaj-haber daha yayınlamıştı. Bu da Fetullah Gülen’in iddiasında hala ısrarlı olduğunun kanıtıydı. Türkiye’deki Fetullahçılar ve AKP taraftarları ilk fetvasını yontup kılıfına uydurmaya çalışırken bu ikincisi onun ayarını iyice ortaya koymaktaydı.

 Georgetown Üniversitesinden Prof. Dr. John L. Esposito’nun, Fethullah Gülen’i, Tibet Lideri Dalai Lama’ya benzettiği yazıda, “Gülen’in barış ve küreselleşmeye, hoşgörüye, ABD-Türkiye ilişkilerinin güçlendirilmesine ve serbest pazar ekonomisine önem verdiği” vurgulanmıştı. Bilindiği gibi Dalay Lama, ABD’nin kontrolünde Çin’i karıştırmak üzere safsata ve saptırmalarla dolu bir din uydurmuş insandı. Fetullah Gülen de, yine Ilımlı İslam safsatasıyla Türkiye’yi avucunda tutmak isteyen Siyonist Yahudi lobilerinin adamıydı.

New York Times gazetesi, ABD eski Dışişleri Bakanı Madeleine K. Albright ve onun seleflerinden olan James A. Baker gibi Siyonist Yahudilerin de Gülen ile ilişkili olan grupların faaliyetlerinde konuşma yaptıklarını ve Gülen’e övgüde bulunduklarını hatırlatmıştı.

NYT muhabiri Knowlton, yazısında Gülen’i eleştirenlerin kendisini laiklik karşıtı olarak gördüğünü belirterek, ”Gülen’in yaklaşımı, bir anlamda, gelenekselle modern olanı harmanlamaya çalışıyor” ifadelerini kullanarak, böylece Onun “İslami motiflerle Siyonist menfaatleri karıştırıp uzlaştırdığını” açığa vurmaktaydı.

Fetullah Gülen’in: “Benim bu hareketteki rolüm oldukça kısıtlı. Bir liderlik, merkez, bir merkeze bağlılık ya da bir hiyerarşi yok”  sözleri ise tevazu perdesi altında: “Bu hareketin kendi kontrolü dışında Siyonist odaklarca organize edildiğinin” itirafıydı

Fetullah Gülen için Houston Üniversitesi’nden sosyolog Helen Rose Ebaugh da NYT gazetesine verdiği demeçte: “Fatih Üniversitesi yönetiminin kendisine, Suudi Arabistan’ın önerdiği paranın kabul edilmesi fikrine Gülen’in, “Suudi hükümeti destek veriyor” şeklinde algılanacağı gerekçesiyle sert bir şekilde karşı çıktığını söylediğini anlatmıştı. Siyonist Yahudilerin ve emperyalist ABD yönetiminin her türlü destek ve yardımını hürmetle alıp Suudilerin yardımını reddeden bu yaklaşımın sahtekarlığı ise sırıtmaktaydı.

Haberde, Gazze’ye yardım götüren gemiler konusunda Gülen’in, daha önce Wall Street Journal’a ifade ettiği görüşleri yinelediği belirtilerek NYT, Türk hükümetinin, İsrail’in yardım gemilerine müdahalesini şiddetle eleştirdiği bir dönemde, Gülen’in hatayı organizatörlerde bularak, “otoriteye karşı çıkmaktansa önceden İsrail yönetiminden izin alınması gerektiği” görüşünü aktarmıştı.

Siyonist Yahudi Lobilerinin yarı resmi yayın organı olan New York Times’in bu röportaj ve yorumlarına ve Fetullah Gülen’in Dalay Lama’ya benzetilmesi ve dünya barışı diye ABD çıkarlarına hizmet ettirilmesi olayına, Zaman Gazetesinin ve Samanyolu TV.nin sahip çıkıp övgüyle aktarması da, Fetullahçıların Siyonist Yahudilerin ve emperyalist ABD’nin işbirlikçileri olduğu gerçeğini açığa vurmaktaydı.

Kur’an’a göre OTORİTE ne anlama geliyordu?

Otorite: Zorla veya gönül rızasıyla kendisine tabi ve taraf olunması istenen, güç ve yetkiyi ele geçiren devlet hakimiyeti veya herhangi bir örgüt ve teşkilat disiplinidir.

Bu “otorite”, ya meşru ve makbul bir adalet sistemine dayanır ki buna Ku’an “Ulül Emr” (Emir ve yetki sahibi devlet yöneticileri) tabir etmektedir.

Veya bu otorite, zalim ve hain bir güç odağıdır ki, Kur’ana göre bunların tamamı “TAĞUT” hükmündedir.

“Tağut” Ali Bulaç’ın Kur’anı Kerim Meali sözlüğünde de: Şeytani olan ve putlaştırılan, Allah’ın hükmünü tanımayan, zulüm ve zorbalık yolunu tutan her türlü güç merkezi veya zalim-kafir kişi, şeklinde izah edilir.

Nurcuların özellikle kullandığı “Yeni Lügat”a göre ise:

Taği: Azgınlaşmış, sapıtmış, saldırganlaşmış, mütekebbir (gücüyle kibirlenip zorbalığa başlamış), Allah’a ve insan haklarına karşı isyana kalkışmış yönetimlerdir.

Kur’anı Kerim, “Tağut”ların, yani zalim ve kafir güruhların “otorite”sine uyanların ve onların batıl ve barbar hükümlerine kendi tercihiyle tabi olanların en tehlikeli MÜNAFIK’lar olduğunu şöyle haber vermektedir.

“(Ey Resulüm) Sana indirilen (Kur’ana) ve senden önce indirilen (Kitaplara) hakikaten inandıklarını ileri sürenleri (ve toplumda gerçek ve örnek mümin zannedilenleri) görmez misin?

Ki bunlar TAĞUT’un önünde muhakeme olmayı (zalim ve kafir otoritelere tabi olmayı) istemektedir; Oysa onlar onu (bütün şeytani odakları ve zalim kurallarını) red ve inkar etmekle emrolunmuş kimselerdi. (Ancak) Şeytanları (Siyonist ve emperyalist akıl hocaları) onları derin bir sapıklıkla saptırmak istemektedir.

Onlara: (nefsi ve geçersiz yorumları bırakıp) “Allah’ın indirdiği (Kur’anın açık ve kesin hükümlerine) ve Resulünün (bildirdiklerine) gelin” denildiğinde, O MÜNAFIKLARIN senden süratle uzaklaşıp kaçtıklarını (ve Kur’anın hükümlerinden kaytardıklarını) görürsün”[1]

Allah’ın Lanetlediği Bilgiçler Kimler oluyordu?

Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri (ama bu bilgi ve becerilerini nefsi hevesler ve dünyevi hedefler için istismar edenleri)  görmez misin? Onlar TAĞUT’a (Şeytani rejimlere ve zalim güçlere) ve CİPT’e (Siyonist ve Haçlı liderlere) inanıp (peşlerine takılıyorlar) ve (Saldırgan) kafirler için: Bunlar (hak hakim olsun diye fitne çıkaran(!) ) müminlerden daha doğru bir yoldadır” diyorlar.

İşte bunlar (gibi zalimlerle işbirlikçi bilgiç takımı) Allah’ın lanetlediği kimselere ise, hiçbir yardımcı bulamazsın”[2]

Herkesin safı ve tarafı, onun gerçek sıfatını gösterir!

“İman edenler (yeryüzünde hak ve adalet hakim kılınsın ve zulüm-sömürü düzenleri yıkılsın diye) ALLAH yolunda çarpışır (ve çalışır) lar. Kafirler (ve münafıklık edenler) ise TAĞUT yolunda (Batıl ve barbar nizamlar devamlı kalsın diye) çarpışır (ve çırpınır) lar.

Öyle ise ŞEYTANIN DOSTLARI (olan bu zulüm taraftarları ve Tağuti otoritelerin savunucuları) ile mücadeleden geri durmayın. Hiç şüphesiz Şeytanın hilesi zayıftır. (Zafer inananların olacaktır)”[3]

Tağut’u (zalim ve kafir otoriteyi) red ve inkar etmeden, iman iddiası sahtedir!

“Dinde zorlama yoktur. Şüphesiz (olgun ve uygun olan İslam yolu) sapıklıktan (bütün batıl yollardan) apaçık ayrılmıştır. Artık kim TAĞUT’u inkar (red ve terk) edip ALLAH’a inanır (ve Kur’ana dayanır)sa o sapasağlam bu kulpa yapışmıştır; bunun kopması imkansızdır.

Allah, iman edenlerin velisi (sahibi, hamisi ve yöneticisi) dir, ki onları karanlıklardan nura çıkarır.

Kafir takımının (ve münafıkların) velisi ise TAĞUT’ (zalim ve şeytani güç odakları) ki, onları (İslam ve iman) nurundan (ayırıp küfür ve zulüm) karanlıklarına çıkarır… İşte bunlar cehennem ateşinin halkıdır ve orada süresiz kalacaklardır.”[4]

TAĞUT’lara hizmet ve ibadet edenlerin, imanla alakaları kesilir!

“Deki, ben dinimi (her konuda esas alacak hayat prensiplerimi) sadece Allah’a has kılarak (Kur’an ve sünneti ölçü tutarak) Allah’a ibadet ederim”[5]

“TAĞUT’a (zalim yönetimlere ve şeytani düzenlere) ibadet ve hizmet etmekten kaçınan ve içtenlikle Allah’a yönelip bağlananlar ise, onlar için bir müjde vardır; bu nedenle (Tağuti otoritelere tabi olanlara değil) benim (sadık ve samimi)  kullarıma müjde ver.”[6]

“Andolsun biz her ümmete: “Allah’a kulluk yapın ve TAĞUT’tan kaçının!” diye bir elçi gönderdik. Böylelikle onlardan kimine (gerçekleri kabullenip Hakka ve hayra yönelene)  Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine (Dünya rahatı ve menfaati için Tağut’a tapınan ve şeytani odaklara kapılan kesime)  ise dalalaet (sapıklık)  hak oldu…”[7]

Allah münafıkları ve Din istismarcılarını “TAĞUT’A TAPINMAK” zillet ve rezaletine düşürmektedir.

“Deki: “Ey Kitap Ehli, sizler bizim sadece (ve şeriksiz biçimde) Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a) ve önceden indirilen (Kitapların aslına) inanmamızdan ve sizin çoğunuzun fasıklar (günaha ve haksızlığa düşkün insanlar) olmanızdan dolayı bizden kıcık alıyor (ve intikam için fırsat kolluyorsunuz.)

Onlara deki: Allah katında, sizin için kesinleşmiş bir ceza olarak (bu huysuzluk ve huzursuzluğunuzdan) daha şerlisini ve şerefsizini haber vereyim mi?

  • (Böyleleri) Allah’ın lanet ettiği kimselerdir.
  • Allah’ın onlara gazaplandığı ve kahrına uğrattığı kimselerdir.
  • Onları MAYMUN’lara ve DOMUZ’lara çevirmiştir. (Maymunlar gibi batıyı ve batılı taklit etme, onların hizmet ve himayesine girme aşağılına düşmüşlerdir. Domuzlar gibi milli namus ve onurlarını kıskanmayan ve zalim güçlere kahyalık yapan bir bayağılığa dönmüşlerdir.)
  • Ve TAĞUT’a tapanlar (haline getirilmiş, zalim ve kafir düzenlerin işbirlikçisi konumuna itilmişlerdir.)

İşte bunların mevkii (konumu) çok daha şerli ve şerefsizdir ve hak yoldan sapıtıp gitmişlerdir.”[8]

(Onlar) sizinle (karşı karşıya) geldiklerinde :” Biz inandık (Haktan tarafız. Ama zalimleri ise zahiren aldatıp oyalamakta ve dini hizmetlerimize fırsat kollamaktayız) demektedir. Oysa onlar (gizli) inkarla (yanınıza) girmişlerdir ve yine onunla çıkıp gitmişlerdir. Allah (o münafıkların) gizli tutukları (hıyanet ve işbirliğini) daha iyi bilmektedir”[9]

Sadakallahül-Azim: Allahu Azimüşşan ve Kitabı olan yüce Kur’an kesinlikle doğru söylemekte, Hakkı ve hayrı bildirmektedir. Biz de Onu tasdik ederiz ve her konuda şaşmaz bire ölçü ediniriz.

Zaman yazarlarından ve Fetullah yalakalarından Abdülhamit Bilici; “Dış politikada Erbakan-Erdoğan farkı!” yazısında:

Belçika’nın Anvers kentinde Türk sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle buluşan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, AK Parti hükümetinin Mavi Marmara trajedisi sonrası yaşadığı bir hayal kırıklığına dikkat çekiyordu.

Dünyanın dört bir tarafında vicdanı olan herkesin İsrail’in işlediği bu devlet terörü karşısında çok ciddi bir duyarlılık sergilediğini vurgulayan Bağış, bu kanlı saldırı karşısında bazı Müslüman ülke liderlerinin, Papa 16. Benediktus’un gösterdiği hassasiyeti dahi gösteremediğinden yakınıyordu.

Bağış’ın bu eleştirisinde haksız olduğunu kim söyleyebilir? Dünyanın en stratejik bölgesinde yer alan, en stratejik maddeleri kontrol eden ve 1 buçuk milyar gibi devasa bir nüfusa sahip olan İslam dünyasındaki yönetimlerde biraz duyarlılık olsa Gazze’deki dram yıllardır sürer miydi?” diye soruyor, böylece çok ucuz bir hamaset yapıyor ama nedense:

İsrail’in Gazze’ye yardım gemilerine yönelik bu vahşi saldırıları karşısında, bırakın vicdanlı ve duyarlı bir Müslüman din adamını, hatta insaflı bir papaz ve haham kadar bile tepki koyamayan, hatta “meşru otorite” kabul ettiği İsrail’i dolaylı haklı çıkaran şu Fetullah Hocalarının talihsiz tavrına hiç değinmiyordu.

Ardından, AKP hükümetine ve devlet yetkililerine: “Aman ha İsrail’le ters düşmeyin, ABD ile sakın didişmeyin. Haddinizi bilin ve başınıza belayı davet etmeyin” anlamında münafıkça uyarılarda bulunuyordu.

“Ancak Bağış’ın Müslüman yönetimleri hedef alan bu eleştirisi, Türkiye ve AK Parti iktidarı için de dersler içeriyor. Demek ki, kendi içinde hâlâ ciddi sorunlarla boğuşan ve henüz dünya dengelerinde layık olduğu konumun uzağında bulunan Türkiye’nin, dış politikada daha dikkatli olması ve asla Müslüman yönetimlere güvenerek hareket etmemesi gerekiyor.” Diyordu.

Abdülhamit Bilici, bizim yıllardır haykırdığımız, ama bazılarına bir türlü inandıramadığımız:

“Necmettin Erbakan İslam’ın ve mazlumların, Recep Erdoğan ise haçlı Batının ve Barbarların hizmetkarıdırgerçeğini şöyle itiraf ediyordu.

“İslam dünyasının farklı köşelerinden insanlarla Washington’da katıldığımız bir panelde İhvan hareketine bağlı bir genç olan İbrahim Hudeybi, AK Parti tecrübesini incelerken Başbakan Erbakan ve Başbakan Erdoğan’ı, dış politika açısından karşılaştırmış ve tercihinin ikincisinden yana olduğunu söylemişti.

Panele katılan isimler, iki liderin dünyaya bakışları arasındaki farkı şöyle özetliyordu: Erbakan, ilk gezisini Tahran’a yaparken, Erdoğan Brüksel’i tercih etti. İslam birliği idealini öne çıkaran Erbakan, D-8 adındaki oluşum için çaba harcarken, Erdoğan AB’ye önem verdi. Çünkü Erdoğan, Erbakan’ın soğuk baktığı AB sürecinin, demokrasi için önemini kavramıştı. Erdoğan’ın Batı siyaseti, İslam dünyasını unutmak değildi. İlk kez, Erdoğan döneminde İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreterliği’ne bir Türk seçilmişti.

Erbakan, bir dinî lider gibi ortaya çıkarken, Erdoğan siyasî bir liderdi. Erdoğan, manevî bir lider değil, ortalama bir Türk vatandaşıydı. Bir yanda Avrupalı liderlerle futbol oynuyor, şakalaşıyor; diğer yanda Peres’e ‘one minute’ diyor; Obama ile Putin’le ilişki kurduğu gibi taksici ile esnafla da konuşabiliyordu.”

Oysa, AKP’nin “Eksen”i, Milli Görüşe hıyanet ederken kaymıştı ve artık Şeytani Güçlerin hizmetkarıydı!.

Bir zamanlar AKP’yi “ABD ve AB güdümünde olmakla” suçlayıp sataşan sözde muhalifler, şimdi de “Eksen kayması, Batıyı bırakıp Doğuya yanaşması” bahanesiyle hükümete yüklenip saçmalamaktaydı. Çünkü Cumhurbaşkanından Başbakanına, Meclis Başkanından Bakanlarına tüm AKP kadroları “Böyle bir eksen kaymasının asla mümkün ve söz konusu olmadığını, Türkiye’nin Batıdan kesinlikle kopmayacağını açıklayıp durmuşlardı. Hatta AKP’liler bu iddiaları bir küfür ve hakaret gibi algılamış ve hırçınlaşmışlardı.

Evet AKP’lilerin “Kesinlikle bir eksen kayması olmayacaktır, Türkiye Batıdan kopmayacaktır” açıklamaları samimi bir gerçeği yansıtmaktaydı. Bazı merkezleri oyalamaya ve avutma taktiği olarak konuşulduğu sanılmamalıydı. Çünkü asla yanlış konuşmayan Kur’an şöyle buyurmaktaydı:

“Kim kendisine hıyanet ve istikamet yolu apaçık belli olduktan sonra, (Dünyalık makam ve menfaatler karşılığı kutsal davasını satar da) Elçiye muhalefet ederek kopup ayrılırsa, ve Müminlerin yolundan başka (ve batıl) bir yola tabi olursa, Onu (dünyada artık) döndüğü (bu batıl ve bozuk) yolda bırakırız (hidayetini karartırız ahrette ise) cehenneme sokarız. Ne kötü ( ve dayanılmaz, aşağılayıcı ve azaplandırıcı) bir yataktır o.”[10]

İlim, ibadet ve hizmetleriyle dünyalık şöhret peşine düşen BEL’AM’lar ve günümüzdeki örnekleri.

“(Ey Resulüm) Onlara, kendisine ayetlerimizi (Dini bilgi ve hikmetleri öğrettiğimiz şu) kişinin haberini anlat (ki, bugünkü Bel’am benzeri bilgiçleri tanısın ve sakınsınlar)

O bundan (ilim ve ibadet huzurundan ve zulümle cihat şuurundan) sıyrılıp uzaklaşmış, Şeytan (ve tağutlar) Onu peşine takmıştı. O da sonunda “Ğaviy” (Tuğyana kapılıp azgınlaşan ve tağuta tapanlardan) olup çıkmıştı.

Eğer biz dileseydik (O Bel’am kafalı kişiler Hakta ve hayırda sebat etseydi) Onu bununla (ilim ve takvayla) yükseltip (şerefli kılardık). Ama O arza (dünyaya) meyledip (burada sonsuz kalacakmış gibi davrandı.) Nefsü hevasının (arzularına ve gururuna) kapıldı.

Onun durumu, üstüne varsan (her şeyi aleyhine zannettiği için korkusundan) dilini sarkıtıp soluyan; kendi haline bıraksan da(vicdani kuşkuları ve fıtrat bozuklukları nedeniyle, yine) dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumunu andırır. İşte ayetlerimizi yalanlayıp (Tağuti güçlere yalakalık için Kur’anı yanlış yorumlayan) topluluğun durumu (böyle bir şaşkınlıktır)”[11]

Ayetlerimizi yalanlayanları (ve zalim güçlerin keyfine göre yorumlayanları) Onları bilmeyecekleri (ve fark edemeyecekleri) bir yönden ( ve Rabbani yöntemlerimle) derece derece (helake ve hezimete) yaklaştıracağız.

Onlara bir süre tanımam (kimseyi aldatmamalıdır). Hiç şüphesiz benim tuzak düzenim sapasağlamdır”[12]

“Artık, Allah’ın sapıttırdığı kimseye hidayet verecek yoktur ve Onları tuğyanları (tağutlara kullukları ve marazlı münafıklıkları) içinde şaşkınca dolaşır biçimde bırakır”[13]

 

 



[1] Nisa Suresi: Ayet:60 ve 61

[2] Nisa Suresi: Ayet:51 ve 52

[3] Nisa Suresi: Ayet: 76

[4] Bakara Suresi: Ayet: 256 ve 257

[5] Zümer Suresi: Ayet:14

[6] Zümer Suresi: Ayet:17

[7] Nahl Suresi: Ayet:36

[8] Maide Suresi: Ayet: 59-60

[9] Maide Suresi: Ayet:61

[10] Nisa Suresi: Ayet:115

[11] Araf Suresi: Ayet: 175 ve 176

[12] Araf Suresi: Ayet: 182-183)

[13] Araf Suresi: Ayet:186

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Subscribe
Bildir
4 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

merhaba
Sayın Akgül,

Fikirlerinizde katılmadığım unsurlar olsa da sizi kutluyorum. Derginiz ve siteniz pekçok konuda gerçekten enformasyonel nitelikte. Bilhassa Milli Görüş’le karıştırılan mevcut iktidar, Sabetaycılık, ve tabii Gülenizm. Emin olamayıp kıyaslama yaptığımda tutarlı pekçok bilgiye rastladım. Kendi sitemde pek çok alıntı yapıyorum yazılarınızdan. Kaynak göstererek tabii..

Esenlikle kalınız üstadım.
Başarılarınızın devamını dilerim..

merhaba
Sayın Akgül,

Fikirlerinizde katılmadığım unsurlar olsa da sizi kutluyorum. Derginiz ve siteniz pekçok konuda gerçekten enformasyonel nitelikte. Bilhassa Milli Görüş’le karıştırılan mevcut iktidar, Sabetaycılık, ve tabii Gülenizm. Emin olamayıp kıyaslama yaptığımda tutarlı pekçok bilgiye rastladım. Kendi sitemde pek çok alıntı yapıyorum yazılarınızdan. Kaynak göstererek tabii..

Esenlikle kalınız üstadım.
Başarılarınızın devamını dilerim..

BAŞKA SÖZE GEREK YOK
ŞU FETUULLAH VE TAYYİB’İN TARİH BOYUNCA HİÇBİR HAİNİN VERMEDİĞİ KADAR İSLAMA VE İNSANLIĞA ZARAR VERDİKLRİNİ ARTIK DAHA NET GÖRMEKTE VE TANIK OLMAKTAYIZ. HALA DAHA BU İKİ KABİL ADAMI KORUYUP KOLLAMAYA ÇALIŞAN VE YAPTIKLARI ZARAR VE TAHRİBATLARA KILIF UYDURMAYA KALKIŞAN ÇEVRELERİN BU GAFLETTEN VAZGEÇMELERİ GEREKMEKTEDİR. ÇÜNKÜ ZAMAN SAFLARI BELİRLEME ZAMANIDIR. ALLAH MUHAFAZA YARIN GEÇ KALMIŞ OLABİLİRSİNİZ. CENNET UCUZ DEĞİL CEHENNEMDE LÜZUMSUZ DEĞİL. KABİLİN YOLUNDA GİDENLER MAKAM MEVKİ, ŞAN ŞÖHRET, PARA SERVET PEŞİNDE AHİRETLERİNDEN VAZGEÇİP DÜNYAYI TERCİH ETMİŞLERDİR. SİZ ONLARDAN BİRİ OLMAYIN. SİZ ALLAH’a SIĞINARAK VE RESULÜN’ÜN YOLUNDA GİDEREK, KURAN’a SARILARAK VE MİLLİ GÖRÜŞ VE ERBAKAN HOCANIN BELİRLEDİĞİ İSTİKAMETTE ÇALIŞARAK ZAFERE ULAŞABİLİRSİNİZ. GERÇEKTE BU HAKİKATTE BU. ZAMAN BUNU SU GİBİ BERRAK OLARAK ORTAYA ÇIKARMIŞTIR. AHMET HOCAMIZADA YİNE BÖYLESİNE ÖNEMLİ BİR KONUDA BİZLERİ AYDINLATIP GERÇEKLERİ GÖRMEMİZE VESİLE OLDUKLARI İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUZ. ALLAH RAZI OLSUN. HOCAM ELLERİNİZDEN ÖPÜYORUM. ALLAH’A EMANET OLUN.

BAŞKA SÖZE GEREK YOK
ŞU FETUULLAH VE TAYYİB’İN TARİH BOYUNCA HİÇBİR HAİNİN VERMEDİĞİ KADAR İSLAMA VE İNSANLIĞA ZARAR VERDİKLRİNİ ARTIK DAHA NET GÖRMEKTE VE TANIK OLMAKTAYIZ. HALA DAHA BU İKİ KABİL ADAMI KORUYUP KOLLAMAYA ÇALIŞAN VE YAPTIKLARI ZARAR VE TAHRİBATLARA KILIF UYDURMAYA KALKIŞAN ÇEVRELERİN BU GAFLETTEN VAZGEÇMELERİ GEREKMEKTEDİR. ÇÜNKÜ ZAMAN SAFLARI BELİRLEME ZAMANIDIR. ALLAH MUHAFAZA YARIN GEÇ KALMIŞ OLABİLİRSİNİZ. CENNET UCUZ DEĞİL CEHENNEMDE LÜZUMSUZ DEĞİL. KABİLİN YOLUNDA GİDENLER MAKAM MEVKİ, ŞAN ŞÖHRET, PARA SERVET PEŞİNDE AHİRETLERİNDEN VAZGEÇİP DÜNYAYI TERCİH ETMİŞLERDİR. SİZ ONLARDAN BİRİ OLMAYIN. SİZ ALLAH’a SIĞINARAK VE RESULÜN’ÜN YOLUNDA GİDEREK, KURAN’a SARILARAK VE MİLLİ GÖRÜŞ VE ERBAKAN HOCANIN BELİRLEDİĞİ İSTİKAMETTE ÇALIŞARAK ZAFERE ULAŞABİLİRSİNİZ. GERÇEKTE BU HAKİKATTE BU. ZAMAN BUNU SU GİBİ BERRAK OLARAK ORTAYA ÇIKARMIŞTIR. AHMET HOCAMIZADA YİNE BÖYLESİNE ÖNEMLİ BİR KONUDA BİZLERİ AYDINLATIP GERÇEKLERİ GÖRMEMİZE VESİLE OLDUKLARI İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUZ. ALLAH RAZI OLSUN. HOCAM ELLERİNİZDEN ÖPÜYORUM. ALLAH’A EMANET OLUN.

Picture of İsmet SEZGİN

İsmet SEZGİN

YORUMLAR

Son Yorumlar
4
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...