Siz, 12 Eylül Darbesiyle; sağ-sol anarşisini bir iç savaş provası olarak kızıştıran… Kanlı kardeş kavgasıyla fiilen kurtarılmış bölgeler oluşturan ve binlerce masum gencimize kıyarak Türkiye’mizi parçalayıp bir Komünist diktatörlük kurmayı planlayan dış güçlerin ve işbirlikçi hainlerin şeytani planlarını son anda bozacak kadar cesaretliydiniz! Ama tek kurtuluş çaresi olarak kalan askeri müdahaleye izin vermeyip Türkiye Cumhuriyeti’nin dağıtılmasını arzulayan Amerika’yı, onların işine yarayacak sonuçları hazırlayacağınızı söyleyip avutacak, daha doğrusu uyutacak kadar da ferasetliydiniz!.. Konya’mızda; kutsal kentimiz ve ilk kıblemiz Kudüs’ü başkent ilan etmeye ve işgal ettiği Filistin topraklarındaki Siyonizm’in Arzı Mevud hayaline erişmeye heveslenen İsrail’i tel’in mitingi tertipledi bahanesiyle MSP’ye karşı çıktığınız halde, İsrail ile diplomatik ilişkileri en alt düzeye indirecek kadar dirayetliydiniz!. Müslüman halkımızla birlikte Mekke’ye gidip ihram giyen ve Kabe-i Şerifi huşu ve huzurla tavaf edip Hacı olan ilk T.C Devlet Başkanı sıfatını şerefle kabullenecek kadar metanetliydiniz! Siz Mekke’de Kâbe-i Şerifin içerisine girip kutsal makamlara bizzat secde edip yüz süren ve yine Medine’de Hz. Peygamber Efendimizin mübarek kabrinin içerisine girip dua eden pek ender nasipli kimselerdendiniz. (Gazeteci İlnur Çevik, TV. canlı yayında anlatmıştı.) Dönemin MEB Vehbi Dinçerler’e talimat verip, okullardaki tarih kitaplarından Ecdadımız Osmanlı’ya ve Sultan Abdulhamit gibi Padişahlara hakaret içeren ifadelerin çıkarılmasını sağlayan duyarlı ve tutarlı bir şahsiyettiniz! (Konyalı emekli tarih öğretmeni ve yazar Yücel Kemendi Bey aktarmıştı ve bu resmi belge hala okullarda bulunmaktaydı.)
12 Eylül Darbesinin ilk aylarında, Ankara Kızılay’daki PTT Merkez Şubesi’nden arkadaşlarımızla birlikte Zatı Alinize yönelik: “Sn. Genel Kurmay Başkanı, Devlet Başkanı ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Org. Kenan Evren’e… Daha önce Televizyon ve Radyodaki demeçlerinizde Türkiye’nin zararına hiçbir adım atmayacağınızı ve Siyasi parti yetkililerini olağanüstü mahkemelerde yargılamayacağınızı söylediğiniz halde, maalesef şimdi özellikle MSP ve MHP’yi askeri mahkemelerde yargılayarak ve Erbakan Hoca’nın Milli kalkınma projelerini askıya alarak bu sözlerinize aykırı hareket etmektesiniz. Bunun nedenlerini ve hedeflerini merak ediyor ve yanıtınızı bekliyoruz…” anlamında bir telgraf çekmiştik. Herkes bu yüzden bize hakaret ve eziyet edileceğini ve tutuklanıp hapse gönderileceğimizi beklerken, Siz genel sekreteriniz olan bir Korgeneral imzasıyla “Telgrafın tarafınıza ulaştığını teklif ve tenkitlerimizin ciddiye alındığını” belirten bir yanıt göndermiş, sadece Ankara’dan görevlendirilen özel MİT elemanlarıyla Elazığ’daki evimizin yakın çevresinde bizimle ilgili –asla kendimize ve ailelerimize sıkıntı vermeden– gerekli araştırmaları yaptıracak kadar adaletli ve asaletliydiniz!…
Elbette, her insan gibi; sizin de yanlışlarınız, yanılgılarınız, ön yargılarınız ve saplantılarınız vardı, olabilirdi… Ve bunların bir kısmını Aziz Erbakan Hocamız zaten dile getirmiş ve hataları düzeltmişti. Ama acaba bu Milletin, bu ülkenin ve bu devletin yararına olacak neler yaptınız ki, daha önce “Kadife potinli general!” diye alkışlayıp sahiplendikleri halde, sonunda ABD ve AB yetkilileri, Siyonist Yahudi Lobileri, içimizdeki masonik çevreler ve işbirlikçileri ve bunların tetikçileri ve değnekçileri hep bir ağızdan size ve konseyinize düşman kesilmişlerdi!?
Yoksa E. Diyanet Reisi Merhum A. Hamdi Akseki’ye hazırlattığı gerçekten mükemmel ve müstesna bir manevi eğitim rehberi olan “Askere Din Kitabını”, askeri okullarda ve kışlalarda resmen okutan Atatürk’ün izinden giderek, Milli Eğitim’de Din Dersi mecburiyetini Anayasa maddesi haline getirdiğiniz için mi bazı kâfirler ve içimizdeki gafiller sizi hedef haline getirmişlerdi? Veya, yıllarca uğraştığımız halde akademi statüsü bile verilmeyen İslam Enstitülerinin hepsini ilahiyat fakültesine çevirip, böylece hayatı boyunca “öğretmen” sınıfında kalacak binlerce ilahiyatçıya doktora ve profesörlük yolunu açtığınız ve din eğitimi alanlara etiket ve etkinlik kazandırdığınız için mi, şeytani kesimler ve istismarcı dinciler size karşı hücuma geçmişlerdi? Acaba bu kıcıklıkla mı, bazı Komünist kafalı ulusalcı artıkları sizi kastederek: “Erbakan zindanda ama düşünceleri ve projeleri iktidarda!” diyerek derin bir kin ve garez sergilemişlerdi?
Sağlığınız elverdiği müddetçe Milli Çözüm Dergimizi ve kitap hediyelerimizi memnuniyetle kabul ve takip etmiştiniz. Paşam, her şeye rağmen Siz, şuurlu ve sorumlu bir Türk askeri gibi davranmaya, bu doğrultuda yaşamaya gayret gösterdiniz, şahsiyet ve haysiyetinizden taviz vermediniz… Ve sonunda onurlu ve huzurlu bir ölümle bu fani dünyaya ve fenalık yurduna veda ettiniz. Askerlik gibi, saygın olduğu kadar sıkıntılı ve sarsıcı görevleriniz süresince ve en zor günlerimizde size her halde destek veren ve sadakatle seven merhume eşiniz Sekine Hanımefendi’nin bir kalp krizi sonucu felç geçirdiği uzun hastalık döneminde ve Zatı alinizin en rütbeli ve yetkili mevkilerde bulunduğunuz süreçte, resmi ve özel pek çok hastane, özel itina ile bakımını üstlenmek üzere sizden rica ettiklerinde: “Hayır olmaz!. Kırk sene ve en zorlu görevlerimde bana gönüllü arkadaş olan muhterem eşimin hizmetini şimdi kendi ellerimle yapmak, şefkat ve muhabbet dolu bakışlarımla Onu rahatlatmak benim insani ve vicdani vefa borcumdur!” diyerek yıllarca eşinize can yoldaşı olmak hasletini ve hassasiyetini göstermiştiniz! Şimdi ulema, evliya ve takva geçinen pek çok zevata sormak isterim: Sizler; yüksek makamlı, varlıklı ve sağlıklı olduğunuz halde, yatalak olan hanımınıza böyle 3 yıl değil, hatta 3 ay bile, sırf onun gönlü kırılmasın diye bizzat evinizde bakabilecek, kendiniz dahil acaba kaç muhterem sayabilirsiniz?
Rahmetli Ahmet Kenan Evren Paşam, Siz bize; Amerika’ya uşaklık, Haçlı Papa’ya yavşaklık yapan ve İslam’ın özünü boşaltıp toplumu kabuğuyla aldatıp saptıran Cemaat ve tarikatlardan da… Gavurlarla bir olup Irak’ı, Libya’yı ve Suriye’yi cehenneme çeviren ve PKK ile el ele verip Türkiye’mizi bölmeye yeltenen, faizi ve eşcinselliği mübah ve meşru hale getiren “dindar kahraman” kılıflı partilerden ve zinayı suç olmaktan çıkaran rezillerden de çok daha değerli ve dengeliydiniz! On binlerce sivil ve savunmasız masumun ve güvenlik mensubumuzun katili, eli kanlı vicdanı kararmış PKK’nın sivil ve şımarık sekreteri Selahattin Demirtaş’la birlikte; diğer solcu, sağcı ve sözde İslamcı partilerin, cenaze töreninize katılmama kararı almasıyla: aslında hepsinin, Sizin şeytani planlarını boşa çıkardığınız dış (Siyonist) odakların emrinde ve güdümünde olduklarını da ölümünüzle ispat ettiniz… Her gün yüzlerce, toplamda on binlerce cana mal olan, halkımızı artık sokağa çıkamaz hale sokan ve ülkemizi parçalamayı amaçlayan o kiralık figürlerin yaşattığı karanlık günleri; Sizin GKB olmanızdan on beş yıl öncesinden başlatan dış güçler ve işbirlikçiler, o dönemlerin sorumlusu olarak da Sizi gösterme gayretiyle, güya darbeye mazeret ve meşruiyet üretmeye yeltendiğinizi söyleyip bu safsataları beyinsizlere beğendirseler de, çok yakında tarihi belgeler ve gerçekçi bilgilerle bütün gizli ve kirli gelişmeler ortaya dökülecek ve hak ettiğiniz itibarı göreceksiniz! Gavurlukları katmerli, İslamiyet ve Türkiye düşmanlıkları tescilli; Financial Times, The Guardian Gazetesi, Telegraph Gazetesi, BBC internet sitesi gibi İngiliz medyasının: “Türkiye hala Kenan Evren’in tesirinden ve tedbirlerinden kurtulamadı!.” şeklinde yazılar ve yorumlar yayınlaması da bu kanaatlerimizin doğruluğunu göstermekteydi. (Bak: www.cnnturk.com / 11.05.2015) Yani İngiliz Siyonistlerle, iz’an ve vicdandan ilgisiz yerli siyasilerimiz, Kenan Paşa’ya hakaret ve husumet konusunda aynı çizgideydi.
Saygı değer Kenan Paşam! Şimdi kendi bakış açılarıyla, çoğu da kuyruk acılarıyla, aleyhinize çok şeyler söylendi, söylenecektir… Ancak Biz, sizi “kendi ölümüz” sayıyor ve “ölülerinizi hayırla anın” hadisinin hükmünce size rahmet ve mağfiret diliyoruz. Evet, herhalde biz de Partimizi, Hakka ve halka hizmet vesilesi olan derneklerimizi ve dergilerimizi seviyoruz, sahipleniyoruz; ancak dinimizi, devletimizi, ülkemizi ve Milletimizi hepsinden daha çok sevdiğimiz içindir ki, milli birlik dirliğimize hizmet edenleri hayırla yad ediyoruz.
Bu vesileyle başta Asil Silahlı Kuvvetlerimize, Aziz Milletimize ve kederli ailesine taziyelerimizi sunuyoruz.
Milli Çözüm Dergisi adına
Ahmet Akgül

Ahiret = Hayret Alemi
Ahiret = Hayret Alemi
Dünyada nice evliya sanılanların EŞKİYA, nice eşkiya sanılanların ise EVLİYA olduğunun gerçekleştiği yermiş AHİRET!..O yüzden Ahiretin diğer adına HAYRET ALEMİ denmiş.
Bu makale ile ölçümüz ne olmalı , bir insan milli mi yoksa kirli mi , insanları tanımaya anlamaya yönelik mükemmel bir ölçüt niteliğinde MİHENK denilebilecek yol gösteren bir yazı olmuş.. Muhterem Ahmet hocamıza sonsuz teşekkürlerimizi saygılarımızı arzetmeyi vazife addederim.