BİZİ ALDATAN, BİZDEN DEĞİLDİR!
Kul hakkı yiyenler, korkmaz Mevlâ’dan
Arsızdan hırsızdan, mücahit olmaz!..
Soğan ekmek evla, peynir helvadan
Demir beton çalan, mütahit olmaz
Hilekâr huysuzdan, mücahit olmaz!..
Güvenen kardeşe, hıyanet eden
Arsa dükkân alıp, kamyonet eden
Hıyanet tavrını, sıyanet1 eden
Zalimden aşağı, bir fasit olmaz!..
Uyuz ayarsızdan, mücahit olmaz!..
Haram para ile, hayır yapılmaz
Mert ve dürüst mü’min, hırsa kapılmaz
Vicdan bozulmazsa, Hak’tan sapılmaz
Ham toprak kerpiçten, granit2 olmaz!..
Fırsatçı gaspçıdan, mücahit olmaz!..
Her an gözetliyor, İlahi radar
Riya ve numara, bir yere kadar
Bil sonunda herkes, ettiğin tadar
Hain has davaya, müşahit olmaz!..
Allah’la aldatan, mücahit olmaz!..
Yirmi yıl uyardık, aldattım sandı
Mağdur ettikleri, kardeş Hasan’dı
Bak çıban deşildi, herkes usandı
Münafık cennete, müsait olmaz!..
Ucuz kahramandan, mücahit olmaz!..
Taklitle taksitle, âlim olur mu
Ehli vicdan zulme, halim olur mu
Hem hainden daha, zalim olur mu
Adil Düzen bilmez, müçtehit olmaz!..
Riyakâr rantçıdan, mücahit olmaz!..
Din istismarından, Hak galip çıkar
Sonunda koynundan, Haç salip3 çıkar
Dava Allah’ındır, hep talip çıkar
Her şey Hak’tan bilmez, muvahhit4 olmaz!..
Yalancı nursuzdan, mücahit olmaz!..
Hidayet Hak’tandır, layıka verir
Ahrete inanan, yüreği erir
Çün “Bizi aldatan, bizden değildir.”5
Kader inkârcıda, akait6 olmaz!..
Kul hakkı çalandan, mücahit olmaz!..
Haini koruyan, ayarı düşük
O büyük sandığın, değeri küçük
Koca dağ gördüğün, basit bir höyük7
Mü’min münafıkla, müttehit8 olmaz!..
“Ahmaktan alçaktan, mücahit olmaz!..”9
- Sıyanet: Saklamak, korumak.
- Granit: Mermer gibi sert kaya.
- Salip: Hristiyanların Haç takması.
- Muvahhit: Allah’ı birleyen mü’min.
- Hadis-i şerif.
- Akait: İman esasları, İslam’a bağlılık.
- Höyük: Yığma tepeler.
- Müttehit: Birlik olmak, iş birliği yapmak.
- Rahmetli Erbakan Hoca’nın bir sözü.

HAİN; HAK DAVAYA SIZAR OLURMUŞ!..
Kardeşine tuzak, kurmak isteyen
Kendi huzuruna, hızar1 olurmuş!..
Hakkın karşısında, durmak isteyen
Kendi kuyusunu, kazar olurmuş!..
Hasetle fesatla, hayra varılmaz
Vicdanlı bir mü’min, şerre sarılmaz
Takdire inanan, Hak’tan ayrılmaz
Çün bozuk yol ona, mezar olurmuş!..
“Mü’min günah işler, yalan hariçtir”2
Yalanla yalama, insan bir hiçtir
O tuğla sanılan, kumdan kerpiçtir
Hain; Hak davaya, sızar olurmuş!..
Allah’ı aldatmak, isteyen gafil
Sonunda hep rezil, olursun sefil
Kudrete aynıdır, karınca ve fil
Haddin bilmeyene, azar3 olurmuş!..
Dilde zikir kalpte, tesbih olmalı
Hesap tuzak bırak, hasbi4 olmalı
İnsanın kazancı, kesbi5 olmalı
Herkes hainlerden, bizar6 olurmuş!..
İnançlı çırpınır, ahiret için
İstismarcı koşar, ganimet için
Sen çalış hayırlı, akıbet için
Sabırsıza zaman, uzar olurmuş!..
Dostun kaymasına, sakın sevinme
Musibet; imtihan, boşa dövünme
Fazilet Rahman’dan, şişip övünme
Meziyetin gizle, nazar olurmuş!..
Sana ayna tutan, dostun sayılır
Kusurun görmezsen, şirke kayılır
Kimi nasihati, duyar ayılır
Akıllı nefsine, kızar olurmuş!..
Hâlâ münafıkla, sen iş tutarsın
Şeytan zokasını, kötü yutarsın
Kuş beyninle Ağrı, Dağı’n tartarsın
Nifak; iman özün, bozar olurmuş!..
Hocanı kandırma, huyun bıraksan
Has pehlivan olup, nefsini yıksan
Sen Allah yolunda, sefere çıksan
Bil, sonunda zafer, hazar7 olurmuş!..
Hesap korkusuyla, dünya dar ise
Gönlünde davanın, derdi var ise
Bir mü’min kuluna, Mevlâ yâr ise
Kalbi şair; eli, yazar olurmuş!..
Madem imtihandır şu alem bize
Emin olma bitmeden, çıkmadan vize
Kalbi Allah biliyor, biz baktık söze
Örnek olmak beklerken; ibretlik bize
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin (Kur’an’a uyun), Peygambere (sünnetine tâbi olun), ve sizden olan “Ulu’l-Emr’e” (yani, inandığınız gibi Hakk ve hayır üzere sizi yönetenlere, adil devlete ve hükümete, gerçek ilim ve içtihat ehline) de itaat edin. Eğer herhangi bir hususta anlaşamayıp çekişirseniz, onu hemen Allah’a (Kur’an’a) ve Resulüne (Sünnete) arz edip (bunlara göre hüküm verin. Sorunlarınızı; sarih ayetleri ve sahih hadisleri esas alarak, akıl ve ilim yoluyla kıyas yaparak, İÇTİHAT yöntemiyle çözmeyi öğrenin). Şayet Allah’a ve ahirete inanıyorsanız, bu sizin için daha hayırlıdır ve dönüp erişilecek netice olarak daha güzeldir.
(Nisâ Suresi 59)
Ebu’d-Derda ile Resulullah (a.s.m) arasında şöyle bir konuşma geçer:
– Ebu’d-Derda: Yâ Resulallah! Mümin hırsızlık yapar mı?
– Resulullah (a.s.m): Evet, bazen olabilir.
– Ebu’d-Derda: Peki, mümin zina edebilir mi?
– Resulullah (a.s.m): Ebu’d-Derda hoşlanmazsa da “Evet!”.
– Ebu’d-Derda: Peki, mümin yalan söyler mi?
– Resulullah (a.s.m): “Yalanı ancak iman etmeyen kimse uydurur.”(Kenzu’l-Ummal, h. No: 8994).
Mümin müminin dayanağıdır. Ona hıyanet etmez, aldatmaz, yalan söylemez.
Rabbim şu kısacık fani dünyada niyetlerimizi bozup aldatan etmesin. Niyetimizi ve eylemimizi son nefese kadar halis eylesin.
FESATLIK YAPMA, YAZIKTIR!
Benlik gurur dava, eder durursun
Bu kibir bencillik, fitne bızıktır!..1
Haset oklarıyla, kardeş vurursun
Emeğini telef, etme yazıktır
Çiğ ve çirkef kişi, vıttır vızıktır!..2
Dostlar arasını, bozmak isteyen
Sadıklara tuzak, kazmak isteyen
Karnesine “fesat!..”, yazmak isteyen
Şeytan sevindiren, basit mızıktır3
Emeklerin boşa, verme yazıktır!..
Dava ehlin birbi-rine üşürür4
O kişi İblis’e, yemek püşürür5
Tevazu yüceltir, kibir düşürür
Bil gurur has yüze, düşen çızıktır6
Nefsine kapılma, ömren yazıktır!..
Yetki verilince, şımarma sakın
İnsanlık insaftır, edebin takın
Rahman’a uzaktır, Şeytana yakın
Gurur ehli kendin, sanır hazıktır7
Ahiretin yıkma, sana yazıktır!..
Unutma baş Şeytan, bizle uğraşır
“Ben” duygusun aşan, hayra ulaşır
Şımarıp şaşıran, şerre bulaşır
İster Macir Zaza, ister Kızık’tır8
Kim Hak’tan ayrılsa, ona yazıktır!..
Halis mü’min yüzü, kararıp solmaz
Ne takdir edilmiş, başkası olmaz
Hile haram ile, fazlası dolmaz
Herkesin nasibi, ona rızıktır
Rabbe baş kaldırma, sana yazıktır!..
Biz destek beklerken, bir de üzmeyin
Bahane uydurup, yalan düzmeyin
Hakk Milli Çözümle, bağız çözmeyin
Nefs davası güden, haza fasıktır
Nura kir katmayın, size yazıktır!..
Haksızlık yaptı-ğımız sanarsın
Şeytana aldanır, nefse kanarsın
Toparlan be kardeş, sonra yanarsın
Hakkın terazisi, gayet naziktir
Bozmaya kalkışma, sana yazıktır!..
Tevbekâr olmazsan, dürüst müstakim
İntikamın alır, “Aziz müntakim…”
Allah ki Adildir, “Alimün Hâkim…”
Pişman çok yalvarır, sesi kısıktır
Sıdk ile Hakka dön, yoksa yazıktır!..
Henüz devlet nimet, verilmemişken
Zafer ganimete, erilmemişken
Sırat geçip Cennete, girilmemişken
Nedir bu şaşkınlık, bu hazımsızlık
Bu uyarı sana, şefkat zımzıktır9
Gel kendini topla, kardeş yazıktır!..
1- Bızık: Şeytanın parmak atması
2- Vıttırı vızık: Hiçbir işe yaramaz, çürük yapı
3- Mızık: Oyun bozmak, fesatlık için fırsat kollamak
4- Üşürmek: Saldırmak
5- Püşürmek: Pişirmek
6- Çızık: Çizgi, iz bırakmak
7- Hazık: Bir işte ustalaşmış, tecrübe kazanmış
8- Kızık: Türklerin Oğuz Boylarından biri
9- Zımzık: Yumruk, sımsıkı
Haram para ile, hayır yapılmaz
Mert ve dürüst mü’min, hırsa kapılmaz
Vicdan bozulmazsa, Hak’tan sapılmaz
Ham toprak kerpiçten, granit olmaz!..
Fırsatçı gaspçıdan, mücahit olmaz!..
.
İmanın özü samimiyettir. Haktan taraf olmak ve nefsimizi terbiye etmekle bu olgunluğa ulaşırız.
Müminin, nereye harcama yaptığı kadar, nereden kazandığı da önemlidir. Yapılan hizmet ve gayretler, alınteri ile kazanılmış helal para ile yapılmalıdır.
Mümin, her daim dürüst ve mert olur. Fırsatçılıktan uzak durur ve hırsa kapılmaz. Vicdani sorumluluğunu asla terk etmez. Hamlıktan kurtulup, olgunlaşmaya çalışır.
.
Rabbimiz bizleri, imanı kemale ulaşmış sadık müminlerden olmayı nasip eylesin.
.
Kimlerden Mücahit Olmaz:
Hilekâr huysuzdan, mücahit olmaz!..
Uyuz ayarsızdan, mücahit olmaz!..
Fırsatçı gaspçıdan, mücahit olmaz!.
Allah’la aldatan, mücahit olmaz!..
Ucuz kahramandan, mücahit olmaz!..
Riyakâr rantçıdan, mücahit olmaz!..
Yalancı nursuzdan, mücahit olmaz!..
Kul hakkı çalandan, mücahit olmaz!.
“Ahmaktan alçaktan, mücahit olmaz!..”
Bizi aldatan bizden değildir!.. Çünkü hidayet vesilemiz; Allah’a Resulüne bağlı olan emir sahibine tâbi ve taraf olarak iyilikten doğruluktan faydalıdan güzelden ve adil olandan yana yaşam sürmekle mümkündür. Ya değilse tam tersi olur ise iyi doğru faydalı güzelden yanaymış gibi görünür ama sadece sahte bir tavırdan öte gitmezse yani samimi olmaz isek felaket sebebimiz olur yaşantımız… Nuh Suresinde 23. ayetinde ifade edilen putlar vardı ya : ” altın ve serveti, güç ve kuvveti, kadın ve şehveti, rızık ve emniyeti temsil eden putlar”
Bu putlar somut elle tutulabilen gözle görülebilen . Ya birde soyut putlar var ki örneğin yardım edersin yardım ettiğinden sevgi saygı hürmet beklersin o saygıyı hürmeti göstermedi mi farklı yollarla intikam alırsın bu kişiye faizci derler değil mi yaptığı maddi yardıma karşı manevi (soyut) beklenti içinde olmak bir teşekkür beklemek bir güler yüz bile beklemek faizdir o beklediğini alırsan. Derdin yardım değil derdin vicdanını okşamak ve bir kısım soyut karşılıklara sahip olmak.
Milli Çözüm Şairi ne güzel buyurmuş: Tapındığın, makam cüzdan , Bu gidişin, sonu hicran, Tevbe et, kalmışsa vicdan, Eğer ki bir, gram ise…
Rabbim sonumuzu hayır eylesin. Amin.
Taklitle taksitle, âlim olur mu
Ehli vicdan zulme, halim olur mu
Hem hainden daha, zalim olur mu
Adil Düzen bilmez, müçtehit olmaz!..
Riyakâr rantçıdan, mücahit olmaz!..
Biraz ezberi kuvvetli olunca okuduklarını ezberlemiş kendince yalan yanlış yorumlar katarak, Kur’an’ı anlamakmış, Resulullahı anlamakmış dolayısıyla Adil Düzen’i bilmek ve içtihat edecek bilgi ve birikime sahip olmak bir kenara kendinden hiçbir katkı sağlayacak kafaya sahip bulunmayan, okuduklarıyla insanlara bilgi satan ve bilgiçlik taslayan… En büyük zalim: Hakkın içinde Hakka ve Hakkın temsilcisine karşı gizli hesaplar içinde olan hainlerdir. Gizli hesap kitapları adına kendinin reklamını yapan gösterişçi çıkarcıdan mü’min -mücahit olmayı geçin insan bile olmaz olsa olsa insan görünümlü hayvan olur.
Hidayet Hak’tandır, layıka verir
Ahrete inanan, yüreği erir
Çün “Bizi aldatan, bizden değildir.”
Kader inkârcıda, akait6 olmaz!..
Kul hakkı çalandan, mücahit olmaz!..
İnsanları hidayete sevk eden de, dalâlete terk eden de Cenab-ı Hak’tır. Ancak, bu iş kura çeker gibi rastgele yapılmamakta, layık olan hidayete ulaştırılmakta, müstahak olan ise dalâlete bırakılmaktadır. Çünkü “…Allah (CC) kullarına asla zulüm (haksızlık ve yanlışlık) edici değildir.” (Enfâl: 51)
“Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden Hakk (Kur’an ve Peygamber) gelmiştir. Kim (Kur’an’a ve Resulüllah’a uyarak) hidayet bulursa, o ancak kendi nefsi için hidayet bulmuştur. Kim saparsa, o da kendi aleyhine sapmıştır. (İnkâr, itiraz ve isyanınızdan dolayı) Ben sizin üzerinizde bir vekil değilim. (Görevim gerçeği duyurmaktır.)” (Yunus: 108)
“…Şüphesiz Allah, dilediğini (küfür ve kötülük ehlini) şaşırtıp-saptırıverir, kendisine tam bir bağlılıkla yöneleni de dosdoğru yola yöneltip-iletir. (Kim gönlünü kendisine çevirirse, Allah onu hidayete eriştirir).” (Ra’d: 27)
Milli Çözüm’den öğrendiğimiz kadarıyla ; Hidayetten uzaklaşmaya, rahmeti ilahiden mahrum kalmanın sebeplerinden biri de: İmana zulüm karıştırmak, insanlara haksızlık yapmak (Kul Hakkı Çalmak gibi), temel insan haklarına tecavüze kalkışmak, gerçeği görmemize sahiplenmemize ve yaşamamıza engel olur.
EN’AM Suresi 82. ayette: “İman edip de imanlarına zulüm karıştırmayan (haksızlık ve ahlâksızlığa bulaşmayan) kimseler (şirke düşmeyen ve kötülük işlemeyenler) var ya; işte güven (emniyet ve saadet) onlar içindir. Ve bunlar hidayete erenlerdir.”
Ancak NİSA SURESİ 168. AYETTE İSE; “(İslami gerçekleri) İnkâr edenleri ve (insanlara) zulmedenleri Allah bağışlamayacak ve cehennem yolunda (onları başıboş) bırakacaktır.” ayetleri, bu gerçeği bildirmektedir.
(AYETLER İÇİN BAK: http://www.mealikerim.com )
“Kadere iman eden, kederden emin olur”… (Hadis) O’nun (CC) kararlarına ve kurallarına itimat etmeyen ve takdirini beğenmeyen, imanın kemâline ulaşamaz… Takdiri içine sindiremeyen, manevi hayat ve huzur bulamaz… “Kişi Allah’tan (O’nun takdirine, taksimine ve hükümlerine) razı olmadıkça, Allah (CC) ondan razı olmaz.” (Hadis)
Ankebut 3
Yemin olsun (Biz) onlardan önceki (kavim)leri de (çeşitli) imtihan (kasıtlı, fitne ve belalar)dan geçirdik. (Böylece) Allah, kesinlikle (dininde ve davasında) sadıkları da bilecektir (bilmektedir) ve gerçekten yalancı sahtekârları da bilip (belirleyecektir.)
Ankebut 4
Yoksa (her türlü) kötülüğü yapıp (gizleyenler ve olduklarından başka türlü görünenler), Bizi (Allah’ı) atlatıp geçeceklerini (ve insanları sürekli aldatabileceklerini) mi sanıvermektedirler? Onlar ne kötü (ve yanlış bir) hüküm (ve kanaat) yürütmektedirler.
https://www.mealikerim.com/29/ankebut/4
Şeytan, nefis ne pis tuzak!
Pislikten katık olur mu?
Allah’ a dayanan kulda!
Hiç hata kusur olur mu?
Dünya hayatı iki gün!
Hayat kısa iyi düşün!
Müslümanlığı yaşayan kulda!
Hiç hata kusur olur mu?
Bu dünyayı evet seviyoruz!
Güzel günler istiyoruz!
İslamla huzur bulanda!
Hiç hata kusur olur mu?
Hak davaya sızan Yahudi zihniyetini deşifre etmek ve bu zihniyetin zararlarından korunmak; ahmaklık girdabından, hain saflarından kurtulmanın ve hak davaya gerçekten hizmet etmenin en temel yoludur.
Liderden gözünü ve izini ayıranlar, şeytanın tuzaklarına düşer! Batıla karşı en isabetli tavır sergilediğini fark edemeyenler ise, imtihanın en çetin zamanında şeytan safına geçer.
BU tür münafık zihniyetli insanların geçmişte yaptıklarını incelediğimizde, bu tür şahıslara karşı dikkatlerin en üst seviyede tutulması gerektiği açıkça görülmektedir.
Bu kimseler hakkında geçmişte dile getirilenlerin “iftira” olduğunu iddia edenler bile, bugün bu gerçekleri köşelerinde yazmakta veya bizzat girişimleriyle bu sözlerin haklılığını ortaya koymaktadır.
Şiirde geçen açık uyarılara rağmen hâlâ bu hatalara ısrarla düşmek ve bu kimselere uyanlar ya ahmaktır ya da alçaktır. Evet, bunlara uyanlar asla mücahit olamazlar!
İnsan hata, kusur, günah işler. Ancak vicdan bozulmadıkça Hak’tan sapmaz. Zira Peygamber buyurmuştur: “Bizi aldatan, bizden değildir.”
(Artık) Her kim Rahman’ın Zikrini (Kur’an-ı Kerim’i) görmezden gelir, (hükümlerinden ve haberlerinden yüz çevirip başka şeylere)yönelirse, Biz, (insan suretli bilgiç sanılan) bir şeytanı ona musallat kılarız, (üzerine kabuk gibi sardırıp bağlatırız ve onun kötü emellerine kendisini uşak yaparız.) Artık bu (şeytan), onun yakını (yoldaşı ve kaptanı)dır.
Gerçekten bunlar (şeytanlaşmış insanlar), onları (kandırıp saptırdıkları insanları, Hakk)yoldan alıkoyup (bâtılın ve barbarlığın peşine takmaktadırlar). Bunlara (aldananlar) ise, (hâlâ)kendilerinin, gerçekten hidayete erdiklerini (en doğru ve hayırlı yönde yürüdüklerini)sanmaktadırlar.
Sonunda o (şeytanlara ve şarlatanlara aldanan kişi, ahirette) Bize geldiği zaman (kendilerini kandırıp kullananlara): “Keşke benimle senin aranda iki Doğu (Doğu ile Batı) uzaklığı olsaydı. Meğer ne kötü yakın-dost(muşsun sen)” deyip (suçlayacak ve pişmanlık duyacaklardır).
(Cenab-ı Hakk onlara: Bu söylenmeleriniz)Bugün size kesin olarak bir yarar sağlamayacaktır. Çünkü (bile bile) zulme saptınız (şeytani odakların peşine takıldınız). Şüphesiz (artık) azapta da ortaksınız!
(Ey Nebim!) Öyleyse sağır olanlara Sen mi dinletip (gerçeği duyuracaksın), veya (kalp gözü) kör olan ve açıkça bir sapkınlık (ve Hakk’tan uzaklık) içinde bulunanı Sen mi hidayete kavuşturacaksın?
Şayet Biz Seni (ölümle) alıp götürürsek (bile), elbette onlardan (yine) intikam alacağız.
Ya da (henüz Sen hayatta iken) kendilerine va’ad ettiğimiz şeyi Sana gösterip (onları cezalandıracağız) ki, Biz gerçekten onlara karşı Muktedir durumdayız.
Şu halde, Sana vahyedilene sımsıkı-tutun (Kur’an’a ciddiyet ve samimiyetle sarılıp Allah’a sığın); çünkü Sen dosdoğru bir yol üzerinde bulunmaktasın.
Ve şüphesiz O (Kur’an), Senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. (Hüküm ve hikmet kaynağıdır.) Siz ileride (Onu anlama ve uygulama çabanızdan) sorulacaksınız.
Zuhruf Suresi 36-44. Ayetler
Bakara 9
Onlar (münafıklar, sözde) Allah’ı ve iman edenleri aldattıklarını (zannetmektedirler); oysa onlar, sadece kendilerini aldatmaktadırlar ve (ama bunun) şuurunda değillerdir. (Çünkü Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışanlar, ancak kendilerini kandıran kimselerdir.)
Bakara 10
Onların kalplerinde (nifak) hastalığı (yerleşmiştir). Allah da hastalıklarını ziyadeleştirmiştir. (Sürekli) Yalan söylemekte (hile ve hıyanet düşünmekte) olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap (gelecektir).
https://www.mealikerim.com/
Bizi aldatan bizden değildir
Aldatan bir kimse, ümmetin ruhuna, kardeşlik hukukuna ve İslam’ın özüne aykırı davranmıştır.
Aldatmak, imanla bağdaşmaz. Çünkü iman, Allah’tan korkmayı, doğruluğu, adaleti emreder.
Gerçek iman; sadece kalpte hissedilen bir inanç değil, davranışlara yön veren bir pusuladır. İman kalpte başlar ancak ahlakla dışa vurulur. Ahlak, imanın aynasıdır. Eğer o aynada güzellik yoksa, içteki iman zayıf ya da eksiktir.
Gerçek mücahitlik de; nefsi tezkiye etmiş, kalbi Allah’a bağlanmış, teslimiyetle yoğrulmuş insanın hâlidir.
Aksi hâl sadece iddiadır.
Daha; tam bir teslimiyet ile Allah’a tevekkül etmemiş, O’na bağlanıp huzura ermemiş bir nefsin mücahitlik taslaması, “boş bir davulun çok ses çıkarmasına” benzer. İçi dolu değil ama gürültülüdür.
Gün içinde karşılaştığımız sınavlardan aldığımız sonuçları tefekkür ederek;
Allah’a olan imanımızı ve iman ettiğimiz Allah’a olan teslimiyetimizi görebiliriz…
Vicdan kararmamış, gözler körelmemişse…
# Allah’ın taksimine, yani hayır ve şerden kısmetine razi ol ki, takdire iman etmiş olasın. İbadet, hizmet ve hareketlerine nefsini katma ki, nefeslerin kıymet kazansın!..
# Herkesin kıymeti gayreti kadardır; gayreti ise gayesi ve hedefi oranındadır. Hedefleri ve hayalleri kutsal ve kuşatıcı olanlar, büyük adamlardır. Gayesi ve gailesi (derdi) küçük olanlar da, ayarı düşük insanlardır.
# İslam’sız insan, Kur’an’sız irfan, imansız vicdan olgunlaşamaz… En büyük akılsızlık; başkalarına haksızlık ve ahlâksızlık yapmaktır.
# Düşman gibi dine sataşanlar, şeytan gibi din istismarı yapanlar ve dünyalık hesapları için kutsalını ve davalarını satanlar; hepsi aynı ayardadır.
# Servet ve rütbe (etiket) için, şeref ve haysiyetini rüşvet verenler, ekmek parası için fahişelik edenlerden daha alçaktır. Makam ve menfaat için Hak davasından cayıp dönenler ve bu döneklere mazeret ve keramet düzenler, İslam’a açıkça düşmanlık güdenlerden daha zararlı ve aşağıdır.
# Zalimleri büyük gören ve destek veren kimselerin izzeti nefsi ve insanlık haysiyeti kalmamıştır. Kahpeye “kahramanlık zırhı” giydirmek ve döneklere “akıllılık” sıfatı geçirmek ne işe yarayacaktır?
# Yalan ve palavrayla hava atılır, ama hedefe varılmayacaktır. Yalanla; belki o anı kurtarırsın, ama bütün geleceğini karartırsın. Yılana sığınmak, yalana sığınmaktan daha kârlıdır.
# Herkesin ayarı, tarafıyla belli olur. Şeytani güçlerin safında olanların, Rahmani görüntülerine aldanmak saflıktır. Zalimleri destekleyen, dolayısıyla mazlumları ezen konumundadır.
Üstad Ahmet AKGÜL den öğretiler
Her an gözetliyor, İlahi radar
Riya ve numara, bir yere kadar
Bil sonunda herkes, ettiğin tadar
Hain has davaya, müşahit olmaz!..
Allah’la aldatan, mücahit olmaz!..