AKGÜLE DÜŞMAN KARGALAR!
Erbakan Deccal’a, savaş açmıştı
Arka çıktık diye, düşman oldular!..
Çoğu yarı yolda, koyup kaçmıştı
Kalan “Pakradun”lar, hıncın aldılar!..
Mazlumlar hayattan, candan bıkmıştı
Hakk elçi olarak, öne çıkmıştı
Hoca Siyonizm’i, fikren yıkmıştı
Şükür Milli Çözüm, nurla doldular!..
“Oğuzhan ekibi”, özel haindi
Akıl babaları, Siyon laindi1
Açık ettik diye, bize haşindi2
Anınçün saldırıp, saçım yoldular!..
Milli Görüş içten, çürütmek üzre
Lobiye ajanlık, yürütmek üzre
Partiyi yerlerde, sürütmek üzre
“Asil”siz “Temel”siz, zehir saldılar!..
Partiyle altyapı, çok maksat için
Resmiyet kazanıp, hep fırsat için
Kutlu hedeflere, tam ruhsat3 için
Bunlara göz yumdu, Hocam soldular!..
“Biat, taat” diye, hap yutturdular
Camiay boş lafla, uyutturdular
Bak “Adil Düzen’i”, unutturdular
Gafil kesim ancak, bakakaldılar!..
“Hayat; iman cihad”, fariza4 yeter
Âlem karşı olsun, Hakk rıza yeter
Kula münafıklık, arıza5 yeter
Nankörlük ederek, küfre daldılar!..
Dünyadan geçmeden, dava yalanmış
Çün Canan uğrunda, can mal talanmış
Sadece Rabbimiz, Bâki kalanmış
Halka tapmayanlar, Hakkı buldular!..
Uyan ey Saadet, ehli kardeşler
Dava katlediyor, sinsi kalleşler
Kökümüz kurutur, bu tebelleşler6
Nerde gayret ehli, niye yıldılar?!..
Bülbül güle âşık, karga laşeye7
Has mü’min davaya, davar meşeye
İftira atanlar, hasret neş’eye
Özleri kurumuş, odun kaldılar!..
Allah Yâr olursa, Akgül açarmış
Yazda kışta solmaz, hoş misk saçarmış
Korkak kaypak kişi, yükten kaçarmış
Sadıklar sadece, Hakka kuldular!..
- Lain: Lanete uğramış, mel’un.
- Haşin: Kırıcı, acımasız.
- Ruhsat: İzin çıkarmak, resmiyet ve kolaylık sağlamak.
- Fariza: İlahi buyruklar, manevi sorumluluklar.
- Arıza: Fitne çıkarmak, oyunbozanlık yapmak.
- Tebelleş: Bir ekibe musallat olan, yapışıp ayrılmayan.
- Lâşe: Kokuşmuş hayvan ölüsü, leş…
Akgül; cefa derttir, cahillere
Bir inşirahtır, imanlı gönüllere
Zafer ve aşktır, gönlü güzellere
Vefadır, sadakattir ahdi olanlara
Rabbim ahdini bozmayanlardan ve dertlilerden yazsın inşallah.
Onlar (temiz akıl ve vicdan sahipleri) Allah (adına verdikleri)ahitlerine vefa gösterenler ve misaklarını (biat edip, Hakk davasına sadık kalacakları yolundaki sözlerini) bozup değiştirmeyenlerdir. (Ahdini bozup bâtıla kayanlar, Kur’an’ın gerçek olduğundan şüpheye düşenlerdir.) Rad Suresi 20.
Dava aşıkıydı, cihad delisi
Erbakan hayranı, takva velisi
Hem ilim erbabı, şaşmaz “Beli”si3
Sıkıntı belaya, her aha rağmen…
3- “Beli” demek: Âlem-i ervahta, Allah’a “Evet” diye söz vermek.
KIVIRMA KARDEŞ, NET VE MERT OL!
Döneme göre şekil alırsın
Güce yönelir ve yamanırsın
Arada bir, sadıklara yanaşırsın
Bu ne hal, karma karışıksın..
Kıskançlık kötü haslet, nefsine uyma
Hainlerin yolunda, heder olma
Küçük hesaplar peşinde, koşma
İyi desinler diye, gelme gaza..
Bakarsın ama, göremezsin
Biraz gafil, vede basiretsizsin
Kalabalıklara meyledersin
Böyle giderse, kaybedeceksin..
Kıvıırma kardeş, net ve mert ol
Gittiğin bu yol, çıkmaz yol
Artık fark etmiyor, sağ sol
Herkese biçilmiş elbet, bir rol..
Milli Çözüm haykırır, anlayan az
Anlamayana, davul zurna az
Dik dur eğilme, bak zaman çok az
Adil Düzen kurulur, sabret biraz…
“(Ey Nebim!) Kesin olarak biliyoruz ki, onların söyledikleri Seni gerçekten üzüyor. Doğrusu onlar Seni yalanlamıyorlar, ancak zalimler (inatla ve şeytanlık damarıyla) aslında Allah’ın ayetlerine başkaldırıyorlar. (İtiraz ve isyanları bundandır. Ve asıl düşmanlıkları Banadır!) [Her asırda; Hz. Peygamberi ve Onun izindeki İslam tebliğcilerini yalanlayan kimse; aslında Allah’ın ahkâmına kin tutmakta ve gerçeği fark ettiği halde ısrarla saldırıp çok inatçı Yahudiler gibi “cühud”luk, yani çıfıtlık ve fesatçılık yapmaktadır.]” (En’am Suresi 33. Ayet)
Akgüle Düşman Kargalar dünyada pişman olacaklar!
“…Ah keşke onlarla birlikte olsaydım. (Bazı fedakârlıklara katlansaydım ve ucuz kahramanlıklar yapsaydım.) Ben de, (şimdi onlar gibi) büyük kurtuluş ve mutluluğa ulaşsaydım” (şeklinde ve maalesef ahiret endişesiyle değil, hâlâ dünyalık düşüncesiyle pişmanlık gösterirler). (Nisâ Suresi72-73. ayet)
Akgüle Düşman Kargalar ahirette pişman pişman olacaklar!
“O gün (Allah) onlara seslenerek: “Gönderilen (Hakk elçilere) ne cevap verdiniz? (İnkâr edip düşman kesilmiştiniz değil mi?)” diyecektir.” (Kasas Suresi 65. Ayet)
“Zalim (ve kâfir) olan kimse(ler) o gün; ellerini (hınçla) ısırarak: “Ah keşke, (ne olaydı, dünyada Hakk) elçiyle beraber bir yol edinmiş olsaydım (da bugün cehenneme atılmasaydım)” diyeceklerdir.”
“Eyvah bana! Ne olurdu, keşke ben filan (fasık ve facir kişileri) dost edinmeyeydim (hainlerin ve zalimlerin peşlerine gitmeyeydim).” (Furkan Suresi 27-28. Ayet) diyerek pişman olacaklardır.
Akgüle düşmanlık eden kendine düşmanlık eder.
Bu günlerde sosyal medyada trampa yazılan mektup aynı zamanda D8 ülkeleri yetkililerinede hatırlatma yapılarak D8 lerin kurulma sevebleri Yazılıp birlik beraberlik çağrısı tekrardan yapılması gerekmezmiydi ?
AZİZ HOCAM’A SESLENİŞ!
Hakikat mesajına son tercüman gibiydin
Bu garip ruhumuza, taze güman gibiydin
Münafıklara maraz, bize derman gibiydin
Gönüllerin duası, gözlerin yaşı mıydın?
Ey şerefli şahsiyet, Sen sabır taşı mıydın?
Kesin olgunlaşmadan çıbanları deşmezdin
Teşhis, tespit olmadan, tedaviye geçmezdin
Hainlerin kurduğu, tuzaklara düşmezdin
Zalimlerin kâbusu, bilginler başı mıydın?
Bu ne soylu tavırdır, Sen sabır taşı mıydın?
Sen Hakka sevdalıydın, haksızı kayırmazdın
Ucuz kahramanlığa, tenezzül buyurmazdın
Uzun, ince hesaplar, şeytana duyurmazdın
Himmeti huzur veren, veliler şahı mıydın?
Yorulmaz ve yılmazdın, Sen sabır taşı mıydın?
Hiç bileğin bükülmez, devamlı dipdirisin
Sevgi bağın sökülmez, sadıkların pirisin
Sırrına akıl ermez, ulaşılmaz birisin
Dokunan cezbe alır, hikmet kumaşı mıydın?
Hiç acele etmezdin, Sen sabır taşı mıydın?
Siyonist canavarı, can evinden vuracak
Zulüm ve sömürüye, son verip durduracak
Türkiye eserinle, fermanlar buyuracak
Nebi ve sıddıkların salih yoldaşı mıydın?
Bu ne onurlu sebat, Sen sabır taşı mıydın?
Dünyayı değiştirmeğe, soyunan adam Sendin
Bıkmadan mazlumları, savunan adam Sendin
Has gönülde sevilip, sayılan adam Sendin
Ters görene sormalı: Yahu, Sen şaşı mıydın?
Ey korkusuz kahraman, Sen sabır taşı mıydın?
Zuhurat bekliyoruz, gayrı bitsin bu sancı
Nasipsiz nankörlerin, yüze vursun utancı
Sen Aziz Hocamızsın, başlarımızın tacı
Sohbetlerin sağaltır, ruhlara aşı mıydın?
O ne bitmez bereket, Sen sabır taşı mıydın?
Soruna ürkek değil, tam da erce bakardın
Saadet ikliminde, şimdi yüce Hakandın
Ey mutluluk müjdesi, çünkü Sen Erbakan’dın
Sen Süleyman mührünün, o sırlı kaşı mıydın?
Bu ne büyük dirayet, Sen sabır taşı mıydın?
Göklere mi çekildin, gaybubet mi başladı
Bu ne acı haberdir, beyin yürek haşladı
Gafiller ölüm sanır, hayat yeni taçlandı
Mübarek vücudunla, nur beden naşı mıydın?
Aziz Asil Hocamız; Sen Sabır taşı mıydın?
Mazlumlar hayattan, candan bıkmıştı
Hakk elçi olarak, öne çıkmıştı
Hoca Siyonizm’i, fikren yıkmıştı
Şükür Milli Çözüm, nurla doldular!..
Hayır, aksine; doğrusu Biz Hakkı Bâtılın tepesine fırlatırız, O da onun beynini parçalayarak mahvedip bitirir. (Kur’an’a, Resulüllah’a ve insan haklarına dayalı hayır ve huzur sisteminin ana hatlarını ve Siyonizm’in perde arkasını sadık kullarımızla topluma bildiririz, böylece inkârcı zalimleri deşifre edip deviririz. Ardından) Bir de bakarsın ki, o (bâtıl ve barbar rejimler, zalimler ve işbirlikçiler yıkılıp) yok olup gitmiştir. (Allah’a karşı; “sözünde durmaz, süper güçlerle başa çıkamaz” gibi zanlardan ve) nitelendirdiğiniz yakışıksız sıfatlardan dolayı yazıklar olsun size! [Not: Beyni parçalanan ve fikriyatı boşa çıkarılan bâtıl ve barbar sistemin, geri kalan görkemli gövdesinin çökmesi ve çözülmesi artık kolay ve kaçınılmaz olacaktır.]
Düşmanın stratejisini, şeytanın hilesini ve hedefini savaştan önce öğrenen bilge ve cesur bir komutan için zafer, bulutlarla kararan gökyüzünden beklenen yağmur kadar yakındır.
Allah Yâr olursa, Akgül açarmış
Yazda kışta solmaz, hoş misk saçarmış
Korkak kaypak kişi, yükten kaçarmış
Sadıklar sadece, Hakka kuldular!..
Mâide Suresi 54
Ey iman edenler! İçinizden kim (ve hangi kesim) dininden (haklı ve hayırlı çizgisinden) geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerlerine) Kendisinin onları sevdiği, onların da Kendisini sevdiği; mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı ise ‘güçlü ve onurlu’ olan, Allah yolunda cihad edip (çaba harcayan) ve (gerçekleri savunmak hususunda hiçbir) kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk (ve ekip) getirir. İşte bu Allah’ın bir (ikramı ve) fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle Vâsi) geniş ve kuşatıcıdır, Alîm’dir. (Her şeyi ayrıntılarıyla Bilendir.)
https://www.mealikerim.com/5/maide/54
“AKGÜL’ ÜN” ülkemize ve dünya insanlığına yaptığı hizmetleri anlatmaya ne yüreğimiz yeter, ne bilgimiz yeter, ne de ferasetimiz yeter!..Asra ve Kur’an’a Tercüman olan Milli Çözüm’ün Akgül’ü, en az 50 yıldır; bir yandan batıl ideolojiler ve zalim idarecilerle işbirlikçilerle mücadele etmekte , bir yandan da din istismarcıları, bağnaz ve hurafelerle sonradan uydurulan olmayan şeyler türetenlerle yani bidat ehliyle yani hem içte hem dıştaki kirli zihniyet ve uşaklarıyla uğraşmakta ve hepsinin avucuna HAKKI VERMEKTEDİR…
AKGÜLÜMÜZ : Günümüzün problemlerini tespit edip hazırlanan ve faizci kapitalist zulüm düzenini fikren ve fiilen etkisiz kılma hazırlığı olan Adil Düzen Projeleri kitabı, hakkın ve adaletin en gür sadayla haykırılması savunulması için mücadele etmesi, Sömürü sisteminin yerine Adil Bir Düzen kurulmasının önem ve öncelikler arasına alınması gayretleriyle oluşan Milli Bir Mutabakat ile Adil Düzen’in diriltilme çalışması bununla beraber Yeni bir dünya medeniyetinin 8 milyar insanlığın esas alınarak her bakından öncü örnek ve yüksek bir medeniyetin temellerinin atılma çabaları ile ÖNCÜ VE REHBER olmaktadır.
Allah Yâr olursa, Akgül açarmış
Yazda kışta solmaz, hoş misk saçarmış
Korkak kaypak kişi, yükten kaçarmış
Sadıklar sadece, Hakka kuldular!..
Tarih boyunca Peygamberlerin, evliyaların ve hakiki ilim ehli tüm kutlu elçilerin hem direk karşısında duran inkârcı takımı hem de yanındaymış gibi görünüp hedefe giden kutlu yolda önüne engeller çıkarmak için çaba sarf eden münafık takımı hep olmuştur. Daha Erbakan Hocamızın sağlığında hiç utanmadan bir taraftan şirinlikle sadakat numaraları yaparken diğer taraftan Hocamızın isminin ve Adil Düzen projelerinin unutturulması için gereken her türlü çabayı sarf etmişler ve dahi O’nun en sadık talebesi ve misyonunu tamamlamakla vazifeli şahsın Muhterem Ahmet Hocamız olduğunun farkında oldukları için karalama kampanyalarını en üst perdeden sürdürmekten geri durmamışlar ve bundan sonra da durmayacaklardır.
Tüm bu çabalara rağmen;
Kutlu elçi O’dur ki kendisine kin ve nefret dolu gözlerin bakışları arasında (Mekke’nin Fethi programında) net ve mert bir tavırla: “Böyle bir gecede Erbakan’ın adı bile anılmıyor… Utan mıyor musunuz” diye haykırmaktan imtina etmez…
Kutlu elçi O’dur ki kendisini davet eden tüm teşkilat mensuplarının görevden el çektirildiği, partinin kapısından adım atmasının dahi yasak sayıldığı dönemlerde bile içerisindeki tüm marazlı münafıklara rağmen Hocamızın emanetidir şuuruyla hareket edip her seçimde “oy emanettir oyuna gelmeyin” “Niçin Saadet Partisine oy vermeliyiz” gibi Milli Çözüm Makaleleriyle davasına destek olmaktan geri kalmaz…
Kutlu elçi O’dur ki yılların vermiş olduğu bilgi birikimi ve Allah’ın lütfu olan ilmi sayesinde yazmış olduğu onlarca kitap, Milli Çözüm Dergisinde binlerce makale ve sayısız konferans, seminer ve paneller neticesinde “Hani noldu Ahmet Hoca haksız çıktı” denilebilecek ne bir satır ne bir cümle bulunmaz.
Ve biz inanıyoruz ki siyonizmin tüm çabalarına, onların işbirlikçilerinin uğraşlarına ve benim gibi ayarsızların tüm nefsani hata ve yanlışlarına rağmen yeryüzünde Adil Düzen mutlaka ama mutlaka kurulacak ve bu kutlu zafer Muhterem Ahmet Hocamız ve onun sadık dava kardeşleri olan Milli Çözüm eliyle gerçekleşecektir.
Rabbim bu istikamette canla başla mücadele eden tüm sadık Milli Çözüm ekibinin ayaklarını sabit kılsın bizim gibi elindeki nimetin kıymetini bilemeyen akıl fukaralarına da bir an evvel hidayet nasip etsin.(amin kere amin)
Hepinizin Beraat Kandili mübarek olsun dualarınızdan eksik etmeyin
•Herkesin aynı şeyi düşündüğü ve sadece dünyanın peşine düştüğü yerde artık kimse beynini kullanmıyor ve gerçeği düşünmüyor demektir. Bu gaflet döneminde, kafaları ve vicdanları diriltecek sert, ama mert ve net tebliğciler gereklidir.
Çayırlıktan gülistandan esip gelen koku ile, külhandan ve lağımdan gelen kokuyu ayırt edemeyenler; sureten insan sireten hayvandır.
Kasırga pek güçlü ve köklü ağaçları yerinden sökebilir, fakat yeşermiş ekin başaklarına sadece serinlik verir.
Kürt’an’ın Fetih Suresi son ayetinde sadık ve sağlam mü’minleri ekin tarlasına benzetmesi bunun içindir.Ölülerle savaşarak gazilik elde edilmeyecektir. Tarihteki zalimlerle değil, günümüzdeki takipçileriyle mücadele etmelidir.
•Her eline sopa alan Musa, her değnek de asa değildir! Saman çöpü gibi her esintiden titrer ve en basit tehlikelerden ürkersen; dağ bile olsan, bir saman çöpüne değmezsin.
•Sokak köpeği altın tasmadan değil, yağlı kemik artığından hoşlanır!
“(Ey Nebim!) İşte böylece Sana da emrimizden bir ruh vahyettik. (Sana çok özel bir inayet, hidayet ve hikmet bahşettik.) Ki Sen, kitap nedir, iman nedir (bunların hakikatine nasıl erişilir?) bilmezdin. Ancak Biz Onu (Kur’an’ı) bir nur (hidayet ve istikamet ışığı, şuur ve huzur kaynağı, kurtarıcı kanun ve kurallar dayanağı) kılıverdik, Onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz Sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip-iletmektesin.
(Ey Resulüm! Sen) Göklerde ve yerde bulunanların tümü Kendisine ait olan (Yüce) Allah’ın yoluna (davet ve rehberlik etmektesin). Haberiniz olsun! (Dikkatli ve tedbirli bulunun ki;) bütün işler Allah’a dönecektir.” (Şûrâ: 52-53)
Selam olsun Sadıklara
Rabbim bizi kat azlara! (Amin)
Olaylara Kur’an ile bakıldığında yapılan tespitlerde aynen çıkıyor. Haliyle hile ve hıyanet içerisinde olanların birinci düşmanı, tarihin her aşamasında olayları Kur’an’dan milim sapmayan Bilge Şahsiyete olmuştur.
Son 25 yıldır Fetö, Akp, Haspa, Bop, Irak’a demokrasi getiriliyor, ılımlı-radikal İslam, sağ sol – alevi sünni ve son güncel Suriye olayları gibi sayısız “Siyonist tuzağa” gaflet ve cehaletle iktidar ve yandaşları hatta bazı Milli Görüş takımı büyük bir zafiyetle düştü.
Kur’an ile ve Aziz Erbakan Hocamızın tam izinde olayları cesaretle değerlendiren ise “Siyonist uzantılar ve güdümündeki ahmaklar” tarafından her seferinde linç edilmeye (susturulmaya) mahkemelerle korkutmaya çalışıldı. (Sınırsız güçlerine (inanılmaz orantısız güce farkına) rağmen sonunda kaybettiler, kaybedecekler inşallah.
Bizim en büyük gafletimiz hatta nankörlüğümüz ise bizi şeytanın tezgahından her seferinde kurtaran bu sözü-sesi ciddiyet ve gayretle takip etme konusunda gevşek davranmamızdır.
Kıymeti bilinmeyen nimetler elden alınır.
Yahudi’nin ordusunda bilerek veya bilmeden askerlik yapmamak için her şeyden öte ahiretimizi kurtarmak için “gündemi, şahısları, olayları Kur’an’la Erbakan’ca, ferasetle değerlendiren” bakış açısına ekmek gibi su gibi ihtiyacımız olduğunu unutmamak. Bu konuda gaflet pahalıya mal olmaktadır.
Hepimiz gördük yıllardır Erbakan Hocamız bir ömür Siyonizm’i ve vahşetini işbirlikçilerini (halkı kandırarak iş başına getirilen demokratik liderleri/şeytani düzeni) anlattı. Yine hepimiz gördük bu gerçekleri ciddiyetle anlatan “cihat, ilim ve hikmettin adresine” nasıl kargalar gibi hala düşmanlık yapıldığını.
Her türlü iftira, hile, hıyanet ve imkanlardan mahrum bırakılma girişimlerine rağmen üstün bir feraset ve bilgelikle hamdolsun “Hak Dava” Siyonizm’in/şeytanizmin karşısında; geçmişte olduğu gibi aynı netlik, bilgelik, asla yıkılmayan bir güç ve ferasetle durmaktadır.
Kendi kör gözleri, renge düşmanlar
Zehirli sözleri, kalbi yaralar
Kayboldu izleri, şimdi hiç yoklar
Yine Milli Çözüm say-u gayrette
Tek başına Ordu, sancak elinde
ÖLÜMÜ ÖLDÜRENE, NE YAPSIN ÖLÜM?!
Her olaya Kur’an, dürbünüyle bakan
Her tespit ve tahlili, on ikiden vuran
Milli Çözüm gözlüğü, ferasettir uyan
İftiralarla Ak-gül’ü, yıldırmaya çalışan
İki cihanda olacak, kahr-u perişan…
“Allah Yâr olursa, Akgül açarmış
Yazda kışta solmaz, hoş misk saçarmış
Korkak kaypak kişi, yükten kaçarmış
Sadıklar sadece, Hakka kuldular!..”
Partinin içindeki marazlı münafıklar Erbakan Hocamıza açık düşmanlık yapamadıkları için bu hınçları en sadığından Akgül Hocamızdan çıkarmakta idiler. Allah yâr olunca Akgül her daim açarmış. Sadıklara derenin üzerinde yürümeyi değil, köprü yapmayı öğretene Akgül’e sonsuz şükran. Hakka kul oldun mu dünya karşında olsa vız gelir.
“Dünyadan geçmeden, dava yalanmış
Çün Canan uğrunda, can mal talanmış
Sadece Rabbimiz, Bâki kalanmış
Halka tapmayanlar, Hakkı buldular!..”
…Uyan ey Saadet, ehli kardeşler
Dava katlediyor, sinsi kalleşler
Kökümüz kurutur, bu tebelleşler
Nerde gayret ehli, niye yıldılar?!…
Vurucu dörtlük.