"Barış, istikrar, Çözüm, AB süreci" gibi yalan vaatler ve yalama olmuş ümitlerle Kıbrıs resmen verildi… Böylece Büyük Ortadoğu projesi palavrasıyla, Arz-ı Mev'ud planına dahil edildi. Siyonist pentagonun ve NATO'nun emrindeki sivil ve asker yetkililer bu talihsiz hareketin sorumluluğunu birlikte yüklendi! Oysa Atatürk kitabının yazarı Ünlü İngiliz sosyal bilimci Andrew Mango bile, Büyük Ortadoğu Projesinin "Oldukça Kapalı ve Karanlık olduğunu ve bir nevi, atların arabanın önüne koşulduğunu" söylemişti.[1]
[1] 7 Nisan 2004 NTV. 17:00 haber
Recep Tayyip Erdoğan'ın Fırıldak Fatih Altaylı'ya söylediği "İstiyorum ki, Diyarbakır, Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesinde bir yıldız, bir merkez olsun… Bunu başarmamız lazım" sözlerinde de Bilderberg'ci Mason Mesut Yılmaz'ın "AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer"!? Sözleri gibi… Önce Kürt'leri Hıristiyanlaştırma, sonra Kürdistan diye Büyük Ermenistan'a hazırlama ve sonunda İsrail'e bağlama senaryolarına Figüranlık yapıldığı sezilmekteydi… Anlaşılan, Kıbrıs'tan sonra sıra Güneydoğu'ya gelecekti…
Başbakan T. Erdoğan:
"Annan planı çerçevesindeki uzlaşma sonucu Kuzey Akdeniz tam bir barış bölgesine dönüşecektir. (Sanki 30 yıldır savaş ve katliam var!?) Kıbrıs konusunda varılan bu anlaşma metnine artık herkesin destek olması gerekir. Tam tersine, buna köstek olmaya çalışanları tarih affetmeyecektir." Diyerek, başına neler getireceğini bilmediği rolünü oynuyor!
MGK bildirisinde: Kıbrıs la ilgili, güya Türkiye'nin başlattığı bu sözde barış girişimlerine ve olumlu gelişmelere tam destek verildiği, dile getiriliyor!
Toplumun gözüne baka baka:
- Kuzey Kıbrıs'ın en verimli ve stratejik bölgelerinin Rumlara devredileceği
- 100 bin Rum'un gelip Kuzey Kıbrıs'a yerleşeceği
- 60 bin Türkün yerinden ve yurdundan söküleceği ve nereye, nasıl gideceğinin de belirtilmediği…
- Türk askerinin adayı terk edeceği, başından beri bu hıyanet belgesine karşı olan Rauf Denktaş'ın artık "eş başkanlığa" getirilmeyeceği…
- Ve de:
- "Ayak oyunları, ayrıntılarda saklı olduğu halde, bırakın sinsi ayrıntılarını, ana hatlarını bile ne Başbakanın ne diğer bürokratların bilmediği
Böyle bir anlaşma (teslimiyet) metni, büyük bir zafer gibi takdim ediliyor.
Sn. Rauf Denktaş'ın da belirttiği gibi, Rum kesimindeki partilerin ve yetkililerin bu plana "hayır" kampanyası ve erteleme çabası da, AKP gibi "ver kurtulcu" bir hükümet bulmuşken, daha büyük tavizler koparma ve Türk tarafını köşeye sıkıştırma taktiği olarak yürütülüyor!
- Annan planında Türkiye'nin "Delegasyon- İstisnai durum" diye kayda geçirdiği ve garanti diye takdim ettiği bütün hususların, AB adalet divanına müracaat edilmesi halinde tek celsede reddedilecek ve hiçbir önlem arz etmeyecek durumlar olduğu gerçeği gizleniyor ve millet aldatılıyor…
- Japonya turuna çıkan Recep Tayyip Erdoğan uçakta, tüm diplomatik nezaketi ve insani edep ve hürmet ölçülerini ve haddini aşarak: "Kıbrıs'ta ulaşılabilecek en ideal noktaya gelinmiştir. Sn. Denktaş, Türkiye'de, marjinal gurupların teşvikiyle ileri geri konuşmayı bıraksın, gitsin Kıbrıs'ta derdini anlatsın!?" gibi laflar ediyor…
Çünkü Denktaş "Kıbrıs konusunda Milli Politikaların dışına çıkıldığını ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kandırıldığını" haykırıyor…
- Bazı Amerikan birlikleri bile, artık suçsuz ve savunmasız sivil Irak halkına saldırmayacaklarını açıklarken, Sn. Recep Tayyip Erdoğan katıldığı gecede "Beraber yürüdük biz bu yollarda…" şarkısını söylüyor…
Ama beraber yürüdüklerinin ne Iraklı masumlar, ne Kıbrıslı soydaşlar değil, emperyalist coniler ve Siyonist caniler olduğunu, artık gözü olan herkes görüyor!..
15 Nisan'da Bürükselde yapılacak ve Birleşik Kıbrıs'a yardım kampanyası oluşturulacak Dönörler toplantısının da Kıbrıs halkını bu sinsi plana "evet" dedirtmeye yönelik bir aldatmaca olduğu anlaşılıyor.
Çünkü aynı ABD ve Avrupa, yeni Afganistan hükümetine de böyle boş vaatler verdiğini, ama bir kuruş bile gönderilmediğini herkes hatırlıyor!…
Masonik ve mandacı medya ile münafık ve İslamcı medya da bu alçaklığa alkış tutuyor.
18 Nisan 2002 de, Hürriyetteki köşesinde:
"Erdoğan gibisini görmedim. İki kere ABD'ye gitti. İktidarın kokusunu alınca, acaba birden "Dinsiz mi" oldu? Referansı artık, İslam değil mi? Eğer bütün bunlardan döndüyse bu kadar "radikal bir döneğe" bu millet nasıl güvenecek? Bir daha tekrar ne zaman ve nereye döneceğini kim bilecek?
Ve yine 26 Nisan 2002 de: "Bilgisi zayıf, deneyimi eksik, eğitimi yetersiz, yabancı dil bilmez bir adam!… Dünya siyasetinde var olmak isteyen bir Türkiye'nin önderi olacak bir adam değil… Abdullah Gül'ü silkeleseniz yirmi tane Tayyip dökülür. AKP Türkiye siyasetinde yer almak istiyorsa alabilir. Ama başında Tayyip Erdoğan'la değil…"
Diyen bu kiralık yazarlardan Fatih Altaylı, şimdi:
"Yıllarca küçümsediğimiz "Kasımpaşalı" Dışişlerine güvenerek, kendi sıcak tavrını da ekleyerek ve hepsinden önemlisi "cesaret ederek" büyük bir iş başardı. Bence, bu yılın Nobel barış ödülü, Tayyip Erdoğan'ın hakkıdır." [1] diyebiliyor.!?
İşte fır dönekliğin ve dengesizliğin daniskası…! Kodamanlar nasıl üfürürlerse öyle ses çıkaran kavalların, alâmetifarikası…
- Bahçeli ve Ecevit hükümeti de "Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte katılmadığı herhangi bir ortaklığa Kıbrıs giremez" şeklindeki 1960 Londra anlaşmasını maalesef, yok saymak ve Helsinki zirvesine katılıp onaylamak suretiyle Güney Kıbrıs'ın tek taraflı AB'ye girmesinin yolunu açmışlardır. Ama şimdi Ecevit ve Bahçeli, katlettikleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine güya sahip çıkıyor görünerek timsah gözyaşı döküyor!
Ancak; Siyonist rejisörlerin sahneye koyduğu İsviçre tiyatrosunda figüranlık yapanlar övülüp göklere çıkarılsa da…
Rauf Denktaş'ın ve KKTC eski başbakanı Derviş Eroğlu'nun "Kıbrıs elden gidiyor!" feryatlarına, şimdilik kulak tıkansa da…
Milli ve Haysiyetli cephedeki tüm aydınların, bürokratların ve sivil toplum başkanlarının "Türkiye kuşatılıyor!" uyarıları hesaba katılmasa da…
AKP hükümeti bu kutsal ve stratejik vatan parçasını satsa da…
MGK bu satışa destek çıksa da…
Bu günkü Meclis bu satışı onaylasa da…
Hatta bu satış referandumla Kıbrıs Türk halkınca oylansa da…
İngilizler, daha şimdiden Kuzey Kıbrıs'taki arsa ve arazileri satın alsa da…
Mehmet Ali Talat ve Mehmet Ali Birand gibileri, zil takıp oynasa da…
YİNE DE HİÇBİR GÜÇ KIBRISI ELİMİZDEN ALAMAZ!…
KUVAY-I MİLLİYE(Milli Güçler) BU HIYANETE SEYİRCİ KALAMAZ!
ÇÜNKÜ İNTİHAR OYLANAMAZ ve
HIYANET ONAYLANAMAZ!
UĞRUNA AVRUPA VE AMERİKAYI DA KARŞIMIZA ALARAK SAVAŞTIĞIMIZ VE KAN DÖKEREK KAZANDIĞIMIZ YERLERİ HİÇ KİMSE MASA BAŞINDA SATAMAZ!
Çünkü: 1913 de kurulan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti'nin de, maalesef Enver, Talat ve Cemal gibi İttihatçı masonların hıyanetiyle ve Bulgaristan'ın ve Batının isteğiyle tarihe karıştığını ve bu vatan parçasının böylece Yunanlaştığını, Milli gömleğini ve kimliğini çıkaranlar hatırlamasa da, Kuvay-i Milliyeciler unutmuş değildir…
Çünkü Mason Cemal Paşa'nın torunu Hasan Cemal, bugün de AB hatırına Kıbrıs'ı hibe ve heba etmek isteyen medya madrabazlarının başını çekmektedir.
Çünkü bazen, Meclisler de, Hükümetler de, Milli müesseseler de, yozlaşabilir, yoldan çıkabilir ve maalesef, yarar yerine zarar verebilir. Bozulup kanserleşebilir!…
Artık, Atatürk'ün Amasya Genelgesini okumanın ve gereğini yapmanın zamanı gelmiştir!…
Kıbrıs Kosova'ya, Türkiye Irak'a çevrilmeden… Bölgemiz kaosa, dünyamız kabusa sürüklenmeden!..
Gazi Mustafa Kemal'in 21/22 Haziran 1919 gecesi, Amasya'da Cevat Abbas Bey'e dikte ettiği tarihi genelgenin ilk maddeleri şöyledir:
- 1- Vatanın tamamiyeti, milletin istiklali tehlikededir.( Ülkenin birlik ve bütünlüğü ve milletin bağımsızlık ve geleceği tehlikededir)
- 2- Hükümeti merkeziye, deruhte ettiği mesuliyetin icaba tını ifa edememektedir. Bu hal, milletimizi madum tanıtıyor.
- (Yani, mevcut hükümet yüklendiği sorumlulukların gereklerini yerine getirmekten acizdir. Bu durum milletimizi bitmiş ve tükenmiş ve teslime hazır hale gelmiş göstermekte ve dış güçlere cesaret vermektedir.)
- 3- Milletin İstiklalini (Birlik, bağımsızlık ve bekasını) yine, milletin azim ve kararı kurtaracaktır…
- 4- Milletin hal ve vaz'ını derpiş etmek (Durumunu ve sorununu ortaya koyup, değerlendirmek) ve sadayı hukukunu cihana işittirmek (temel hak ve hürriyetlerini içeren sesini ve isteklerini bütün dünyaya iletmek) için her türlü tesir ve murakabeden azade bir heyeti Milliye'nin vücudu elzemdir. (Her çeşit dış etkilerden ve güç merkezlerinin kontrolünden uzak Milli bir Meclis ve Hükümetin kurulması mutlaka gereklidir.) [2]
Evet, Atatürk'ün Amasya Tamimi tarihi bir ihtilal çağrısı ve mevcut teslimiyetçi iktidara karşı bağımsız ve Milli bir direniş uyarısı gibidir.
NTV. 13:00 haberlerinde gösterildiği gibi: Güzelyurt'ta yaşayan Türklerin "Vatanımızı ve Devletimizi korumak için 16 yaşında silaha sarılıp Sn. Cumhurbaşkanımızla birlikte dağlara çıktık…
"Şimdi de Rumlara ve Yunana karşı değil, ama maalesef Anavatanımızdaki hükümete karşı Sn. Denktaş'a sahip çıkmak üzere dağa çıkmaya ve Devletimizi savunmaya hazırız!"
Şeklindeki sitemleri, yüzümüzü kızartacak ve yüreğimizi kavuracak sözlerdir!…
[1] 2.4.2004 Hürriyet
[2] Bak: Nutuk. C.1. sf:30-31

CÜBBELİ AHMET “BEL’AM”CIK’I VE MAHMUT EFENDİ YAKINLARINA UYARI!
FETULLAH GÜLEN DOSYASI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den, FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR!
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN ERBAKAN’A İFTİRALARI
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
Milli Çözüm, yaşam sürdüğümüz şu dünya hayatında gerçekleşen hadiseleri doğru anlamanın ve uyanık kalmanın tüyoları…
Özgür Özel, hapishanede bulunan İBB başkanı Ekrem İmamoğlunun yaptığı mitinglerle sesinini duyurmaya çalışıyormuş gibi görünürken…
"Başbakanlar, başbelasıdır bozuk düzende! Gizli gerçek hükümet, mason localarıdır Siyonist merkezler ise akıl hocalarıdır Amerika…
Sırtlanlar sadece, vergi yükler sırtlara BOP IMF görevlisidir, fatura hep yurttaşa Milli Görüş bereketle, zam…
Öyle anlaşılıyor ki hem CHP’de hem AKP’de hem de diğer muhalefet mahfillerinde, hâlâ en korkulan…
Bir toplumda iki sınıf vardır ki onlar bozulursa bütün toplumda ifsat olur bunlar yöneticiler ve…
"CHP’nin marazlı masonik takımı Kılıçdaroğlu’na karşıydı. Çünkü Kılıçdaroğlu, “Kirli, kiralık ve münafık cephenin” değil, “Milli ve duyarlı cephenin” yanındaydı.…
MİLLİ GÖRÜŞ - MİLLİ ÇÖZÜMDEN GAYRİSİ HAİM NAHUM DOKTRİNİN UYGULAYICISIDIRLAR. KİM DAHA İYİ UYGULAYACAKSA SİYONİZM…
Bugünlerde terörist başı bebek katili cani'nin ayağına gitmek için can atanların böylesine bir ihanete nasıl…
Anlaşılan amaç Özel'i bir şekilde aday yaptırıp tekrar kolaylıkla iktidarı sürdürmek. Tabi bu hizmet! falan…