ERBAKAN'IN TEKNOLOJİ HARİKALARI;
BİLİMSEL DAYANAKLARI
ve Siyonizm Nasıl Hizaya Sokulacaktı?
17 Temmuz 2007 ESAM Konferansları ve Aziz Erbakan Hocamızın Teknolojik Hazırlıkları
Biz, insanlığın saadeti için teknoloji geliştireceğiz. Ama Siyonizm güdümlü Batılılar ise insanlığı ifsat için teknoloji geliştiriyor. İşte bakın, Amerika getirmiş harp gemisini koymuş, içerisinden füzelerle Kızıldeniz’den ta Bağdat’ı dövüyor. Füzeler fırlatıyor. Bizim bir milletvekili grubumuzu, Enterprise Uçak Gemisi İstanbul’a geldiği zaman ziyarete götürdüler. Onlara bir gösteri yaptılar. Geldiklerinde bana şunları anlattılar:
“Efendim, bize önce komuta odasında ne yapacaklarını anlattılar. Sonra komuta salonuna aldılar. Bu salonun içerisinde kadınlı-erkekli subaylar oturmuşlar, gazino gibi bir yer. Bu nasıl harp gemisi? diye şaşırdık. Her birisinin arkasında kahve pişireceği, önünde kahve fincanı… Masa başında oturup, konuşup sohbet ediyorlar. Komutan hoparlörden dedi ki; ‘Bana bak filanca! Sen şu numaralı füzeyi, şu arz dairesinde 10 bin mil uzağa atacaksın, biraz sonra emir verdiğim zaman; hazırlığını yap!’ Adam elindeki kahve fincanını bıraktı, sağ tarafına döndü, masanın üzerindeki düğmelere bastı, o füze için gereken komutu verdi, tekrar ekrana döndü. Komutan ‘Ateş!’ dedi. Kırmızı düğmeye basar basmaz gemide zelzele oldu. Bir füze gemiden çıktı. Sonra kumandan odasında bize tekrar televizyonla gösterdiler ki, hakikaten işaret edilen yere füze gitti, okyanusta hedeflenen yere düştü.”
Yani en büyük zulümleri; çay içerek, kahve içerek, oturdukları yerlerinde sağa sola dönerek işleyecek kadar teknolojiyi geliştirmişler. Şimdi sen diyorsun ki; ‘Ben hakkımı koruyacağım’ Nasıl koruyacaksın? Adamın 40 tane uçak gemisi var. ‘Ben de 40 tane yapayım’ diye uğraşırsan, onlarla böyle başa çıkamazsın. Bak, işte İran’a atom bombasını yaptırıyor mu? Hayır… İkide bir gelip bombalayıp gidiyor… Kaldı ki, sen 40 tane yaparken, onlar 80 tane hazırlıyor… E, o zaman ne yapacaksın ve bunlara nasıl laf anlatacaksın? Unutmayın, Cenab-ı Allah, Rahman ve Rahimdir. Sen teknoloji nedir biliyor musun? Şimdi o geminin içerisinde, sen öyle bir manyetik alan yaparsın ki, kumandanın sesini o subay duyamaz, bir… Veya, onun atmış olduğu füzeyi havada yakalarsın, sen elektronik kumandayla geri çevirir, onu atan geminin üzerinde parçalarsın, iki…
Evet, teknoloji; Allah’ın bir rahmeti ve fırsatıdır. Geri bırakılmış olan ülkelerin, kendini ilerlemiş zanneden ülkelerin önüne geçmesi bakımından büyük bir imkândır. Bunu yaptığın zaman senin uçak gemisi yapmana lüzum kalmayacaktır. Çünkü artık onun uçak gemisi senin sayılır. İstediği kadar mermi atsın. Nasıl olsa kendi başında patlayacak! ‘Hocam, yahu Sen nelerden bahsediyorsun Allah aşkına?’ diye şaşırma!.. Sen Benim aynı zamanda bir teknik profesör olduğumu bilmiyor musun?
Onun 100 tane uçan kalesi varmış… Bugün havaya nazaran sürtünmesi çok düşük olan öyle birtakım madenler var ki, fazla açıklama yapmayı uygun görmüyorum… O madenleri sen buradan fırlattığın zaman, hava sürtünmesi çok az olduğu için onun uçan kalesinin bin misli hızla gidiyor, havada dağılıyor, tellerden ibaret olmak üzere… Onun uçan kalesini işaret eden yerde yakalıyor ve aşağı düşürüyor. Bir uçan kale 100 milyon dolar iken, benim söylediğim bu silahın kendisi ise sadece 100 bin dolar. İşte böylece onun 100 milyon dolarlık malını sen 100 bin dolarla düşürebilirsin. Neyle düşüreceksin? İmanla, imanla, imanla!.. Ve bu imanın gereği hazırlayacağın teknolojik harikalarla!..
Böylesine bir teknolojik gelişme yaptığın, ve hep saydığımız Müeyyide Kuruluşlarını hazırladığın zaman, ‘Gel bakalım buraya!..’ dediğin anda, ister istemez ayakları titreyecek ve teslime mecbur kalacak. ‘Otur şuraya bakalım, sen şimdiye kadar bizim kanımızı, canımızı emdin, insanlara kan kusturdun. Ama biz Hz. Ömerlerin ahfadıyız, biz Selahattin Eyyubilerin ahfadıyız, biz Sultan Fatihlerin ahfadıyız… Biz sizi imha için gelmedik. Biz Rahmet Peygamberinin ümmetiyiz. Biz size de sizin hakkınızı vermek için geldik. Yeryüzünde ecdadımız gibi Adil bir Düzen kurmak için geldik, hakkı korumak için geldik. Biz Hakkı üstün tutarız, ama kuvvetin de kıymetini biliriz. Hakkın emrindeki kuvvet, en şerefli kuvvettir! İşte biz o kuvvete sahip olacağız ve böylece kuvvetli bir Türkiye kuracağız ve Yeni bir Dünya kuracağız.’
Milli Savunma Alanında Türkiye’nin Teknolojik Atılımları ve Erbakan’ın Harika Hazırlıkları!
ESAM’ın tarihi ve Müslüman ülke temsilcilerine yönelik özel bir toplantısında rahmetli Başbakanlarımızdan Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız: Çağımızın dönüşüm projelerini şöyle açıklamıştı:
27 Mayıs 2006’da İstanbul Ali Sami Yen Stadı’nda muhteşem bir katılım ve coşkuyla kutlanan İstanbul’un Fetih Yıldönümü şöleninden bir gün sonra: Grand Cevahir Kongre Sarayı’nda ESAM tarafından düzenlenen ve İslam dünyasından yüzlerce devlet adamı ve ilim erbabının katılımı ile gerçekleşen, Milli Çözüm Ekibi olarak bizlerin de iştirak ettiğimiz “Müslüman Toplulukları ve Sorumlulukları” konulu ilmi konferansta Erbakan Hoca;
• İslam dünyasının ve insanlığın temel problemlerini ve sebeplerini,
• Kurtuluş çarelerini ve çözüm projelerini,
• Bunlarla ilgili yeni fikir önerilerini, fiili tatbikat örneklerini ve başarılı pratiklerini, çok akıcı bir dille ve çarpıcı misallerle anlatmıştı ve bunlar Milli Çözüm Dergimizde defalarca yazılmıştı.
Artık pilotsuz uçaklarımız hazırdı:
ASELSAN ve TAİ-TUSAŞ gibi Milli müesseselerimizin ve Teknoloji Araştırma Şirketlerimizin ürettiği pilotsuz uçakların yapımı tamamlanmış, dünyadaki örneklerinden daha üstün ve etkin konuma ulaşmışlardır. Simülatör sistemiyle, bu uçakların kendisine zarar vermeden çok çeşitli denemeler rahatlıkla yapılmıştır. Bütün bunlarda seri imalat safhasına gelinmiş durumdadır. Her türlü silah ve teknolojik araç ve gereçler üretilip savunma ihtiyaçlarımız için hazırlanmıştır. Bütün bu özgün başarı ve birikimler, Şanlı Ordumuzun hizmetine sunulmuş bulunmaktadır.
a- Pilotsuz uçakların yanında her türlü bilgisayarlı savunma araç ve gereçlerinin,
b- Duvardan, kapıdan, mayınlı ortamdan, tel örgülü ve elektrikli manialardan aşan ve hedefine ulaşıp görevini yapan yürüyen teknolojik böceklerin,
c- Ulusal ve uluslararası her türlü stratejik konuşma ve yazışmaları dinleyecek ve değerlendirecek, ama kendisi asla çözülmeyecek son sistem iletişim aletlerinin,
d- Düşman ülke ve örgütlerin elindeki bilgisayar sistemlerini, teknolojik projelerini, hıyanet ve saldırı girişimlerini, bunların çok özel ve gizli casusluk şebekelerini takip ve tahrip edici özellik ve yeteneklere sahip, sentetik ilaç kapsülleri benzeri, uzaktan kumandalı ve fark edilmesi imkânsız; bir nevi “suni cin” modellerinin, bunların hepsinin:
e- Tasarım ve proje başlangıçlarını, f- Model ve deneme safhalarını, g- Seri üretim ve geliştirme aşamalarını gerçek ve örnek video çekimleriyle gösteren Erbakan Hoca’nın bu tanıtım filmleri, hayret ve hayranlık uyandırmış ve: “Ahir zamanda ve Hz. Mehdi’nin Deccal’e karşı kutlu savaşında; barut ateş almayacak, silahlar patlamayacak” mealinde müjdelenen haberlerin nasıl hakikat olacağı böylece ispatlanmıştır.
Elbette düşman güçler ve emperyalist merkezler de bu kutlu gerçeklerin ve mutlu gelişmelerin, farkındaydı ve telaşındaydı. Ama önünde sonunda Hak bâtıla, adalet barbarlığa galebe çalacak, inşaallah Türkiye merkezli yeni bir medeniyet inkılabı yaşanacaktı. Bütün bu teknolojik harikaların altyapısını hazırlayan Aziz Erbakan Hocamızı minnetle ve şükranla anıyor, O’nun başlattığı tarihi devrim ve değişimin devam ettiğini hatırlatıyor ve pek yakında büyük zafere erişileceğini umuyoruz.
İslam dünyasının ve mazlumların; “Zalimlerin elindeki konvansiyonel silah sistemlerinin, atom başlıklı füzelerinin, uçak gemilerinin, savaş uçaklarının ve helikopterlerinin aynısını biz de yapalım, Siyonist ve emperyalist güçlerin karşısına çıkalım” mantığı yanlıştır, imkânsızdır, yararsızdır ve dünyayı ateşe atmaktır.
Öyleyse; zalim odakların da farkına vardıkları, ama henüz kontrol altına alıp kullanmayı başaramadıkları, ama Erbakan’ın hazırladığı elektromanyetik dalga teknolojileri çok şükür tamamlanmıştır ve kullanılma aşamasındadır!
Bu tarihi ve talihli müjdeler, bilimsel gerçekler ve harika teknolojiler sayesinde:
• ABD, İsrail, İngiltere ve birçok AB ülkelerinde… Ayrıca Rusya, Hindistan ve Çin’de…
a) Bütün elektrik üretim merkezleri, uzaktan kumandalı elektromanyetik dalga boyları vasıtasıyla askıya alınacak…
b) Tüm elektrik dağıtım şebekeleri durdurulacak ve kontrol altına sokulacak…
c) Bilgisayarlar, elektrikli ev araçları, televizyonlar ve cep telefonları çalışmaz olacak… Çünkü elektrik kesintileri yaşanacak…
ç) Ev ve iş yerlerindeki asansörler, limanlardaki ve tren garlarındaki elektromanyetik (mıknatıs etkili) vinçler çalışmayacak…
d) Işıklandırma ve trafik lambaları, elektrikli toplu taşıma araçları çalışmaz olacak…
e) Bütün silah sistemleri, uçak gemileri, nükleer füzeleri, radar ve haberleşme sistemleri devre dışı bırakılacak…
Kısaca bütün hayat duracak ve süper güç sanılan merkezler ve ülke yönetimleri,
1- İşgal ettikleri ve zulüm yürüttükleri mazlum bölgeleri terk etmeye mecbur kalacaklardır…
2- Dünyanın, Adil Düzen dönemine geçmesine çaresiz razı olacaklardır…
3- Artık savaş ve zorbalık değil, barış ve adalet… Sömürme ve sindirip köleleştirme yerine, temel insan haklarına hürmet ve herkese hürriyet… Haksızlık ve ahlâksızlık yerine, merhamet ve asalet sistemi… Yani Akıl, İlim ve Kur’an dayanaklı ADİL DÜZEN Medeniyeti kurulacaktır… Hiçbir şeytani güç, bu kutlu ve mutlu devrime engel olamayacaktır.
Fikri altyapısı Milli Görüş’le hazırlanıp Milli Çözüm’le tamamlanan… Fiili başarısı HAMAS eliyle başlatılan… Harika teknolojileri ise yine Erbakan sayesinde oluşturulan tarihi inkılap (dönüşüm ve değişim) oldukça yakındır. Kansız, kavgasız, tahribatsız ve talansız bir hesaplaşma yaşanacaktır.
HAARP Araştırmaları ve Elektromanyetik Silahlar
Erbakan Hocamızın gündeme taşıdığı gibi; tek bir insanın, burnunu bile kanatmadan tüm elektronik sistemleri devre dışı bırakarak savaş kazandıracak elektromanyetik silahlar yapılmaya başlanmıştır. Artık çok yakında adından sıkça bahsettirecek savunma ve saldırı teknolojileri arasında bunlar da yerini alacaktır. Peki, nedir bu elektromanyetik silahlar ve nasıl ortaya çıkmıştır? Savunma ve imha endüstrisinde ‘E-Bomb’ (elektronik bomba) olarak anılan bu silah, radyo dalgalarını kullanarak hedef aldığı bölgedeki tüm elektronik sistemleri devre dışı bırakan ve ilk olarak Nicola Tesla tarafından gündeme taşınmış, fakat yapımı tamamlanamamış olan yeni nesil bir silahtır. Tesla’nın çalışmaları ölümünden sonra da sürdürülmüş ve sistemi çalışılabilir hale getiren her şey 1962 yılında başlamıştır. O yıllarda atmosferin 30 km üstünde nükleer bomba denemesi yapan Amerika Birleşik Devletleri (ABD), patlamanın neden olduğu gama ışımasının 1200 km uzaklıktaki radyo istasyonlarını kullanılmaz hale getirdiğini fark edince, çalışmalarının yönünü nükleer silahlardan bu alana yoğunlaştırmıştır. İstasyonlar 1 saniyeden daha az bir süre devre dışı kalsa da burada önemli olan, hiçbir insanın bundan zarar görmemiş olmasıydı.
İnsan hayatının giderek önem kazandığı 21. yüzyılda devletler, ordular için asker bulmakta zorlanırken, insansız teknolojiler ilginin artmasına yol açmıştır. Atom bombası ve nükleer bomba gibi bombaların kitlesel zararları, o dönemde, dikkatleri daha masum gibi görünen elektromanyetik dalgalara yoğunlaştırdı. Hâl böyle olunca ABD’nin New Mexico eyaletindeki Kirtland Hava Üssü’nde konuyla ilgili pek çok çalışma başladı. Zaman içinde de bu çalışmalar tüm dünyaya yayıldı ve ABD dışında Avrupa Norveç’te, Rusya ise Ukrayna ve Tacikistan’da benzer çalışmaları yaptı. Ancak bunlardan en çok dikkat çekeni ve kamuoyunun tepkisine sebep olanı HAARP’tır. (High Frequency Active Auroral Research Program – Yüksek Frekanslı Aktif Atmosfer Programı)
HAARP Nasıl bir programdır?
HAARP; Dünyanın en büyük ve en güçlü radyo transmitterlerinden (iletici) birini imal etme projesi olmaktadır. Proje, Amerikan Hava ve Deniz Kuvvetleri tarafından ortaklaşa finanse edilmekte olup, 30 milyon dolarlık programı Alaska Üniversitesi yürütmeye başlamıştır. Resmi amacı; iyonosferde araştırma yapmak olan proje doğrultusunda üç Amerikan şirketi rol oynamaktadır. Dünyanın en büyük petrol şirketlerinden biri olan ARCO Power Technologies Incorporated (APTI), projenin inşasına başlayan müteahhit şirketi konumundadır.
Amerikalı yetkililere göre bu projenin amacı;
• Atmosferdeki termonükleer araçların elektromanyetik vuruşlarını başka yönlere kaydırmak,
• Denizaltılarla haberleşmeyi kolaylaştırmak,
• Radar sistemlerini geliştirip, garantiye almak,
• Geniş bir alanda, Amerikan ordusu dışında tüm haberleşmeyi durdurmak,
• Toprağın altını çok derinlere kadar inceleme imkânı sağlamak,
• Geniş alanlarda petrol, doğalgaz ve yer altı kaynaklarını saptamak,
• Hava saldırılarını havada etkisiz hale getirmeyi başarmaktır.
Ancak projenin karşıtlarından olan Prof. Dr. Gordon J. F. MacDonald’a göre, elektromanyetik teknoloji bunlardan daha fazlasını da yapacak bazı tehlikeler barındırmaktadır.
• İklimleri değiştirebilir,
• Kutuplardaki buzulları eritebilir ya da yerinden oynatabilir,
• Ozon tabakası ile oynayabilir,
• Depremlere sebep olabilir,
• Tsunamileri kontrol edebilir,
• İnsan beynini kontrol altına alabilir,
• Termonükleer patlamalara yol açabilir, diye endişe duyulmaktadır.
Özünde HAARP gizli bir proje olmaktan çıkmıştır ve Pentagon, HAARP’ın varlığını yalanlamamıştır. Begich ve Manning gibi bilim adamları tarafından yapılan araştırmalar, HAARP projesinin derinliklerine ışık tutan çalışmalardır. Amerikan Hava Kuvvetleri dokümanlarında, insanın zihinsel eylemlerini manipüle ederek değiştirme çabası içinde olan bir sistem geliştirildiğinin ortaya çıkması, araştırmaların sonuçlarındandır. Bu teknolojiyi de en çok Carter’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Zbigniew Brzezinski ve Johnson’ın bilimsel danışmanı ve aynı zamanda UCLA’da Jeofizik profesörü olan J. F. MacDonald söz konusu yapmışlardır.
Elektromanyetik Silahların Gelişim Aşamaları
Ağustos-Eylül 1958 arasında ABD, “Argus Projesi” adı altında 3 nükleer bomba ve 2 de hidrojen bombası deneyi yapmıştır. Bu projenin amacının, yüksek irtifadaki nükleer patlamaların elektromanyetik titreşim (EMP) nedeniyle radyo iletimlerine ve radar operasyonlarına etkisine değer biçmek, jeomanyetik alanlar ve onun içindeki yüklü parçacıkları daha iyi anlamak olduğunu açıklamıştır. 20 Ağustos 1961’de Amerikan ordusu iyonosferde bir “telekomünikasyon kalkanı” oluşturmayı planlamıştır. Bu kalkan 3000 km yükseklikte kurulacaktı. Kalkanın iyonosferde kurulma sebebi; manyetik fırtınaların ve güneş ışınlarının telekomünikasyona zarar verme ihtimalini ortadan kaldırmaktı.
1978’de SPS Projesi üzerine yeniden çalışılmaya başlandı. Bu dönemde anti-balistik füzeler için uydu ışın silahları üzerine çalışıldı. Yüksek enerjili lazer ışınlarının bir “termal silah” olarak düşman füzelerini yok etmek için en uygun araç olduğu vurgulandı. SPS aynı zamanda psikolojik ve insansız bir silah anlamı taşımaktaydı. Lazer ışınları güç bataryaları bir SPS uydusundan diğer uydulara veya platformlara yayılacaktı. SPS’in dünyanın herhangi bir yerindeki askeri operasyonda ihtiyaç olunan enerjiyi iletme kapasitesi de vardı. Bunların dışında, gözetim ve erken uyarı sistemlerinde gelişmeler, düşman ordularının yayınını bozma ve iyonosferde fiziksel değişiklikler yaratma yeteneğini barındırmaktadır.
1970’lerin sonlarında Pentagon, düşmana ait nükleer çevrede iletişimin radyo ve televizyon teknolojisinde kullanılan geleneksel yöntemlerle gerçekleştirilemediğini anladı. 1982’de bir komuta kontrol elektronik alt sistemi hazırlandı. “Ground Wave Emergency Network (GWEN)” (Toprak Dalgası Acil Şebekesi) denilen bu sistemle roketler monitörden izlenip kontrol altına alınmıştı. 1981 yılında “Orbital Maneuvering System” (OMS) (Yörünge Manevra Sistemi) ile uzay mekikleri için SPS uzay platformları inşaası planlandı. NASA’nın ürettiği uzay mekiğinin iyonosfere enjekte ettiği gazların iyonosfere etkisi üzerine çalışıldı. Deneyler sonucunda ABD, iyonosferik delikler açabildiğini gördü. 1985 yılında yeni mekik deneyleri yapılmaya başlandı. 1980’lerde ABD yılda 500-600 civarında roket fırlatmaktaydı. Bu sayı 1989’da zirveye (1500 adet) ulaştı. Bütün bu deneylerin atmosfere ciddi etkileri saptanmıştı.
1986’da, Çernobil faciasından hemen önce, ABD Mighty Oaks (Güçlü Meşeler) olarak bilinen Nevada’daki test bölgesinde hidrojen bombası deneyleri yapılmıştı. Bu deneyler X ışınları ve parçacık ışını silahlarının geliştirilmesi programının bir parçasıydı. ABD 1991’de Körfez Savaşı sırasında elektromanyetik titreşim silahları (EMP) olarak adlandırılan silahlarını test etme fırsatı yakalamıştı. 1993 yılında başlatılan HAARP projesi işte tüm bu deneylerin devamı ve Star Wars programının bir parçası durumundadır.
HAARP, Geri Dönüşü Olmayan Bir Yolculuğun Son Basamağı mı?
1970 yılının başlarında Siyonist Z. Brzezinski, yavaş yavaş ortaya çıkacak, teknoloji bağımlısı “daha kontrol edilebilir ve daha yönetilebilir bir toplum” oluşturmayı amaçlamıştı. Begich’e göre Yahudi stratejist Brzezinski’nin tahminleri doğru çıkmıştı. Aydınlar, projeye karşı çıkarken Amerikan Kongresi’ne ait kayıtlarda; iyonosfere gönderilen sinyallerle dünyaya nüfuz etmek için, HAARP’ın kullanımıyla meşgul olunmaktaydı. Bu sinyaller gezegenin içinden kilometrelerce derine bakarak, yer altı askeri gereçlerinin, minerallerin ve tünellerin yerini bulmak için kullanılacaktı. Senato 1996’da sadece bu yeteneği geliştirmek için 15 milyon dolar ödenek ayırdı. Aydınların karşı olmasının sebebi ise sistemi çalıştıracak radyo dalgaları için gerekli olan frekansın, insanın zihinsel fonksiyonlarının tahribi için en çok zikredilen frekans dizisinin içinde olmasıydı. Ayrıca çalışma sadece insanlar için değil, hayvanlar için de zararlı olacaktı.
Savunma konularında yayın yapan Defense News dergisi 13-19 Nisan 1992 tarihli sayısında elektron ışın jeneratörü Hermes II’nin Çöl Fırtınası harekâtında kullanıldığını yazmıştı. Dergiye göre, Hermes II ile gönderilen X ve gama ışınları ile nükleer bomba patladığında ortaya çıkan ışık etkisinin tahribatları araştırılmıştı. Amerikan savunma çevreleri, bu cihazın atom bombasını taklit ederek Irak tarafını korkutmak ve psikolojik üstünlük sağlamak amacıyla kullanıldığını açıklamıştı. İyonosferle alâkalı projelerle ulaşılan pek çok imkân, doğuracağı korkunç sonuçlar sebebiyle kamuoyuna açıklanabilir özellik taşımamaktadır. Bu sebeple kamuoyunda infial uyandırmayacağı tahmin edilen; “atom bombasının ışık etkisini taklit” gibi masum sayılabilecek bir hususun kamuoyuna açıklanması, diğer güçlerin kullanılmadığı şeklinde anlaşılmamalıdır.
İyonosfer üzerindeki çalışmaların, belli bir bölgedeki bütün haberleşmeyi durdurma, ama sadece Amerikan haberleşmesini sağlama imkânı verdiği anlaşılmıştı. Körfez Savaşı’nın özellikle kara harekâtının yapıldığı son döneminde, Irak haberleşmesinin tamamen kesintiye uğradığı ve ileri hatlarla cephe gerisi arasında hiçbir iletişim kurulamadığı saptanmıştı. Amerikan haberleşmesi ise eksiksiz çalışmaktaydı. O sırada HAARP projesi henüz başlatılmamıştı ama Amerika iyonosfer üzerinde benzeri çalışmaları yapmaktaydı.[1]
2024 Başı Kutlu Dönüşüm Aşaması mıydı?
Güneş’teki son yılların en büyük patlaması, Dünya’daki radyo sinyallerini geçici devre dışı bırakmıştı!
2017’den bu yana son 6 yılın en büyük Güneş patlaması, NASA’ya ait Güneş Dinamikleri Gözlemevi tarafından 15 Aralık 2023’te görüntülenmişti. Patlamanın Güneş yüzeyinin kuzeybatı bölgesinde olduğunu bildiren gözlemevi yetkilileri, yüksek seviyede ultraviyole ışık ve enerji patlaması tespit etmişti. NOAA’ya ait Uzay Hava Tahmin Merkezi’nden (SWPC) Shawn Dahl, yaptığı açıklamada, patlamanın radyo iletişimini geçici olarak devre dışı bıraktığını bildirmişti. Dahl, patlamanın jeomanyetik kasırgaya sebep olabileceğini belirterek, bunun yüksek frekanslı radyo sinyallerini olumsuz etkileyebilecek ve gelecek günlerde kuzey ışıkları oluşumunu tetikleyebilecek etkiye sahip bulunduğunu kaydetmişti.[2]
Daha önce NASA’daki elektrik kesintisi, Uluslararası Uzay İstasyonu ile iletişimi sekteye uğratmıştı!
Texas’ın Houston kentindeki uzay merkezi Johnson Space Center’daki geliştirme çalışmaları esnasında meydana gelen elektrik kesintisinin ardından yedek sistemler devreye girmişti. Görev kontrol merkezi, UUİ’deki 7 astronotla kısa süreli iletişim sıkıntısı çekmişti. Montalbano, kesintiden dolayı NASA’nın ilk kez yedek sistemlerini kullanmak zorunda kaldığını belirterek, günün sonunda elektrik kesintisine yol açan sorunun çözülmesini umduklarını ifade etmişti.[3]
2024’e Yaklaşırken Yaşanan Güneş Patlaması ve Olası Sonuçları!
17 Aralık 2023’te NASA tarafından yapılan açıklama ile Güneş’te son yıllardaki en şiddetli patlamanın gerçekleştiği açıklanmıştı. Patlama sonrasında radyo sinyalleri geçici olarak devre dışı kalırken 2024 yılında Güneş’te yaşanacak olan patlamaların elektrik kesintilerine yol açabileceği vurgulanmıştı. Güneş’in, yaklaşık her 11 yılda bir solar maksimum adı verilen bir dönemden geçtiği kanıtlanmıştır. Bu dönemde ortaya çıkan Güneş lekeleri, Güneş’in manyetik alanındaki büyük değişikliklerin sonucunda takımadaları andıran yapılar oluşturmaktadır. Bu lekeler, aynı zamanda güçlü enerji patlamalarına yol açarak Güneş fırtınalarına neden olmaktadır. Bu fırtınalar, uydulara zarar verebilir ve hatta iletişim sistemlerini kesintiye uğratabilir konumdadır.[4]
Tüm Dünyada Elektrikler Kesilirse Ne Olacaktı?
İngiltere Başbakan Yardımcısı Oliver Dowden, halkına; “Paniğe kapılmadan, mum, pil ile çalışan radyo ve diğer araçları evinizde stoklayın” açıklamasında bulunmuşlardı. İsveç de buna benzer uyarıları halkına yapmaya başlamıştı. Eğer Güneş’te Dünya’mıza dönük büyük bir patlama yaşanırsa oluşacak manyetik fırtına tüm Dünya’yı etkisi altına alacak bir elektrik kesintisine yol açacaktı! Su gibi adeta yaşamamız için bir ihtiyaç haline gelen elektriğin kesilmesi hayatı felce uğratacaktı. İnternet, telefon, radyo gibi iletişim araçları kullanılamayacağı için insanların haberleşmesi ve bilgi paylaşması tamamen duracaktı. Bankalar, borsalar ve fabrikalar bir süre sonra çalışamayacağı için ekonomik kriz başlayacaktı. Hastaneler tedavi veremez olacaktı. Yiyecekler bozulmaya, su pompaları ve arıtma tesisleri çalışamayacağı için kirlenmeye ve bulaşıcı hastalıklar yayılmaya başlayacaktı. Güvenlik hizmetleri zayıflayacak, bu da olayların önlenmesini ve müdahale edilmesini zorlaştıracaktı.
Dünyada 100 yılda bir rastlanan, genel elektrik kesintisi mi yaşanacak!?
Dünya genelinde her yüzyılda bir gerçekleşen nadir bir olayın, 2024 yılı başlarında tekrar yaşanacağı konuşulmaktaydı. Daha önce tarih verilerek duyurulan bu beklenen elektrik kesintisine, araştırmacılar tarafından şimdi daha ürkütücü bir boyut kazandırılmıştı. Sadece telefonlar, bilgisayarlar, saatler ve tabletlerin durmayacağı bu büyük kesinti, birçok alanda daha derin etkilere neden olacaktı. Dünyada 100 yılda bir olan elektrik kesintisi olacak ve dijital kıyamet yaşanacaktı! Yaklaşan büyük bir elektrik kesintisi, dünyanın dört bir yanında teknolojiyi ve günlük yaşamı derinden etkilemeye hazırlanmaktaydı. Uzmanlarca, 2024 yılının başlarında meydana gelmesi beklenen bu kesintinin, yüz yılda bir kez gerçekleşen bir olay olduğu vurgulanmıştı. Elektronik cihazlardan ulaşıma, her alanda hissedilecek bu kesinti, yaşamı sekteye uğratacaktı!
Elektrik Kesintisinin Günlük Yaşama Etkileri Neler Olacaktı?
Elektrikli aletler, telefonlar, bilgisayarlar, saatler ve tabletler gibi cihazlar, bu kesintiden doğrudan etkilenmiş olacaktı. Günlük yaşamın vazgeçilmez parçaları olan bu teknolojik araçlar, kesinti süresince işlevsiz kalacaktı. Bu durum, modern toplumun genel işleyişini temelinden sarsacaktı. Araştırmacılar, kesintiyle ilgili sürekli yeni bilgiler araştırmakta ve bu büyük olayın olası sonuçları üzerine çalışmalarını yoğunlaştırmaktaydı. Yapılan son duyurulara göre, sadece cihazların şarjı tükenmekle kalmayacak, aynı zamanda daha büyük sorunlar da meydana çıkacaktı.
Tren Kazaları ve Güvenlik Endişeleri Artacaktı!
Bu kesintiler, tren sinyallerinin yanlış şekilde değişmesine ve potansiyel tren kazalarına yol açacaktı. Gelecekte, tren seferlerinin meteorolojik ve uzay hava durumu tahminlerine göre iptal edilmesi gerekli olacaktı. Güneş fırtınalarının, jeomanyetik olarak indüklenen akımlar (GIC’ler) yaratması ve bu akımların elektrik iletim ve dağıtım şebekelerini etkilemesi ihtimali vardı. Bu, küresel çapta enerji dağıtımında ciddi sorunlara yol açacaktı.
Şiddetli Basınç Sonucu Oluşan Piezoelektrik Etki Nedeniyle, Güneş’teki Kuvvetli Patlamaların Dünya’daki Depremleri Tetikleme Olasılığı!
Bilim insanları, on yıllar süren araştırmalar sayesinde büyük ve güçlü depremlerin rastgele bir şekilde değil de gruplar halinde meydana geldiğini saptamıştı. Ama neden böyle olduğu şimdiye kadar bir gizem olarak kalmıştı. 13 Temmuz 2023’te Scientific Reports’ta yayımlanan yeni bir araştırma, Güneş’teki güçlü patlamaların Dünya’da gerçekleşen toplu deprem olaylarını tetikleyebildiğini gösteren ilk güçlü kanıtı -tartışmalı da olsa- öne çıkarmıştı. Roma’daki Ulusal Jeofizik ve Volkan Bilim Enstitüsü (National Institute of Geophysics and Volcanology) araştırma müdürü ve bu yeni araştırmanın yardımcı yazarı Giuseppe De Natale şunları açıklamıştı: “Dünyadaki büyük depremler dengeli bir şekilde dağılmış değil… Aralarında bir bağlantı var. Güneş’teki etkinliğin Dünya genelini etkileyebileceği hipotezini [depremlerin gerçekleşmesi] test ettik.”
Çıplak gözle bakınca Güneş sakin ve uysal görünse de, aslında bu büyük yıldızımız, güneş rüzgârı formunda muazzam miktarlarda enerji ve tanecikle güneş sistemini sürekli olarak bombardıman edip durmaktadır. Bazen, Güneş’in yüzeyinde gerçekleşen dehşetli patlamalar, Taç Küre kütle atımına (coronal mass ejections) ya da güneş sistemini sarsacak ve baş döndürücü hızlarda hareket eden enerji yüklü taneciklerin yayılımına -iyon ve elektronlar dahil- sebep olacaktır. Dünya’ya ulaştıklarında, bu yüklü tanecikler uyduları etkileyecek ve aşırı koşullarda, güç nakil şebekesini bozabilecek çaptadır. Bu yeni araştırma, bu gibi güçlü patlamalardan kaynaklı oluşan taneciklerin -özellikle pozitif yüklü iyonların- güçlü deprem gruplarının tetiklenmesine yol açtığını ortaya çıkarmıştır.
Depremler sıklıkla, Dünya’nın tektonik levhaları hareket ettikçe kayaçların birbirine sürtmesiyle oluşmaktadır. Levhaları kilitleyen yoğun sürtünme mağlup olduğunda, kayaçlar kırılır. Bu kırılma muazzam miktarda enerji açığa çıkararak yer sarsıntılarını oluşturmaktadır. Fakat bilim insanları, gezegenimizde gerçekleşen bazı büyük depremlerde yeni bir sistemin farkına varmıştır; bunlar rastgele değil gruplar halinde olmaktadır. Bu, dünya çapında gerçekleşen deprem gruplarını tetikleyen bir küresel fenomenin olabileceğinin kanıtıdır.

Ne kadar dev olursa olsun, Gazze’nin tünellerinde can çekişen siyonizmin sonunu getirecek hamleler çok yaklaştı inşallah. Terlikle savaşan mücahitler ümmetin onurunu kurtarırken; asıl tüm mazlumların intikamının alınacağı, şeytan ve ekibinden hesap sorulacak zamanda tüm dünya Erbakan ismini yine yeniden ezberleyecektir. Neden bunu diyoruz? Çünkü bu hazırlıkları yapan Aziz Erbakan Hocamızdı. Bugün bu gerçeklere sahip çıkan ise çok şükür ki Milli Çözüm’dür.
Elbette düşman güçler ve emperyalist merkezler de bu kutlu gerçeklerin ve mutlu gelişmelerin, farkındaydı ve telaşındaydı. Ama önünde sonunda Hak bâtıla, adalet barbarlığa galebe çalacak, inşaallah Türkiye merkezli yeni bir medeniyet inkılabı yaşanacaktı. Bütün bu teknolojik harikaların altyapısını hazırlayan Aziz Erbakan Hocamızı minnetle ve şükranla anıyor, O’nun başlattığı tarihi devrim ve değişimin devam ettiğini hatırlatıyor ve pek yakında büyük zafere erişileceğini umuyoruz.
şu videoyu izlemeyenlerde mutlaka izlemeli.
https://www.youtube.com/watch?v=28QryFxeRmw
İbrahim 46
Gerçek şu ki, onlar (zalimler ve hainler, mü’minlere ve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa eğer onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatıp kaydıracak (zelzeleler oluşturacak derecede bugün nükleer silahlara ve teknolojik imkânlara dayanmış) olsa bile, Allah katında da (kesinlikle onları boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak kudret) planları ve programları vardır! (Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır.)
https://www.mealikerim.com/14/ibrahim/46
Hz peygamberin sünnetini sevdiğini söyleyip, onun siyasetine ve hayat sistemine sahip çıkmayanlar..
Tarikat ehli geçinip hizmet ve hakikat erbabına savaş açanlar,..
Ey hayırlı bir cemaat ve teşkilat içerisinde fesat çıkaranlar ,
artık yeter gelip tövbe ediniz hakka dönünüz Aksi halde vallahi pişman ve perişan olacaksınız,
çünkü İslam’ın sadece beğenmek, Üstün özellik, güzelliklerini takdir etmek de yetmez. saadetin ve cennetin fiyatını vermek ve bedelini ödemek şarttır.
Elbette düşman güçler ve emperyalist merkezler de bu kutlu gerçeklerin ve mutlu gelişmelerin, farkındaydı ve telaşındaydı. Ama önünde sonunda Hak bâtıla, adalet barbarlığa galebe çalacak, inşaallah Türkiye merkezli yeni bir medeniyet inkılabı yaşanacaktı. Bütün bu teknolojik harikaların altyapısını hazırlayan Aziz Erbakan Hocamızı minnetle ve şükranla anıyor, O’nun başlattığı tarihi devrim ve değişimin devam ettiğini hatırlatıyor ve pek yakında büyük zafere erişileceğini umuyoruz.
ERBAKAN HOCAMA!
Yıllar geçsede, hasret bitmiyor
Nur yüzün, gözümden gitmiyor
Sır dolu sözlerin, dilimden düşmüyor
Sensiz hayatın, tadı tuzu olmuyor..
Olaylara Er-ce bakan, gerçek lider Erbakan
Hainler ihanet etsede, yoluna bakar Erbakan
Önüne engeller koyulsada; takmaz, Erbakan
Sabırla hep koşturdu; Hak yolda, Erbakan..
Senden sonra siyasetin, rengi ve dili değişti
Heyecan bitti, insanlar dünyevileşti
Ahlak kalmadı, makama arttı sevgi
Şarlatanlar çoğaldı, yıkadılar beyinleri..
Sadıklar sağlam, senin yolunda
Zafere ulaşılır, elbet sonunda
Umut aşılanır, tüm mazlumlara
Çıkılır karanlıktan, sabahın aydınlığına..
Adil Düzen kurulsun, insanlık kurtulsun
Zalimin sonu gelsin, zulüm son bulsun
Mücahitler, heyecan ve coşkuyla dolsun
Hak yolun yolcuları, sadıklara selam olsun..
“… Mü’minleri kurtarmamız (ve zafere ulaştırmamız) Bizim üzerimize bir haktır.”
2017 Aralık ayında, Suudi yayın kuruluşu İlaf’a demeç veren İsrail İstihbarat ve Nükleer Enerji Bakanı Yisrael Katz; ABD Başkanı Donald Trump’un Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasından sonra Erdoğan’ın “Düşmandost” (Frenemy) rolü oynadığını belirtmişti.
Siyonist Katz, Erdoğan için şunları söylemişti:
“Bize oldukça fazla saldırıyor. Biz de haliyle cevap veriyoruz. Unutmamak gerekir ki, Türkiye, mallarını Hayfa Limanı üzerinden körfez bölgesine gönderiyor. Türkiye’nin körfez ülkelerine yaptığı ihracatın %25’i Hayfa Limanı üzerinden gerçekleştirilmektedir.”
“- Aslında sadece kendisi için konuşmaktadır (Erdoğan için) – Türk Hava Yolları, İsrail’de faaliyet gösteren en geniş uluslararası havayoludur. Dış ticaret hacmi de iki ülke arasında, özellikle Mavi Marmara’dan sonra sadece artış göstermektedir.”
İşte Erdoğan’ın, Siyonist İsrail’e ve dünyayı ifsat eden zalim yönetimlere karşı kurusıkı atıp durduğunun, gerekli ve gerçekçi yaptırımlar uygulamadığının fotoğrafıydı bu.
Aynı şeyler günümüzde de yaşanmaktaydı.
Erdoğan iktidarı, İsrail aleyhine soykırım davası açan Güney Afrika kadar bile olamamıştı.
Hatta İsrail’in bu soykırımında işine yarayacak mühimmat desteğinde bile bulunmuşlardı.
7 Ekim’den sonra Türkiye’den İsrail’e giden, aralarında silah parçaları-patlayıcı özellikli mühimmatlar vs. bulunan ihraç mallarının listesi Milli Çözüm Dergimizin Şubat 2024 sayısında yayınlandı.
Yine, terörist İsrail’in, PKK ve PYD’nin de destekçisi olan Haçlı zihniyetinden İsveç’in de NATO üyeliğine “evet” diyen Erdoğan iktidarıydı. Güya F-16 satışı için Biden Kongre’ye mektup göndermişmiş. Daha kongre kararı çıkmadan, Yunanistan’da yayın yapan Kathimerini gazetesi, Türkiye’nin ABD’den satın aldığı F-16 savaş uçaklarını Yunan adaları üzerindeki uçuşlarda değil, yalnızca NATO ittifakı amaçları doğrultusunda kullanabileceği şartı getirildiğini ileri sürmüştü.
Kısacası, Siyonistlerin yönetip yönlendirdiği bu istismarcı iktidarlardan insanlığın hayrına bir sonuç beklemek boşunaydı.
İşte Aziz Erbakan Hocamızın yıllarca uyarıp, her konuda haklı çıktığı; “Siyonist İsrail laftan anlamaz, güçten anlar!” öngörüsü de haklı çıkmıştır.
“Evet, teknoloji; Allah’ın bir rahmeti ve fırsatıdır. Geri bırakılmış olan ülkelerin, kendini ilerlemiş zanneden ülkelerin önüne geçmesi bakımından büyük bir imkândır. Bunu yaptığın zaman senin uçak gemisi yapmana lüzum kalmayacaktır. Çünkü artık onun uçak gemisi senin sayılır. İstediği kadar mermi atsın. Nasıl olsa kendi başında patlayacak! ‘Hocam, yahu Sen nelerden bahsediyorsun Allah aşkına?’ diye şaşırma!.. Sen Benim aynı zamanda bir teknik profesör olduğumu bilmiyor musun?” buyuran Erbakan Hocamızın;
Bizzat proje çalışmalarında da bulunduğu mucizevi teknolojik sistemleriyle ve Ahmet Akgül Üstadımızın olgunlaştırıp tamamladığı Adil Düzen Medeniyetli siyasi yönetim sistemiyle; Dünyanın baş belası, şeytanın yönetim sistemi olan Siyonizm’in yıkılıp Avrupa’nın ve Emperyalist Dünyanın hizaya sokulacağı, Türkiye merkezli Adil Bir Dünyanın kurulacağı günler çok yaklaşmıştır.
Fakat bu, münafık istismarcı işbirlikçilerin iktidarında olacak iş değil elbette.
Yine hocamızın buyurduğu gibi:
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki: TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU; Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!” (TRT Basın Toplantısı, Yazarlar soruyor – Nisan 1980)
“Sonra Biz, elçilerimizi ve iman edenleri işte böyle kurtarırız; (zira) mü’minleri kurtarmamız (ve zafere ulaştırmamız) Bizim üzerimize bir haktır.” (Yunus: 103)
Makaleyi okuyan herkes, Aziz Erbakan Hocamıza ve O’nun Devamı olan Milli Çözüm’ün Şahsi Manevisi Üstad Ahmet AKGÜL Hocamıza neden ASRIN SAHİBİ VE ASRIN TERCÜMANLARIDIR dediğimizi bir kere daha anlamıştır… Evet dünyada 8 milyarlık insanlık yaşam sürmekte. Bu 8 milyar insanlık aleminin kanını emen sömüren işkencelere savaşlara kötülüklere mahkum kılan şeytaniler ellerinden geldiğince maddi manevi ezmekte yok etmekte… Böylesi şeytaniler varken, Rahmaniler boş mu duracaktı… Elbette hayır… Bu şeytanilere karşı 8 milyarlık insanlık içinde 2milyar müslüman olduğu halde sadece Aziz Erbakan Hocamız ve devamı Ahmet Akgül Hocamız bu şeytanileri durduracak TEKNOLOJİ HARİKALARI diyebileceğimiz ve ADİL DÜZEN PROJELERİNİ hazır hale getirmişlerdir… Başka bir hareket şahıs kurum kuruluş böylesi bir hazırlığı ne dert etmiştir ne de bu konuda gayret ve çaba sarfetmişlerdir. Sadece bu bozuk şeytani düzen içinde iyiyi güzeli doğruyu faydalıyı oluşturmaya ondada kıt akıllarıyla bir başarıyı sağlayamamışlar sağlayamazlar.. Çünkü bu sistemin veya düzenin kökü bozuk kökü kökü … Elimizin tersiyle itip bu düzenden çıkıyoruz ve bizim düzenimiz şu düzendir deyip yeni bir dünya ve Adil bir nizam projeleri hazırlamadan bir köyde bile başarılı olmak mümkün değildir… Ama çok şükür ki ASRIMIZIN SAHİBİ VE TERCÜMANI MİLLİ ÇÖZÜM BU HAZIRLIKLARI OLGUNLAŞTIRMIŞ SONA ERDİRMİŞTİR… Bu hazırlıkların konforunu işte HAMASLI KAHRAMANLAR ELİYLE VE KAHRAMAN VE ŞANLI TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİMİZ ÖNCÜLÜĞÜNDE yaşıyoruz… İnşaallah …
“Böylesine bir teknolojik gelişme yaptığın ve hep saydığımız Müeyyide Kuruluşlarını hazırladığın zaman, ‘Gel bakalım buraya!..’ dediğin anda, ister istemez ayakları titreyecek ve teslime mecbur kalacak.” Prof. Dr. Necmettin Erbakan
Siyonizm’i “İster istemez ayaklarını titretecek ve teslime mecbur bırakacak” güç; Siyonizm’e destek için İsrail’e 100’lerce gemi gönderen AKP’ye, zulmün işbirlikçilerini destekleyen tarikatlara, katiller insanlığı öldürürken topu taca atan yazar, çizer, aydın, ilahiyat prof. larına veya yan yatan gaflet ehline, cihaddan/Kur’an’dan bihaber bilgiçlere, her şeyi keyfine, cebine, çıkarına göre ayarlayan kalabalıklara… verilecek değil!
“Olağan üstü biri gelip her şeyi bir anda (zulmün temsilcileri ile mücadele etmeden, sadıkla
sahtekarı ayırmadan, batılı boşa çıkartacak projeler üretmeden) hokuz pokuzla düzeltecek” de hiç değil (sünnetullaha aykırı.)
Evet, şeytanı ve uşaklarını dize getirecek güç; Fikri altyapısı Milli Görüş’le hazırlanıp Milli Çözüm’le tamamlanan… Erbakan sayesinde oluşturulan tarihi inkılap (dönüşüm ve değişim) ve harika teknolojiler; Bilge Ferasette Zirve Üstad Ahmet Akgül Mücahidi öncülüğünde kullanılacak olup terörün/kötülüğün merkezi Siyonizm’i, ister istemez ayaklarını titreterek ve teslime mecbur bırakacaktır.
İnşallah bugün, en geç bu ay çıkmadan yarın gerçekleşecektir.
Önemli olan “Allah (cc) isterse şu an ‘sadıkları iktidar, zalimleri münafıkları gafilleri
zelil’ edeceğine” inanmak ve bu inançla gerekeni yapmaktır. Ve neredeyse
Kur’an’ı Kerimin yarıya yakın yerinde geçen bu inancın, iman olduğunun farkına
varmak, inanmak ve gerekeni yapmak ise cennetin zaferi, dünyada ki zaferin ise
garantisidir inşallah.
Evet, teknoloji; Allah’ın bir rahmeti ve fırsatıdır. Geri bırakılmış olan ülkelerin, kendini ilerlemiş zanneden ülkelerin önüne geçmesi bakımından büyük bir imkândır. Bunu yaptığın zaman senin uçak gemisi yapmana lüzum kalmayacaktır. Çünkü artık onun uçak gemisi senin sayılır. İstediği kadar mermi atsın. Nasıl olsa kendi başında patlayacak! ‘Hocam, yahu Sen nelerden bahsediyorsun Allah aşkına?’ diye şaşırma!.. Sen Benim aynı zamanda bir teknik profesör olduğumu bilmiyor musun?
“Artık savaş ve zorbalık değil, barış ve adalet… Sömürme ve sindirip köleleştirme yerine, temel insan haklarına hürmet ve herkese hürriyet… Haksızlık ve ahlâksızlık yerine, merhamet ve asalet sistemi… Yani Akıl, İlim ve Kur’an dayanaklı ADİL DÜZEN Medeniyeti kurulacaktır… Hiçbir şeytani güç, bu kutlu ve mutlu devrime engel olamayacaktır.”
“Fikri altyapısı Milli Görüş’le hazırlanıp Milli Çözüm’le tamamlanan… Fiili başarısı HAMAS eliyle başlatılan… Harika teknolojileri ise yine Erbakan sayesinde oluşturulan tarihi inkılap (dönüşüm ve değişim) oldukça yakındır. Kansız, kavgasız, tahribatsız ve talansız bir hesaplaşma yaşanacaktır.”
“Hak bâtıla, adalet barbarlığa galebe çalacak, inşaallah Türkiye merkezli yeni bir medeniyet inkılabı yaşanacaktı. Bütün bu teknolojik harikaların altyapısını hazırlayan Aziz Erbakan Hocamızı minnetle ve şükranla anıyor, O’nun başlattığı tarihi devrim ve değişimin devam ettiğini hatırlatıyor ve pek yakında büyük zafere erişileceğini umuyoruz.”
Erbakan başardı, altyapısını
Açtı mutlu sonun, ilk kapısını
Bâtıl, barbar, zalim; tüm hepisini
Hizaya sokacak, bu kutlu fasıl!
(Elçinin gitmesinden sonra Süleyman:) “Ey önde gelenler, onlar bana teslim olmuş (Müslüman)lar olarak gelmeden önce, sizden hanginiz o (kadının) tahtını bana getirebilir?” dedi.
27:39
Cinnlerden bir ifrit şöyle demişti: “Sen daha makamından kalkmadan, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim” (teklifini iletmişti).
27:40
(Ama) Kendi yanında kitaptan (mucizevi yüksek teknoloji) ilmi (ve ışınlama yeteneği) olan (İlahi ikrama=keramet lütfuna mazhar şahsiyetlerden) biri: “Ben, gözünü açıp (henüz) kapamadan (önce) onu sana getirebilirim” demişti. Derken (Süleyman) onu (tahtı) birden kendi yanında durur vaziyette görünce: “Bu Rabbimin fazlındandır, O’na şükredecek miyim, yoksa nankörlük mü edeceğim? diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim de nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Ğaniy (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır” diyerek (Allah’a teşekkür etmişti).
NemlSuresi
http://www.mealikerim.com
Yukarıda paylaşılan ayetler de apaçık ortaya koymaktadır ki;vahiyden ilham alan bir akıl,batılın -çok gelişmiş te olsa- teknolojik hazırlıklarının ÇOK ÖTESİNDE işler başarabilir,onun teknoloji
sini yok hükmüne getirebilir!..
Yukarıdaki ayetlerde anlatılan süreçte yaşanmış bu hakikat,günümüzde de yaşanmaktadır!..Tarihin gördüğü en büyük örgütlü kötülük olan siyonist sistem;
Tarihte eşine daha önce hiç rastlanmamış TEKNOLOJİ HARİKALARI yoluyla!..İnanç,şuur,azim ve kararlılık sahibi SADIK MÜMİN ,BİR BİLGE LİDERİN önderliğinde TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GÖMÜLECEK!..HAKVE ADALETE DAYALI “ADİL DÜZEN MMEDENİYET”ne MUTLAKA ULAŞILACAKTIR!..