İSRAİL ÇIRPINDIKÇA BATMAKTAYDI!
İsrail’in Beyrut Saldırısı ve Sonuçları!
31 Aralık 2023’te İsrail Gazze’ye sürdüğü 5 tugayını geri çekme kararı almıştı. Bu hamlesiyle, kara harekâtında çuvallayan ve hiç ummadığı bir direnişle karşılaşan Siyonist güçlerin, yeni yönelişlere girişeceği anlaşılmıştı. Daha önce İsrail merkezli “Walla” haber sitesi ve Kanal 12 TV, 21 Aralık’ta Golani Tugayı’na bağlı birliklerin büyük kayıplar vermesi üzerine, dinlenmek için geri çekildiğini açıklamışlardı. İşte şimdi (02 Ocak 2024’te), İsrail’e ait bir insansız hava aracı, Beyrut’taki HAMAS ofisine saldırıp üst düzey Hamas yetkilisi Salih El-Aruri’yle birlikte 4 kişiyi katletmişti. Bu olay, hem Hizbullah’ı kışkırtmaktı, çünkü Salih El-Aruri Hizbullah’ın himayesi altındaydı. Hem de Gazze’ye yönelik kara harekâtlarında başarısız olan İsrail, nokta operasyonlarıyla moral ve zaman kazanma amacındaydı. Hemen ardından 3 Ocak 2024’te İran’ın Kirman eyaletinde Kasım Süleymani’yi anma törenlerinde yapılan ve 100’den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırıyı da MOSSAD ve CIA ajanlarının yaptığı açıktı. Bu tür suikastları Türkiye’de de yapma planları olan İsrail’in, MİT ve Emniyet İstihbaratının ortak operasyonlarıyla 35 kişilik sabotaj ekibinin yakalanması önemli bir başarıydı. MOSSAD adına çalışan bu kişiler Türkiye’deki Hamas yetkililerine ve ailelerine yönelik suikast hazırlıkları yapıyorlardı. İsrail’in bir şeytani hesabı da Gazze gibi, Güney Lübnan’ı da işgal altına almaktı. Özellikle Lübnan’ın SAYDA Limanı’yla Gazze Limanı’nı birleştirip ABD güdümünde Doğu Akdeniz’in en büyük limanını kurmaktı.
Ancak kuduz İsrail’in bu şeytani hesapları kursağında kalacaktı, çünkü Kur’an-ı Kerim’in haber verdiği acı ve alçaltıcı akıbeti yaklaşmaktaydı.
“Sonra size tekrar ‘güç ve kuvvet sağlayıp onların (insanların) üzerine geri döndürmüş olacağız’, size mallar ve çocuklarla destek çıkacağız, (karşılıksız dolarla ve masonik organizasyonlarla Siyonist sömürü saltanatını kuracaksınız) ve sizin cemaat ve teşkilatınızı da (etkinleştirip) çoğaltacağız. (Örneğin, BM ve NATO gibi kuruluşları güdümünüze alıp söz sahibi olacak ve kötü amaçlarınız için kullanmaya kalkışacaksınız!..)
İşte (böyle bir durumda) şayet iyilik (ve adalet) ederseniz, kendi nefsinize (ve menfaatinize) iyilik olacaktır. Yok, eğer kötülük (ve zulüm) ederseniz, o da kendi aleyhinize (sonuçlar doğuracaktır. Ama siz maalesef yine zulüm ve kötülük yoluna sapacak, elinizdeki ve emrinizdeki imkân ve iktidarları Siyonist hayallerinizi ve şeytani niyetinizi gerçekleştirmek için korkunç bir haksızlık ve ahlâksızlık yolunda kullanacaksınız. Dünya’yı savaş ve soygun alanına çevirecek ve insanları birbirine kırdıracaksınız.) Arkasından bu sonuncu (sapkınlık ve şımarıklığınızı cezalandırma) zamanı gelince, size öyle (Mü’min ve Mücahit kullarımızı göndereceğiz ki), yüzlerinizi kötüleştirsinler (servet ve saltanatınızı yıkıp sizi dize getirsinler, yüzlerinizi yere sürdürsünler) ve ilk kez girdikleri (Buhtunnasr veya Hz. Ömer döneminde Kudüs’ü fethettikleri) gibi tekrar yine Mescid’i (Aksa’ya) girsinler ve ele geçirdikleri (hainleri, katilleri ve mel’ânet merkezlerini) mahvu perişan etsinler. (Böylece Siyonist saltanatınıza son versinler ve İsrail denen beşeriyet bünyesindeki kanser urunu kesip temizlesinler. Ey Beni İsrail, bu Allah’ın va’adi ve tehdididir ki, mutlaka yaşayacaksınız!)” (İsrâ: 6-7)
Gazze Mücahitlerinin Dini gayretlerine ve galibiyetlerine işaret eden Hadis-i Şerif:
Ebu Ümame’nin rivayetine göre, Hz. Peygamber Efendimiz şöyle haber vermişlerdi:
Ümmetimden Hak Din üzere daim ve kaim olacak ve asla zeval (son) bulmayacak (mücahit ve müstakim) bir topluluk vardır ki; onlar (azılı) düşmanlarını kahredip (galip geleceklerdir). Onlara muhalefet edenler kendilerine zarar veremeyecektir. Ancak (salgın) hastalık isabet edinceye kadar (bu galibiyet sürecektir. Onların bu muvaffakiyet durumu) Allah’ın emri (takdir ve tayin edilen zafer vakti) gelinceye kadar devam edecektir. (Sonra Meryem oğlu İSA inecek ve Deccal’i öldürecektir.) (İmam Tirmizi)
Bunun üzerine Sahabeleri sordular: Ya Resulüllah bu (kutlu) taife nerede olacaklar? Efendimiz buyurdu: Onlar Beyt-i Makdis’te ve onun civarında (Filistin topraklarında) olacaklardır.[1]
İsrail’in kritik altyapısına büyük bir siber saldırı başlatılmıştı. İsrail’in her yerinde elektrik kesintileri yaşanmıştı. Bu durumun Siyonist ve emperyalist güçlerin elinde bulunmayan, çok yüksek bir teknoloji sayesinde mümkün olacağı tartışılmaktaydı.[2]
İsrail Genelkurmay Başkanından itiraf: Hamas’ı yok etmek için sihirli bir çözümümüz bulunmamaktadır!
İsrail ordusu Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi: “Çok karmaşık bir durumda savaşıyoruz, Hamas’ı yok etmek için sihirli çözümlerimiz yok. Bu savaş belki aylarca sürecek ve Hamas’ı dağıtmak için farklı yöntemler kullanılacak” diye yakınmıştı. Terörist İsrail’in Genelkurmay Başkanı savaşın uzamasından bahsederken, İsrail medyasına göre bu rejimin üst düzey siyasi ve askeri kademelerindeki gerilim artmış ve Netanyahu kabinesindeki birçok Bakan, askeri operasyonların başarıya ulaşmamasını protesto etmeye başlamışlardı.[3]
İsrailli Askerlerden Netanyahu’ya Tavır: Görüşme İsteğine Karşı Çıkmışlardı!
İsrail’in Kanal 13 televizyonunun haberine göre, Netanyahu, Gazze Şeridi’ndeki kara harekâtında yaralanan askerlerle görüşmek üzere Batı Kudüs’teki Hadassah Hastanesi’nin rehabilitasyon bölümünü ziyarete varmıştı. Ancak yaralılardan bazıları Netanyahu ile görüşmeye yanaşmamıştı. Yaralı askerlerden Or Schneeberg, X platformundan yaptığı paylaşımda, “Hadassah’taki rehabilitasyon bölümünde yatmaktayım. Netanyahu bu gece beni ziyarete geliyormuş ve sorumlu kadınlardan biri bana onun odama gelmesini isteyip istemediğimi sordu. Tabii ki ‘hayır’ dedim” ifadesini kullanmıştı.
İsrailli 18 yaralı askerin bulunduğu bölümden 15’inin Netanyahu’nun kendisinin odasına girmesini istemediğinin ortaya çıktığını aktaran Schneeberg, “(Netanyahu liderliğindeki) Likud Partisi’nin kalesi Kudüs’te bulunuyorum. Değişim hissediliyor. (Likud yönetimi) Dönemi sona erdi” değerlendirmesinde bulunmuşlardı. Kanal 13 televizyonunun 20 Aralık’ta yayınladığı haberinde de Netanyahu’nun, Gazze Şeridi’ndeki kara harekâtında yaralanan askerlerle görüşmek üzere Tel Aviv yakınındaki Sheba Sağlık Merkezi’nin rehabilitasyon bölümünü ziyaret ettiği ve yaralılardan bazılarının Netanyahu ile görüşmeyi reddettiği aktarılmıştı.[4]
Siyonist İsrail’de Hükümet Bunalımı ve Şeytanilerin Şaşkınlığı!
Siyonist rejim basınında, işgalci rejim Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, işgalci rejim Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın, bu rejimin Dış İstihbarat Servisi MOSSAD Başkanı David Barnea ile Gazze’deki İsrailli esirler meselesini görüşmesini engellediği medyaya sızmıştı. Sputnik’in haberine göre, Siyonist İsrail’de yayın yapan bir televizyon kanalının haberinde, Netanyahu’nun Savunma Bakanı Gallant’ın MOSSAD Başkanı Barnea ile Gazze’deki İsrailli esirler meselesini bireysel olarak masaya yatırmasını engellediği ortaya çıkmıştı. Gallant’ın, Barnea’ya konuyla ilgili en az iki defa çağrı yaptığı ancak Başbakanlık tarafından, Savunma Bakanlığına Netanyahu’nun bu görüşmenin yapılmasına onay vermediğini ilettiği aktarılmıştı.
Netanyahu’nun basın ofisinden konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Başbakan, MOSSAD Başkanı’nı kısıtlamaz. O kendi programına göre davranır. Esirler ve kayıplar meselesinde karar veren ve siyaseti belirleyen ise savaş kabinesidir. Başkası değil” ifadesi kullanılmıştı.
Gallant’ın basın ofisinden ise konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmamıştı.
Siyonist rejim basınında bu hadise; Netanyahu’nun, Gallant’ın esir değişimi müzakerelerine ilişkin önemli görüşmeleri kendisi olmadan yürütmesini istemediği şeklinde yorumlanmıştı. İşgalci rejim basınında konuyla ilgili bir diğer iddia da Gallant’ın Barnea’ya, esirleri serbest bırakma anlaşmasını görüşmek üzere Paris’e yaptığı gizli bir seyahatten döndükten hemen sonra, Başbakanı bilgilendirmeden önce gelip kendisini bilgilendirmesini emretmesi üzerine Netanyahu’nun kızmasıydı. Barnea, Aralık 2023’te Katar’ın arabuluculuğunda yapılan ve İsrailli kadın ile çocuklardan oluşan 105 sivil esirin serbest bırakılmasını sağlayan geçici ateşkes anlaşmasında büyük rol oynamıştı. Gazze’de 7 Ekim’de kaçırılan ve hepsi hayatta olmayan 129 rehinenin hâlâ tutulduğuna inanılırken, son günlerde yeni bir anlaşmaya varılması için görüşmeler hız kazanmış durumdaydı.
Gallant ve Netanyahu devam eden savaşta, birlikte hareket ettiklerini kamuoyuna açıklamış olsalar da İsrail basınında bu hadise; “Aralarındaki ilişkideki çatlaklar birkaç kez kendini gösterdi” şeklinde yorumlanmıştı. Siyonist rejim basınında yer alan bir diğer iddiaya göre: Gallant’ın savaşın başında Siyonist rejim Savunma Kuvvetleri’nin Lübnan’da Hizbullah’a karşı büyük bir harekât başlatması için yoğun baskı yaptığı, ancak Netanyahu’nun bu fikre karşı çıktığı ve nihayetinde engellediği konuşulmaktaydı. Birkaç hafta önce ikilinin, Tel Aviv’de aynı binada dakikalar arayla ayrı basın toplantıları düzenlediği de yer alan haberler arasındaydı. Netanyahu bu yılın başlarında, Savunma Bakanı’nın hükümetin tartışmalı yargı revizyonu yasasını geçirmek için acele etmesini kamuoyu önünde onaylamadığını ifade etmesinin ardından Gallant’ı kovmuşlardı. Kovulma, daha önce benzeri görülmemiş kitlesel protestolar ve kargaşa da dâhil olmak üzere halk arasında bir kargaşaya yol açmıştı. Fakat Gallant görevinden alınmamıştı.[5]
Siyonist Teröristler Bocalamaya Başlamışlardı!
Gazze’de on ikisi subay, 24 terörist İsrail askeri daha öldürülüp saf dışı bırakılmıştı. Gazze Şeridi’ne saldırıların başladığı 7 Ekim’den bu yana ölen terörist İsrail askeri sayısı, 472’si karadan işgal sürecinde olmak üzere 1506’ya çıkmıştı. 7 Ekim’den bu yana yaralanan 1431 subay ve asker ise halen hastanelerde tedavi altındaydı. Siyonist İsrail ordusundan yetkililer, Gazze’den atılan füzeleri “sıfıra indirmenin” mümkün olmadığını açıklamıştı.
Kara işgali sırasında Gazze’de dört askerinin daha öldürüldüğünü duyuran İsrail ordusu, Gazze içinde öldürülen askerlerinin sayısının 472’ye çıktığını paylaşmıştı. Çatışmalarda ölen teröristlerin “Binbaşı Eliraz Gasai ve Başçavuş Liav Seada” olduğu kaydedildi. Golani Tugayı’nın 7086’ncı İstihkam Taburu’nda görevli Binbaşı Constantine Sushko’nun, Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki çatışmalarda öldürüldüğü açıklanmıştı. Açıklamada, 22 Aralık’ta Gazze’nin güneyindeki çatışmalarda yaralanan Harel Ittah’ın da öldüğü anlaşılmıştı. Buna göre, Gazze Şeridi’ne saldırıların ilk başladığı 7 Ekim’den bu yana öldürülen İsrailli asker sayısı, 472’si karadan işgal sürecinde olmak üzere 1506’ya yükselmiş durumdaydı.
Kassam Tugayları, Sivilleri Değil İsrail Askerlerini Hedef Almıştı!
HAMAS’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi’nin kuzeyi ile güneyinde İsrail askerleri ve araçlarına çok sayıda saldırı gerçekleştirdiğini açıklamıştı. Kassam Tugayları’nın Telegram hesabından yapılan yazılı açıklamada, söz konusu saldırılara ilişkin bilgi verildi. Açıklamada, Gazze kentinin doğusundaki Et-Tuffah Mahallesi’nde bir binada konuşlanan İsrail askerlerine pusu kurulduğu ve binada bulunan askerlerin saldırı sonucu öldüğü ya da yaralandığı belirtildi. Kassam Tugayları, savaşçılarının Tuffah ve Ed-Derec mahallelerinde 28 İsrail tankını “Yasin-105” füzesiyle vurduğunu aktarmıştı. Gazze’nin batısındaki Şeyh Aclin Mahallesi’nde de İsrail’e ait bir Merkava tankı ile 12 askeri cipin “Yasin-105” füzeleriyle hedef alındığı kaydedilen açıklamada, piyade güçleriyle girilen çatışmalarda 21 İsrail askerinin ağır kalibreli M99 silahıyla, bir binanın içindeki piyade birliğinin ise anti-personel TBG roketiyle vurulduğu aktarılmıştı.
Yaralı 1431 Terörist Tedavi Altındaydı
İsrail ordusu yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi’nde kara harekâtının başlamasından bu yana yaralanan 1431 subay ve asker halen hastanelerde tedavi altındaydı. Bunlardan 144’ünün durumu ağır, 558’inin durumu orta derecede, diğerlerinin ise durumu hafif” ifadeleri yer almıştı. Ayrıca 7 Ekim’den bu yana 1936’sı karadan işgal sürecinde olmak üzere 4 bin 180 askerinin yaralandığı vurgulanmıştı.
Husiler, İsrail’e karşı birçok sürprizlerinin olduğunu açıklamışlardı!
“İsrail ve ABD’ye karşı hâlâ birçok stratejimiz vardır!”
Filistin direnişine verdikleri destekle tüm İslam coğrafyasının sevgi ve saygısını kazanan Yemen’de, hükümette bulunan Husiler’in medya kuruluşu olan Sebe Haber Ajansı’nın yöneticilerinden Nasruddin Amir, Millî Gazete’ye özel açıklamalar yapmıştı. Husiler, ulusal yayın organları arasında ilk kez bir gazeteye değerlendirmelerde bulunurken Nasruddin Amir, Filistin’e yönelik desteklerini sürdüreceklerini aktarmıştı. Amir, “Biz her gün ve her saat, çalışma merkezlerimizde silahlarımızı geliştirmek için gece gündüz çalışmakta olup, amacımız Siyonist düşman varlığına en sert ve en etkili saldırıları yapmaktır ve hâlâ düşmana ve onu destekleyenlere karşı da kullanılacak birçok stratejimiz de mevcuttur inşaallah” ifadelerini kullanmıştı. Türkiye medyasında ilk defa konuşan Husiler, yaptıkları açıklamada Filistin direnişinin her zaman yanında olduklarını vurgulamışlardı. Gazze, Batı Şeria ve Kudüs’te yaşananları dini, insani ve ahlâki bir mesele olarak gördüklerini kaydeden Amir, “Yemen halkı Filistin meselesini bir akide ve din gibi sahipleniyor adeta. Amerika’nın İsrail’in gemilerini koruması hususunda iş birliği yapmasına karşı Yemen halkı böyle bir mukavemet ve birleşmeyi uzun yıllardır başka bir meseleye göstermemişti. Bizim bu tutumumuz devam edecek ve daha da ilerleyecek inşaallah” demekten sakınmamıştı.
“Yeni Sürprizler Yaşanacaktır!”
“Yemen, İsrail’e karşı önemli adımlar atıyor. Yemen’in elinde başka sürprizler var mı?” sorusunu da cevaplandıran Nasruddin Amir, birçok farklı stratejik adım atma imkânları olduğunu belirtip; “Biz her gün ve her saat, çalışma merkezlerimizde silahlarımızı geliştirmek için gece gündüz çalışmakta olup, amacımız Siyonist düşman varlığına en sert ve en etkili saldırıları yapmaktır ve hâlâ düşmana ve onu destekleyenlere karşı da kullanılacak birçok stratejimiz de mevcuttur inşaallah. Duruşumuz zorluklar, tehditler, meydan okuyuşlar, kışkırtmalar karşısında devam edecek ve daha da büyüyecek” ifadelerini kullanmıştı.
“Yaptıklarımız Yeterli Sanılmasındı!”
Husiler’in medya kuruluşu olan Sebe Haber Ajansı’nın yöneticilerinden Nasruddin Amir, “Yemen’in sırrı ne? Bütün İslam dünyası pasif hale düşmüşken Yemen örnek bir duruş sergiliyor. Bunu nasıl başarıyorsunuz?” şeklindeki soruyu da yanıtladı. Filistin direnişine destek olmak noktasında yaptıklarını yeterli görmediklerini kaydeden Amir, “Yemen’in konumu özeldir. Çünkü biz büyük bir imani mirasa sahibiz. Biz geçmişte de Yemen’den iki kabile olan Evs ve Hazreç aracılığı ile Allah’ın Resulüne (SAV) yardım ettik. Bugün ise Kur’ani bir projemiz, Allah onu muhafaza etsin, sayın lider Abdulmelik Bedreddin El-Husi gibi bir önderimiz ve cesur bir toplumumuz var. Bundan dolayı Allah Teâlâ bizi bu büyük makamda muvaffak kıldı. Sizden Filistin toplumuna karşı Gazze’de gerçekleşen soykırım ve suçlardan şahit olduklarımız karşısında yaptıklarımızın yeterli olmadığını saklamıyoruz. Bu suçların karşısında selim insan fıtratına sahip olan herkesin daha fazla harekete geçmesi gerektiğini düşünüyoruz” sözleriyle duygularını aktarmıştı.
“Türkiye (İktidarını Değil Ama) Halkını Takdirle Karşılıyoruz!”
Nasruddin Amir’in, Türkiye halkına da mesajları vardı. Filistin halkı ile beraber olan ve bizim konumumuzu destekleyen hür Türk toplumunu takdirle karşıladıklarını dile getiren Amir, “Aziz Türk toplumunun duygularının sıcaklığını ve düşman Siyonistlerle savaşa katılma arzularını hissediyoruz ve onları Filistin’e ve Filistin halkına destek olmaya devam etmeye ve Amerika ve İsrail şirketlerini boykot etmeye ve protestoları sürdürmeye davet ediyoruz” mesajını paylaşmıştı.
AKP yönetimi, İncirlik’ten İsrail’e silah taşındığını bilmiyor olamazdı!
İncirlik Üssü’nden kalkan uçakların İsrail’e silah taşıdığına dikkat çeken duyarlı uzmanlar, Gazze ile dayanışmanın ilk adımının İncirlik’teki ABD Üssü’nü Türk Silahlı Kuvvetleri’nin denetimine almak olacağını vurgulamışlardı. Uzmanlar, ekim ve kasım aylarında İncirlik Üssü’nden kalkan uçakların Güney Kıbrıs Ağrotur üzerinden İsrail’e silah ve mühimmat götürdüğünü belirterek, Türkiye’deki ABD üslerinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin denetimine alınması çağrısında bulunmuşlardı. AKP yönetiminin İncirlik’ten kalkan uçakların İsrail’e silah taşıdığının üzerini örtemeyeceğini kaydeden uzmanlar: “ABD Silahlı Kuvvetlerinin uçakları, Türkiye’deki İncirlik Üssü’nden İsrail’e silah taşıyor ve Türkiye yönetimi bu gerçeğin üzerini örtüyor. İncirlik’ten kalkan uçaklar önce Güney Kıbrıs’taki İngiliz üssü Ağrotur’a iniyor ve yüklendiği kargoyu oradan İsrail’e götürüyor. Bu bilgi, ilk önce İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesinde ve daha sonra İngiltere’nin Declassified UK haber sitesinde yer aldı, fakat Erdoğan iktidarından tıs çıkmıyor! ABD ve İngiltere uçakları, İsrail’e silah sevkiyatında yalnız İncirlik Üssü’nü değil, Almanya ve İspanya’daki üsleri de kullanıyor”[6] diye uyarmışlardı.
“İsrail’e enerji sevkiyatını durdurun!” çağrısı!
Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısıyla İsrail’in Gazze halkına yönelik uyguladığı vahşeti kınamışlardı. İktidarın İsrail’e karşı yaptırımlar uygulaması gerektiğini söyleyen Kılıç, “Bakü-Ceyhan Boru Hattı üzerinden limanlarımıza gelen, oradan da tankerlerle İsrail’e taşınan yakıt sevkiyatını acilen durdurun! İngiliz ve Amerikan uçaklarının İsrail için sortiler yaptığı İncirlik Üssü’nü derhal kapatın! İsrail’e çalışan Kürecik Radar Üssü’nü kapatın! Antalya, Mersin ve İskenderun Limanlarımızdan İsrail’e gıda ürünü ve meyve-sebze taşıyan gemileri durdurun!” çağrısı yapmıştı. İsrail’in Gazze’ye yönelik terör saldırılarıyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) basın toplantısı düzenleyen Kılıç; işgalci İsrail’in 75 yılı aşkın süredir devam ettirdiği zulüm ve katliamlarının ayyuka çıktığına dikkati çekerek: “Sadece son 24 günde işgalci İsrail, Gazze’de yarısı çocuk ve kadınlardan oluşan on binlerce masum sivili katletmiştir. Bununla yetinmeyen azılı katil, Gazze’ye yönelik bombardımanı her geçen gün yoğunlaştırarak insanlık suçu işlemeye devam etmektedir” diye uyarmıştı.
Kürecik Radar Üssü Kapatılmalıdır!
İsrail zulümlerine karşı İslam ülkeleri yöneticilerinin kınamaktan öteye geçmediğini dile getiren Kılıç: “Üzülerek ifade ediyorum ki; bu vahşet sürerken İsrail’e Türkiye’den gıda, enerji ve yakıt tedariki sağlanmaktadır. Savaş uçakları İncirlik Üssü’nden İsrail için havalanmakta, Kürecik Radar Üssü İsrail’in güvenliği için çalışmaktadır. Bu durum asla kabul edilemez! Biz iktidardan icraat beklerken, o miting tertip ediyor. İktidarın yaptığı miting, Refah Sınır Kapısı’nda bekletilen yardım TIR’larının bile Gazze’ye girmesini sağlamıyorsa neye yarar? Bakınız dün; koordinatları paylaşılmış olmasına rağmen işgalci İsrail, Kızılay depolarını hedef aldı, AFAD’ın kullandığı bina kullanılamaz hale geldi. İsrail, Gazze’deki Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesi’ni bombaladı”[7] ifadelerini kullanmıştı. Bunlar elbette haklı ve hayırlı uyarılardı, duyarlı ve tutarlı insanların tavrıydı.
Rahmetli Hasan Bitmez’in vefatıyla ilgili, bir yetkili tarafından o talihsiz açıklama niye yapılmıştı?
“Efendim, hepinize gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ediyorum. Hasan Bey kardeşimiz Hakka kavuştu; Allah rahmet eylesin, makamı cennet olsun. Kendi düşüncelerini ve fikirlerini güzel bir tarzda, Meclis’e arz ettikten hemen sonra, gördüğünüz gibi, bir kalp kriziyle karşı karşıya kaldı. Ondan sonra da tekrar şuurunu toparlayamadı.”[8]
Oysa Rahmetli Hasan Bitmez, “Kendi şahsi fikirlerini” değil, Milli Görüş düşüncesinin ve Saadet Partisi’nin görüşlerini haykırmıştı. Şimdi kalkıp “Kendi düşüncelerini arz etti…” demek, gafletle söylenmiş yanlış bir ifade tarzı mıydı, yoksa; “Bu sözler benim ve partimin görüşlerini yansıtmamaktadır. AKP’yi ve İsrail’i bu kadar inciten ifadeleri ben kullanmazdım!” mesajı mıydı? soruları kafalara takılmıştı!
Oysa, İran ve Rusya Ticarette Dolar Yerine Ulusal Paralarını Kullanma Konusunda Anlaşmıştı
İran ile Rusya’nın ticari işlemlerde ABD doları yerine ulusal para birimleriyle ticaret konusunda vardığı anlaşmanın nihai sonuca ulaştığı açıklanmıştı. İran resmi ajansı IRNA’nın, İran Merkez Bankası’na dayandırdığı habere göre, karşılıklı ticaretten doların çıkarılmasına ilişkin anlaşma, iki ülkenin Merkez Bankası Başkanları arasında Rusya’da yapılan toplantıda sonuçlanmıştı. İran ve Rus bankalarının bundan böyle yerel para birimleriyle işlem yapmak için SWIFT dışında bankalar arası sistemleri kullanabileceği aktarılmıştı.
İran ile Rusya, Temmuz 2022’de karşılıklı ticari işlemlerde ABD doları yerine ulusal para birimlerini kullanmayı planladığını açıklamıştı. İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile 19 Temmuz 2022’de Tahran’daki görüşmesinde, küresel ticarette dolardan vazgeçilmesi gerektiğini ifade ederek, “Dolar kademeli olarak küresel ticaretin yolundan çekilmelidir” ifadesini kullanmıştı. Putin de buna karşılık, ABD’nin doları baskı aracı olarak kullanmaya çalıştığını hatırlatıp, İran ile Rusya’nın ticari ilişkilerde ulusal para birimlerini kullanmanın yollarını tasarladığını vurgulamıştı. İran, 25 Aralık’ta Rusya’nın öncülüğünü yaptığı Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) ile serbest ticaret anlaşması imzalamıştı.[9]
İnsaflı Hahamın: “Siyonizm’den önce barış içinde yaşıyorduk!” itirafı!
ABD’li Haham Dovid Feldman, “Siyonizm’in icadından önce Filistin’de barış içinde yaşıyorduk ve bu gelecekte de olabilir, umarım olacaktır. Bu sadece bugün, son iki ayda gördüğümüz bir soykırım değil. En başından beri Filistin’in işgal edilmesi de yanlıştır, bu bir barbarlıktır!” yorumunu yapmıştı.
Çırağan Sarayı’nda düzenlenen “Filistin İçin Avrupa Zirvesi”nde AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Siyonizm Karşıtı Yahudiler Örgütü Neturei Karta International’dan (NKI) Haham Feldman, İsrail işgaline karşıtlığını anlatmıştı. Zirveye katılmak için ABD’nin New York eyaletinden İstanbul’a gelen İsrail karşıtı Ortodoks Haham Feldman, “Yahudilik bir dindir, sadece bir din, siyasi hedefler içermez. Buna karşılık Siyonizm tamamen siyasi bir harekettir, ırkçı emperyalizmle ilgilidir ve Yahudi dinini temsil etmez. Ne yazık ki insanlar bu ikisinin aynı olduğunu ve tüm Yahudilerin İsrail’i desteklediğini düşünüyorlar, ancak durum böyle değildir” itirafında bulunmuşlardı.
Farklı ülkelerde birçok Yahudi’nin İsrail devleti tarafından işlenen suçlara karşı çıktığını hatırlatan Feldman, İsrail devletinin fiili varlığının Yahudi inancına aykırı olduğunu ve bu yüzden İsrail devletinin varlığına da karşı çıktıklarını vurgulamıştı. Dünyada kendisi gibi düşünen yüz binlerce anti-Siyonist Yahudi olduğunu kaydeden Feldman, New York’ta çok güçlü bir anti-Siyonist topluluğun bulunduğunu hatırlatmıştı.
Feldman, “Biz Filistin’e yapılan her şeyin yanlış olduğunu söylüyoruz. Bütün bu suçlar, öldürmeler, çalmalar, baskılar ve en başından beri Filistin’in asıl sahipleri bütün bir halka uygulanıyor. Bu sadece bugün, son iki ayda gördüğümüz bir soykırım değil. En başından beri Filistin’in işgal edilmesi de yanlıştır, bu bir suçtur, barbarlıktır!” ifadelerini kullanmıştı. İsrail’in yaptıklarının sadece uluslararası hukuka göre değil, Yahudilik açısından da suç olduğunun altını çizen Feldman, “Tevrat, işlenen tüm bu suçları yasaklamaktadır” uyarısında bulunmuşlardı!
“Laik ve zalim Netanyahu, din istismarcısıdır!”
Feldman, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik İsrail saldırılarının başladığı günlerde sürekli “kutsal metin”lere atıf yapmasına ise şu sözlerle karşı çıkmıştı:
“Bu tam bir ikiyüzlülük ve münafıklıktır. Netanyahu seküler birisi, Siyonizm hareketi seküler bir hareket, bunlar takip etmeyi reddettikleri dini kullanıyor. Söz konusu dinde yasaklanmış olan suçları haklı çıkarmak için kötüye kullanıyorlar. Bu hiç mantıklı değil ve bu tam bir ikiyüzlülük ve çifte standarttır!”
[1] (Ahmet Bin Hanbel – Müsned c.36 – Sh: 657)
[2] (https://twitter.com/WelayetNews/…)
[3] (https://twitter.com/WelayetNews/…)
[4] (WELAYET MEWS – https://www.welayetnews.com/content/31926)
[5] (WELAYET NEWS – https://www.welayetnews.com/content/31919)
[6] (Declassified UK – 17 Kasım 2023)
[7] (Milli Gazete – 01 Kasım 2023)
[8] (BirGün TV Youtube kanalı – 14 Aralık 2023) LİNK: https://www.youtube.com/watch?v=WffZh4xh6Co
[9] (WELAYET NEWS – https://www.welayetnews.com/content/31928)
Akıl fukaraligı, anlayış kısırlığı, yada Azîz Erbakan hocamızın buyurdugu gibi,
Yahu seni biri hipnozmu ediyor.
Büyülendinizmi!.
Maalesef şuursuzluk Akılsızlık, gaflet ve dalalet girdaplarına düşmüş koskoca İslam âlemi sözde dindar kahramanlara soralım ;
1.Gazze için ne yapıyorsun?
Kınıyoruz, miting yapıyoruz.
(Bu sorunun asıl cevabı,İsrail’e yardım ediyoruz halktan biraz ses çıkınca da gazlarını almak için miting yapıyoruz siz köprü üstlerinde, bağırıp çağırırken gazınız alınırken köprünün altından da gemicikler gönderip incirlikten kurecikten uçaklar gönderip , destek veriyoruz İsrail kavmine olmalıydı..
2.Peki siz icraat makamı deyilmisiniz .
Evet .
Biz icraatımızı yapıyoruz İsrail’le olan anlaşmalarımız devam ediyor..
yüreği yetmez, akıl fukarası, kalp körü, zalimin şakşakcısı,
Niye akletmiyorsun!
Niye düşünmüyorsun!,
En güzel mitingi, en güzel kınamayı, seninle aynı dinde olmayan vicdan sahipleri senden milyon kere daha isabetli şekilde yapıyor.. bekleyin bizde sizinle birlikte bekliyoruz lakin biz sizin körlüğünü giderecek büyüyü bozmak için Musa, İsa, gibi çabalıyoruz !…
İşte (böyle bir durumda) şayet iyilik (ve adalet) ederseniz, kendi nefsinize (ve menfaatinize) iyilik olacaktır. Yok, eğer kötülük (ve zulüm) ederseniz, o da kendi aleyhinize (sonuçlar doğuracaktır. Ama siz maalesef yine zulüm ve kötülük yoluna sapacak, elinizdeki ve emrinizdeki imkân ve iktidarları Siyonist hayallerinizi ve şeytani niyetinizi gerçekleştirmek için korkunç bir haksızlık ve ahlâksızlık yolunda kullanacaksınız. Dünya’yı savaş ve soygun alanına çevirecek ve insanları birbirine kırdıracaksınız.) Arkasından bu sonuncu (sapkınlık ve şımarıklığınızı cezalandırma) zamanı gelince, size öyle (Mü’min ve Mücahit kullarımızı göndereceğiz ki), yüzlerinizi kötüleştirsinler (servet ve saltanatınızı yıkıp sizi dize getirsinler, yüzlerinizi yere sürdürsünler) ve ilk kez girdikleri (Buhtunnasr veya Hz. Ömer döneminde Kudüs’ü fethettikleri) gibi tekrar yine Mescid’i (Aksa’ya) girsinler ve ele geçirdikleri (hainleri, katilleri ve mel’ânet merkezlerini) mahvu perişan etsinler. (Böylece Siyonist saltanatınıza son versinler ve İsrail denen beşeriyet bünyesindeki kanser urunu kesip temizlesinler. Ey Beni İsrail, bu Allah’ın va’adi ve tehdididir ki, mutlaka yaşayacaksınız!)” (İsrâ: 6-7)
Asıl kahpe katil sensin; sağ-sol sadece maşa
Birbirine kızıştırdın, sonra ettin temaşa
Kur’an haber veriyor ki; yalan olur mu hâşâ
Yıkılacaksın İsrail, bunu bin kez hak ettin!..
Tanrın, tapındığın Şeytan; Sen beklenen Deccal’sın
Hırsın için insanlığı, acımadan harcarsın
Bush, Blair uşağındır, bizde Özal, Öcal’sın
Yalvaracaksın yakında, ey İsrail hak ettin!
Baş sorumlusu da sensin, bunca terör savaşın
Suçluluk psikolojisi, böyle korkun, telaşın
Kurtaramayacak asla, ayak öpmen gözyaşın
Yıkılacaksın İsrail, bunu elbet hak ettin!
Şehitler Ölmez şehirler Ölür!
Bir şehri ayakta tutan yine ŞEHİTLER’dir…!
Bastığımız yerleri toprak diye tanimayip ateş yapan bizleri taş etmemesi yine altımızda ve üstümüzde olan Şühedaların hatrınadır…Kendimize Cehennem Ettiğimiz bu dünyada Bizleri Yakmayan Bir ismide Bilir olan Allahdır…Allah Herşeyden Haberdardır!
O herşeyi Bilen Rahman ve Rahim Yüce Arşın sahibi (zehri)alemimizi şüheda şerbeti ile tatlandıracaktır… İnşaallah!!!
İsrail kuduz bir köpektir ve yapılacak iş bellidir;kalıcı olarak uyutulacaktır!
Filistin’e yönelik vahşet sürerken; İsrail’e Türkiye’den gıda, enerji ve yakıt tedariki sağlanmaktadır. Kürecik Radar Üssü İsrail’in güvenliği için çalışmaktadır.
Koordinatları paylaşılmış olmasına rağmen işgalci İsrail, Kızılay depolarını hedef almakta….
Rahmetli Hasan Bitmez’in (duyarlı vekillerimizin de) bu tür haklı, hayırlı
uyarıları ve duyarlı, tutarlı tavırları karşısında;
“… Kendi düşüncelerini ve fikirlerini güzel bir tarzda, Meclis’e arz ettikten hemen sonra, gördüğünüz gibi, bir kalp kriziyle karşı karşıya kaldı. Ondan sonra da tekrar şuurunu toparlayamadı…”
Demek; “Bu sözler benim ve partimin görüşlerini yansıtmamaktadır. AKP’yi ve İsrail’i bu kadar inciten ifadeleri ben kullanmazdım!” mesajı mıydı? soruları kafalara takılmıştı!
Zaten bu zevatın gösterdiği tavırları, söylemeleri ve dile getirdiği ifadeler karşısında “Aziz Erbakan Hocamızın” AKP’ye (AKP zihniyetine ve temsilcilerine) karşı mert, metin, şuurlu duruşunun karşısında (bu şahsın) Erbakan şuurundan uzak tavırları sırıtıyordu.
Rahmetli Hasan Bitmez ‘in vefat şeklide, bu şuursuz (Milli Görüşten uzak duruşun) tekrar açığa çıkmasına vesile oluyordu.
Buna rağmen, Üstad Ahmet Akgül Hocamıza, tüm engellemeler, iftiralar, düşmanlıklar bitmiş değildi!
Üstadın, her olay karşısında “Aziz Erbakan Hocamızın” duruşunu, şuurunu sergilemesi ve tam manasıyla O’nu temsil etme konumu; Tüm sadık, samimi Milli Görüşçülere direk-dolaylı can suyu oluyor, Erbakan Hocamızın şuuruna uygun hareket etmelerine vesile oluyordu.
Üstad Ahmet Akgül Hocamızın sergilediği tarihi (Erbakanca) misyon sayesinde; Aziz Erbakan’ı “öldürmek yetmez üzerine beton çekmek” isteyenler gördü ki;
Sadıkları, magmaya atılsa lav olur fışkırırlar, Milli Görüşün zamanımızdaki tek ve tam yansıması olan “Milli Çözüm” öncülüğünde, Erbakan müjdesi “Yeni Bir Dünya”yı tüm engellemelere kurarlar.
Hak -Batıl savaşında herkes safını belirlerken ve zalim artık zalimliginin son seviyesine çıkmışken Rabbimiz mazlumun yüzünü güldürecek ve tüm insanlığın gülecegi güzel günleri inşaAllah gösterecektir…
Birçok müslüman ülkesi varken ,zenginlikte son noktaya gelmiş Arap Ülkeleri ve Türkiyemiz varken malisef ki sadece Yemen (ekonomisi sıkıntısı olduğu halde)
Filistin konusunda somut adım atabilmişti…Hey hat!Türkiyemin lideri ise İ*rail e tüm gücü ile destek vermekteydi…Ya Allah ‘tan korkmaz kuldan utanmazlar sizde hiç utanma ,haya ,edep kalmamış mı!Hertürlü zulüm ve namussuzluğu yapan bir topluluğa nasıl destek verirsiniz!40 tane Amerikan üssünü nasıl bunların hizmetine açabiliyorsunuz…Bu zulümlerinde sonu gelecek az kaldı!Sizin de defteriniz dürülecek Allah ın izniyle!
Batıl batmakta, İsrail yıkılmaktadır!
Hak-Batıl mücadelesi devam etmektedir.
Hakkın yegâne kaynağı Kur’an’dır ve İslam mutlaka hükümran olacaktır.
Hak Batıla galip gelecek, Mehdiyet ve medeniyet devrimi mutlaka yaşanacaktır.
Bu gün Hak ile Batıl kesin çizgilerle birbirinden ayrılmıştır.
İsrail Siyonizm’i, Milli Çözüm ise Milli Görüş’ü temsil etmektedir.
Hak-Batıl mücadelesi, Siyonizm ile Milli Görüş arasında yaşanmaktadır.
Dünyanın fikri değişimi Türkiye’den Milli Görüş ve Milli Çözüm ile fiili değişimi ise Filistin’den Hamas’lıların Aksa Tufanı ile başlamıştır!
Milli Görüş, Hak ile Batılı ayırmakta ve adalet esaslarını ortaya koymaktadır.
Milli Çözüm tarafından beyni parçalanan ve fikriyatı boşa çıkarılan bâtıl ve barbar sistemin, geri kalan görkemli gövdesinin çökmesi ve çözülmesi artık kolaylaşmış ve kaçınılmaz olmuştur.
Hak-Batıl Mücadelesinde, bile bile Hakkı bâtıl ile karıştırıp yozlaştıran ve Hakkı saklayıp saptırmaya çalışan işbirlikçiler hüsrana uğrayıp gideceklerdir.
Bâtıldan ayrılıp Hakkı tutanlar, hayırdan mahrum edilmeyeceklerdir.
İmtihan gereği insanlar, Hak ile Bâtıl arasında serbest bırakılmıştır.
Bilerek ve isteyerek HAKKA tâbi ve taraf olanlar MÜ’MİN; mazeretsiz ve mecburiyetsiz olarak BÂTIL’a tâbi ve taraf olanlar da KÂFİR sayılmıştır.
İsrail çırpındıkça batmakta, Şeytaniler şaşkınlaşmaktaydı!
“Gerçek şu ki, onlar (zalimler ve hainler, mü’minlere ve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa eğer onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatıp kaydıracak (zelzeleler oluşturacak derecede bugün nükleer silahlara ve teknolojik imkânlara dayanmış) olsa bile, Allah katında da (kesinlikle onları boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak kudret) planları ve programları vardır! (Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır.)”
Rahmetli Hasan Bitmez’in vefatıyla ilgili, bir yetkili tarafından o talihsiz açıklama niye yapılmıştı?
“Efendim, hepinize gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ediyorum. Hasan Bey kardeşimiz Hakka kavuştu; Allah rahmet eylesin, makamı cennet olsun. Kendi düşüncelerini ve fikirlerini güzel bir tarzda, Meclis’e arz ettikten hemen sonra, gördüğünüz gibi, bir kalp kriziyle karşı karşıya kaldı. Ondan sonra da tekrar şuurunu toparlayamadı.”[8]
Hamas 3 aydır İslam’ın izzeti ve şerefi için savaşırken; Siyonistlerin işbirlikçisi olan şahışlar her fırsatta yularlarını ellerinde tutan Siyonistlere, gizli veya açık olarak biadlerini bildiriyorlar.
Özel plakalar, sayılar, yaptıkları ziyaretler veya ağırladıkları şahıslar, attıkları adımlar, kurdukları cümleler ile Siyonist Yahudilere bağlı olduklarını ve bağlı kalacaklarını hatırlatıyorlar.
Milli Çözüm Dergisi ise; Hakk gibi görünüp batıla hizmet eden bu şahısları ve asıl niyetlerini ifşalıyor.
Devletin ise gerekli notları aldığından şüphe yok.
Eyy kula kulluk eden putperestler! Güvendiğiniz Siyonistler, korkudan altına bez bağlıyor. Zalim ve hainlerden sorulacak olan hesap günü artık an meselesidir.
İhanet belgelerinizi kendiniz hazırlıyorsunuz, Elhamdülillah…
Siyonizm
Tüm dünyaya perişanlık, üzüntü,kahır verdi.
Dünyayının gözüne baka baka zulmünü katmerlendirdi.
Yönetenler bakar kör oldu,sustu sustu.
Yaradan dan dileğimiz ; Bu şeytani düzenin bitmesi. Adaletin,gerçeğin hüküm sürdüğü Rahmani düzenin tesisi.
İbrahim Suresi 46. Ayeti Kerimesi Erbakan Teknolojileri ve Hamaslı Mücahitler Eli ile Bir Kez Daha Zuhur Ediyor …
Gerçek şu ki, onlar (zalimler ve hainler, mü’minlere ve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa eğer onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatıp kaydıracak (zelzeleler oluşturacak derecede bugün nükleer silahlara ve teknolojik imkânlara dayanmış) olsa bile, Allah katında da (kesinlikle onları boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak kudret) planları ve programları vardır! (Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır.)
https://www.mealikerim.com/14/ibrahim/46
Rahman Rahim Olan Allah’ın Adıyla
De ki: “(Artık) Hakk geldi, bâtıl zail oldu. Hiç şüphesiz bâtıl sürekli yok olucudur. (Çünkü Hakk gelince bâtıl batacak, Güneş doğunca karanlık kaybolacaktır.)” (17:81)
Sosyal medya paylaşımlarında içinde bulunduğumuz durumu hicv eden çok güzel kayıtlar elden ele dolaşıyor. Yetkili rolünde konuşan bir genç, yaşanan zulümlere çok kızıp hemen kınayalım diye bağırıyor. İşte ondan daha trajikomik olan başka bir kayıtta ise iktidarın önemli adamlarından sayılan Ömer Çelik gözyaşı döküyor ve dakikada on çocuk ölüyor diye ağlıyordu. “Yahu be adam! Sen iktidar üyesi değil misin? Görevin ağlamak mı ağlayanlara çare olmak mı?” diye sevgili gazeteci soramıyor, izleyen çoğu kişinin ise bu soru aklına bile gelmiyordu. İlk gününden bugününe şahit olduğumuz bu iktidarın, acaba kararlı ve azimli tavırları hep siyonizme hizmette, ağlak ve çaresiz halleri bize gelince mi ortaya çıkıyordu.
YIKILSIN İSRAİL, KURULSUN ADİL DÜZEN
Bin yıllardır kanla beslenir
Hedefi ve amacı köle düzenidir
Baş destekçileri, işbirlikçilerdir
Ve yönetici diye bilinen, piyonistlerdir
Faiz, fuhuş ve adaletsizlik yayar
Toplumları bu yolla, tuzağına atar
Oyuncaklarını önce kullanır, sonra satar
Dünyaya meyledenleri, saflarına katar
İsrail yıkılsın, Adil Düzen kurulsun
İnsanlık bu çıbanbaşından, kurtulsun
Zulmeden zalimlerden, hesap sorulsun
Gün bu gündür, mazlumlara müjdeler olsun
Ezelden verilmiş,idam kararın
Şeytanın gübresi,necis israil
Vahşette sınır,tanımaz azgın
Bu son günlerindir,sapkın israil!.
Gebereceksin elbet,sonsuz suçun var
Alçaklık dip yaptı,gayrı cahim var
Dinci-devrimci pek çok,işbirlikçin var
Hepiniz deliğe ,buyrun israil!..
“Laik ve zalim Netanyahu, din istismarcısıdır!”
Feldman, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik İsrail saldırılarının başladığı günlerde sürekli “kutsal metin”lere atıf yapmasına ise şu sözlerle karşı çıkmıştı:
“Bu tam bir ikiyüzlülük ve münafıklıktır. Netanyahu seküler birisi, Siyonizm hareketi seküler bir hareket, bunlar takip etmeyi reddettikleri dini kullanıyor. Söz konusu dinde yasaklanmış olan suçları haklı çıkarmak için kötüye kullanıyorlar. Bu hiç mantıklı değil ve bu tam bir ikiyüzlülük ve çifte standarttır!”
Ülkemizdeki yöneticilerle ne kadar da benzer karakterde bu insani vasıflardan uzak cani…!