KEŞKE DOSTLUKLAR, HEP NET OLAYDI!
İman doğruluktur, dürüstlük İslam
Keşke dava ehli, hep net olaydı!..
Duam sadıklarla, dostlara selam
Halisler kazanır, tek fert olaydı
Sevdiğim kardeşler, hep net olaydı!..
Şeytanlar takarsa, kalbe çengeli
Hidayet kararsa, olmaz döngeli
Aşardım ben dağlar, gibi engeli
İsterse başımda, bin dert olaydı
Keşke yoldaşlarım, hep net olaydı!..
Görünüşle değil, gönülden seven
Her soruma açık, net cevap veren
Türlü kınanmaya, hoş göğüs geren
Çok hürmetten önce, çok mert olaydı
Keşke kardeşlerim, hep net olaydı!..
Gizli ajandan var, sana yazıktır
Sinsi plan kuran, sonu kazıktır
Dürüstlük ve netlik, kutlu azıktır
Sadık olsun hatta, pek sert olaydı
Keşke sevdiklerim, hep net olaydı!..
Saklamak aldatmak, sayılır dostum
Kalp gafletten nasıl, ayılır dostum
Her adım küfrana, kayılır dostum
Vicdan düzgün dili, kert kert olaydı
Keşke Hakk erleri, hep mert olaydı!..
Senden yumuşaksa, granit taşı
Gönül tersse boştur, gözünün yaşı
Dosttan sır gizleyen, cimrinin başı
Madden gibi manen, cömert olaydı
Keşke kardeşlerim, çok net olaydı!..
Kılıç gibi kalem, kullandım şükür
Gâh karalandım gâh, pullandım şükür
Tek başa küffara, çullandım şükür
Hep zalimden gelen, mihnet olaydı
Keşke Hakk yoldaşım, pek net olaydı!..
Hayra giden şerri, atlatır imiş
Sabreden sevabın, katlatır imiş
Her insan güvenme, aldatır imiş
Sadece Mevlâ’ya, minnet olaydı
Keşke arkadaşım, hep net olaydı!..
Dünyamdan geçerim, görsem tek âyet
Hakikat halimi, sundum hikâyet
Bu imtihanımdır, etmem şikâyet
Keşke son durağım, cennet olaydı
Sadık dostlarımız, hep net olaydı!..

Kısa yorgan misali bazı halimiz,
Ayaklar örtülse açık kalır başımız
Hala gafletteyiz ya, bu pürmelâlimiz
Denizler geçerken derede kaldım,
Kıymet bilemedim, dosta yük oldum…
Müslüman geçinenler bilseydi eğer
Küffar karşımıza çıkmazmız meğer
Geldiğizim hale bak, mazlum çok çeker.
Keşke kardeşlerim, çok net olaydı
Aile sofra başında, birlik olaydı
Şeytanlar takarsa, kalbe çengeli
Hidayet kararsa, olmaz döngeli
Aşardım ben dağlar, gibi engeli
İsterse başımda, bin dert olaydı
Keşke yoldaşlarım, hep net olaydı!..
Görünüşle değil, gönülden seven
Her soruma açık, net cevap veren
Türlü kınanmaya, hoş göğüs geren
Çok hürmetten önce, çok mert olaydı
Keşke kardeşlerim, hep net olaydı!..
HARUN SUSMAK GEREK!
Yazsam olmuyor, yazmasam olmuyor
İnsan yükü ağır, artık yoruyor
Coşkun akan su, taşmış, durmuyor
Ben sus desemde, kalbim susmuyor
Niyet halis olunca, dağ tepe olur
Dava Hak olunca, deniz dere olur
Yol düz olunca, kaya çakıl olur
Söz hakikat olunca, yazmak kolay olur
Harun susmak gerek, yaşa iç dünyanda
Neyi dert edersin, bırak zamana
Bir canın var, kurban Hak davaya
Sen gül at, sana taş atana
Hakkıyla kul ol, Cenab-ı Hakka
DELİLİK MAKAMI
İman doğruluktur, dürüstlük İslam .
O zaman, gel bi senle hasbihal edelim nefsim.
Dinle beni ey nefsim!.
Toplumunun büyük bir kısmı tarafından; haşa ve haşa sanki Allah (cc) göklerdeki yerine çekilip, dünyayı başı boş bıraktığının zannedildiği, Kuran’ın muhkem ayetlerinin bile, birey tarafından anlaşılmaz dendiği, ancak kutsaliyetinden dolayı en üst raflara kaldırılmasın öğretildiği, Sünnetullah’ın ise çağa uygun görülmediği, ancak çoğulculuk ve gücün ise hak ve ölçü birimi sanıldığı, bir dönemde yaşıyorsun.
Müminler ise bunları asla kabul etmeyip; Allah’ın (cc) her an her şeyi yaratmaya devam ettiğini, Kuran’ın muhkem ayetleri ile bütün sosyal, içtimai, ticari ve siyasi hayatına çeki düzen verdiğini ve Sünnetullah ile günümüzdeki sorun ve sıkıntılarla karşı nasıl başa çıkılacağının örneklendiğini bilir inanır ve bu ölçülere göre de kendi yaşantısına çeki düzen vererek ömür sürmeyi kabul eder, yaşamaya da çalışırlar.
Maalesef bu şekilde hareket eden müminler, toplumun büyük kısmı tarafından DELİLİK ile itham edilip horlanıp dışlanıyorlar.
Biz buna müminler için mecazi olarak “Delilik Makamı” diyoruz.
Bu makam nefsim sana atfedildiğinde, hemen sevinip sahip çıkıyorsun. Değil mi?
Aç gözünü ey deli nefsim!.
Alemlerin Sultanı olan Allah (cc) tarafından, sayısız mahluk arasında sana lütuf edilen paha biçilmez nimetler arasında, yine
sana özel paha biçilmez bir hediye daha var.
Alemlerin Rabbi olan yüce Allah’ın (cc), Kelamı olan Kuran’ın, Alemlere Rahmet olarak gönderdiği Hz.Resulullah’ın ve Ahir Zaman Lideri Aziz Erbakan Hocamın ve de sonsuz Cennet yurdunun yol tarifinin, Muhterem Ahmet AKGÜL Hocam tarafından sana tanıtılması, senin için paha biçilmez bir hediyedir.
Ve yine; Huzurdan kovulan Şeytan’ın, şimdiki Şeytan hizmetkarlarının, batılın ve barbarlığın, zalimliğin ve işbirlikçiliğin, bunların sonucu ise sonsuz bir azabın yine Muhterem Hocam tarafından, hemde O’nun dizinin dibinde sana tanıtılması, yine senin için paha biçilmez büyük bir hediyedir, nimettir.
İşte Üstadım Hazretlerinin gözü önünde, dizinin dibindeyken bile sen hala “hayra motor, şerre fren”olmuyorsan buna DELİLİK denmez mi?
Bu hakiki manada “Delilik Makamı” olmaz mı?
Bu cihetle Delilik Makamını neden üstüne alıp kendine yakıştırmazsın, ey deli nefsim…
Ey cahil söz dinlemez nefsim!.
Dikkat etmez misin? Milli Çözüm sitesinde çıkan son şiirlere?
Mesela FESATLIK YAPMA, YAZIKTIR! Başlıklı şiiri, başını ellerinin arasına alıp bu şiir (mesaj) bana yazılmış diyerek yutkunarak okudun mu? Vahlar çekip başını duvara vurdun mu? Haya imandandır deyip azda olsa utanıp soldun mu? Yooook.
Neden çünkü sen kendini ilk söylenen mecazi anlamdaki Delilik Makamında zannediyorsun. Hakiki manadaki Delilik makamını üstüne alınmıyorsun. Bu şiir bana değilde o bacıya, bu abiye şu kardeşe veya ortalığa yazılmış deyip üstüne almıyorsun. Eyvah sana. Yazık sana. Ey zalim nefsim.
Kendine gel! kendine! Ey çok bilen ancak hiç anlamayan basiretsiz nefsim!
Bak sonra gelen şiire (Mesaja)
KISKANÇ NEFSİME UYARI!
Ey cahil Yazıklar olsun sana. Sen hâlâ neyin peşindesin. Ne zaman üstüne alıp söz dinleyeceksin. Şiirde geçen bir tek kötü hasletini bile bak şimdi şuraya yazmaya, kendine itiraf etmeye bile yakıştıramıyorsun.
Hadi aciz nefsim; itiraf et ve oku kendine, yada adi nefsim sus ve dinle, beni kendine!.
Ne diyor mesajda del ders yapalım.
Yamuk vicdan, haset-fesatla
Donuk iz’an, yalan plan dolanla
Ne ekip de, ne kazanacaksın nefsim
Takdire iman etmemek
Taksime boyun bükmemek
Sözünde doğruluk bilmemek ile
Ey nefsim, ne hayr var sende ne işlersin.
Hased edip, nefret ekersin
Şefkat bilmez, nezaket beklersin
Ayağın kayar gör, düşer gidersin nefsim
Dünyaya din gibi tapılır mı
Kıymetsiz mal makam, takılır mı
Dosta hiç çelme atılır mı
Adi nefs, senin yüze bakılır mı?
(Sen kime çelme atmaya çalışıyorsun, sen kimsin ki çelmen ne işe yarar! Ateş olsan düştüğün yeri yakamazsın ey basit adi nefsim!)
Kuran mesajını duy artık
Şeytana uyma kaç artık
Nefsim! etme kendine yazık
Şeytan nefis kanarsan
Kardeş duvarın, yıkarsan
Mal makam aşkı, koşarsan
“Kim ben mi” diye, söyler coşarsın
Bak sana atfedilen söze
VİCDAN YOK MU DÖŞÜNDE!
Ulan nefs, gir artık yerin dibine.
Daha fazla söz sana fayda eder mi bilmem ama, bu son uyarı kendine gel nefsim. Ya Yusuf süresi 110. Ayeti “Hatta ki (sonunda görevli) resuller (halktan) umutlarını kestikleri, (şeksiz ve şeriksiz iman edenlerin bile cihaddan ve davadan yan çizdikleri,) ayeti tecelli olursa senin halin nice olacak.
Delilik makamı sahibi deli nefsim. Tefekkür et söyle bakalım sen kaç kuruş edersin.
Ey samimiyetsiz nefsim;
Bir önceki mesajda ne vardı?
Dosta hiç çelme atılır mı!
Diye yazmıştı muhterem Hocam. Şimdi sana yazılan şiire (mesaja) bak;
KEŞKE DOSTLUKLAR, HEP NET OLAYDI!
Başlığı okuduktan sonra, ey utanmaz nefsim, sen hala ayarın bilinmiyor mu sanırsın?
Ey ayarsız nefsim!
Ulan “Allah’tan kork kuldan utan” derler. Bu şiirleri (mesajları) 2006 dan beri sofrasına oturduğun, diz dize göz göze bulunduğun, hiç bir çıkar gözetmeden yıllardır hep sana sahip çıkıp kollayan, seni bin türlü beladan uzak tutmak için çırpınan ve her türlü cefaya kendi katlanan Üstadın yazmış. Bunca yılın sonunda hiç mi nasiplenmezsin. Hiç mi ders almazsın.
Ey hayırsız nefsim!
Bir ay boyunca iti eğitseler, it ömrü boyu söz dinliyor da ey aşağılık nefsim sen hala neden söz dinlemiyorsun. Bu mu Hocana, dinine davana, Resulullah’a ve Allaha verdiğin kıymet.
Bunca yılın sonunda Hocamın mısralarında sana yazılan bu sözlerle, Hocama verdiğin üzüntü ve kederin faturasını sen değil yetmiş sülalen toplansa ödeye bilir mi ey zavallı nankör nefsim?
Ey fakir ve aciz nefsim!.
Nimetin külfeti şükürdür. Bu paha biçilmez nimete senin şükrün teşekkürün bu mu? Bu sana lütfedilen paha biçilmez nimet elinden alınmaz zannedersin. Bu hasletler sende oldukça ve bu samimiyetsizliğin devam ettikçe, zaten sen paha biçilmez bu nimeti çoktan kaybetmişsin demektir. Sadece sen akılsız olduğundan farkında değilsin, ey dünyada iflas ukbada müflis olmuş nefsim.
Bak yine önceki şiirde; gizli açık, “kendine gel belki son uyarı” diyor Muhterem Hocam. Bu son uyarıyı dikkate al. Pişman ol. Tövbe et. Diz dize durmak yetmiyormuş, elinden tut. Hayal dünyanda değil hakiki dünyanda Allah’a, Resulullah’a ve Üstadına karşı net ol. Mert ol. Sadık dost ol. Samimi ol. Bunların zıddı zaten münafıklık hasleti değil mi seni münafıklık peşine koşan adi nefsim.! Kusursuz ol demiyorum sana amma kusurlu olduğunun farkında ol da kusurlarını düzelt. Muhterem Hocamın sana yardım edebilmesi için O’na yardım et, ey tembel nefsim.
Söz dinle. Sadık ve Samimi ol. İtaat et. Teslim ol. Kurtul.
Yada bile isteye Cehenneme git.
Tercih senin! Delilik Makamı sahibi Deli Nefsim!
Şiir….
Nefs defteri, düremedim
Edep haya, bilemedim
Tövbe edip, sönemedim
Âyan Sana ey Dost, hallerim
Zannım, marziyye’deydi
Nefsim, emmare’deymiş
Bu delilik, değilde neymiş
Tövbe ya Rab, tövbe
Nefsimle, yıkık viranım
Eğdim, başım didarım
Affet, aciz biçarım
Özür dilerim, Üstadım
Nefsi; ahmak, işlerim
Kuduz olur, dişlerim
Ne küs kalın, fişleyin
Affedin, tüm kardeşlerim
Bu aciz Yalçın’a dua ediniz…
Bu yalan dünya da, şeytan ilerde!
Hakk’ı arayanlar hep mi geride.
Sade, pirüpak gezer ,yine olmuyor.
Gaflete mi düştük,
efsunlandık mı biz.
Yolumuzdan eden nice oluyor
Bu yolda dönmek kahır ediyor.
Hakk’a inanarak, sabır ederek,
Dost yolunda ancak,cefa çekerek.
Belki, huzura Hakk’a ulaşır olduk.
Gönülden geçen,akılda süzen,
Ne var ne yok hepsi imtihan, düzen
Kurtaran yine kendin,tuttuğun düzen.
Yaradan’ım ne olur bağışla bizi.
Hak davandan ne olur ayırma bizi.
Layık olamadığımız için, bizleri affet
Yularımızı bırakma Allah’ım, aciziz lütfet
Noksanlarımıza bakmadın, verdin mühlet
Nankörü olmaktan bizleri, lütfen men’et
Kıtmirin olmak dünyada, en büyük şeref…
Aman Allah’ım , ne muazzam – ne tefekküre boğan , ne ibretler ortaya döken, farkında olalım veya olmayalım yaptıklarımızı düşündüklerimizi açığa vurduklarımızı vuramadıklarımızı içimizi dışa döken, çok şükür ki ehil bir doktora sahibiz ki idare edip geçmeyen , hastalıklarımızı teşhis edip tedaviye giden EHİL DOKTOR’umuzun kadri kıymetini bilmek lütfeyle rabbim.
Senden yumuşaksa, granit taşı
Gönül tersse boştur, gözünün yaşı
Dosttan sır gizleyen, cimrinin başı
Madden gibi manen, cömert olaydı
Keşke kardeşlerim, çok net olaydı!..
Görünüşle değil, gönülden seven
Her soruma açık, net cevap veren
Türlü kınanmaya, hoş göğüs geren
Çok hürmetten önce, çok mert olaydı
Keşke kardeşlerim, hep net olaydı!..
Gizli ajandan var, sana yazıktır
Sinsi plan kuran, sonu kazıktır
Dürüstlük ve netlik, kutlu azıktır
Sadık olsun hatta, pek sert olaydı
Keşke sevdiklerim, hep net olaydı!..
** “Emin olun ki, bir insan eğer net değilse, derttir!.. Netlik mertliktir, netlik kendisine ve çevresine saadettir… Kendisini olduğundan farklı göstermelik ise, namertliktir! Dostuna, üstadına ve hayat arkadaşına net ve mert davranmak samimiyettir; vicdani huzur, itimat ve itibar sebebidir!..”
Aziz Erbakan Hocamızın mana aleminden hatırlatmaları
Günümüzde samimiyetler menfaat ve çıkar çemberlerinde kayboldu. Zayıf karakterli insanların zoraki şekilde sürdürdükleri riyakarca ilişkileri, güçlü insanların ise değerleri, ilkeleri, çizgileri vardır. Bu yüzden zayıfların oldukça geniş ama sahte ve ruhsuz çevreleri güçlülerin ise daha sınırlı ama samimi ve derin bağları vardır ama bilinmelidir ki insanlığın en değerli hazineleri sadece samimiyetle yeşerir. Bir insan samimi olsun gerekirse kimsesi olmasın bu onun kalbine ferahlık olarak yeter…
Kehf 27
Sana Rabbinin kitabından vahyedileni oku (anla ve uygula ki kurtulasın). O’nun sözlerini (hükümlerini ve haberlerini ) değiştirici yoktur ve O’nun dışında kesin olarak bir sığınacak (makam ) da bulamazsın.
Saklamak aldatmak, sayılır dostum
Kalp gafletten nasıl, ayılır dostum
Her adım küfrana, kayılır dostum
Vicdan düzgün dili, kert kert olaydı
Keşke Hakk erleri, hep mert olaydı!..
İslam davası ve insanlık sevdasıyla yola çıkanlar ve asla hedefinden şaşmayanlar lazım… Bize nefsi arzularını yaşamak için değil, kutsi değerleri ve duyguları yaşatmak için, yanıp tutuşanlar lazım… Bize resmiyet ve mecburiyetle değil, samimiyet ve teslimiyetle çalışanlar lazım… Bize, sürekli itekleyerek ve sürükleyerek, emirle ve talimatla değil, öğütle ve işaretle koşuşanlar lazım… Ücretle iş yapan kiralıklar değil, özveriyle çırpınan sadıklar lazım… Görünürde halk ile, hayrın hizmetinde, ama gerçekte ise Hak ile, huzur zevkine ulaşanlar lazım… Bize, ele geçirdiklerine sevinip şımarmayan, yitirdiklerine ise dövünüp darılmayan… Yani kader sırrına kavuşanlar lazımdır…
.
ŞİİR
Yari yarası olanlar, yarası yar olan gelsin
Gönlünde bahar havası, kafası kar olan gelsin…
Hesabi olan riyakâr, hasbi olan fedakârdır
Sevdası âleme sığmaz, dünyası dar olan gelsin…
Yarabbi bizlere merhamet eyle. hocamıza davamıza sadakatden ayırma. üstadımız dan beslenme suyumuzu kesme. Kardeşlerimize ve hocamıza karşı bilerek bilmeyerek işlediğimiz kusurlarımızı bağışla, kardeşlerimize ve ustadimiza verdiğimiz sıkıntıları gönül kırıklıklarını sana yakınlık vesilesi kıl,, bizleri bağışla bizlere merhamet eyle.. muhterem hocamız sizi üzdügümüz için sizden özür diler. ve rabbimizden bizleri affetmesini isteriz .
.
Ya Rabbi, bizleri Ahmet Hocamıza sıkı ve sağlam yol arkadaşları olabilmeyi nasip eyle Amiin.
Şu hayatta tanıdığım kaliteli insanların tek ortak özelliği var:kendi işlerine bakmak,kendi hayallerine projelerine odaklanmak.Sürekli başkalarının açığını aramaya ve kaos yaratmaya çalışanların eseri olmuyor;kötülüğün arkadan konuşup yüzüne gülmenin güya (dava kardeşinin) dedikodunun minik avantajları dışında zamanla unutlulup gidiyorlar sadece..
O ne demiş,bu buna ne yanıt vermiş,şu ne kıyafet giymis şunun dügünü ne biçimmiş !!!
Sana ne? İşin gücün yok mu senin
Kaliteli adamların/kadınların böyle kişisel.meseleleri konu ettiğini görmedim.
Bu tipler heryerdir iş /akademi/sosyal hayat/karargah!
Bende yükselecek kapasite yok,bari diğerleri de benim gibi aşağı görünsünler.kime göre neye göre!
Hayra giden şerri, atlatır imiş
Sabreden sevabın, katlatır imiş
Her insan güvenme, aldatır imiş
Sadece Mevlâ’ya, minnet olaydı
Keşke arkadaşım, hep net olaydı!..
Utanmalıyız, net ve mert olmalıyız, hesabi değil harbi olmalıyız, riyakarlıktan ve yalandan uzak durmalıyız, Üstadımızın üzülmemesi için birileri elinden geleni yaparken bazılarıda üzmeyemi çalışıyor özellikle dikkat edelim büyüklerimizi üzmek küçüklere iyi gelmez.
Bütün Peygamberlerin ortak bildirisi utanmıyorsan ne istersen yap.