Sn. Erdoğan Filistin Konusunda
HALKIMIZI OYALAMAKLA MI GÖREVLİ KILINMIŞTI?
Görünüşte bir yandan Filistin’i desteklediklerini iddia edip, gerçekte İsrail’le iş birliğine devam eden AKP ve sermaye sınıfına ilişkin sorular hâlâ yanıtsızdı. Sözde, Filistin’e destek açıklaması yapanların, İsrail ile sürdürdükleri ekonomik ilişkiler mide bulandırıcıydı. Bu ilişkilerden başlıcaları: BOTAŞ’ın en önemli müşterisinin İsrail olması, Zorlu Enerji’nin İsrail piyasasına üretim yapması, Türkiye’nin gri çimento ihracatında ABD’den sonra en çok ihracat yaptığı ülkenin başında İsrail’in bulunması ve demir-çelik ihracatı ve savunma sanayinin İsrail’le olan bağlantılarıydı.
Filistin’le dayanışma konusunda samimiyetsiz diğer bir durum ise Filistinlilerin Türkiye’ye vizeyle girmek zorunda bırakılmasıdır. Filistinliler Türkiye’ye vizesiz giremezken, İsraillilerin Türkiye’ye neden vizesiz girebildiği sorusu yanıtsız bırakılmaktaydı. “Türkiye’de de İsrail ile ekonomik ilişkiler tıkır tıkır yürüyor. Cumhur İttifakı: Ekonomik ilişkiler öyle bir anda kesilemezmiş” mazeretine sığınıyor. “İsrail, Gazze’nin elektriğini bir anda kesmedi mi? Mazotunu, ekmeğini bir anda kesmedi mi? Bombalar bir anda yağmıyor mu Gazzeli çocukların üzerine? Bugün İsrail’e petrol sevkiyatı kesilse, İsrail sermayesinin ihtiyaç duyduğu bazı mallar gönderilmese, bu katliam asla ve asla sürdürülemez” diyenler haklıydı.
• BOTAŞ, İsrail’le petrol sevkiyatına devam ediyordu!
Türkiye Varlık Fonu’na bağlı olan BOTAŞ (Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ) çeşitli petrol ve doğalgaz iletim hatlarına sahip bulunmaktadır. Ham petrolde BOTAŞ, özellikle Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı sayesinde Irak’ın kuzeyinden Kerkük’te çıkan ham petrolü Adana’nın Yumurtalık ilçesine taşımaktadır. Öne çıkan bir diğer hat, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı’dır. Başta Azeri petrolü olmak üzere Hazar bölgesinden çıkarılan petrol dünyaya Adana’dan ulaşmaktadır. BOTAŞ’ın en önemli müşterilerinden birisi de hâlâ İsrail olmaktadır. Erdoğan iktidarı kurusıkı palavraları bırakıp, İsrail’e petrol sevkiyatını açıklamak zorundadır.
• İsrail’in elektriğini Zorlu Enerji veriyordu!
İsrail’de doğrudan yatırımı bulunan Zorlu Enerji; sahibi olduğu Ramat Nagev, Dorad ve Aşdod doğalgaz çevrim santralleri ile İsrail enerji piyasasına elektrik üretiyordu. Yaşanan katliamları göstermelik şekilde protesto eden Türkiye burjuvazisi, neden elektrik üretim santrallerini kapatmıyordu?
• İsrail’e çimento satmaya devam ediliyordu!
Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği verilerine göre, Türkiye’nin gri çimento ihracatında, ABD’den sonra en çok ihracat yaptığı ülke İsrail’dir. Yıllık 600 bin ton kapasitesinin aşıldığı bu alana ilaveten, beyaz çimento ihracatında da en çok ihracat yapılan ülke yıllık 200 bin tonla yine İsrail’dir. Türkiye’de öne çıkan çimento üreticileri OYAK, Limak, Aşkale, Sanko ve Sabancı bu ihracattan pay almaktadır. Bu soysuz ve sorumsuz tavır mutlaka sorgulanmalıdır!
• İsrail’e hâlâ demir-çelik satılıyordu!
Demir-çelik sektöründe faaliyet gösteren İÇDAŞ, Kardemir, Kocaer, Özkan, Tosyalı, Çolakoğlu, Çelsantaş, Erdemir ve İsdemir de İsrail’e ihracat yapmaktadır. Oysa zalime destek vermek, zulmüne ortak olmaktır!..
• İsrailli silah şirketiyle ilişkileriniz neden saklanıyordu?
Israel Aerospace Industries (IAI) silah şirketinin Türk Silahlı Kuvvetleri ve savunma sanayisiyle ilişkisi biliniyordu. “Geçmişte insansız hava aracı satın alınan, savaş uçaklarının modernizasyonu yaptırılan bu firmayla, bugün hangi alanlarda iş birliği yapıyorsunuz?” diye sorulduğunda; ya sessiz kalınması, ya da yuvarlak laflara sığınılması tam bir münafıklıktır!
• Azeri sermayesinin Türkiye sınırlarında İsrail’e petrol ve doğalgaz satmasına göz yumuluyordu!..
Azerbaycan devlet sermayesine ait SOCAR (State Oil Company of Azerbaijan Republic) firmasının Türkiye’de İzmir Aliağa’da önemli yatırımları vardı. Burada STAR ve Petkim rafinerilerine ortak olan firma kendi liman işletmesine de sahip bulunuyordu. Firmanın en önemli müşterileri arasında İsrail de yer alıyordu. Azerbaycan’da İsrail’in protesto edilmesine bile izin vermeyen Aliyev’lerle gardaşı Erdoğan’lar suç ortaklarıydı.
• Filistinliler Türkiye’ye hâlâ, ancak vizeyle giriyordu!
Türkiye’ye girmek isteyen Filistinlilerin vize alması şart koşulmaktaydı. Bu vize ücreti 55 dolardı. Öte yandan İsrailliler Türkiye’ye vizesiz alınmaktaydı. (Vizesiz giriş yapabilen Arap ülkeleri arasında Ürdün, Fas, Tunus, Kuveyt, Katar ve Lübnan yer almaktaydı.)
İsrail’le İş Birliğine Yanıt İsteyen Soru Önergesi, Cumhur İttifakı’nca İşleme Alınmamıştı!
İsrail’le askıya alınmayan ekonomik, askeri ve diplomatik ilişkileri Meclis’e taşıyan Ordu Milletvekili Seyit Torun’un soru önergesi işleme alınmamıştı. Bir yandan Filistin’i desteklediğini iddia edip diğer yandan İsrail’le iş birliğine devam eden AKP, Gazze’deki katliamın failleriyle süren ilişkilere dair soruları yanıtsız bırakmıştı. CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun, Türkiye ve İsrail arasındaki ekonomik, askeri ve diplomatik ilişkilere ilişkin 22 Kasım 2023’te 3 Bakanlığa ayrı ayrı soru önergesi sunmuşlardı. Dışişleri Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Milli Savunma Bakanı’nın cevaplaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunulan önergelerin Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından 5 Aralık’ta işleme alınmayarak iade edilmesi kafaları karıştırmıştı.
“Yazılı sorularda kişisel görüşlere yer verilemeyeceğini” ifade eden Kurtulmuş’un kişisel görüş olarak değerlendirdiği sorular ise şunlardı:
• BOTAŞ’ın sahip olduğu petrol ve doğalgaz hatlarından İsrail’e yapılan satışların son 5 yıllık bilançosunu açıklar mısınız? Söz konusu hatlardan 7 Ekim’den itibaren İsrail’e yapılan satışların miktarını ve hacmini açıklar mısınız?
• Azerbaycan SOCAR şirketinin Türkiye üzerinden İsrail’e gerçekleştirdiği ihracatın son 5 yıllık bilançosunu açıklar mısınız? SOCAR 7 Ekim’den itibaren İsrail’e hangi miktarda ve hacimde ihracat yapmıştır?
• Israel Aerospace Industries ile son 5 yıl içerisinde ortaklaşa gerçekleştirilen projeleri, söz konusu projelerin mali hacmini ve bu firma ile yürütülen ticaretin boyutlarını yıllık temelde açıklar mısınız?
• 7 Ekim’den itibaren Israel Aerospace Industries ile iş birliği halinde yürütülen çalışmaları ve ticaret ilişkilerini açıklar mısınız?
• Türkiye’ye giriş yapmak isteyen Filistinlilerden talep edilen vize uygulamasının sona erdirilmesi için bir çalışmanız var mıdır?
• Türkiye’ye giriş yapmak isteyen İsrail vatandaşlarının geçişlerine vizesiz izin verilmesi uygulaması neden sonlandırılmamıştır? Bu konuda herhangi bir düzenleme yapılması gündeminize alınmış mıdır?
“Kurtulmuş, AKP’ye kalkan olmaktan vazgeçip Millete tercüman olmalıdır!”
Sorularının ”kişisel görüş” olarak değerlendirilmesine tepki gösteren Seyit Torun, şunları açıklamıştı: ”Gazze’de kıyım başladığından beri söz konusu ilişkilerin hiçbirini askıya almadığı halde, İsrail’e yalnızca sözlü olarak karşı çıkan Recep T. Erdoğan ve hükümeti için soru önergelerinde kullanılan hangi ifade kişisel görüş olarak değerlendirilebilir. Kurtulmuş, AKP’li Bakanlara ve AKP Genel Başkanı’na kalkan olmaktan vazgeçip, milletin duygularına ve duyarlılıklarına tercüman olmalıdır!”
Terör listesine Hamas’tan iki isim ekleyen AB’nin Haçlı Mantığı!
Avrupa Birliği, terör listesini güncelleyerek Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’ndan birçok ismi listeye almıştı. Avrupa Birliği (AB) Konseyi’nden yapılan açıklamada; terör listesine, 7 Ekim 2023’te İsrail’e düzenlenen saldırıya yanıt olarak Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın Komutanı Muhammed ed-Dayf ve yardımcısı Mervan İsa da listeye eklenenler arasındaydı. Açıklamada, bu isimlerin AB üye ülkelerindeki mali varlıklarının dondurulması ve AB içerisinden fon akışı yasağına tâbi tutulacağı vurgulanmıştı.
Katil ve Siyonist Netanyahu: “Hamas asla olmayacak ve onu ortadan kaldıracağız, devlet statülü birleşik bir Filistin yönetimi çözüm değil, buna da sıcak bakmayız!” demesine rağmen, hâlâ Sn. Erdoğan: “İki devletli çözüm önerileriyle” oyalanıp durmaktaydı. Cumhur İttifakı’nın kuyruk olmak için çırpındığı AB ise, HAMAS üyelerini terör listesine almaya başlamıştı.
Cumhur İttifakı ve Erdoğan İktidarı, İngiliz Edinburgh Üniversitesi’nden Utanmalıydı!
İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye düzenlediği saldırılarda ölü sayısı 40 bine yaklaşırken dünyada ve Batı’da İsrail’e olan destek gün geçtikçe azalmaktaydı. İsrail’in Filistinlilere uyguladığı zulüm nedeniyle son aydınlanmayı yaşayan ise Filistin’in tarihini değiştiren mektup olarak bilinen Balfour Deklarasyonu’nu yayımlayan Arthur James Balfour’un uzun yıllarca rektörlüğünü yaptığı Edinburgh Üniversitesi, bir bildiri yayımlayarak Filistin halkından özür dilediğini açıklamıştı.
Balfour Deklarasyonu Neden Yayımlanmıştı?
Birleşik Krallık’ta Dışişleri Bakanlığı yapan ve aynı zamanda dünyanın en saygın üniversitelerinden biri olan Edinburgh Üniversitesi’nin en uzun süre rektörlüğünü yapan Arthur James Balfour, 2 Kasım 1917’de yayımladığı bir mektupla Filistin’in tarihini değiştiren karara imza atmıştı. Edinburgh Üniversitesi, aradan geçen 106 yılın ardından, Dışişleri Bakanlığı görevindeyken dünya tarihine Balfour Deklarasyonu olarak geçen ve Filistin topraklarında bir Yahudi devletinin kurulmasıyla sonuçlanan bildiriyi yayımlayan Arthur James Balfour için ‘özür’ açıklaması yayımlamıştı.
106 Yıl Sonra Gelen Özür Anlamlıydı
Edinburgh Üniversitesi, 14 Aralık 2023 tarihinde yayımladığı bir bildiri ile Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasına öncülük eden Balfour Deklarasyonu nedeniyle Filistinlilerden özür dilediğini açıklamıştı. Üniversite, deklarasyonu yayımlayarak İsrail’in kurulmasına öncülük eden Arthur James Balfour’un, üniversitede en uzun süre rektörlük yapan kişi olduğuna dikkat çekerek, üniversitenin geçmişiyle yüzleşmek için önümüzdeki dönemde 5 somut adım atacağını vurgulamıştı. Üniversiteden yapılan açıklamada şu ifadeler yer almıştı:
• Üniversite, tüm Filistinli öğrencilerine kolonyal geçmişiyle ilgili temel bir kurs açacaktı.
• Filistin/İsrail konusunda fikir özgürlüğünü kısıtlayan uygulamalar sonlandırılacaktı. Özellikle İsrail eleştirilerini antisemitizm ile bir tutan yanlış uygulamayı bırakacaktı.
• İşgal altındaki Filistin topraklarında yatırım yapan, doğrudan veya dolaylı olarak işgal altındaki topraklardan kazanç elde eden firmalar kamuoyuna açıklanacaktı. Özellikle İsrail’e silah satan firmalar deşifre olacaktı.
• Üniversite, Filistinli öğrencilerin Edinburgh’ta burslu okuyabilmelerini teminen kaynak sağlayacaktı. Üniversite, öğrencilerinin ve personelinin Filistinli üniversitelerle ortak projeler yapması için imkânlar hazırlayacaktı.
• Üniversite, Filistin/İsrail’de tek devlet modelini savunacaktı. Bir kişi bir oy esasına göre şekillenecek bu modelde, Filistinli mültecilere tazminat verilmesi ve geri dönüşlerine imkân sağlanacaktı.
Şimdi; Erdoğan iktidarı, artık kurusıkı palavraları bırakarak, en az İngiliz Edinburgh Üniversitesi kadar dürüst davranıp, İsrail’e karşı ciddi ve caydırıcı tedbirler almalıydı!..
Salih Aruri suikastı ve sonuçları!
Lübnan’ın Başkenti Beyrut’ta HAMAS Hareketi Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri’nin şehit edildiği İsrail saldırısının boyutları gün ağarınca ortaya çıkmıştı. Salih Aruri ve beraberindeki 6 kişinin şehit olduğu saldırıda, patlamanın şiddetiyle HAMAS ofisinin bulunduğu binanın büyük oranda yıkıldığı anlaşılmıştı. AA muhabiri, olay bölgesinde görgü tanıklarından bilgi almıştı. Saldırının yaşandığı binanın hemen yanında bulunan kafenin işletmecisi, olay anında dükkânda olduğunu, atılan 3 füze nedeniyle çok şiddetli ses duyulduğunu anlatmıştı. HAMAS ofisine birkaç metre mesafede bulunan söz konusu kafenin işletmecisi, 2 füzenin Aruri’nin bulunduğu ofis binasına, bir füzenin de binanın tam karşısında park halinde bulunan Aruri ve beraberindekilerin araçlarına isabet ettiğini aktarmıştı.
Patlama sonrası ofisten toz ve dumanlar yükselmeye başlamıştı.
Olay bölgesindeki bir binada çalışan Lübnanlı Rıza Ali ise; “Aracımı caddeye park edip eve girdim, ardından şiddetli bir patlama meydana geldi. Patlama sonrası araçlar alev aldı, ofisten ise büyük bir toz bulutu yükseldi” ifadelerini kullanmıştı. Havanın karanlık olduğunu ve saldırıda ölenleri görmediğini belirten Ali, patlama nedeniyle özellikle park halindeki birçok araçta büyük çapta hasar oluştuğunu vurgulamıştı.
Hamas’ın başarısı İman ve Cihat şuurundaydı!
Aksa Tufanı Operasyonu’nun planlayıcısı ve İsrail rejiminin korkulu rüyası Şeyh Salih Aruri, çok istediği şehadete kavuşmuşlardı. Şeyh Aruri’nin annesi, oğlunun şehadet haberini: “Allah kabul eylesin!” niyazıyla karşılarken, Aruri’nin kız kardeşi de: “Bugün taziyeleri değil, tebrikleri kabul ediyoruz!” ifadelerini kullanmıştı. İşte Hamas’ı başarılı kılan, bu şuur ve bu inançtı. Filistin direnişinin sembol isimlerinden olan ve Hamas lideri İsmail Haniye’nin yardımcılığı görevinde bulunan Şeyh Salih Aruri, Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki Hamas ofisinde şehadete ulaşmıştı. İsrail rejiminin drone saldırısı sonucunda Aruri’nin yanı sıra 5 Hamas mensubu da şehit olmuşlardı. Hamas’ın üst düzey isimlerinden olan Aruri, Aksa Tufanı Operasyonu’nun planlayıcıları arasında yer almaktaydı.
İsrail rejiminin suikastı sonucunda şehadet şerbetini içen Salih Aruri, Siyonistlerin en çok korktuğu isimler arasındaydı. Hayatının önemli bir bölümünü İsrail zindanlarında geçiren ve 2017 yılında Hamas Başkan Yardımcılığı görevine atanan Salih Aruri, Filistin halkının en çok saygı duyduğu şahıslardandı. Şehadetine az bir süre kala bir TV kanalına röportaj veren Aruri, “Allah’tan (CC) başka kimse (eceli) ne bir an ileri veya geri çekebilir. Bu yaşa ulaşacağımı ilk etapta hiç beklemiyordum. Uzatmalardayız, bizi tehdit edecek bir şey yok. Biz imanlı insanlarız. Şehadeti, Allah’a kavuşmak ve büyük bir zafer olarak görüyoruz!” sözlerini kullanmıştı.
Ailesi şehadet haberini sekinetle karşılamıştı!
Hamas liderlerinden Şeyh Salih Aruri’nin şehadet haberi, Müslümanları üzüntüye uğratmıştı. Sadece Filistin’de değil, dünyanın birçok noktasında sevenleri bulunan Aruri’nin vefatının ardından, İsrail’e karşı protesto gösterileri yapılmıştı. Öte yandan Salih Aruri’nin şehadet haberi kısa süre içerisinde ailesine de ulaştı. Aruri’nin ailesi şehadet haberini büyük bir sekinetle karşılarken, şehidin annesi “Allah kabul eylesin” niyazında bulundu. Salih Aruri’nin kız kardeşi de “Bugün taziyeleri değil, tebrikleri kabul ediyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Evet, İşte Hamas’ın Süper Şeytanları çaresizliğe uğratan kutlu direnişinin altında bu ruh ve bu şuur yatmaktaydı!
Kassam Tugayları’nın Başarı ve Sabır Sırrı!
“HAMAS’tan Türkiye’ye gelen bir heyet, önemli ziyaretlerde bulunmuşlardı. Bu ziyaretlerden birinde, İzzettin el Kassam Tugayları hakkında şu iki hususu vurgulamışlardı. Birincisi, Gazze Şeridi’nde nöbet tutan Kassam Tugayı mücahitlerinin hemen hepsi Kur’an hafızıydı. İkincisi, Kassam Tugayları saflarında yer alan mücahitlerde aranan en önemli hususiyet, kazaya bırakılan namazları olmamasıydı. Her Kassam Tugayı mücahidi; ilim, ibadet ve istikamet ehlinden seçiliyorlardı!”
Türkiye’de Suikastlar yapacak olan MOSSAD, suçu da HAMAS’a yıkacaktı!
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma çerçevesinde, MOSSAD’ın Türkiye’deki yabancı uyruklu şahıslara yönelik saldırıda bulunma faaliyeti içerisinde olabileceği değerlendirilen 33 şüpheli şahıs yakalanmıştı. Millî Gazete’nin edindiği bilgilere göre MOSSAD, Türkiye’de bulunan Yahudilere suikast yapacak ve suçu HAMAS’ın üzerine atacaktı. MOSSAD, bu kirli plan ile HAMAS’ı uluslararası alanda zor durumda bırakma, Türkiye’de iç karışıklık oluşturma ve Türkiye ile HAMAS arasındaki ilişkileri bozma gibi hususları amaçlıyorlardı.
Yürütülen soruşturma kapsamında uluslararası casusluk faaliyetlerinin tespit ve deşifresine yönelik yapılan çalışmalarda, İsrail istihbarat servisi MOSSAD’ın Türkiye’de gerçekleştirmeyi planladığı tehlikeli bir faaliyetin önüne geçilmiş olmaktaydı. MOSSAD’ın, Türkiye’de ikamet eden yabancı uyruklu, özellikle Hamas’la irtibatlı şahıslara yönelik; keşif, takip, darp, adam kaçırma vb. taktik bazda işler yapmayı amaçladığı bilgileri iletilmesi üzerine bahse konu uluslararası casusluk faaliyetleri içerisinde olabileceği değerlendirilen toplam 46 şahsa yönelik operasyon yapılmıştı. İstanbul merkezli olmak üzere 8 ilde 57 adrese yönelik yapılan operasyon neticesinde 33 şüpheli şahıs yakalanmıştı.
HAMAS’ı Zor Duruma Düşürme Planları!
Başta Türkiye olmak üzere yurt dışında yaşayan Filistinli direniş liderlerine, Aruri’nin şehadetine kadar suikast gerçekleştiremeyen İsrail rejimi, edindiğimiz bilgilere göre yeni bir planı devreye sokmuşlardı. İsrail istihbarat servisi MOSSAD, Türkiye’de ikamet eden Yahudilere suikast gerçekleştirecek ve suçu HAMAS’ın üzerine yıkacaktı. Türkiye’de HAMAS’a yönelik desteği yok etmeyi amaçlayan İsrail rejimi, gerçekleştireceği bu plan çerçevesinde HAMAS’ı uluslararası arenada zor duruma düşürmeyi amaçlamıştı. MOSSAD, Türkiye’de bulunan bazı Yahudilere suikast yapmak ve bunu HAMAS’ın üzerine yıkmakla ülkemizde Arap düşmanlığının körüklenmesini de amaçlamıştı. HAMAS’ı uluslararası alanda zor durumda bırakma ve Türkiye ile HAMAS arasındaki ilişkileri bozma gibi amaçlara sahip olan İsrail, Türkiye’de kaos oluşturmayı da planlamıştı. Türk halkının HAMAS’a verdiği desteği cezalandırmak isteyen İsrail’in planları, gerçekleştirilen operasyonlar neticesinde bozulmuş olmaktaydı.[1]
İsrail halkı, eli kanlı Netanyahu Hükümeti’ne karşı sokaklara çıkmıştı!
Tel Aviv’in merkezindeki Habima Meydanı’nda toplanan hükümet karşıtı yüzlerce gösterici, Rehineler Meydanı’na doğru yürümüş ve Netanyahu karşıtı pankartlar taşıyan göstericiler, yolsuzlukla suçladıkları hükümete istifa çağrısı yapmışlardı. Öte yandan Batı Kudüs’ün Paris Meydanı’nda toplanan başka bir grup muhalif İsrailli de Netanyahu hükümeti aleyhinde sloganlar atmıştı. Ülkenin kuzeyindeki Kayserya kentinde toplanan bir grup gösterici de konutunun yakınına doğru hareket ettikleri Netanyahu’yu istifaya çağırmıştı. “Utan, utan!” ve “Katil Netanyahu!” sloganları atan göstericiler, “Çık git, defol, eli kanlı adam, gaddar adam”, “Bibi: (Binyamin Netanyahu) İsrail’i yıkan adam” yazılı dövizler taşımışlardı. Gazze Şeridi’nde tutulan İsrailli esirlerin fotoğraflarını taşıyan göstericiler, Yahudilerce kutsal Hanuka (Işıklar) Bayramı dolayısıyla esirleri anmak için mumlar yakmıştı.
Gösteriye katılan 24 yaşındaki İsrailli Mia, “Rehinelerin geri getirilmesinin hükümetin bir numaralı önceliği olması ve bunun için Gazze’deki savaşın son bulması gerektiğini” vurgulamıştı. “Yaşanan yıkım ve insanların yaşadığı yasın üstesinden gelmek için bu savaşın son bulması ve rehineleri geri getirmemiz gerekiyor!” diye konuşan Mia, Gazze’deki esirlerin geri getirilmesi için “Gazze ve Filistinli yetkililerle anlaşmaya varılması” çağrısı yapmıştı.[2]
Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak’a göre: “Artık Ordu ve halk Netanyahu’ya güvenmiyorlardı!”
Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak, Hamas saldırıları sonrasında ülkenin lideri Binyamin Netanyahu’nun halkın ve askerlerin güvenine sahip olmadığını açıklamıştı. Barak, 7 Ekim’deki Hamas saldırısını, Tel Aviv’in saldırıyı önleyememesi ve vatandaşlarını korumak için asker göndermekte gecikmesi nedeniyle “İsrail Devleti tarihindeki en büyük başarısızlık” olduğunu vurgulamıştı. Ehud Barak, Başbakan Netanyahu’nun “halkın, katledilenlerin ailelerinin ya da sahadaki komutanların ve askerlerin güvenine sahip olmadığını” da hatırlatmıştı. İsrail savaş kabinesinde Benny Gantz ve Gadi Eisenkot gibi iki eski üst düzey askeri yetkilinin yer almasının kendisini rahatlattığını belirten Barak, bu isimlerin “karar alma sürecine deneyim ve tutarlılık getireceklerine inandığını” aktarmıştı.[3]
İsrail’de Netanyahu’ya Destek Hızla Azalmaktaydı!
Eski İsrail Başbakanı ve ana muhalefet lideri Yair Lapid, Netanyahu’nun 2024 yılında Başbakan olarak kalmayacağını açıklamıştı. Ülkede yapılan anketlerde Netanyahu’ya verilen desteğin yarı yarıya düşmesi de ortaya atılan bu iddiaları doğrulamaktaydı. “Hamas’ın elinde tuttuğu rehinelerin çoğunun serbest bırakılması için gerekeni yapmamakla suçlanan” Netanyahu’ya destek hızla azalmaktaydı. Yeni bir seçim anketine göre Netanyahu’ya verilen destek yarı yarıya düşmüş durumdaydı. Eski İsrail Başbakanı ve ana muhalefet lideri Yair Lapid de, “İsrail toplumunun neyi seçeceğini biliyorum, siz de biliyorsunuz” dedi ve “2024 yılı tamamen farklı olacak. Bizi bölen, başımıza felaket getirenler evlerine dönecek. Netanyahu da evine dönecek…” sözleriyle Netanyahu’nun 2024’te Başbakan olmayacağını hatırlatmıştı.[4]
İsrail’de, Gazze anketinde Netanyahu’ya destek %15’e düşmüş durumdaydı!
İsrail’de yapılan bir kamuoyu yoklaması, halkın sadece %15’inin, Gazze’ye yönelik saldırıların sona ermesinin ardından Başbakan Binyamin Netanyahu’nun görevinde kalmasını istediğini ortaya çıkarmıştı. İsrail Demokrasi Enstitüsü tarafından yapılan ankette, rastgele seçilen 756 İsrailliye Gazze Şeridi’ndeki saldırıların sona ermesinin ardından kimi İsrail Başbakanı olarak görmek istedikleri sorusuna, katılımcıların sadece %15’i savaştan sonra da Netanyahu’nun Başbakan olmasını desteklerken, yüzde 23’ü ise Savaş Kabinesi üyesi Benny Gantz’ı Başbakan olarak görmek istediklerini aktarmıştı.[5]
Batı Kudüs’teki Netanyahu’nun konutu yakınlarında Başbakanın istifası çağrısıyla düzenlenen protesto gösterisine katılan İsrailliler, AA mikrofonuna konuşmuşlardı. Sivil toplum kuruluşunda çalışan ve Netanyahu’ya hitaben “Felaket baştan başlar, artık istifa etmelisin” yazılı pankart taşıyan Karen Saar (49), Netanyahu’nun İsrail’de “rejim değişikliği yapma” girişimi ve yolsuzluğuna karşı protestoya katıldığını vurgulamıştı. Yıl boyunca Netanyahu’nun yapmaya çalıştığı “rejim değişikliği ve İsrail’i içeriden yıkma girişimine karşı” gösteri yaptıklarını dile getiren Saar, “Bu gösterideyse böylesine bir felaketin ardından iktidarda kalamayacağını söylüyoruz. Netanyahu’ya güvenmiyorum. Son 10 değilse, 5 yıldır tüm adımları kendisini kurtarmak içindi. Bunun değişeceğini düşünmüyorum” ifadelerini kullanmıştı.
İsrail’in Haaretz gazetesinin: “Psikiyatristler, ağır iş yükü nedeniyle İsrail’i terk ediyor!” itirafı!
İsrail basını, Gazze Şeridi’ne saldırıların başladığı 7 Ekim 2023’ten sonra İsrail’de ruh sağlığı sisteminin çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve ağır iş yükü nedeniyle çok sayıda psikiyatristin ülkeden ayrılarak İngiltere’ye gittiğini yazmıştı. Haaretz gazetesinin haberine göre, kamu hastanelerinde çalışan onlarca psikiyatrist, yakın zamanda İsrail’den ayrılarak İngiltere’ye taşınmıştı. Ruh sağlığı sisteminin gerçek bir problemle karşı karşıya kaldığı İsrail’de psikiyatristlerin göç dalgası, ülkede ruh sağlığı desteğine yönelik talebin arttığı bir döneme rastlamıştı. Psikiyatristlerin göç planları, Gazze’ye saldırıların başlamasından önce, hükümetin yürürlüğe koymak istediği, ama muhalefetin “darbe” olarak nitelediği tartışmalı yargı reformuna karşı başlamıştı. Gazze’ye yönelik saldırıların, psikiyatristlerin planlarını askıya almasına sebep olmasına rağmen, son aylarda kamuda çalışan psikiyatristler İngiltere’de tıp sektöründe çalışmak için gerekli lisans sınavlarına giriyorlardı. Özellikle Hamas’ın savunması ve İsrail ordusunun başarısızlıkları, halkı daha çok tedirgin etmeye başlamıştı.
“Gazze Şeridi’nde savaşanların çoğunun savaş sonrası travma yaşayacağı konuşulmaktaydı!”
Ruh Sağlığı Merkezleri Yöneticileri Forumu Başkanı Dr. Shmuel Hirschmann, sistemde 400 psikiyatrist açığının bulunduğunu ve mevcut çalışanların emeklilik yaşına yaklaştığı veya bu yaşı aştığı için bu sayının Hamas saldırısından sonra iki katına çıkabileceğini vurgulamıştı. Ruh Sağlığı Merkezleri Yöneticileri Forumu, Kamu Denetçisi Matanyahu Engelman’a; “Ruh sağlığı sisteminin içinde olduğu zor durumdan dolayı çaresizlik içinde seslendiği” bir mektup yazmıştı. Mektupta, Gazze’ye işaret edilerek, “7 Ekim olayları, İsrail’de, eğitimli bir uzman tarafından tedavi görmesi gereken yaklaşık 300 bin psikiyatri hastasını daha ortaya çıkardı!” ifadesi kullanılmıştı. Ruh sağlığı hizmetlerine talebin artış gösterdiği belirtilen mektupta, “Gazze Şeridi’nde savaşanların kaçının savaş sonrası travma yaşayacağı henüz bilinmiyor. Yüksek düzeyde zihinsel sağlık sorunlarına, intiharlara ve insanlık dışı koşullarda acil hastaneye yatışlara tanık oluyoruz!” itirafında bulunmuşlardı.[6]
İsrail çökmeye başlamıştı!
Asıl uğraş sahası; askerlerin bulunduğu alandan silah çalıp, bunu karaborsada satmak olan İsrailli Siyonist bir dolandırıcının, Terör Şebekesini yöneten Netanyahu ile birlikte fotoğraf çektirmesi ülkeyi karıştırmıştı. Olmaz öyle şey dediğimiz senaryo İsrail’de yaşanmıştı. Roi Yifrah adında 35 yaşındaki bir adamın, polisin terörle mücadele özel birimi “Yamam” personeli gibi davranarak çatışma hattına sızdığı, hatta ileri uçtaki birlikleri ziyaret eden Başbakan Netanyahu ile fotoğraf çektirip dağıttığı ortaya çıkmıştı. Olayın ortaya çıkmasından sonra Yifrah’ın evinde yapılan aramada; bombalar, tüfekler, askeri bilgisayarlar ve bir askeri insansız hava aracı çıkmıştı.
İsrail’de, Hamas yenilgisi ve endişesiyle çıldırma hali sadece sokaktaki insanlarda değil, siyasette de kendini göstermeye başlamıştı. Aşırı sağcı Yerleşimler Bakanı Orit Stroock, 31 Aralık 2023’te yapılan kabine toplantısında; İsrail Hava Kuvvetleri pilotlarının, Gazze’deki kara birliklerine vicdani nedenlerle destek vermediği iddialarını gündeme taşımıştı. Bu nedenle Genelkurmay Strateji Dairesi Başkanı Tümgeneral ile sert bir tartışma yaşamıştı. Bu tartışmaya sonradan Netanyahu da katılmıştı.[7]

Merak edilen bu kadar gerçeği bir araya getirmek büyük güç.
Halkımızın içinde neyin ne olduğunu daha tam olarak anlamayan benim gibi milyonlarcasının ilk okuması gereken yazıdır. Hem ağlayıp hem gitme edebiyatının, acizliğin, laf kalabalığının, yerine göre mikrofon delikanlılığının…
Gerçekten söylendiğiniz gibi ne dese tersini yaptı. Sayenizde şimdi anlıyoruz ki o’da üzerine düşeni yapmış 🙁
Gazzede 25 binin üzerinde şehidimiz varken,perde önünde israile atıp tutan,perde arkasında,israille iş tutan,bütün ihtiyaçlarını karşılayan ERDOĞAN ve iktidarını ,tarihte görülmemiş bir bela ve müsibet bekliyor inşallah.Bizlerin cigerleri yanarken tek dertleri bir dönem daha seçilip,baglı oldukları merkezlere hizmet etmenin derdindeler.Peki ya bu AKP seçmenine ne demeli.Bütün herşey gözlerinin önünde oluyor ,lakin görmüyor yada görmezden gelmeyi tercih ediyorlar.ERBAKAN Hocam bu AKP liler için büyülenmiş bunlar demişti.
Nûh 26
(950 sene sabırla Hakka çağırıp karşılık bulamayan Hz.) Nuh: “Rabbim, ülkemde ve yeryüzünde kâfirlerden yurt tutan ve dönüp dolaşan hiç kimseyi bırakma!” diyerek (dua etmeye başlamıştı).
https://www.mealikerim.com/71/nuh/26
Nûh 28
“Rabbim beni, (Hz. Adem’den beri) annemi, babamı, mü’min olarak evime gireni, (iman davasına sahip çıkanı ve kıyamete kadar tüm) iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlere ise helak olup yıkılmaktan başkasını arttırma” (diye yalvarmıştı).
https://www.mealikerim.com/71/nuh/28
AKP dönemi, ülkemiz adına karanlık bir çağ olarak tarihte yerini çoktan aldı. İktidara geldikleri günden bu yana her icraatları ayrı bir fecaat olan bu ekibin, son nefesinde en büyük zulümlere ortak oluşu, zerre kadar insanlığı olan kim varsa insanlıktan utanır hale gelmesine sebep oldu. Kundaktaki bebeklere kadar acımasızca bomba yağdıran siyonist şeytan İsrail’e karşı en ufak bir tazyike izin vermeyen bu iktidar, elbette tüm lanet edicilerin lanetine muhatap olmuştur. Para karşılığı tuttukları adamlarıyla, sahtekarca açıklamalar yapan iktidar, mecliste Saadet Partisi tarafından konuşulmak üzere teklif edilen gündem maddelerini defalarca kez reddetmişti. Bakalım yarın kör ve sağır zebanileri görünce bugünleri hatırlayıp ne düşünecekler…
BOP EŞBAŞKANI YÖNETİRSE!
İSRAİL VE ABD ye sınırsız destekler,Gemiler tüm hızıyla devam etmekte iken hala insanların uyuması ne kadar acıydı…
Türkiye Burjuvaları Türk firması gibi görünüp 1 numaralı İsrail destek firmaları olmuştu…
Soysuz ve sorumsuzlukları soruşturulmalıydı…
Bu kadar hainlik tam bir Münafıklıktı…
YEMEK YERKEN ,SU İÇERKEN ,UYUMAK İÇİN YATTIĞIMIZDA HEP UTANIR OLDUK…
KARDEŞLERİMİZ AÇKEN,SUSUZKEN ,İLAÇSIZ VE SICAK YUVAYA HASRETKEN bizim firmalarımızın İsrail e destek vermesi tam bir hainlikti…Bundan daha büyük bir hainlik te olamazdı…
ZALİME DESTEK VERMEK ZULMÜNE ORTAK OLMAKTIR.
İNSANLIK NE ÇEKİYORSA ZALİMLERDEN ZİYADE İŞBİRLİKÇİ YÖNETİCİLER VE ONLARA ŞUURSUZCA DESTEK VEREN KİTLELER YÜZÜNDEN ÇEKİYORDU.
İsraillilere vize muafiyeti getirip Filistinli kardeşlerimize vizeyle ülkemize girebilmesi BEN SAFIMI SEÇTİM DEMENİN EN NET HALİ OLSA GEREK, Allah da sizleri onlarla beraber haşretsin inşallah, Onlarla birlikte SİZLERİ DE bu dünyada yerle bir etsin inşallah.
Ya Rabbi bizleri bu zalimlere destek veren yöneticilerden kurtar, kurtar ki Filistinli kardeşlerimiz, Çin de zulüm gören Uygurlu kardeşlerimiz, zulüm gören tüm Müslümanlar ve bütün insanlık kurtulsun, huzura refaha saadet erişsin. Adil Düzene dayalı Yeni Bir Dünyanın kurulmasının önü açılsın. Bütün insanlığın saadete ereceği ADİL DÜZEN MEDENİYETİ KURULSUN AMİN.
78-İsrailoğullarından inkâr edenlere (ve sürekli kötülüğü planlayıp yürütenlere) Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet edilmiştir. Bu, (hidayetlerinin kararması ve lanete uğramaları, İlahi hükümlere) isyan etmeleri ve haddi aşıp (İslami ölçüleri değiştirmeleri) sebebiyledir.
79-Ki, onlar (lanete uğrayanlar) yapmakta oldukları münker (çirkin) işlerden (ve kötülüklerden) birbirlerini sakındırmıyor (haksızlık ve ahlâksızlıklara göz yumuyor ve kılıf uyduruyor)lardı. Bu ne kötü bir davranış biçimiydi.
80-Onlardan (münafıklardan ve din istismarcılarından) birçoklarını, kâfirler (ve zalimlerle) dostluklar kurduklarını (onların velâyetine ve himayesine sığındıklarını) görürsün. Nefislerinin (dünyevi heves ve beklentilerinin) kendileri için takdim edip (önerdiği ve önemsediği şey, yani makam ve menfaat için kâfirlere yağcılık etmek) ne kadar kötü bir şeydir. Allah bunlara öfkelenip gazaplanmıştır ve onlar ebedi azapta kalacaklardır. (Zira bunu hak etmişlerdir.)
81-(Mürşit, müttaki ve lider rolü oynayan bazı münafıklar) Eğer Allah’a, Nebisine ve Ona indirilen (Kur’an-ı Kerim’e, öyle göstermelik değil de gerçekten) inanmış olsalardı, asla onları (Siyonist Yahudileri ve Hristiyan emperyalistleri) evliya (himayelerine sığınılan güç merkezi ve rehber) edinmezlerdi. (Zalim güçlerin hizmetine girip siyasi ganimet devşirmeleri, bunların özde değil sözde iman eden, kalbi marazlı kimseler olduğunun alâmetidir.) Velâkin, onların çoğu zaten fasık kimselerdir.
82-Andolsun, insanlar içinde, mü’minlere en şiddetli (ve tehlikeli) düşman olarak Yahudileri ve müşrikleri (ve Protestan, Evanjelik gibi Siyonistleşmiş Hristiyan kesimleri ve sözde Müslüman geçinen işbirlikçileri) bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: “Biz Nasarayız (Hz. İsa’nın doğduğu Filistin-NASIRA’dan dolayı NASARA diye tanımlanan, Hakka ve hayra yardımcı Hristiyanlarız.)” diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım iyi niyetli ve istikamet ehli) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları (Kur’an’a ve İslam’a saygılı davranmaları) nedeniyledir.
https://www.mealikerim.com/5/maide
NE KAHRAMAN İKTİDAR!?
İsveçli bir soytarı, Kur’an yakmış edepsiz
Hollanda gâvurcuğu, bak havlamış sebepsiz
Erdoğan İktidarı, projesiz hedefsiz
AB İslam düşmanı, gaddarlığı değişmez…
Nerede Erdoğan’ın, etkinlik saygınlığı
Hani bütün dünyada, var idi ağırlığı
Nedendir Masonların, duyarsız sağırlığı
Küstah alçak Haçlı’nın, kindarlığı değişmez…
Hâlâ AB uğruna, ne taklalar atılır
Günü kurtarmak için, geleceğim satılır
Ahlâksız Avrupa’ya, onursuzlar katılır
Münafıkların sahte, dindarlığı değişmez…
Başta sahte kahraman, zora göğüs germiyor
AB-ABD gâvur, bize hiç güvenmiyor
Peşin para ödedik, F-35 vermiyor
Kâfir birbirin kollar, medarlığı1 değişmez…
Halkıma horozlanıp, Haçlı’ya şartsız uyan
Millete “illet” deyip, AB’ye minnet duyan
Yarım ağız diklenip, Batı borcuyla doyan
Hak davaya hıyanet, murdarlığı değişmez…
Artık sonunuz yakın, Milli Güçler geliyor
Halkım Hakkı seçiyor, Münafıkı eliyor
Çünkü hidayet nuru, karanlığı deliyor
Gayrı Müslüman Türk’ün, serdarlığı değişmez…
Milli Çözüm haykırır, gerçekleri cesurca
Alçakların adisi, münafıktır kusurca
Şuur huzur kazanır, 50+ küsurca
Artık Aziz Milletin, dizdarlığı2 değişmez…
1- Medarlık: Birbirine destek çıkılması.
2- Dizdarlık: Son kale muhafız komutanlığı.
• BOTAŞ, İsrail’le petrol sevkiyatına devam ediyordu!
• İsrail’in elektriğini Zorlu Enerji veriyordu!
• İsrail’e çimento satmaya devam ediliyordu!
• İsrail’e hâlâ demir-çelik satılıyordu!
• İsrailli silah şirketiyle ilişkileriniz neden saklanıyordu?
• Azeri sermayesinin Türkiye sınırlarında İsrail’e petrol ve doğalgaz satmasına göz yumuluyordu!..
• Filistinliler Türkiye’ye hâlâ, ancak vizeyle giriyordu!
Evet makale gerçekten her şeyi öyle belgeleriyle ispatlamış ki… ! Makalede geçen İsrail’e yapılan desteğin yanısıra sadece şu madde bile ERDOĞAN’I ELE VERMEKTEYDİ: FİLİSTİNLİLER TÜRKİYE’YE HÂLÂ , ANCAK VİZEYLE GİREBİLMESİ, Erdoğan’ı çok güzel deşifre ediyordu… İsrailliler vizesiz giriyor Türkiye’ye, ama Filistinliler VİZEYLE… Ey tarikatlar cemaatler mollalar medrese hocaları şeyhler hocaefendi kılıklılar, dindar Müslüman görünen sizlere soruyoruz: Bu mudur sizin müslümanlığınız , bu kadar mıdır İslamcılığınız… Sizin dininiz bu tür yanlışlara sessiz kalmanızı mı emrediyor… Sizi gidi itikadi münafıklar sizi..
Bir Müslümanın şu soruları kendisine yöneltmesi ve samimi yanıtlarına göre iman durumunu değerlendirmesi gerekir.
Benim istisnasız her konudaki tercihim ve hedefim: 1- İman ve itaat mı, İtiraz ve inkâr mı? 2- İslam’a (Hakka) teslim olmak mı, Fırsatçılık ve isyan mı? 3- Kur’an’ın Rahmani esasları mı, Batı’nın şeytani yasaları mı? 4- Faizsiz bir nizam mı, Faizli sömürü çarkı mı? 5- İslam ülkeleri ittifakı mı, Haçlı ortaklığı mı? 6- Farz-helâl kuralları mı, Haramların mübahlığı mı? 7- Hidayet aydınlığı mı, Dalâlet karanlığı mı? 8- Hakk ve hayır mı, Şer ve bâtıl mı? 9- Nübüvvet ve Sünnet bağlayıcılığı mı, Nefsaniyet ve şehvet bataklığı mı? 10- Ahiret ve adalet amaçlı mı, Dünya ve menfaat ağırlıklı mı? Evet bu 10 şıktan sadece 1 tanesinde bile ikinci maddeyi tercih ve tensip edenlerin, iman ve İslam şuuru yara almaya ve hidayeti kararmaya başlamış demektir. Baskıcı ve zorlayıcı durumlarda aciz ve çaresiz fertlere ve müstaz’af kesimlere İkrâh-ı Mülci=Ölüm ve sakatlama cinsinden ağır tehditler gibi bazı mecburiyetler bir mazeret sayılsa bile, imkân ve iktidar sahipleri için bu tür mazeretlere sığınmak geçersizdir.
Oysa, her türlü haramı ve günahı mübah sayan; faizi, fuhşu, kumarı kanunen serbest bırakıp yaygınlaştıran… Buna rağmen, üstelik dindarlık rolü oynayan ve Din istismarcılığı yapan zihniyet ve hükümetleri destekleyip övmek bir tarafa, bunların vebaline ortak olmaktan bile Allah’a sığınmak lazımdır.
Milli Çözüm, münafıkları deşifre etmeye devam ediyordu!
Milli Çözüm CB Erdoğan hakkında çok önemli tespitlerde bulunmuştu..
CB Erdoğan; sözde neye karşı çıkıyorsa, özde onun hizmetkârıydı!
İşbirlikçi iktidarın, Gazze Katliamları boyunca İsrail’e yolladığı Radyoaktif elementler dahil bütün silah metallerinin ve Kimyasal maddelerin resmi dokümanını;
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
DIŞ TİCARET İSTATİSTİKLERİ VERİ TABANI’nın resmi sitesinden alınan dökümanlar ile ispatlamış ardından TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU; internet sitesinden dökümanları kaldırmıştı!
Hakk ve Batılın Savaşı; her cephede devam ediyordu!
Hamas’ın Kuruluşunda öncülük yapan; Müslümanlara Kudüs Sevdasını aşılamak için ömrünü feda eden (bizzat Hamaslı yetkililerin açıklamıştı) Erbakan Hoca;
Haim Nahum Doktrini tehlikesini defaatle uyarmıştı!
1894 yılında Basel’de, Thedor Herzl öncülüğünde yapılan ilk Siyonist Kongrede alınan 7 karardan biriside İslam’ı yozlaştırmaktı!
Zaten Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışının en önemli iki maddesi;
– İçtihadın yerini taklide bırakması,
– Cihad ruhunun yerini tembelliğe bırakmasıydı!
Bu Kongrede yapılan 100 yıllık planda önce Sultan Abdülhamid tahtan indirilmiş ardından Osmanlı Devleti parçalanmıştı! Ancak;
100 yıllık planın son çeyreğinde 1969 yılında başlayan Milli Görüş Harekatı ile Müslümanlar uyanmaya ve şuurlanmaya başlamıştı!
Siyonizm; AKP İktidarı eliyle Haim Nahum Doktrinini uyguluyor ve 80 yıllık iktidarların (içerisinde Mason olan Demirellerim bile) veremediği zararı veriyordu!
Ancak;Hamas’ın başlattığı kurtuluş mücadelesi sonrasında değil işbirlikçiler, Siyonistler dahi titremeye başlamış, seçim öncesi Erdoğan İktidarını korku ve panik kaplamış…
Özellikle 300 yıldır unutturulmaya, yozlaştırılmaya çalışılan Cihad ruhu;
Bütün plan ve projelere rağman, Allah’ın yardımı ile Hamas’lı Müminlerde özlenen cihad ruhu yeniden zirve yapmış, bütün dünya gerçek İslam’ı tanımıştır.
İsrail ve Netanyahu sonlarına doğru koşmaktalardı!
Siyonistler ve destekçileri; Gazze’de aldıkları ağır mağlubiyetin acısını Refah’a saldırmakla çıkarmak istiyor. Zaman, Siyonistlerin aleyhine işlerken, Netanyahu Orta Doğu’da sınırları değiştireceklerini iddia ediyor. Savaşı genişletip Lübnan’a saldıracaklarını söylüyor ve yılanın başının İran olduğunu iddia ediyordu.
İspanya, İsrail’e yönelik tüm silah ihracat lisanslarını askıya aldığını duyurmuştu.
İspanya kadar cesareti olmayan Müslüman Liderler, yakında hakettiklerini bulacaklardı!
Salih Aruriler bitmez! Şehadet haberi: eve müjde gibi gelen mü’minler; Allah’ın izniyle Yahudi Hapishanesinde çıkardıkları isyanla, Türkiye de yaşanacak zihniyet değişimi ye birlikte kutlu fethe giden yolun kapılarını açmıştır İnşAllah.
Çok yakında BOP Eşbaşkanı ve İsrail’in yıkılışı üst üste Olacak İnşAllah.
Zafer inananların ve zafer yakındır!
Maalesef herkes üzerine düşeni yapmakta idi. Sayın Erdoğan 2002’de göreve geliş amacı zaten bölgede BOP projesini uygulamak için kendisinin eş başkan olduğunu defalarca söylemişti. BOP yani büyük İsrail projesinin hedefleri nerede ise bütün islam coğrafyasının sınırlarını değiştirmek idi ve bu sınırlar içinde Türkiyemizde bulunmakta idi. Bu projenin gerçekleşmesi için en başta Filistinin topraklarının işgali vardı ilk sırada.
Sözde İsrail’e karşı çıkıyormuş gibi yaparak elindeki medya sihirbazı ile de kuru halk yığınlarının gazını almaya devam ediyordu. Sayın Erdoğan Gazze’nin yanında olduklarını söylemden öteye geçiremiyordu. Netanyahu abisi uyarmıştı Arap lideri kasderek ama kızım sana söylüyorum gelinim sen anla hesabı eğer koltuklarınızda kalmak istiyorsanız konuşmalarınıza yaptıklarınıza dikkat edin diyordu terörist başı ve sayın Erdoğan’da bunu yapıyordu. Nasıl bir vicdan ve merhamet taşınmaktaydı acaba 7 ekimden bu tarafa ilişkiler ve ticaret hiç ara verilmeden devam ediyordu bundan şu anlaşılıyordu bunları Filistin ve Gazze diye bir dertleri yoktu.
İkisininde arkasındaki halk desteği zayıflamıştı.Artık vakit tamam olmakta idi Erdoğan ve Netanyahu’nun gidişleri aynı olacaktı demek, vaad olunan vakit hızla yaklaşmakta ve sonlarıda gelmekte idi.
İstiklal marşı şaiirimiz, Mehmet Akif Ersoy un, En net Mısrası neydi,. Filistin meselesinde hatırlatalım
ZALİMİ(İsrail) SEVEMEM, ZÜLMÜ (siyonist i) ASLA DESTEKLEYEMEM, diyordu…
sn. Erdogan 120 gundur Filistin konusunda sadece halkı değil, uluslararası İsrail karsıtı olan ülkeleri de oyalamaya çalışmaktadır..
22 yıldır akp ve yöneticileri ,ve seçmen kitlesi, hatta 14 mayıs seçimlerine kadar,
“DİN, VATAN, BEKA” edebiyatı yapan iktidar,
7 Ekim den bu yana, zalim İsrail’in Filistin e yaptıgı katlıam ve soykırımlarla, akp iktıdarı,
Resmi ve dolayı desteği ile İsrailin yanında olduğunu bırkez daha göstermiştir…!
Oysa bu akp nın, dindar! ve kahraman! din adamı ilahiyatcıları guya yazarları da , Filistin li dindaşlarımız çoluk çocuk kadın kim varsa soykırıma uğruyor, akp din adamları tarafından boş beleş göstermelik dua ediliyor… Kof kınama yapıyorlar…
Akp nin savunucusu din adamları aydın ve yazarları, Hatta ve hatta, sn. RTE nin İsrail ile Ticaretin Tüik raporlarına gore 10 kat artması, yapılan katlıamları seyretmesıne, bile kılıflar uydurarak, “” ne yapsın, devlet yönetiyor “” diye rek, iki yuzlu tavırlarını taraflarını ortaya koymaktalar…
Tarih Filistine yapılan bu Zulmu unutmayacak, kim zulmün yanında, kim karşısında olduğunu elbet yazıyor..
Ahmet Akgül Hocamız bir sohbetinde şöyle buyurdu: ‘Dünyada bir şeyi yasaklama yetkim olsa, yanlış bilinen ve uygulanan şu dîne İslam demeyi yasaklardım.’ Gerçekten de halkımız İslamı doğru bilse böyle olmazdı. Mesela AKP’yi İsrail karşıtı zannetmez ve dahi bir dakika tutmazdı.
Sn. Erdoğan Filistin Konusunda HALKIMIZI OYALAMAKLA MI GÖREVLİ KILINMIŞTI?
Evet aynen böyleydi.
Bugün İsrail’e petrol sevkiyatı kesilse, İsrail sermayesinin ihtiyaç duyduğu bazı mallar gönderilmese, bu katliam asla ve asla sürdürülemez
katliamı durdurabilmenin ne kadar kolay yolları var O halde ellerinde fırsat varken bunları yapmayanlar Allah’ın indinde çok büyük günaha ve azaba uğrayacaklar
Tarihte eşi görülmemiş büyük bir vahşete-katliama girişen İsrail kendi sonunu çabuklaştırmaktadır!..
“Zulm.ile âbâd olanın ahiri berbat olur”prensibinden hareketle bu şeytan karakterli zalim-çapulcu sürüsü koşar adım uçuruma yuvarlanmaktadır!..
Sanki Asr-ı Saadetten günümüze gelmiş gibi,yüksek karakter taşıyan!..Asıl kurucusunun Aziz ERBAKAN HOCAMIZ olduğuğunun açıkça dillendirildiği…Her biri örnek mümin-mücahitlerden oluşan
HAMAS kahramanlarına karşı ;İsrail domuzunun nasılda göğüs göğüse çarpışmaktan kaçtığı!..Kara operasyonlarında nasılda köşeye şıkıştığı herkesin malumudur!..Hatta İsrail istihbaratı tarafından öldürülen bir kısım objektif gazetecilerin itiraflarına göre;israil şeytanının gerçek asker kaybının 10000(onbin)nin üzerinde!..Abd kayıplarının 2000 civarında,İngiltere, Fransa gibi ülkelrin kayıplarının ise 1500’er yüzden fazla olduğu belirtilmiştir!..
Sapkın felsefesi ve inanç sistemi nedeniyle
gebereceğini anladığından, çıldırmış domuz gibi hiç bir ölçü-sınır tanımadan mazlumlara saldıran bu şımarık şeytanın;kendisiyle berabar 5700 yıllık örgütlü kötülüğün de topyekün DELİĞE SÜPÜRÜLMESİ ÇOK YAKLAŞMIŞTIR!..Elbette bu hengamede İslam Ülkelerinin başında bulunan kahraman kılıflı kukla hainlerin de defterlerinin dürüleceği aşikardır!..
Süreci daha iyi okumak ve taşınması zaruri insanî,milli ve İslamî sorumluluğu taşımak için Milli Çözümün takibi ve haklı çağrısına kulak vermek zaruri bir durum halini almıştır!..
Hala anlamayanlara İsrail İşbirlikçileri!
Fırat ile Nil nehri arasını kapsayan “Arz-ı Mev’ud” politikası olan Emperyalist ABD ve Siyonist İsrail ile işbirliği yaparak, Türkiye’yi Büyük İsrail’in bir vilayeti yapmak için çalışmaktadırlar!
Hem İsrail’le iş birliğine devam etmekte, hem de sözde Filistin’e destek açıklaması yapmaktadırlar!
İsrail ile ekonomik ilişkileri tıkır tıkır yürütmektedirler… İsrail’le petrol sevkiyatına devam etmektedirler… İsrail’in elektriğini vermektedirler… İsrail’e çimento satmaya devam etmektedirler… İsrail’e hâlâ demir-çelik satmaktadırlar… İsrailli silah şirketiyle ilişkilerini sürdürmektedirler…Filistinlileri Türkiye’ye vizesiz almazken, İsraillileri Türkiye’ye vizesiz sokmaktadırlar!…
Bir taraftan Siyonist İsrail ile her türlü işbirliğini sürdürürken, öte taraftan Emperyalist ABD ve Siyonist İsrail ile ilgili kurusıkı palavralar atarak, hiç utanmadan sahte kahramanlık taslamaktadırlar!
“DIŞ POLİTİKA” diyerek Siyonist Şeytanların kendilerine verdiği talimatları yerine getirmektedirler.
DIŞ POLİTİKAYI, İÇ POLİTİKA İÇİN kullanmakta, iç politikayı ise insanları aldatıp SİYONİST ŞEYTANLARA HİZMET ETTİRMEK İÇİN yapmaktadırlar!
Aslında İslam’a hasım ve Milli Görüş’e hain oldukları halde, yeminler ederek dine ve davaya sadık ve samimi olduklarıyla ilgili aldatıcı sözler söylemektedirler.
Emperyalist ABD ve Siyonist İsrail ile işbirliği yapma gerekçelerini, bizler İslam’a hizmet için kâfirlerle zahiren işbirliği görüntüsü vermekteyiz; sakın bizden şüphelenmeyiniz diyerek gizlemeye çalışmaktadırlar.
Siyonist Şeytanlarla ve şer odaklarıyla gizlice buluşup baş başa kaldıklarında ise; “Şüphesiz biz asıl sizinle beraberiz, sizin hedeflerinize hizmet etmekteyiz. Biz mü’min ve Müslüman kesimleri sadece idare ve istihza etmekteyiz, zira “onların desteğini almak mecburiyetindeyiz” diyerek gerçek ayarlarını ortaya koymaktadırlar. (Bakınız Bakara Suresi: 14. Ayet)
Siyonist İsrail işbirlikçileri;
İnsanları Kur’an ahkâmından, İslam ahlâkından engellemektedirler…
Hürriyet ve adalet için cihattan çevirip döndürmektedirler…
İslam’ı ve Kur’an’ı eğip bükerek çarpıtmak ve yozlaştırmak istemektedirler…
Ve din adına dünyaya tapınarak ahireti örtüp gizlemekte, kendileri ve tâbileri için cenneti garanti göstermektedirler… (Bakınız A’raf Suresi 45. Ayet)
Gizli ve tehlikeli azılı bir düşman oldukları halde, sözde Filistin’e destek açıklaması yapmakta, özde ise İsrail’le her türlü sinsi ve şeytani iş birliğine devam etmektedirler.
Siyonist Şeytanlar ve işbirlikçi hainleri MOSSAD tarafından yapılması planlanan suikastların suçunu ve sorumluluğunu HAMAS’a yıkma peşindedirler!
Hamas’ın başarısı İman ve Cihat şuurundan kaynaklanmaktadır ve mutlaka zaferle sonuçlanacaktır!
İsrail’de ise Hamas yenilgisi ve endişesiyle çıldırma halini almıştır ve bu Siyonist İsrail için beklenilen çok acı ve alçaltıcı sonun başlangıcıdır!
İsrail yıllardır yaptığı zulme halkın tam desteğiyle sağlam zemin bulmuştur. Bu onun kuvvetli olduğu yanıdır. Bu kuvvetli yan halkının tamamı(Çok az istisnayla bazı yahudiler kendi devletlerini suçlu görmektedir) zalim olduğundan aynı zaman en kırılgan yanıdır da. Hamas Elkassam Tugaylarının aldığı rehineler Siyonist toplumda Netanyahu’ya karşı bir tepki oluşmasının ve yenilgi kaygısının verdiği korkunun sebebidir. Bu durum Nuh Peygamberin Kur’anlaşan beddusına müstehak olmasının ve mücahitlerin mücadele ederken elinin rahatlamasının da sebebidir. Çünkü karşısında zulmü ispatlanmış en üstten an alta zalim olarak yetişmiş bir toplum vardır.
Mücadelede asıl zorluk islam toplumundaki işbirlikçilerle yapılan geniş alanlı mücadele olmaktadır. Bunun;
A)Hukuki tehdit boyutu
B)Fiziki tehdit boyutu
C)Müslüman halklara işbirlikçileri anlatma zorluğu
Kısaca bu büyük ihanete yetkisiz baş kaldırının zorluğu olarak da analiz edilebilir. Halklar yapılan zulmü görmektedir. Fakat şu iki şeyi ayırt edememektedir.
1- Kendi yöneticilerinin işbirlikçi müstekbir zalim oldukları
2- Kendileri de bu iktidarları ayakta tuttuklarından mustazaf zalim olduğu hakikatini anlayıp kabullenmemektedir.
İşte en tehlikeli ve Allah’ın kahrını toplu olarak çekecek durum da bu mevcut durumdur. Hali hazırda zulme uğramış ve her türlü soy kırımla sadece Allah’a açılan ellerin ettiği “Ya Rabbi zalimleri ve işbirlikçileri kahret!” bedduası ve Allah’ın da mazlumun duasıyla Allah (cc)’nun arasında hiç kimsenin olmayışı ve bu duaların kabulünün yine Allah (cc) tarafından garantisi en büyük lanet olarak okunmalıdır.
ŞÜKÜR: Aziz Erbakan Hocamız Milli Görüş hareketiyle bu iki zalim toplumla aramıza perde çekmiş ve mücahitleri tam korumaya almıştır. “Cihattan geri kalarak kendinizi tehlikeye atmayın” ayetiyle defatle uyarmıştır.
Ve Milli Çözüm Şahsi manevisi Üstad Ahmet Akgül Hocamız bu bayrağı mücadele sahasında basın yoluyla yaptığı ikaz,uyarı,öneri içerikli dergi, kitap, konferanslarıyla Devleti, toplumu, ekibini hatta yıllar önce bu yaşadığımız bu günlere tedbir olarak onlarca kitap yüzlerce dergi, konferans, güncel Meal-i Kerim ve ARMAGEDDON kitabıyla hazırlık yapmış ve istikamette tutmayı başarmıştır. Bununla ilgili Allah (cc)’ye şükrümüzü ifa edemeyiz. Yanlızca nankörlük yapmaktan yine ona sığınırız.
Selamlarımla…
Gazze’de yaşanan savaş büyük bir insanlık suçu ve soykırım. Buna karşı üzülerek belirtmeliyiz ki bütün dünya 8 milyarlık İslam insanlık alemi, 2 milyarlık İslam alemi sessiz, seyirci. Herkes Siyonist katil İsrail’in tek taraflı insiyatifini bekliyor. Bekliyorlar ki İsrail’deki iç karışıklık neticesinde saldırıyı durdursun. Bekliyorlar ki İsrail zaiyatı arttığı için saldırıdan vazgeçsin. Bekliyorlar ki İsrail yorulsun, saldırılarını durdursun. Bütün beklentiler Yahudi’nin insafa gelmesine yönelik. İslam aleminin girişimi ise Yahudi’nin saldırıyı durdurmasından sonrasına yönelik. Yahudi saldırıyı durdursun biz yaralıları tedavi edelim, Yahudi dursun biz Gazze’ye gıda yardımı gönderelim, Yahudi dursun biz Gazze’ye insani yardım gönderelim, Yahudi dursun biz Gazze’yi imar edelim. Bütün beklentiler savaş sonrasına yönelik. Tabii bu noktada dünyaya örnek olacak birkaç ülke çıktı. birisi Yemen; Husiler çok zayıf imkanlara sahip olmalarına rağmen siyonist katillere gidecek gemilere el koydu. Malezya ülkesinden İsrail’e gidecek ve gelen herhangi bir geminin geçişine izin vermiyor, yasakladı. Güney Afrika hiçbir alışverişi olmadığı halde İsrail elçisini ülkeden kovdu. Bir duruş sergiledi. Bugün Ülkemizde AKP iktidarının ve İslam aleminden beklenen şey konuşmak, bağırmak, hamaset yapmak değil, icraat yapmaktır. Toplum örgütler, dernekler, vakıflar, muhalefet, vatandaşlar konuşur ama iktidar icraat yapar. Bugün İsrail’e karşı olduklarını söyleyenlerin yapması gereken şey derhal İsrail ile ilişkileri askıya almaktır, durdurmaktır.
Dikkat ederseniz; R.T.Erdoğan “siyonizm” kelimesini kullanmıyor. Netanyahu’ya yükleniyor, işin özüne indiğinizde Erdoğan`ı iş başına getirenler aslında
siyonizmdir .Bulunduğu makamı oraya borçludur . Çünkü Erbakan’dan kurtulabilmek için küresel emperyalizm ve siyonizm kurgusal bir AK Parti ihdas etti. Milli görüşün yolunu kesti. Milli görüşün yolunu kesmekle D-8’leri, yani 8 büyük İslam ülkesinin birlikteliğini büyük ölçüde engelledi. Nitekim bundan 8-10 sene önce yine o Gazze savaşında R.T.Erdoğan katil İsrail ifadesini kullandı. Amerika’dan 89 senatör o sözünü geri al dedi. Taahhütlerini unutma diye mektup yazdı kendisine. Öbür taraftan yine hatırlayacaksınız belki Türkiye’deki gelişmeleri yakından izlediğimizde . Erdoğan, Bize de verilmiş bir görev var dedi. Nedir o görev? Biz Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanıyız. Büyük Ortadoğu Projesi aslına (sözde) büyük İsrail devletinin kurulması projesidir. 22 İslam ülkesinin bölünmesi projesidir. Bunu, Amerika eski dışişleri bakanı Condoleezza Rice 22 İslam ülkesinin haritası değişecektir dedi. Ne demek haritası değişecek? Rengi mi değişecek? Hayır bölünecek. Nitekim geriye baktığımızda Irak bölündü. Şu An hayatta durması imkansız hale gelmiş, üç parça halinde bir Irak var. Bölünmesi gereken diğer bir İslam ülkesi, O- 22 ülkeden biri Libya. Şuan Libya 40 parça aşağı yukarı. 40 parça mikro devletçiklerden oluşmuş. Şuan 2 tane büyük güç var gibi görünüyor, ama böyle gerçek anlamda Libya’nın birliğini bütünlüğünü sağlayacak bir devlet yapısı yok. Suriye’nin hali ortada. Havaalanları bombalanıyor, cevap veremiyor. Bu şimdiki olaylar değil, bunlar bir projenin ürünüdür.
Sözün özü AKP iktidarından kurtulmak ve Milli Çözüm Hükümeti kurulmasıyla bu zulüm ve baskılardan kurtulmak mümkün olabilir. Saygılarımla.
İsrail, Filistinli mağdurlara 5 aydır bomba(vahşet) yağdırırken;
BOTAŞ’ın İsrail’le petrol sevkiyatı, İsrail’in elektriğini Zorlu Enerji veriyor olması, İsrail’e çimento satılmasına ülkemizden devam edilirken…
Erdoğan’ın İsrial’e horozlanması, Fidan’ın Filistin için mekik dokuması vb iktidar girişimleri; İsrail’e süre kazandırmakta.
Yani İsrail adına çalışılmakta.
Zulme karşı bir “elimizden geleni yapıyoruz” görüntüsü altında millet frenlenmekte, zulme karşı imkanlarımız kilitlenmekte ve zalime (sayısız gemi seferiyle de) destek çıkılmakta.
Yani görüntüde Filistin’den, gerçekte İsrail’den yana olunmaktaydı!..
Sözün, icraattan farklı olması münafıklıktır.
Münafıklığı ve münafıkları asrımızda en iyi tanıyan ve tanıtan Üstad Ahmet Akgül Hocamızdı. Oyunlarını/hilelerini boşa çıkartan sadece kendisiydi.
Münafıkların baş hocası, Baş Münafık Fetö değil miydi?
Baş münafığa karşı en şanlı mücadeleyi veren Üstad Ahmet Akgül Hocamız değil miydi?
Cevabı, yüreği münafıklaşmamış herkes bilir!
Koca yürekli, bükülmez bilekli, şeytanilerin korkulu rüyası, münafığın peçesini indiren feraset, Batılın elebaşlarına kafa tutan aslan, sayısız zalimin-münafığın kökünü kurutup tozunu savuran, Erbakan Hocamızın en bilge ve sadık takipçisi Üstad Ahmet Akgül Hocamız, şuan cereyan eden münafıklığı da aşikar etmekte ve sonunda (her zaman olduğu gibi) şeksiz şüphesin münafıklara ve zalimlere karşı kazanan olacaktır.
(Kâfirlere ve zalim düzenlere karşı) Sakın gevşeklik göstermeyin, üzüntüye girmeyin (ümitsizliğe düşmeyin). Eğer gerçek mü’minlerden olursanız zaten en üstün sizsiniz. (Ve galip geleceksiniz.) Âl-i İmran Suresi 139
(Ey Nebim!) Sen onları (münafıkları) gördüğün zaman, (düzgün ve bakımlı) endamları (zahiri kalıpları ve tavırları) Senin hoşuna gidip beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlemeye (değer sanırsın. Oysa bunlar sözlerine, kıyafetlerine ve zahir görünüşlerine aşırı dikkat gösterip, suni ve sahte davranışlarla takva ve tarafsızlık numarası yapmakta ustalaşmışlardır. Aslında) Onlar sanki (sütun misali) dayandırılmış düzgün ahşap-kütükler gibi (şuursuz ve vicdansızdırlar. Bu kofluklarından ve korkularından dolayı da) Her çıkışı ve çağrıyı (her yaygarayı ve konuşulanı) kendileri aleyhlerine sanırlar. Onlar (sinsi ve tehlikeli) düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının (münafıkları tanımaya çalışın ve onlara karşı tedbirli ve dikkatli olun). Allah onları kahretsin; nasıl da (Hakk’tan) çevriliyorlar ve dönekleşip duruyorlar. (Münafikun Suresi 4)
Milli Gazetenin aktardığına göre Gazze’deki İsrail saldırılarında bütün ailesini yitiren Filistinli bir kız çocuğunun yazdığı belirtilen mektupta, Erdoğan’a “Neden güçlü orduların varken bize yardım etmedin?” diye soruldu, “Rabbime kavuşunca O’na, seni şikayet edeceğim. Bizi hayal kırıklığına uğrattın” diyerek tepkisini dile getirirken vicdan sahibi insanların duygularına tercüman olmuştu. Türkiyedeki saf müslümanları kandırdığını sanan Cumhurbaşkanı aslında kendini kandırmaktaydı.Bugün başka bir haberde İsrail’in Gazze’de Refah mülteci kampına fırlattığı füzenin şarapnel parçasında “Made by Turkey” ibaresinin yer aldığını gösteren fotoğraf Arapça sosyal medya hesaplarında aldı başını gitti.
https://abs-0.twimg.com/emoji/v2/svg/1f1f9-1f1f7.svg Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Türkiye’den İsrail’e mühimmat satılmadığını belirtti. Türkiye Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan, Türk çeliğinin İsrail pazarının yüzde 65’ine sahip olduğunu daha önce belirtmişti.İsrail katliamlarını Türkiyeden aldığı desteklerle yapmaktadır.Artık bu gidişe dur diyecek bir yönetim değişikli mutlaka gereklidir. Ve İnşaAllah çok yakında çok hayırlı gelişmeler olacağına inanıyoruz.Dayan Filistin’im Milli Çözüm geliyor…
Ülkemizdeki yahudileri öldürüp suçu Hamas’a atmaya Çalışan bu mossad ajanlarını ülkemize alanla tutuklayan güç ülkemizdede artık bazı durumların değiştiğini ve değişeceğini gösteriyor.
Bütün imkanları israilin yararına kullanan ülke liderlerine rağmen Hamas daha dimdik ayakta ise anlaşılan israil yakında yıkılacak ve işbirliği yapanlarda ayrıca savaş suçlusu olarak onlarında yargılanacağını düşünüyorum.
ingilterede Ünivler gündemle alakalı nasılki araştırmalar yapıyorsa bizdeki ünivlerden bu konu ile bir çalışma yapmaması düşündürücü.
Dünyayı biz yönetiyoruz diyen siyonların ise ne kadar kof ve boş oldukları Eğerki iş birlikçi liderler olmasa daha çabuk israilin v sistemlerinin çökeceği ortaya çıktı
“BİR MİLLETİN ASIL GÜCÜ:TANKI,TOPU,TÜFEĞİ DEĞİL İNANÇLI VE İMANLI GENÇLİĞİDİR.
PROF.DR NECMETTİN ERBAKAN
Hocamızın bu ve buna benzer bir çok sözünü yaşarak görmüş olduk.