YIPRATILAN CUMHURİYET MİRASI
VE
FİLİSTİN'DE İNSANLIĞIN İFLASI
Sn. Erdoğan’ın şahsi iktidar hırsları ve emperyalist-Siyonist odakların manipülasyonları sonucu, maalesef Cumhuriyet; tek kişilik bir keyfi idareye çevrilmiş durumdadır. Yasama, Yürütme ve Yargı erkleri karıştırılmış ve devlet çarkı tıkanmıştır. Bakınız, en yüksek iki mahkeme, Yargıtay’la Anayasa Mahkemesi, resmen birbiri hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardır.
Atatürk’ü, Batı hayranı ve AB meraklısı gösterenler de yanılmaktadır. Atatürk çağdaş medeniyeti aşma amacındadır. ABD Temsilciler Meclis Başkanı Mike Johnson, “İsrail’e destek çıkmak, Tanrı’yı kutsamaktır!” diye zırvalıyor. Fransa Senato Meclisi; İsrail’i kınayanlara 2 yıl hapis, 75 bin avro para cezası öngören yasa hazırlıyor. Atatürk’ü bunlarla özdeşleştiren ahmaktır!
Bu arada Atatürk’ü, Milli Mücadele kahramanlarını ve Cumhuriyet’i kuranları da rahmetle ve minnetle anmalıyız!
Evet, bir kısım devrimleri ve girişimleri, onun ardından kasıtlı olarak değişikliğe ve dejenerasyona uğratılmıştı… Bazıları Atatürk’ü kendi İslam düşmanlıklarına ve Batı uşaklıklarına alet etmeye kalkışmışlardı. Atatürkçülük kılıfı altında bu millete olmaz hakaretler ve hıyanetler yapmışlardı… Hatta; ilericilik ve yenilik adına atılan birçok adımın yıkıcı sonuçlarını ve istismarını önleyici tedbirler yeterince alınmamıştı… Ve zaten Atatürk’ün zamanı, imkânları, kadroları ve sağlığı da buna fırsat tanımamıştı… “Ancak, her şeye rağmen; Atatürk’ün gerekli değişimlerini, gerçekçi dönüşümlerini ve Cumhuriyet değerlerini çıkarın… Türkiye’den geriye sadece bir Suriye, bir Irak, bir Afganistan ve bir Yemen kalacaktır!..” tespitleri de elbette haklıdır…
Mustafa Kemal, içten içe çürümüş, zahiren var görünse de fiilen çökmüş bazı koflaşmış kurum ve kuralları feshetmiş, ancak sarih ayetler ve sahih hadisler ölçüsünde, akıl ve bilim çizgisinde ve özellikle aklı ve mantığı önemseyen ve önceleyen MATURİDİ düşüncesiyle, çağın şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun ve uygar çözümler üretecek saf ve sade bir İSLAM anlayışına zemin hazırlama gayretine girişmiştir. Ne kadar acıdır ve oldukça açıktır ki, bu konuda kendisine destek verecek ilmi yetenek ve cesarette bir âlim de bulabilmiş değildir. Atatürk, başta İmam-ı Azam olmak üzere hemen bütün müçtehitlerin ve yüksek ilim ehlinin üzerinde ittifak ettikleri:
“Kur’an’ın bazı kapalı hüküm ve haberleriyle, AKLIN çeliştiği yerde, aklın icabı o zahiri manaya tercih edilir!..” prensibine uygun olarak; beyni ve bilimi esas alan bazı Batılı kurum ve kuralları alıvermiştir. Çünkü o, maalesef; Kur’an’a, akla ve çağdaş ihtiyaçlara uygun bir anayasa ve ona bağlı kurum ve kurallar oluşturabilen ilim adamları bulamamış, buldukları da onu anlamamış ve destek verememişlerdir.
Filistin Halkı Kurtuluş Savaşı Yapmaktadır!
Filistin’de Hamas’ın başlattığı “Aksa Tufanı” harekâtı İsrail’i sarsmış ve tüm dünyayı şaşkınlığa uğratmıştı. Zalim ve işgalci İsrail güçleri yıllardır Filistin’e ait topraklar üzerinde her türlü vahşeti ve dehşeti mağdur Müslümanlara yaşatmıştır. Binlerce Filistinli kardeşimiz; bebek, çocuk, kadın, ihtiyar, sakat demeden katliama, hatta sistemli bir soykırıma uğratılmışlardır. Mescid-i Aksa başta olmak üzere bütün kutsal mekânlarımızda Müslüman kanı akıtılmıştır. Hiçbir gerekçe olmaksızın yüzlerce genç, esir edilip zindanlara atılmıştır. Şimdi, Aksa Tufanı harekâtıyla Filistinli yiğitler kendilerine ait olan topraklarda meşru müdafaa hakkını kullanmaktadır, yani bizim şanlı Kurtuluş Savaşı’mızda yaptığımızı yapmaktadır.
Kardeşlerimizin muvaffakiyeti için duacıyız!
Elbette büyük bir huzur ve heyecan yaşamaktayız. Belki de ilk defa İsrail’in Filistin topraklarını bombalaması haberiyle değil de Filistinli kardeşlerimizin fetih harekâtı haberiyle uyandık. Filistinli kardeşlerimizin büyük bir stratejiyle ortaya koymuş oldukları cihat mücadelesini bir terör eylemi gibi gösterme çabasında olanlar hain ve gafil takımıdır. Şanlı Milli Mücadelemizi bir isyan hareketi, Mustafa Kemal’i de bir “ASİ” gibi sunanlarla bunlar aynı kafalardır.
Atatürk imana, İslam’a, Kur’an’a, Ezana ve Namaza karşı olsaydı, yüzlerce şiir içinden İstiklal Marşımızı seçmiş olmazdı. “Bu ezanlar ki, şehadetleri Dinin temeli – Ebedi yurdumun üstünde, benim inlemeli.”
Yerli İsrail Yandaşlarının Yamuklukları!
Emin Çölaşan ayarsızı, 14 Ekim 2023 tarihli “Arap Âlemi” yazısında; “Efendim ne İslam dünyası! Hepsi perperişan, hepsi birbirine düşman…”mış… “Bunlar Türkleri hep arkadan vurmuşlar”mış…
Falih Rıfkı Atay şöyle aktarmışlarmış; “Suriye, Lübnan (gibi Arap ülkelerinde)” birilerine benzetip “Sen Türk müsün?” diye sorulunca, “Estağfirullah” diyorlarmış.
14 Ekim 2023 tarihli, yine Sözcü gazetesinde Uğur Dündar; “Atatürk’ün Ortadoğu’ya bakışı” yazısında: Falih Rıfkı Atay’ın naklettiğine göre güya Atatürk; “Floransa ne kadar bizden değilse, Kudüs de o kadar bizden değildir!” buyurmuşlarmış…
Yahu, bu zavallı zırtoların, çok gizli ve kirli bir Atatürk düşmanlıkları da sırıtmaktaydı… Evet zerre miktar aklı olan anlar ki; Atatürk’ün, “Bizim için Kudüs’le Floransa’nın farkı yoktur! İkisi de bize yabancıdır…” sözlerini duyan ve bu yalana inanan bir insanımızın Mustafa Kemal’e muhabbeti değil, nefreti artardı?! Bunu, beyinleri basmadığı ve akılları kısıtlı ve kısır olduğu için yapmıyorlarsa, mutlaka fesatlık amaçlıydı ve kasıtlıydı…
Bu arada, Din ve Milliyetçilik istismarında AKP’den geri kalmayan Ümit Özdağ gibi, farklı partilerdeki Türkçü ırkçıların, tam bir dinsizlik damarıyla HAMAS’a sataşmaları ve Arap karşıtlığı kılıfıyla İslam gıcıklıklarını kusmaları da, aslında Siyonizm’e ve İsrail’e dolaylı uşaklıklarının bir yansımasıydı…
Yerli vicdansızlarla, yabancı gâvurlar Filistin’e aynı gözle bakıyorlardı!
İsrail haftalardır soykırıma varan sivil katliamına devam ediyordu. Dünyadan yer yer tepkiler yükselirken, bazı liderler ise destek için Tel Aviv’in yolunu tutuyordu. Filistin’e yapılan zulmü görmezden gelerek İsrail’e “Arkanızdayız” diyor, yardımlarını sunuyor, uşaklıklarını dile getiriyorlardı.
ABD Başkanı Biden’dan “tam destek” sunulması!
Farklı dönemlerde yaptığı röportajlarda “Ben bir Siyonist’im” açıklaması yapan ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’e yakınlığıyla hatta hizmetkârlığıyla tanınmıştı. Maddi ve manevi desteklerini her zaman dile getiren, hatta yeri geldiğinde İsrail’in avukatlığını yapan Biden, yerinde de bağlılığını kanıtlamak için İsrail’e uğradı ve Netanyahu’dan da teşekkürü kaptı. Biden, ABD’nin konumunu kesinleştirmek için de şunları aktarmıştı:
“Bugün burada bulunmamın basit bir nedeni vardır, İsrail halkı ve dünyadaki herkesin ABD’nin nerede durduğunu bilmesi lazımdır. Dışişleri Bakanı (Antony) Blinken da buradaydı. Buraya birkaç kez geldi. Ama benim şahsen gelmem, kutsal görevim icabıydı!”
Almanya Başbakanı Scholz’un: “Almanya’nın görevi güvenliğinizi sağlamaktır” Uşaklığı!
İsrail’i ziyaret eden Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ortak bir basın toplantısı yapmıştı. Scholz, “Almanya’nın görevi İsrail’in varlığını ve güvenliğini sağlamaktır” buyurmuşlardı. Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, ülkedeki Hamas destekçilerini sınır dışı etmek için tüm yasal araçları kullanacaklarını açıklamıştı.
İngiltere’nin Hindu asıllı Başbakanı Sunak’ın: “Sizin kazanmanızı istiyorum!” Yavşaklığı!
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Netanyahu ile yaptığı görüşme öncesinde İsrail Cumhurbaşkanı Yitzhak Herzog ile de buluşmuşlardı. İsrail’in sivil katlinden bihaber davranan Sunak, “İsrail’in sivillerin zarar görmemesi için adımlar attığını bildiğini” söyleyecek kadar alçalmıştı.
Netanyahu da İsrail-Filistin çatışmaları başladığından bu yana “gösterilen dayanışma, açık ve tereddütsüz destek” için Sunak’a teşekkürlerini hatırlatmıştı.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un: “Dayanışma içindeyiz ve hizmetinizdeyiz!” riyakârlığı!
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da İsrail’i ziyarete koşmuşlardı. Filistin’e destek eylemlerinin yasaklandığı Fransa’nın Cumhurbaşkanı Macron da Biden’a benzer şekilde basına, Netanyahu ile kucaklaştığı samimi bir poz vermiş, İsrail’le dayanışma içinde olduğunu açıklamıştı. Gazze’deki tüm esirlerin serbest bırakılması beklentisini ifade eden Macron, terör örgütü DEAŞ’a karşı ABD öncülüğünde oluşturulan uluslararası koalisyonun aynı zamanda Hamas’a karşı da mücadele etmesi tekliflerinde bulunmuşlardı…
İtalya Başbakanı Meloni’nin: “Kendinizi savunma hakkınız vardır!” yardakçılığı!
Netanyahu’yu ziyaret edenler kervanına İtalya Başbakanı Giorgia Meloni de katılmıştı. İtalya’nın Mussolini’den beri ilk aşırı sağcı Başbakanı Meloni, Netanyahu ile yüz yüze görüşürken, Cumhurbaşkanı Herzog ile de telefon görüşmesi yapmıştı.
“Başbakan (Meloni), İsrail’in uluslararası hukuka göre kendisini savunma ve barış içinde yaşama hakkına sahip olduğunu yinelerken, Gazze’ye insani erişimin garanti altına alınmasının ve bölge için barış ihtimalinin öneminin altını çizdi” açıklaması enteresandı.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in yağcılığı!
Gazze’ye destek için eylemlerin düzenlendiği Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, Kudüs’e giderek, Tel Aviv yönetimine desteğini bir kez daha yinelemiş ve Hamas’ın saldırılarını kınamıştı.
İsrail’in Hamas’a karşı ‘meşru müdafaa hakkı olduğunu’ savunan Miçotakis, sivillerin korunması gerektiğini vurgulayarak, Hamas ve farklı örgütler tarafından alıkonulan İsrail vatandaşları ile yabancı yurttaşların bir an evvel serbest bırakılması gerektiğini vurgulamıştı.
Kıbrıs Rum Kesimi’nin Alçaklığı!
Miçotakis’in İsrail ziyareti öncesinde, Yunanistan’ın bölgedeki müttefiki Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Lideri Nikos Hristodulidis de Tel Aviv’e destek ve dayanışma ziyareti yapmıştı. Ülkesine dönüşünden sonra ise Hristodulidis Avrupa Birliği’nin, Ortadoğu’daki krize yanıt vermekte ve İsrail’i desteklemekte geç kaldığını hatırlatmıştı.
Hollanda Başbakanı Rutte’nin: “İsrail’in yaptıklarına saygı duyuyorum!” utanmazlığı!
Hollanda geçici hükümetinin Başbakanı Rutte, Gazze’ye saldırılarını sürdüren İsrail’de Başbakan Netanyahu’yu ziyaret edip: İsrail ordusunun ülkenin güvenliği için yaptıklarına saygı duyduğunu söylemekten utanmamıştı.
Arjantin: Başkan Alberto Fernández’in Hamas suçlaması!
İsrail’e yönelik “acımasız terör saldırılarını” kınarken, Dışişleri Bakanlığı “Hamas’ın İsrail topraklarına yönelik terörist eylemlerinden üzüntü duyduğunu” belirterek, İsrail halkıyla dayanışma içinde olduğunu vurgulamıştı.
Brezilya Dışişleri Bakanlığının küstahlığı!
Brezilya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin dönem Başkanı olarak kurumu acil toplantıya çağıracağını ve gerilimi düşürmeye çalışacağını hatırlatmıştı. Brezilya, İsrail’e yönelik saldırıları kınamış ve İsrail halkına başsağlığı dileğinde bulunmuşlardı.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun İsrail’e arka çıkması!
“Kanada, İsrail’e yönelik mevcut terör saldırılarını güçlü bir şekilde kınıyor” diyerek ülkesinin İsrail’in yanında yer aldığını ve İsrail’in “kendini savunma hakkını” tamamen desteklediğini vurgulamıştı.
Filipinler Başkanı Ferdinand Marcos’un İsrail’e acıması!
Başkan Jr.’ın ofisi, “son saldırılarda aile üyelerini ve sevdiklerini kaybedenlere en derin taziyelerini” ileten bir bildiri yayımlamıştı. Ayrıca saldırıyı kınamış ve “Filipinler, Birleşmiş Milletler Tüzüğü’nde tanınan dış saldırılar ışığında devletlerin meşru müdafaa hakkını anlıyor” buyurmuşlardı.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin dinsizlik damarı:
“İsrail’deki terör saldırıları haberiyle derinden sarsıldım. Düşüncelerimiz ve dualarımız masum kurbanların ve ailelerinin yanındadır. Bu zor zamanda İsrail’le dayanışma içindeyiz” yorumunu paylaşmıştı. Yani katledilen on binlerce Filistinli, bunların umurunda bile olmamıştı.
Japonya Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün aşağılık tavrı:
Ülkesinin “Hamas’ın, İsrail’e yönelik roket saldırılarını ve silahlı saldırıları güçlü bir şekilde kınadığını” belirterek, “yaslı ailelere başsağlığı ve yaralılara en içten taziyelerini” tekrarlamıştı.
Tayvan Dışişleri Bakanlığının soytarılığı!
Ülkesinin “Hamas tarafından İsraillilere yönelik ayrım gözetmeyen saldırıları” güçlü bir şekilde kınadığını belirten bir bildiri yayımlamıştı.
Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg’in terör şakşakçılığı!
Hamas’ın saldırısına yanıt olarak 9 Ekim’de Filistin bölgelerine 19 milyon avroluk (20 milyon dolar) yardımın askıya alındığını açıklamıştı. Ayrıca İran’ın saldırıya yönelik “iğrenç tepkilerini” ele almak üzere İran Büyükelçisi’ni çağırmışlardı.
Azerbaycan Milli Meclisi’nin mazlumlara değil, zalim soysuzlara sahip çıkması!
Azerbaycan-İsrail parlamentolar arası ilişkileriyle ilgili çalışma grubu, yayımladığı bir açıklamada Gazze Şeridi topraklarından İsrail’e yönelik saldırıları, sivil nesneleri, yerleşim yerlerini ve bireyleri kasten hedef alan roket saldırılarının eşlik ettiği saldırıları şiddetle kınamıştı.
Bulgaristan Başbakanı Nikolay Denkov’un Siyonizm ve terörizm aşkı!
Ülkesinin İsrail halkıyla dayanışma içinde olduğunu ifade ederek, Hamas’ın saldırısını kınamış ve Ulusal Meclis binası, İsrail bayrağının renkleriyle aydınlatılmıştı.
Finlandiya Dışişleri Bakanı Elina Valtonen’in gâvurluk tavrı:
“İsrail’i hedef alan terörist roket saldırılarını” en güçlü ifadelerle kınamıştı.
Gürcistan Dışişleri Bakanlığının şaşkınlığı!
İsrail’e yönelik saldırıyı şiddetle kınamış ve İsrail hükümeti ve halkıyla dayanışma içinde olduğunu vurgulamıştı.
Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenković’in İsrail’le dayanışma ilanı!
Saldırıları “sivillere yönelik terör eylemleri” olarak nitelendirip kınamış ve İsrail ile dayanışma içinde olduğunu hatırlatmıştı.
Karadağ Başkanı Jakov Milatovic’in soytarılığı!
“Hamas’ın İsrail’e karşı gerçekleştirdiği saldırıyı” kınamış ve “bu saldırılarda İsrail’in kaybettiği canlar için taziyelerini” açıklamıştı.
Kosova Başkanı Vjosa Osmani’nin bayağılığı!
Hamas’ın saldırısını kınamış, bunu “İsrail’in masum halkına yönelik bir terör saldırısı” saymıştı.
Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın yanaşmalığı!
İsrail’e yönelik saldırıyı şiddetle kınamış ve İsrail’in meşru müdafaa hakkını açıkça desteklediğini vurgulamıştı. Başbakan Binyamin Netanyahu’ya da “sempati ve taziyelerini” ifade ederek, “Düşüncelerimiz ve dualarımız bu karanlık saatlerde İsrail halkıyla birliktedir” açıklamasını yapmıştı.
Hayret, Hamas’ı kınayıp İsrail’e taziye sunanların birçoğu Sn. R. T. Erdoğan’ın da samimi dostlarıydı!?
İşbirlikçi ve hain iktidarlar hâlâ İsrail’e uşaklık yapsalar da, Doğulu ve Batılı halkların artık uyandıkları ve Siyonist vahşete karşı tavır alarak meydanları doldurup haykırdıkları umut aşılayıcı gelişmeler olmaktaydı!
Biz yıllardır, “Bütün dünyayı, Mason Locaları ve işbirlikçi iktidar lejyonları eliyle, Siyonist odaklar yönetmektedir” diye yazdığımız için bizi komploculukla suçlayanların artık biraz olsun utanmaları lazımdı. Sağcı-solcu, Hristiyan, Putperest veya Müslüman, İsrail’e destek açıklaması yapan bu uşak ruhlu devlet ve hükümet başkanlarının hepsi, kendilerini kimlerin iktidara taşıdığını ve yularlarını kimlerin ellerinde tuttuklarını biliyorlardı!..
ABD Temsilciler Meclisi’nin Evanjelik Başkanı Mike Johnson: “İsrail’i kutsayıp destek çıkanları, Tanrı da kutsayıp bağışlayacaktır!” şeklinde şeytanın avukatlığını yapmışlardı.
Fransa’da Senato Meclisi ise, medyada ve meydanlarda “İsrail’e hakaret edenlere, 2 yıl hapis ve 75 bin avro para cezası verilmesi için yasa tasarısı” hazırlayıp sunmuşlardı.
ABD E. Askeri İstihbarat Başkan Yardımcısı: “Daha önce İsrail’e verdiğim destek için pişmanım. Şimdi anladım ki, İsrail Siyonizmi’ne destek, dünya barışına ve insanlığın huzuruna köstek anlamını taşımaktadır!” diyerek asırlardır gizlenen bir gerçeğe tercüman olmuşlardır. Evet, ya İsrail ortadan kaldırılacaktı veya dünyanın başına büyük bir bela sarılacaktı… Anlaşılan o ki, Allah İsrail’den intikam alacaktı ve Aksa’ya sataşan kuduz itin eceli yaklaşmıştı.
İsrail E. Gn. Kurmay Başkanı Yair Golan:
“Acı gerçeği hatırlatıp uyarıyorum; İsrail askerleri Gazze tünellerine girmekten mutlaka sakınmalıdır… Şayet bu yanlışı yapacak olurlarsa, mutlaka ölüm ve yenilgiyi tadacaklardır!” sözleriyle İsrail ordusunun Hamas karşısında çaresizlik durumlarını açığa vurmuşlardı!..
Mustafa Kemal’in Filistin Duyarlılığı!
Bugün, Ortadoğu İslam coğrafyasında bir çıbanbaşı olarak sürekli fesat çıkaran İsrail’le “NORMALLEŞME(!)” (yani; devlet kılıflı bu terör şebekesinin işgal ve zulümlerine karşı net ve muhalefet tavrımızı yumuşatıverme, sözde halkımızı avutmaya yönelik bazı kof çıkışlar yapılsa bile, özde İsrail’in Siyonist hedeflerine uygun hareket etme) anlaşmasını imzaladıkları… Ve bu hıyanet pazarlığından vazgeçmeye asla yanaşmadıkları halde, dindar kahraman rolü oynayan ve yandaşlarınca her fırsatta Atatürk’e sataşmayı kendi riyakârlık ve münafıklıklarına kılıf yapan İslamcı (din istismarcısı) kesimlerin ve kişilerin, Mustafa Kemal’in Filistin duyarlılığından ibret almaları ve utanmaları lazımdı.
Kaldı ki Atatürk: “Filistin bölgesinde ve Hz. Peygamberimizin kutsal emanetinde, bir Yahudi Devleti kurulmasına asla razı olmayacakları ve İslam Dünyası olarak Haçlı Batılıların karşısında duracakları” yolundaki cesaretli ve dirayetli çıkışlarının kendisine neye mal olacağının farkında olarak ve hayatını tehlikeye atarak bu tarihi kararını açıklamıştı. Üstelik, Atatürk bu uyarılarını TBMM’de yapmış ve dönemin yarı resmi devlet yayın organı sayılan ve daha sonra “ULUS” adını alan Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi’nde yayımlatmıştı.[1] Zaten bunun hemen ardından, tıp dünyasında yasaklanmasına rağmen “saligran” haplarının dozunu arttırarak ilaç diye kendisine yutturan doktorlar yüzünden hastalığı azdırılmış, sonunda Atatürk de bunun farkına varmış ve “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz!” demeye mecbur kalmıştı. (Not: Atatürk’ün vefatından sonra, Filistin’le ilgili böyle bir konuşma yapmadığı yolunda uydurma belgeler hazırlanmıştı.)
Atatürk’ün: (Filistin’i kastederek) ‘Bu topraklar için kanımızı dökmeye daima hazırız’ uyarısı ve şimdi Atatürkçü geçinen bazılarının ayarsızlığı!
Mustafa Kemal, sözlerinin ilerleyen bölümlerinde Filistin’le ilgili daha sonra şu tarihi ifadeleri kullanmıştı: “Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz doğrusu, maalesef birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip kudretimizi bildiğimiz için, İslamiyet’in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hristiyanların nüfuzunun altına girmesine mâni olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki, buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar; “dinsiz ve İslamiyet’e lâkayt” olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen, Peygamber’in son arzusu istikametinde; yani, mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için, hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selâhaddin’in idaresi altında, uğrunda Hristiyanlarla mücadele ettikleri toprakların; yabancı hâkimiyet ve nüfuzunun tahtında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah’ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa’nın bu mukaddes yerleri işgal ve temellük etmek için yapacağı ilk adımda, bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur!” sözleriyle, gerekirse İsrail kurulmasın diye İslam dünyasını harekete geçirebileceğinin de işaretlerini vermiştir.
Mustafa Kemal’in, dönemin Kudüs Müftüsü’ne büyük destek sağlaması
Mustafa Kemal Paşa, Çanakkale Savaşı’na katılan ve Teşkilat-ı Mahsusa’da görev alan ve Yaser Arafat öncesi ilk Filistin lideri ve Kudüs Müftüsü Hacı Emin el-Hüseyni’yi de hep desteklemiştir. Atatürk’ün ölümünden sonradır ki İngilizler, el-Hüseyni’ye verdikleri sözlerden ve bağımsız Filistin projesinden vazgeçmişlerdir. Bunu, Filistin’de bir terör şebekesi olarak, Siyonist İsrail devletinin kurulması yolunda birbiri ardınca adımlar atılması izlemiştir. İngilizlerin, Filistin’in paylaşımında bir dönem Araplara karşı çok tavizkâr davranmasında, Atatürk’ün Filistin’e sahipliğinin ve Kudüs Müftüsü el-Hüseyni’ye verdiği tam desteğin büyük etkisi bulunduğu artık belirlenmiş ve belgelenmiştir. Atatürk, bu cesaretli ve dirayetli tavrıyla İsrail’in kuruluşunu tam 11 yıl geciktiren insandır.
Hamas Öz Vatanını ve Haklarını Savunmaktaydı!
Kuduz İsrail’in sınırsız ve pervasız saldırıları sonucu; 40 günde 5 bini çocuk, yaklaşık 13 bin masum ve sivil Müslüman katliama uğramış, çoğu ağır olmak üzere yaralı toplamı 30 bini aşmıştı. Bu arada binlerce çocuk, kadın ve yaşlı insanın da hâlâ bombalarla başlarına yıkılan enkazların altında bulundukları konuşulmaktaydı. Üstelik 100’den fazla BM çalışanı da öldürülmüş durumdaydı. Ürdün tarafından verilen “acil insani ateşkes” kararı 193 üyeli BM’de 45 çekimser, 14 hayır oyuna karşı 120 evet oyuyla kabul edilmek zorunda kalınmıştı. Ancak bunun bağlayıcı etkisi olmayacaktı. Hiçbir ülkenin veto hakkı bulunmayan, ama kuduz İsrail tarafından “Alçakça bir çağrı” diye karşı çıkılan bu gibi kararlar, dünya kamuoyunu oyalamaktan başka işe yaramayacaktı.
ABD’nin resmen terör örgütü saydığı bir Siyonist parti, şu anda İsrail Katliam Hükümetinin ortağıydı. Yani Amerika fiilen bir terör şebekesine arka çıkmaktaydı. İspanyol Bakan Belarra Avrupa ülkelerine, İsrail’le ilişkileri kesme çağrısı yapmıştı! İspanya Sosyal Haklar Bakanı Bayan lone Belarra’nın tüm AB ülkelerine yaptığı bu cesur ve sorumlu tavrı, güya dindar kahraman Cumhur İttifakı ortaya koyamamıştı!
Kuduz İsrail, şu Savaş ve İnsanlık Suçlarını işlemeyi kendinde bir hak saymaktaydı!
1- Toplu katliamlar yapmaktaydı.
2- Toplu göçe zorlamaktaydı.
3- Hastane, okul, cami, kilise bombalamaktaydı.
4- Gazze’ye giden en zaruri yardımlara engel olmaktaydı.
5- Gazze’nin su ve elektriğini kesip üstelik bölgeye gıda girişini yasaklamıştı.
6- Yasaklanan fosfor bombalarını kullanmaktaydı.
7- Zorla esir aldıklarına ve cezaevine koyduklarına işkence uygulamaktaydı. Bunların hepsi en açık ve acımasız savaş ve insanlık suçlarıydı.
Ama Hamas; 7 Ekim 2023 saldırısıyla, ya İsrail’in ortadan kaldırılması, veya tüm dünyanın tehlikeye atılacağı gerçeğini ispatlamıştı.
Hamas bu mecburi ve tarihi operasyonuyla:
a) BM’yi, NATO’yu, ABD’yi, AB’yi pek çok İslam ülkesinin başındaki işbirlikçi hükümetleri velhasıl tüm dünyayı bir avuç Siyonist odakların yönettiği gerçeğini ortaya çıkarmıştı!
b) Aydın ve bilgin geçinen ahmaklar takımının “Komplo teorisi” dedikleri, Siyonizm gerçeğini ve bu kuduz İsrail’in, artık gebereceğini kanıtlamıştı.
c) Hamas bu stratejik harekâtıyla, ABD’nin haksızlık ve ahlâksızlığını ve BM’nin tutarsızlığını ve yine İsrail kuklalığını ve çapsızlığını açığa vurmuşlardı.
ç) AB ülkelerinin “İnsan Hakları” palavralarını, bir paçavra gibi yüzlerine çalmışlardı.
d) Arap İslam devletlerinin ve AKP Türkiyesinin, İsrail’le normalleşme gaflet ve hıyanetinin perde arkasına projektör tutmuşlardı.
e) Askeri yönden süper güç sanılan İsrail istihbaratının ve diğer hazırlıklarının fos çıktığını kanıtlamışlardı.
f) AKP Türkiyesinin de sahiplendiği “İbrahimi İttifak”a göre, İsrail’in bağımsız bir Filistin değil, özellikle İsrail’e bağlı bir Filistin istediğini dünyaya göstermeyi başarmıştı.
g) Ukrayna’daki savaş suçları ve sivil hedeflere saldırıları nedeniyle Rusya lideri Putin hakkında; “yargılanmak üzere yakalanma” kararı çıkartan BM ve Dünya İnsan Hakları örgütleri, Siyonist İsrail’e karşı niye suskun kaldıklarının(?!) asıl yanıtını vermiş oluyorlardı.
h) Ayrıca Hamas; ya insanlığın baş belası bu terörist İsrail’den kurtarılması veya tüm dünyanın büyük bir felaketin kucağına atılacağı gerçeğini tüm dünyaya göstermiş oluyorlardı.
Numan Kurtulmuş’un ve Cumhur İttifakı’nın foyası!
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş bir CNN TÜRK programında, “Maalesef Fas’tan Endonezya’ya uzanan İslam coğrafyası, özlenen birlik ve bütünlüğü sağlayamamıştı!” buyurmuşlardı. Hayır Bay Kurutulmuş!.. Bu özlenen birliktelik Erbakan tarafından sağlanacaktı, hatta çekirdeği olan D-8 adımı da atılmıştı, ama bu tarihi ve talihli programları engelleyip rafa kaldıran; sizler, yani dönek AKP’liler oldunuz!.. Eğer siz bu hıyaneti yapmasaydınız;
– İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı
– İslam Ortak Pazarı
– Ortak İslam Dinarı
– İslam Savunma Paktı
– İslam Bilim ve Kültür Vakfı gibi teşkilatlar şimdiye kadar çoktan hazırlanmış ve İsrail elbette kontrol altına alınmış olacaktı… Hâlen İsrail’le normalleşme yani Siyonizm’in güdümüne girme anlaşmalarını yapmaktan bile utanmamaktasınız! Hâlâ Kürecik ve İncirlik üslerini İsrail’e kullandırmaktan sakınmamaktasınız! Buna rağmen hangi yüzle ve kof sözlerle halkın karşısına çıkmaktasınız!?
İsrail’in Gizli Planı; Erdoğan İktidarıyla İrtibatlı mıydı?
Gazze’ye bomba yağdıran İsrail’in Gazzelilerle ilgili sürgün planı açığa çıkmıştı. Netanyahu hükümetinin hazırladığı gizli savaş planı, yüz binlerce Gazzelinin Mısır’a zorla göç ettirilmesini amaçlamıştı. İsrail hükümetinin; Gazze Şeridi’ndeki 2,3 milyon kişinin Mısır’ın büyük bölümü çöl olan Sina Yarımadası’na nakledilmesini öngören bir savaş önerisi hazırladığı anlaşılmıştı. İsrail İstihbarat Bakanlığı, 13 Ekim tarihli onaylı belgesinde, Gazze’deki sivillerin Mısır’a zorla göç ettirilmesinin “olumlu ve uzun vadeli stratejik sonuçlar doğuracağını” vurgulamıştı.
Bu şeytani belgede, Gazze’deki sivil nüfusun Kuzey Sina’daki çadır kentlere taşınması, ardından kalıcı kentler ve kontrollü yardım koridorları yapılması ve yerlerinden edilen Filistinlilerin girişini engellemek için İsrail içinde bir güvenlik bölgesi oluşturulması önerilerek, bu alternatifin İsrail’in güvenliği için en çok arzu edilen seçenek olduğu hatırlatılmıştı.
Erdoğan iktidarının da mecburi göç planından haberi ve onayı var mıydı?
Mısır, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu planı mali olarak destekleyecekleri, ya da yerlerinden edilen Filistinlileri uzun vadede vatandaş olarak kabul edecekleri iddia edilen belgede, Kanada’nın “hoşgörülü” göçmen kabul yaklaşımının da bu ülkeyi potansiyel bir yerleşim bölgesi haline getirdiği vurgulanmıştı. Ayrıca bu belgede, bu önerinin ilk etapta uluslararası meşruiyet açısından karmaşık olabileceği kabul edilirken, “Değerlendirmelerimize göre, nüfus tahliye edildikten sonra yaşanacak çatışmalar, nüfusun kalması durumunda yaşanacaklara kıyasla daha az sivil kaybına yol açacaktır” ifadeleri yer almıştı.
Dış Bakanı Hakan Fidan, Ürdün ve Mısır’a sık sık giderek “Gazzeli Müslümanları, ülkenize ve Sina bölgesine kabul edin” telkininde mi bulunmaktaydı? Böylece, Gazze hepten İsrail’e kalacaktı! Hakan Fidan sanki Blinken’ın çantacısıydı?! Ürdün ve Mısır’la görüşüp ardından Ankara’ya geçen ABD Dış Bakanına rapor sunmuştu.
Hatırlayınız; Amerikan istihbaratının çok özel raporuna göre, “2024 haritasında İsrail’in bulunmayacağını öngörmesi” hangi korkulara dayanmaktaydı?
İsrail’i kızdıracak, (2012) ABD istihbarat raporu yayımlanmıştı. 2024 planında, Ortadoğu’da İsrail yer almamış, yani o tarihten önce yıkılacağı uyarısı yapılmıştı. 16 istihbarat örgütünden oluşan ABD istihbarat topluluğu tarafından, o yılın başında “İsrail sonrası Ortadoğu’ya Hazırlık” başlıklı bir rapor hazırlandığı ortaya çıkıyordu.
Siyasi analizci Kevin Barrett, İstihbarat Topluluğu raporunun, Çin’in yükselişi koşullarında, “ABD’nin artık İsrail’i desteklemeyi sürdürecek askeri ve ekonomik kaynakları olamayacağı” sonucuna vardığını aktarmıştı. Barrett’a göre rapor, “ABD’nin kendi ulusal çıkarlarının peşinden gitmesini ve İsrail’in fişini çekmesini” gerekli kılmaktaydı.
The New York Post tarafından, “harfi harfine” alıntılanan, Kissinger’ın; “10 küsur yıl içinde artık İsrail olmayacak…” sözü, gizemli bir gerçeği yansıtıyordu.
İşte Hamas’ın başlattığı ve Siyonist zalimlerin aklını başından aldığı bu kutlu harekât, inşaallah İsrail’in sonunu hazırlayacaktı…
Evet, Aziz Erbakan Hocamız, insanlığın ve özellikle Müslümanların en önemli ve öncelikli ihtiyacı olan ADİL DÜZEN VE YENİ BİR DÜNYA değişiminin fikri temellerini ve ilmi projelerini hazırladı… Milli Çözüm ise; bu kutlu plan ve programlara sahip çıkıp olgunlaştırma ve dünyadaki seçkin bilim ve devlet adamlarına ulaştırma amacına yoğunlaştı ve Allah’ın izniyle şuur konusunda önemli yollar alındı… Şimdi Filistin’de Hamas’ın başlattığı bu cesur ve onurlu cihat ise, dünyanın hayırlı yönde dönüşümünün ve Siyonist İsrail’in fiili çöküşünün başlangıcıydı…
Siyonizm’in uşakları ve Haçlı gâvurları, ABD ve AB ülkeleri Hamas’ı kınarken, İsrail’e destek mesajları yayımlamışlardı. Brezilya ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağıracağını açıklamıştı. Hamas Kassam Tugayları 7 Ekim 2023’te İsrail’e “Aksa Tufanı” isimli kapsamlı bir operasyon başlattığını duyurmuşlardı.
Gazze’den İsrail yönüne binlerce roket atılırken silahlı gruplar da bölgedeki yerleşim yerlerine sızmışlardı. “Aksa Tufanı” operasyonu üzerine İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne saldırı başlatmıştı. Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan ise, AKP 4. Olağanüstü Büyük Kongresi’ndeki konuşmasında, İsrail ve Filistin taraflarına itidalli davranma çağrısı yaparak, “Türkiye olarak bu sabah İsrail’de meydana gelen hadiseler ışığında tüm tarafları itidalle hareket etmeye, gerilimi daha da tırmandıracak fevri adımlardan uzak durmaya çağırıyoruz.” şeklinde yavan bir açıklama yapmıştı.
Sn. Erdoğan, sanki iki eşit güçten bahsediyor gibi konuşmuşlardı. Sanki Filistin’le İsrail aynı ölçüde haklı veya haksızlardı. Sanki, Siyonist ve terörist İsrail zorla gelip Filistin topraklarını işgal altına almamışlar ve kurulduğundan beri gasp ettikleri topraklarını 50 kat arttırmamışlardı…
Sanki İsrail yıllardır uyguladığı zulüm ve katliamlarla Filistin halkını sürekli kışkırtmamış ve canlarından bıktırmamıştı!.. Ve bu duyarsız ve tutarsız tavırla, her iki tarafa da itidal çağrısında bulunmuşlardı!
Ey, Büyük İsrail amacına tezgâhlanan Arap Baharı safsatasıyla Suriye’ye ve Esad’a, ABD’nin safında savaş açan Kahraman!..
Ey, aynı şeytani tezgâh kapsamında, en büyük suçu Filistinlilere yardım etmek ve onları eğitmek olan Kaddafi’ye yönelik, Libya’yı dağıtma operasyonlarında Haçlı Batı’nın yanında yer alıp, üstelik İzmir’i saldırı üssü olarak kullandıran Dünya Lideri(!) Sn. Erdoğan!..
Şimdi İsrail’in Filistin halkına yönelik bu soykırım saldırılarına karşı, öyle “ortada, tarafsız…” falan değil, açıkça safını ve tavrını bugün ortaya koyamazsan, neye yararsın?!
Erdoğan İktidarının Tutarsızlığı!
Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’i bir sabah baskınıyla şaşkınlığa uğrattığı ve Siyonist terör şebekesinin ‘‘süper güç’’ imajını çöpe attığı günden itibaren Sn. Recep T. Erdoğan Hamas’a: ‘‘İsrailli esirleri bırakın, sivilleri savaşa bulaştırmayın!’’ çağrısı yapıp durmaktaydı. Oysa bu esirler stratejik bir hesapla alınmışlardı, bunların karşılıksız salınması halinde Hamas’ın elinde hiçbir koz kalmayacaktı ve Kuduz İsrail, hepten ve hedef gözetmeden Gazze’yi yakıp yıkacaktı. Üstelik Sn. Erdoğan’ın: ‘‘İsrail de elindeki Filistinli esirleri bıraksın…’’ diye hiçbir çıkışına rastlanmamıştı.
Şimdi vicdanı olan söylesin; Sn. Erdoğan’ın bu tavrı, Hamas’ı ve Filistinli mazlumları mı koruyup kollamaktı, yoksa sonuçta İsrail’in mi işine yarayacaktı? Ve yine Sn. Erdoğan, ilk günden itibaren bir ‘‘garantörlük sistemi’’ ortaya atmıştı. Ama bunun için önce ateşkesin sağlanması lazımdı, üstelik İsrail’in daha önce işgal altına aldığı ve en son Gazze’nin boşalttığı kuzey kısmını fiilen elinde tutması durumu vardı. Ve Hamas bundan sonra, kaybettiği topraklarını, yani vatanını savunması ve geri almaya kalkışması halinde, karşısında İsrail’den önce GARANTÖR devleti (örneğin Türkiye’yi) bulacaktı! Şimdi iz’an ve insaf ehli söylesin; Erdoğan’ın bu gizli kutu garantörlük çağrısı, Gazze halkını ve Filistinli Müslümanları mı rahatlatacaktı, yoksa İsrail’e yeni ve gizli kolaylıklar mı sağlayacaktı? Dışbakanı Sn. Hakan Fidan defalarca Mısır’a ve Ürdün’e koşmuşlardı. Özellikle dış basına yansıyan bilgilere göre bu ülkelere; “Gazze’den göç edecek Filistinlilerin SİNA Yarımadası’na ve Ürdün’deki kamplara yerleştirilip, güya katliamlardan kurtarılması, hatta bir kısmının da Türkiye’ye taşınması” yolunda tekliflerde bulunmuşlardı. Şimdi zerre kadar aklı ve ahlâkı olan herkese soruyoruz: Hakan Fidan’ın bu çabaları, mağdur Filistin halkına iyilik mi sayılmalıydı, yoksa Gazze’nin kuzeyini boşaltıp İsrail’e katma planları yapan emperyalistlerin sinsi ve Siyonist amaçlarına hizmetkârlık mıydı?
İsrailli Siyonist Bakan’dan kan donduran çıkış!
İsrail tarihinin en aşırı sağcı kabinesinde Bakan olarak görev yapan Amihai Eliyahu, Gazze’de nükleer silah kullanmanın bir seçenek olduğunu açıklamıştı. Faşist Yahudi Gücü Partisi’nin temsilcisi olan Eliyahu, böylece İsrail’in elinde nükleer silah olduğunu doğrulamıştı. İsrailli Bakan ayrıca Gazzelilerin İrlanda ya da Sina’ya gitmesi gerektiğini zırvalamıştı.
Radyo Kol-Berama’ya bir röportaj veren Kültür Mirası Bakanı Eliyahu’ya, Gazze’ye atom bombası atılıp atılmayacağı sorulunca: “Nükleer silah kullanmanın bir seçenek olduğunu” belirtmekten sakınmamıştı. Gazze’nin tamamen işgal edilip boşaltılması ve İsrailli yerleşimcilerin Filistinlilerin topraklarına taşınması gerektiğini vurgulayan Eliyahu ayrıca, Filistinlilerin akıbeti sorulduğunda; “İrlanda ya da Sina’ya taşınsınlar. Gazzeli canavarlar kendi başlarının çaresine baksınlar! Filistin bayrağı taşıyan hiç kimsenin dünyada yaşama hakkı yoktur!” diyecek kadar küstahlaşmıştı.
Bu “Yahudi Gücü Partisi” üstelik ABD tarafından, güya “terörist” sayılmakta ama Netanyahu iktidarına ortak olmaktaydı. İsrailli Bakan’ın bu çıkışı, aynı zamanda çaresiz kaldıklarının, artık tükenip tıkandıklarının da bir itirafıydı!..
Demir Kubbe Arızalanmış, İsrail’in Füzelerini Kendi Başlarında Patlatmıştı!
Ortadoğu günlerdir adeta ateş çemberine dönmüş durumdaydı. İsrail’in yoğun Gazze bombardımanı sürerken İsrail’den gelen görüntüler dünyanın gündemine birinci sıradan giriş yapmıştı. Meşhur Demir Kubbe arızalanmış, İsrail kendi topraklarını vurmaya başlamıştı. Abluka altındaki Gazze’yi havadan ve karadan acımasızca vuran İsrail, bir yandan da kara operasyonlarını yoğunlaştırmıştı. Dünyadan, Gazze’den gelen korkunç görüntülere tepkiler yükselerek devam ederken İsrail’de ise gündem Demir Kubbe olarak da bilinen savunma sisteminde yaşanan arızaydı.
İsrail merkezli Kanal 13, “Demir Kubbe’nin tepki süresinin kısa olması nedeniyle Gazze ve Lübnan direnişinin roketlerine karşı etkisiz olduğunu” açıklamıştı.
Sosyal medyada dolaşan bir videodan; bir Demir Kubbe önleme füzesinin arızalandığı ve Tel Aviv’in güneyindeki Rishon LeZion yerleşim bölgesinde yerleşimcilerin yaşadığı bir bölgeyi hedef alarak düştüğü anlaşılmaktaydı. Sosyal medyada viral olan video Quds Haber Ağı tarafından X’te yayınlanmıştı.
Dikkat! İsrail füzeleri geri dönüp kendi başlarında patlamıştı!
İsrail’in abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yoğun bombardımanı sürerken Gazze’deki direniş gruplarının da İsrail saldırılarına karşılık roket atışları vardı. Demir Kubbe sisteminin yanlış ateşlenen roketlerinden birinin İsrail tarafında yere düştüğü anlar videolara yansımıştı. İsrail ve ABD şaşkındı ve perişandı! Bu durum, Milli Çözüm’ün 25 yıldır; Erbakan Hocamızdan duyup aktardığı gerçekleri hatırlatmıştı.
Siyonist ve Terörist İsrail, Türkiye’yi 6 Şubat depremi benzeri bir depremi tetiklemekle tehdide başlamıştı!
Terör devleti İsrail, 7 Ekim 2023’ten bugüne, her gün masum ve mazlum Filistin halkına ölüm yağdırmıştı. Enkaz altındakilerle beraber yaklaşık 15 binden fazla ve çoğu kadın ile çocuk Filistinlinin katledildiği alçak saldırılarda İsrail’e destek veren ABD ve Batı üç maymunu oynamıştı.
Tüm bunlar yaşanırken İsrail medyası tarafından çok büyük bir alçaklığa imza atılarak 6 Şubat depremi üzerinden Türkiye hedef alınmıştı. Bu zulümler karşısında duyarsız dünya ise yaşanan bu soykırım karşısında sessiz kalmıştı. Dünyanın sözde liderleri, Filistin halkının yanında olmak yerine soluğu İsrail Başbakanı Netanyahu’nun yanında yer almış ve soykırıma desteklerini açıklamışlardı.
Siyonist İsrail tarafından Türkiye’nin hedef alındığı küstah paylaşımda, kin ve nefret dolu ifadeler kullanılmıştı. Kahramanmaraş merkezli asrın felaketini gündeme getiren İsrail’e ait kanallarda: “Bir sonraki depremi bekliyoruz!” şeklinde ifadeler yer almıştı. 11 ilimizi vuran, 50 binden fazla vatandaşımızın vefat ettiği depremler üzerinden yapılan bu alçakça paylaşım, İsrail’in “katliam ve vahşet” üzerine kurulu devlet politikasını bir kez daha kanıtlamıştı. Bu tavır: Acaba Kahramanmaraş merkezli depremi İsrail ve ABD, suni olarak mı tetikleyip 11 ilimizin yıkılmasına yol açmışlardı? sorusunu gündeme taşımıştı. Diğer yandan İsrail Kadın İşleri Bakanı May Golan, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerini hatırlatarak, “Depremde halkının çocuklarını kurtarmak için gelen muhteşem ve özverili ordunun kim olduğunu Türkiye’ye hatırlatıyoruz” şeklinde küstahlaşmıştı. İsrailli Bakan May Golan’ın “Muhteşem ve özverili” dediği İsrail ordusu, Türkiye deprem felaketiyle cebelleşirken yaptığı hırsızlıkla ön plana çıkmıştı. İsrailli kurtarma ekibi ZAKA’nın komutanı Binbaşı Haim Otmazgin, Antakya Sinagogu’ndan çıkarılan Ester Kitabı parşömenlerini çalıp, kendileriyle birlikte İsrail’e taşımıştı. Sonrasında yetkililer devreye girerek tarihi eseri geri almıştı.
İsrail’in: “Sonraki depremi konuşacağız.” uyarısı ne amaçlıydı?
Herhalde beklenen büyük İstanbul depremine atıfta bulunuyorlardı! Yaşanacak bir olay üzerinden Türkiye korkutulmaya çalışılmaktaydı. Anlaşılan, beklenen İstanbul depremini tetikleyeceklerini ima ediyorlardı! Veya yeni felaketlere yol açacaklardı. Çünkü İsrail yapıtında çok büyük bir felakete ilişkin bir görsellik vardı. Şimdi bunlar depremin zamanını nereden biliyorlardı? Yoksa kendileri mi hazırlayacaklardı?
Yaptığımız araştırmalara dayanarak söylüyoruz. 1968 yılında dönemin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Özbekistan’da bir deney yapmıştı. Oradaki boş petrol kuyularında şiddetli bombalar patlatmışlardı. O petrol kuyuları çok derinlere açılırdı. Ve bu patlamaların oradaki enerji birikimi olan fay hatlarını harekete geçirerek 8 şiddetinde depreme sebep olduğuna ilişkin bilgiler vardı.
Şimdi; İsrailliler, hazırladığı bu afişte böyle bir kapak veriyorlardı. Zaten HAARP diye bir teknoloji vardı. Amerikan devlet raporlarına girmiş durumdaydı. İyonosfer üzerinden radyo frekansları göndererek enerji birikimi olan fay hatlarını harekete geçirmekten bahsediyorlardı. Bununla ilgili birçok yabancı kaynaklı makale bulunmaktaydı.
Ayrıca İsrail’in bu küstah tavrı, Milli Çözüm Dergimizin 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Pazarcık Merkezli 11 ilimizi etkileyen büyük depremin suni tetiklemeler sonucu yaşandığıyla ilgili kuşkularımızı ve bulgularımızı da haklı çıkarmaktaydı!
Ama ellerinden geleni geri koymasınlardı… Ne yaparlarsa yapsınlar, büyük bir yıkımdan ve Allah’ın intikamından kurtulamayacaklardı… Başta öz vatanlarını, en barbar metotlarla işgal ettikleri mazlum Filistin halkının, işte bugün de yaşadığı acı feryadı… Ve son iki asırdır tüm yeryüzünde Siyonist dünya düzeninin fesatçı ve fırsatçı zorbalığına, zulüm ve sömürü çarkına, ahlâki ve ailevi tahribatına uğramış milyarlarca mağdurun ahı, elbette yerde kalmayacaktı. Çaresi yok, hiçbir güç İlahi takdire engel olamayacaktı ve İsrail yıkılacaktı!..
İsrail’in yıkılışı yakındır!
Gazze Şeridi’nde Siyonistleri şaşırtan bir olay yaşanmış, Siyonist askerleri için dua çağrısı yapmışlardı!
Gazze’de kısıtlı kara harekâtına başlayan İsrail ordusu kaynaklarından çarpıcı bir açıklama yapılmıştı. Gazze Şeridi’nde çok tehlikeli bir olay yaşandığını belirten kaynaklar, “Ayrıntıların yayınlanmasına sansürden dolayı izin verilmiyor, ordudaki askerlerimiz için lütfen dualarınızı yoğunlaştırın” ifadeleri kullanılmıştı. İsrail Ordu Sözcüsü Hagari, olayın gizemi sürerken, “Güçlerimizin güvenliğini sağlayarak rapor hazırlayacağız. Kamuoyuna sesleniyorum, dedikodu yaymayın!” uyarısında bulunmuşlardı. İsrail’deki askeri kaynaklar, Gazze Şeridi’nde çok tehlikeli bir olayın yaşandığını belirterek İsrail askerleri için dua istemeye başlamışlardı. Acaba Siyonist ve terörist başlarını böyle telaşlandıran hangi gizemli ve teknolojik durumlar ortaya çıkmıştı?
Umutla ve heyecanla bekleyin… 2024 yılının ilk yarısı bitmeden, Allah-u âlem İsrail’in burnu kırılmış olacaktır, inşaallah… Bunu hâşâ bir keramet olarak söylemiyorum…
Biz, olaylara: •Kur’an’ın gözlüğü ile, •Resulüllah’ın hadislerinin dürbünü ile, •Büyük İslam kutuplarının öngörüsü ile, ve •Erbakan Hocamızın müjdesi ve öğüdü ile baktığımızdan dolayı, şükür Allah bizi hep haklı çıkarıyor. Son 40 yılda, herkesten farklı ve aykırı düşündüğümüz en az 40 konuda, önemli ve tarihi hadiseler ve kişilerle ilgili saptamalarımızda, sürekli doğruyu bulmuş olmamız, işte bu temellere dayanıyor.
ESAM’ın tarihi bir toplantısında rahmetli Başbakanlarımızdan Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız, çağımızın dönüşüm projelerini şöyle açıklamıştı:
27 Mayıs 2006’da İstanbul Ali Sami Yen Stadı’nda muhteşem bir katılım ve coşkuyla kutlanan İstanbul’un Fetih Yıl Dönümü şöleninden bir gün sonra: Grand Cevahir Kongre Sarayı’nda ESAM tarafından düzenlenen ve İslam dünyasından yüzlerce devlet adamı ve ilim erbabının katılımı ile gerçekleşen, Milli Çözüm Ekibi olarak bizlerin de iştirak ettiğimiz “Müslüman Toplulukları ve Sorumlulukları” konulu ilmi konferansta Erbakan Hoca;
- İslam dünyasının ve insanlığın temel problemlerini ve sebeplerini,
- Kurtuluş çarelerini ve çözüm projelerini,
- Bunlarla ilgili yeni fikir önerilerini, fiili tatbikat örneklerini ve başarılı pratiklerini, çok akıcı bir dille ve çarpıcı misallerle anlatmıştı ve bunlar Milli Çözüm Dergimizde defalarca yazılmıştı.
Artık pilotsuz uçaklarımız hazırdı:
ASELSAN ve TAİ-TUSAŞ gibi Milli müesseselerimizin ve Teknoloji Araştırma Şirketlerimizin ürettiği pilotsuz uçakların yapımı tamamlanmış, dünyadaki örneklerinden daha üstün ve etkin konuma ulaşmışlardır.
Simülatör sistemiyle, bu uçakların kendisine zarar vermeden çok çeşitli denemeler rahatlıkla yapılmıştır. Bütün bunlarda seri imalat safhasına gelinmiş durumdadır. Her türlü silah ve teknolojik araç ve gereçler üretilip savunma ihtiyaçlarımız için hazırlanmıştır. Bütün bu özgün başarı ve birikimler, Şanlı Ordumuzun hizmetine sunulmuş bulunmaktadır.
a- Pilotsuz uçakların yanında her türlü bilgisayarlı savunma araç ve gereçlerinin,
b- Duvardan, kapıdan, mayınlı ortamdan, tel örgülü ve elektrikli manialardan aşan ve hedefine ulaşıp görevini yapan, yürüyen teknolojik böceklerin,
c- Ulusal ve uluslararası her türlü stratejik konuşma ve yazışmaları dinleyecek ve değerlendirecek, ama kendisi asla çözülmeyecek son sistem iletişim aletlerinin,
d- Düşman ülke ve örgütlerin elindeki bilgisayar sistemlerini, teknolojik projelerini, hıyanet ve saldırı girişimlerini, bunların çok özel ve gizli casusluk şebekelerini takip ve tahrip edici özellik ve yeteneklere sahip, sentetik ilaç kapsülleri benzeri, uzaktan kumandalı ve fark edilmesi imkânsız; bir nevi “suni cin” modellerinin… Bunların hepsinin:
e- Tasarım ve proje başlangıçlarını,
f- Model ve deneme safhalarını,
g- Seri üretim ve geliştirme aşamalarını gerçek ve örnek video çekimleriyle gösteren Erbakan Hoca’nın bu tanıtım filmleri, hayret ve hayranlık uyandırmış ve: “Ahir zamanda iyilerin cephesi Hz. Mehdi’nin, kötülerin ve zalimlerin cephesi Deccal’e karşı kutlu savaşında; barut ateş almayacak, silahlar patlamayacak” mealinde müjdelenen haberlerin nasıl hakikat olacağı böylece ispatlanmıştır. Şimdi, İsrail’in fırlattığı füzelerin dönüp kendi başında patlaması, Erbakan’ın harika projelerinin ilk yansımasıdır!
Herhalde düşman güçler ve emperyalist merkezler de bu kutlu gerçeklerin ve mutlu gelişmelerin farkındaydı ve telaşındaydı. Ama önünde sonunda Hak bâtıla, adalet barbarlığa galebe çalacak, inşaallah Türkiye merkezli yeni bir medeniyet inkılabı yaşanacaktı. Bütün bu teknolojik harikaların altyapısını hazırlayan Aziz Erbakan Hocamızı minnetle ve şükranla anıyor, Onun başlattığı tarihi devrim ve değişimin devam ettiğini hatırlatıyor ve pek yakında büyük zafere erişileceğini bekliyoruz.
[1] İçişleri Bakanı Şükrü Kaya tarafından 20 Ağustos 1937’de Başbakanlığa gönderilen ve Devlet Arşivlerinde muhafaza edilen, 27 Temmuz 1937 Bombay Chronicle gazetesinin bir nüshası. Not: O gazete bu haberi Hâkimiyeti Milliye Gazetesi, henüz “Ulus” adını almadanki nüshalarından almıştır.

Olaylara ve Sorunlara Şuurlu bir Bakış(İnsan endeksli-İslam merkezli); İlmî ve Millî bir Çözüm, Amacıyla kaleme alınan bu makalenin , üniversitesilerde Prof,Doç, Hocalarına , Doktora yapanından öğrencilerine kadar hepsine ders olarak okutulması çok önemle gerekmektedir.
Yüreğinize İmanınıza sağlık…👏👏👏
Herhalde düşman güçler ve emperyalist merkezler de bu kutlu gerçeklerin ve mutlu gelişmelerin farkındaydı ve telaşındaydı. Ama önünde sonunda Hak bâtıla, adalet barbarlığa galebe çalacak, inşaallah Türkiye merkezli yeni bir medeniyet inkılabı yaşanacaktı. Bütün bu teknolojik harikaların altyapısını hazırlayan Aziz Erbakan Hocamızı minnetle ve şükranla anıyor, Onun başlattığı tarihi devrim ve değişimin devam ettiğini hatırlatıyor ve pek yakında büyük zafere erişileceğini bekliyoruz.
Cumhuriyeti döndürdüler, tam çamuriyete
Milli ve manevi ne varsa, içten savaştı bunlar
Kimi din taciri kimi,dine düşman şiddetle
Kahraman kılıflı kaypak,aslen bozuktur bunlar!..
Tasmalı şu başlara bak,israile sadıklar
Ehli vicdan halkları,Filistine sahip çıkar
Bir avuç kahramanlar,siyon karizmasın çızar
Şanlı ceddimiz gibi İstiklal, Harbi yaparlar!..
Şeytan yahudiye sahip,çıktı, köksüz “Gargad”ler
İman imkana galip, oldu bakın ey körler
Artık kimse kurtaramaz,sizi siyon kahpeler
Bulutlar arkasından,Erbakan mührü çıkar
Milli Çözüm, Adil Düzen,sabahını mutlular!..
Demir Kubbe oldu, delik kubbe…
Yakında çok daha gizemli şeyler yaşanacak İnşAllah (:
Dünya bir araya gelse de HAMAS’lı kardeşlerimize diz çöktürecek babayiğit henüz ortaya çıkamamıştır. Ayaklarında terlikle, üstlerinde yırtık elbiseyle; saraylarlarda yaşayan kof kütüklere hem iman dersi hem insanlık dersi hem de adamlık dersi vermekteler. Korkak bir ömür yerine cesur bir haykırışı tercih eden kardeşlerimize Rabbimizin açık yardımını gözlerimizle görüyoruz. Kuduz israil’e ve onun şeref yoksunu uşaklarına hep birden Hakkın sillesini vuran yiğitlerin muzaffer olduğu günleri görmeyi de Mevlamız nasip eylesin.
Kur’an’ın gözlüğü, Resulüllah’ın hadislerinin dürbünü, Büyük İslam kutuplarının öngörüsü, Erbakan Hocamızın müjdesi ve öğüdü ile baktığı için, Allah Milli Çözüm’ü hep haklı çıkarıyordu.
Erbakan Hoca; İslam dünyasının ve insanlığın temel problemlerini ve sebeplerini, Kurtuluş çarelerini ve çözüm projelerini, Bunlarla ilgili yeni fikir önerilerini, fiili tatbikat örneklerini ve başarılı pratiklerini, çok akıcı bir dille ve çarpıcı misallerle anlatmıştı ve bunlar Milli Çözüm Dergimizde defalarca yazılmıştı.
İşbirlikçi hainler Hamas’ı ve Filistinli mazlumları koruyup kollama görünümüyle emperyalistlerin sinsi ve Siyonist amaçlarına hizmetkârlık yapmaktalardı.
Siyonistler ve işbirlikçi hainleri ellerinden geleni geri koymasınlardı… Ne yaparlarsa yapsınlar, büyük bir yıkımdan ve Allah’ın intikamından kurtulamayacaklardı… Başta öz vatanlarını, en barbar metotlarla işgal ettikleri mazlum Filistin halkının, işte bugün de yaşadığı acı feryadı… Ve son iki asırdır tüm yeryüzünde Siyonist dünya düzeninin fesatçı ve fırsatçı zorbalığına, zulüm ve sömürü çarkına, ahlâki ve ailevi tahribatına uğramış milyarlarca mağdurun ahı, elbette yerde kalmayacaktı. Çaresi yok, hiçbir güç İlahi takdire engel olamayacaktı ve İsrail yıkılacaktı!..
Önünde sonunda Hak bâtıla, adalet barbarlığa galebe çalacak, inşaallah Türkiye merkezli yeni bir medeniyet inkılabı yaşanacaktı. Bütün bu teknolojik harikaların altyapısını hazırlayan Aziz Erbakan Hocamızı minnetle ve şükranla anıyor, O’nun başlattığı tarihi devrim ve değişimin devam ettiğini hatırlatıyor ve pek yakında büyük zafere erişileceğini bekliyoruz.
İşte Hamas’ın başlattığı ve Siyonist zalimlerin aklını başından aldığı bu kutlu harekât, inşaallah İsrail’in sonunu hazırlayacaktı…
İsrail füzeleri geri dönüp kendi başlarında patlamış, Siyonistler ve terörist başları ortaya çıkan gizemli ve teknolojik durumlar karşısında telaşlanmaya başlamışlardı.
“(Ey Nebim!) Rabbinin (Kâbe’yi yıkmaya gelen kâfir Ebrehe’ye ve) Fil sahiplerine neler yaptığını görmedin mi? (Anlatayım mı?)
(Allah) Onların ‘tasarladıkları (hain ve hileli) planlarını’ boşa çıkarmadı mı?
Hani onların üzerine (sürü sürü) ebabil kuşlarını (ve uçan intikam araçlarını) yollamıştı.
Onlara gökten ‘pişirilip-sertleştirilmiş (kurşun misali) balçık taşları’ atıyorlardı.
Sonunda onları, yenik ekin yaprağı gibi kılmış (hepsini helak edip kırmıştı).” [Not: Bugün de Müslümanlara saldıran ve İslam’ın kökünü kurutmak üzere çeşitli hesaplar yapan zalim kâfirlerin (Ebrehe’nin Fil’lerine karşılık bunların) uçak, gemi ve füze FİLO’ları, inşaallah Ebabil kuşları benzeri ileri teknoloji harikaları ve Allah’ın nusret ve inayet zuhuratıyla darmadağın edilip yenilgiye uğratılacaktır.] (Fil Suresi)
mü’minleri başta zor koşullar olmak üzere her durumda cesur, gayretli, sabırlı ve mücadeleci yapacaktır.
“(Düşmanınız olan) Topluluğu (takip edip) aramakta (şerli merkezlere ve şeytani kesimlere karşı uyanık ve hazırlıklı olmakta, aleyhinize yazılan internet sitelerini ve gazeteleri araştırıp gerekli tedbirleri almak konusunda) gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı ve sıkıntı çekiyorsanız, şüphesiz onlar (düşmanlarınız) da sizin acı çektiğiniz gibi (çeşitli) acı ve sıkıntı(lar) çekiyorlar. Oysa siz (çok farklı ve şanslı durumdasınız çünkü), onların umut etmediklerini Allah’tan umuyorsunuz (dünyada zafer ve izzet, ahirette ise cennet bekliyor ve bunun huzur ve onurunu yaşıyorsunuz). Allah; (her şeyi, niyetinizi, gayretinizi ve teslimiyetinizi hakkıyla) bilip durmaktadır, Hüküm ve Hikmet sahibi olandır.” (Nisa: 104)
Mü’minlerin başarı ve zafer va’adine ve ahirete ilişkin ümit ve beklentileri; zayıf bir duygu değil, samimi ve kesin bir inanışın desteklediği ruh heyecanıdır. İmanın oluşumunda yeri bulunan ümit olgusu tasdik, samimiyet gibi diğer temel unsurlarla birlikte bulunacaktır:
“Her kim Allah’a kavuşmayı (O’nun va’adine ulaşmayı) umarsa, (acele etmesin) Allah’ın (tayin ve takdir ettiği) süresi gelmektedir. O (her şeyi) İşiten ve Bilendir.” (Ankebut: 5)
Herhalde düşman güçler ve emperyalist merkezler de bu kutlu gerçeklerin ve mutlu gelişmelerin farkındaydı ve telaşındaydı. Ama önünde sonunda Hak bâtıla, adalet barbarlığa galebe çalacak, inşaallah Türkiye merkezli yeni bir medeniyet inkılabı yaşanacaktı. Bütün bu teknolojik harikaların altyapısını hazırlayan Aziz Erbakan Hocamızı minnetle ve şükranla anıyor, Onun başlattığı tarihi devrim ve değişimin devam ettiğini hatırlatıyor ve pek yakında büyük zafere erişileceğini bekliyoruz.
YAHUDİ’NİN ŞEYTANLARI
Ey Siyonist şeytan, onmazsın1 asla
Ta Adem’den beri, itirazın var…
İtaat zor gelir, Tanrılık tasla
Gurur kibir gibi, bin marazın var…
Faiz fuhuş zulüm, mel’anet harsın2
İsrail’i kurdun, bitmedi hırsın
Köküne saldırdın, namus ve ırzın
İnanca ahlâka, kin garazın var…
Hak Dinleri bozdun, istismar huyun
Hain işbirlikçi, değirmen suyun
Şehvet kapitalizm, Şeytanlık kuyun
Vahşi komünizmle, ince zarın var…
Yahudi takımı, has kurmayların
Haçlı barbarları, korumaların
Münafık Müslüman, kiralık malın
Sanırsın sınırsız, imtiyazın3 var…
İnsan kılığında, nice Şeytanlar
Özgürlük savunur, bak şarlatanlar
Kendi kalesine, hep şut atanlar
Ey Şeytan ne bitmez, intisarın4 var…
Adil Düzen yoksa, adilik yaygın
Lanetli sistemde, Lutilik saygın
Maaş makam versen, gafiller baygın
Bu dünyaya sonsuz, ihtirasın var…
Güvenme bu devran, yıkılacaktır
Atom füzene ot, tıkılacaktır
Boş beynine kurşun, sıkılacaktır
Anlarsın ki yalnız, bir mezarın var…
Uçuruma kayar, bozuk freni
Erbakan çözmüştü, gizli şifreni
Milli Çözüm bağlar, bu şizofreni
Hak ettin ey zalim, intizarın5 var…
“Erdoğan Erbakan’ın, planı” diyen
O lanete uğrar, bil ebediyen
Bunların günahın, Hocay yükleyen
Süfyan; kusacağın, çok ifrazın6 var…
İmtihan gereği, ruhsat verilir
Zalim’e kâfire, fırsat verilir
Sonunda bize de, TÜRK-SAT verilir
Bilirim hey Alim, inkisarın7 var…
1- Onmazsın: İyileşmezsin, düzelmezsin.
2- Hars: Kültür, gelenek yapısı.
3- İmtiyaz: Ayrıcalık, üstünlük saplantısı.
4- İntisar: Öç alma, intikam duygusu.
5- İntizar: Kuşkulu bekleyiş.
6- İfraz: Salgı, kusuntu.
7- İnkisar: Kalp kırıklığı.
Siyonist şeytan şebekesi tüm işbirlikçiler ile birlikte, ateş güçlerinin tamamıyla ve tüm teşkilatlarıyla son kez çırpınırken yıkılmaz başedilemez zannedilen siyonist düzen çatırdamıştı. Tüm basın yayın ambargolarına ramen insanlık siyonizme karşı çıkmaya başlamıştı. Hatta Müslüman halklardan daha fazla tepki gösteriliyordu. Dünya kamu oyu siyonist çıbanın deşilmesi için artık hazırdı. “Allah’ın intikamı ve kahrı toplumların uyanışı şeklinde tecelli eder”.
Demir Kubbe sisteminin yanlış ateşlenen roketlerinden birinin İsrail tarafında yere düştüğü anlar videolara yansımıştı. İsrail ve ABD şaşkındı ve perişandı! Bu durum, Milli Çözüm’ün 25 yıldır; Erbakan Hocamızdan duyup aktardığı gerçekleri hatırlatmıştı.”Milli Çözüm’ün müjdelediği “Yeni Bir Dünya” düzeni kurulduğu zaman “Aziz Erbakan Hocamızın temelini oluşturduğu Üstad Ahmet Akgül Hocamızın hazırlıkları tamamlayıp yıllarca bu kutlu anın geleceğini müjdelediğini, eşsiz bir gayretle gayret ettiğini ” (duymayan kalmamıştı ve ) herkes bu gerçeği de hatırlayacaktı. Böylesine insanlığın hayrına vesile olacak tarihin en büyük zaferinden ve sevabından tüm insanımızın hissedar olması için; Üstad Ahmet Akgül Hocamızın gece gündüz hayırlı her yöntemle nasıl da gayret ettikleri de hatırlanacaktı.
Ülkemizde, bölgemizde, İslam aleminin de ve tüm yeryüzünde, farklı dinden ve görüşten, ama herkesin temel insan haklarına sahip ve saygın yaşayacağı ADİL BİR DÜZEN’in yeni bir medeniyet devrimini gercekleştirecek orijinal proje ve prensiplerin olduğu. bunları farklı dillere çevirip dağıtılan orijinal plan ve projelerinin yanı sıra bir de Adil düzenin formülleri hazırlanmıştı.insanlıgın kurtuluşu buna bağlıdır.
Aslında bütün mesele çocukların el feneriyle yaşlı dayının cıgarasını tutuşturması meselesidir.
Fıkra bu ya;
Yaşlı bir dede ağzına taktığı cıgarasını yakmak için bilgiç haşarı gençlerden ateş ister. Onlarda fırsat bu ya dedeyle eğlenelim diye ellerindeki feneri çıkarıp cıgarayı güya yakar gibi sigaranın ucuna tutar ve gülüşürler. Bu durum biraz uzun da sürer. Gençler güngörmüş yaşlı dedeye daha dayanamayıp ” Ya amca bu elektirik feneri bu cıgara yakmaz!” diye yine alaylı alaylı seslenirler. Yaşlı amca “evlatlarım ben de bunun cıgarayı yakmayacağını biliyorum’ fakat size ders olsun diye dakikalardır cıgara yakma numarasıyla sizin pilinizi bitiriyorum!” der ve toy gençlere ders verir.
Şimdi daha Hamas Elkassam Tugaylarının taktik sayılabilecek onurlu direnişinde İsrail’in pilinin bitmesi sonrası manzarayı sizler şimdiden halle seyredin.
Haydi iyi seyirler…