YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
692df7a94ca9f
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 8 6
Bugün : 46101
Dün : 38695
Bu ay : 46101
Geçen ay : 1284993
Toplam : 45734915
IP'niz : 216.73.216.151

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

Ahmet Akgül’ün Son Elli Yıldaki
ÇARPICI SAPTAMALARI VE ACI SONUÇLARI

4.4 32 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Subscribe
Bildir
16 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Üstadımız, senelerdir bir birinden ayrıştırılıp kutuplaştırılan parti ve kesimler arasında köprü olmuş ve onları Medine Sözleşmesindeki ortak birlikteliklerde toplamıştır. 

“Müminin ferasetinden korkun o baktığı zaman Allah’ın nuruyla bakar” hadisi Üstadımızda tezahür etmekte, kişilerin olayların röntgenini çekmekte onların nereye ne amaçla gayret ve çaba harcadıklarını anlayıp onları deşifre etmekteydi. Gerçek dava önderi şahsiyetlerin ve dava duyarlılığı taşıyan insanlarında yapması gereken haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır hadisinin tehdidiyle karşılaşmamak için üzerlerine düşeni yapma vecibesidir.

Davanın hatırına her türlü zorluğa göğüs gerebilmiş ve kimsenin karşı çıkmak şöyle dursun yapılan düzen ve tuzakları anlamaktan bile aciz oldukları anlaşılıyor. İmanları gereği yapılan bu haksızlık ve yanlışlıklara karşı çıkmaları gerekenler ne hikmetse Üstamıza karşı çıkıyorlardı. Farkında veya farkında olmadan şeytani odaklara nasıl hizmet ettiklerinin ispatıydı.

Peki niye mi bunları hatırlattık?..
İnşaallah çok yakın bir gelecekte öyle zuhuratlar yaşanacak ve öyle sırlar ortaya çıkacak ki, işte o günlerde, bugün dürüst takındığı ve dava dertlisi sanıldığı, Üstadımızı da tanıdığı halde, Ona karşı burun büken ve nankörlük edenlerin yarın yüzleri kızarsın, pişmanlık ve perişanlıkları artsın diye bunları yazdık… Ne o, yoksa Allah herkesten intikamını almayacak ve İlahi adalet yerini bulmayacak mı sanmıştınız?!”

Ahmet Akgül’ün Son Elli Yıldaki ÇARPICI SAPTAMALARI VE ACI SONUÇLARI – Milli Çözüm Dergisi

Erbakan Hocamızı, Üstadımız Ahmet Akgül Hocamızdan daha fazla sevdiklerini-tanıdıklarını ve O’nun yolundan gittiklerini iddia ederek, Ahmet Hocamıza düşmanlık ve hıyanet edenlerin-edeceklerin durumu, eteğiyle başını örtenlerin durumu gibi ahmakçadır.

Zaten, “Hıyanet”i “Erbakan sevgisi-hassasiyeti” kılıfına sarıp bürüyerek, Ahmet Akgül’e düşmanlık etmek şeytanın bile aklına gelmezdi…

Mesnevi’de geçen bir “mesel”de, kendini kaptan-ı derya zanneden sinek misali; kendi şeytani kuruntularına yenik düşen bu ahmaklar… 100 (bir de harfle yazalım: YÜZ) şaheser yazmış bulunan Aziz Üstadımıza hadsizlik ederek hangi derekelere düştüklerinin farkına acaba ne zaman varacaklar?

Biz bu durumu cahil cesareti ile izah edemedik; bu olsa olsa hain sefaletidir.

DAHA NE YAŞANACAKTA AKLINIZ BAŞINIZA GELECEK ALLAH AŞKINA? NEYİ BEKLİYORSUNUZ KİMLERE HİZMET ETTİĞİNİZİ NE ZAMAN ANLAYACAKSINIZ. HEP İŞ İŞTEN GEÇTİKTEN SONTA TÜH VAH EDİYORSUNUZ. SİZLERE FERASET EHLİ HİKMET EHLİ ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZ GERÇEKLERİ GÖZÜNÜZE SOKARCASINA HAKKI HAYKIRIRKEN DEMEDİĞİNİZİ BIRAKMIYORSUNUZ SONRA ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZIN HAKLILIĞINI YAŞIYORSUNUZ YAŞIYORUZ AMA İŞ İŞTEN GEÇİYOR. SİZİN BU HALLERİNİZ HEP SİYONİZMİN İŞİNE YARIYOR, ZULÜM ALTINDAKİ KARDEŞLERİMİZİN ÇEKTİKTEKİ ISTIRAPLAR OLARAK GERİ DÖNÜYOR. ADİL DÜZENE DAYALI YENİ BİR DÜNYANIN KURULMASI GECİKİYOR. RABBİM ŞUUR VERSİN GÖZLERİNİZİ AÇSIN, RABBİM HİDAYET FERASET VE DİRAYET NASİP EYLESİN.
“YA RABBİ BİZLERE HAKKI HAK OLARAK GÖSTER VE TABİ OLMAYI NASİP EYLE, BATILI BATIL OLARAK GÖSTER DEN KAÇINMAYI NASİP EYLE” DİYE DUA ETMEYİDE İHMEL ETMEYELİM İNŞALLAH. RABBİM AYAKLARIMIZI VE KALBİMİZİ SABİT KILSIN AYKALRIMIZIN KAYMASINA SEBEBİYET VERECEK YANLIŞLARA DÜŞMEKTEN BİZLERİ KORUSUN AMİN.

…De ki: “Hiç, kör olanla gören bir olur mu? Yine de tefekküre dalmayacak (ve gerçeği anlamayacak) mısınız?” (https://www.mealikerim.com/6/enam/50 )

Böylece bütün Nebilere (ve Hakk dava elçilerine), insan ve cinn şeytanlarından düşmanlar kıldık. Onlar birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözler fısıldaşırlar. (Hakka davetçilerle onların yakın çevrelerine yerleşmiş bazı şeytani ekipler, sanki birbirlerine güveniyormuş tavrıyla sahte iltifatlar yağdırırlar.) Rabbin dileseydi (izin vermeseydi, elbette) bunu yapamazlardı. Öyleyse onları (Hakk dine ve hizbe sızmış insan suretli şeytanları) yalan olarak uydurmakta oldukları iftiralarıyla baş başa bırak. (Seyret ki sonları nasıl olacaktır!) [Not: Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette belirtildiği gibi, insanlar; 1- Ya Hizbullah=Allah’ın Tarafgirleri, Destekçileri, Partisi ve Ekibi olmaktadır. (Bak: Maide: 56), 2- Ya da; Hizbüşşeytan=Şeytanın Tâbileri, Destekçileri, Partisi ve Ekibi olmaktadır. (Bak: Mücadele: 19)]( https://www.mealikerim.com/6/enam/112 )

ELBETTE YAŞANANLAR SADIKLARIN SEÇİLMESİ AÇISINDAN ÖNEM ARZ EDİYOR, VE İNŞALLAH YERYÜZÜNDE ADİL DÜZENE DAYALI YENİ BİR DÜNYAYI DA AZİZ ERBAKAN HOCAMIZIN EN SADIK TALEBESİ VE TAKİPÇİSİ ÜSTAD AHMET AKGÜL ÖNCÜLÜĞÜNDE KURULACAKTIR.VE ZATEN 1980 YILINDA AZİZ ERBAKAN HOCAMIZ BUNUNBÖYLE OLACAĞINI TRT DEKİ BİR PROGRAMDA ŞU SÖZLERLE İFADE ETMİŞLERDİ;

“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki:
TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU;
Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması,
Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması
ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!”
Prof. Dr. Necmettin Erbakan
(TRT Basın Toplantısı, Yazarlar soruyor – Nisan 1980)

Öncelikle belirtmek gerekir ki; muhterem Ahmet hocamız bütün uyarılarını kimse ahiretini tehlikeye atmasın diye yapmaktadır. Zaten gerçek dost da insanların ahiretini düşünendir. Uyarılarını hem ihanet edenlere hem de bunlara uyanlara yapmıştır. Ahmet hocamızın uyarılarında Kur’an dışı, Hadisi şeriflere muhalif bir tek söz bulan varsa beri gelsin. Adil Düzenin kurulup tüm mazlumların huzur bulması, dünyanın yaşanabilir bir yer haline gelmesi ve herkesin hakkını alması için gayret etmemizi nasihat etmesi, bunu yaparken de Rabbimizin rızasının dışına çıkmamamız için gerektiğinde şefkat dolu bir sertlikle uyarmasından daha doğal ne olabilir. Ümmetin acı halinin sorumluluğunu üzerinde ve yüreğinde hissetmesinin en doğal sonucu bu değil mi?
Kendimin de şahit olduğu bir ortamda Ahmet hocamızdan helallik isteyenler maalesef çeşitli menfaatler karşısında savrulmalar yaşamıştır. İşte bu savrulmaların olmaması için bizi ciddiyete, disipline ve çalışkanlığa teşvik eden bir insana hürmet etmek gerekirken, O’nun uyarılarını ciddiye almamak çoğu zamanda saygısızlık yapmak kişilik bozukluğunu göstermez mi?
Tüm dünyada huzur sağlayacak olan ve bize Aziz Erbakan Hocamızın mirası olan “Adil Düzen”in tanıtılması, yaygınlaşması ve uygulanmasına yönelik Ahmet hocamızdan başka ciddi gayret gösteren kim var? İşte Erbakan hocamızın mirasına sahip çıkmak böyle olur.

Yakında siz de gerçeği bilecek ve anlayacaksınız!

Aziz Erbakan Hocamızın izinden ve partilerinden…
İnsani hedeflerinden ve vicdani kanaatinden…
Manevi cesaret ve ciddiyetinden; Allah’ın hidayet ve inayetiyle asla şaşmamış, Hak’tan caymamış, kutlu gayesinden ve gayretinden asla yılmamış…
Teklif edilen çok cazip siyasi makamlara ve dünyevi imkânlara asla kulak asmamış, sade ve vakur yaşamını hiç elden bırakmamış, hatta farklı ve aykırı partililer ve kesimler arasında ve ortak değerler etrafında Milli birlik ve dirlik eksenli bir Milli Mutabakat arayışından hiç yorulmamış, bilgin ve mücahit bir insan tanıyoruz; Üstad Ahmet Akgül…

Dinimize, devletimize ve milletimize yönelik yıkıcı ve yozlaştırıcı girişimlerin sahibi olan bedbaht insanları herkesten on yıllar önce farkına varıp uyaran…
Tüm zulüm, nifak ve hıyanet cephesine karşı, bunca dışlanmaya, düşmanlığa, hakaret ve haksızlığa rağmen hâlâ dimdik durabilen Ahmet Akgül üstadımızdı…
Dava hatırına ve susan dilsiz şeytan olmamak adına, bunların hepsine ve aynı süreçte en okkalı ve oturaklı yanıtları yazıp konuşan ve Hak için elini ateşe sokan tek kişi, yine Ahmet Akgül üstadımızdı…

Herhalde Ahmet Akgül üstadımızın bugün söyledikleri ve müjdeleyip bekledikleri de ve inşaallah çok yakın bir gelecekte, aynen ortaya çıkacak, haddini bilmezlerin ve erdemsizlerin yüzleri kızaracaktır!..

Ahmet Akgül üstadımızın dinimize, devletimize ve milletimize yönelik yıkıcı ve yozlaştırıcı kişiler ve girişimlerle ilgili uyarıları karşısında hırçınlaşan ve hırpalamaya kalkanlar…
Ahmet Akgül üstadımızı tanıdığı halde, Ona karşı burun büken ve nankörlük edenler…

“Bunlardan önceki (zalim)ler de (mü’minlere) tuzak kurmuşlar (şeytanca hile ve hesaplar yapmışlar)dı. Fakat bütün tuzaklar Allah’ındır. (Allah kâfirlerin oyunlarını boşa çıkaracaktır.) Allah herkesin ne yaptığını ve ne kazandığını çok iyi bilir. Ve pek yakında o kâfirler akıbet yurdunun (dünyada kutlu ve mutlu sonucun ve ahirette ebedi huzurun) kimin olacağını (izzet ve iktidarın kime kalacağını) bilecek (ve görecek)lerdir.” (Ra’d Suresi 42. Ayet)

“(Kur’an’da ve Peygamber lisanıyla bildirilen) Her haberin gerçekleşeceği bir “müstekar” (karar kılınan bir zaman ve mekân) vardır. Yakında siz de gerçeği bilecek (ve anlayacaksınız).” (En’am Suresi 67. Ayet)

“(Ey Nebim ve takipçileri!) De ki: “Ey kavmim, üzerinde bulunduğunuz duruma (ve tüm imkânlarınıza) göre (elinizden geleni) yapın (ve geri koymayın); elbette Ben de (görevimi) yapıp durmaktayım. Artık (Kur’ani ve Nebevi haberlerin hak olduğunu) yakında bilip öğreneceksiniz!” Zümer Suresi 39. Ayet)

“Ey kavmim, (artık) yapabileceğiniz her şeyi yapın (hiç çekinmeyin). Şüphesiz ben de (var gücümle) çalışacağım, (yapmam gerekenleri elbette yerine getireceğim. Sonunda) aşağılatıcı azap kime gelecektir ve asıl yalancı kimdir, yakında bileceksiniz. (Haydi) Siz de gözetleyip durun, (çünkü) ben de sizinle birlikte gözetleyip beklemekteyim.” (Hûd Suresi 93. Ayet)

“De ki: “Ey kavmim, bütün imkânlarınızla çalışıp (elinizden geleni) yapın; şüphesiz ben de (görevimin gereğini) yapıyorum (yapacağım). Yakında (kutlu) sonuç diyarının (ülke ve dünya iktidarının) kimin olacağını, bilip-öğreneceksiniz. Gerçekten zalimler (şeytani amaçlarına ve) kurtuluşa ermeyeceklerdir.” (En’am Suresi 135. Ayet)

“De ki: “Herkes (merak ve endişe içinde) gözetlemektedir; (ey inkârcılar ve münafıklar) siz de gözleyip-bekleyip durun (bakalım)!.. Sonunda, dümdüz (dosdoğru) yolun sahipleri kimlermiş ve gerçek hidayete (ve İlahi inayete) ulaşan kimlermiş, pek yakında öğrenip bilmiş olacaksınız!” (Tâhâ Suresi 135. Ayet)

“Şimdilik (gaflet ve hıyanet ehlini) bırak, onlara aldırma ve “Selamet olsun” diyerek (oyala!) Artık onlar yakında (gerçeği görüp) bilecek ve anlayacaklardır!” (Zuhruf Suresi 89. Ayet)

“Ve onları seyret ki; (zalimlerin hezimetini ve acı akıbetini, mücahit mü’minlerin ise galibiyet ve hâkimiyetini) yakında göreceklerdir.” (Sâffât Suresi 175. Ayet)

Allah herkesten intikamını alacak ve İlahi adalet yerini bulacaktır!

Öncelikle kıymetli yazara inancının gereği olarak bu makaleyi kaleme alan Yakup Bey’e böylesi hakikatleri yazıp bizlere ulaştırdığı için çok teşekkür ediyorum tebrik ediyorum. Yakup beyin ; “ÜSTAD AHMET AKGÜL’ÜN ÖZGEÇMİŞİ VE ÖĞRETİLERİ ” adlı eserini de dikkatlice okunmasını tavsiye ediyorum..! ( https://www.adildunya.com.tr/ustad-ahmet-akgulun-ozgecmisi-ve-ogretileri/ )

Çok ustaca ve profesyonelce rolünü yerine getiren MÜNAFIK VE HAİN tipleri tanımak ve deşifre etmek, yetmez onların halk arasında her türlü itibarını saygınlığını hürmet edilirliğini inanılırlığını yok etmek ve münafık -hainlerin tüm negatif durumlarını yakın çevresine ve diğer dış çevrelerine de ilan edip iyilerin gözünü açmayı – uyanmasını başarmak, iyilerin gözündeki perdeyi kaldırmak günümüzde Aziz Erbakan Hocamızın en sadık talebesi takipçisi devamı olan MİLLİ ÇÖZÜM – ÜSTAD AHMET AKGÜL sayesinde olmaktadır. EY MÜNAFIKLAR VE HAİN KARAKTERLİLER UNUTMAYIN :Erbakan’ın mübarek şahsına, davasına ve manevi mirasına Milli Çözüm – Üstad Ahmet AKGÜL sahip çıkmaktadır! . Milli Çözüm Mehdiyet ve Mesihiyet Devriminin hizmetkârıdır! Hak ile Bâtılı, mü’minle münafıkı en net ve mert şekilde ortaya koyan Milli Çözüm, hikmet ve hakikat aynasıdır!

Ve o türlerine yine sesleniyoruz ve haykırıyoruz : Devran Milli Çözüm’ündür!
Çatlasanız da, patlasanız da, kin ve hasedinizden kıvranıp dursanız da… Beklenen ve müjdelenen zafer ve şeref MİLLİ ÇÖZÜM’e ait olacaktır!.. İşte bizzat Aziz Erbakan Hocamızın o tarihi ve talihli hatırlatmaları:
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki; TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU; Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!”

BAKARA SURESİ 9. AYET
Onlar (münafıklar, sözde) Allah’ı ve iman edenleri aldattıklarını (zannetmektedirler); oysa onlar, sadece kendilerini aldatmaktadırlar ve (ama bunun) şuurunda değillerdir. (Çünkü Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışanlar, ancak kendilerini kandıran kimselerdir.)
(BAK: http://www.mealikerim.com )

” Kader inancı insanı, hasetten fesatlık dürtüsünden kurtarır!.. Kader inancı, insanı teslimiyete ve tevekküle ulaştırır. İhlasın samimiyetin dayanağı kadere imandır..! ”
(Üstad Ahmet AKGÜL)

Yazılan isimlerin hepsinin yamukluklarını en başından beri söyleyen kim var ?? Bunların tahribatları hakkında milletimizi, teşkilatlarımızı uyaran kim var ?? Bu uyarılara, sert ve net duruşa rağmen sayısız iftiraya, cezaya, terk edilmeye uğrayan kim var ?? Bunca imtihana rağmen en ufak bir yılgınlık göstermeden hala doğruları en net bir şekilde yazmaya devam eden kim var ?? Yetmez !! Meal-i Kerim’i hazırlayan, Adil Düzeni yazan anlatan, Peygamberimizin hayatını en anlamlı ve anlaşılır şekilde bizlere öğretmeye çalışan, teşkilatları eğitmeye çalışan, hepimizle tek tek ilgilenen, ahiretimizi dert edinen KİM VAR ??

Bu kümede yalnızca AHMET HOCAM kalmaktadır. Allah kendisini daha iyi anlamayı, yazdıklarını daha çok kavramayı, duruşunu ve karakterini algılamayı ve örnek almayı, hayatımızda tatbik etmeyi nasip etsin. Adil Düzen sevdalısı, Meali Kerim bağımlısı, Allah’ın Kulu, Peygamberin (sav) ümmeti bir mücahid olarak hayatımızı devam ettirmeyi ve sonlandırmayı bizlere nasip etsin. Allah hocamızdan razı olsun..

Hakk; değişmeyen, dönüşmeyen, özelliğini ve güzelliğini yitirmeyen doğrular ve değerler anlamını taşır. Bunlar, her zaman ve her ortamda gerekli ve geçerli olan ve kendisine ihtiyaç duyulan kurallardır.
Hakk: Fıtrata (yaratılış esaslarına) mutabık ve muvafık (uygun) olan, doğal ve sosyal yasalardır.
Bâtıl ise; sabit ve sağlam temelleri bulunmayan, sürekli değişime ve dönüşüme uğrayan, hükmü ve hikmeti bozulup yozlaşan ve sonunda boşa çıkan düşünce ve davranışlardır.
Hakk’ta; tutarlılık, duyarlılık ve devamlılık vardır. “Bâtıl”da ise; fırsatçılık, fesatçılık ve istismarcılık öne çıkmaktadır. Bu nedenle tarih boyunca tüm BÂTIL yollar, HAKK’ın yozlaştırılıp çarpıtılması, istismar ve suiistimale sapılması şeklinde ortaya çıkmıştır. 
Hakk: Akli, ilmi, vicdani, İslami, ahlâki, Kur’ani ve insani değerlere dayanır. Bâtıl ise, nefsani, şeytani, hayvani dürtülerden kaynaklanır. 
BÂTIL’lar, adları farklı olsa da, tatları aynıdır!
Ancak 55 yıldır hiç değişmeyen, Haklı ve hayırlı çizgisinden vazgeçmeyen MİLLİ GÖRÜŞ=MİLLİ ÇÖZÜM çizgisi de vardır!  
Aziz Erbakan Hocamızdan, bugün Ahmet Akgül Üstadımıza:
“Önce ahlâk ve maneviyat, sonra mutlaka ağır sanayi ve yaygın kalkınma!” diye 60 yıl önce çıkılan bu kutlu yolda, daha ilk günkü hedef ve projelerden bir milim sapmadan devam etmek HAKK’a tutunmanın en açık ispatıdır. 

Cıfıtları Tanımanın ve Zehirli Fikirlerinden Kurtulmanın Tek Yolu;
Üstad Ahmet Akgül Hocamızı Tanımak ve Dinlemekti!

Hz. Peygambere ve her asırda Onun izinde yürüyen kimseye; gerçeği fark ettiği halde ısrarla saldırıp çok inatçı Yahudiler gibi “cühud”luk, yani cıfıtlık ve fesatçılık yapanların olacağını En’am 33 ayeti kerimeden biliyoruz.  

 Cıfıtları tanımak ve onlara karşı sorumluluklarımızı kuşanmak, Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de her mümine emredilmektedir.  

Cıfıtlardan habersiz olmamız, Kur’an’dan ve Peygamber Efendimizin hayatından da habersiz olduğumuzu gösterir.  

Makaleden anlaşıldığı üzere; Hak davaya Aziz Erbakan Hocamıza karşı açık ya da gizli şekilde şeytanca düşmanlık eden hiçbir cıfıt, Üstad Ahmet Akgül Hocamızın elinden kurtulamamıştır. Müslümanları zehirleyen sinsi fikirlerini dahi tespit etmiş, cühutların ağızlarını büzmüş, onları etkisiz bırakmıştır. Evet O vazifesini tarihin altın sayfalarına geçecek bir feraset ve gayretle, tek başına yerine getirmiştir.  

Siyonistler, işbirlikçiler, cıfıtlar ve onların oyuncağı hâline gelmiş ahmaklar, Üstad’ın karşısında tek tek perişan olmuşlardır. Öyle ki, Üstadımızın yayımlanan yüzü aşkın eserinden birine dahi itiraz edememiş, kadınlar hamamı dedikodusundan öteye geçemeyen soytarıkları ise çaresizlik ve acizlik içinde kıvrandıklarının göstergesiydi.

Hak Dava Nedir? 
Nasıl savunulur?
Erbakan Hocamızın mücadelesinin farkı!

** Hak dava nedir? Neresidir?
Her dönemde hak dava ve lideri çeşitli badireler atlatmaktadır. Bu sünnetullah gereği böyledir. Dönemin zalimlerince ve kalabalıklarınca, hepsince ortaklaşa “en ciddi tehdit ve tehlike” sayılan ve aleyhinde resmiyete dökülmemiş fiili bir ittifak kurulan ve şeytan şürekasınca asla sahip çıkılmayan ve destek olunmayan, hatta dağıtılmaya-kapatılmaya çalışılan hareket ve şahsiyet” hangisi ise Hakk davanın adresi orasıdır.

Hucurât 7
Ve bilin ki Allah’ın Resulû (Sünneti, hayat sistemi ve Nebevi prensipleriyle her zaman) içinizdedir. Eğer O, birçok işlerde sizin (keyfinize ve nefsi beklentilerinize) uysaydı, elbette sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici kılıverdi ve size inkârı, fıskı ve isyanı (Hakk davadan kopmayı) çirkin gösterdi. İşte onlar, (imanı ve İslam’ı seven, inkârı ve isyanı çirkin gören Müslümanlar) Hakk yolu bulmuş (irşad olmuş) kimselerdir. [Not: “Hakk dava”: İslami hükümler ve insani hedeflerle kurulan, Kur’an’a ve Sünnet’e dayalı bilimsel ve evrensel bir Adil Düzeni amaçlayan; inkârcılardan münafık din istismarcılarına, sağcılardan solculara, dış odaklardan işbirlikçi iktidarlara (kendi aralarında çıkar çekişmesi ve taassup hasetleşmesi yaşansa da) hepsince ortaklaşa “en ciddi tehdit ve tehlike” sayılan ve aleyhinde resmiyete dökülmemiş fiili bir ittifak kurulan ve şeytan şürekasınca asla sahip çıkılmayan ve destek olunmayan, hatta dağıtılmaya-kapatılmaya çalışılan hareket ve şahsiyet hangisi ise, işte her asırda Hakk Davayı O temsil etmektedir.]

Hucurât 15
(Hakiki) Mü’minler ancak o kimselerdir ki: Allah’a (Kur’an’ın hükümlerine) ve Resulûne (Hz. Peygamberin öğretilerine tamamen ve samimiyetle) iman getirirler; sonra hiçbir kuşkuya (ve korkuya) kapılmadan (ve asla Hakk’tan caymadan) mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihat ederler. İşte bunlar, (iman davasında) sadık olanların ta kendileridir. [Not: Demek ki Hakk hâkim olsun ve adil bir düzen kurulsun da tüm insanlık huzura kavuşsun diye, mallarıyla canlarıyla ve bütün imkânlarıyla çalışıp çabalamayanlar veya dünyalık heves ve hesaplarla haklı davalarından yan çizip batıl yollara kayanlar ve Batılılara yaslananlar, iman şuurunu ve hidayet huzurunu kaybedecektir.]

Hucurât 16
(Cihat mesuliyeti ve mecburiyeti kendilerine ağır gelenlere) De ki: “Allah’a dininizi(n kurallarını ve kulluk imtihanını kazanma şartlarını) siz mi öğreteceksiniz? (Yoksa nasıl Mü’min ve makbul olacağınızı Kur’an’dan ve Resulûllah’tan mı öğreneceksiniz?) Oysa Allah, göklerde ve yerde olanları (ve sizin kuruntu ve kaytarmalarınızı) bilir. Allah, her şeyi Bilendir.”

Hucurât 17
(Ey Resulûm, bazıları) Müslüman oldular (ve bir takım hizmet ve fedakârlıkta bulundular) diye (gelip başına kakmak niyetiyle) Sana minnet etmektedirler. (Başlarına gelen sıkıntıların sorumluluğunu Sana yüklemektedirler.) De ki: “Müslümanlığınızı bana karşı minnet (konusu) etmeyin. (Hizmet ve ibadetlerinize karşılık dünyalık makam ve menfaat beklemeyin, kendinizi ayrıcalıklı zannetmeyin!) Tam tersine, sizi imana yönelttiği (küfür ve kötülükten çekip çevirdiği) için Allah size minnet edip (verdiği nimet ve faziletlerin şükrünü isteyebilir). Eğer doğru sözlüler (ve temiz özlüler) iseniz (bunu böyle kabullenmeniz gerekir.)”

Hucurât 18
Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını (görünmeyen tüm sırlarını) bilir. (Sizlerin her türlü niyet ve gayretinizden de habersiz değildir; hak ettiğiniz karşılığı elbette verecektir. Ancak Rabbinizi kendinize borçlu zannetmek büyük bir gaflet ve edepsizliktir) Allah, yaptıklarınızı Görendir.

İsrâ 81
De ki: “(Artık) Hakk geldi, bâtıl zail oldu. Hiç şüphesiz bâtıl sürekli yok olucudur. (Çünkü Hakk gelince bâtıl batacak, Güneş doğunca karanlık kaybolacaktır.)”

**Peki Hak Dava nasıl savunulur?

Prof.Dr. Necmettin Erbakan Hoca Bir Seminerde Şu Misali Anlatmıştı:

Farz et ki sen Hz. Peygamber (sas)’in Bedir Savaşını yaptığı gün o civarda develerini güden bir çobansın.

Efendimiz Aleyhissalat Vesselam ile Ebu Cehil taraftarları Bedir Kuyuları yakınında savaşa tutuşmak üzereler…
Eğer, sen 

“Şöyle bir yüksek tepeye çıkayım da yaşanan savaşı seyredeyim” dersen kâfirler zümresinden olursun.
Eğer, “Yarabbi, bunlardan kim haklı ise ona yardım et” diye dua edersen, yine kâfirlerden olursun. Çünkü sen bu dünyaya hangisi haklı, hangisi haksız bilmek için gönderilmişsin. 
Bu ayırımı, haklı-haksız, hak-batıl ayırımını yapamayan mümin olamaz.
Eğer,
“Yarabbi, Peygamberin Hz. Muhammed (sas)’a yardım et
, onu muzaffer kıl” diye dua edersen günahkâr bir fâsık olursun. Çünkü o dua etme zamanı değil, eyleme geçme anıdır.

Eğer hakiki bir mümin isen yapacağın şudur: 

Olaydan haberdar olur olmaz, 
yerinden öyle bir fırlayışla fırlayacaksın ki,
savaş alanına kadar birkaç kez yüzüstü yere kapaklanacaksın. Eline ne geçerse, ne bulursan onunla saldıracaksın!”..

**Peki Erbakan Hocamızın mücadelesinin farkları nelerdi?

Erbakan Hocamızın; Hz. Âdem (AS)’dan günümüze kadar, insanlık tarihinde hiçbir şahısta görülmeyen farklılıkları.
Peygamberlik (Nübüvvet ve Risalet) Allah’ın özel tayin ve takdiridir, en yüce mertebedir. Peygamberlik makamına çalışarak ulaşmak mümkün değildir. Ancak aşağıdaki gibi farklı bir özellik olarak şu tespitlerin yapılması münasiptir:
1- Hz. Adem (AS)’dan bizim Peygamberimize (SAV) ve Efendimizden bugüne kadar Erbakan dışında hiçbir zâtın karşısında; Hristiyan’ından Yahudi’sine, putperestinden ateistine tüm kâfirlerin ve din istismarcısı münafık kesimlerin böylesine ortaklaşa düşman olarak birleştikleri görülmemiştir.
2- Tarih boyunca hiçbir zâtın düşmanlarının; ekonomik, siyasi, teknolojik ve askeri yönden Erbakan Hocamızın düşmanları kadar güçlü oldukları tespit edilmemiştir.
3- Tarih boyunca Erbakan Hocamız dışında hiç kimse; İslam Birliği Teşkilatı, İslam Ortak Pazarı, İslam Kültür İşbirliği Teşkilatı, İslam Dinarı, İslam Savunma Paktı gibi evrensel kurumları ve bunlarla ilgili kuralları hazırlayabilmiş değildir. “Adil Düzen” projeleri de Hocamızın bir eseridir.
4- Hz. Adem (AS)’dan günümüze kadar; kendi içinden ve çevresinden; makam ve imkân sağladığı, Bakan ve Belediye Başkanı yaptığı, meşhur edip öne çıkardığı kimselerce, Erbakan Hocamız kadar hıyanete uğrayan başka bir zât bilinmemektedir.
5- Tarihin hiçbir döneminde, Erbakan Hocama yaptıkları düşmanlık karşılığı hıyanet edenler böylesine yüksek makam ve imkânlarla ödüllendirilmemiştir. Ona hıyanetin; nicelerine Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlık ve Belediye Başkanlığı kazandırdığı inkâr edilemez bir gerçektir.  
6- Siyonist şer cephesinin yüzyıllardır hazırladıkları ve bütün dünyayı hegemonyaları altına soktukları askeri silah sistemlerini boşa çıkartacak, ama çok ucuza mal olacak ve toplu tahribat ve katliamlara yol açmayacak teknolojik bilgi ve projelere sahip ve bunların önemini ve gereğini müdrik Erbakan dışında hiç kimse görülmemiştir.
7- Efendimizden sonra gelen İslam Âlimlerinin pek çoğunun sözleri, eserleri ve isimleri şer cepheleri ve Siyonist merkezler tarafından istismar edilebilmiş; onlarla ilgili konferans, seminer ve anma etkinlikleri düzenlenip, kendi şeytani hedefleri yolunda yararlanmaktan çekinmemişlerdir. Ancak ERBAKAN Hocamızın hiçbir sözünü ve projesini istismar edip, kendi hesapları ve çıkarları doğrultusunda kullanmaya girişememişlerdir.
İşte Erbakan gibi, Rahmanilerin umut yıldızı, şeytanilerin ise korkulu rüyaları olan;İslam dünyasının ve mazlum insanlığın kurtuluşu adına, ne O’ndan önce, ne O’ndan sonra, ciddi, gerçekçi ve cesaretli plan ve programlar ortaya koyabilen hiç kimse -ne ülkemizde, ne yeryüzünde- çıkmamış bulunan bir Zât’ın, şuurlu ve sorumlu talebesi ve takipçisi olmak Milli Çözüm Ekibinin en büyük şansı ve şerefi sayılmalıdır.
Dış odakların ve içerideki adamlarının, hâlâ her fırsatta Erbakan’ın aziz hatırasına ve tarihi programlarına sataşmaları ve bunları gözden düşürmeye ve gizlemeye çalışmaları, bunlar yetmezmiş gibi Fehmi Çalmuk gibi bazı eski Milli Gazete yazarlarının: “Erbakan, Şeyhlerinin ve M. Zahit Kotku Hz.lerinin sayesinde ve yönlendirmesiyle tarihi girişimlerine başlamış ve başarmıştır…” (Yani asıl marifet ve meziyet onlarındır.) “Tayyip Erdoğan da Erbakan’ın devamıdır ve Onun yolundadır…” veya “Tayyip Erdoğan’ın karşı çıkılan bazı irtibat ve icraatlarını Erbakan da yapmıştır…”kanaati oluşturmak için yazıldığı sırıtan kitapları da (ki bunlar yanlış yorumlanan ve çarpıtılan bazı doğrulardır.) Ondan hâlâ ne denli korktuklarının ve kurtulmaya çalıştıklarının bir kanıtıdır. Bu mel’anet ve hıyanet odaklarının “Erbakan’ı öldürmek yeterli değildir, üzerine beton dökmemiz gerekir” itirafları da bu derin kuşkularını yansıtmaktadır. Erbakan Hocamızın, Adil Düzen ve İslam Birliği Projelerine; Irkçı emperyalizmin üstün silah sistemlerini geçersiz kılacak harika teknolojik girişim ve müjdelerine,asıl sahip çıkması, tabana ve topluma anlatması gereken Partinin ve Vakfın, bu konulara hiç değinmiyor olması veya üstünkörü geçiştirmeye çalışması da, üzerinde dikkatle ve ibretle durulması gereken bir yaklaşımdır.

https://www.millicozum.com/mc/2018/mayis-2018/erbakanin-farkliliklari-ve-seytani-odaklarin-firildaklari/

İŞTE ;
HİDAYET
FERASET
DİRAYET.

Herdaim hakkın yanında ,zalimin karşısında olmuş mezalimlerini de yüzlerine vurmuş ,bu en büyük cihadı yaparken iblisin “hüsnüzan etmeliyiz ,ağabeylerimize itimat ve itaat etmeliyiz” gibi yaldızlı fısıltılarına zerrece tenezzül etmemiş,canlı kanlı ,sözleri, eylemleri ,yaşantısıyla müminlere en mükemmel örnek;

CİHANŞUMUL KUTLU LİDER dir

AHMET AKGÜL

Temel esaslar bünyesinde bir elde kalem bir elde neşter olunca muhakkak sonunda temeli sağlam köprü kurulacaktır

Hakka ve İman Ehline, Önderlik ve Öncülük!

İman ehli olan kimliklere ve kişiliklere Rehberlik ve Önderlik etmek, büyük Şahsiyetlere büyük sorumluluklar yükler. Bununla birlikte böylesi Zatlar yalnızdır!
Aslında Onu, kimse görevlendirmemiştir de.
Görevini kendisi almış ve belirlemiştir.

Çünkü O Öncüdür,Önderdir.!

Önder kandırmaz, kanmaz, yutturmaz yutmaz! Gerçeğe duyarlı olan kalpleri, bir ırmağın akışı gibi yönlendirip, Hakka ve doğruya inandırır. Hakkı ve doğruyu bizzat onlara gösterir.!
Öncü ve Bilge şahsiyet, medeni cesaretin gerçek sahibidir.. Bu cesaret onun için bir kahramanlık falan değil, en doğal bir Vasıftır.
Ancak şartlar, koşullar öyle zorlayabilir ki, o medeni cesaret Kahramanlığa da dönüşür ve dönüşecektir de Allahın iradesiyle !
Bu durum, O kahramanın en gerekli görevlerindendir.
Rehber ve Öncü şahsiyet, kardeşlerinin, bağlılarının da ötesinde, toplumunun ve hatta tüm insanlığın iyiliğini, hayrını kendi iyilik ve çıkarlarının üzerinde tutar..
Bu vasıf, Üstadımız Ahmet Hocamızın en bariz özelliği ve fedakarlıklarının başında gelir. Yakınen şahit olduğumuz yaşam ve imkanları zaten ortadadır.
Böylesi bir öncünün, yarım asrı aşkın zorluklarla, ithamlarla, ötekileştirmelerle, yalnızlıklarla, iftiralarla, alaycı yaklaşımlarla, imkansızlıklarla içiçe, yüksek bir kemalat niteliğine, bizim gibileri(!) ulaştırma derdinde olması ve çırpınması bile, Onun büyüklüğünün delillerinden değil midir?
Zaman geçiyor.. Ömür bitiyor.!
Gözlerimizi açarken, Gönüllerimizi de artık Hakka ve Hakkın dostuna tam olarak açmamızın zamanı gelip ,geçiyor da!

Milli Görüş ve yakın Tarihi ortada ,Tespitler hem yerli hemde yerinde,

Bir insan vücudunda aniden halsizlik, bitkinlik yorgunluk bayılma olduğunda.? İlk yardım da bulunan tokat atma gereği duyar..

veya Kalp krizi geçirdiğinde ilk yardım ekibi onu hayata geri döndure bilmek için ona göğsüne elektro şok verebiliyor…

Erbakan Hocamızı başlattığı Dava HAK DAVASIDIR.

Aksini düşünenler, Hocamız Hayattayken zaten ayrıldılar..

Ayrılıp gidenlerin yeri belli..!?
Konuştukları kelamları’da belli…!?
Kalanların yeride belli..!

Erbakan hocamıza karşı atılan adımları, Tek Tek farkeden Ahmet Hocamız Müdahale etmiş ve haklı çıkmıştır.. MÜMİN ODUR Kİ; HEM SERTDİR, HEMDE MERTTİR..

TESBİT VE DUA
Ve böylece her Hak davada olduğu gibi 11 büyük badire atlatılmış imtihan eleği yaklaşık 50 yıldır büyük çakıl taşlarından sona küçüğe doğru elemiş, beyaz pirincin içindeki beyaz taşların ortaya çıkmasıyla 12’nci evre gerçekleşmişti.
Ya Rabbi herkeste olan azgın nefis her an bizlerde de var. Bizleri muhafaza eyle. Sadakat ve samimiyetimizi kaviy ve kabul eyle. Ve bütün bu nankörlük akibetine düşmekten Senin İzzet ve Kudretine sığınırız.
Amin…

Allah rızası dışında
Hiç bir makam ve dünyalık istemeden,
En uç konularda hakkı söylemekten çekinmeden, en azılı ve güçlü düşmanlara hemde en güçlü oldukları donemler de meydan okumak
Her yiğidin harcı değildir cumlesiyle izah edilemez.

Er kişinin harcıdır.

Bir kişinin harcıdır

Pir kişinin harcidir

Picture of Yakup GÖZÜBÜYÜK

Yakup GÖZÜBÜYÜK

YORUMLAR

Son Yorumlar
16
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...