YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6629ac12bf0b6
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 6 4 4
Bugün : 5871
Dün : 28016
Bu ay : 593323
Geçen ay : 453014
Toplam : 23372287
IP'niz : 3.16.15.149

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

IGMG’NİN ASLINI İNKÂRI

VE

MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN YOZLAŞTIRILMASI

        

İslam Topluluğu Milli Görüş, Almanya’da Bir İmamı Siyonizm Karşıtı Sözleri Nedeniyle Görevden Almıştı!

Avrupa’da faaliyette bulunan İslam Topluluğu Milli Görüş (IGMG), Siyonizm karşıtı söylemleri nedeniyle Almanya’da bir imamı görevden almıştı. Oysa o imam, Siyonizm’le Yahudileri birbirinden ayırmıştı. Görevden alınan imam, Mayıs 2021’de sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda “İsrail’i, Filistinlilere ‘soykırım’ yapmakla” suçlamıştı. İmam paylaşımında ayrıca, İsrail’in soykırım benzetmesi yaptığı eylemlerini: “Almanya’da Yahudilere yapılanlarla” aynı olduğunu vurgulamıştı.

Görevden alınan Bonn İmamı Ensar Işık, Mayıs 2021’de sosyal medyada yayınladığı bir saatlik videoda, “Yahudiliğe de karşı değiliz. Herkesinki kendine. Ama biz Siyonistlere karşıyız. Maalesef, Siyonistlerin yüzde 99,9’u Yahudi” saptamasını yapmıştı. İmam ayrıca Yahudilerin, kıyameti başlatmak istediğini hatırlatmıştı.

IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş, İmam Ensar Işık’ın yayınladığı video için, “İfadeler Yahudi aleyhtarı ve kabul edilemez. Derhal imamla iletişime geçtik ve videonun daha fazla yayılmasını durdurmasını istedik. Video hemen silindi ve editoryal ekipte bir kopyası var” sözleriyle kahramanlık taslamıştı.[1]

Bekir Altaş, “IGMG bölge derneğinin, Işık hakkında disiplin soruşturması başlattığını ve atılması muhtemel yasal adımların araştırıldığını” da açıklamıştı. İmam Işık ise; perşembe günü (27 Ocak 2022) düzenlenen toplantıda, yaptığı yayın için özür dilemek zorunda bırakılmıştı. Oysa bu imam; Kur’ani ayetlere, tarihi ve fiili gerçeklere tercümanlık yapmıştı. Demek ki IGMG ve Genel Sekreteri Kur’ani gerçeklerin açıklanmasından bile rahatsızdı!?

“Fachtagung – Muslime und die Islamischen Föderationen in Österreich im Politischen Fokus” (Sempozyum – Siyasi Odakta Avusturya’da Müslümanlar ve İslam Federasyonları); başlığıyla paylaşılan videolar sosyal medyada yayılmıştı. Bunun üzerine Konya’da Mehmet Sıtmapınar kardeşimizle irtibat kurularak, Avrupa temsilcimiz Süleyman Bey’den kısa tercümesi alınmıştı.

Özet olarak videoda; sempozyumda konuşulanlardan, Süleyman Bey tarafından Sıtmapınar arkadaşlarımıza aktarılanlar şunlardı:

Avusturya’da, antisemitizm üzerinde yapılan bir panelde gazeteciler ısrarla Hamas hakkında ne düşünüyorsunuz diye sorular soruyorlardı. Bekir Altaş isimli IGMG Genel Sekreteri de;

“Vereceğim cevabı 1980’li yıllarda olsaydı veremezdim. Ama şimdilik rahatlıkla verebilirim. Hamas siyasi bir oluşum değildir, legal bir oluşum değildir, tamamen terör unsurlarına bağlı bir terör şebekesidir. Terörist bir harekettir!” gibi talihsiz laflarla ve Siyonist ağzıyla HAMAS’ı suçladıktan sonra:

“Erbakan’ın da olumlu yönlerini alacağız, ama olumsuz yönlerini almayacağız! Onun her yönünü almak zorunda değiliz” ifadelerini kullanmış ve gerçek ayarını ve amacını ortaya koymuşlardı.

Kur’an’daki Siyonist Yahudilerle İlgili Ayetleri Yok mu Sayalım?

Sade ve dürüst Yahudilerle, Siyonist ve ırkçı-emperyalist Yahudiler elbette ayrı tutulmalı ve sadece fesatçı ve fırsatçı zalim kesimler hedef alınmalıdır. Ama zalim güç odaklarına yaranmak için Siyonizm’i konuşmayı bile engellemeye çalışanlar, ya korkak ve Dilsiz Şeytan kafalıdır veya kiralık takımıdır. Bu tıynetsiz tiplere ve dejenere edilmiş Milli Görüş döküntülerine sormak lazımdır:

Şimdi, sizin gibilerin ve Efendilerinizin hoşuna gitmiyor ve işine gelmiyor diye, şu Ayet-i Kerimeleri Kur’an’dan çıkaralım mı?

“Yahudiler: ‘Allah’ın eli sıkıdır’ diyerek (iftira attılar ve haddi aştılar. Bu yüzden) Onların elleri bağlansın! (Ve bağlandı; cimri, bencil ve rezil insanlar yapıldı.) Ve söylediklerinden dolayı Allah’ın lanetine uğrasınlar! Hayır, bilakis; O’nun (Allah’ın) iki eli açıktır, nasıl dilerse (ve Keremine yakışır şekilde) infak eder. Andolsun Rabbinden Sana indirilen (Kur’an-ı Kerim), onlardan çoğunun taşkınlıklarını ve inkârlarını ziyadeleştirir. Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Her ne zaman savaş çıkarmak amacıyla bir fitne ateşini alevlendirmek isterlerse, Allah-u Teâlâ, onların yaktıkları ateşi (sonunda) söndürecektir (ve Yahudiler şeytani amaçlarına erişemeyecektir). Halbuki onların âdetleri her zaman yeryüzünde fesada sa’yü gayret etmektir. (Oysa) Allah-u Teâlâ, fesat çıkaranları asla sevmemektedir.” (Maide: 64)

“İsrailoğullarından inkâr edenlere (ve sürekli kötülüğü planlayıp yürütenlere) Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet edilmiştir. Bu, (hidayetlerinin kararması ve lanete uğramaları, İlahi hükümlere) isyan etmeleri ve haddi aşıp (İslami ölçüleri değiştirmeleri) sebebiyledir.

Ki, onlar yapmakta oldukları münker (çirkin) işlerden birbirlerini sakındırmıyor (haksızlık ve ahlâksızlıklara göz yumuyor ve kılıf uyduruyor)lardı. Bu ne kötü bir davranış biçimiydi.” (Maide: 78-79)

“Sen onların milletlerine (Siyonist ve emperyalist emellerine ve zulüm düzenlerine) tâbi olmadıkça Yahudi ve Hristiyanlar, kesinlikle Senden (ve Ümmet-i Muhammed’den) asla razı olacak (memnun kalacak) değillerdir. (Eğer Yahudi ve Hristiyanların zalim takımı, Müslüman bilinen kimselerden razıysa ve yardımcı oluyorsa, anlayın ki bunlar, kendilerinin güdümüne girmişlerdir.) De ki: Şüphesiz (tek) kurtuluş ve huzur yolu, Allah’ın yoludur (Peygamberin sünneti ve sistemidir). Eğer Sana gelen bunca ilimden (ve Kur’ani haber ve hükümlerden) sonra onların (yani Siyonist ve emperyalist odaklara yanaşanların) hevâlarına (ve şeytani arzularına) uyacak olursan, (artık) Senin için Allah (tarafın)dan ne bir dost, ne de bir yardımcı kalıverir.

Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar, (ayetleri anlamaya ve uygulamaya çalışanlar, Siyonist ve emperyalist zalimlerden uzak duranlar var ya) Ona (gerçekten) iman edenler işte bu kimselerdir. Kim de Onu (Kur’an’ı) inkâr (ve itiraz) ederse, artık işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.” (Bakara: 120-121)

Gelelim, “Erbakan’ın Olumsuz Yönleri” İddialarına!..

Bizim inancımıza göre Peygamberler dışında, Sahabe-i Kiram da olsa, Evliya da tanınsa ve Ulema’dan da sayılsa, her insanın; herhalde bazı hataları olacaktır. Ancak bu hataların, hem maksadına, hem de kapsamına bakmak lazımdır. Önce Kur’an’a, Resulüllah’a, akla ve vicdana dayanarak; fıkhi, siyasi ve ekonomik konularda ilmi tespit ve tahlillerde bulunan kimselerin, doğruyu yakalamaları durumunda iki, yanıldıkları konularda ise bir sevap aldıkları hususunda ulemanın ittifakı vardır.

Kaldı ki, Erbakan gibi İslam ve insanlık âlemine, kutlu ve umutlu çığırlar açmış ender ve önder şahsiyetler hakkında: “Onun olumlu yanlarını alır, olumsuz yanlarını bırakırız!..” gibi temelsiz ve terbiyesiz laflar, Erbakan’ın tüm olumlu ve onurlu çabalarını ve programlarını da töhmet altına alan, tüm doğrularının bile yanlış olabileceği kanaatini kafalara sokan kasıtlı bir yaklaşımdır. Bunun yerine, Erbakan’ın hangi gayret ve girişimlerinin “olumsuz ve yanlış” olduğunun sıralanması lazımdır ki, bunlara gerekli ve yeterli yanıtlar verme imkânı sağlansın…

Şimdi Bay Bekir Altaş!..

• Erbakan’ın; Milli Görüş Hareketini başlatması, vatanımızdaki ve Avrupa’daki sahipsiz ve ezilen insanlarımızın haklarını araması ve onlara huzur ve şuur sağlama çabaları mı yanlıştı?..

• Erbakan’ın; akla, vicdana, Kur’an’a ve bilimsel doğrulara dayalı ve temel insan haklarına saygılı ADİL DÜZEN projeleri mi olumsuz ve hatalıydı?

• Erbakan’ın; İslam Birliği’ni oluşturma, ama Batı ile de, onurlu ilişkiler kurma çabaları ve D-8 başarısı mı yanlıştı?

• Erbakan’ın; yerli ve milli kalkınma atılımları ve Türkiye’yi fabrikalarla donatmaları mı hatalıydı?!..

• Yoksa Erbakan’ın; tüm insanlığın baş belası olan Siyonist sömürü ve zulüm çarkına ve ırkçı emperyalist fesatlıklarına karşı, toplumları uyarması mı olumsuz bir davranıştı?

Evet bunları belirtin ki, hem ayarınızı ve amacınızı anlayalım, hem de cevaplarınızı vermiş olalım.

Yoksa Erdoğan’ı aklamak için mi, Erbakan hakkında böyle soysuz ve sorumsuz ithamlarda bulunulmaktaydı?

• 20 yıldır faizli dış borçla geleceğimizi karartan ve ülkemizi rehin konumuna sokan… Ve kof çıkışlarına rağmen faizsiz düzenle ilgili hiçbir adım atmayan…

• Haçlı AB dayatmalarıyla Zina’yı suç olmaktan ve ceza almaktan çıkaran… (12 Ekim 2004 Resmi Gazete) Hatta 20 Şubat 2018’de bunun çok yanlış olduğu itirafında bulunan, ama düzeltilmesi için hiçbir adım atmayan…

• Eşcinsellik dahil her türlü cinsel sapkınlığı meşrulaştıran ve kolaylaştıran İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’ni (11 Mayıs 2011’de) imzalayan ama halkı oyalamak için, yıllar sonra bunu feshettiğini açıklayan… Ancak 14 Mart 2012 tarihinde SP dışındaki bütün partilerin ittifakıyla 6284 sayılı kanunla İstanbul Sözleşmesi’nin bütün hükümlerini yasalaştırıp uygulayan…

• Loto, toto, piyango, at yarışı, it yarışı… gibi her çeşit kumarı yaygınlaştıran…

• İslam Birliği’ni ve D-8 girişimini canlandırmak yerine, Haçlı AB kapısında nöbet tutan ve tüm hakaret ve haksızlıklarına katlanan…

• Görünüşte ve sözde Filistin yanlısı davransa da, gerçekte Siyonist Herzog’u Krallar gibi ağırlayacak kadar duyarsız ve tutarsız davranan…

• Sanayiden tarıma, üretim yerine faizli borçla hazır tüketime dayanan, şimdi ülkemizi ekmeklik buğdaydan, sıvı yağa kadar Rusya’ya ve dışarıya bağımlı hale taşıyan ve toplumun yarısına yakınını sosyal sadakaya mahkûm bırakan…

Sn. Recep Tayyip Erdoğan için de; “Olumlu yanlarına sahip çıkarız, ama olumsuz ve yanlış icraatlarına karşı çıkarız!..” gibi bir cümle kuracak ciddiyet ve cesaretiniz var mıydı?

Avrupa IGMG’nin “Erbakan’sız Milli Görüş” Safsatası

1961’de Türkiye ve Federal Almanya arasında imzalanan “Türk İş gücü Anlaşması’nın” yürürlüğe girmesiyle Türkiye’den Almanya’ya iş gücü göçü artık resmiyet kazanmış ve Türkiyeli işçiler için büyük bir umudun adı olan bu anlaşma ile Almanya’ya göç hızlanmıştı. 70’li yıllara gelindiğinde ise, iş gücü göçünün resmen durdurulmasıyla Avrupa’daki ülkelerde ikamet hakkına sahip olanlar ise, Aile Birleşimi Vizesi ile birlikte, eşleri ve çocuklarının da Almanya’ya gelme serüvenleri başlatmıştı. İlk zamanlarda ülkelerine geri dönme eğiliminde olan Türkiyeli işçiler, artık tedricen misafirlikten yerleşik hayata geçmişler ve Almanya’daki yaşam tarzlarını da bu mecburiyete göre şekillendirmeye mecbur kalmışlardı.

Nitekim Almanya’da camilerin kurulması ihtiyacı da bu mecburiyet ile birlikte ortaya çıkmıştı.

Ancak, maalesef sefil ve sahipsiz insanlarımıza “Mark yumurtlayan tavuk” gözüyle bakan işbirlikçi ve taklitçi hükümetler, Avrupa’ya gönderdikleri işçilerimizin ve ailelerinin manevi ve ahlâki ihtiyaçlarını hiç hesaba katmamış ve hiçbir girişimde bulunmamışlardı. İşte bu önemli boşluğu dolduran ve açtıkları camilerde gurbetçilerimizi koruma altına alıp ruhen doyuran ve böylece onların Milli ve manevi boşluklarını dolduran da yine Erbakan Hocamız ve öncülük yaptıkları Milli Görüş Teşkilatları olacaktı. Her durumda ve her konumda: “Hayırlara motor, şerlere fren!..” olma gayretiyle yola çıkan ve işte Devletin ve çeşitli Dini cemaatlerin bile Avrupa’daki insanlarımıza sahip çıkmalarına öncülük yapan ve vesile olan ERBAKAN ZİHNİYETİNDEN ve Milli Görüş çizgisinden sapanların sonu elbette hüsran ve pişmanlıktı!

Evet, bu dönemlerde Almanya’daki bu camilerin ve cemiyetlerin oluşmasında Milli Görüş Teşkilatları öncü rol oynamışlardı. Hatta, Devlet ve Diyanet bile Milli Görüş korkusundan bu konuya el atmışlardı. Yani 1960 ile 1980 arası 20 yılda Avrupa’daki garibanlarımızın manevi sorunlarına eğilen ve gerekli tedbirler geliştiren sadece Erbakan’dı ve Milli Görüş Teşkilatlarıydı.

Münferit çabalarla kurulan cami cemiyetleri, söz konusu dönemde Almanya’daki Türk İslam Birliği adı altında toplanmış ve bu ziyaretlerle birlikte Almanya’daki cemaatlerin Türkiye’deki Milli Görüş hareketiyle bütünleşme süreci yoğunlaşmıştı.

Milli Selamet Partisi’nin (MSP) milli ve yerli kalkınma hamleleri ve özellikle şanlı Kıbrıs Zaferi, masonları ve dış odakları kuşkulandırmıştı. Derken Konya’da 6 Eylül 1980 günü gerçekleşen Kudüs Mitingi, 6 gün sonra Ordu’nun yönetime el koyduğu 12 Eylül Askeri Darbesi’nin de başlıca gerekçelerinden biri sayılmıştı. Bütün kesimlere yapılan işkence ve baskılardan Milli Görüşçüler de nasibini almış ve Akıncılar’a mensup birçok isim Avrupa’ya kaçmak zorunda kalmıştı.

Türkiye’de 80 darbesi sonrası baskılar arttıkça, Almanya’da Müslümanların daha keskin bir ideolojiye kaymaları, kasıtlı olarak kışkırtılmıştı.

O dönem Iraklı bir cerrah olan Dr. Yusuf Zeynel Abidin, Necmettin Erbakan tarafından kendisiyle irtibatlı teşkilatların Genel Başkanı olarak görevli kılınmıştı. Dr. Yusuf Zeynel Abidin; Arapça, Türkçe ve Almanca dillerine hâkim ve Müslüman Kardeşlerin ılımlı kanadıyla bağlantılı bir insandı.

Türkiye’deki 12 Eylül sonrasında rejim, güya Almanya’da Türk toplumundaki “radikalleşmenin” önüne geçebilmek ve Türkiye kökenli göçmenleri devletin istediği sınırlarda tutabilmek adına Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı, Milli Görüş gibi ortaya çıkan diğer yapılarla mücadele edecek; ama Almanya’da yasal bir dernek statüsünde faaliyet yürüten DİTİB’i kurmuşlardı. DİTİB’e bağlı cemiyetlerde uzun yıllar askerin vesayet etkisi Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği vasıtasıyla hissedildiği bir süreç yaşanmıştı.

Bu arada Diyanet’in tek tip Müslüman oluşturmak isteyen devlet anlayışına başkaldırı olarak Milli Görüş, artık tam bir çatı kurum olarak faaliyetlerini yoğunlaştırmıştı. 90’ların başından itibaren Türkiye’deki Refah Partisi’nin (RP) başarıları ile cemaat büyümüş ve Milli Görüş Teşkilatlarının çatı örgütü Avrupa’da yeniden yapılandırılmıştı.

Bununla beraber teşkilatta hâlâ yönetici konumunda olan birinci nesil için Türkiye’de siyasi bir alan açılmış, bazıları Avrupa’daki teşkilatları bir kariyer basamağı olarak kullanmıştı. Süreç Avrupa’da bu şekilde ilerlerken, Türkiye’de RP iktidarın ortağı olmuş ve Erbakan’ın iktidar sürecinde efsane hizmetler başarılmıştı. RP ve DYP hükümeti kurulduğu dönemde koalisyon sözleşmesinde bazı konularda ödünler verildiği ve hükümetteyken temel ilkelerden vazgeçtiği gerekçesiyle, malum ve mel’un odaklarca “tavizsiz İslamcılık ve şeriatçılık” kılıfıyla Milli Görüş’ü parçalama çabaları kışkırtılmıştı.

Neticede postmodern bir darbe ile alaşağı edilen Erbakan Hoca, Türkiye siyasetinden silinmeye çalışılmış, tamamen haksız ve dayanaksız bahanelerle RP kapatılmıştı. Böylece Avrupa’da yaşamını sürdürenlerin gelecek tahayyülü, Türkiye’deki Milli Görüş hareketinin düşünce dünyasından sıyrılma adımları atılmaya başlamıştı. İkinci neslin Almanya’yı benimseme aşamaları ve Türkiye’deki Milli Görüş iktidarı ile ortaya çıkan hayal kırıklıkları ile iş entelektüel bir mücadeleye dönüşmüş durumdaydı.

1999’da Necmettin Erbakan Hocanın yeğeni Mehmet Sabri Erbakan yönetimi devralmış ve özellikle 11 Eylül 2001 sonrası Avrupa’da Müslümanlara baskının arttığı bir dönemde, Milli Görüş’ü rayından saptırıcı çok sinsi adımlar atmaktan sakınmamıştı. Artık Avrupa’da Milli Görüş hareketi, Almanya’da sosyalize olmuş ikinci nesil tarafından yönetilmeye başlanmış ve ikinci nesil RP iktidar deneyimi sonrası ve Türkiye’deki Milli Görüş hareketini merkeze alan düşünceyi bir kenara bırakma eğilimi yoğunlaşmıştı.

Avrupa’daki Milli Görüş Teşkilatı, bu yeni kadrolarla birlikte gelecek projeksiyonunu belirgin bir şekilde Avrupa merkezli oluşturmaya başlamışlardı. Aslında bu Erbakan’dan ve Milli Görüş esaslarından da uzaklaşma çabalarıydı.

Artık bu ikinci nesil Avrupa’da yaşayan Müslümanların vazgeçmedikleri “toplumsal tanzim” iddialarını, yaşadıkları ülkelerin anayasal düzenlerinin çizdiği sınırlar içerisinde kendilerine özgü değerlerle ortaya koyuyorlardı. Bu yeni arayışı ya da “toplumsal tanzim denemesi” konusunu Prof. Dr. Werner Schiffauer derinlemesine irdelemiş ve bu bağlamda önemli bir kitap yayımlamıştır.

Schiffauer “Nach dem Islamismus” isimli eserinde bu teşebbüsü, Avrupa’daki Milli Görüş Teşkilatının kurucu neslinin İslamcı mirasıyla başa çıkmaya çalışan Almanya’da sosyalize olmuş ve eğitim almış ikinci neslin, Alman anayasal düzeni içerisinde “İslam’ın ve siyasetin rolünü yeniden tanımlama” olarak açıklamakta ve ikinci neslin bu sorgulama ya da hesaplaşma girişimini “post-İslamcı arayış” olarak tanımlamaktadır.

Yeğen Erbakan ile başlayan, Yavuz Çelik Karahan, Oğuz Üçüncü ve diğer aktörler tarafından sürdürülen bu yeni anlayışın gelişmesi gayretine Türkiye’de büyükler iyi bakmamış ve bu gidişi durdurmaya çalışmışlardı. Erbakan’ın vefatından çok kısa bir süre önce, Türkiye’deki gelişmelerin de etkisiyle ve Erbakan’a sadakatsizlik ithamları ile “post-İslamcı arayışın” en önemli aktörleri, Avrupa’daki Milli Görüş Teşkilatlarından uzaklaştırılmış ve zamanla saf dışı bırakılmışlardı. Bu süreci müteakiben yeni bir yönetim görevi devralmıştı.

2011 yılına gelindiğinde icazeti tekrar Erbakan Hoca’dan almış yeni bir yönetim kadrosu Avrupa’daki İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) teşkilatlarının dümenine geçmiş bulunmaktaydı. Yeni yönetimin, teşkilatın idaresini ele aldığı ilk yıllarda, artık Türkiye’deki Milli Görüş hareketi ile olan sorunları mazide bırakmıştı ve böylece de Avrupa’da neşv-ü nemâ bulmuş post-İslamcı damar nihayet kurutulmuş olmaktaydı.

Ancak; Post-İslamcı arayışın sonu olarak telakki edebileceğimiz bu yeni dönemde ise paradoksal bir yönetim anlayışı ortaya çıkmıştı.

Bir taraftan Türkiye ile uyumlu olduğu gözlemlenen bu yeni yönetim anlayışı, diğer taraftan gerek Türkiye hükümetinin gerekse Milli Görüş hareketinin müdahalelerinden rahatsızlığını Almanca neşredilen sert açıklamalarında dile getirip, Almanya kamuoyuna yönelik teşkilatın depolitize olması (siyasi faaliyetlerden uzaklaşması) gerektiği konusunu gündeme taşımışlardı.

Sonunda, IGMG Genel Sekreteri Alman Die Welt gazetesine verdiği demeçleriyle, “teşkilat olarak artık Erbakan Hoca’nın antisemitik söylemlerini tartıştıklarını ve gerekli adımları attıklarını, hatta İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) teşkilatının, Milli Görüş hareketiyle yollarını ayırdığını” da basın yoluyla açıklamışlardı.

Geçmiş dönemde de Post-İslamcı kanadın, Erbakan’ın başta Siyonizm eksenli ifadelerini, Yeni ve Adil Bir Dünya hedeflerini eleştiren açıklamaları vardı; fakat bu kanadın hiçbir zaman direkt “Erbakan’la yolumuz ayrıldı” açıklamalarına hiç rastlanmamıştı! İşte bu şeref de Bekir Altaş’a ve Sn. Erdoğan’a kalmıştı!

Avrupa’daki Milli Görüş hareketinin son dönemde kamuoyuna verdiği mesajların içeriğini nasıl okumak gerektiği konusuna gelince, yapılabilecek en önemli tespit; geçmişte Almanya’da Müslümanları ilgilendiren meselelerde Anayasa ile örtüşmeyen uygulamaları, kanunları ve karar vericileri kıyasıya eleştiren, gerektiğinde hukuka müracaat eden ve hukuki kanallar tükendiğinde tavrını net bir biçimde sivil itaatsizlik yoluyla ortaya koyabileceğini açıktan ifade eden post-İslamcı kanadın aksine; bugün Almanya, Fransa ve Avusturya gibi ülkelere karşı nötr bir tavır takınan, sorunlara karşı olumsuz tavır alıyormuş gibi davranan, ama tartışma yaratacak reflekslerden geri duran, Müslümanları ilgilendiren problemlere sadece yüzeysel tepkiler koyan; fakat eylemleriyle yaşadıkları devletlerin tepkilerini üzerine çekmemeye çalışan bir yönetim tarzı oluşturmuşlardır. Bu manada post-İslamcılığın temel savı olan “toplumsal tanzim iddiasını”, riskli tartışmaların dışında kalarak depolitize olmak ve nötr olmak suretiyle yok eden yeni bir yönetim anlayışı işbaşındadır.

‘Gelinen bu noktada, üstelik Erbakan’ın vefatından tam 11 yıl sonra neden şimdi hesaplaşmaya gerek duyulmaktadır?’ sorusunun cevabı, aynı zamanda Avrupa Milli Görüş hareketinin gelecek perspektifi ve zihniyet dejeneresi ile alâkalı önemli ipuçlarını da barındırmaktadır.

Aslında Avrupa’da yaşadıkları devletlerle problemli ilişki istemeyen gerekçeli, yani teslimiyet gayeli anlayışın, başta Erbakan mirasıyla hesaplaşma, ve kurulu dünya düzeniyle uyuşma amacı taşıdığı sırıtmaktadır.

Peki, Avrupa’da Milli Görüş hareketi sürekli bu beklentileri yerine getirince, yeterince “sivil” bir sivil toplum hareketi olacak mıydı?

Veya bu şekilde Almanya, Avusturya veya Fransa ile krizler sonlanacak mıydı?

Ve hatta Almanya’da ya da diğer ülkelerde geçmişte olduğu gibi tekrar “yaşanılan ülkeye sadakat meselesi” gündeme geldiğinde, Milli Görüş hareketi geçmişte olduğu gibi yeniden özgün bir tavır ortaya koyacak mıydı?

Ve son olarak; genel seçimler yaklaştıkça Türkiye ile doğal olarak var olan bağlar sorunsallaştırılırsa, Sivil Toplum yetisi yara almış bir teşkilat bu süreci yönetmeyi başaracak mıydı?

Neticede pragmatist davranan, hukuki mücadele içerisine girmeye yanaşmayan ve daha da önemlisi entelektüel hesaplaşmalardan kaçarak güya Avrupa ülkeleriyle sorunsuz ilişki arzulayan bu teslimiyetçi yaklaşım; başta bu yapıya artık genç nesilleri çekememe gibi ağır sonuçlarının olacağını ve teşkilatın bu şekilde adım adım içinin boşalacağını da öngörmek lazımdır.”[2]

“Biz Milli Görüş gömleğini çıkardık!..” “Artık FAİZ’in bir dünya gerçeği olduğunu kavradık!..” ifade ve itirafları ile Erbakan’dan kopma ve Haklı davasına hıyanete kalkışma karşılığı iktidara taşınan ve 20 yılda yaptıkları derin ekonomik, sosyal ve ahlâki tahribatlarla Türkiye’mizi 1,5 trilyon dolar dış borçla rehin konuma taşıyan ve geleceğimizi karartan Erdoğan’ın Avrupa’daki takipçilerinin de, maalesef aynı marazlı mantıkla yozlaştıkları açıktı…

 


[1] https://medyascope.tv / Kaynak: Die Welt – 31 Ocak 2022

[2] (Independent Türkçe – 27 Şubat 2022 – Aydın Enes Seydanlıoğlu. Düzeltme ve eklemelerle)

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
24 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Recep K.

Geldi Milli Çözüm, Artık Hesap vakti
Bir ot anlatır, görmeyi bilene
İnsan denir mi, bakıp görmeyene
Bülbül konar mı, dikenli gevene
Geldi Milli Çözüm, artık kıyam vakti.

Dava Dediğin sadakat yeridir
Hain olan, Şeytan askeridir
Dersin almayan, mutlak delidir
Geldi Milli Çözüm, artık hesap vakti.

Erbakan, marifet dilin konuşur
Siyonist israil, onu görüp bozuşur
Münafıklar Hakk varken batıla koşuşur
Geldi Milli Çözüm, yakın “Sabah”* vakti.

Bütün insanlığın hakkını korur
Nerede zalim görse tokmağı vurur
Adil Düzen bu, akan sular durur
Geldi Milli Çözüm, artık zafer vakti.

* “…Onlara va’ad olunan (azap) sabah vaktidir. (Ve artık) Sabah da yakın değil midir?” Hûd Suresi – 81

Süleyman

Şüphemiz yok
Aziz Hocamız uzaya fırlatılacak bir füzenin zeminin 1derecelik bir sapma gözle görülmez ama bu açı kayması atılan füzenin hedefine ulaşmayacağını belirtiyorlar. Aynı bunun gibi temel esaslarımızda yapacağımız ufacık bur sapma bizi Allah muhazafa Hak davamızdan sapmatırabilir.
İnsanlığın tek kurtuluş reçetesinin Milli Görüş’ün yani Aziz Erbakan hocamızın izinden giderek sağlanabileceğini bilen sinsi siyonizm her yerde olduğu gibi avrupada da bunun için gereken çalışmalarını yapmış zahirende hedefine ulaşmış gibi gözüksede bu Hak davanın gerçek sahibi olan Yüce Rabbimiz elbet Türkiyedekilerinin de Avrupadakilerininde hedefini boşa çıkartacak, Düzeni ve sistemini yeryüzünde hakim kılacaktır şüphemiz yoktur.

Necmettin

SAVULUN ZALİMLER…
Aslı bozuk olunca,bir gün dökülür
Sabit kadem olmazmış,tabansız tipler
Erbakan’ın sözüne,hep uyulmazmış
Batılla uzlaşırmış,uyuz köçekler…

Kitaptan konuşanı,düşman sayıyor
Siyonist zalimlere,arka çıkıyor
Aksa’yı savunana,terörist diyor
Akıl vicdan bozulmuş,ayarsız tipler…

Gör hıyanet ehlinin,her şeyi biter
Hak batıl ayıramaz,hidayet gider
Şerre hizmet eder de,hayırdayım der
Helake sürüklenir,nâ şeref giller…

Madem ki başkasınız,neden burdasız
Durduyan takipçisi,sahte softasız
Defteriniz dürülür,sanman kardasız
Milli Çözüm geliyor,savlun zalimler
Yüzleri gülecek tüm,mazlum garipler!..

Hasan Çelik

Yoksa Erdoğan’ı aklamak için mi, Erbakan hakkında böyle soysuz ve sorumsuz ithamlarda bulunulmaktaydı?
Sn. Recep Tayyip Erdoğan için de; “Olumlu yanlarına sahip çıkarız, ama olumsuz ve yanlış icraatlarına karşı çıkarız!..” gibi bir cümle kuracak ciddiyet ve cesaretiniz var mıydı?

“Sen onların milletlerine (Siyonist ve emperyalist emellerine ve zulüm düzenlerine) tâbi olmadıkça Yahudi ve Hristiyanlar, kesinlikle Senden (ve Ümmet-i Muhammed’den) asla razı olacak (memnun kalacak) değillerdir. (Eğer Yahudi ve Hristiyanların zalim takımı, Müslüman bilinen kimselerden razıysa ve yardımcı oluyorsa, anlayın ki bunlar, kendilerinin güdümüne girmişlerdir.) De ki: Şüphesiz (tek) kurtuluş ve huzur yolu, Allah’ın yoludur (Peygamberin sünneti ve sistemidir). Eğer Sana gelen bunca ilimden (ve Kur’ani haber ve hükümlerden) sonra onların (yani Siyonist ve emperyalist odaklara yanaşanların) hevâlarına (ve şeytani arzularına) uyacak olursan, (artık) Senin için Allah (tarafın)dan ne bir dost, ne de bir yardımcı kalıverir.

Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar, (ayetleri anlamaya ve uygulamaya çalışanlar, Siyonist ve emperyalist zalimlerden uzak duranlar var ya) Ona (gerçekten) iman edenler işte bu kimselerdir. Kim de Onu (Kur’an’ı) inkâr (ve itiraz) ederse, artık işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.” (Bakara: 120-121)

Elvide

Hakyol islam
Erbakan hocamızın yolu tüm
dünyadaki insanların refahı ve
kurtuluşu için,hak nizam
kurulsun bütün insanlık saadet bulsun
Diye son nefesine kadar büyük
Hizmetlerde bulundu. Her zaman
hakkın yanında durdu.

Ali Çağıl.

NUR SURESİ; 11. AYETİN IŞIĞINDA
AKP’li işbirlikçilerin FETÖ bağlantıları olur da, Hak Davanın FETÖ işbirlikçileri olmaz mıydı!? Yıllardır Milli Çözüm’ün feryat figanla üzerinde durduğu işte bu sinsi, DURDUYAN yapılanmasının IGMG içindeki uzantılarının su yüzüne çıkmasıydı. Oğuzhan Asiltürk nasıl ahiri ömründe AKP sevdasını ve Milli Görüş hainliğini kustuysa şimdi yaşanan da onun AVRUPA ayağıydı!
“(Hz. Peygamberin eşine -Hz. Aiyşe’ye- yönelik) Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla ve ağır (zina iftirasıyla yanınıza) gelenler, kendi içinizden (zahiren sizinle birlikte hareket eden) bir ekiptir; (ama) siz onu (iftira olayını) kendiniz için (kötü) bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. (Çünkü bu tavırları, münafıkların tanınmasına ve ayrışmasına vesile olacaktır.) Onlardan her bir kişi kazandığı günahın cezasını çekecektir. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenen (o çirkin yalanı uyduruveren) ise daha ağır bir azabı hak etmiştir.”
https://www.mealikerim.com/24/nur/11

Mehmet S.PINAR

YAHUDİLİK NEDİR?
(Siyonist) Yahudilik bir ırk ve renk değildir.!
(Siyonist) Yahudilik; bozuk bir yaşam tarzı, batıl ve yamuk bir fıtrat göstergesidir.!
Ve tüm insanlığın ahlak ve ayar ölçüsünü, kökünden yozlaştırıp bozacak, en büyük tehdit unsurlarının başında gelmektedir.
Ahmet Akgül Hocamızın öz ifadesiyle; “Siyonist Yahudiler, insanlığın ‘nefsi emmaresi’ konumundadır!”

Rahman ve Rahim Allahın Adıyla!

(Buna rağmen) Sözleşmelerini bozmaları nedeniyle, onları (İsrailoğullarını) lanetledik ve kalplerini kaskatı kıldık (vicdanlarını kararttık). Onlar, (Allah’ın kitabındaki ve resmi evraklardaki) kelimeleri konuldukları yerlerden (İlahi hedef ve hikmetlerinden) saptırıp çarpıtmaktadırlar. (Yahudiler ve onlara benzeyen bel’am tipli âlimler; Kur’ani kelime ve kavramları yanlış yorumlayarak dinde tahrifat yapmakta, haksız kazanç peşinde koşmaktadırlar. Maalesef) Kendilerine hatırlatılan şeyden (uyarılardan yararlanıp) hisse kapmayı unuttular. İçlerinden birazı dışında, onlardan (Yahudilerin hain takımından) sürekli ihanet görüp durursun. Yine de onları (kazanmak ve daha da azdırmamak için) affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, muhsinleri (iyilik sahiplerini) sever (ve sahip çıkacaktır).
(Maide Suresi:13)

Osman Nuri

İşte Milli Çözüm ve hassaten Şahs-i Manevisi Üstadı Ahmet AKGÜL Hocamız;19 Yıllık Yayın Hayatında Şu Hakikatleri Tescillemiştir:
Bir kez daha, bir kez daha Milli Görüş’ün tek temsilcisi MİLLİ ÇÖZÜM olduğu gerçeği tescillenmiş vaziyette…!!!! İŞTE MİLLİ ÇÖZÜM 19 YILLIK YAYIN HAYATINDA ŞU HAKİKATLERİ GÖSTERMİŞ VE İSPATLAMIŞTIR:

1- Hakka ve Hayra; ancak Kur’an’ın ve Resulüllah’ın emrettiği ve Erbakan Hocamızın öğrettiği yol ve yöntemle ulaşılır!

2- Milli Çözüm’ün hazırladığı Meal-i Kerim huzur ve şuur kaynağıdır! Çünkü Milli Çözüm kulluk ve sorumluluk bilinci aşılamaktadır!

3- Milli Çözüm Hakikatin kapısı ve hayrın anahtarıdır!

4- Milli Çözüm Zafer Sancağıdır!

5- Milli Görüş’ün özü, Milli Çözüm’e dönüşmüş durumdadır!

6- Bâtıl yollar ve günahlar kalpleri karartır, Milli Çözüm ruhları arıtır!

7- Erbakan’ın mübarek şahsına, davasına ve manevi mirasına Milli Çözüm sahip çıkmaktadır!

8- Milli Çözüm Mehdiyet ve Mesihiyet Devriminin hizmetkârıdır!

9- Hak ile Bâtılı, mü’minle münafıkı en net ve mert şekilde ortaya koyan Milli Çözüm, hikmet ve hakikat aynasıdır!

Bu hakikatler ışığında, yanıp közleşen, Dost ile özleşen, Milli Çözüm’ü Herşeyimizle Baş Tacı Etmeden, Milli Çözüm’e Sarsılmaz – Kırılmaz – Bozulmaz Bir İnanç ve Azimle O’NA Kitlenmek, Dünya ve İçindekilerle KIYAS BİLE ETMEK Tek Kelimeyle Nasipsizliktir!..İYİ Kİ VARSIN MİLLİ ÇÖZÜM İYİ Kİ VARSIN MUHTEREM AHMET HOCAM… Rabbim bu hakikatlerin gereğini yerine getirmek için gayret ve çaba sarfedenlerden olmamızı lütfeylesin… Rabbimiz Milli Çözüm’ü ve davasını anlamayı kavramayı yaşamayı cümlemize lütfeylesin… Amin.

Mücahit Bacak

Aynaların Ötesinde ( Bir Yağlı Kemik Hikayesi)
Anlı şanlı(!) Haşmetmeap atam tutem ben seni şekere katem ben seni kıvamında taltiflerle herzogu ağırlayınca; şekerin kokusunu avrupadan alan zatı zerzevat zamanın nura akışını da hesaba katmayarak Haydi abbas vakit tamam coşkusuyla içinde biriktirdiği salyaları akıtarak haykırdı. Bir taraftan da için için hayıflandı vah tüh etti keşke… Keşke ben de zamanında çıkaraydım iki yakamı bir araya getiremeyen şu gömleği. Yıllarca sırtımızda o gömleği taşıdık da ne oldu. Gömleği çıkaranlar gemicikleri yürütürken biz Fatihin karadan gemileri yürüttüğü yaştasın marşlarıyla kalakaldık dedi kendi kendine. Ama olsundu zararın neresinden dönersen dön kârdı bir noktadan sonra. Tüm mesele ne zaman döneceğini bilmekteydi. Mübarek ramazan yaklaşırken dansöz gibi kıvırmak para etmezdi o zaman semazen gibi ak tennurenin eteklerini savurtmalı yılbaşı geldiginde de allı morlu kıyafetlerle kıvırtmalıydı. İnsan bi kere o gömleği çıkarmaya alışsın daha da kendini durduramazdı. Olsun dedi tennureyi de zamanı gelince bir kez daha kullanırım. Kefenimizle çıktık bu yola diye haykırmam gereken vakitte üzerimde tül perde olmasından iyidir. Aynanın karşısına geçti kendisini cesaretlendirdi. Haydi dedi yapabilirsin sen de becerebilirsin. Bak Türkiye’deki abilerin parti toplantılarında gençlik çalışmalarında adil düzen projelerini ağızlarına almadılar rafa kaldırdılar da noldu. Bir Allah’ın kulu kalkıp haykırdı mı bu gidiş nereye diye. Bilâkis kimi bir bilen büyük oldu bölenliği unutularak kimi el üstünde tutuldu hangi kuklanın maşası olduğuna bakılmaksızın. Demek ki demek ki kervan burdan yürüyor haydi sen de katıl bu kervana dedi ve olanca gücüyle haykırdı aynadaki aksine : ” Erbakan’ın yanlışlarını almayaaaacaaaaayssss, doğrularını alacaaaaays” oldu dedi sevinçle Artık benim de gemilerim yürüyecek suyun ne tarafa aktığına aldırış etmeksizin. Işte mutlu sona yaklaşmıştı ve mutlu hikayenin somundan pay almak ümidiyle başını yukarı kaldırdı avuçlarını actı gökten düşecek üç elmadan birini kapabilmek umuduyla. Bekledi… Bekledi… Bekledi… Üç elma düşmedi… düşmeyince üç elma, düşmeyen üç elmanın birini bile alamadı. Tam umudunu yitirmişken bir tıkırtı geldi ayak ucunda tıngır tıngır ettikten sonra sesi kesilen. Eğildi baktı bir parça kemikti önüne düşen. Heyecanla aldı yalamak için sonra öfkeyle : ” Ama bu kemik yağsııız” diye haykırdı beklediği elma yerine kemiğin yağlısına kavuşma hırsıyla. Sonra şuh bir kahkaha sesi geldi öyle gaiblerden falan değildi gelen ses. Vicdanına ot tıkatıp kendisini Siyonizme kemik yalayıcısı yapan şeytanın ve kendini ihtiraslarına kurban eden nefsinin itici kahkahalarıydı bunlar ama boynuna tasmayı taktırana ne de itaat edilesi geliyordu kahkahaların ardından gelen talimatlar: ” Siyonizmin ana vazifesi Erbakan adına ne varsa hepsini yeryüzünden yok etmektir öyle yarım ağızla doğrularını alacaz yanlışlarını almayacak demekle kemiğin yağlısını yalayamazsın hele sen bi o cümleyi : ” Erbakan hep yanlış yoldaydı bunu geç de olsa anladık” diye tekrar haykır bak nasıl yağacak kemiğin yağlısı…. Alışmış kudurmuştan beterdir sözünü tasdik edercesine : ” Yaparım” dedi.. bunu da yaparım ne var sanki…. Bir kez daha siyonizme uşaklığını belli etmek tasmanın ucunu daha bi sımsıkı verip yağlı kemiği kapabilmek sevdasıyla haykırmak için aynanın karşısına geçti son prova için. Ama heyhat aynanın ötesinde kendisi yoktu. Korktu panikledi bir başka aynaya baktı orda da yoktu. Bir aynaya daha bir daha bir daha baktı telaşla… Aynaların Ötesinde kendini bulamıyordu kendini kaybetmişti. Ah nasıl da unutmuştu zamanında gömlek değiştirenlere sormayı yeni gözlemlerinizi giyerken aynada kendinizi gorebiliyor musunuz diye. Olduğu yere yığıldı kaldı. Ve sonra bir ses daha geldi. Bu ses hakikatin ta kendisiydi
: ” GÖMLEĞİNDEN VAZGEÇMEYE RAZI OLAN KİŞİLİĞINDEN VAZGEÇMEYE RIZA GÖSTERİR!!!”

Saffet

Kaypak ve Yamuk Tiplerin Uzatmalı Yaverleri Milli Görüşün İçini Boşaltmaktadır.
Hak davanın içine sızmış Münafıkların uzatmaları IGMG teşkilatlarında da kendini göstermekte, yani Erbakana dil uzatarak mevki makam devşirmek istemektedirler. Erbakan Hocamızın yaptığı sayısız hizmetler neticesinde Avrupada ve dünyanın her yerinde İslam yeniden yükselişe geçmiş ezilen horlanan müslümanlara bir öz güven oluşturmuştur. En önemlisi Siyonist dünya düzeninde şuurlu bir müslüman olma yolunda yeniden hayat bulmuştur. Gerisi lafı güzardır. Yükseklere tükürenler unutmasinki o tükürük eninde sonunda kendi yüzlerine bulaşacaktır.
Güneş balçıkla sıvanmayacak çünkü Hakkı,hakikatı Erbakanı Savunan haklılığını ortaya koyan Milli Çözüm ve şahsi manevisi Muhterem Ahmet Akgül üstadımız Milli Görüş teşkiltlarının yamuklaşmasını çizgisinden kayıp uzaklaşmasını ve istismar edilmesine engel olmaktadır. Allah kendilerinden ebediyyen razı olsun.

Mehmet Çelik

AZİZ ERBAKAN HOCAMIZIN DEDİGİ GİBİ;SİYONİZİM HER TAŞIN ALTINDAN ÇIKIYOR!
Yoksa Erdoğan’ı aklamak için mi, Erbakan hakkında böyle soysuz ve sorumsuz ithamlarda bulunulmaktaydı?

• 20 yıldır faizli dış borçla geleceğimizi karartan ve ülkemizi rehin konumuna sokan… Ve kof çıkışlarına rağmen faizsiz düzenle ilgili hiçbir adım atmayan…

• Haçlı AB dayatmalarıyla Zina’yı suç olmaktan ve ceza almaktan çıkaran… (12 Ekim 2004 Resmi Gazete) Hatta 20 Şubat 2018’de bunun çok yanlış olduğu itirafında bulunan, ama düzeltilmesi için hiçbir adım atmayan…

• Eşcinsellik dahil her türlü cinsel sapkınlığı meşrulaştıran ve kolaylaştıran İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’ni (11 Mayıs 2011’de) imzalayan ama halkı oyalamak için, yıllar sonra bunu feshettiğini açıklayan… Ancak 14 Mart 2012 tarihinde SP dışındaki bütün partilerin ittifakıyla 6284 sayılı kanunla İstanbul Sözleşmesi’nin bütün hükümlerini yasalaştırıp uygulayan…

• Loto, toto, piyango, at yarışı, it yarışı… gibi her çeşit kumarı yaygınlaştıran…

• İslam Birliği’ni ve D-8 girişimini canlandırmak yerine, Haçlı AB kapısında nöbet tutan ve tüm hakaret ve haksızlıklarına katlanan…

• Görünüşte ve sözde Filistin yanlısı davransa da, gerçekte Siyonist Herzog’u Krallar gibi ağırlayacak kadar duyarsız ve tutarsız davranan…

• Sanayiden tarıma, üretim yerine faizli borçla hazır tüketime dayanan, şimdi ülkemizi ekmeklik buğdaydan, sıvı yağa kadar Rusya’ya ve dışarıya bağımlı hale taşıyan ve toplumun yarısına yakınını sosyal sadakaya mahkûm bırakan…

Sn. Recep Tayyip Erdoğan için de; “Olumlu yanlarına sahip çıkarız, ama olumsuz ve yanlış icraatlarına karşı çıkarız!..” gibi bir cümle kuracak ciddiyet ve cesaretiniz var mıydı?

Necati

Aslını inkâr edenlerin ağızlardan dışa vuranlar!
Aslını inkar edenlerin Erbakan hakkında ağızlardan dışa vurmaya başlayan “olumsuz yan” gibi soysuz ve sorumsuz ithamlar, gönüllerinde gizli tuttukları nefret ve hıyanetlerin daha büyük olduğunu göstermektedir!
Aslını inkar edenler, “olumsuz yön” gibi laflarla aslında Milli Görüş’e ve Adil Düzen projelerine itiraz etmektedirler!
Gerçek ayarını ve amacınızı gizlemek için “olumsuz yan” gibi soysuz ve sorumsuz ifadeler kullanmaktadırlar.
Erbakan’ın hangi gayret ve girişimlerinin “olumsuz ve yanlış” olduğunu söyleyemedikleri içindir ki, ağızlarından böyle temelsiz ve terbiyesiz laflar dışa vurmaktadır!
Milli Çözüm, aslını inkâr edenlerin hem ağızlarından dışa vuran, hem de göğüslerinde gizli tuttukları nefret ve hıyanetleri ortaya koymaktadır!

Ömer Ali

Al-taş kafalara sorular
• Erbakan’ın; Milli Görüş Hareketini başlatması, vatanımızdaki ve Avrupa’daki sahipsiz ve ezilen insanlarımızın haklarını araması ve onlara huzur ve şuur sağlama çabaları mı yanlıştı?..
• Erbakan’ın; akla, vicdana, Kur’an’a ve bilimsel doğrulara dayalı ve temel insan haklarına saygılı ADİL DÜZEN projeleri mi olumsuz ve hatalıydı?
• Erbakan’ın; İslam Birliği’ni oluşturma, ama Batı ile de, onurlu ilişkiler kurma çabaları ve D-8 başarısı mı yanlıştı?
• Erbakan’ın; yerli ve milli kalkınma atılımları ve Türkiye’yi fabrikalarla donatmaları mı hatalıydı?!..
• Yoksa Erbakan’ın; tüm insanlığın baş belası olan Siyonist sömürü ve zulüm çarkına ve ırkçı emperyalist fesatlıklarına karşı, toplumları uyarması mı olumsuz bir davranıştı?
• 20 yıldır faizli dış borçla geleceğimizi karartan ve ülkemizi rehin konumuna sokan… Ve kof çıkışlarına rağmen faizsiz düzenle ilgili hiçbir adım atmayan…
• Haçlı AB dayatmalarıyla Zina’yı suç olmaktan ve ceza almaktan çıkaran… (12 Ekim 2004 Resmi Gazete) Hatta 20 Şubat 2018’de bunun çok yanlış olduğu itirafında bulunan, ama düzeltilmesi için hiçbir adım atmayan…
• Eşcinsellik dahil her türlü cinsel sapkınlığı meşrulaştıran ve kolaylaştıran İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’ni (11 Mayıs 2011’de) imzalayan ama halkı oyalamak için, yıllar sonra bunu feshettiğini açıklayan… Ancak 14 Mart 2012 tarihinde SP dışındaki bütün partilerin ittifakıyla 6284 sayılı kanunla İstanbul Sözleşmesi’nin bütün hükümlerini yasalaştırıp uygulayan…
• Loto, toto, piyango, at yarışı, it yarışı… gibi her çeşit kumarı yaygınlaştıran…
• İslam Birliği’ni ve D-8 girişimini canlandırmak yerine, Haçlı AB kapısında nöbet tutan ve tüm hakaret ve haksızlıklarına katlanan…
• Görünüşte ve sözde Filistin yanlısı davransa da, gerçekte Siyonist Herzog’u Krallar gibi ağırlayacak kadar duyarsız ve tutarsız davranan…
• Sanayiden tarıma, üretim yerine faizli borçla hazır tüketime dayanan, şimdi ülkemizi ekmeklik buğdaydan, sıvı yağa kadar Rusya’ya ve dışarıya bağımlı hale taşıyan ve toplumun yarısına yakınını sosyal sadakaya mahkûm bırakan…
Sn. Recep Tayyip Erdoğan için de; “Olumlu yanlarına sahip çıkarız, ama olumsuz ve yanlış icraatlarına karşı çıkarız!..” gibi bir cümle kuracak ciddiyet ve cesaretiniz var mıydı?

Cengiz

İSLAMSIZ SAADET OLMAZ ERBAKANSIZ MİLLİ GÖRÜŞ OLMAZ!.
İSLAMSIZ SAADET OLMAZ ERBAKANSIZ MİLLİ GÖRÜŞ OLMAZ!..

Batı’nın bir takım maddi güçleri dünyacı müslümanları -Allah böyle bir akibetten korusun- İslam Dininin esasları yerine Batının (gerçekte siyonizmin) kriterlerini benimsemeye kabullenmeye itmiştir. Oysa ki maddi ve manevi huzurun kaynağı İslam’dır. İslam’ın Adil Düzen’idir!. Şuanda İslam aleminin yaşadığı buhranların temelinde İslam’ın öz değerlerinden çok Küresel Güçlere yönelim vardır. İslam Birliği yerine AB ABD İNGİLTERE ÇİN RUSYA İSRAİL peşinde koşan yöneticiler ve destekçileri ile dolu İslam alemi!..

Rahmetli Erbakan Hocamızın mücadelesinin önemli bir kısmı Müslümanların bu tür fikri yamukluklardan kurtarılması yani ŞUURLU MÜSLÜMANLAR olunmasını sağlamak şeklinde olmuştur..

Ne yazık ki bugünkü durum da “HANS ANLADI AMA HASAN HALA ANLAMAMAKTA DİRETİYOR!..” şeklinde özetlenebilir.

Elbette bunun temelinde ehil ve sadık olmayan kişilerin (içerdeki hain yapılanmaca) ince bir özenle Milli Görüş yönetim kademelerine yerleştirilmesi vardır. Bugün bu yapı SİYONİZMİN ERBAKAN’IN ÜZERİNE BETON DÖKME stratejisinin uşakları olarak adeta “ERBAKANSIZ BİR MİLLİ GÖRÜŞ” oluşturmak için çalışmaktadırlar.. Davasını Satan satana fikri dejenerasyona kapılan kapılana!.. Oysaki MİLLİ GÖRÜŞ milletimizin aslıdır kimlşğidir ruh köküdür. Saadet Partisi yetkilileri ve diğer Milli Görüşçü yapılar ERBAKAN HOCAMIZ’a sadık davranırlarsa milletimize ve insanlığa o kadar hitapkar olurlar.. İnşallah camiamızın sadıkları bu hakikatin farkında. Ama Akp ile ya da muhalefet ile veya Batı ile dirsek temasında bulunanların sayısı hiçte az değil.

Lakin Fakat Ama!.. Değişmez Kaderin Hükmü Yürümektedir!.. Ve Erbakan Hocamız davasını insanlara değil Hakka dayanarak yürütmüştür. Ve yine Elhamdülillah O’nun fikirlerine her yönden sadık olan Milli Çözüm vardır!.. Her haddini aşana haddini bildiren ve insanımızın özünü temsil eden!.. Yani bu Hak davadan sapan yamuklaşan ergeç kaybettiğini anlayacaktır..

Allah mutlaka nurunu tamamlayacaktır!..

 Meali

(Unutmayınız ki) Allah, “muhakkak Ben ve Elçilerim galip geleceğiz” diye yazmış (ve kararlaştırmış)tır. (Allah’ın partisi ve Kur’an’ın takipçisi olanlar mutlaka kazanacak ve başarıya ulaşacaklardır.) Gerçekten Allah, en büyük Kuvvet sahibidir, Güçlü ve Üstün olandır.

(Unutmayınız ki) Allah, “muhakkak Ben ve Elçilerim galip geleceğiz” diye yazmış (ve kararlaştırmış)tır. (Allah’ın partisi ve Kur’an’ın takipçisi olanlar mutlaka kazanacak ve başarıya ulaşacaklardır.) Gerçekten Allah, en büyük Kuvvet sahibidir, Güçlü ve Üstün olandır.”

(Mücadele 21. http://www.mealikerim.com)

Elif .Çağıl

Erbakan Hocamızın Kurduğu Işık Yıllardır ve Halâ Karanlıkları Aydınlatıyor!
IGMG kuruluşu ile Aziz Erbakan Hocamız yurt dışında imkansızı başarmıştır bir çok alanda…Almanya da yaşayan akrabalarımız bizi devlet yurt dışınâ gönderdi hiç sahip çıkmadı bizlere Erbakan Hocamız sahip çıktı itiralarını yaparlardı…Sahipsiz kiliseler alınıp cami yapılmış , dernek vesilesiyle insanlara yardım edilmiş,insanlar gençler biliçlendirilmiş ve halâ camiler faaliyetteler!Diyanet Hoca göndermekten başka ileri gidebiliyor mu acaba?

Siyonist israil söylemleri neden -kimi rahatsız etti de 40 yıldır Hocamızın söylediği hakikatler ört-pas edilmeye çalışılıyor….Kur’an ın haykırdığı gerçekleri
kimleri rahatsız edebildiğini görmek bu kadar da olur mu? dedirtiyor….Oluyormuş demek ki!Başkancılık oyununu abartanlar bu işim vebalini kaldıramazsınız bunu bilin!

Elif G.

İslam’ın bir kısmına değil tamamına sahip çıkmak..
Hacc suresi 11. Ayette şöyle buyuruyor:
İnsanlardan kimi de (Dinin tamamına sahip çıkmayıp, rahatına ve menfaatine uygun tarafından ve) bir ucundan (tutarak) Allah’a ibadet etmektedir. Eğer, (Allah’ın takdir ve taksiminden ve Kur’an’ın hükümlerinden) kendisine hayır(lı ve yararlı gördüğü bir şey) dokunursa, bununla tatmin (ve razı) olup (teslimiyet gösterir). Yok eğer kendisine (sıkıntı verecek ve sorumluluk yükleyecek) bir fitne (kaza, bela ve hastalık) isabet ederse, (zor ve zahmetli bir emir gelse ve imtihandan geçirilse, hemen) yüzüstü dönmektedir. (Allah’ın emrini ve kaderini bilmezlikten gelir. Nefsi bahanelerle hizmet ve mesuliyetten kaçıverir. Bu gibileri,) Dünyayı da ahireti de kaybetmiştir. İşte bu, (en büyük) ziyan ve en açık hüsran (demektir).
Avrupa’da faaliyette bulunan IGMG, Siyonizm ile Yahudileri birbirinden ayıran söylemleri yüzünden bir imamı görevinden alarak bu ayetin muhatabı olmuştur. Zalim güç odaklarına yaranmak için Kuran’daki Siyonist Yahudilerle ilgili ayetleri yok saymak nasıl bir hidayet kararmasıdır veya kasıtlı çarpıtmacadır!
Yazıda da belirtildiği üzere; sade ve dürüst Yahudilerle, Siyonist ve ırkçı-emperyalist Yahudiler elbette ayrı tutulmalı ve sadece fesatçı ve fırsatçı zalim kesimler hedef alınmalıdır. Ama zalim güç odaklarına yaranmak için Siyonizm’i konuşmayı bile engellemeye çalışanlar, ya korkak ve Dilsiz Şeytan kafalıdır veya kiralık takımıdır.

Çok şükür ki Milli Çözümcü olarak bizler İslam’ın bir kısmına değil bütününe sahip çıkmak, bütün emirlerinde kendimizi muhatap kılmak ve bunu yeryüzünde hakim kılmak için mücadeleyi düstür edinmiş bir topluluğuz. Çok şükür ki Üstadımızın Meali Kerim’i, günümüz şartlarında ayetlerin ne demek istediğini bizlere ışık tutarak anlatmakta ve bizi aydınlatmaktadır.
Bize düşen Rabbimizin bizlere kılavuz olarak gönderdiği Kur-an’ı Kerim’i ve özellikle Meal-i Kerim’i bol bol okumak ve işimize gelen kısımlarını değil tamamını hayatımıza tatbik etmektir.

n.b.

ISPANAKTAN YAĞ ÇIKMAZ. HER ŞEY ASLINA DÖNER
[b]Bir yerde okumuştuk. “Milli Görüş gömleğini çıkardığını söyleyenler, aslında o gömleği hiç giymeyenlerdir.”

“Erbakan’ın da olumlu yönlerini alacağız, ama olumsuz yönlerini almayacağız! Onun her yönünü almak zorunda değiliz” diyen -en hafif ifadeyle- edepsizlerin de nihayet ayarları açığa çıkmıştı.

Bu dava öyle üstün öyle hikmetli bir dava ki; her insanın gerçek amacını ve ayarını daha güzel başka hiçbir yerde anlayamazsınız. Erbakan Hoca, öyle aziz öyle mübarek bir şahsiyetdir ki, insanların ayarını ve amacını Erbakan’a olan tutumları ile anlarsınız. Ha!.. Farz edelim birileri Erbakan istismarcısı ve sizde bir istismarcıyla sadık dava adamını anlayıp ayıracak kadar feraset ve basiret yok diyelim. O zaman, Aziz Üstad Ahmet Akgül’e ve Milli Çözüm’e olan yaklaşım ve tutumları ile anlarsınız.

Ahmet Akgül Üstadımızın ifadeleriyle

HER ŞEY ASLINA DÖNER!

Hayırda, Hak davada; sebat etmektir hüner
Ne yapılsa nafile, herkes aslına döner!

Hısımlar hasımlaştı, akraba akrepleşti
Din dava… Davultozu; dostlar AKP’leşti
Adalet paralelci, asalet kahpeleşti
Kıbleler farklılaştı, terse dönüyor teker
Toz boya tez dökülür, her şey aslına çeker!

Papa “Kutsiyetpenah!”, sığındığı ilahı
AB’ye kuyruk aşkı, nasıl bulur felahı
Ucuz uyuz korkağın, riyakârlık silahı
Kahramanlık taslarken, içini dışa döker
Tuz bozulmaz, bal kokmaz; her şey aslına çeker!

Hâlâ Darwin okutur, sözde dindar mektepler
Fücura fetva verir, kitap yüklü merkepler
Yozlaştı tarikatlar, Cemaat ve meşrepler
Hayal atlas kumaşla, yalandan kaftan diker
Düveden deve olmaz, her şey aslına çeker!

Din satıp dinar almış, kazancıyla bahtiyar
Her yıl umreye koşar, zekât vermez sahtekâr
Yüz kara saç ağarmış, her an yolcu ihtiyar
Kur’an düzen istemez, ön safta boyun büker
Ispanaktan yağ çıkmaz, her şey aslına çeker!

Paralar kutularda, aç gözün doyası yok
Paraleli suçluyor, hırsızın hayâsı yok
Teşhis koydu Erbakan: “Bunların mayası yok!”
Hiç zakkum yaprağından, çıkar mı tatlı şeker
Kabak kavağa dönmez, her şey aslına çeker!

APO’nun itibarı, Bay Arınç’ın derdiydi
Bunlar TSK’nın mı, PKK’nın ferdiydi…
Yetti artık bu zillet, Milletimi gerdiydi
Halka horozlanıp da, Amerka’ya diz çöker
Kuru heves boş nefes, herkes aslına çeker!

Dersim harekâtıyla, bölge halkı kurtuldu
Sefalet cehaletin, kökleri kurutuldu
Duygu istismarıyla, bak Alevi Kürt oldu
Geçmişi kaşıyarak, AKP örgü söker
Milli birlik çözüyor, herkes aslına çeker!

Görmemiş görümceler, plajda giyer samur
Sefih müflis dönekler, kerpiç yapılmaz hamur…
“Faiz zina gerekmiş!”, ekmek olur mu çamur
Somun diye saman ye, elbet midene çöker
Bozuk fıtrat düzelmez, her şey aslına çeker!

Hayırda, Hak davada; sebat etmektir hüner
Ahmet boşa yorulma, herkes aslına döner!

Evet…
Sözü Aziz Erbakan Hocamızın ifadeleriyle kapatalım:

“İmanla küfür bir kalpte birleşmez ve barışmaz.” Her gece en son kıldığımız vitir namazındaki kunut duasını okurken, Allah’a şu sözü vermeden başımızı yastığa koymuyoruz:
“Ya Rabbi, facir ve fasık kimselerle bütün bağlarımızı kestik ve Senin dinini yıkmak isteyenleri terk ettik.” diyoruz… Facir; itikadı bozuk, görüşü bâtıl olan kişilerdir. Fasık ise, ameli bozuk, ahlâkı berbat kimseler demektir. Acaba biz Müslümanlar, Allah’a verdiğimiz bu sözü tutuyor muyuz? Fatiha’da ve Kunut’ta Rabbımıza verdiğimiz sözü tutarak, zalim ve hainleri desteklemekten sakınmıyor musunuz?”[/b]

Mücahit Dinç

İhanetten, makam-mevki sahibi olanlar…
Hakk dava içerisinde pislik barındırmaz.
Ağabeyleri Hocaya ihanetten makam-mevkii sahibi oldular da ne oldu? Şuan bütün çabaları yargılanmamak ve yorganlarında ölebilmek…
Bu açıklamalardan anlayacağımız hakk ve batıl tamamiyle birbirinden ayrılıyor.
Mevcut düzeni sevenlerin, destekleyenlerin ve razı olanların durumu Kur’an’ı Kerim’de yazmakta…
Bekleyelim ve görelim bakalım yakında hakk davaya ihanet edenlerin sonunu…

Mus ab

Milli Çözüm römorkör gibi MİLKO’ları (Milli Görüş kuruluşlarını) aslına/Milli Görüşe her daim çekmektedir.
Milli Görüş teşkilatları şuan [b]”Adil Düzen, Yeni Bir Dünya, D8″[/b] yani [b]”Erbakan Projeleri tek kurtuluş”[/b] diyebiliyorsa bu [b]Milli Çözüm’ün[/b] (konuya dair verdiği sayısız konferanslar, yazılan sayısız makaleler, kitaplar ve Aziz Erbakan Hocamıza ve projelerine yönelik iftira-karalama girişimlerine verdikleri doyurucu bilge cevaplar ve yine Milli Görüş içerisindeki gafil-hain veya sadakatsiz kişilerin “Milli Görüşü çizgisinden çıkarma” girişimlerine karşı Milli Çözüm’ün her daim teyakkuzda olup hiç gecikmeden, her seferinde (yukarıdaki makale örneğinde olduğu gibi) gereken cevapları verme) marifetindendir.

Camiamız “Milli Görüş” deyip [b]Aziz Erbakan Hocamız[/b] şuurunun teşkilatlara hakim olmasını istiyorsa bu [b]Milli Çözüm’ün[/b] gölgesinden oluyor.

Haspa’yla oynan oyunların versiyonlarını SP’ye oynayanlar [b]Milli Çözüm[/b] eliyle aşikâr olmakta ve o şuursuzlardan) fellik fellik kaçılmaktadır.
Evet çeşitli oyunlara rağmen sadık Milli Görüşçüler aslına Milli Görüşe=Milli Çözüme dönüyor.
İnşallah önümüzdeki günlerde [b]Milli Çözüm[/b] iş başına gelecek ve [b]Yeniden Büyük Türkiye’yi, Yeni Bir Dünyayı kuracak.[/b] Ecdadımız gibi.
Hak taraf “azken çoklara galebe çalma” hususunda ustadır. Geçmişte bunu defaten göstermiştir ve yine [b]Milli Çözüm “Yeni Bir Dünya”yı [/b]kurarak bunu tekrar gösterecektir.

Necmiye

.Siyonizm’i konuşmayı bile engellemeye çalışanlar, ya korkak ve Dilsiz Şeytan kafalıdır veya kiralık takımıdır.
Daha yukarılara tırmanamadığı için de bir tür kıskanmayla, o eteklerden devşirdiği nimetlerle dönerken; hasedini, o etekleri kirleterek ortaya koyar… tarihe yön veren aziz Erbakan hocamız sayesinde yetkili kişi oldunuz, ama etkiniz yok, niyemi çünkü mayası bozulan her şey kirlenir , siz hakkı kirletemezsiniz. Hayırlara motor, şerlere fren!..” olma gayretiyle yola çıkan ve işte Devletin ve çeşitli Dini cemaatlerin bile Avrupa’daki insanlarımıza sahip çıkmalarına öncülük yapan ve vesile olan ERBAKAN ZİHNİYETİNDEN ve Milli Görüş çizgisinden sapanların sonu elbette hüsran ve pişmanlıktı!

Üçüncü tip istekliler de olur: O dağ gibi yüksek başlı olmak hayâline kapılır; ama cüce aklı, tabansız kültürü ve şuursuz çevresi onu taklide ama ters yönde kopyaya iter. Unutmayın ki kopyalarda hep silinir..

N. Gündüz

Erbakan sayesinde adam olanlar…
Öncelikle ifade etmeliyim ki; biz Milli Görüşcülerin ‘Dava’ dediği hakikat İslâm’dır. Dava dediğimiz ana unsur bizim inandığımız değerler bütünüdür, inanç sistemimizin tamamıdır. Biz buna dava diyoruz. İster siyasette, ister sivil toplumda, isterse ticarette, nerede olursak olalım dava bilinciyle hareket etmek suretiyle İslâmî bir yaşantıyla hayatımızı sürdürerek örnek olmak zorundayız. Dava İnsanların samimi fedakarlıkları ile gönüllerde yankılanmakta, ihanet edenler sebebiylede yaralar almaktadır.

Para, pul, mevki ve makamı nefsani çıkar amacı görüp tabulaştırmadan, bunları dava’ya hizmet eden bir araç olarak görerek, gönüllere dokunucu hizmetler üreten Milli Görüşcüler, olduğumuz sürece dünyanın her türlü imkânlarının ve nimetlerinin Allah’ın bir Lütfu olarak bizlere sunulacağı unutulmamalıdır. İnandığımız değerleri, davamızı savunurken en vazgeçilmezimiz; samimiyet, samimiyet ve samimiyettir. İyi niyetli, samimi olunmadığı sürece dünyevi maddi çıkarlar sebebiyle bir takım fitnelerin kaynatılması da kaçınılmaz olacaktır. İslâm, samimiyeti emretmektedir. İmanımızı korumak ve kollamak için bu güzelliklerin de farkında olmamız gerekmektedir. Biz Milli Görüşçüler dava şuuruyla çalışırsak, tabi ki nefs, şeytan, iç ve dış düşmanlarının birtakım olumsuzluklarıyla karşılaşacağız. Akıl nimetimizle, eşref-i mahlukat olma özelliğimizle imtihanımızı kazanmak durumunda olduğumuzu bilmek zorundayız. İmanımızın gereklerini hayatımıza hakim kılarak kulluk görevlerimizin farkında olmak zorundayız. Çünkü bizim yaratılış gayemiz Allah(c.c.)’a kulluktur. Her davranışımızdan hesaba çekileceğimiz hakikatini unutmadan yaşamalıyız.
Tecrübeyle sabittir ki bu davaya ihanet edenler iflah olmazlar!
Bilerek veya bilmeyerek.
Erbakan Hocamız’a ihanet edenler, O’nu unutturmaya çalışanlar ve yok sayanlar, Siyonizm’in askerliğini yapmaktadır.
İhanetlerinin bedelini bir şekilde mutlaka öderler.
Biz buna hep tanık olduk!
Şimdi siz de tanık oluyorsunuz!
Böyle önemli bir konuda Saadet Partisi yetkililerin den bir açıklama beklerdik ama maalesef ki tık yok. İyiki bu gerçek leri yazan Milli Çözüm var. Sagolun var olun.

Yakup G.

En büyük bedbaht…
Muhterem Ahmet Akgül Üstadımızın sözüyle; “Allah nerede olduğuna değil, niyetine bakar”…

Bu söz o kadar güzel belirler ki sınırları ve o kadar güzel betimler ki gri olanı, anlayana tabi ki…

En büyük bedbaht, hakk dava çatısı altında batıldan medet uman ve davasından utanandır…

Hak davayı kariyer için zıplama tahtası olarak kullananın son zıplaması ateşe olur…

Veysel

Türedi Tipler
Şimdi sormak lazım:
1-Adı Millî Görüş olan bir yerde, adın ne anlama geldiğini bilmeyen türedi tipler nereden çıkıyor?
2- İsrail türlü zulümleri yaparken “hümanizm” tavırlarıyla “insanlar ölmesin” gibi önü-sonu belirsiz cümleler kurup, canını ve vatanını savunma gayreti çeken Hamas’a terör örgütü diyen İsrail uşakları nereden çıkıyor?
3- Herkesin zaten rahat rahat konuştuğu konularda suya sabuna dokunmadan bir iki kelam eden, cami yaptık, dernek kurduk gibi yerel birimler tarafından yapılacak işleri kendi üstünden pazarlayan ama bulunduğu makamın gereği olan açıklamalara gelince kıvır kıvır olan bu tipler nereden çıkıyor?
4- 2002 yılından beri Müslümanlara yapılan her saldırıda az çok demeden iş birlikçilik yapan Akp’ye yaranan ve tölerans gösteren ama konu onların bu eksikliklerini dile getirmek olunca sus-pus olan bu tipler nereden çıkıyor?

Evet, artık nankörlüğe ve münafıklığa tahammül kalmadı. Allah’ın açık ayetlerine karşı gelen, zulme rıza gösteren, az bir menfaat için ahiretini satan adamlardan bıktık. Kendince dikkat çekmeyelim diye sözü gizleyen bu pısırık tiplerin önce kuvvet ve kudret sahibi kimdir onu anlamaları lazım. Bu kafayla zor olduğundan bulundukları yerden uzaklaşmaları en doğrusu. İkinci bir husus ise Aziz Erbakan Hocamızın manevi mirasını harcamak isteyen, ona karşı her türlü bayağı ve alçak uslüpla dil uzatan ama söz konusu mevcut iktidar olunca sesi kesilen bu türedi tipler sıktı artık! Ya mert olup kurun kendi derneğinizi orada nasıl havlamak istiyorsanız öyle havlayın ya da bizim kabımızdan beslenip bize havlamayın! Bugün örnek aldığınız iş birlikçi liderinizi kof kabadayı tavırlarını yüzüne çarpanlar, sizi hiç dinlemez. Gereğini olduğu gibi söyler!

M. Sait Uyanık

Siyonizme öyle bi tokat atacağız ki…
Bakalım bu çok güvendikleri Siyonist haçlı emperyalistler bu işbirlikçi dava kaçkınlarını ahiret aleminde Allah Azze ve Celle’nin elinden kurtarabilecek mi göreceğiz…
Bakara Suresi 159. Ayet
Gerçekten, apaçık belgelerden (ibaret emirler olarak) indirdiklerimizi (Kur’ani hüküm ve hakikatleri) ve insanlar için Kitapta açıkça beyan ettiğimiz hidayeti (şeriat ve istikamet prensiplerini) gizlemekte olanlar (güç odaklarının vereceği zarardan korkarak veya onlardan makam ve menfaat umarak, Kur’ani gerçekleri kısmen veya tamamen örtmeye çalışanlar var ya); işte onlara, hem Allah lanet etmektedir, hem de (bütün) lanet ediciler(in bedduası onların üzerinedir).

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
24
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx