VA HASRETA!
Ey Hocam hayatın, tadı yok Sensiz
Tadı yok sevdanın, adı yok Sensiz
Elbette baharı, özleriz amma
Rüzgarlar esse de, badı1 yok Sensiz!
Güller yine açar, kokmuyor artık
Bülbül yine uçar, şakmıyor artık
Sular yine coşar, akmıyor artık
Hatıralar dondu, yadı2 yok Sensiz!
Candan usandırdı, beni bezgiler
Dile sığmaz kalbe, gelen sezgiler
Yarime yakılsın, bütün ezgiler
Gönlümüz buruktur, şadı3 yok Sensiz!
Keramet gözlerin, gönlüme radar
Bu hasret biter mi, vuslata kadar
Aşık odur kendin, dostuna adar
Ya Rabbel Alemin, Hadi yok Sensiz!
Nuruna vuruldum, Sana aşığım
Çileyle yoğruldum, çün alışığım
Ey gönül huzurum, ey gün ışığım
Kerem kıl Ahmed’e, radı4 yok Sensiz!
[1] Bad: Tatlı ve ferahlatıcı esinti (Bad-ı Seba=Seher yeli)
[2] Yad: Hatır, gönül
[3] Şad: Şen, sevinçli
[4] Rad: Cömert kişi, kerem ve fazilet sahibi
Emanet
Topuklarınızın üstünde dönüp de kaçmayın buyurdu Mevla. Emanete sahip çıkın. Yalnızda kalsanız önderleriniz aranızdan ayrılsa da Mevladan ümidi kesmeyin. Hiç bir şeyi zayi etmeyen Hak Teala, dini mübini islam uğruna yapılan bu emeği haşa zayi mi eder? Ya Rab! Ümidimizi muhafaza etmemizi, ayaklarımız üzerinde sabit kalmamızı ve sevdiklerinle ahirette buluşmamızı nasip et. Amin
Maşuk muyum, Aşuk muyum?
Maşuk olana aşk kolaydır,
zorlan olan maşuk olmadan aşuk olmaktır.
Züleyha gibi maşuk olmadan, aşkına edepsizlik edersen,kalırsın ayazda..
Ne zamanki namusunla gömersen aşkını gönlüne, beslersen gözyaşı ve kan ile beslersen bir ömür boyu namusunla o zaman ancak filizlenir,
Biz senin maşukun olmadan aşukun olduk,
Seninle beraber olmadan can olduk,
bize uzak olan mesafeler olmadı.
Biz de aşkını gömdük gönlümüze ve namusun namusumuz oldu, bayrağın bayrağımız, davan ise davamız…
Hayatın anlamını senden öğrendik ve hayatın İman ve Cihad olduğunu…
Aşka sen ve ben gerek, Sen yok isen Aşka ne gerek?
Aşka sen ve ben gerek,
Sen yok isen Aşka ne gerek?
Aşkın gönlümde yok ise,
Gezen, dolaşan bu cesede ne hacet?
Hayat İman ve Cihaddır,
İmansız cihaddan, cihadsız imandan hayata ne gerek?
olacaksa bir adım ,yaralı nefer olsun… ve bir tek Senin listende okunsun…
yorgunum
ölesiye yorgun
hücrelerime kadar sızladığını hissediyorum
ben aslında o pazar öldüm
kimse inanmadı öldüğüme
ama sen biliyorsun ya Hocam
kimse inanmasa da olur…
ne dayanıklıydım oysa ki
ne sıkıntılara göğüs geriyordum
hissetmiyordum bile sıkıntılarımı
varlığın yetiyordu …
sen vardın …ve hiç bir şeyin önemi yoktu
sabah kalktığımda mutfaktaki resminle konuşuyordum
iyi geliyordu …çok özlesem de zaten ayda bir görmeye geliyordum seni …
yorgunum … hem de ölesiye yorgun …
siz hiç cesedinizi sürüklediniz mi?
insan eti ağırdır derler …
insan en çokta kendine ağırdır …
keşke beni bir yere kapatsalar …
kimsenin olmadığı bir yere
kimseye ,yaşıyormuşum ,iyiymişim , mutluymuşum gibi davranmak zorunda olmadığım bir yere …
ve ölüm gelene kadar uyusam … hiç uyanmadan …
tüm hücrelerim ,kemiklerim ,kaslarım ağrıyor …
saç diplerimden ayak tırnaklarıma kadar sızlıyor …
hasta değilmişim … turp gibisin diyor doktorlar
sonra deli doktoruna gidiyorum …
depresyondasın diyorlar ….
öyleyim evet … ilaç verin uyuşayım diyorum …
bu ilaçları kullananlar ,ağlayamaz ,uyur ,hissedemez diyorlar …
ben henüz öyle etkilerini görmedim …
gözlerim ağlar ,kalbim sızlar ,uykularım kesik kesik …
nasıl kalıyorum ayakta ,ben de bilmiyorum…
hani beni de götürüyordun Hocam ?
hani yerimi hazırlattındı? …
yorgunum …
çok yorgun …
hem de ölesiye …
Ne güzel oluyordu
Sağımıza dönüp seni görünce
Ne güzel oluyordu
Düştüğünde önümüze
Belki baksak arkamıza ordasındır
Bu efsunu kaybetmek istemiyoruz
Hiç bir şeyini istemiyoruz aslında dünyanın
İncisini yakutunu ipek yumuşaklığını yastıkların
Bebeğin yüzümüze dokunuşunu istemiyoruz
İşlerimizin limanlığını
Ocağımızın sıcaklığını bile istemiyoruz
İşte kısaca …
Ey Hocam hayatın, tadı yok Sensiz…