ERDOĞAN’IN ASİLTÜRK ZİYARETİNİN PERDE ARKASI
Milli Görüş’e son darbe ve Erbakan’ı tarihe gömme çabaları!
8 Ocak 2021 tarihli Milli Gazete baş köşesinde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Oğuzhan Asiltürk’e nezaket ziyareti” başlıklı bir haber yayınlanmıştı.
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etti. Asiltürk’ün Ankara Bahçelievler Mahallesi’nde bulunan evinde gerçekleşen ziyaret, yaklaşık bir saat sürdü. Ziyaretin ardından Asiltürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı makam aracına kadar uğurladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Asiltürk’e Kur’an-ı Kerim hediye ettiği ziyarette, ülke ve dünya gündemine ilişkin görüş alışverişinde bulunulduğu öğrenildi.” bilgileri aktarılmıştı.
Tam 25 yıldır yazıp hatırlatıyoruz. Fazilet Partisi’nden itibaren Milli Görüş partisindeki “Yenilikçi Kanat” diye reklamı yapılan Tayyip Erdoğan ve takımını, perde arkasında hazırlayıp öne çıkaran, ama görünüşte, onları horlayıp hırpalayarak davadan kopmalarına gerekçe oluşturan Oğuzhan Asiltürk ve ekibi olmaktadır. Sn. Erdoğan’ın son Asiltürk ziyareti de ortaya koymuştur ki, elde kalan bir avuç Milli Görüş oylarının bir kısmı Tayyip Erdoğan’a, yani Cumhur ittifakına aktarılacak, güya Oğuzhan’la farklı ve aykırı düşünen Temel Karamollaoğlu’nu dinleyecek diğer bir kısmı da CHP ve HDP’nin kuyruğuna takılacak; böylece Milli Görüş fikren ve fiilen tarihe gömülmüş ve Erbakan’ın üzerine “beton dökülmüş…” olacaktı. Oğuzhan Asiltürk’le, resmiyette SP Genel Başkanı olan Temel Karamollaoğlu’nun fikir ayrılığı yaşadıkları iddiaları da tam bir palavraydı. İkisi de aynı takımdaydı. Daha önceki Elazığ ve İstanbul kongrelerinde teşkilat mensuplarına farklı talimatlar verip birbirlerine düşüren bu iki ismin sonunda ortak karar aldıkları kesinlik kazanmıştı.
Erdoğan’dan Saadet Partisi’ne ziyaretinin perde arkası
MHP lideri Bahçeli’yi üç gün önce evinde ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan 7 Ocak 2021’de sürpriz bir ev ziyareti daha yapmıştı. Erdoğan, Milli Görüş’ün ak saçlılarından sayılan Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Asiltürk’le evinde yaklaşık bir saatlik görüşme yapmışlardı. Siyasi kulislerde Asiltürk’ün, Millet İttifakı ile yakınlaşma nedeniyle SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’yla bir süredir anlaşmazlık yaşadığı konuşulmaktaydı. Erdoğan, her nedense siyasi ve sürpriz temaslarını son günlerde hızlandırmıştı. Üç gün önce sürpriz biçimde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi evinde ziyaret eden Erdoğan’ın ardından SP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Asiltürk’ü evinde ziyaret etmesi yoksa bir erken seçim telaşı mıydı?
Oysa Cumhurbaşkanı’nın bu yönde resmi bir programı açıklanmamıştı. Ziyaret aniden; “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bugün Oğuzhan Asiltürk’ü evinde ziyaret edecektir” açıklamasıyla paylaşılmıştı. Asiltürk’ün Ankara Bahçelievler Mahallesi’nde bulunan evinde gerçekleşen ziyaret, yaklaşık bir saat sürmüş, ziyaretin ardından 86 yaşındaki Asiltürk, Erdoğan’ı makam aracına kadar uğurlamıştı. Kulislere yansıyan bilgilere göre, güya Asiltürk ile Karamollaoğlu arasında siyaseten uzun bir süredir fikir ayrılıkları bulunmaktaydı. Asiltürk’ün Cumhur İttifakı’nın görüşlerini benimsediği, bu yüzden Karamollaoğlu yönetimi ile ters düştüğü iddiaları dolaşmaktaydı. Erdoğan’ın Asiltürk ziyaretinin SP içindeki yansımaları merakla beklenmeye başlanmıştı.
Malatya’nın Hekimhan ilçesinde 1935’te doğan sonradan “Durmuş Durduyan” ismini değiştirip Oğuzhan Asiltürk ismini aldığı konuşulan Asiltürk, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden mezun olmuşlardı. Siyasete Milli Selamet Partisi ile giren her nedense Gümüş Motor, Odalar Birliği ve Milli Nizam mücadelesinde Erbakan’ın yanında görünmeyen Asiltürk, Ankara ve Malatya milletvekillikleri yapmıştı. Sanayi-Teknoloji ve İçişleri Bakanlığı görevlerinde de bulunan Asiltürk, 12 Eylül askeri darbesinin ardından 10 yıl siyaset yasağı almıştı. 1987’de yapılan halk oylaması sonucunda bu yasak kaldırılırken, 1988’de Refah Partisi’nin genel sekreterliğine atanmıştı. Partinin Anayasa Mahkemesi’nce kapatılması üzerine Fazilet Partisi’ne katılmıştı. Necmettin Erbakan Hocamızın vefatı sonrasında Saadet Partisi YİK Başkanlığı gibi uyduruk bir makama oturmuşlardı.
Erdoğan’dan Milli Görüş’e dikkat çeken sinsi adım!?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü evinde ziyaret etmesi kulisleri telaşlandırmıştı. Ziyaretin Erdoğan’ın programında olmadığı, sürpriz bir şekilde gerçekleştiği ortaya çıkmıştı. “86 yaşındaki Oğuzhan Asiltürk’ün, Saadet içinde Cumhur İttifakı’na meyil eden isimlerden biri olduğu ve bu konuda partinin lideri Temel Karamollaoğlu’yla anlaşmazlık yaşadığı” palavraları bir anda ortalığa yayılmıştı.
Asiltürk’ün 2017’de Partili Cumhurbaşkanlığı seçimi için yapılan referandumda da ‘evet’ten yana olduğu hatırlatılmıştı. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Saadet Partisi’nden Antalya Belediye Başkan Adayı olan Ali Aktaş, 7 Kasım 2020’de sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, Asiltürk’ün partiyi “Cumhur ittifakına yamama” hedefiyle hareket ettiğini belirterek parti içinde 3 kliğin olduğu iddialarını tekrarlamıştı.
İşte Ali Aktaş’ın 7 Kasım 2020 twitlerinde şunlar yazılıydı;
“Dediğim oldu; Oğuzhan Asiltürk ne yapar eder Abdullah Sevim’in desteğini alır ve sonra Temel Karamollaoğlu’nu değiştirmek ister demiştim. Bunu başarırlarsa sonraki aşama Saadet’i Cumhur İttifakına yamamak olacaktır. YİK diye bir şey yok. Bir adamın kafasına göre takılması vardır. Saadet Partililer çok iyi bilmeli YİK diye bir şey yoktur. YİK toplanıp istişare falan etmiyor. Oğuzhan beyden başka Oğuzhan bey gibi düşünüp onun kararlarını onaylayan bir ağabey de yoktur. Tek bir adam var. O da diktatör gibi karar alıp batıni düşüncelerle partiyi cemaate çeviriyor. Saadet Partililer bilmeli ki; partiyi tarikata çevirmek isteyenler cenaze merasimcileri olarak görev yapıyorlar. Milli Görüş’ün defnine hazırlanıyorlar. Kıyametin 60 yıl sonra kopacağına inanan bir adamın akıl sağlığı yoktur. Temyiz kudretini de kaybetmiştir. Ona itaat zulümdür.”
Aktaş ayrıca şu çağrıda bulunmuşlardı: “Saadet Partisi bir tüzük kurultayı toplamalı ve ‘Genel Başkan aynı zamanda YİK Başkanıdır’ biçimindeki tüzük değişikliği ile Oğuzhan Asiltürk’ün seçilmediği halde başkanı olduğunu iddia ettiği YİK Başkanlığı gibi bir vazifesinin olmadığını ilan etmelidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saadet Partili Oğuzhan Asiltürk’ü evinde ziyaretinin hemen ardından SP’li Ali Aktaş sosyal medyadan bu açıklamaları yapmıştı. Aktaş, “Olmaz ya olur da bir şekilde Saadet Partisi, Erdoğan ile ittifak halinde seçime gitmeye ikna edilirse; buna kesinlikle karşı çıkarım ve asla Erdoğan yararına olacak şekilde bir oy kullanmam. Bunu şimdiden söyleyeyim de bilinsin” diye karşı çıkmıştı.
Ali Aktaş, “18 yıllık iktidar tecrübesiyle Türkiye Dindarlığının bütün enerjisini ve birikimini sömürerek kötü yollarda berhava eden bir kadro veya lider yararına olarak Milli Görüş’ün geleceği yok edilemez. SAADET’in 2017 Referandum Sürecinden beri aldığı inisiyatif tarihi önemdedir. 2018 Seçimlerine giderken şunu demiştim; Aziz İslam’ın bu topraklardaki “imajı” bakımından SAADET’in üstlendiği misyonu dindar ve muhafazakârlar ancak 5 yıl sonra anlamaya başlarlar…
SAADET, tarihi bir kavşaktadır. Kirletilmesine ve lekelenmesine asla izin verilmemelidir. Bugünkü temas bana hiç sürpriz değil; bu iç çatallaşma 2017 Referandumu ile başladı. Onlar kazanırsa Milli Görüş’ün defin merasimini gerçekleştirecekler. Biz kazanırsak Milli Görüş “asrın idrakine” söyleterek yoluna devam edecek. Çizgi bu kadar net ve ip bu denli gergindir. Erdoğan’ın İslam’ı araçsallaştırarak sürdürdüğü ayrıştırmacı siyaset bu ülkede en fazla İslam’a zarar veriyor. Hiç kimse bizi ‘Kutuplaşma Siyasetinin’ son halkası ve payandası yapamaz. Kimlik siyasetinin oyuncağı olmayacağız. Herkes hesabını ona göre yapmalıdır. Problemin sorumluları çözümün bilgeleri olamazlar” diyerek doğru saptamalar yapmıştı ama olayın esasını saptırarak çözümü yanlış mecralarda aramaktaydı. Üstelik daha önceleri “Artık Erbakan’ın videolarını izlemeyi, O’nun programlarını dillendirmeyi bırakalım; yeni ve orijinal slogan ve projeler bulalım” diyen de kendileri olduğu unutulmamalıydı.
Çağdaş münafıklığın en marazlı temsilcilerinden AKİT gazetesi (07.01.2021):
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti, CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun 31 Mart seçimlerindeki kampanyasına “Yıkılma sakın Ekrem İmamoğlu” diyerek bağış yapan Saadet Partisi’nin Antalya Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ali Aktaş’a battı. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda haddini aşan ifadeler kullanan Aktaş, Asiltürk’ün Saadet Partisi’ni “Cumhur İttifakı’na yamama” hedefiyle hareket ettiğini açıkladı” diyerek hıncını kusmuşlardı.
Erdoğan’ın sürpriz ziyaretinin perde arkasında Saadet’i Cumhur İttifakı’na çekmek vardı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü evinde ziyaret etmesini yorumlayan Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, “Saadet’i ‘Cumhur İttifakı’nın içine çekmenin yolu Oğuzhan Asiltürk’ten geçer” ifadelerini kullanmıştı.
Bahçeli ile 1 haftada üç kez görüşen Erdoğan, dün de sürpriz bir şekilde Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü evinde ziyaret etmesi herhalde bir hatır-gönül meselesi olamazdı. Erdoğan’ın aynı zamanda Milli Görüş Vakfı’nın da genel başkanlığını yapan Asiltürk’ü ziyaret etmesi Ankara kulislerini de heyecanlandırmıştı.
Konuyla ilgili Ahmet Hakan da şunları yazmıştı;
“Oğuzhan Asiltürk kimdir? Saadet Partisi’nin arkasındaki beyindir. Erbakan’dan sonra partiyi idare eden asıl isimdir. Genel başkanların da üzerinde bir konumu vardır. Partide alınan kararlar, onun onayından geçer. Partiye politika çizen ana isim odur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmesi, bu açıdan çok önemli. Çünkü Saadet’i ‘Cumhur İttifakı’nın içine çekmenin yolu Oğuzhan Asiltürk’ten geçer. Erdoğan’ın amacına gelince… Erdoğan istiyor ki… Karşısındaki blokta sadece CHP ve HDP kalsın. Saadet Partisi’nin ittifaktan kopması, bu açıdan önemli… Asiltürk ziyareti, bu açıdan önemli… İYİ Parti’ye “Eve dön” çağrıları, bu açıdan önemli…” Evet anlayana bu kadarı yeterli sayılırdı…
Abdülkadir Selvi de, Erdoğan’ın Asiltürk ziyaretinin perde arkasını yorumlamıştı:
Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaretinin perde arkasını yazmıştı. Selvi, “Erdoğan, Asiltürk’ü ziyaret ederek Milli Görüş tabanının teveccühünü kazandı, hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu” ifadesini kullanmıştı. Erdoğan’ın ziyareti kulislerde, ‘Cumhur İttifakını genişletme arayışı’ şeklinde yorumlanmıştı. Hürriyet yazarı Selvi köşe yazısının ilgili bölümünde, Erdoğan’ın Asiltürk’ü ziyaretinin perde arkasını anlatmıştı:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyareti, Milli Görüş ve AK Parti tabanında bir heyecan dalgasına yol açtı. Bunu görüşme sonrasında Asiltürk’ün Erdoğan’ı aracına kadar uğurlaması ve o sırada Poyraz Apartmanı’nda yaşayanların camlara çıkarak gösterdikleri ilgiden de anlamak mümkün. Bunun nostaljik bir ziyaret mi, yoksa Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik bir hamle mi olduğu yönünde bir tartışma yaşandı.
Oğuzhan Asiltürk, Milli Görüş hareketinde Erbakan’dan sonraki en önemli isim. Merhum Erbakan’a karşı itiraz edebilen, onun da üzerinde etkili olan biri olarak bilinir. Yani Milli Görüş’ün ağır toplarından denildi mi, Erbakan Hocadan sonra tartışmasız ikinci sıraya Oğuzhan Asiltürk ismi yazılır. Zaten Erbakan Hocanın vefatından sonra Milli Görüş’ün manevi liderliğini üstlendi. Dikkat edin, doğal lider demiyorum, manevi önder. Oğuzhan Asiltürk’le Temel Karamollaoğlu arasında muhalefet tarzından dolayı görüş farklılığı yaşanıyormuş. Asiltürk, Temel Karamollaoğlu’nun üslubunu fazla sert buluyormuş. Bir de CHP’ye fazla angaje görebilir.
Erdoğan, AK Parti’nin kuruluşundan bu yana Oğuzhan Asiltürk’ü ilk kez ziyaret ediyor. Meclis Başkanı Mustafa Şentop, 7 Haziran 2015 ve 24 Haziran 2018 seçimleri öncesinde Saadet Partisi’yle seçim işbirliği için çaba göstermişti. Ama Karamollaoğlu ittifaka sıcak bakmadı. Yerel seçimler sırasında da Binali Yıldırım, Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmiş. Ama Erdoğan’ın ziyareti çok önemli. Oğuzhan Bey’in yaşlılıktan kaynaklanan ufak tefek problemler dışında bir sorunu yok.
Erdoğan’ın ziyareti bir gün önceden netleşmiş. Görüşme hakkında Temel Karamollaoğlu’na da bilgi verilmiş. Bir saat süren ziyaret, samimi bir sohbet ortamında gerçekleşmiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Asiltürk’e Kur’an-ı Kerim hediye etmiş. Asiltürk bundan memnun kalmış. Milli Selamet Partisi’nden başlayıp Refah Partisi’nde devam eden bir geçmişe sahip oldukları için daha çok geçmişin hatıraları yâd edilmiş. Ama tamamen nostaljik bir görüşme olmamış. Tam aksine, ülke sorunları ve dünyadaki gelişmeler de değerlendirilmiş. Peki AK Parti ile Saadet Partisi’nin seçimlerde ittifak yapması konuşulmuş mu? O düzeyde bir görüşme olmamış. Ama zaten bu görüşme dahi başlı başına bir mesaj değil mi? Erdoğan, Asiltürk’ü ziyaret ederek zaten Milli Görüş tabanının teveccühünü kazandı. Bunun bir siyasi sonucu olur mu, orasını ben de merak ediyorum ama hani ünlü bir söz vardı ya: ‘Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu.‘” Erdoğan’ın SP’li Asiltürk’e ziyareti sonrası AKP’de herkes bunu konuşmaktaydı.
Erdoğan’ın özel kalemine çok özel talimatı; “Oğuzhan Asiltürk’ü tavlama” tuzağı mıydı, yoksa gizli ortaklık icabı mıydı?
Daha önce Cumhur İttifakının ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ‘Devlet Bey Konağı’nda bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Asiltürk’le görüşmeye sivil plakalı makam aracıyla ve üç araçlık konvoyla gitmiş, Erdoğan görüşme sırasında Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ı da yanına almıştı.
Böylece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Oğuzhan Asiltürk’e yaptığı ziyaretin perde arkası ortaya çıkmıştı. Erdoğan’ın, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi ile bir ittifak kurmasını istemediği SP’nin Cumhur İttifakı’na dâhil olması için Asiltürk’ten destek istediği anlaşılmıştı. Asiltürk’ün de Cumhur İttifakı’na sıcak baktığı kulislere yansımıştı.
Tayyip Erdoğan Milli Görüş’ün sembol isimlerinden Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Oğuzhan Asiltürk’e dikkat çeken bir ziyaret gerçekleştirmesi boşuna olamazdı. AKP çevreleri, Erdoğan’ın öncesinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi evinde ziyaret etmesini reform süreci öncesi Cumhur İttifakı’na ‘balans ayarı’ olarak yorumlarken, SP’li Asiltürk’e yapılan ziyaretin ise ittifakı genişletmek amacı taşıdığını konuşmaktaydı.
“Saadet Partisi’nin gelecek seçimlerde Millet İttifakı’nda ya da Gelecek Partisi ve DEVA Partisi ile kurulacak bir ittifakta yer almamasını” isteyen Erdoğan’ın Temel Karamollaoğlu ile anlaşmazlık yaşadığı belirtilen Asiltürk’ten destek istediği ortaya çıkmıştı. Görüşmede Erdoğan’ın Asiltürk’e SP’nin yerinin Cumhur İttifakı olması gerektiğini vurguladığı aktarılmıştı.
Diğer yandan Saadet Partili kaynaklar ise, Asiltürk’ün de Cumhur İttifakı’ndan yana bir eğilimi olduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’a “Oğuzhan Bey sizi ararsa ben aramışım gibi özel davranacaksın!” dediğini aktarmışlardı.[1]
SP Eski Gn. Başkanı Mustafa Kamalak’ın: Erdoğan’ın yeniden aday olmasının formülünü açıklaması!
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Kamalak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olabilmesi için gerekenin ne olduğunu açıklamıştı. Sanki Erdoğan’a çıkış yolları bulmak bunlara kalmıştı.
Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Üyesi ve Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Kamalak, TV5’te Mustafa Yılmaz’ın hazırlayıp sunduğu Kulis Ankara programına konuk olmuşlardı. Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın Anayasa hukuk bilgisine vurgu yapmak için “hükümet deviren isim” olarak her fırsatta dile getirdiği Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Kamalak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrar Cumhurbaşkanı adayı olup olmama durumuyla ilgili çarpıcı açıklamalar yapmıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 3’üncü kez Cumhurbaşkanı adayı olma durumunu değerlendiren Kamalak, “Anayasa’ya göre, tek şartla aday olabilir. Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi erken seçim kararı verirse, tek bu şartla 3’üncü kez aday olabilir. Bunun dışında aday olamaz. Cumhurbaşkanı, Meclisi feshederse yine aday olamaz. Tek şart TBMM’nin erken seçim kararı almasıdır. Seçimlerin yenilenmesi için 360 milletvekillinin destek vermesi gerekiyor. Buna iktidar kanadının gücü yetmiyor. Anayasa madde 116 fıkra 3’e göre, Cumhurbaşkanın ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilmesine karar vermesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir. Cumhurbaşkanı ikinci dönemini yaşıyor. Aday olabilmesi için Meclis’in karar vermesi gerekiyor” ifadelerini kullanmıştı.
“Yeni sisteme geçilmesinin ardından Cumhurbaşkanın 1’inci dönemi sayılmaz” tezinin Anayasa açısından doğru olmadığını söyleyen Kamalak, “Cumhurbaşkanı Anayasa’yı danışmanlarına değil, bana sorsun. Doğru cevabı benden alır. İnsan hoşuna giden şeyleri duymak ister ama gerçek değişmiyor. Biz gerçekleri değiştiremeyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan bundan sonra hodri meydan deyip erken seçim demek zorundadır… Erken seçim 2023’ün başında olabilir. Hükümet icraat süresinin salgın sebebiyle uzatacaktır. Seçimlerin sona doğru yaklaştırılması Cumhurbaşkanın toplam Cumhurbaşkanlığı süresini uzatmak için de önemlidir” diyerek kimlere yaranmaya çalışmaktaydı?
Saadet Partisi eski Gn. Başkanı Sn. Mustafa Kamalak umarız Milli Çözüm’ün uyarılarını dikkate alarak Erdoğan’ın Asiltürk’ü ziyareti sonrası başlayan ittifak tartışmalarıyla ilgili şu açıklamayı yapmıştı.
“Saadet Partisi AK Parti ile işbirliği yaparak AK Parti’yi aklamamalıdır. AK Parti’nin günahlarına ortak olmamalıdır. Saadet Partisi, AK Parti’yle ittifaka katiyen yanaşmamalıdır. Doğru olanlar, doğru bildikleri yolda tek kişi kalsa da giden insanlardır. Erdoğan’ın ziyareti, Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik bir adımdır. Yüzde 50+1’i bulamıyorlar. Belediye seçimlerinde olduğu gibi en çok oyu alanın Cumhurbaşkanı seçilmesine yönelik bir tavırdır. Bunun için ise Anayasa değişikliği lazımdır. Cumhur İttifakı’nın ise bunu yapacak gücü bulunmamaktadır. Geriye 50+1’i tutturmak için, MHP-BBP dışındaki partileri de etrafında birleştirmek kalmıştır. Saadet Partisi, özgül ağırlığı fiziki ağırlığından büyük bir parti konumundadır. Saadet’e (Oğuzhan Asiltürk’e) bu amaçla gitmiş olduğu anlaşılmaktadır.”
Ve Sn. Mustafa Kamalak, oğlu Muhammet Furkan Kamalak’ın İYİ Parti’ye katılmasından da herhalde gurur duymamış olmalıydı. Üstelik oğul Kamalak 27. Dönem Genel Seçimlerinde SP’den 2. Bölge 4. sıra Milletvekili adayıydı!?
Cumhurbaşkanı Erdoğan Saadet Partisi ziyaretinin nedenini açıklamıştı: İttifak arayışı!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanlığı gibi uyduruk bir makama çöreklenen Oğuzhan Asiltürk’e evinde bir ziyaret yapmıştı. Cuma namazı çıkışında ziyaretin nedenini basın mensuplarına açıklamıştı.
Erdoğan, Oğuzhan Asiltürk ziyaretinin gayesini şöyle aktarmıştı:
“Sayın Asiltürk geçmişte beraber olduğum bir büyüğümdür. Bu ziyaretim hem bir nezaket ziyareti kapsamındadır, hem de bir ittifak arayışıdır. Artık seçim ittifakı mı olur, bu ileride netlik kazanacaktır. Geleceğe yönelik terörle mücadelede her türlü desteğin bizim yanımızda olması lazımdır. Bizim bir yalnızlığı hissetmememiz lazımdır. Buna benzer görüşmeleri bundan sonra da yapacağım. Sayın Bahçeli ile yaptığımız görüşme bildiğiniz gibi mutat. Ağırlıklı olarak ülkemizin dünyadaki ikili ilişkileri, terör mücadelelerini Sayın Bahçeli ile etraflıca görüşüyoruz. Kendisi de yapılan çalışmalara başarı temennilerini hep söylüyor. Analizler de yapıyoruz. Bundan sonra da neler yapabiliriz, aramızdaki Cumhur İttifakı’nın yarınlara devamı için birlik-beraberliğimizi teyit ediyoruz.”
(Not: Sn. Erdoğan, başkaları tarafından hazırlanıp cama yansıtılmayan açıklamalar yaparken; düzgün cümle kuramadığından ve meramını anlatamayan sözler sıraladığından, konuşmasını düzelterek böyle aktardık.)
Sonuç olarak:
Artık herkes, bu gerçekler ışığında safını ve ayarını ortaya koyacak, hiç kimse mazeretlere sığınamayacaktır.
“Hani siz (mü’minler) vadinin yakın kenarında, onlar (münkirler ise) uzak yamacındaydılar; (Şam’dan gelen müşriklere ait ticari) kervan ise sizden daha aşağıdaydı. Eğer (önceden düşmanlarınızla) sözleşseydiniz bile, kesinlikle (sizin için en uygun) buluşma yeri ve vakti hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz (böylesine münasip bir mevzi seçemezdiniz); ancak Allah, olacağı takdir buyrulan işi gerçekleştirmek için (böyle yaptı). Böylece helak olacak kişi apaçık bir delilden (sonra ‘bilmedim, ikaz edilmedim’ gibi bir mazerete sığınma imkânı kalmadan hak ettiği) belaya ve cezaya uğrasındı; (manevi olarak ve karakter bakımından) diri kalacak (dünyada izzete, ahirette saadete ulaşacak) kişi de, yine apaçık bir delil ve bilgiyle hayatta kalıp (huzura ulaşsındı). Şüphesiz Allah, gerçekten İşitendir, Bilendir.” (Enfal: 42)
Zaten “Hayat; iman ve cihattır!” imtihanının amacı, davasında sadıklarla sahtekârları ortaya çıkarmaktır.
“Elif, Lam, Mim.
(Yoksa) İnsanlar; sadece ‘iman ettik’ demekle, (öyle) imtihana tâbi tutulmadan (ve sonunda yeterli ve geçerli puan almadan) bırakılacaklarını (ve kurtulacaklarını) mı (zann ve) hesap etmektedirler?
Yemin olsun (Biz) onlardan önceki (kavimleri) de (çeşitli) imtihan (kasıtlı fitne ve musibetlerden) geçirdik. (Böylece) Allah, kesinlikle (dininde ve davasında) sadıkları da bilecektir (bilmektedir) ve gerçekten yalancı sahtekârları da bilip (belirleyecektir.)
Yoksa (her türlü) kötülüğü yapıp (gizleyenler ve olduklarından başka türlü görünenler), Bizi (Allah’ı) atlatıp geçeceklerini (ve insanları sürekli aldatabileceklerini) mi sanıvermektedirler? Onlar ne kötü (ve yanlış bir) hüküm (ve kanaat) yürütmektedirler.
Her kim Allah’a kavuşmayı (O’nun va’adine ulaşmayı) umarsa, (acele etmesin) Allah’ın (tayin ve takdir ettiği) süresi gelmektedir. O (her şeyi) İşiten ve Bilendir.
(Hakk hâkim olsun, ülkemizde ve yeryüzünde Adalet Nizamı kurulsun diye) Kim cihad ederse, o ancak kendi nefsinin faydası için çaba göstermiştir. (Cihadın, adil devlet, izzet ve emniyet gibi dünyevi menfaatleri de; ebedi saadet ve cennet gibi uhrevi mükâfatları da kişinin kendi çıkarı gereğidir.) Allah âlemlerden Müstağnidir (hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir).” (Ankebut: 1-6)
[1] 08.01.2021 (https://www.yenicaggazetesi.com.tr/)
Milli Çözüm Milli Görüş
Elbette ki susan kusandan daha alçaktır. Erbakan Hocamızın sağlığında lidere sadakati pekte umursamayan saadetin içindeki bir kesim şimdide lidere kayıtsız şartsız itaat türküleri söylüyorlar. Allah Milli Çözüm Dergimizden ebedi razı olsun ki bu hakikatleri anlatıp yolumuza aydınlık oluyor.
Milli Çözüm her zaman Hakkın yanına bâtılın karşısındadır
Şeytânî güçlerin safında olanların Rahmânî görüntülerine aldanmak saflıktır.
Zalimleri destekleyen dolayısıyla mazlumları ezen konumundadır.
AB’ den, ABD’den ve işbirlikçi partilerden hayır beklemek, akrepten hayır beklemekten daha akılsızcadır.
YAZIYI OKUYUNCA HOP OTURUP, HOP KALKANLARA!
Yazı yayınlandığı ilk anda gündeme oturdu ve marazlılar içlerindeki kini kusmaya başladılar. Sözde Oğuzhan’cı kesim, sözde liderlerine yüklenilmesinden rahatsız olmuşlardı. Bazıları kırmızı ceket mor pantolonlu pozlarıyla şiire dökmüşlerdi meramlarını, bazılarıda şahıslar üzerinden siyaset yapmayalım teraneleriyle ağabeylerini kurtarmaya ve ona yağcılık yaparak biraz daha içide dışıda koflaşmış koltuklarında oturmaya yönelik bir mücadele yarışına girmişlerdi. Yani bu zevat, Şeytanilere yamanıp, rahmanileri hesef alarak ayarlarını birkez daha ortaya koymuşlardi. Ezberledikleri bir iki Ayet ve Hadisle ve teşkilatçılık yaklaşımıyla, Durduyan patronlarının tüm şeytanlıklarını unutturmaya ve gizlemeye çalışarak büyük ve dönüşü olmayan bir vebalin içine girdiklerinin farkında dahi değiller. Bu yaşananları görünce kendi kendime, “Bu Oğuzhan, Erbakan Hocamıza iftira atarken sesi çıkmayan bu şahsiyetsizler, Partiyi açıkça tarikat ortamı gibi yöneterek ve son görüşmeyle Cumhur ittifakına göz kırparak Milli Görüş ve Erbakan Hocamızın fikirlerine ve Adil Düzen projelerine beton dökme girişiminde bulunmasına tepkisiz kalıp hatta alkışlayan alçaklar, yıllardır Saadet Partisini Chp ve Hdp’nin kuyruğunda yüzdüren bu Şeytanilere lider gözüyle bakan murdarlar, acaba birgün olsun Erbakan Hocamızın yanında yer alıp, Onu böylesine içten savunup destek vermişlermidir” diye düşündüm. Ve maalesef hiçbirzaman Erbakan Hocamıza böylesine bağlı ve destek verici bir tavır takınmadıklarını birkez daha farkettim. O nedenle ifade etmek istiyorumki, Çok büyük bir şeref ve mutluluk kaynağı Milli Çözüm saflarında yer almak. İşte bunu gören münafıklar ve gafiller; hop oturup, hop kalkıyorlar. Yani Milli Çözüm soysuzların uykusunu kaçırıyor. Elhamdulillah.
Gafiller ve hainler..
HAİNLER VE GAFİLLER
Münafık karakter, iki özellik
Birisi döneklik, biri gazaptır!
Ne kötü şöhrettir, bu ne rezillik
Kime gizli ortak, Rıza Zerrab’tır?!
Herkeste bir korku: “Dinleniyoruz!..”
Namert gölgesinde, dinleniyoruz
Protestan İslam, “DİN”leniyoruz
Hükümet, Cemaat, haza kezzab’tır!
Her toplum layıkın, buluyor elbet
Tevbeyle nusret-i, ilahi celb et
Bu böyle gider mi, hep ilel ebet
Faiz, fuhuş, baskı; halka azaptır!
Bu zillet acziyet, ruhum kahreder
Kukla yönetimler, bizi mahf eder
İsrail azıtmış, kimden havf eder
Ancak güçten anlar, kuduz kasaptır!
“Adil düzen öcü”, görür zındıklar
Batılı mühürler, bütün sandıklar
Vaktaki yüzde bir, kaldı sadıklar
Müjde, fetih gelir; bu bir nisaptır!
Taç diye tezeki, başına koyar
Kargalar ahmakın, gözünü oyar
Haram lokma ile, karınlar doyar
Gıda sandıkları, kalbe kezzaptır!
Doğru dosta gider, Hak seferleri
Mevlam nasip eder, tüm zaferleri
Milli Çözüm asrın, tebliğ erleri
Her biri kahraman, Halid Mus’ab’dır!
Erbakan’a kinin, kusar şarlatan
Haksız karşısında, susar şu şeytan
Küçücük çıkarla, pusar şamatan
Öküzhan sazında, basit mızraptır!
Artık durul kurtul, öfkeden kinden
Her şeyi Haktan bil, geç ötekinden
Bela gelir bulur, Berlin Pekin’den
Bu bir imtihandır, sonu hesaptır!
-milli çözüm dergisi 2014-
“Tağut”u inkâr; Emperyalizmi ve Siyonizmi reddedip dik durma:
“…Artık kim tağutu (İslam dışı sistemleri ve zalim kişileri terk ve inkâr ederek) tanımayıp Allah’a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur (Kur’an’a tutunanların mahrum ve mahcup olma endişesi kalmamıştır)…” Bakara 256. ayeti, Allah’a imandan önce tağutu inkâr etmek gerektiğini şart koşmaktadır. Çünkü Allah, bir göğüste iki kalp yaratmamıştır. Tağut’la Ma’bud’un sevgisi aynı gönülde birlikte barınamayacaktır. Tağut: İnsani ve İslami olmayan, haksızlık ve ahlâksızlık temeline dayanan, bütün şeytani sistemlerin ve despot şahsiyetlerin ortak adıdır. Bugün Siyonist ve emperyalist güçlere teslimiyet ve hizmet gösterenler, imanın bu temel basamağına bile ulaşamamışlardır.
Kitabın adı; Erbakan’dan intikam alanlar.
Kamuoyu Gündemde olan ,Oğuzhan asilturk ve Erdoğan buluşmasının perde arkası.
O.asilturk Milli görüş camiasıni ,cumhur ittifakına yamamada,
Diğer taraftan da ,T. karamolla oğlununda millet ittifakına perde arkasından onay verip,ama teşkilatı nazarında güya t.karamolla oğlu kendisi yapıyormuş havası estirmekteymis süsü verilmekte.
Bu davranışlari ile kimilerini Millî görüş camiasından uzaklastirdilar,kalanların bir kisminida, bir tarafı millet ittifakina bir tarafında Cumhur ittifakı na,
Ama Millî görüşçü Milli çözüm Erbakan hocamızin izinden yolundan yürümeye koşmaya devam edecektir.
Ve yine Milli çözüm haklı çıktı.
Hesaplar Dönecek inşallah
Bugüne kadar hakkın yanında yer almaya çalışıyor gözüküp Allah’ın emir ve yasaklarını ciğneyenler Elbette karşılığını kat kat alacaklar işbirlikçileri yandaşları hatta buna göz yummayi mubah sayanlar İstanbul sözleşmesi dahil zina yasalarına kadar ne günah varsa sorumlulukları karşılıksız mi sanırsın Allah hepinize yeter bir anda bir gecede neler değişir neler karanlıktan aydınlığa kavuşur Gizleyip sakladıkları hıyanet leri açığa çıkar milli çözüm olmasa biz hiç uyarilmadik ta derler bu zerzevatcilar Ahmet hocamın kalemine sağlık vicdanına merhametine kuvvet versin rabbim
Nisâ 105
“(Ey Resulüm!) Biz Sana Kitabı (Kur’an’ı) Hakk olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın Sana gösterdiği şekilde adaletle hüküm versin (İslami ve insani hukuk kurallarına göre hükümet edesin). Sakın (İslami amaç ve çabalara balta vuran ve Hakk davadan ayrılan) hainlerin koruyucusu ve savunucusu olma!..” (Ve onların tarafını tutma! diye Hz. Peygamber Efendimizin şahsında bütün mü’minler uyarılmıştır.)
https://www.mealikerim.com/4/nisa/105
Durmuş Durduyan Mı, Oğuzhan Asiltürk Mü,
“Kemâ tekûnû, yuvelliy aleyküm” “Nasıl olursanız (her neye layık ve müstehak bulunursanız), üzerinizde öyle yöneticiler olacaktır.” Beyhaki, Şuabül İmam, C. VI. Sh:22
Geçmişi karmaşıktır, Pakradun Ermenidir
Milli Görüş’e lider, olmuş Durmuş Durduyan!
Aslını gizleyerek, asil bir Türk geçinir
Sadıklara bir kinle, dolmuş Durmuş Durduyan!
Erbakan katlanmıştı, nice yıllar kendiye
Hizmetlerine resmen, fırsat verilsin diye
Büyük devrimlerine, bunca taviz hediye
Davada siyonizme, kolmuş Durmuş Durduyan!
Bütün fesatlıkları, tertipleyen kişidir
Ayet hadis ezberler nifak Onun işidir
Bir şebeke kurmuş ki, her fısıltı işitir.
Makam menfaat için, yolmuş Durmuş Durduyan!
Erbakan çizgisini, çürütmektir gayreti
Partiyi tarikata, çevirmektir niyeti
Dirilin be kardeşler, tanıyın bu tiyneti.
Nursuz yüzü sararmış, solmuş Durmuş Durduyan!
Zihniyeti Kabalist, zahirde Hanefidir
Milli Çözümden ürker, en büyük hedefidir.
Muttaki rolü oynar, Şeytanlık kenefidir
Millet tükendi sanır, bolmuş Durmuş Durduyan!
İsa’ya hain olan, Havariye benziyor
Kalbi çirkef kuyusu, o dışını beziyor
Yağcıları kollayıp, sadıkları eziyor
Vallahi belasını, bulmuş Durmuş Durduyan!
Ölçü tutsak şaşmayız, Kur’anın mastarını
Sultan Baba[1] gösterdi, bunların astarını
Artık anlayın dostlar, Münafık starını
Hakka değil Şeytana, kulmuş Durmuş Durduyan!
Dokuz yüz altmış dokuz da, mahkeme kararıyla
İsmini değiştirdi, dönmelik damarıyla
Son bulur sahtekarlık, sadıklar şamarıyla
Bu ülkede hem sağmış, solmuş Durmuş Durduyan!
Bak: Durmuş Durduyan. Fabrika dergisi Zeynelabidin Kızılyaprak, Ocak 2004 Bir Kürdün Komploculuk denemesi,
Bak: Tevfik Taş, http://www.evrensel.net, 23.01.2007 Kirve Hırant
[1] Sultan Baba. 1991 yılında vefat eden büyük veli İhsan Tamgüney Hoca efendi
Kim (hidayete uyar) doğru yolu (arayıp) bulursa, kendisi için (Hakkı ve hayrı) bulmuş olacaktır. Kim de sapıtırsa kendi zararına sapıtmış olacaktır. Günahkâr olan hiç kimse bir başkasının günah yükünü taşımayacaktır. (Ve zaten) Biz, (aydınlatıcı ve uyarıcı) bir Resul göndermedikçe (hiçbir kavme ve kişiye asla) azap edici olmayız (kendilerini sorumlu tutmayız).
Biz bir ülkeyi (ve düzeni) helak etmek (ve çökertmek) istediğimiz zaman, oranın “mütref”lerine (yani; haksız ve hesapsız nimet ve servetle şaşıran ve devlet imkânlarıyla şımaran, ülkenin ileri gelen kimselerine) emrederiz (onlara fırsat veririz) ki, orada her türlü fısku fesadı (haksızlık ve hayâsızlığı) yapsınlar… Böylece orası için (azap ve helak) sözümüz hak olur. Biz de o (diyarı ve düzeni) darmadağın edip (yerin dibine batırırız).
İsrâ Suresi 15-16
SAADET PARTİMİZİN MENSUPLARININ BİR KISMI BU ZİYARETİ MAALESEF -Erbakan Hocamızın Sözünü Yanlış Anlayarak- BİR ZAFER OLARAK BİLE TANIMLAYABİLİYORLAR!
EVET ÜLKEMİZ-İSLAM ALEMİ – TÜM İNSANLIK İÇİN KURTULUŞ YOLU MİLLİ GÖRÜŞ PRENSİPLERİDİR! ONUN İÇİN ERBAKAN HOCAMIZ:
” Bu Kapıya Gelmekten Başka Çareniz Yok!.”
(Prof.Dr. Necmettin Erbakan)
Demişlerdir ancak bilinmelidir ki,
Bu Kapı; Milli Görüş Prensipleridir: Faizsiz Üretime Dayalı Bir Ekonomi, Ab Değil İslam Birliği, İstanbul Sözleşmesi.. Dizilerle Kliplerle Dejenerasyon Değil Önce Ahlak ve Maneviyat.. Kadının Ailenin Çocukların (gerçek anlamda) Maddi-Manevi Korunması!.., BOP’a – Arap Baharı’na Abd’ye Çin’e İngiltere’ye İsrail’e Siyonist Yahudi Lobilerine Nato’ya Kısacası Zulümlere Alet Olmak Değil Yeni Adil Bir Dünyayı Kurmak!.. Vd Diğer Hakka Hayra Akla Bilime Vicdana Dayalı Prensipler!..
Not: Siyonizmin (sağcı-solcu dindar farketmez) işbirlikçileri eli ile yürüttüğü zulüm ve menfaat düzenlerini devam ettirmek için partimizi de alet etmek istediği siyasetler bizim kapımıza gelindiği anlamına gelmez!.. Bu kapıya gelinmesi demek insanların hakkı anlamaları ve kurtuluş için Milli Görüş- Erbakan Prensiplerinin projelerinin hayata geçirilmesi demektir. Aksi durumlar birer aldatmacadır!..
Bu net portre çizici bu makale-yazı ile beraber Milli Görüş camiamızın uyanmasını sağlayacak birçok yorum okuyucular tarafından yapılmış.. İhanetlere hikmet uydurmak yerine uyanmak kurtuluşun ilk adımıdır!.
İHANETLER
Rahmetli Erbakan hocamızın ardından yapılan İHANETLER;
1- Mustafa Kamalak eliyle;
15 temmuz dan önce feto denen işbirlikçi Amerikan kuklası terörist övüldü. Ve Milli görüş zihniyetinde meşrulaştırildi.
2- Temel Karamollaoglu eliyle;
2018 genel seçimlerinde Saadet Partimizi millet ittifakına sokarak, sistem partisi haline getirildi ve pkk hdp ye sıcak mesajlar verilip, HAKKI TEMSİL ETME vasfı yozlaştırıldı.
3- Şimdi de Oğuzhan Asilturk (Durmuş Durduyan) eliyle;
Saadet Partimizi cumhur ittifakına sokarak, AKP ye yamamaya çalışıyorlar. Ve yine sistem partisi haline düşürüp, HAKKI TEMSİL ETME VASFINİ bitirmek istiyorlar.
Allah’ın izni, Erbakan hocamızın himmetiyle Rabbim bu İHANETLERİN hesabını soracak ve bu siyonist oyunları bozacaktır İnşaallah. AMİN
Öylece duran, Durduyan hıyanetlerine ses çıkarmayan…
Milli Çözüm Dergisi yıllardır Hak dava mensuplarını Durmuş Durduyan hakkında uyarmaktadır. Durmuş Durduyan Erbakan Hocamızın ismine, Adil Düzen projelerine ve Milli Görüş’e beton döküp partisini de eli kanlı AKP’ye yamayarak ortada dava ve mensubu kalmamasını sağlamaya çalışmaktadır. Son kalan mayaları da bu şekilde şeytanca dağıtmaya ve Siyonizm’le mücadele eden herhangi bir kimse ve yapı kalmamasını sağlamaya çalışmaktadır. AKP’yi kurduran kadroların da ağabeyliğini, önderliğini yaptığı da artık yavaş yavaş saflara bile aşikar olmaya başlamıştır. İnsanları teşkilattan çeşitli bahanelerle uzaklaştırarak veya soğutarak partiden küstürerek göndermesi, Erbakan Hocamıza attığı iftiralar ve zaten hayattayken yaptığı itirazlar, kendini YİK Başkanlığına ataması, kendine “Milli Görüş Lideri” diye hitap ettirmesi, alkışın dinde yeri yok gibi abuk açıklamalarla partiyi cemaate dönüştürme çabaları, dünürü ile çatışıyormuş gibi görünerek ve ikilik çıkartarak il teşkilatlarının dağıtılmaya çalışılması…. Ve bütün bunların yanında kendisine biatı bahane ederek ses çıkarmayan parti mensupları… Durmuş Durduyan kendi rolünü oynamaktadır, ancak burada aslında Milli Görüş mensupları imtihana tabi tutulmaktadır. Hem genel hem de özel bir imtihan ve elenme mutlaka yaşanacaktı… Son olarak Allah’ın dediği olacak, zafer güneşi ortada duranların değil; bedel ödeyip inananların, sabredenlerin ve sadakat gösterenlerin üzerine doğacaktı…
Yol açmaya çalışanlar
Asiltürk,kamalak,karamanlıoğlu ikisi siyasi yönden biri hukuki yönden tek hedef için çalıştıkları,önlerine çıkacak pürüzleri şimdiden nasıl plan ve program içerisinde yürüttüklerini görmekteyiz .
Seçime gidilmesi gerektiğinin sebebini net şekilde anlamış olduk.
İçimizdeki sempati besleyen kesim ise kendilerini bir bir belli etmeye başladılar .
Ameller ve niyetler.
Milli Çözüm önceki zamanlarda olduğu gibi şimdide farkını ortaya koymuştur.
Hayat; İmkan ve fırsat mı? Yoksa İman ve Cihat mı?
Erdoğan’ın Asiltürk’ü ziyaretinden bir hafta önce Milli Gazete “Bir sansür girişimi 3’te “ diye başa sayfanın en başına manşet atmıştı. Neydi haber “BİM Milli gazetenin 3. Sayfasına tam sayfa reklam verecekmiş ama bunun karşılığında haber sansürü istemiş” Milli gazete bu sansürü kabul etmeyince BİM gazeteye reklam vermekten vazgeçmiş. Bu olay sonrası gazetenin 3. Sayfasında “Medyanın bağımsız olarak varlığını sürdürebilmesi için bugün bu sayfada biz varız” diyerek değişik firmalar gazetenin 3. Sayfasına reklam vermeye başlamıştı. İşte tam bu reklamların başladığı gün Erdoğan-Asiltürk ziyareti gerçekleşti… SP’nin Başkanı Karamollaoğlu ile değil de, siyasi partiler kanununa göre hiçbir resmi sıfatı olmayan Asiltürk’le, Erdoğan niye görüşür?..
Şimdi bu ziyarette ne konuşuldu bilmiyoruz… Genel yorumlar ittifak üzerine konuşulduğu yönünde… Yani AKP; SP %1,3 oy karşılığı olan yaklaşık 700 bin oyuna(mı) talip olmuştu!.. Bu görüşmeden sonra başta; SP-Asiltürk-Karamollaoğlu-Milli gazete-TV5 gibi yerlerde AKP’ye karşı bugüne kadar varolan bakış açılarında nasıl bir değişiklik olacak oradan anlayacağız neler konuşulduğunu…
Aslında AKP için önemli olan; SP oylarının AKP geçmesi değildir, yarım yamalak da olsa SP’nin AKP’yi eleştiren cılız çıkışları ve Milli gazetenin AKP karşıtı muhalif yazılarıdır. Zaten Erdoğan: “Geleceğe yönelik terörle mücadelede her türlü desteğin bizim yanımızda olması lazımdır. Bizim bir yalnızlığı hissetmememiz lazımdır. Buna benzer görüşmeleri bundan sonra da yapacağım.” açıklamasında kısmen ve dolaylı olarak birbirimize muhalif olmayalım, bizim kendimizi yalnız hissetmememiz lazım gibi ipuçlarını veriyor görüşmenin içeriği konusunda…
İyi de bu yandaşlığın ve AKP’ye muhalif olmamanın karşılığı ne olacaktı? Asiltürk’e açık çek verilmişti!.. Nasıl mı?
Sn. Erdoğan ziyarete özel kalem müdürü Hasan Doğan’ı da yanına almıştı. Ve Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’a “Oğuzhan Bey sizi ararsa ben aramışım gibi özel davranacaksın!” dediği haberlere yansımıştı. Yani bu ziyaret ile SP’lilere Asiltürk üzerinden “imkan ve fırsat” teklif edilmiştir.
Böylece:
SP işgal eden ve Erbakan Hocamızın üzerine beton dökme işine taşeronluk yapan Asiltürk ve ekibin mühümmatı tükenmiş ve işgal ettiği toprakları savunmak ve ellerinde tutmak için İMKAN mühümmatına hep ihtiyaç duymuşlardır. Bunu nerden anlıyoruz… Ziyaret sonrası açıklamada “Özel kalem müdürüne talimat verdim, Asiltürk ararsa ben aramışım gibi özel davranacaksın” haberini aleni ve çok açık olarak tüm medyada yapması böyle bir imkanın verildiğinden herkesin haberi olsun diyedir. Yani; Buyurun, yemek pişti aç olan gelsin!” demektir.
Bu ilandan sonra artık:
1- Asiltürk’e açık çek verilmiş ve SP içindeki konumu güçlendirilmiştir…
2- İmkan peşinde koşanların başvuracağı tek adres Asiltürk’tür…
3- İmkan için kendine başvuracaklardan Asiltürk’ün isteyeceği şey ise bellidir; beton için harç karmalarını isteyecektir.
Artık SP’liler bir karar verecekler:
Hayat; İmkan ve fırsat mı? Yoksa İman ve Cihat mı? Bu sorunun yanıtını verecek ve tarafınızı, ayarınızı mutlaka ortaya koyacaksınız. Hiç kimse mazeretlere sığınıp kaçamaz…
(NOT: Aslında bu imkan Asiltürk ve ekibine her zaman verilmişti… (Mesela: BOTAŞ’ta müdürlük kimlerin oğluna verilmişti ve nasıl oluyordu bu?) Ancak bu sefer ilan verilip aleni “imkan verildi” deniyorsa oldukça zor durumdalar ve acil destek talebiyle ziyaret gerçekleştirilmiş demektir. Ama SP’yi işgal eden Asiltürk ve ekibini bu açık ve aleni destek bile kurtaramayacak ve başarısız olup SP’den defolup gideceklerdir.)
Hayat İman ve Cihattır
Artık herkes, bu gerçekler ışığında safını ve ayarını ortaya koyacak, hiç kimse mazeretlere sığınamayacaktır. Zaten “Hayat; iman ve cihattır!” imtihanının amacı, davasında sadıklarla sahtekârları ortaya çıkarmaktır.
Ayarları ortaya çıkıyor
Son kalan sadık ve samimi Milli Görüşçüleri bertaraf etmek, böylece her zaman milletimizin kurutuluş umudu olacak Milli Görüş’ü tarihten silmek gayretinden başka bir şey değil. Zehri altın tas içinde sunarlarmış. Kendilerini ambalajlamaları bir çok kişiyi kandırabilir ama Milli Çözüm’ün ferasetinden kaçamadılar. Kendi ayarlarını deşifre etmesinden dolayı yıllardır Milli Çözüm’e düşmanlık ettiler. Fakat Rabbimiz ayarlarını ortaya çıkarıyor ve daha dur bakalım neleri ortaya çıkacak.
Son Pişmanlık Fayda Etmeyecektir
(Münafık sahtekârlar onlardır ki) Kendilerine izzet (etiket, kuvvet ve hükümet) sağlasınlar diye Allah’tan başka ilahlar (ve güç odakları) edinip, (onların himayelerine sığınmışlardır.)
(Meryem suresi/81)
“…. çok hayırlı ve Hakk bir harekete sızan bir münafık-casus olduğu halde müttaki-mücahit rolü oynayan bu kişi her iyi ve verimli işlere, sadık ve başarılı kimselere sürekli karşı çıkar ve diğer insanların Hakk davaya girmelerini önlemek ve teşkilatı köreltip kösteklemek için tüm çabasını sarf eder” anlamına gelir. Bu tıynetsiz tipler, sinsi ve siyasi hedeflerle katıldıkları İslami hareketleri, şahsi kaprisleri ve şeytani hevesleri doğrultusunda kullanmaktan ve kendilerinin asıl mahiyetini sezen sadıklara hakaret ve iftiradan asla sakınmayan ve camianın alın terini ve birikimini, liderlik rolüyle kendi hizmetine sokmaya çalışan hainlerdir.]
(Kalem suresi/ 12)
Bunun üzerine (böylesi zalim ve hain yöneticilere) uyanlar: “Keşke bir kere daha (dünyaya dönme) fırsatı verilseydi de, (orada bizi aldatıp,) şimdi bırakıp kaçtıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşıp (Hakk elçilere, adil ve asil davetçilere destek çıksaydık!)” diye (pişmanlık duyacaklardır). Böylece Allah onlara (zalim ve hain yöneticilere ve peşlerinden gidenlere,) işledikleri bütün amellerini, (ibadet ve hizmetlerini) çok derin bir hasretlik ve pişmanlık olarak gösterecek, (milyonlarca insanın ezilmesine ve sömürülmesine vesile oldukları için, yaptıkları hayır ve hasenatlarına rağmen cehenneme girecekler)dir ve onlar artık ateşten çıkamayacaklardır.
(Bakara suresi/ 167)
Susan kusandan alçak
Bir mü’mine, iftiraya
Susanlar, kusandan alçak!
Her hileye, entrikaya
Susanlar, kusandan alçak!
Tek Allah’a biat eden
Malla canla, cihat eden
Kutlu Zat’a, isnat eden
Susanlar, kusandan alçak!
“Hırsız” diyen, Hocasına
Lanet karı, kocasına
Kül atılmış, goncasına
Susanlar, kusandan alçak!
Vicdan sönmüş, yok gayreti
Ne tepkisi, ne hayreti
“Dilsiz Şeytan”, çok iğreti
Susanlar, kusandan alçak!
Hoca gibi şahsiyeti
Tan edenin, pis niyeti
Yok bunların, haysiyeti
Susanlar, kusandan alçak!
Unutma, fani cihandır
Hakkı tutan, şeref Han’dır
Elbet hayat, imtihandır
Susanlar, kusandan alçak!
İslam, Allah yapısıdır
Saadet, Hak kapısıdır
Münafıklar, kir pasıdır
Susanlar, kusandan alçak!
Milli Görüş, Hak’ka ricat
Dik durmayan, bulmaz necat
Ey vefakâr, ehli cihat
Susanlar, kusandan alçak!
Kalbi kara, AK sanıyor
Adı HAS ya, pak sanıyor
Cahil onu, HAK sanıyor
Susanlar, kusandan alçak!
Haydi diril, doğrul artık
Dost uğrunda, yoğrul artık
Hainlerden, kurtul artık
Susanlar, kusandan alçak!
Bazılarına
Erdoğan’ın Asiltürk’e ziyaret gerçekleştirmesi elbette boşuna değildi. Cumhur İttifakı’na
‘balans ayarı’ yorumlarına ek olarak aşağıdaki haber, Erdoğan’ın asıl ortağının Asiltürk olduğunun ispatı yerindeydi.
—
Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü evinde ziyaret etti. Ziyarette nelerin konuşulduğu kamuoyunda tartışılırken, Oğuzhan Asiltürk’ün Ak Parti’li yetkililerle yaptığı son görüşmelerde MHP ile ittifaka ilişkin uyarılar yaptığı biliniyor. Gazeteci Fehmi Çalmuk, geçtiğimiz haftalarda aktardığı bir kuliste şu bilgiyi vermişti:
[b]‘Oğuzhan Asiltürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın saydığı bir isim. Oğuzhan Bey, bir dönemdir hükümetin sürdürdüğü aşırı güvenlikçi politikaların Ak Parti’ye zarar verdiğini belirtiyor. Asiltürk’ün MHP’ye yönelik endişelerini “MHP sizi bitirecek” diyerek dile getirdiğini duyuyoruz.[/b]
’(https://islamianaliz.com/h/82305/oguzhan-asilturk-mhp-ile-ilgili-boyle-uyarmisti?)
Yani Milli Çözüm YİNE HAKLI ÇIKMIŞTI…
Evet; [b]Tam 25 yıldır yazıp hatırlatıyoruz. Fazilet Partisinden itibaren Milli Görüş partisindeki “Yenilikçi Kanat” diye reklamı yapılan Tayyip Erdoğan ve takımını, perde arkasında hazırlayıp öne çıkaran, ama görünüşte, onları horlayıp hırpalayarak davadan kopmalarına gerekçe oluşturan Oğuzhan Asiltürk ve ekibi olmaktadır. [/b]
MASKENİZ DÜŞÜYOR!..
Furkan 31
İşte böyle; Biz, her peygambere suçlu-günahkârlardan (cinni ve insani şeytanlardan) bir düşman kılıp (ona musallat ettik, bu imtihanın gereğidir). Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeterlidir.
Tevbe 47
(Sizden ayrıldıklarına üzüldükleriniz, eğer) Sizinle (kalıp) birlikte (yola) çıksalardı, size kötülük ve zarardan başka (faydaları dokunmaz, zannettiğiniz gibi gücünüzü de) artırmazlardı ve kesinlikle aranıza fitne-fesat sokmaya uğraşırlardı. (Hâlâ) İçinizde onlara haber taşıyanlar (bile) vardır. Allah zalimleri (ve hainleri) Bilendir (ve oyunlarını bozuverecektir).
Münafikun 3
Bu, onların (başta akılları ve vicdanları İslami gerçekleri ve Hakk Dinin gerekliliğini anlayıp) iman etmelerine (rağmen, işlerine gelmediği ve beğenmedikleri için) sonradan (içten itiraz ve) inkâra yönelmeleri (ama zahiren hâlâ Müslüman görünmeleri) dolayısıyla böyle olmaktadır. Bu yüzden kalplerinin üzerine mühür basılmış (hidayetleri kararmıştır), artık onlar (gerçeği ve başlarına geleceği) kavrayamaz konumdadır. [Not: Özellikle, önceleri safiyet ve samimiyetle iman edip hayırlı hizmetler yaparken, sonradan dünyalık heves ve hesaplar ve bulaştıkları günahlar yüzünden, adım adım nifak ve nankörlüğe sapan kimseler, daha tehlikeli ve tahripkâr olmaktadır. Zira gerçek mü’min rolü oynayarak Müslümanlara yaklaşmaları ve onları aldatıp avlamaları daha kolaydır. Ve herkesin kendisi gibi olmasını istemek fıtri bir olaydır ve insan psikolojisinden kaynaklanmaktadır. Bu gibiler “Hidayeti (rüşvet) verip dalâleti satın almışlardır.” Bu alışverişleri de mutlaka ziyan olacak, artık hidayetten de mahrum kalacaklardır.]
Nisâ 88
Öyle ise (Hakk davaya sızan gizli gâvurlar ve şeytani odaklara uşaklık yapan din âlimi) münafıklar konusunda ne diye ikiye ayrılıyor (ve bir çoğunuz hâlâ onları sahiplenip savunuyorsunuz?) Allah, kazandıkları (günahları ve sadık mü’minlere kazdıkları tuzakları) yüzünden onları tersine çevirip tepetaklak ettiği halde, siz Allah’ın saptırdığını hâlâ hidayete erdirmek (ve bu marazlı münafıkları masum ve mazur göstermek mi) istiyorsunuz?! (Bu bir nifak hastalığıdır!) Allah kimi saptırırsa, artık Sen kesin olarak (hidayet bulması ve kurtulması için) bir yol bulamazsın.
SADAKAT ROLÜYLE HAİNLERE HAMİLİK!
Hain Senaryoda sahnenin önüne hepsi işbirlikçi olan Cumhur ve Millet diye ittifaklar konulmuş, millete de işte demokrasi istediğini tercih et denilmekte, böylece hangisi tercih edilirse edilsin hep işbirlikçi hainler kazanmaktadır.
Bu hain senaryoda MİLLİ ÇÖZÜM perde arkasında milletten gizlenmeye çalışılmaktadır!
Çok yakında elbette tiyatro sona erecek, perde açılacak, Siyonistlerin ısrarla gizlemeye çalıştıkları MİLLİ ÇÖZÜM gerçeği görülecektir.
İşte o gün bütün âlem sadıkları da, sahtekârları da bilecektir.
Bütün dert Milli Görüş’ü temsil eden Saadet Partisi’nin bu hain senaryoya dahil edilmesidir. Yapılan ziyaretler, GİK Başkanı ile Genel Başkan arasında fikir ayrılığı dalavereleri hep bunun için yapılmaktadır!
Hain senaryo gereği, sözde GİK Başkanı ile Genel Başkan arasındaki FİKİR AYRILIĞI dümeniyle SP’lilerin bir kısmını Cumhur İttifakı’nın kuyruğuna, bir kısmını ise Millet İttifakı’nın kuyruğuna takma ve yeniden bir ayrılık oluşturma şeytanlıklarını hala göremeyenlere tekrar hatırlatalım:
Milli Çözüm tam 25 yıldır HAİNLERİN içimizdekilerini de dışımızdakilerini de yazıp hatırlatmalarına rağmen, hala uyduruk bahanelerle özellikle içimizdeki HAİNLERE HAMİLİK yapanlar, her ne kadar davasında sadık rolü oynasalar da gerçekten yalancı sahtekârlardır.
Evet, hiçbir sadık Milli Görüşçü, ister içeride olsun, ister dışarıda oluşun asla HAİNLERİN HAMİSİ değildir ve hainlerin Milli Görüş’ün fikren ve fiilen tarihe gömülmesi ve Erbakan’ın üzerine beton dökülmesi şeytanlıklarına asla alet olmayacaktır.
Sadık rolü oynayan yalancı sahtekârların akıbeti; uyduruk bahanelerle Siyonist senaryoda perde önünde gösterilen işbirlikçi ittifakların cumhur ya da millet fark etmez birisinin kuyruğuna takılıp gitmektir.
Asrımızın Tercümanı Aziz Erbakan Hocamız tarafından ve O’nun sadık tTalebesi ve Takipçisi Tarafından, Siyonizm ve Uşakları Öyle Etkisiz Çaresiz Bırakılıyor ki İç ve Dış Düşmanlar RESMİYETTE DE Birleşme İhtiyacı Hissetmişler!.. İŞTE ÖZGÜLAĞIRLIK İŞTE ALL
İşin şu boyutu da aklımıza geliyor. Yorumcu kardeşlerime ilaveten:
Oğuzhan ve Temel in bu oyunlarından şu çıkıyor: Aziz ERBAKAN Hocamız Siyonizme ve Uşaklarına çok af buyurun ama öyle bir kazık giydirmiş ki ( planlarını projelerini hedeflerini suya düşürücü her ne düşünmüş ve hedeflemişlerse) acısı geçmemiş geçmeyeceğide ortada… Merak etme Ey Siyonistler ve İşbirlikçi Uşakları; Tuzun suda eridiği gibi eritecek ERBAKAN GÜDÜMLÜ MİLLİ ÇÖZÜM ve ŞAHSİ MANEVİSİ ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZ SİZE RAHAT VERMEMEYE – HEDEFLERİNİZİ GERÇEKLEŞTİRME HUSUSUNDA HER DAİM ENGEL OLMAYA – ENGEL OLMAYI GEÇİN BAŞINIZDA PATLATMAYA – AZİZ ERBAKAN HOCAMIZIN ÖĞRETİLERİNE VE SEVGİSİNE BETON DÖKEMEYECEĞİNİZE EMİN OLABİLİRSİNİZ. TESLİM OLUN ANAHTARLARI GETİRİN … ÇARENİZ YOK… TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GÖMÜLECEKSİNİZ… ARTIK DÖNEM MAZLUMLARIN MAĞDURLARIN TÜM İNSANLIĞIN HUZURA VE SAADETE ERİŞECEĞİ DÖNEMDİR. SİZE VERİLEN SÜRE BİTMİŞTİR. ONCA GÜCE KUVVETE VE FIRSATA RAGMEN BİP – BOP KURAMADINIZ . KURAMAYACAKSINIZ.. ADİL DÜZEN GELECEK İNŞAALLAH.
Aziz Erbakan Hocamızın ve O’nun plan proje ve öğretilerine sadık talebe takipçi ve tatbik edici olarak insanlığa sahip çıkan Milli Çözüm ve Üstad Ahmet AKGÜL Hocamız Önderliğinde Her türlü ENGELLEMELERE RAĞMEN Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Adil Bir Dünya Kurulacak İnşaallah.
Adil Düzene Doğru…
Milli Görüşü temelden sarsmak ve bir avuç kalan sadık Milli Görüş erlerini savurmak için danışıklı dövüş yapmanın en bariz örneklerinden olsa gerek bu Erdoğan-Asiltürk görüşmesi.
Erdoğanı Milli Görüşe zamanında bizzat Oğuzhan ve ekibinin ısrarla dahil ettiği bilinen bir gerçektir. Erdoğan ve Oğuzhan arasındaki bu birlik ve ittifak hiçbir zaman bozulmamıştı zaten. Makalede de ifade edildiği gibi, Erdoğanı ve “Yenilikçiler”i Milli Görüşten ayırma bahanelerini de bu Oğuzhan ekibi vermişti onların eline… Şimdi yaşananlar ise, ferasetle düşünebilenler için sadece bir mizansenden ibarettir. Karamollaoğlu ile Oğuzhan ekibi aynı planın birer parçasıdırlar…
Amaç, Aziz Erbakan Hocamızın ve Onun Asil Milli Görüş Davasının üzerine beton dökme faaliyetinden başka bir şey değildir.
Çok şükür ki Milli Çözüm şuuruna sahip olanlar için bu tür küçük oyunlar kolayca anlaşılabilmektedir. Milli Çözüm ve onun Şahs-ı Manevisi olan Üstad Ahmet AKGÜL Hocamızdan Allah razı olsun.
Elbette herkes fıtratının gereğini yapacaktır. Ama ancak Allahın dediği olacaktır. Siyonizm ve işbbirlikçileri helak olacak, Adil Düzen Medeniyeti en kısa zamanda tüm dünyaya hakim olacaktır inşaallah…
Milli Çözümün, Milli Görüşü temsil ettiği; gün geçtikçe defaatle ayan oluyor. Aziz Erbakan Hocamızın davasını anlatan, bugün olaylar karşısında Erbakanca tavır gösteren ve söylemlerde bulunan sadece Milli Çözüm kaldı.
İzzet, şeref, mükafat zahiri gücün tarafına geçmekle elde edilmiyor.
Tek de kalınsa, hak ve hakikatten taraf olmakla kazanılıyor.
Bu gerçeğin en yakın ve en mükemmel olarak, Aziz Erbakan Hocamızın hayatında izlemekteyiz.
Aksi en basit örneği ise, Fetö; dün zahiren (neredeyse) Türkiye’yi idare ederken, bugün en zelil duruma düşmüş olmasıdır.
Tarih tekerrürden ibarettir.
Şan, şeref, izzet, zafer sadece ve sadece Hakkın-Millî Görüşün tarafında olanların ve gereğini yerine getirenlerindir. Bugün bu tarafı hakkıyla tutan ve savunan, Milli Çözüm ve Üstadı Ahmet Akgül Hocamız kaldır.
“Yemin olsun (Biz) onlardan önceki (kavimleri) de (çeşitli) imtihan (kasıtlı fitne ve musibetlerden) geçirdik. (Böylece) Allah, kesinlikle (dininde ve davasında) sadıkları da bilecektir (bilmektedir) ve gerçekten yalancı sahtekârları da bilip (belirleyecektir.)” (Ankebut Suresi 3)
Dünya Zemini Kaygan İnsanlar Da Kaypak..!!
Zaten
“Hayat; iman ve cihattır!”
imtihanının amacı, davasında sadıklarla sahtekârları ortaya çıkarmaktır.!
Hz. Kur’an Mihenktir. Sünnet ise Kur’an’ın uygulamalı tefsiri.
Hz. Kur’an herkesin ve herşeyin ölçüsü, ayarı ve amacını bildirir.
Onun ile hem kendini tartarsın, hem kendini…
Dünya zemini ise kaygan, insanlar da kaypak..!
Her yüzüne gülen dostun değildir, her yüz çeviren de düşmanın..
Bastığın zemini, dostu , düşmanı ancak Kur’an ile tanırsın…
İnsan Bastığı Zemini İyi Tanırsa
Kaymadan Nasıl Duracağını Da İyi Bilir..
Prof.Dr NECMETTİN ERBAKAN
Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardir
Ne kadar gizlerseniz gizleyin, gerçekler elbet bir gün ortaya çıkacak,
Zaten “Hayat; iman ve cihattır!” imtihanının amacı, davasında sadıklarla sahtekârları ortaya çıkarmaktır.
Yoksa (her türlü) kötülüğü yapıp (gizleyenler ve olduklarından başka türlü görünenler), Bizi (Allah’ı) atlatıp geçeceklerini (ve insanları sürekli aldatabileceklerini) mi sanıvermektedirler? Onlar ne kötü (ve yanlış bir) hüküm (ve kanaat) yürütmektedirler
En güzel cevap yine Kuran-ı Kerimden
Öyle ise (Hakk davaya sızan gizli gâvurlar ve şeytani odaklara uşaklık yapan din âlimi) münafıklar konusunda ne diye ikiye ayrılıyor (ve bir çoğunuz hâlâ onları sahiplenip savunuyorsunuz?) Allah, kazandıkları (günahları ve sadık mü’minlere kazdıkları tuzakları) yüzünden onları tersine çevirip tepetaklak ettiği halde, siz Allah’ın saptırdığını hâlâ hidayete erdirmek (ve bu marazlı münafıkları masum ve mazur göstermek mi) istiyorsunuz?! (Bu bir nifak hastalığıdır!) Allah kimi saptırırsa, artık Sen kesin olarak (hidayet bulması ve kurtulması için) bir yol bulamazsın. (Nisa Suresi 88.Ayet)
Tuzak Kuranlara…
Bir plan dahilinde hareket ederek Milli Görüş hareketini ortadan kaldırmak, Erbakan ismini unutturmak için türlü tuzaklara başvuran sözde YİK başkanı Oğuzhan Asiltürk’e ne hikmetse ilk sahip çıkan “fetö iltisaklı, pkk tandaslı olduğu” söylenen Mehmet Metiner oluyordu. Bu buluşmayı yürek ile beden buluşması gören Metiner’e göre acaba kim yürek kim bedendi? Partiyi sağdan sola savuran Genel Başkan ile sözde YİK başkanı, ne hikmetse bozulma ve çürüme çalışmalarında ortak hareket etmekten geri durmuyorlar. Hem iç bünyeyi bozacak, hem de genel yapıyı ortadan tamamen kaldırıp tarikat-cemaat statüsüne geçmeyi ve böylece yeni hareketlerin önüne geçmeyi amaçlayan kafalara Aziz Erbakan Hocamız yıllar öncesinden cevap vermişti: “Bizi mağma tabakasına da gömseniz, bir volkan gibi patlar yine geliriz.” İşte hepsini korkutan bu geri gelme ihtimali nedeniyle işi çok sıkı tutuyorlar. Rabbimizin Zuhruf suresi 79. ayetinde kendi düzenine karşı tuzak kurup, haince bir hırsla hareket edenlere verdiği cevabı, bu kesime de tekrar hatırlatıyoruz: [i][b]”Yoksa onlar, (İslam nizamı gelmesin, zulüm düzenleri devam etsin diye) işi sıkı mı tuttular (çok etkin ve kesin tedbirler mi aldılar, buna mı güveniyorlar)? İşte şüphesiz Biz de (işimizi ve tedbirlerimizi) sıkı tutanlarız. (Küfür ve kötülük iktidarını yıkmaya kararlıyız.)”[/b][/i] Bakalım koca kainatta toz kadar hükmü olmayanların düzeni, “kün” emriyle tüm alemi var eden, kuvveti ve kudreti her şeyi kuşatmış olan Rabbimiz muradı karşısında nasıl “hükümsüz” kalacak inşallah hep birlikte göreceğiz.
9’lu Çetenin 2 üyesi
Nedense Oğuz Han Asil Türk, bizi hiç şaşırtmamış tam da üslendiği misyon gereği samimi Milli Görüşçüleri davadan koparmak için neler yapılması gerekir bu konuda uzman olan “2 büyük lider..!” bir araya gelmişlerdir.. Aman ne var bunda, siz de öküzün altında buzağı arıyorsun diyenlere, Aziz Erbakan Hocamızın buyurduğu gibi “Biz her taşın altında Yahudi var demiyoruz. Fakat Yahudi hiç bir taşın altını boş bırakmaz..!” demiştir.Elbette Saadet partisi içerisinde oynanan İl başkanları gibi görev değişiklikleri, fetö vari açıklamalar, CHP ile akıl oyunları bu cüruhun zihniyetini ortaya koymaktadır.Elbette şeytanın dokuzlu çetesinin siyasi üyeleri amacına ulaşamayacak Milli Çözüm feraseti tüm planlarını Allah’ın izni ile boşa çıkaracaktır. Karanlığın en koyu olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu zamandır. Ey Millli Görüşçüler yarın çok geç olacak uyanının ve bu tipleri iyi tanıyın.
Ve diyecekler ki: “Ey Rabbimiz! “Sadat”ımıza (bazı tarikat ve maneviyat rehberlerimize ve hoca efendilerimize) ve “Kübera”mıza (devlet, siyaset ve servet büyüklerimize aldanıp haksız ve ahlâksız işlerine) itaat ettik. (Bu iki sınıfın vaazlarına ve va’adlerine inanıp peşlerinden gittik. Onlar ise bizim iyi niyetimizi ve teslimiyetimizi istismar edip, bizleri kâfir ve zalim sistemlere peşkeş çektiler.) Böylece onlar bizi Hakk yoldan saptırmışlardı.”
Ahzab Suresi 67
“Ey Rabbimiz! Şimdi onlara (talebelerini ve tâbilerini mason ve münafık güçlere peşkeş çeken hoca efendilere ve dünyası için davasından dönen siyasetçilere, dünyamızı ve ahiretimizi mahveden bu din ve devlet büyüklerimize, bize vereceğin) azaptan iki katını ver ve onları büyük bir lanetle kahret” (deyip kurtulmaya çalışacaklardır).
Ahzâb Suresi 68
Hainler
Durmuş Durduyan yine duyuruyordu!
Tayyip Erdoğan ‘ın hizmetkârıyım…
Bu kadar zulümle Cumhurun başındaki..
Tayyip Erdoğan ın hayranıymışsın!…
Milli Görüş ‘ün içinde ki palavracılar…
Yalana doymayan sahtekarsınız !
Zalime dayanan ,maskeli işbirlikçi …
Tayyip Erdoğan’ın hayranıymışsın !…
Danışmanına demiş ki ”Seni ararsa ”
Ben aramışım gibi davranacaksın !
Şüpesiz kati bir doğru var ki !
Tayyip Erdoğan ın hayranıymışsın !
Eyy Oğuzhan Asilturk beyefendisi !
Seksen Altı yıl seni olgunlaştıramamış…
Erbakan Hoca’mıza hainliğin ile meşurmuşsun…
Tayyip Erdoğan ın hayranıymışsın !
Herkes vazifesini yapar
(Zavallılar) Allah’ın nurunu, ağızlarıyla söndürmek istiyorlar (ahmaklar, üfürmekle Güneş’i karartmaya çalışıyorlar); halbuki kâfirler hoşlanmasa da, Allah mutlaka nurunu tamamlayıverecektir. (Çünkü Allah, dinini ve düzenini hâkim kılmayı murat etmiştir ve takdiri kesinleşmiştir. Bundan asla vazgeçmeyecek, İslam’ın aleyhine, kâfirlere ve zalimlere fırsat vermeyecektir.) Tevbe suresi 32. Ayet
(Ey mü’minler!) Sizler, işte böylesiniz; (hâlâ) onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler (üstelik düşmandırlar). Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar (münafıklar ise sadece) sizinle karşılaştıklarında “inandık” derler (ama Kur’an’ın bazı şeriat hükümlerini inkâr ve itiraz ederler), kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: “Kin ve öfkenizle geberin!” Şüphesiz Allah, gönüllerin özünde saklı duranı Bilendir. Al-i İmran suresi 119. Ayet
(Hakk hâkim olsun, ülkemizde ve yeryüzünde Adalet Nizamı kurulsun diye) Kim cihad ederse, o ancak kendi nefsinin faydası için çaba göstermiştir. (Cihadın, adil devlet, izzet ve emniyet gibi dünyevi menfaatleri de; ebedi saadet ve cennet gibi uhrevi mükâfatları da kişinin kendi çıkarı gereğidir.) Allah âlemlerden Müstağnidir (hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değildir). Ankebut suresi 6. Ayet
“Gecenizi gündüzünüze katsanizda, yan gelip yatsanız da Allah’ın vaadini ne bir an öne alabilirsiniz nede bir an geciktirebilirsiniz.” buyuruyor Aziz Hocamız.
Herkes vazifesini işini yapacak tabiki münafık munafıklığını, sadıklar sadıklığını yapacaktır. Erbakan ve Milli Görüş davası öyle büyük ki tanıdıkça öğrendikçe kimilerinin imanını ve şerefini artırırken, kimilerinin de inkarı artmakta ve cehennemdeki çukurunu daha derin eşmekte.
Asiltürk ün ayarı
Herşeyi apaçık gözler önüne seren Ahmet Hocamızdan Allah razı olsun..
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır Allah’ın izniyle..
Apaçık gerçekler!..
Milli görüş davasına gönül ve emek vermiş muhterem insanlar çok önemli bir gerçekle karşı karşıyadır ki bu onları uyanık ve şuurlu olmak mecburiyetinde bırakmaktadır. Nedir bu gerçek: Hem rahmetli Erbakan Hoca hayatta iken hem de bilhassa vefatından sonra türlü sinsi ve itici duruşlarıyla, milli görüşü halisane çalışan gayret gösteren dava insanlarına bırakmayan birileri var. Bu şahısların tıynetleri, davaya zarar verme yöntemleri muhterem Ahmet Akgül (Allah cc. ondan razı olsun) ve Milli Çözüm ekibi tarafından apaçık ortaya dökülmüştür. Fitne rüzgarlarının şiddetini hep artırdığı süreçlere rağmen milli görüşçü kalabilmiş nasipli ve şerefli insanlar Milli Çözüm dergisinin uyarılarına mutlaka kulak vermeli; önyargısız ve temiz bir akıl ile sinsi ve marazlı unsurların oyuncağı olmamalıdır. Ne davadan ve teşkilattan uzaklaşarak, ne de tamamen onların zihniyetine teslim olarak bitiş zamanı çok yakın olan kavgada havlu atmamalıdır.
Hiç ayrılmamışlardı
Bunlar zahiren bu zamana kadar hiç görüşmemiş olsalar bile aklen ve fikren zaten beraberdiler. Hocamız son zamanlarında hastanede yatarken daima istismar ettiği halde ziyarete dahi gidememişti, Yada ağa babaları izin vermemişti…
İman+Sabır+İhsan+ İhlas=ZAFER
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Asra (mübarek dönemlere ve zaman dilimlerine ve özellikle sayılı ömür sermayesine) yemin olsun ki;
Gerçekten insan hüsrandadır (zarar ve ziyandadır. Bu gaflet ve tembellik sonunda pişman ve perişan olacaktır).
Ancak (samimiyetle) iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine Hakkı (doğru ve hayırlı olanı) tavsiye (yani Kur’an nizamının kurulmasını temenni, teşvik ve tebliğ) edenler, (bu yolda uğradıkları sıkıntı ve saldırılara kendileri katlandığı gibi) çevresine de sabrı (Allah için dayanmayı) telkin ve tavsiye edenler bunun dışındadır. (Bu dört vasfı birlikte üzerinde taşıyan mü’min, müstakim ve mücahit kimseler, dünya ve ahirette kurtulacak ve sonsuz mutluluğa ulaşacaklardır
(Asr Suresi)
ABD Yahudi Lobileri Temsilcisi: “Erbakan’ı öldürüp gömmek yetmez, üstüne beton dökmeliyiz! (Yani Milli Görüş ve Adil Düzen fikrini partiden ve kalplerden sökmeliyiz)” demişlerdi. Şimdi AKP şemsiyesi altında seçime girmek bu şeytani neticeyi hasıl edecektir.
(Not: Bu şiir 1 yıl önce yazıldı)
İŞBİRLİKÇİLERLE İTTİFAK, İSRAİL’E İLTİHAKTIR!
Bu ekibi Parti’ye, alıp ön safa koydu
Sonra Erdoğanları, kışkırtan da hep Oydu
Bu kimin adamıydı; derdi ne, hangi soydu?
İster ki sadıkların, hepten kaysın ayağı
İlk satan mı aşağı, son sapan mı aşağı!
“Erbakan’ı öldürmek, yetmez beton dökmeli
Adil Düzen fikrini, temelinden sökmeli”
Diyenlerin planı, “Milli Görüş çökmeli!”
Adamları Uyuzhan, gizli nifak başağı
İlk kaçan mı aşağı, son koşan mı aşağı!
Dünyalık makam için, nasıl hırsla doldunuz
Hani bunlar haindi, Şimdi Siz ne oldunuz?
Adi bir kumaş gibi, renk atıp ta soldunuz
BOP’çuya kuvvet katsan, gör İlahi dayağı
İlk giden mi aşağı, son giden mi aşağı!
“Siyon’a mermi sunmak”, bunlara oy toplamak
İsrail’le bir olup, mazlumları coplamak
Nasıl vicdan ayarı, Hak duyunca hoplamak
Pakradun kokusunu, ahmak sanır gül yağı
İlk koşan mı bayağı, son kaçan mı aşağı!
“Babama bühtan attı”, diyerek takışırdı
Aynı yerde buluşmak, nasıl da yakışırdı
Ayar amaç aynıysa, tek gözle bakışırdı
Eh Siyonist patronlar, unutmazdı kıyağı
İlk kaçan mı aşağı, son kayan mı aşağı!
AKP’yle ittifak, olmaz çün iltihaktır
Onlar Batıl yoldadır, Milli Görüş bil Haktır
Hala “Uyuzhan Abiy..!”, diyen elbet salaktır
Üç kişiyi Meclise, sokmak için bayağı
Fetvalar fısıldanır, birbirinden aşağı!
Erdoğan Mehdi ise, Öküzhan da İsa’dır(!)
Davutoğlu Mevlana, Bülent Arınç Musa’dır(!)
Nice “yiğit” kılıflı, aslı kahpe nisadır
Her mahlûktan aşağı, insanların kaypağı
İlk göçen mi bayağı, son dönek mi bayağı!
Ne hikmet uyduracak, bizim TV, Gazete
Dava; dinar kurbanı, düştü haraç mezete
Değer mi hainleri, imrenmeye hasete
Ey ehli vicdan diren, düşürme bu bayrağı
İlk kayan mı aşağı, son kaçan mı bayağı!
Ya Rab, kullar tıkandı; Sana yollar açıktır
Batıldan medet uman, tam münafık kaçıktır
Farketmez; ha türbanlı, veya açık saçıktır
Dava Nuh’un gemisi, bunlar şeytan kayığı
İlk kopan mı aşağı, son kaypak mı bayağı!
Demek ki yepyeni bir, inkılap arifesi
Böylece kopup gider, son gaflet taifesi
Milli Çözüm beşere, Saadet tarifesi
Ya İslam bayraktarı, ya Siyonizm uşağı
İlk dönek mi aşağı, son giden mi aşağı!
Yazar: Neslihan Bayraktar
Sinsi plan, Sinsi Talimat!
Bu ziyaret sonrası belki de en kısa ve öz yorum olarak “hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu” deyip geçmek isterdik lakin gevşek ağızlı Ahmet Hakan’ın şu sözleri ve akabinde Sn. Erdoğan’ın açıkmalarındaki şu sözler olmasa idi…..
[i]
[b]Erdoğan’ın amacına gelince… Erdoğan istiyor ki… Karşısındaki blokta sadece CHP ve HDP kalsın. Saadet Partisi’nin ittifaktan kopması, bu açıdan önemli… Asiltürk ziyareti, bu açıdan önemli… İYİ Parti’ye “Eve dön” çağrıları, bu açıdan önemli…” Evet anlayana bu kadarı yeterli sayılırdı…[/b][/i]
Bak sen ……..
Arkasından Sn.Erdoğan’ın
[i][b]…. Geleceğe yönelik terörle mücadelede her türlü desteğin bizim yanımızda olması lazımdır. Bizim bir yalnızlığı hissetmememiz lazımdır…..[/b][/i]
Görüşmenin havuç kısmı , kendince, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Cumhur ittifakını kemikleştirerek hem iktidarı sağlamlaştırmak hem de ileride sığınılacak bir liman oluşturma gayesi olabilir….
Ama ilk başta ” terörle mücadelede her türlü destek…” cümlesi kılıf gibi gözükse de Ahmet Hakan’ın zevzek ve bilgiç konuşmaları belki de önümüzdeki yıllarda Türkiye’ye biçilen senaryonun bir ip uçları idi….
Ülkeyi iki radikal-keskin bir kampa-kutba bölmenin çalışmaları gibi gözükmekteydi… Zira bu planı , son zamanlarda da yoğunca ve, her fırsatta deneyen ve destekleyen dış güçler ve yerli işbirlikçileri, hatalı davranışları olsa da, SP ve İP’nin millet ittifakından yana tavırları istenilen bu kutuplaşmayı tam anlamı ile yaratamamış ve halka yedirememişlerdi…..
Hatta seçim zamanı burada oluşacak dezenformasyon kısmen AKP’nin de işine gelmiş ve belki de buna destek çıkmış sevinmişti… Ama şimdi görülüyor ki artık hiç bir açıklama ve cambazlık kurtarmamakta ve her zaman en son çare terör korkusu ile kamplaşmaların yaratılması gerekiyordu…..
Hem nereden çıkmıştı bu Terörle Mücadele ??? Hani terör bitmişti!?? Hani sadece 3-5 yüz adam kalmıştı?? Neden şimdi Terörle topyekun mücadele de… diye cümleler kurulmuştu???
Pardon! Ama zaten “…gelecekte…” zaman zarfını kullanarak bir “gelecekteki plandan mı” bizlere ip uçları verilmekteydi???
Ama artık “reis” gemisini yürütemeyecekti….
Zira artık deniz bitmiş ve gemi karaya oturmuş… Gemi batmak üzere idi…..
Bize inanmayan, gemiyi terk eden farelere baksındı….
GELİNEN NOKTA; MİLLİ GÖRÜŞÜN SAĞCISI MI-SOLCUSU MU!?
Üzülsem mi!?
Sevinsem mi!?
Yeni baskın erken seçim hesapları yapılırken..
Hani filmlerde bir rol vardır iyi polis kötü polis.. Dünyada ve Türkiye’de oynanan oyun tam da buydu.
ABD’de, Biden-Trump bu rolü iyi oynarken SP’de bu rol YİK başkanı Oğuzhan Asiltürk’ le Temel Karmollaoğlu arasında paylaşılmıştı. Hani iyi de oynanmaktaydı. Neymiş Cumhur İttifakından taraf olanlar, CHP-HDP ittifakından taraf olanlar…
Aklı evveller daha önce bu tuzağa düşmüşler fakat hala yuttukları zokanın farkında değillerdi. Hani “Erdoğan mı olsun, Ekmek için Ekmelettin” mi?! Çoğu Milli Görüşçü ERDOĞAN’ı tercih edip Milli Görüşten kaymışlardı!?
O zaman da Oğuzhan Asiltürk meseleyi çözme noktasında sözde Milli Görüşün YİK başkanı olduğu halde bu konularda Milli Görüşün asil duruşunu yani her iki tarafın senaryonun parçaları olduğu hakikatini ortaya koymamışlardı!
İlginç bir akıl tutulması da ayrıca yaşanmaktaydı; SP GİK üyeleri belli ki daha önce bu konuya ikna edilmiş, teşkilatlarda Temel Karamollaoğlundan intikam alma adına bir kısmı AKP ye alıştırılmış, diğer kısmı güya Oğuzhan sultasını yıkmak için CHP-HDP yörüngesine oturtularak ERDOĞAN’ın ekmeğine yağ sürmüşlerdi.
Eee tabi hiçte kendine vazife olmadığı halde “Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilebilmesi için meclis kararı gerekliymiş, ve buna da 375 oy yeterliymiş?!” Belli ki İYİ POLİS-KÖTÜ POLİS rolüne yeni bir rol eklenmiş. Şayet Cumhur ittifakına yani Erdoğan’a yardımcı olunup parti içi mücadele kazanılırsa KAMALAK BEY YENİ GENEL BAŞKAN OLABİLİR… YA DA.. BAKAN FALAN..
ÜMİT PAZARI..! Fiyatı da belli.
Peki herşeyin fiyatı var da bu kadar sadık Milli Görüşçünün vicdanları satın alınabilecek miydi!?..
Siyonist stratejide gelinen son nokta:
Milli Görüşün Sağcısı mısın, Yoksa solcusu mu?
Tabi planların üzerinde bir plan vardı,
Ayeti Kerimenin açık uyarısıyla;
(Enfal 42)
Hani siz (mü’minler) vadinin yakın kenarında, onlar (münkirler ise) uzak yamacındaydılar; (Şam’dan gelen müşriklere ait ticari) kervan ise sizden daha aşağıdaydı. Eğer (önceden düşmanlarınızla) sözleşseydiniz bile, kesinlikle (sizin için en uygun) buluşma yeri ve vakti hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz (böylesine münasip bir mevzi seçemezdiniz); ancak Allah, olacağı takdir buyrulan işi gerçekleştirmek için (böyle yaptı). Böylece helak olacak kişi apaçık bir delilden (sonra “bilmedim, ikaz edilmedim” gibi bir mazerete sığınma imkânı kalmadan hak ettiği) belaya ve cezaya uğrasındı; (manevi olarak ve karakter bakımından) diri kalacak (dünyada izzete, ahirette saadete ulaşacak) kişi de, yine apaçık bir delil ve bilgiyle hayatta kalıp (huzura ulaşsındı). Şüphesiz Allah, gerçekten İşitendir, Bilendir.
https://www.mealikerim.com/8/enfal/42
KENDİ KAZDIKLARI KUYUYA DÜŞECEKLER
Milli Görüş camiasına çöreklenmiş ve yıllardır her türlü şeytani planları sinsice uygulama konusunda çalışmalar yapmış Durmuş Durduyan bugünkü ismi ile Oğuzhan Asiltürk, Erdoğan ile yine bu sinsi planları devreye sokmak için görüştüğü artık saklanamaz bir gerçektir. Onların planları olabilir. Ama Cenab-ı Hakkın planı planların en üstünüdür. Bu şeytan şebekesi kendi kazdıkları kuyuya düşecekler ve acı akıbetlerini yaşayacaklar. Sonuç olarak; Erbakan Hocamızın ve Milli Görüş, Milli Çözüm hareketinin fikirleri, projeleri, mücadelesi ve çözüm önerileri ilk günkü gibi diri ve umut olarak uygulanmaya başlıyor ve bunu sezen Şeyran Siyinizmin ve kuklalarının beli kırılıyor.
Münafıkların halleri..
Onlar (münafıklar) yeminlerini kalkan yapıp (yalan yeminlerinin ve sahte samimiyetlerinin arkasına sığınıp) Allah’ın yolundan sapmışlardır. Doğrusu bu yaptıkları ne kadar kötü (bir davranıştır).
63:3
Bu, onların (başta akılları ve vicdanları İslami gerçekleri ve Hakk Dinin gerekliliğini anlayıp) iman etmelerine (rağmen, işlerine gelmediği ve beğenmedikleri için) sonradan (içten itiraz ve) inkâra yönelmeleri (ama zahiren hâlâ Müslüman görünmeleri) dolayısıyla böyle olmaktadır. Bu yüzden kalplerinin üzerine mühür basılmış (hidayetleri kararmıştır), artık onlar (gerçeği ve başlarına geleceği) kavrayamaz konumdadır. [Not: Özellikle, önceleri safiyet ve samimiyetle iman edip hayırlı hizmetler yaparken, sonradan dünyalık heves ve hesaplar ve bulaştıkları günahlar yüzünden, adım adım nifak ve nankörlüğe sapan kimseler, daha tehlikeli ve tahripkâr olmaktadır. Zira gerçek mü’min rolü oynayarak Müslümanlara yaklaşmaları ve onları aldatıp avlamaları daha kolaydır. Ve herkesin kendisi gibi olmasını istemek fıtri bir olaydır ve insan psikolojisinden kaynaklanmaktadır. Bu gibiler “Hidayeti (rüşvet) verip dalâleti satın almışlardır.” Bu alışverişleri de mutlaka ziyan olacak, artık hidayetten de mahrum kalacaklardır.]
63:4
(Ey Nebim!) Sen onları (münafıkları) gördüğün zaman onların (düzgün ve bakımlı) endamları (zahiri kalıpları ve tavırları) Senin hoşuna gidip beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlemeye (değer sanırsın. Oysa bunlar sözlerine, kıyafetlerine ve zahir görünüşlerine aşırı dikkat gösterip, suni ve sahte davranışlarla takva ve tarafsızlık numarası yapmakta ustalaşmıştır. Aslında) Onlar sanki (sütun misali) dayandırılmış düzgün ahşap-kütükler gibi (şuursuz ve vicdansızdırlar. Bu kofluklarından ve korkularından dolayı da) Her çıkışı ve çağrıyı (her yaygarayı ve konuşulanı) kendileri aleyhlerine sanırlar. Onlar (sinsi ve tehlikeli) düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının (münafıkları tanımaya çalışın ve onlara karşı tedbirli ve dikkatli olun). Allah onları kahretsin; nasıl da (Hakk’tan) çevriliyorlar ve dönekleşip duruyorlar.
(Münafikun Suresi)
“DURMUŞ DURDUYAN ” KİMDİR?
“DURMUŞ DURDUYAN ” KİMDİR?
Geçmişi karmaşıktır, Pakradun Ermenidir
Milli Görüş’e lider, olmuş Durmuş Durduyan!
Aslını gizleyerek, asil bir Türk geçinir
Sadıklara bir kinle, dolmuş Durmuş Durduyan!
Erbakan katlanmıştı, nice yıllar kendiye
Hizmetlerine resmen, fırsat verilsin diye
Büyük devrimlerine, bunca taviz hediye
Davada siyonizme, kolmuş Durmuş Durduyan!
Bütün fesatlıkları, tertipleyen kişidir
Ayet hadis ezberler nifak Onun işidir
Bir şebeke kurmuş ki, her fısıltı işitir.
Makam menfaat için, yolmuş Durmuş Durduyan!
Erbakan çizgisini, çürütmektir gayreti
Partiyi tarikata, çevirmektir niyeti
Dirilin be kardeşler, tanıyın bu tiyneti.
Nursuz yüzü sararmış, solmuş Durmuş Durduyan!
Zihniyeti Kabalist, zahirde Hanefidir
Milli Çözümden ürker, en büyük hedefidir.
Muttaki rolü oynar, Şeytanlık kenefidir
Millet tükendi sanır, bolmuş Durmuş Durduyan!
İsa’ya hain olan, Havariye benziyor
Kalbi çirkef kuyusu, o dışını beziyor
Yağcıları kollayıp, sadıkları eziyor
Vallahi belasını, bulmuş Durmuş Durduyan!
Ölçü tutsak şaşmayız, Kur’anın mastarını
Sultan Baba[1] gösterdi, bunların astarını
Artık anlayın dostlar, Münafık starını
Hakka değil Şeytana, kulmuş Durmuş Durduyan!
Dokuz yüz altmış dokuz da, mahkeme kararıyla
İsmini değiştirdi, dönmelik damarıyla
Son bulur sahtekarlık, sadıklar şamarıyla
Bu ülkede hem sağmış, solmuş Durmuş Durduyan!
Bak: Durmuş Durduyan. Fabrika dergisi Zeynelabidin Kızılyaprak, Ocak 2004 Bir Kürdün Komploculuk denemesi,
Bak: Tevfik Taş, http://www.evrensel.net, 23.01.2007 Kirve Hırant
[1] Sultan Baba. 1991 yılında vefat eden büyük veli İhsan Tamgüney Hoca efendi
Ali ÇAĞIL
Fırtına Yaklaşırken, Birilerindeki Telaş Normaldir… Ama Sonucu Elbette Değiştirmeyecektir. ALLAH NURUNU TAMAMLAYACAKTIR
Konumuzla doğrudan ilgisi olmasa da, Lübnanlı yazar Halil Cibran’ın bir sözü hatırıma geldi:
“Başka bir insanın hakikati, onun sana açıkladığı şey değil, açıklayamadığı şeydedir. Bu yüzden, onu anlamak istersen, söylediğine değil, söylemediğine kulak ver.”
Erdoğan-Asiltürk buluşmasından basına yansıyanlar değil de, asıl basına yansımayanlar neydi?
“Erbakan’ı Tarihe Gömmek” nasıl olur?!
Milli Çözüm’ü susturmadan, Erbakan’ı gömemeyeceklerini, elbette ki en iyi şeytan ve onun avaneleri bilir.
O sebepten dolayı; iddia ediyorum ki; bu görüşmenin gizli gündemi budur.
Ama işte imtihan dünyası… Kimi şeytanın safında, kimi Hakka hizmetkâr…
Üflemekle Allah’ın nurunu söndiremeyeceklerine göre, biraz daha debelensinler bakalım…
Sonuç zaten belli…
Bu arada; dün basına ilginç bir de haber düştü.Haberde deniliyordu ki:
Almanya’da yaşanacak hava olaylalarına, Almanca dışındaki isimlerin de verilmesi kararı alındı.Almanya’da Ocak ayında gelecek ilk fırtınanın adı “AHMET” koyuldu…
Görenedir, görene
Köre nedir, köre ne?!