TEVBE ESTAĞFİRULLAH!
Onca isyan ettik, Sen bağışladın
Çün Rahim Rahman’sın, Elhamdülillah…
Rızkımız kesmedin, su yağışladın
Gayri tevbe Rabbim, Estağfirullah…
Sana kul olmakmış, gerçek özgürlük
İhsanına şükret-medik dört dörtlük
Sen ikram edersin, bizler nankörlük
Affeyle Ya Rabbi, Estağfirullah…
Günahla kibirle, özüm kirlettim
Çirkef sitelerle, gözüm kirlettim
Yalan çirkinlikle, sözüm kirlettim
Yüz bin kere tevbe, Estağfirullah…
Sen hep görmektesin, hiç utanmadık
Takvaya duaya, tam tutunmadık
“Niye her makama, biz atanmadık…”
Gibi dürtülerden, Estağfirullah…
Sen Kur’an’ı boşa, etmedin tenzil1
Cenneti fasıka, kılmadın menzil2
Günahımız örttün, etmedin rezil
Çok şükür lütfuna, Elhamdülillah…
Cehalet devrimde, haydi bilmedim
Hidayet edince, nasıl işledim
Göz gönül kirlettim, haram dişledim
El-eman Ya Rabbi, Estağfirullah…
Sırrım açık etsen, selam vermezler
Ahlâk çürükleri, sağlam görmezler
Hem suçlu facirle, kelâm etmezler
Tevbe günahıma, Estağfirullah…
Her an huzurunda, olduğum bildim
Günaha bin pişman, bağrımı deldim
Gayrı yine dönüp, kapına geldim
Bağışla Allah’ım, Estağfirullah…
Hak’tan utanmayan, insan sayılmaz
Edep erdem varsa, şerre kayılmaz
Tokadın tatmayan, gafil ayılmaz
Şefkatinle uyar, Estağfirullah…
Ele hayır söyler, kendisi tutmaz
“Lime tekûlûne…”3, tehdit unutmaz
Allah Âlim Habir, -hâşâ- kül yutmaz
Tevbe Ya Rab Tevbe, Estağfirullah…
Bunca günahkârım, amma çok şükür
Yolum Adil Düzen, her bâtıl küfür
Şeriat beğenmez, yüzlere tükür
Bize hidayet ver, Estağfirullah…
Cennet hayaliyle, cehdü seyranım4
Rü’yet ümidiyle, mestü hayranım
Ölümüm vuslata, olsun bayramım
Şirkten şekavetten, Estağfirullah…
1- Tenzil: İndirmek, göndermek.
2- Menzil: Varılacak kutlu durak. Amaçlanan makam.
3- “Ey iman edenler! (Kendiniz yapmadığınız ve) Yapamayacağınız şeyleri niçin (boşuna hava atmak kastiyle başkasına) söylersiniz? (Böyle) Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir buğuz ve kızgınlığa (sebebiyet verecek ve aleyhinize bir suç teşkil edecektir). [Not: Bazı Müslümanlar; “Eğer Allah katındaki en makbul ameli bilseydik, o yolda canımızı ve malımızı feda ederdik” demelerine rağmen, bu amelin CİHAD olduğunu bildiren ayetler gelince, bu sözlerinden yan çizmeleri üzerine bu İlahi tehditler indirilmiştir.]” (Saff: 2-3)
4- Cehdü Seyran: Cihad edip dolaşan.
ESTAĞFURULLAH!…
Her türlü günahımıza, gevşeklik ve ihmalkarlıklarımıza tevbe estağfurullah. Rabbim bizi bağışlasın. Her türlü isyan ve günahtan kurtarsın. Dünya ve ahirette huzuru tattırsın inşallah…
Rabbimiz her daim Hakkı tercih etmeyi ve Hakka tâbi – taraf ve Hakka davet etme gayretini ve çabasını cümlemize lütfeylesin
[u]ŞİİRDE GEÇEN DÖRTLÜKTE[/u]
[b]Hak’tan utanmayan, insan sayılmaz
Edep erdem varsa, şerre kayılmaz
Tokadın tatmayan, gafil ayılmaz
Şefkatinle uyar, Estağfirullah…[/b]
[u][b]EN’AM SURESİ 41. AYET[/b][/u]
Hayır, (her dara düştüğünüzde) yalnızca O’nu (Allah’ı) çağırırsınız, dilerse (yalvarışınızı kabul edip) kendisini çağırdığınız şeyi (uğradığınız musibeti) açar (giderir) ve siz de şirk koşmakta olduklarınızı unutup bırakırsınız. (Allah’ın dışında herkesin ve her şeyin aciz ve çaresiz olduğunu anlarsınız.)
[u][b]EN’AM SURESİ 42. AYET[/b][/u]
Andolsun ki Senden önceki ümmetlere de (onları ikaz ve irşad etmek üzere elçiler) gönderdik. (Bu davetlere icabet ve itaat etmeyince, arkasından boyun eğmeleri ve pişmanlıkla Bize yönelmeleri için) onları “Be’sa” (çeşitli sıkıntı ve sarsıntılar, stres ve bunalımlar) ile ve “Darra” (zararlar ve zorluklar) ile yakalayıp sıkıştırdık, (maddi ve manevi darlıklara ve çeşitli hastalıklara uğrattık) olur ki; (tevbekâr olup tevazu ve) tazarru-niyaz ile Bize dönüp yalvarırlar diye (böyle yaptık.)
[u][b]EN’AM SURESİ 43.AYET [/b][/u]
Onlara, zorlu azabımız geldiği zaman yalvarmaları gerekmez miydi? (Ne olurdu hiç olmazsa bu tür ikaz ve belalarımız geldiği zaman bari hatalarını bilip, tevbe ederek boyun eğseler ve Bize dönselerdi!..) Amma velâkin onların kalpleri katılaşmış ve şeytan onlara yapmakta olduklarını çekici (süslü) gösterip (azdırmıştı).
[u][b]EN’AM SURESİ 44. AYET[/b][/u]
Derken, kendilerine öğretilip hatırlatılan (İlahi gerçekleri ve uhrevi mesuliyetleri) unutup, (Hakk’tan ve hayırdan sapıtarak bâtıla ve barbarlığa yanaştıklarında, Biz de tutup) onların üzerine (dünyalık zenginlik ve etkinlik gibi) her şeyin kapısını açtık. (Ve onları nefsi hevâları ve şeytanlarıyla baş başa bıraktık.) Öyle ki, kendilerine verilen (bu fani ve fena lezzetlerle) ferahlanıp şımardıkları, (zahiren mü’min ve müttaki rolü oynadıkları halde, hakikatte iman huzurunu, kulluk sorumluluğunu ve cihad şuurunu unutup gaflet içinde oyalandıkları) bir sırada, ansızın onları (musibet ve ölümle) yakaladık. O vakit, artık bütün ümitleri tükenmiş (müblis ve müflis) kimseler olarak onları (mahrum ve mahcup şekilde ahirete yolladık). [Not: Bu ayetle, kendi günahları ve azgınlıkları yüzünden toplumu kuşatan ekonomik krizler ve ahlâki çöküşler sonrasında, geçici ve zahiri bir rahatlık ve ferahlık döneminin ardından, hiç beklenmedik sarsıntılar ve yıkımlar yaşanacağına işaret olunmaktadır.]
[b]AYET MEALLERİNİN KAYNAĞI: [/b]
[url]www.mealikerim.com[/url]
Bin pişmanım estağfurullah
Günahlarına sıdk ile tövbe eden Hiç Günah işlememiş gibi olur hadis-i Şerif’in muştusu ile milyon kere tövbe estağfurullah Allah Cenabı Allah Gafur rahimdir ümitsizlik yok bütün günahlarımıza tövbe estağfurullah
Tövbe Ya Rab estağfurullah
“Sonra (buna rağmen); şüphesiz Rabbin, (gerçekten) cehalet sonucu (bilmeden) kötülük işleyen, sonra tevbe eden ve bunun ardından ıslah olup kendini düzeltenleri (kabul edecektir.) Şüphesiz Rabbin bundan sonra Bağışlayandır, Esirgeyendir.” Nahl süresi 119. ayetine göre samimiyetin Allah’ın Katındaki önemini anlayan kişi nasıl bir hata yapmış olursa olsun, Allah’a yönelip bağışlanma dileme ve tevbe etme imkânı olduğunu bilir. Bu, Allah’ın sonsuz merhametinin bir yansımasıdır. Allah sonsuz bağışlayıcılığını ayetlerinde şöyle bildirmektedir: “(Ancak) Kim bir kötülük işler veya (hainlikle) nefsine zulmedip sonra Allah’tan bağışlanma dilerse, Allah’ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak buluverir.” Nisa suresi 110. Ayet
Allah kullarına her türlü hata için geri dönüş imkânı vermiştir. Allah katında geçerli olan yapılan hatanın küçük ya da büyük olması değil, kişinin samimiyetidir. Bu, kuşkusuz mü’minler için çok büyük bir rahmettir. “Ve (o muhsinler) ‘çirkin bir hayâsızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, (hemen) Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. (Ve zaten) Allah’tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar, yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.” Al-i İmran 135. Ayet
Bu yazı https://www.millicozum.com/mc/duyurular/allahi-unutanlar-hayatindanutanacaktir makalesinden alıntıdır.
Bize hidayet ver, Estağfirullah…
Bizim uğrumuzda cihad edenlere (ve Hakk yolunda sabır ve gayret gösterenlere gelince), şüphesiz (onlara hidayet ve zafer) yollarımızı açarız. (Fikri ve fiili yöntem ve teknolojiler öğretip bunları başarılı kılarız.) Gerçekten Allah, muhsinlerle (iyilik ve istikamet sahibi kimselerle, cihad görevinde titizlik ve ciddiyet gösterenlerle) beraberdir. (Bu İlahi destek sayesinde mücahit mü’minler muvaffak ve muzaffer olacaklardır.)Ankebut (69)
Biz Nefsimize Zulmettik…
Hidayet kemendin ,çekme boynumdan
Sonsuz rahmetin çin, elhamdülillah
Kutlu Dava yükünü,taşıt omzumdan
Tevbe günahımıza,Estağfirullah…
“(Hz. Adem:) “Rabbimiz, biz ikimiz kendi nefislerimize zulmettik. Eğer bizi, mağfiret edip bağışlamazsan ve bize acıyıp merhamet buyurmazsan mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz” diyerek (hatalarını kabul edip bağışlanma dilemişlerdi).”Araf Suresi 23
Amin
Yürüyen bir cenaze iken bizlere hidayet veren Rabbim, yaptıklarımız ve eksik bıraktıklarımızdan dolayı bizleri bağışla…
Tevbe Ya Rab Tevbe, Estağfirullah…
Bunca günahkârım, amma çok şükür
Yolum Adil Düzen, her bâtıl küfür
Şeriat beğenmez, yüzlere tükür
Bize hidayet ver, Estağfirullah…
Bizi Nefsimize Bırakma Allahım
Ya Rabbim tüm aşırılıklarımızdan, edepsizliklerimizden tüm günahlarımızdan sana sağınırız. Sen affedicisin affetmeyi seversin Sen bizim rabbimizsin bizi bağışla tüm günaha götürecek sebepleri sen yolumuzdan kaldır. Bizi nefsimizle imtihan etme bizi bize bırakma bizi nefsimize bırakma nasuh bir tövbe ile tövbemizi kabul eyle bilerek bilmeyerek İşlediğimiz günahları Settar ismin hürmetine setreyle Amin
Pişman Olmadan
Ey iman edenler! (Kendiniz yapmadığınız ve) Yapamayacağınız şeyleri niçin (boşuna hava atmak kastiyle başkasına) söylersiniz? (Böyle) Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir buğuz ve kızgınlığa (sebebiyet verecek ve aleyhinize bir suç teşkil edecektir). [Not: Bazı Müslümanlar; “Eğer Allah katındaki en makbul ameli bilseydik, o yolda canımızı ve malımızı feda ederdik” demelerine rağmen, bu amelin CİHAD olduğunu bildiren ayetler gelince, bu sözlerinden yan çizmeleri üzerine bu İlahi tehditler indirilmiştir.]” (Saff: 2-3)
Cahiller yapmıyor ,bilenlerde kınıyor Allah muhafaza heybeler boşalıyor…Allah bilip hakkıyla yapanlardan eylesin bizleri…Amin
Milyon kere Estağfirullah
“Cennet hayaliyle, cehdü seyranım
Rü’yet ümidiyle, mestü hayranım
Ölümüm vuslata, olsun bayramım
Şirkten şekavetten, Estağfirullah…”
Milyon kere Estağfirullah
Amin…
Bağışla bizi Allah’ım, estağfirullah. Amin..
Affeyle Ya Rabbi…
Allah’ım!
*
Senden başka günahlarımı affedecek, kabahatlerimi örtecek, kötü amelimi iyiye çevirecek birini bulamam.
*
Ey ismi deva, zikri şifa ve itaati zenginlik olan!
Sana kul olmakmış, gerçek özgürlük
İhsanına şükret-medik dört dörtlük
Sen ikram edersin, bizler nankörlük
Affeyle Ya Rabbi, Estağfirullah…
Ya Rabbi, beni öyle bir bağışla ki, iki cihanda da durumum düzelsin! Beni öyle bir bağışla ki, iki cihanda da aziz olayım!
Ya Rabbi; beni ahirette Sana bakabilecek yüzle yaşat! (Âmin)
Rabbim, beni gözünden düşürme! Gözden düşürecek ameller işletme! (Âmin)
Ya Rabbi; bu dünyayı ayet ayet yaşayan, secde secde yol alan, dua dua kabul gören kullar et bizi! Ve Sana en yakın anımızda bizi yanına alıver!.. (Âmin)