YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6922f702a2e81
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 5 3
Bugün : 19889
Dün : 47039
Bu ay : 960851
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45364672
IP'niz : 216.73.216.189

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

BİZE KATLANANLAR, BİNE KATLANIR1

Siyonist Şeytana, savaş açmışız
Bize katlanan dost, bine katlanır…
Makamdan çıkardan, hazdan kaçmışız
Gönül antenimiz, Hakka hatlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Tebliğ ve tevhittir, aklu fikrimiz
Kur’an’a tercüman, dilü zikrimiz
Kulluk ve cihattır, hamdü şükrümüz
Beynimiz kalbimiz, Dosta bantlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Gevşek dayanamaz, zora zorbaya
Gevrek tez kırılır, çöpler torbaya
Kanaat edersen, ekmek çorbaya
Hiç sanma ki sabır, taşı çatlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Hak yoldan cayanlar, dönek sahtekâr
Dostlarım cefakâr, cesur vefakâr
Bize yoldaş olmaz, kaypak sahtekâr
Gösteriş balonu, şişse patlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Gel önce has kul, olmayı becer
Dostu arayanlar, dünyadan geçer
Şikâyeti olan, yolunu seçer
İmanın zevkiyle, acı tatlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Bela ve musibet, yakar kavurur
Öz madeni kalır, külü savurur
Neden azı mü’min, çoğu gâvurdur
Sadık sağlam dosta, ender rastlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Allah’a dayandık, mertlik ondandır
Dünyayı boşadık, netlik ondandır
Çelikleştik şükür, sertlik ondandır
Çabayla sabırla, sınıf atlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Lütfu İlahidir, hikmet içtihat
İtaat sadakat, ve kesin biat
Ciddiyet istiyor, bu çetin cihat
Şeytanı dinleyen, şerre şartlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Tek vücut olmamız, haine şok mu
Çün halden anlarız, aç mıdır tok mu
Bizi kızdıranın, hiç suçu yok mu
Gafletle kasavet, kalpte kartlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Filistin açlıktan, can çekişirken
Bombalar altında, kin pekişirken
Kurşunlar kahpece, yön sekişirken
Şarlatan iktidar, seçim martlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Allah’tan utanır, varsa saygısı
Sadık; Hocasından, olmaz kaygısı
Bu bir imtihandır, kader yazgısı
Zafer erişince, bayram kutlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Yetmiş beş senedir, saçlar aklaştı
Kur’an Havz-ı Kevser, kirler pâklaştı
Biraz daha dayan, devran yaklaştı
Milli Çözüm gerçek-leri rantlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

1- Allah rızası peşinde bizimle birlikte sıkıntı ve saldırılara… Ve disiplinli tavrımıza sabredip katlananların; manevi dereceleri binlerce kat çoğalıp artacaktır. İnşaallah…

5 22 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Veysel UZUN

Veysel UZUN

Subscribe
Bildir
26 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Allah’a dayandık, mertlik ondandır
Dünyayı boşadık, netlik ondandır
Çelikleştik şükür, sertlik ondandır
Çabayla sabırla, sınıf atlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Lütfu İlahidir, hikmet içtihat
İtaat sadakat, ve kesin biat
Ciddiyet istiyor, bu çetin cihat
Şeytanı dinleyen, şerre şartlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Allah’a dayandık, mertlik ondandır
Dünyayı boşadık, netlik ondandır
Çelikleştik şükür, sertlik ondandır
Çabayla sabırla, sınıf atlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Müslüman her daim mert olur. Bazen sert de olsa net olur.

Rabbimiz bizleri, mert ve net olan sadık müminlerden kılsın. İçinde bulunduğumuz nimetin farkında olmayı ve kıymetini bilmeyi, sabır ve sebatla çelikleşerek şükür ehli olmayı nasip eylesin. Amin.

“Allah rızası peşinde bizimle birlikte sıkıntı ve saldırılara… Ve disiplinli tavrımıza sabredip katlananların; manevi dereceleri binlerce kat çoğalıp artacaktır. İnşaallah…”

Anlattınız, yazdınız, uyardınız tek derdiniz adam olalım…
Mamül bozuksa neylesin usta, uğraştı durdu gece gündüz…
Bütün derdiniz biz adam olalım diye, adam olmayana ne çare…
Et kokarsa tuz çare, tuz kokarsa ne çare, usta ne yapsın bu hale…
Aldı eline potayı sallar durur bak hele maya bozuksa ne çare…
Oyun ayın bilmeyiz dümdüz olduk elhamdülillah, derdin dava değil ise bilmem ne çare…
Sana biat itaat boynumuzun borcu, ya üstüne çıkana ne çare…
Sonunda olduk tek vücut şahane, kalbi kararana ne çare…
Filistin kan ağlarken, nasıl bilmez ona ne çare…
Kalmamış artık derdi tasası, tek derdi kendi olana çare…
Tut elimizden bırakma bizi, affet bizi ettiklerimizden, kalırsak bir başımıza ne çare…

Yalçın bey, ne güzel ifade etmişsiniz? Tebrik ederim..

Gel önce has kul, olmayı becer
Dostu arayanlar, dünyadan geçer
Şikâyeti olan, yolunu seçer
İmanın zevkiyle, acı tatlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Gözümüz kulağımız elimiz ayağımız her bir şeyimiz ; bizlerin has kul olması yolunda gecesini gündüzüne katan, asıl fethin Allah’ın rızasını kazanma o yolda gayret ve çaba göstermek, Haktan taraf olmak ve böylece dünyada da cennet hayatını yaşamamızı ve rü’yete – sohbeti Resulullaha nail olmamızı sağlayıcı emekleri olan REHBERE – BİLGE VE YİĞİT ŞAHSİYETE sadece sözde değil icraatımızda eylemlerimizde ve kalben de bağlı kalmamız O DİYORSA DOĞRUDUR diyebilme imanını kazanmamız bizlerin asıl zaferidir…

Çünkü şiirin altında da ifade edildiği üzere ;
Allah rızası peşinde bizimle birlikte sıkıntı ve saldırılara… Ve disiplinli tavrımıza sabredip katlananların; manevi dereceleri binlerce kat çoğalıp artacaktır. İnşaallah…

“Ey iman edenler! (Din ve dava uğrundaki zorluklara, hayatın ve cihadın sıkıntılarına) Sabredin ve sabır üzerinde yarışın, (Allah’la, peygamberlerle, cihad emirinizle, Hakk yoldaki cemaatinizle) irtibatınızı koparmayın, kararlı ve sebatlı davranın (ve nöbet ve hizmet yerlerinizi terk edip ayrılmayın. Bu emirlere karşı gelmek hususunda) Allah’tan korkun. (Bu sayede) Umulur ki kurtuluşa ve başarıya (felaha) ulaşırsınız!..”
Al-i İmran Suresi 200

Lütfu İlahidir, hikmet içtihat
İtaat sadakat, ve kesin biat
Ciddiyet istiyor, bu çetin cihat
Şeytanı dinleyen, şerre şartlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

SEVDASIZ OLMAZ

Kutlu hedeflere, varmak isteyen

Bu işler zahmetsiz, tasasız olmaz!..

Ey Dosta ermeye, umut besleyen

Zaferler gayesiz, kavgasız olmaz

Bu yol; Hak’sız aşksız, sevdasız olmaz!..

Gayretsiz galebe, gider hoşuna

Lakin tembel talep, etmek boşuna

Arzun katılsın ki, umut koşuna

Hak tebliğ sedasız, cefasız olmaz

Bu yol; Hak’sız aşksız, sevdasız olmaz!..

Gevşek ürkek; sağa, sola savrulur

Yorulan yoğrulur, pişer kavrulur

Gönül kulağına, ilham duyrulur

Kur’an’sız irşatsız, şeydasız1 olmaz

Bu yol; Hak’sız aşksız, sevdasız olmaz!..

Tez usanıp kaçan, yarı yollarda

Per perişan olur, yaban kulvarda

Aramak gıdadır, sadık kullarda

Vefasız vasıfsız, fedasız olmaz

Bu yol; Hak’sız aşksız, sevdasız olmaz!..

Allah yâr olunca, yarıda kor mu

Rızasın kazanan, aziz mi hor mu

Sinekle Nemrud’u, devirmek zor mu

Âlemde hiçbir şey, Hüdâ’sız olmaz

Bu yol; Hak’sız aşksız, sevdasız olmaz!..

Malı canı sat ki, Mevlâ uğrunda

Mutlu son bulasın, aşk doruğunda

Bal şeker saklıdır, bağ koruğunda

Yaz boyu yanmadan, sabırsız olmaz

Bu yol; Hak’sız aşksız, sevdasız olmaz!..

Can vermeden cahil, canan arzular

Sudan korkar; inci, mercan arzular

Bedava bal kaymak, her can arzular

Bu vuslat kahırsız, kazasız olmaz

Bu yol; Hak’sız aşksız, sevdasız olmaz!..

Kişinin himmeti2, niyeti kadar

Herkesin kıymeti, gayreti kadar

Huzur-u Hazrette, hayreti kadar

Selamet duasız, davasız olmaz

Bu yol; Hak’sız aşksız, sevdasız olmaz!..

Seccade yapılmaz, hınzır gönünden

Susuz geç namerdin, çeşme önünden

Ahmedim ahd ettin, dönme yönünden

Dağ başı dumansız, belasız olmaz

Bu yol; Hak’sız aşksız, sevdasız olmaz!..

Dökülmesin tasımdan ab-u hayatım
Silinmesin amelim, yanmasın bağrım
Bana ve ben gibiye; bu candan çağrım
Gayrı çuruf olma, cevher ol! O lazım…

Hak yoldan cayanlar, dönek sahtekâr
Dostlarım cefakâr, cesur vefakâr
Bize yoldaş olmaz, kaypak sahtekâr
Gösteriş balonu, şişse patlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Gel önce has kul, olmayı becer
Dostu arayanlar, dünyadan geçer
Şikâyeti olan, yolunu seçer
İmanın zevkiyle, acı tatlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

“Aziz Erbakan Hocamız sol taraflarında oturan ve muhabbetle kendilerini izleyen Ahmet Hocamıza doğru mübarek gözleri sevgiyle dolu bir vaziyette baktılar, mübarek elleri ile muhabbetle Ahmet Hocamızı işaret buyurarak: “Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun!” buyurdular ve devam ettiler:
“Aynı ruhtan yücelen, ince bir sır gibiyiz
İki can içinde Biz, sonsuuz tek nur gibiyiz…
Bir güzel manası da var elbet sevgimizin
Bil ki; Sen Bende, Ben Sende tek bir şuur gibiyiz…” Bir kardeşimizin 08.07.2022 tarihli rüyasından bir bölüm.

Üstad Ahmet Akgül Hocamızın böylesine büyük, eşsiz müjdelere mazhar olsasının sebebi sadece rüyada müjdeler alması değildi!

Hayatlarına sadece bir göz attığımızda, şiirimizde gecen; gerçek dostluğuna, hak yolunun yolcusuna ölümüne sadakatine, Aziz Erbakan hatırına makamları tepişine, beyni kalbi ile sadece dosta bağlanışına, karşısına çıkan zorluk karşısında asla şikayete yeltenmeyişine, tebliğ gayretine, Kur’an’a tercümanlığına da… şahit olacağız.

Bu nedenle manevi rüyalarla gelen bu eşsiz müjdeler; Var olan önemli bir olayı fark etmemize bir vesile, Üstad Ahmet Akgül Hocamızın şaşmaz istikametine bir de manevi işaret, takdire şayan haklı-hayırlı mücadelesine müjdedir. Evet, şaşmadan, şaşırmadan, sadece Allah rızasını umarak ve ferasetle hedef 12’yi vurarak yaşamak asıl marifetmiş!..
Bu marifete de Ulaşan sadece Üstad Ahmet Akgül Hocamız ve o’nu takip edebilen bir avuç sadıklarıymış!..
Ve bir’leri bin hükmündeymiş! Elhamdülillah.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde Yüce Allah’ın şöyle buyurduğunu bildirmiştir.
“Her kim bir dostuma düşmanlık ederse, ben ona karşı harb ilân ederim. 
    Kulum, kendisine emrettiğim farzlardan, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık sağlayamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır; nihâyet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdeta) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden ne isterse, onu mutlaka veririm, bana sığınırsa, onu korurum.” (Buharî,Rikak,38)

Belki bir arada olmanın hazzıyla olmaz ama siteye girip makaleleri şiirleri okuyabilir kanallardan videoları izleyebilir kitapları satın alabilirsiniz ama bu manevi ikazları böylesi büyük bir zenginliği elinizle iterseniz bu gafil kardeşiniz gibi aman bi sitede yayınlansa bi yoruma denk gelse diye hasretle beklersiniz. Ya Rabbi tıkabasa midesini doldurup ruhunu aç bırakanlardan oldum sen beni bu manevi lezzetten daha fazla mahrum eyleme, Ya rabbi Milli Çözüm sadıklarının dualarında unutulanlardan eyleme.

Gevşek dayanamaz, zora zorbaya
Gevrek tez kırılır, çöpler torbaya
Kanaat edersen, ekmek çorbaya
Hiç sanma ki sabır, taşı çatlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Frekansım bozuldu çekmedi anten
Hata günah benim mağfiret senden
Ya Rabbi tez vakit çıkar bu çöpten
Vallahi bine de binbire de razıyım 🙁

Aziz Erbakan Hocamız bir mana aleminde(26-02-2021):…Erbakan Hocamız: “Çok şükür, Bizim hasretimiz ölümle bitti kardeş. Siz de ölünce Rabbinize hasretinizi dindireceğiniz bir hayat yaşayın! Rotanızı bir yıldıza sabitlerseniz, her fırtınada yönünüzü bulursunuz! Biz size ayetlere, hadislere sarılmayı, öğrettiklerimizi kulak ardı etmemeyi ve Ahmet’e, Milli Çözüme sıkı sıkı tutunmayı öğütledik! Bunları yaparsanız fırtınalardan, zelzelelerden etkilenmezsiniz! Biz yanınızdayız, ölmüş, bitmiş, yokmuşuz gibi hareket etmeyin. Toprağın altında olunca hükmümüz kalkıyor mu? Zira tohumu da toprağa koyuyorsunuz, o tohuma “öldü” diyebilir misiniz? Kaldı ki ölüm, insanı bedenen dünyadan ayırır; asıl ölüm, boşa geçirilen vakittir, insanı Allah’tan ayırır. Dikkat edin, boşa geçirdiğiniz zamanlarınızla kendinizi Allah’tan ayırarak dünya ve ahiretinizi öldürmeyin. Ölümü sıkça hatırlayın ve kendinize çeki düzen verin. Ey ölüm! Sen ne güzel bir hakikatsin. İnsan sana baktıkça kendine geliyor. Ölüm gibi bir hakikat her an gözüne sokuluyorken, insan ne büyük bir gaflet içerisinde yaşıyor. Sanki hesabını vermiş, sıratı geçmiş, cennetteki derecesini netleştirmiş gibi… Niçin görmemekte inat ediyor ki insan? Bak, âleme sığamıyorken, iki karış mezara sığdırıyorlar seni. Önce de söylemiştik değil mi? İnsan nasıl hareket etmeli biliyor musun? Say ki öldün, yalvardın, yakardın; sana bir gün daha verdiler. Her gününü o gün bil ve ona göre yaşa… Zira insanın ömrü bir lahzada geçiyor, tıpkı bir rüya gibi. Düşünsene, boşa harcadığın şeyler ve ömür, ya kaybettiğin de cennetse!. Her zaman bu korkuyu içinde yaşat; cenneti kaybedecek hâl ve hareketlerden uzak dur. Bu şekilde dikkatle yaşıyorken bil ki; sana hangi ameli yapmak ağır geliyorsa, yarın terazide en ağır basacak ibadet odur. Şeytana fırsat verme, ibadetlerini en güzel şekilde yap. İbadet ederken, sevap işlerken yanında hissettiğin Rabbini, günah işlerken uzağında zannederek hareket etme sakın; kaybedersin! Kendini sürekli kontrol et, Allah ile inatlaşmaktan vazgeç. Şeytan inat etti, iblis oldu… Kâbil inat etti, katil oldu… Sen de inat etme ki helak olmayasın!.. Hâli, hareketi seni uyandırmayan, seni hak için uyarmayan ve sözü ile seni Allah’a teşvik etmeyen kimselerle Allah için arkadaşlığını dostluğunu kes. Bunu nasıl yapacaksın? Kendine “Her hangi bir konuda, hiç Allah için vazgeçtim mi?” diye sor. Ve Allah için nefsi arzularından ve şahsi çıkarlarından vazgeçmekten korkma ve asla geri durma… Allah her an, her saniye size rahmet merhamet ve nimetleriyle yaklaşıyor, bunu bir düşün. İnsana ulaşan her nimet Allah’tan değil mi? Göz kapağını indirip kaldırmaktan, ağzımızda biriken tükürüğü yutmaya… Daralmadan aldığınız nefesten, dilediğiniz hızda yürümeye varana kadar, her gün yapabildiğiniz sayısız işler birer nimet değil mi? Ve her biri Allah’tan değil mi? Tüm bunları kendiniz yapıyormuş gibi sanıp, bir kez şükretmek aklınıza gelmemesi gaflet değil mi? Ama biraz bela, biraz musibet isabet etse hemen veryansın edersiniz öyle mi? Birazcık karnınız ağrısa, azıcık keyfiniz kaçsa bunlar Allah’tan; ama keyifli, sağlıklı, huzurlu geçirdiğiniz saatler ve günler Allah’tan değil, öyle mi? (Kendi hata ve geçimsizliğinizden dolayı) eşinizle, dostunuzla, çoluk-çocuğunuzla; asık suratlı, sevgisiz, muhabbetsiz geçirdiğiniz saatler ve günler Allah’tan, yine onlarla geçirdiğiniz hoş sohbet ve muhabbetle keyifle geçen günler, saatler Allah’tan değil öyle mi? Haksızlık etmiyor musunuz? Hayat, siz nasılsanız size öyle davranır. Yani; size dönen sizin amelinizdir… Ömrü boyunca Allah’ı aramayan, hiçbir şey bulamaz… “Şüphesiz her insana kendi emeğinden başkası verilecek değildir. (Herkes ancak hak ettiğine ve sebep olduğu kötülüklere erişecektir. İnsana gereken çalışıp emek vermek, maddi ve manevi kazanımlarını böyle elde etmektir.) (Necm Suresi: 39)….“(Kalbi) Ölü iken kendisini (iman ve İslam’la) dirilttiğimiz ve insanlar içinde (sapıtmadan, örnek ve rehber olarak) yürümesi için kendisine bir nur (akıl ve anlayış) verdiğimiz kimsenin durumu, (gaflet ve cehalet) karanlıklarında kalıp oradan bir çıkış (yolu) bulamayan kimsenin durumu gibi midir? İşte, kâfirlere yapmakta oldukları böyle ‘süslü ve çekici’ gösterilmiştir.” (En’am Suresi: 122)…………
..Bu hikmet hazinelerimden sonra Rabbimize yakarıyoruz:Ya Rabbi işlediğimiz günah ve kötülükler nedeniyle Hakk ve Hidayet Davamızdan nasibimizi kesme…Bizleri “Ben” demekten temizle…Sonsuz hakikat deryanda zerre olmayı en büyük şeref bilenlerden eyle!..Amiimn…

Bize katlanmayan, Mescidi Dırar’dır

Elli yıldır söyledik, halka âyan’dır
Dergi Kitaplar kasetler, hepsi beyân’dır
Vicdansız! sanıyor, gayem Dünya’dır
Hak’dan umudumuz, yalnız rıza’dır
Bize katlanmayan, Mescidi Dırar’dır

Senin gerçek sandığın, serap rüya’dır
Müminlikle bağdaşmaz, yaptığın riya’dır 
Gel kardeş Şeytan’dan, kalbin sakındır
Rızkımızın kefili, yalnız Hüda’dır
Bize katlanmayan, Mescidi Dırar’dır

Hakkın hakikatini, eğip bükemem 
Dinime davama, sırtım dönemem
Hizmet için kimseye, minnet edemem
Kör sakat sinekle, Nemrut yıkan’dır
Bize katlanmayan, Mescidi Dırar’dır

Melekler inipte yanına gelse
Ölüler dirilip, haberler verse
Kainat toplanıp, karşına gelse
Hidayet verecek, bir tek Allah’dır
Bize katlanmayan, Mescidi Dırar’dır

Milli Çözüm’e, adım gelmezsen
Resulün kavline, biat etmezsen
Meali Kerim’i, mihenk bilmezsen
İnkarcı kafirden, farkın kalkmıştır
Bize katlanmayan, Mescidi Dırar’dır

Sıkıntı ve saldırılara, göğüs gereriz
Disiplinli tavrınızı, nefsinizden bilmeyiz
Allah rızası ister,  Akgül açan neferiz
Size katlananlar, bine katlanır…
Size katlanmayan, Mescidi Dırar’dır.

Last edited 1 yıl önce by Yalçın GZBYK

Sana geldim yas içinde,
Bu gönlüm kir, pas içinde,
Hep ömrüm iflas içinde,
Nolayım Ya Resulallah,
Hep ömrüm iflas içinde,
Nolayım Ya Habiballah.

Gönlünde gül açanların bülbülleri eksik olmaz. Güler yüzün yoksa, ikram ettiğin gülün de etkisi kalmaz….

Ustad Ahmet Akgül…

Muhterem Hocamız mâna aleminde bizleri üçe ayırmışlardı;
Görenler,
Gösterilince görenler,
Hiç görmeyenler!

Rabbim bizlerin şuuru, gösterilmeden görmeye yetmiyor imiş!
Gösterilince görmekte çok büyük nimet imiş!
Bu mükemmel şiirin hangi olaylar üzerine yazıldığını hatırlıyoruz.
Hocamızı üzdüğümüz ve anlamamak için ısrar ettiğimizden dolayı bizleri bağışla!
Bizleri hep görenlerden eyle. Amin…

Allah’tan utanır, varsa saygısı
Sadık; Hocasından, olmaz kaygısı
Bu bir imtihandır, kader yazgısı
Zafer erişince, bayram kutlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

(Ya Rabbi… Bizi o sandıklardan olma şerefini, son nefesimize kadar daim kıl.)

Siyonist şeytana savaş açmışız
Bize katlanan dost, bine katlanır
Makamdan cıkardan, hazdan kaçmışız
Gönül antenimiz Hakka hatlanır
Bize katlanan lar bine katlanır.

(Ey Resulüm!) Şüphesiz (Hakk ve adalet hâkim kılınsın, zulüm ve küfür düzenleri yıkılsın diye, imani ve insani bir mesuliyetle) Sana biat edenler, (bağlılık sözü verenler, aslında ve aynen) ancak Allah’a biat etmiş (gibi)dirler. (Sanki) Allah’ın eli (Seninle biat ve itaat sözleşmesi yapan) şahısların elleri üzerindedir. (Hakk ve hayır adına biat edip sadakat gösterenler Allah’ın özel inayeti ve hidayeti içindedirler.) Bu nedenle artık kim ahdini bozar (Hakk davadan ve sadakatten ayrılır)sa, o sadece kendi aleyhine ahdini bozmuş birisidir. Her kim de Allah’a verdiği ahdine vefa gösterir (sadakat, samimiyet ve gayretini devam ettirir)se, (Allah kesinlikle) ona da büyük bir ecir (şeref ve zafer) verecektir. Fetih 10

Rabbim bizi de kat azlara

Bela ve musibet, yakar kavurur
Öz madeni kalır, külü savurur
Neden azı mü’min, çoğu gâvurdur
Sadık sağlam dosta, ender rastlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…
Allah’a dayandık, mertlik ondandır
Dünyayı boşadık, netlik ondandır
Çelikleştik şükür, sertlik ondandır
Çabayla sabırla, sınıf atlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Olgunlaşmak için pişmek,çelikleşmek için yanmak gerekir

Yanmak var, yanmak var
Odun yanınca kül olur
İnsan yanınca kul olur
Mevlana

Bir kardeşimizin 08.07.2022 tarihli rüyası:
 
“Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun!”
 
Rüyamda; Aziz Erbakan Hocamız, Muhterem Ahmet Hocamız ve eşimle birlikte, İstanbul’da, alabildiğine Boğaz’ın seyredilebildiği bir tepelikte oluyoruz. Bir çay bahçesiymiş burası. Eşim ve ben uçlara, Aziz Erbakan Hocamız ortaya oturmuşlar. Aziz Erbakan Hocamız manzaraya, Muhterem Ahmet Hocamız ve biz de Aziz Hocamıza dalmış ve sessiz sessiz izliyoruz. Çay bahçesinde görevli bir delikanlı yaklaşarak: “Ne arzu edersiniz Efendim, siparişlerinizi alabilir miyim?” diyerek Ahmet Hocamıza baktı. Ahmet Hocamız mübarek gözleri ile Erbakan Hocamızı işaret buyurarak, ilk siparişi Kendilerinden almasını istediler. Bu kez delikanlı Erbakan Hocamıza bakarak: “Efendim, ne arzu ederdiniz?” diye sordu. Aziz Erbakan Hocamız sol taraflarında oturan ve muhabbetle kendilerini izleyen Ahmet Hocamıza doğru mübarek gözleri sevgiyle dolu bir vaziyette baktılar, mübarek elleri ile muhabbetle Ahmet Hocamızı işaret buyurarak: “Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun!” buyurdular ve devam ettiler:

“Aynı ruhtan yücelen, ince bir sır gibiyiz
İki can içinde Biz, sonsuuz tek nur gibiyiz…
Bir güzel manası da var elbet sevgimizin
Bil ki; Sen Bende, Ben Sende tek bir şuur gibiyiz…

Hep dua ettik; Ya Rabbi, Beni razı olduğun yollarda, razı olduğun kullarınla yürüt diye; çok şükür Rabbimize ki Bizim yolumuzu Ahmet’e, Ahmet’in yolunu Bize çıkardı! Ahmet Bize dünyada yol arkadaşı, kabirde huzur ortağı, ahirette ise kapı komşusu çok şükür, daha ne olsun!

Bakınız, insanın arkadaşı, aklının delilidir. Öyleyse alın size delil! Bizim arkadaşımız (Ahmet), Bizim dostumuz, Bizim canımız, Bizim aklımızın delilidir! Beslendiğimiz kaynak aynıdır, yani Kur’an-ı Azimüşşandır. Yüreğimiz aynı anda kabarır, ağzımızdan aynı kelimeler, aynı anda saçılır. Gözümüz aynı yere bakar, aynıyı görür. Ruhumuz aynı anda coşar, aynı anda hüzünlenir. Arkadaşımız eline kalemi aldığı anda kalemi kavrayan elinin üzerine elimizi koyarız, kalemin ucundan çıkan her harf ortak kararımız, dünyaya salacağı etki ortak başarımızdır! Artık gelecek olan gümbür gümbür gelmekte, inananı inanmayanı herkesi şaşırtacak kutlu fetih son kapının eşiğindedir!

(Bize doğru bakarak) Sona bu kadar yaklaşmışken aman ha yıllardır sağıp biriktirdiğiniz bir kova sütü, yanlışlıkla, aceleyle, öfkeyle, karamsarlıkla, vazgeçmişlikle… Yani nedeni ne olursa olsun, döküvermeyin, emeklerinizi heba etmeyin! Aklınızı başınıza alın!

Akıl, insana bahşedilen çok önemli bir gerçekliktir. O halde bir insana verilebilecek en hayırlı şey nedir? Bir insana verilebilecek en hayırlı şey, kuvvetli ve nasıl kullanabileceğini bildiği bir akıldır, ferasettir!.. Eğer akıl verilmemişse, o insana verilebilecek ikinci hayırlı şey güzel bir edeptir! Ona da yeteri kadar sahip değilse, o insana verilebilecek üçüncü hayırlı şey; danışabileceği salih bir dosttur! Ona da sahip değilse, o insana verilebilecek dördüncü hayırlı şey, uzun bir suskunluktur, haddini bilme olgunluğudur! Ona da sahip değilse, o insana verilebilecek beşinci hayırlı şey, acil bir ölümdür!

Bakınız, ömrümüz boyunca Biz her anımızda, her halimizde samimi olduk. Sizler de her anınızda, her işinizde samimi olun. Samimiyet öyle bir dildir ki; gerçek samimiyeti kör olan bile görür, sağır olan bile duyar. Samimiyetle gayret edin ve daima ümitvar olun. Unutmayın, Allah’a gerçekten inanan hiçbir kalpte umutsuzluk yoktur! O halde Allah’a gerçekten inanın ve her anınızda biraz daha Allah’a yaklaşın!

Allah’a yaklaşmanızı engelleyen dört şey vardır. Bunlar sizi Allah’a yaklaştırmadığı gibi, gittikçe uzaklığı artırarak bir uçuruma doğru taşır. Bunlar: Şehvet, çok yemek, mal ve makam hırsı, gurur ve kibirdir. Bunlardan kaçınırken Rabbinizden sürekli kolaylık, istikamet ve sebat isteyin! Rabbinizden sürekli bağışlanma dileyin!

‘Ya Rabbi, beni öyle bir bağışla ki, iki cihanda da durumum düzelsin… Beni öyle bir bağışla ki, iki cihanda da aziiz olayım!’ (Âmin) diye dua edin!” (Mübarek bakışlarını Ahmet Hocamıza çevirdiler ve) “Yaa Kardeşim, işte böyle… Bizim Sana hasretimiz de bitmeez, methiyelerimiz de… Kendi kendime bazen diyorum ki, Biz Sana bu kadar hasretken, kardeşlerimiz Seninle olabilecekken gereksiz meşgalelerle nasıl vakitlerini heba ederler? Nasıl Seninle her saniyelerini değerlendirip bahtiyar olmazlar, hayret!”
 
Bir başka rüyada ise;
 
Erbakan Hocamız: “Görüyor musun? Burası Namib Çölü’dür. Bir tarafı kilometrelerce okyanustur, ama sahilindeki çölü yeşertememiş! Nasip böyle bir şeydir işte. Sen hakikati okyanus gibi gözüne sokarsın, karşındaki kendi çölünde kurumuş ise onu yeşertemez, cenneti hayal ettiremezsin. Çünkü onun gözü sadece kumları görür!..

…Bir insan tüm duyduklarına, tüm şahit olduklarına rağmen, nankörlükle Allah’ı anıp zikretmiyor (Kur’an’ı ve mealini merak edip okumuyor), Allah’a ibadet etmeye yönelmiyorsa, Allah o insanın dilinden anılmak istemiyor, Kendine yönelmesini istemiyor demektir. İşte o zaman Mevlâ’mız insanı bu çorak çöllere döndürür. Kendisi ve ilmi sonsuz bir okyanustur, ama insan o okyanustan nasibini almaz, alamaz. O halde Allah’a, Allah’ın dinine, etrafımızda gördüğünüz sonsuz mucizelere karşı nankör, ilgisiz, kayıtsız ve umarsız durmayın. Durursanız; zamanla, hatta Bizim yanımızda dahi olsanız tıpkı bu Namib Çölü gibi kurursunuz da size okyanustan bir damla su uzatmaya iznimiz olmaz!” buyurdular.
 
 
 
 

YA RABBİ BİZLERE ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZI TANIMA VE TABİ OLMA LÜTFUNDA BULUNDUĞUN İÇİN SONSUZ ŞÜKÜRLER OLSUN, BİZLERİ HOCAMIZA SIKI VE SAĞLAM YOL ARKADAŞLARI OLABİLMEYİ NASİP EYLE. AYAKLARIMIZIN KAYMASINA SEBEP OLACAK HATALARA DÜŞMEKTEN BİZİ MUHAFAZA EYLE AMİN.

Allah’a dayandık, mertlik ondandır
Dünyayı boşadık, netlik ondandır
Çelikleştik şükür, sertlik ondandır
Çabayla sabırla, sınıf atlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Lütfu İlahidir, hikmet içtihat
İtaat sadakat, ve kesin biat
Ciddiyet istiyor, bu çetin cihat
Şeytanı dinleyen, şerre şartlanır
Bize katlananlar, bine katlanır…

Lütfu İlahidir, hikmet içtihat
İtaat sadakat, ve kesin biat
Ciddiyet istiyor, bu çetin cihat
Şeytanı dinleyen, şerre şartlanır
Bize katlananlar, bine katlanır

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
26
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...