“İsrail-İran savaşı; ne MASADA, ne SAHADA değil, Hz. İSA’da bitecek!”
Üstad Ahmet Akgül
DECCAL AZGINLAŞTI, YETİŞ ALLAH’IM!
Viran oldu Gazze, Hama ve Humus
Ürüyor İsrail, sustur Allah’ım!..
Dünyayı fesada, veriyor domuz
Dostu Amerika, Rus’tur Allah’ım!..
Ümmet Siyonizm’in, elinde mahpus1
Yazmazlar bu zulmü, tarih ve kamus2
Saldırır İsrail, kudurmuş camus3
Artık ettiklerin, kustur Allah’ım!..
Gönüller hep kırık, suratlar abus4
Hayatımız oldu, huzursuz kâbus5
Müslüman şuursuz, milyarca nüfus
Basiret körelmiş, “pus”6tur Allah’ım!..
Bizi yönetenler, Siyona casus
Kimisi Bakan-kör, kimisi mebus7
Kalmadı nur onur, ne ar ne namus
Kaybolan vicdandır, “us”8tur Allah’ım!..
Soykırıma uğrar, sahipsiz Ulus
Tarihi şanlı ya, talihi mâkûs9
Yetiş imdada ki, Filistin me’yus10
Azgın zalimleri, pustur11 Allah’ım!..
Feraset dirayet, mü’mine mahsus
Deryalarda ye’se, düşmedi Yunus
Yağı yoksa ışık, verir mi fanus12
Bu hayat imtihan, kurstur Allah’ım!..
Sadece kınıyor, Türkiye Tunus
Poz atmakla kartal, olur mu tavus
Diril Mekke Kudüs, Ashab-ı Tarsus
Uyuyanlar zulme, “mus”13tur Allah’ım!..
Çözüm türküsüyle, tabut Türk’e bus 14
Bölüp parçalayıp, yaparlar kuskus15
Bu hain iktidar, münafık menhus16
İçi saman dolu, posttur Allah’ım!..
Kimi Mecusidir, kimisi deyyus
Kalmadı kapına, varacak hulus17
Gayrı gönder, İSA; eylesin cülus18
Devirsin Deccal’i, destur19 Allah’ım!..
- Mahpus: Cezaevinde tutuklu.
- Kamus: Büyük sözlük.
- Camus: (Elâzığ yöresinde) Manda, camış.
- Abus: Asık yüz, somurtkan.
- Kâbus: Korkulu rüya.
- Pus: Nemli sis, göze inen perde.
- Mebus: Milletvekili.
- Us: Akıl, anlama ve kavrama yeteneği.
- Mâkus: Kötü, uğursuz.
- Me’yus: Üzüntülü, ümitsiz.
- Pusturmak: Sindirmek, ürkütüp geri itmek.
- Fanus: Cam muhafazalı fitilli lamba.
- Mus: Tatlı küçük lokma.
- Bus: Küçük otobüs.
- Kuskus: İrmikten yapılan bir çeşit makarna pilavı.
- Menhus: Kötü, uğursuz.
- Hulus: Temiz kalp, iyi ve halis niyet.
- Cülus: Padişahların tahta çıkması, iktidara konması.
- Destur: İzin, fırsat, yol verme.

Sadakat ve Samimiyet Ehline Allah’ın Yardımı Çok Yakındır İnşallah!…
Yoksa siz, daha önce gelip geçen (kavimlerin durumu) başınıza gelmeden (onların İslam yolunda ve imtihan amacıyla çektiklerini siz de çekmeden; dünyada Adil Devlete erişeceğinizi, ahirette ise) cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara öylesine belalar, yoksulluk ve hastalıklar dokunmuş ve öylesine sarsılmışlardı ki, sonunda peygamber ve onunla birlikte iman eden kimseler; “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek (kadar çaresiz kalmışlar ama buna rağmen davalarından asla caymamışlardı. Sadakat ve samimiyetlerini böylece ispat ettikten sonra) İyi bilin ve bekleyin ki, artık Allah’ın yardımı yakında erişecektir.
Bakara Suresi 214
Feraset dirayet, mü’mine mahsus
Deryalarda ye’se, düşmedi Yunus
Yağı yoksa ışık, verir mi fanus
Bu hayat imtihan, kurstur Allah’ım!..
Fetih 5
(Her şeye gücü yeten, göklerdeki ve yerdeki ordularıyla işlerini yürüten Cenab-ı Hakkın ayrıca cihadı emretmesi; bu hizmet ve gayretleri sebebiyle) Mü’min erkek ve kadınları, altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akan ve içinde ebedi kalacakları cennetlere sokması ve onların günahlarını örtüp bağışlaması içindir. İşte Allah katında gerçek kurtuluş ve büyük mutluluk budur (ve sonsuz huzura bu sayede erişilir).
https://www.mealikerim.com/48/fetih/5
Müslümanlar her türlü eziyetlere düçar olmuşken müslüman görünümlü işbirlikçi münafıklar imtihanı kaybederek kafirlerden de aşağı azabı hakettiler… Rabbimiz pis planlarını onların üzerine çevirsin inşaAllah… Tüm dünyanın huzura kavuşacağı günler yakındır inşaAllah Amiin
İmtihan kızıştı… İslam coğrafyası kan gölüne dönerken, kafirler ve münafıklar tam da haber verildiği gibi “işbirliği” içinde aç kurtlar gibi mazlumlara saldırır oldular. Bu saldırılar karşısında ümmetin hali ise Hz Nuh’un (as) dağ başında gemi yapmasını seyredip, kafirlerin istihzalarına karşı beklemek dışında bir şey yapamayan kavminden farklı bir halde değil. Yine mancınığa bağlanmışken Hz. İbrahim (as), tek başına Rabbine teslim olmak dışında başka hiçbir fiilinin olamamasıyla benzerliği çok yüksek… Önünde Kızıldeniz ardında ise mel’un Firavun ve ordusu varken, Hz. Musa’nın (as) ne olacağını bilmeden ancak Rabbimizin imdada yetişeceğini bilerek bekleyen hali ümmetin hali ile ne kadar da benzer… Ve alemlerin Efendisi, Hz. Muhammed’in (sav) Bedir Harbinde; “Ey Allâh’ım! Bana olan vaadini ihsân eyle! Allâh’ım! Bana zafer nasip et. Ey Allâh’ım! Eğer ehl-i İslâm’ın bu topluluğunu helâk edersen, artık yeryüzünde Sana ibadet edecek kimse kalmayacak!” yakarışındaki bekleyişi ile bugün O’nun ümmetinin tüm cihandaki feryatları aynı frekanstan yükselmekte semaya. Kızışan imtihan, bir yanda tarih boyunca tüm mazlum ve mağdurların ve Hak dava temsilcilerinin yaşadıklarını tekrar ettirirken; öte yandan dışı parlak kaplamalı içi çürük kof kütükleri ve azılı kafirleri de deşifre etmeye devam etmektedir.
Haram bitap oldu Gazze Filistin Yıkılmadık bina kalmadı Gazze şeridinde bin Ahu Vaveylalar göklere çıkıyor binlerce yetiman Anasız Babasız Kaldı Ya Rab bu yüreklerdeki ses dinmeyecek mi ilahi katından tarafından bir emr-i Sükun inmeyecek mi bu azgın İsrail’i kudurmuş kuduz İsrail’i sustur Allah’ım dünyayı fesada veriyor Her türlü melanetin başını çekiyor Bu domuz İsrail’in dostu Amerika rustur Allah’ım onları da kahhar Cabbar ismi Şerif’in le aziz ve muktedir ismin le onları da yerle bir eyle işbirlikçilerini de kat onların arasına hey İntikamı Aziz olan Allah’ım
DECCAL AZGINLAŞTI YETİŞ ALLAH’IM!..
“Domuzdan post, gavurdan dost olmaz” sözüne kanıp da bu Şeytaniler ve Şeytanilerin avaneleriyle birlik olup iş tutmanın ne kadar büyük yanlışlıklar olduğu, bu şeytaniler ve şeytanilerin avaneleri sadece biribirlerinin dostu olduklarını zaten Kur’an bildirmekte… İsrail artık alenen hiçbir sebep olmadan önüne gelene bombasını atmaktan çekinmiyor ve kimseyi takmıyor. Milli Çözüm’ün tespitlerinden birisi de şu idi : Netanyahu Deccal’in ta kendisiydi… YENİ MASONİK DÜZEN kitabının 1996 basım tarihli o kitabın 820. Sayfasında Netanyahu’nun resminin konulması ve bazı stratejilerin farkına varılarak, Milli Çözüm’ün yüksek bilgelik ve ferasetiyle dile getirdiği kaleme aldığı, Netanyahu’nun Deccal olduğu kanaatini doğrulayan hadiseleri dünyayı fesada vermesi – İslam ülkesi toprakların viran olması ile bu tespit tescillenmiş olmaktaydı.
Aziz Erbakan Hocamız, mücadelesini, hem bütün mukaddesleri inkâr fikriyle ortaya çıkan büyük Deccal’a ve Siyonist odaklara; hem de İslam’a ve Kur’an’a savaş açan; dinsiz, yalancı ve din istismarcısı İslam Deccalı Süfyanlara karşı yapmıştır, bu mücadeleler sonucunda sadık takipçisi de (Milli Çözüm) onların etkinliğini fikren kırmakta ve tahribatlarını fikri sahada tamir etmektedir…
NİSA SURESİ 159. AYET
Andolsun Kitap Ehlinden, (Hz. İsa yeniden gelip, Deccalizmi devirdikten sonra) ölmeden önce Ona (haklılığına ve Allah’ın zafere ulaştırdığına) inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, O da onların (inkârcı Yahudi ve Hristiyanların ve Müslüman geçinen münafıkların) aleyhine şahit olacaktır. [Not: Bu ayet, Hz. İsa’nın göklere kaldırıldığına ve ahir zamanda dünyaya yollanacağına delil sayılmıştır.]
Şiir de geçen şu dizelerle sözlerime son vermek istiyorum:
ALLAH’IM NE OLUR
Gayrı gönder, İSA; eylesin cülus
Devirsin Deccal’i, destur Allah’ım!..
AMİİİNNN YA ZEL CELALİ VEL İKRAM AMİİİNNN!
“ALLAHIN YARDIMI NE ZAMAN? YA RESULALLAH! ”
Diyen Sahabey-i kiram gibi bekliyor ve yalvarıyoruz Allahım!
Ol! deyip olduran Rabbim! Eksiklerimizi tamamla günahlarımızı bağışla!
Eksiklerimizden ve günahlarımızdan ötürü Va’adini geciktirme Allahım! AMİİİNNN!
Zulümler dünyayı o kadar sardı, Müslümanlar o kadar duyarsızlaştı ki, artık Rabbimizin merhametinden başka bir çıkış jalmamıştır.
Ahir zamandaki bütün kötülüklerin ve ifsadın temel planlayıcısı olan deccalin çöküşü, Hz. İsa’nın onu öldürmesi ve zulüm düzenini yıkmasıyla sonuçlanacaktır inşallah.
” Bu savaş Sahada mı bitecekti, yoksa Masada mı bitecekti? Bize göre: Kur’an’ın haber verdiği, Resulüllah’ın müjdelediği ve Aziz Erbakan Hocamızın bildirdiği gibi bu savaş, ne sahada, ne masada; Hz. İSA’da bitecekti. Çünkü Netanyahu: “Ben bu savaşla görevlendirilmiş insanım.” Yani DECCAL konumundayım, itirafında bulunmuşlardı. Öyle ise, Deccal’in Hz. İSA tarafından gebertileceği de zaten belirtilmiş ve kesinleşmiş durumdaydı.”
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/bu-savas-sahada-ve-masada-degil-hz-isada-bitecektir/
Âl-i İmran Suresi
3:55
Hani Allah, buyurmuştu ki: “Ey İsa, doğrusu Ben senin (dünya) hayatına (şimdilik) son vereceğim, seni (insanların erişemeyeceği şekilde onlardan uzaklaştırıp) Kendime yükselteceğim, seni kâfirlerin (ithamlarından) temizleyeceğim ve (yeniden yeryüzünde zuhur edip Deccalizm’le mücadelende) sana uyanları (zafere eriştireceğim ve) kıyamete kadar inkâra sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedip (yargılayacağım).” [Not: Ayetteki “müteveffike” kelimesi, öldürmek değil, Âl-i İmrân 153. ayetindeki “mafateküm=sizden uzaklaştırdığımız” kelimesiyle aynı anlamda kullanılmıştır. Yani hadislerde de belirttiği gibi, Hz. İsa (AS) sağ olarak göklere kaldırılmıştır ve ahir zamanda geri gelmesi Hakk’tır. “Ruh” ile “can” farklı kavramlardır. İnsandan ruhun ayrılması “fevt”, canın çıkması ise “mevt” kelimesiyle anlatılır.]
Siyonizm tarihin hiçbir döneminde bugün olduğu kadar azmamış, tüm dünyanın gözü önünde alenen hastane, okul, çoluk çocuk dinlemeden katliam, soykırım yapıyordu. Bu zulüm karşısında Müslümanlar hiçbir zaman bu kadar aciz, çaresiz kalmamıştı. 2025 dünyasında bir ülke insan tecritten, açlıktan ölüyor, ümmet onlara bir su bile yetiştiremiyordu.Daha da önemlisi hiçbir dönemde insanlar mazlumun zulme uğramasına ve zaliminse zulmüne karşı nemelazımcı bir tavır sergilemiyordu. Batı toplumları doğu toplumlarından daha fazla zulme tepki gösteriyordu. Yüce Rabbimiz ayet-i kerimede bu yaşananlar için insanları şöyle ikaz ediyordu: Nisâ 75.ayetinde: “(Ey Müslümanlar!) Size ne oluyor (ve nasıl bir vicdani sorumsuzluğa kayıyorsunuz) ki; “Ya Rabbi, ehli (ve idarecileri) zalim olan şu ülkeden (ve şu düzenden) bizi (kurtarıp, huzura ve refaha) çıkar, bize Kendi katından bir sahip gönder ve bize Kendi rahmetinden bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran; erkek, kadın ve çocuklardan oluşan aciz ve çaresiz (nice mazlum müstaz’af) kimseleri (kurtarmak) için Allah yolunda (çalışıp) çarpışmıyorsunuz? (Bu duyarsızlık ve nemelâzımcılık imani ve vicdani bir tavır değildir.) [Not: Bugün Filistin topraklarında soykırıma uğrayan mazlumların; Afrika’da, Asya’da ve Güney Amerika’daki milyonlarca aç, biilaç, çıplak ve muhtaç Müslümanların ve farklı din ve kavimden nice mazlum ve mağdur insanların ezilmesine ve sömürülmesine yol açan bu zalim ve Siyonist sistemi yıkacak ve yeryüzünde Adil bir Düzen’i kuracak niyet ve gayreti taşımayanları Cenab-ı Hakk bu ayetle ve şiddetle ikaz etmektedir.]” Ahzab Suresi 18. ve 19. ayetinde ise şöyle buyrulmaktadır: Ahzab 18: “Gerçekten Allah, içinizden (mü’minleri cihaddan ve din yolunda fedakârlıktan) alıkoyan (münafık)ları ve (şeytani bir maksatla) kendi ihvanına (ve yâranlarına: ‘Hakk’tan ayrılarak) bize gelip (katılın ve sıkıntıları sırtınızdan atın)’ diyen (inkârcıları) bilip durmaktadır. (O münafıklar var ya) Bunların, pek azı dışında (onlar şiddetli ve tehlikeli mücadele sıkıntılarına ve) savaş şartlarına zaten gelemiyorlardı. (Münafıklardan; cihadın zorluğuna dayanan, rahatının ve menfaatinin bozulmasına katlanan pek çıkmayacaktır.)” Ahzab 19: “(Münafık ve marazlı kimseler cihad hizmetine geldiklerinde de) Size karşı ‘cimri ve bencildirler (ucuz kahramanlığı ve nefsi çıkarlarını gözetirler).’ Şayet (rahatlarının ve hayatlarının tehlikeye gireceği) korkusu gelip (onları kuşatsa), o zaman ölümden dolayı üstüne baygınlık çökmüş kimseler gibi gözleri (şaşkınlık ve pişmanlıkla) dönerek sana bakmakta olduklarını görürsün. (Bu kuşku ve) Korku gidince (tehlike geçince), hayra karşı (ganimet-mal-makam hırsıyla) oldukça düşkünlük göstererek; sizi sert ve keskin dilleriyle (eleştirip inciterek ağır sözler) söyleyeceklerdir. İşte onlar (hakiki) iman etmemişlerdir; böylece Allah onların yaptıklarını (göstermelik hayırlarını ve sinsi planlarını) boşa çıkarmıştır. Bu Allah’a göre pek kolaydır.”
Yüce Rabbimizin vaadi kesindi, zafer hiç bu kadar yakınlaşmamış, tüm insanlığın biri çıksa da İsrail’i yerin dibine soksa dualarıyla şartlar hiç bu kadar olgunlaşmamıştı. Ve zaten İbrahim Suresi 47. ayette de Rabbimiz vaadini yinelemekteydi: “Sakın ha, Allah’ı; elçilerine (ve Hakkdavetçilerine) verdiği sözden (ve zafer va’adinden) dönecek sanma(yın). Gerçekten Allah Azîz’dir, İntikam sahibidir. (Ey zalimler ve hainler, sizin de zulüm ve hıyanetlerinizin hesabını soracak, saltanatınızı yıkacaktır.)” Ve kurtuluş Hz. İsa’nın büyük devrimiyle muhakkak yaşanacaktı. İsrail Hamas- İran savaşıyla yıprandı ve daha da yıpranacaktı, bütün dünyada Siyonizm ve İsrail nefreti tavan yaptı ve daha da yapacaktı… Armageddon fiilen başlamıştı. İsrail Suriye’yi işgale kalkıştı daha da azıtacaktı… Türkiye’den resmi askeri destek talep eden Suriye’ye Türk askeri sevkiyat bile başlamıştı. ABD Suriye’de ona verilen görevleri yapamayan işbirlikçi Şara’yı tehditlere başlamıştı… İşte tam da bu anda İsrail’i hizaya sokacak Asil Lider başa geçecek ve Allah adına insanlığın intikamını Deccal’den alacaktı… “Bu savaş Sahada mı bitecekti, yoksa Masada mı bitecekti? Bize göre: Kur’an’ın haber verdiği, Resulüllah’ın müjdelediği ve Aziz Erbakan Hocamızın bildirdiği gibi bu savaş, ne sahada, ne masada; Hz. İSA’da bitecekti. Çünkü Netanyahu: “Ben bu savaşla görevlendirilmiş insanım.” Yani DECCALkonumundayım, itirafında bulunmuşlardı. Öyle ise, Deccal’inHz. İSA tarafından gebertileceği de zaten belirtilmiş ve kesinleşmiş durumdaydı.”
Batıl sistemi çökertecek Plan projeler ve Hakkın hakimiyeti için gerekli olan projeleri bilen lider Allah’u Tealanın izni ile Zaferi ilan edecektir,yoksa konuşmakla kınamakla onların sistemi altındaki kuruluşlarla hem islam hemde insanlık alemi çorbaya çevrilmeye devam edileceği ortaya çıkıyor