YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6920e4adf2408
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 4 9
Bugün : 992
Dün : 41199
Bu ay : 894915
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45298736
IP'niz : 216.73.216.128

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

Saadet Partisi’nin BBP’nin de katılımıyla MHP ile bir seçim ittifakı girişimleri konuşulmaktadır ve inşallah oldukça hayırlı ve başarılı sonuçlar doğuracaktır. BBP Gn. Başkanı Sn. Mustafa Destici’nin “Saadet ve MHP ile seçim ittifakına hazırız” beyanatı da bu tarihi fırsatı değerlendirme azmi bakımından ferahlatıcıdır. Asla unutmayalım ki, iftirak (ayrılık ve gayrılık) zamanı değil ittifak (irtibat ve ittihat) ortamıdır. Çünkü ittifak irfanı (yakından tanımayı) ve irtibatı; irtibat insicam ve islahı; salih ve salim kafayla karar alıp ortak iş yapmak ise en yararlı sonuçları doğuracak, bize hükümet imkânı ve iktidarı sunacaktır. “Allah ve Rasülüne itaat edin ve sakın çekişip birbirinize düşmeyin (ki aksi halde) riyhiniz (kuvvet ve şevketiniz) elden gidecektir. (Hakta ve hayırda) sabredin (direnin ve bekleyin ki) şüphesiz Allah sabreden (sadakat ve cesaretle direnen)lerle beraberdir (ve Onları galip getirecektir)” (Enfal:46) ayetinin emri ve inananların görevi açıktır.

1991 seçimlerinde MHP ile seçim ittifakına inatla ve ısrarla karşı çıkan, ama uzağı gören Erbakan Hoca’nın özel dirayetiyle ve Rahmetli Türkeş’in gayretiyle başarılan ve çok hayırlı sonuçlara ulaşılan o tarihi adımları bozmaya çalışan bazı şahısların ve odakların, bugünkü yapıcı ve yapıştırıcı tavrı da olumlu bir yaklaşımdır. O süreçte de MHP ile seçim ortaklığına hatta daha köklü ve kalıcı irtibat ve ittifaklara bizler samimiyetle sahip çıkmış ve Erbakan Hocamızın özel talimatıyla ADANA’dan Milletvekili adayı yapılmıştık. Çünkü MSP ile MHP birçok temel konuda “aynı”, bazı durumlarda ise “pek yakın” düşüncelere ve ortak Milli hedeflere sahip bulunmaktadır, sadece ifade tarzları ve öncelik sıralamaları biraz farklıdır;  bu nedenle yapacakları ittifaklar eğreti ve zoraki değil, doğal ve sosyal kanunların icabıdır. Unutmayalım ki, “Ruhsuz beden kuru ceset, cesetsiz ruh sadece hayalettir!” SP ile MHP ittifakı sosyal bedenimize kuvvet ve metanet, beynimize bereket ve feraset, ruhumuza sevinç ve beşaret (müjde) katacak, AKP’nin yanlış ve yıkıcı politikalarıyla tıkanmış Türkiye’nin yeniden önünü açacaktır.

Bu arada Sn. Devlet Bahçeli’nin, sürekli ve samimiyetle Erbakan Hocamıza saygılı ve vefalı konuşmaları, Ona yönelik haksızlıklar karşısında gerçekleri savunması ve zaten genelde tutarlı ve oturaklı tavırları da inşallah bu ittifak arzularının hayat bulmasına yardımcı olacaktır.

Böyle durumlarda kardeş partilerin “oy oranı” hesabı yapması ve pek fazla katkısı olmayacağını sanması da, oldukça hatalı bir yaklaşımdır. Çünkü bu ortamda partilerin oy oranlarından ziyade doğuracağı potansiyel sonuçları hesaba katılmalıdır. MHP, SP ve BBP’nin seçim ittifakıyla toplumda oluşacak yeni umut ve heyecan dalgaları, “Baraja takılırsa oylarımız heba olur, AKP’ye veya CHP’ye gün doğar?” kuşkuları dağılacak, %2’lik parti %7’lik oy artışlarına yol açacaktır.

Bu ittifak; sadece AKP’den kurtulma ve tahribatlarına engel olma şansı değil, aynı zamanda Milli ve manevi değerler istikametinde kutlu ve mutlu bir geleceği ortaklaşa inşa fırsatını da vermiş olacaktır. Çünkü Türkiye tarihi bir yol ayrımındadır, ayakta kalmak veya parçalanmak riski altındadır; bu nedenle particilik taassubuyla davranmak değil, manevi mesuliyetli ve Milliyetçi bir duygu ve duyarlılıkla sürekli danışma ve dayanışma içinde olmak zamanıdır.

Artık AKP kaynayan cadı kazanına dönmüş durumdadır. Genel Başkan Yardımcısı Bülent Arınç, Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in hırsızlıklarını, arsızlıklarını, rant kazanmak için tertiplediği yolsuzluklarını sayıp durmakta, Gökçek ise Arınç’ın ayarsızlığına ve asılsızlığına vurgu yapmaktadır. Meclis Başkanı Cemil Çiçek “Medya karşısında, parti içi sorunları tartışma, başımıza yeni gaileler açma!” diye Sn. Cumhurbaşkanını uyarırken, Sn. Erdoğan “Beni konu mankeni sanan yanılır, ben fiili Başkanım!” havaları atmaktadır. Davutoğlu’nun davul tozu cinsinden çıkışlarını hiç kimse ciddiye almamakta, parti ise bir curcuna ve parçalanmaya doğru kaymaktadır.

AKP ayakta kalma, Erdoğan BAŞKAN olma, PKK-BDP ise bağımsızlığın ilk resmi adımı olan özerkliği sağlama sevdalarıyla oyalanırken, ülkemiz ve bölgemizde harita değişiklikleri ve tarihimizin en ciddi güvenlik endişeleri gelip kapımıza dayanmıştır. PKK sekretaryası BDP kâhyası Demirtaş Nevruzda, “çözüm süreci istedikleri neticeye ulaşmazsa olacaklardan sorumlu sayılmayacaklarını” haykırıp devlete meydan okuyacak kadar küstahlaşırken karşısında beyinleri yıkanmış zavallılar “Ey Başkan Apo, ne emredersen o; barışa da hazırız, savaşa da!” pankartıyla aslında nelerin pazarlık masasına yatırıldığını ortaya koymuşlardı.

Bu nedenle inşallah gerçekleşecek olan MHP+SP ve BBP ittifakında; başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere ülkemizin tamamını kucaklayan ve kaynaştıran bir lisan ve tavırla, herkese ve her kesime sahip çıkılmalı, çağrımız her yörede ve her evde yankılanmalı, kırıcı ve kışkırtıcı söylem ve eylemden mutlaka sakınmalıdır. Bu tarihi seçim ittifakı büyük bir irtibat halkası oluşturacak, PKK’nın tuzağına atılmak veya PKK’ya karşı mecburen Hüdapara katılmak zorunda bırakılan samimiyetli ve dini gayretli Kürt kardeşlerimizin de, inşallah kucaklaşma adresi olacaktır.

Rahmetli Alparslan Türkeş’in de, özelikle 12 Eylül sonrası Erbakan Hoca ile Uzunada ve Ankara Dil Okulunda beraber tutukluluk sırasında oldukça samimi ve seviyeli diyaloglar kurduklarını ve artık bundan sonra Siyonist ve emperyalist merkezlere karşı birlikte, irtibat ve istişare halinde davranma kararı aldıklarını, o süreci bizzat yaşayan ve şahit olan arkadaşlarımız anlatmışlardı. Ancak Rahmetli Yazıcıoğlu’nun MHP’den ayrılma serüvenlerinin bu yöndeki umulanları sekteye uğrattığını ve maalesef her iki tarafta da moral bozukluğuna ve hayal kırıklığına yol açtığını da vurgulamışlardı. Bazen çok iyi niyetle de yapılsa, zamansız ve hazırlıksız sadece samimi heyecanlarla başlatılan çıkışlar, çok acı sonuçlar ve pişmanlıklar doğurmaktaydı.

Hatırlayınız MHP Lideri Sn. Devlet Bahçeli, Erdoğan’ın IŞİD konusunda ikili oynadığını belirterek: ‘IŞİD ile PKK’yı aynı kefeye koyarken, el altından PYD’ye destek sağlaması kapatılamayacak bir çelişkidir’ diye uyarmıştı.

Sn. Devlet Bahçeli, partisinin Abdi İpekçi Spor Salonu’nda düzenlenen bayramlaşma töreninde konuşmasındaki: “Şahit olduğumuz onca hadise ve kanlı vaka, küresel operasyonların bölgemizdeki yeni tezgahıdır. Sahnelenen yıkım senaryosu acıdır, gösterime giren vahşet fotoğrafları can yakıcıdır, ısrarla gündemde tutulan parçalanma ve bölünme projesinin son aşamasıdır. 4 parçalı Kürdistan ihalesi yapılmış, küresel ve bölgesel terör işletmecileri faaliyet başındadır. “Sınırlarımızın hemen dibinde, IŞİD, PKK, PYD ve farklı terör örgütleri kümelenmiş ve değişik alanlarda konuşlanmıştır. İnsan canıyla kanıyla beslenen katiller, sınır güvenliğimizi ve milli geleceğimizi aşırı ölçüde riske sokmaktadır. IŞİD’İ doğuran, besleyen ve teşvik eden sebepler zinciri doğru ve detaylı analiz edilmeden atılacak her adım, boşlukta kalacaktır. Bu itibarla, IŞİD ve benzeri örgütlerin kaynak ve zemini kurutulmadan, militan ve lojistik kanalları tıkanmadan, bu terör yuvalarına karşı yapılan ve yapılması düşünülen her saldırı sonuçsuz kalacak. Hatta hava harekatı destekli kara operasyonu, bölgenin sosyolojik, siyasal ve kültürel yapısını tümden bozarak, Ortadoğu’yu cehenneme çevirmekten başka işe yaramayacaktır” sözleri talihsiz gelişmelere tercümanlık yapmaktadır.

Şimdi ey Milli ve manevi duyarlılıkları yüksek dostlar!

İslam’ın son güçlü kalesi Türkiye parçalanmaya çalışılırken, Siyonist İsrail Mescidi Aksa’yı yıkma hazırlığı yaparken, Saray Bosna’dan Sincan Uygurlarına, Orta Doğudan Orta Asya’ya nice mazlum ve mağdur insanımız bizim himmet ve himayemizi beklerken, basit senlik benlik inatları, particilik taassupları ve şahsi makam-menfaat hesaplarıyla bu tarihi ittifaka engel değil, destek olalım. Böylece yeni ve Milli bir sarılış ve şahlanışın fikri ve fiili şerefini birlikte kazanalım.

Bu soysuz “Din soyguncularından” mutlaka kurtulmamız şarttı!

İşte Dilipak’ın “7 Nisan’da kimin seks kaseti çıkacak?” iddiası

7 Nisan 2015 tarihinde AK Parti adayları açıklandığı anda cemaat düğmeye basacakmış ve Abdurrahman Dilipak’ın iddiasına göre ‘karı, kız’ kasetleri devreye sokulacakmış!..

“Ok yaydan çıkmadan gereken tedbiri almak gerek.. Son pişmanlık fayda sağlamaz” diyen Abdurrahman Dilipak, Cemaatin harıl harıl Pensilvanya’daki arşivleri karıştırdığını hatırlatmıştı. ‘Benden söylemesi. İş işten geçmeden bir şeyler yapmak gerek” diyen Dilipak, Cemaatin 7 Nisan’da AK Parti aday listeleri açıklanınca yeni ‘seks’ kasetlerini piyasaya süreceğini açıklamıştı.

“Karı-kız, para ilişkisi olanlar keşke kendileri çekilseler.. Haber veriyorum cemaat tepelerine binecek. Eğer cemaate teslim olurlarsa, parti işlerini bitirecek. Özellikle de eskiden cemaatle iş tutup, şimdi cemaate karşı partinin yanında imiş gibi gözüken, kraldan fazla kralcılara dikkat.. Akademisyen, işadamı, bürokrat, yurtdışı seyahatlerde ipin ucunu kaçıranlar için adaylık dua ile istenen bir belaya dönüşebilir.. (31 Mart 2015 – internethaber.com)” diyen Abdurrahman Dilipak’a sormak lazımdı:

1– Dindar ve halka hizmetkâr (!) partiniz AKP içinde, hem de milletvekili, bakan, bürokrat mevkilerinde “karı-kız kasetleri”, yani “zina belgeleri” olanlar vardı ve bunları biliyordunuz da açıklamak ve ayıklamak için bugüne kadar beklemeniz, onların melanetine ortaklık sayılmaz mıydı?

2– Cemaatin bu rezil hazırlıklarını size ulaştıran hangi CIA ajanıydı, nasıl bir irtibatınız vardı, yoksa yüksek kerametlerinizle mi bu bilgiye ulaşılmıştı?

3– “Böylesi kepazelikleri işleyen ve üstelik din istismarıyla geçinen alçakların partisini bırakıp, haklı ve hayırlı bir partiye sahip çıkalım” demesi gereken “Abdurrahman Çelebi”nin, “Aman dikkat edin, kirli çamaşırlarınızı temizleyin!” diye yırtınması, genelev patronlarının elemanlarını uyarmasını hatırlatmıştı.

Gelin Dostlar!

. Maddi ve manevi en büyük tahribatları yapan,

Zinayı serbest bırakan,

Domuz etini kasaplık et sayan,

Eşcinsellere dernek kurduran,

Ateistlere hürmet yağdıran,

Faizi dünya gerçeği kabul edip azdıran,

İslam Bakanlığı değil de Avrupa Bakanlığı oluşturan,

Başörtüsü istismarıyla pornoculuğu körükleyen, gençliği baştan çıkaran,

Geldiklerinde litre fiyatı 1,10 olan mazotu, 5 TL’ye ulaştıran,

Gübre, saman, tohum fiyatlarını beş kat arttıran,

Şeker pancarı tarımının ve büyükbaş hayvancılığın kökünü kurutan,

Vatandaşlardan toplanan vergilerle, 750 adet kilisenin tamiratını yaptıran,

Hepsinden beteri PKK’yı meşrulaştırıp karşısında barış masasına oturan,

Velhasıl geleceğimizi ve güvenliğimizi karartan bu AKP iletinden birlikte kurtulalım. Böylece AKP’ye oy veren samimi vatandaşlarımızı, hatta AKP’nin iyi niyetli vekillerini ve kurmaylarını da bu beladan çekip alalım. Elektrik şirketlerinin, devletten borcunu alamayınca, onların 1 günlük kesinti uyarısı yaptığı konuşulmaktaydı. AKP iktidarının bu aciz ve çaresiz tavrı, yarın sıcak para spekülatörlerinin bankaları boşaltması halinde, ülkenin nasıl bir akıbete kaydırılacağının da ispatıydı. Bu ülke çapındaki skandal elektrik kesintileri palavracı politikacılara bir kulak çekme provasıydı ve artık Türkiye’mizi bu karanlık kafalardan kurtarma zamanıydı! Çünkü hükümet bu kesintilerin sebebini bile bulup millete açıklayamamıştı.!?

Rivayetlerde ve İslami eserlerde, ahir zamanda; faiz, fitne, şehvet, zulüm ve ahlaksızlıkla insanlığı fesada verecek olan DECCAL’ın Müslüman ve önemli bir ülkedeki gizli temsilcisi ve takipçisi olan ve SÜFYAN sıfatını taşıyan insanın: Dindar kahraman rolü oynaması, ilahiyatçı, dini hizmet erbabı, İslamcı yazar takımı ve prof. yaftalı kiralık adamları makam, menfaat ve şöhret hatırına etrafına toplayıp taraftar yaparak; halkı ise hipnotize eder gibi kendisine bağlayarak kurduğu hile, hıyanet ve kirli siyaset saltanatının, en zirveye ulaştığı ve artık başa çıkılmaz sanıldığı bir süreçte, aniden ve mucizevi şekilde, bin bir türlü rezalet ve hıyanetlerinin deşifre olması suretiyle derbeder olup devrilecekleri anlatılmaktadır.

Hz. Üstadın şu tespit ve tarifleri de oldukça enteresandır:

“Her iki Deccal (İslam Süfyanı ile Yahudi Hıristiyanların Mesihi Deccalı) Yahudi’nin, İslam ve Hıristiyan aleyhinde şiddetli bir intikam (hissi ve hırsı) besleyen gizli komitesinin (CFR ve ADL gibi Siyonist Lobilerin) muavenetini (özel himayesini ve gizli desteğini alan) ve kadın hürriyetlerinin (sağlanması ve kadına şiddetin son bulması bahanesi ve) perdesi altındaki dehşetli diğer bir komitenin yardımını (arkasına sığınmasını), hatta İslam Deccalı (Süfyan’ın) masonların (bazı) komitelerini aldatıp müzaharetlerini (medya ve banka yoluyla arka çıkmalarını) kazandıklarından (onun siyasi başarıları) dehşetli (ve kuvvetli gerçek bir) iktidar zannedilir.” (Şualar 5. Şua, 3. Küçük Mesele, Sh.469) Oysa bütün bu geçici ve gevşek iktidar ve imkânları, hiç ummadığı bir anda ve daha önce kendisinin Hak davasına ve vatanına yaptığı hıyanet ve tezgâhlar benzeri intikamlarla yıkılıp dağılacaktır.

Haydi Bismillah diyerek başlamak bizden, başarıya ulaştırmak ise elbette Yüce Rabbimizdendir.. “Canım, dara düşünce mi bizi hatırladınız?” diyenlere yanıtımız ise: Aziz ve Asil Milletimizin en belirgin vasfı, sendeleyenlerin elinden tutmaktır. Vesselam.

Elbette ki, ma’şeri (toplum) vicdan terazisinde ve gelecek tarihin değerlendirme sahifelerinde, bu haklı ve hayırlı ittifaka destek sunanlar da, köstek olanlar da ortaya çıkacak, sevap ve sorumlulukları tartışılacaktı!

Bu arada aday listelerinin teslimine 1 hafta kala bu ittifaka kalkışılması ve MHP’nin kapısının çalınması, bu girişimin ciddiyet ve ehemmiyetine yakışmayan ve karşı tarafa güven aşılamayan bir tavırdı. Her şeye rağmen BBP ile SP’nin bu yöndeki kararı elbette olumlu ve şuurlu bir tavırdı. Ancak, bu ittifaka yakın ve yatkın isimlerin araştırılıp kendilerine başvurulması ve davet edilip çağrılması yanında Sn. Fatih Erbakan için kalkıp da “Efendim bize bir müracaatı olmamıştır!” tarzındaki açıklamalar samimiyetten uzaktı ve tabii yazık olmaktaydı. Şimdi artık en hayırlı ve başarılı sonuçları almak için çalışma zamanıydı.

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Subscribe
Bildir
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Picture of Milli Çözüm - Özel

Milli Çözüm - Özel

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...