YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6922c344f185e
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 5 3
Bugün : 8344
Dün : 47039
Bu ay : 949306
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45353127
IP'niz : 216.73.216.189

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

 AKP TÜRKİYESİ GERÇEKTEN BAĞIMSIZ MIYDI,

YOKSA HAÇLI VE SİYONİST AB’NİN TUTSAĞI MIYDI?

        

Gaflet ve cehaletten öte; dalâlet, hatta hıyanet kokan, geleceğimizi ve güvenliğimizi karanlığa sokan tercih ve girişimleriyle, özellikle ahlâki ve ailevi yapımızı temelinden sarsan sinsi düzenlemeleriyle Allah’ın gazabını hak eden AKP ve Erdoğan iktidarı, 2004 Aralık ayında, güya “AB tam üyelik için müzakere tarihi verdiği” gerekçesiyle Ankara’da havai fişekli kutlamalar yapmıştı. Oysa Haçlı AB, bizi asla içlerine almayacaklardı. Bu tür kof vaatlerle sadece Milli ve manevi yapımızı daha da bozmak üzere, bazı dayatmalar yapacak ve birtakım tavizler koparacaklardı. İşte bunlardan birisi de, eşcinsellik ve lezbiyenlik gibi, Kur’an’la ve Resulüllah’ın lisanıyla lanetlenen, yapanlara ve yaptıranlara beddua edilen mel’anetlerin, güya “Kadına şiddeti önleme” gibi jelatinli kılıflara sarılmış ve sinsice makyajlanmış olan “İstanbul Sözleşmesi” talimatıydı… Hatta dindar kahraman Erdoğan iktidarı bu mel’un sözleşme gereği, AKP iktidarının AB talimatıyla eşcinsellik ve zina serbestiyetini imzaladığı sapkınların, fuhuş özgürlüklerini(!) tam sağlayıp sağlamadığını kontrol edip denetlemek ve Haçlı Siyonist merkezlere rapor etmek üzere Batılı gâvurların görevlendirdiği GREVIO elçilerine tam bir dokunulmazlık sağlamıştı.

Milli Gazete’den değerli Adnan Öksüz, maalesef Meclis’te onaylanan bu mel’un İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili çok önemli bir konuyu gündeme taşımıştı. Öyle ki; eşcinsellik, lezbiyenlik ve kadınlara cinsi serbestlik kazandıran sözleşmenin tam uygulanıp uygulanmadığını denetlemek üzere, AB tarafından ülkemize gönderilecek yetkili görevlilere tam bir dokunulmazlık sağlanmakta ve her türlü tahribatları yapmalarına imkân ve fırsat sunulmaktaydı.

İşte İstanbul Sözleşmesi’ndeki “GREVIO Skandalı!”

• Bu isimler Cumhurbaşkanı değildi!

• Bu isimler Devlet Başkanı değildi!

• Bu isimler Büyükelçi değillerdi!

• Bu isimler Diplomat da değillerdi!

• Bu isimler Bakan ya da Milletvekili değildi!

• Bu isimler Genelkurmay Başkanı da değildi!

Ama bu isimlerin dokunulmazlıkları vardı ve bu imkânı Erdoğan iktidarı bunlara sunmuşlardı!

• Bu sayede bu isimler tutuklanamıyordu!

• Bu isimler gözaltına alınamıyordu!

• Bu isimlerin kişisel eşyaları haczedilemiyordu!

• Bu isimler yasal işlemlerden muaf tutuluyordu!

• Bu isimler ülkede elini kolunu sallaya sallaya gezebiliyordu! Bu isimlere ülkede hareket serbestiyeti sağlanıyordu!

• Bu isimler her türlü kısıtlamadan vareste tutuluyordu!

• Bu isimler yabancıların tabi oldukları işlemlerden de muaf sayılıyordu!

Peki kim bu kişiler? Hemen anlatayım:

Bunlar İstanbul Sözleşmesi’nin ‘Ek-İmtiyaz ve Muafiyetler (madde 66)’ bölümünde belirtiliyordu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tutanaklarından aynen aktarıyorum. Lütfen, aşağıdaki maddeleri ve satırları sonuna kadar okuyun;  

1) “Bu ek, Sözleşme’nin 66. maddesinde bahsedilen GREVIO üyelerine ve ülke ziyaret heyetlerinin diğer üyelerine uygulanır. Bu ek’in amacı bakımından “ülke ziyareti heyetlerinin diğer üyeleri” terimi, Sözleşme’nin 68. maddesinin 9. paragrafında bahsedilen bağımsız ulusal uzmanları ve mütehassısları, Avrupa Konseyi personelini ve Avrupa Konseyi tarafından istihdam edilerek GREVIO’ya ülke ziyaretleri boyunca eşlik eden tercümanları kapsamaktadır.”

2) “GREVIO üyeleri ve ülke ziyareti heyetlerinin diğer üyeleri ülke ziyaretlerinin hazırlanması ve gerçekleştirilmesiyle ilgili görevlerini yerine getirirken veya bunları izleyen görevlerle ilişkili olarak yolculuk” ederken aşağıdaki imtiyaz ve muafiyetlerden yararlanır;

a. “Şahsi tutuklama veya göz altına alınmadan ve kişisel eşyalarının haczinden ve resmi yetkili sıfatıyla hareket ederken söyledikleri ya da yazdıkları ifadeler veya gerçekleştirdikleri eylemlerden dolayı yasal işlemlerden muaf tutulacaklardır.”

b. “İkamet ettikleri ülkelerine giriş ve çıkışlarda ve görevlerini yerine getirdikleri ülkeye giriş ve çıkışlarda hareket serbestliği üzerindeki her türlü kısıtlamadan ve görevlerini yaparken ziyaret ettikleri veya geçtikleri ülkelerde yabancıların tabi oldukları kayıt işlemlerine tabi olmayacaklardır.”

3) “Görevlerinin yerine getirilmesiyle ilgili seyahatleri sırasında, GREVIO üyeleri ve ülke ziyareti heyetlerinin diğer üyeleri gümrük ve döviz denetim kontrollerinde yabancı hükümetlerin geçici resmi görevlisi olan temsilcilerine tanınan kolaylıklardan yararlanacaklardır.”

4) “Sözleşme’nin uygulanmasının değerlendirilmesiyle ilgili GREVIO üyeleri ve ülke ziyareti heyetlerinin diğer üyeleri tarafından taşınan belgelerin, GREVIO’nun faaliyetiyle ilgili olduğu sürece dokunulmazlıkları ihlal edilemez. GREVIO’nun resmi yazışmaları veya GREVIO üyelerinin ve ülke ziyareti heyetlerinin diğer üyelerinin resmi haberleşmeleri hiçbir engelleme veya sansüre tabi tutulamayacaklardır.”

5) “GREVIO ve ülke ziyareti heyetlerinin diğer üyeleri için tam bir konuşma özgürlüğü ve görevlerinin yerine getirilmesinde tam bir bağımsızlık temin etmek amacıyla, söz konusu kişilerin görevleri sona ermiş olsa dahi, görevlerinin ifşası sırasındaki sözlü veya yazılı ifadeleri ve her türlü fiilleri bakımından yasal işlemlerden muaf tutulurlar.”

6) “İmtiyazlar ve muafiyetler, bu ek’in 1. paragrafında bahsedilen kişilere kendi şahsi çıkarları için değil, görevlerinin GREVIO’nun çıkarları için yerine getirilmesini güvence altına almak için tanınmıştır. Bu ek’in 1. paragrafında bahsedilen kişilerin ayrıcalıklarının kaldırılması, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri tarafından, muafiyetin adaleti engelleyici olduğu kanaatine vardığı herhangi bir halde ve muafiyetin GREVIO’nun çıkarlarına halel getirmeden kaldırılabileceği hallerde yapılır.”

Evet işte bu rezalet metin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde maalesef benimsenip onaylanmıştı.

İstanbul Sözleşmesi başka neleri dayatıyordu?

1) (Eşcinsellerin ve lezbiyenlerin haklarının korunduğunu gözlemek üzere) Sistematik bir denetim yapılmasını.

2) Muntazam aralıklarla raporlar hazırlanmasını.

3) Yerinde araştırma soruşturma yapma yetkisi sağlanmasını!

4) (Cinsel sapkınlığa bulaşanlarla) Yüz yüze görüşmeler yapma izinleri çıkarılmasını!

5) Kendi çalışma esaslarını kendilerinin belirleme olanağını!..

Yani, devletimize talimat veriyor ve raporlar istiyordu, bu devlet üstü Haçlı-Siyonist güç!

Hani, “Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir devlettir. Muz cumhuriyeti değildir! Müstemleke değildir.” diye hava atan AKP’li ucuz kahramanlar!

GREVIO Skandalı Bana Neyi Hatırlatmıştı?

27 Aralık 1949 tarihinde, İnönü eliyle Türk çocuklarının eğitimi resmen Amerikalılara teslim edilmişti.

ABD ile imzalanan ikili anlaşma gereği, sekiz kişiden oluşan bir Eğitim Komisyonu belirlenmişti.

Bu komisyonun adı Fulbright Eğitim Komisyonu idi. Sekiz üyeden dördü Amerikalı, dördü de Türk idi.

Bu Komisyonun görevi, Türk çocuklarının İlk, Orta ve Lise’de okuyacağı derslerin müfredatını yani programlarını belirlemekti.

Milletimizin geleceği olan gençlerin eğitimi, yarısı Amerikalılardan oluşan bir komisyona havale edilmişti.

Komisyon herhangi bir konuda karar verirken oylar 4 evet, 4 hayır çıkarsa Amerikan Büyükelçisinin vereceği oy, belirleyici ve yeterliydi.

Türk gençlerinin ne tür bir eğitimden geçeceği, derslerde hangi konuları ne tür boyutlarda öğreneceği, Amerikalılara bırakılıvermişti.

Oysa bu tür uygulamalar, ancak sömürge ülkelerinde görülebilirdi. Daha da acısı şuydu; o tarihten günümüze kadar kurulan hükümetlerin hiçbirisi ve dindar kahraman Erdoğan hükümeti, bu anlaşmayı ortadan kaldırmayı hiç düşünmemişti ve böyle bir gayret göstermemişlerdi. Sadece Erbakan Hocamız bu tür tahripçi ve teslimiyetçi uygulamaları askıya aldığı ve resmen iptal etme hazırlığına başladığı için, dış güçlerin tertipleri ve işbirlikçilerin hıyanetleri neticesinde Refah-Yol iktidarına son verilmişti. Üstelik bu Erdoğan iktidarı eşcinsellik ve lezbiyenlik gibi rezaletleri başımıza belâ eden İstanbul Sözleşmesi’ni de imzalamaktan çekinmemişti.

Evet, “Süfyan ve Deccal” diye saldırılan Mustafa Kemal, Meclis’ten çıkarttığı 01.03.1926 tarih ve 765 sayılı kanunla (Madde: 440 ve 441) zina eden evli erkek ve kadınlara üç aydan otuz aya (2,5 yıla) kadar hapis cezası uygularken… Şimdi dindar kahraman sayılan Recep T. Erdoğan ise; 26 Eylül 2004 tarihinde Meclis’te onaylatılan ve 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe sokulan TCK 227. maddeli kanunla zinayı suç olmaktan ve ceza almaktan çıkarmıştı.

İşte O Mustafa Kemal’in Gençliğe Hitabesi’ni dikkatle okumanın ve gereğini yapmanın tam zamanıydı!

Ey Türk gençliği!

İstiklal (her bakımdan tam bağımsızlık) ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin (sermaye ve silah yönünden çok üstün bir kuvvetin) temsilcisi olabilirler. Cebren ve hile ile, (saldırı veya zorla veya hain iktidarların yaptığı ve milletten sakladığı hileli kanun ve anlaşmalar yoluyla) aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş (ekonomik ve stratejik kurumları ele geçirilmiş), bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış, (etkisiz, yetkisiz ve çaresiz konuma getirilmiş) ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu ortam ve durumdan daha elim (üzücü) ve daha vahim (ürkütücü) olmak üzere, memleketin içerisinde iktidar sahibi olanlar (hükümet ve muhalefet partileri, sivil ve asker yüksek bürokrasi, yargı ve diğer yönetim yetkilileri) gaflet (vurdumduymazlık) ve dalalet (azgınlık ve dış güçlere yaslanmak) ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Daha da beteri, bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini; müstevlilerin (işgalci güçlerin, küresel sömürü çevrelerinin ve Siyonist emperyalist merkezlerin) siyasi emelleriyle (sinsi ve şeytani hakimiyet projeleriyle) tevhit edebilir (düşmanlarla iş birliğine girişebilir)ler.

Millet, fakr-u zaruret (işsizlik, fakirlik ve çaresizlik) içinde harap ve bitap düşmüş (yıkılmış ve yılgınlaşmış) olabilir.

Ey Türk istikbalinin (geleceğinin) evladı! İşte, bu ahval ve şerait (en kötü şartlar ve durumlar) içinde bile vazifen; Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmak (milli bağımsızlık ve bekamızı ve halkımızın ülke yönetimine hâkim olmasını sağlamak)tır.

Muhtaç olduğun kudret (sana gerekli ve yeterli olacak kuvvet ve cesaret, dış güçlerin himayesinde değil) damarlarındaki asil kanda mevcuttur. (Bizi asil ve şerefli kılan milli ve manevi değerlerimize; tarihi ve talihli dinamiklerimize, yani öz benliğimize ve bağımsızlık bilincimize sahip çıkmak suretiyle bütün bu tehdit ve tehlikeler aşılacaktır).

Evet Atatürk’ün, tam doksan sene önce, hem çöküş nedenlerini, hem de çıkış çarelerini gösterdiği meşhur Gençliğe Hitabesi’ni okuyup, anlayıp gereğini yapmazsak, Allah korusun çözülüş ve çöküş kaçınılmazdır!

Bu konuyu, eşcinsellik rezaletine bulaşmış ve sonunda Allah’ın gazabı ve kahrı kendilerine ulaşmış olan LUT kavmiyle ilgili şu ayet mealleri ile bağlayalım:

77- Elçilerimiz (görevli meleklerimiz) Lut’a geldiği zaman, onlar(ın alacağı intikam)dan dolayı fenalaşıp kaygılanmış, göğsünü bir sıkıntı basmıştı ve: “Bu, çok zorlu ve korkunç bir gün” diye (duygulanıp üzülüvermişti).

78- (Evine genç ve güzel erkek misafirlerin geldiğini duyan azgın ve sapkın) Kavmi ona (Hz. Lut’un yanına) doğru koşarak geldiler; onlar daha önceden de (böylesi çirkin) kötülükler işlemekteydiler. (Onlara:) “Ey kavmim, işte benim kızlarım, (nikâhlamak isterseniz) bunlar sizler için daha temizdir. Artık Allah’tan korkun ve beni misafirimin önünde küçük düşürmeyin. İçinizde (sizi uyaracak) hiç aklı başında olan (reşid) bir adam yok mu?” demişti.

79- Dediler ki: “Andolsun, senin kızlarında bizim bir hak talebimiz (ilgimiz ve isteğimiz) olmadığını sen de bilip duruyorsun. Bizim ne istediğimizi gerçekte sen de biliyorken (ne diye işimizi engelleme gayretindesin?)

80- (Hz. Lut onlara) Dedi ki: “Ah keşke size yetecek gücüm kuvvetim olsaydı, veya sığınabileceğim sağlam ve sıkı taraftarlarım ve dayanaklarım bulunsaydı!” (Zira zalimlerin kötülüklerini önlemek için zahiri güç de gerekliydi.)

81- (Melekler) Dediler ki: “Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar (ve zarar veremezler). Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık). Sakın, hiçbiriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. (O da fasıkların işbirlikçisidir!) Çünkü onlara (inkârcı ve isyancı sapkınlara) isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va’ad olunan (azap) sabah vaktidir. (Ve artık) Sabah da yakın değil midir?”

82- Böylece vaktâki emrimiz (ve takdir saatimiz) geldiğinde (o ahlâksız sapkınların ülkelerini ve düzenlerini) altını üstüne çevirdik (çeviririz) ve üstlerine balçıktan (ve farklı maddelerden) pişirilip (son şekli verilmiş ve) istif edilmiş (kurşun gibi) taşlar yağdırıverdik.

83- (Bu azap taşlarını) Rabbin katında belirli biçimlere sokulup damgalanmış (sanki füze, roket ve mermiler misali hazırlanmış) olarak (gönderdik ve sapkın zalimleri mahvu perişan ettik). Bu (ve benzeri felaketler her asırdaki) zalimlerden (ve eşcinsellik gibi rezaletleri tasvip ve teşvik eden hükümetlerden) de uzak değildir.[1]

 

Bu makaleyi sesli olarak dinleyebilirsiniz:

{mp3}akpturkiyesibagimsizmi{/mp3}

 

 


[1] (Bak: Ahmet-Abdullah Akgül Türkçe Kur’an-ı Kerim Meali – Hud Suresi: 77-83)

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Osman ERAYDIN

Osman ERAYDIN

Subscribe
Bildir
11 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Yasini Şerif 74 ve 75. ayetler
Milli Görüş gömleği insanın üzerinden çıkınca, insan neyi niçin yaptığını bilmez olur. Rahmetli Aziz Erbakan Hocamızın hidayet kararması dediği bu olsa gerek. İnsan nasıl inancının aksine bir işi sanki iyi bir iş yapıyormuş gibi yapar. Yasin şerif te 74 ve 75 ayetlerde anlatılanlara muhatap olmamak lazım gelir, Allah (c.c.) muhafaza buyursun. “(Onlardan) Yardım görürler diye Allah’tan gayrı ilahlar edinip (süper güç sanılan tanrılara, zalim tağutlara ve işbirlikçi iktidarlarına) tutunuverdiler. Ne var ki onların (o sahte ilahların), kendilerine (gerçek anlamda) yardım etmeye güçleri yetmez; (tam aksine) kendileri onlar için hazır bulundurulmuş askerlerdir. [Not: Olur ki yardım görürler, makam ve menfaate erişirler umuduyla, zalim ve kâfir merkezlerin; AB, ABD ve NATO gibi hain güçlerin güdümüne girenlerin, bunların açık ve yaygın zulümlerine alet ve ortak olunmaması için dikkat edilmelidir.]”

İnsan Bu Gerçekleri Neden Görmez
Yahudiler tarafından üzerine beton dökülerek yok edilmeye çalışılan Milli Görüşün, bu gün sesini, sözünü, özünü ve projelerini yansıtmakta ve her daim diri tutmakta Milli Çözüm. Milli Çözüm yine itiraz edilemeyecek tarzda, ispatı herkese ayan, her zaman ki gibi Milli Görüş ruhunda, şuan yazılması gereken bir yazıyı yayınlamıştır. Hala daha itiraz yolunu seçip batıla taraf olmaya çalışan ampul Hasan ya Yasin Suresi 9. Ayetin gazabına uğramış yada bu ayetin hatırlattığı ikazlardan korkma maktaydı.

Yasin 9
(Hakka diretmeleri ve hayra hıyanetleri sebebiyle onların) Önlerinden (manevi) bir perde ve arkalarından (manevi) bir perde çektik de, (böylece) onları(n görüş alanını) kapattık (ve gönül ekranlarını kararttık); artık bunlar (imani ve Kur’ani gerçekleri) göremez (ve kavrayamaz durumdalardır.)

HAKKA UY KURTUL!..
Gavurun kuyruğunda,şeref ne arar
Hala AB peşinde,koşar sadana
Aile kadın genci,kanunla bozar
Zerre tedbir almaz,çukur sonuna!..

Faiz fuhuş kumar,azıtıp gider
Haramlar helal gibi,sayılıp gider
Namus vatan toprağı,satılıp gider
Umurunda olmaz, küsmüş vicdana…

Arsızlıklara kılıf,yapılır türban
Hastaneler yollar,yolsuzluğa seyran
Üretim ve istihdam, faize kurban
Yolunur da sevinir,akıl fukara…

Ne kahraman geçinir,kaypakça giller
Bağımsızlık devreder,millet vekilker
Dağılır siyonlar,tüm işbirlikçiler
Hakka uy kurtul ey can,bu sözler sana!..

Devlet içinde
Eskiden denirdi, bu insanlar, şu iş adamları, şu holdinğler devlet içerisinde devlettir. Yanlış bir ifade ama oturmuş ve malesef kabul edilmiş bir söylemdi. Gel gör ki bu ve benzeri uluslar arası siyonist temsilciler çaresiz, Milli çözümü olmayan talep edilen ihanetler yapmak adına söz veren ve iktidar edilen AKP ve benzerleri iktidarlarda da Millet içerisinde ve Devlet içerisinde Devlet oluşturalan temsilciler olarak görev yapıyorlar, ne yazık, ne kötü, ne zavallı bir teslimiyet ve ihanet. Eee ihanet eden iktidar olmak için ömrü boyunca ihanetine devam eder. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün gençliğe hitabında, Muhtaç olduğun Asil kan damarlarında mevcut derken, belli ki bir kendisini kast etmiş varsa etrafındakilerle, bir de Cennet mekan ERBAKAN hocamı görüyoruz, iktidar eden siyasiler içerisinde. Nedenine baktığımızda Atatürk’ün ve Erbakan hocamın dışında Cumhuriyet tarihinin Milli Çözüm üreteni ne rastlanmamıştır. Hep dışa bağımlı emir alıcı, alınan emirleri milletine rağmen adeta zorla kanırta kanırta uygulamışlar. Finalde AKP iktidarı da bunun son örneğidir. Zulum ne kadar artmış da, zalim zulmune devam ediyorsa, Zulme uğrayan da sabrediyorsa zafer yakındır diyor. Hz. ALİ. Bilerek isteyerek veya bilmeyerek veya rantın dan dolayı destek verenlerin sonu yakın Rabbim bizleri dost doğru istikameti üzere olanlardan ve o istikamette devam edenlerden, caymayan ayağı kaymayanlar dan eylesin. Amin.

Grevio Ajanları
Bizzat AKP iktidara geldikten sonra ülkemizde filizlenen ve toplumun ulaşılamayan kesimlerine de bulaşan bu ahlaksızlık virüsü maalesef iktidar eliyle daha da yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Öyle ki kanuni korumalar çıkarılırken, bir taraftan da sivil toplum bazında organize olunmasına destek olunuyor. Her razaman ayında sözde sanatçılara iftar verip, sanatçı geçinen bir dönmeyi hep masanın baş köşesine oturtan Erdoğan’dan başkası değildir. Ülkemizde düzenlenen – ve rezilliklerini güya isimleri değişince kapatacaklarını zannettikleri- ‘onur yürüyüşü’ gezi parkı olaylarına kadar akp’li belediyelerin izni ile yapılıyordu. Bizzat içişleri bakanı Soylu’nun ifadesiyle milyonlarca euro bu ahlaksızlığı finanse etmek için ülkemize gönderiliyordu. Tüm bunlar yetmez gibi bir de bu işin denetim ve gözetimini yapanlara, hiç bir resmi görevlide olmayan ayrıcalıklar verenlere gelince, bu ajanlık ve yıkım faaliyetini bilerek ülkemizin içine soktukları ve ihanet içinde oldukları gerçeği artık gizlenemiyor.

İstanbul sözleşmesi
MEL’UN İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN TEMELİ, DAYANAĞI VE AMACI, SATANİZM (ŞEYTANA TAPİNMAK) FELSEFESİ VE SAPKINLIGİNİ YAYMAKTİ !.
(Cihadın bir şartı olan düşmanını tanımak ve tanıtmak ve tuzaklarını anlayıp bozmak maksadı için bazı rahatsız edici detaylara mecburen yer verilmiştir. Bu detaylar ve ifadelerden dolayı şimdiden özür dileriz.)

Satanizmin kelime manası şeytana tapınmak olup 3 ekole (yola) ayrılmaktaydi.
1- Geleneksel (ataist) satanizm (şeytanı bir sembol kabul edip, hiçbir yaratıcıya inanmazlardi. Ataist ve darwinistdirler. Dünyada ki satanistlerin bir çoğu bu ekole bağlıydı. )
2- Spiritüal (deist) satanizm (şeytanı en büyük tanrı kabul edip, çok tanrılı inançları vardı.)
3- iblis taparlar (şeytanı İslam dini ve diğer inançlarda olduğu gibi kötücil varlık kabul edip, şeytana taparlardi. Keçi kesip kanını içmek gibi sapkınlıklar bu ekolde yapılırdı.)

Üç ekolde ki satanizm sapkinliginin sözde 2 ana öğretisi vardı :
1- Sadece bilime inanma öğretisi. (Dini ve inançları reddedip sözde akıl ve bilim ışığında ilerlemege inanırlardı. Fakat tarihi tecrübe göstermiştir ki İslam ile bilim birlesmezse, sadece bilim esas alınirsa insanlığa faydadan çok zarar verirdi. Son 3 asırdır siyonizmin bilim ve teknoloji ile yaptığı zulümler ortadaydı.)
2 – Nefsini serbest bırakma öğretisi. (Hiçbir ahlaki değeri tasimamak; Irz, namus ve aile hayatı gibi dini, ahlaki ve insani değerleri insanlar ve toplumlar için birer pranga (engel) kabul edip ve bunları reddedip sözde hayattan zevk almak için yaşamaya inanmaktı. Yani kısacası hayvan gibi yaşamaktı. Hippi yaşam tarzınin temeli ve ana fikri satanizm felsefesiydi.)

Satanistler ve satanist masonlar her ayın 13. gecesi toplanıp ayin yaparlardı. Bu ayinlerde önce sözde kutsal saydıklari şeytan incilinden pasajlar (bölümler) okuyup ardından öğretileri gereği isteyen grup üyeleri tekli veya toplu olarak her türlü rezil cinsel ilişkiye girerlerdi. (LGBT = L : lezbiyen G : gey B : biseksuel T : transgender gibi sapkınlıklar bu ayinlerde yapılır ve teşvik edilirdi.) Maalesef bu sapkın ayinler ülkemizin birçok şehirlerinde yapılmaktaydı. Sözde dindar AKP iktidarı zinayı suç olmaktan çıkardığı için, devlet görevlilerimizin tespit ettiği bu yerlerdeki kişilere yasal işlem yapılamamaktaydı. Yani süfyanist AKP zinayı serbest bırakmakla, satanist inanca yasal güvence vermişti. Hacca ve her sene umreye giden ve dindarlıkta, mangalda kül bırakmayan AKP yandaşları ve sevicileri; oylarınızla kimlere ve nelere destek oldugunuzun farkında mısınız ?!. Mahşerde ve mahkeme-i Kübra’da bunların hesabını nasıl vereceksiniz !.

2020 yılı ve sonrasında ırkçı emperyalist ve siyonistlerin kurmak istedikleri yeni siyonist dijital sömürü düzeninde, dayatacaklari sözde DİN; sekuler hayat tarzı kılıfli, temeli satanizme dayanan bu sapkın inancdı. İşte 2012 yılında çıkartılan mel’un İstanbul sözleşmesi bu amaç ve bu proje için çıkartılmıştı. Fakat İnşaallah bu projeyi basaramayacaklardir, Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır ve gelecek İslam’ındi. Rahmetli Erbakan hocamızın temelini attığı ve insan onuruna yakışan akla, bilime, vicdana (fıtrata), tarihi birikime (tecrübeye), doğru evrensel insanlık değerlerine ve İslam’a uygun adil ahlaki ve ilmi (dijital) düzen mutlaka kurulacaktır. İNŞAALLAH.

Ey Türk istikbalinin (geleceğinin) evladı!
Haçlı Siyonist, ise emir merkezi
Dayatır yasayı, geçirtir efendisi
Zina Akpnin, ahlak göstergesi
İstanbul Sözleşmesi, Helak sebebi!

Hesaba çeker, GREVIO bekçisi
Hemde özel, vermiş yetkisi
Hala görmez misin? şu rezaleti
Hürriyet! İstikbal!, satar partisi!

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…

Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.

Ahır Zaman Fitnesinde Başroldesiniz!
Milli Görüş gömleğini çıkardığınız gün,
Bağlandınız Abd ve Ab zalimlerine !
CIA ajanlarını Erbakan Hocam kovunca,!
Siz görüşüp ,kucakladınız ,hainlik ettiniz..

Kelimeler, cümleler az kalır yapılan zulümlere,
Bu kadar uzmanca yalan söylemek ne diye…
Ahır zanan fitnesin de başroldesiniz…
Filmin sonuna geldik ,Karun gibi gideceksiniz!

YOKSA!?
Yoksa;
Acil bir durumla karşı karşıyayız..
Bu kadar ihanet şu üç şekilde meydana gelebilidi.
A- Direk aidiyet yani Siyonist kan bağı
B- Makama ve imkana.kavuşmak için yaptırılan büyük günah vs.
C- Siyonist dünyanın beyin ve insan kontrol metodu olan MİKRO CİP metodu.
Hatırlayınız daha bir kaç ay önce CÜNEYT ZAPSU katıldığı Siyonist toplantı olan BİLDERBERG toplantıśından sonra bu CİP lerin övünçle kendi üzerinden reklamını yapmıştı.
Ütopik gibi görülse de bu acil bir durumdur.
Erbakan Hocamızın “Birileri sizi hipnotize mi ediyor” sorusuna bu noktadan bakmak çok acil ele alınması gereken devlet sorunudur.
Not: Etiketlenmeyen ve etkilenmeyenlerin dikkatine!

Geçmişte ve Mevcut Düzende Sevilenler ve Sevilmeyenler!
Mekke Müşrikleri;

Kabeyi onarmayı,cilalayıp- yıkamayı çok severlerdi
Hacerül Esvedi her sabah öpmeyi çok severlerdi
Merve ve Safa tepelerine hurma ağacı dikmeyi çok severleri.!
Zemzem suyuna üfleyerek içmeyi çok severlerdi
Arafat tepesinin eteklerinde kurban kesmeyi çok severleri!
Dışarıdan Kabeye gelenlere yemek yedirmeyi çok severlerdi.
On beş günde bir, Minada şeytana taş atmayı çok severlerdi
Kadına ve şehvete olan düşkünlüğü çok serverlerdi
Lat, Uzza, Menat adında asla vazgeçemedikleri putları vardı onları taparcasına çok severlerdi.
Paraya,ticarete, mala,servete olan tamahı çok severlerdi
Övülmeyi,başkalarına karşı kasılmayı,büyüklenmeyi,ezmeyi,kibirlenmeyi çok severlerdi.

Mekke Müşrikleri;

Hz Peygamberin “Adil bir Düzen” önerisini hiç sevmezlerdi
Hz Peygamberin Faize ve Fuhşa açtığı savaşı sevmezlerdi
Hz Peygamberin “Önce Ahlak ve Ahiret” esasına dayalı çağrısını sevmezlerdi
Hz Peygamberin uyarılarını,eleştirilerini,nasihatlerini asla sevmezlerdi
Hz Peygamberin yanında olan,fakir,parasız,kimsesiz güçsüz inanmış gençleri sevmezlerdi.
Hz Peygamberin yanındaki zengin varlıklı tüccarların işlerine çomak sokar,onların işlerini engellerler,onların kar yapmalarını savmezlerdi.
Hz Peygamberin dostlarını,inanmışlarını sürekli aşağılar,onları korku ile tehdit ederler sürekli kin güderlerdi……
Sonunda ne mi oldu?
Faiz ve fuhuş düzeni yıkıldı
Haksızlık ve hayasızlık yıkıldı.
Adil bir gelir dağılım sistemi kuruldu.
Asil ve Adil bir Döneme eninde sonunda geçildi..

Azim Olan Allah Doğru Söyledi.
“Sadakallahulazim.”
Azim olan Allah doğru söyledi.

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
11
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...