SAĞ-SOL BOŞ LAF; HAKK’A DÖNMELİ
Din Devlet düşmanı, uğursuz solak
PKK yandaşı, fırsatçı dığa1…
Peşine takılmış, bir sürü salak
Gafiller savrulur, hep sola sağa…
Orduma “satılık…”, diyen soysuzlar
AK-P’ye malzeme, sağlar huysuzlar
Faiz fuhuş ortak, koca boynuzlar
Hainler uğrarmış, zehirli cağa2…
İnançsız amaçsız, dolaşır bahil3
İman İslam Kur’an, bilmiyor cahil
Tabiatı Allah, sanıyor gafil
Hâşâ; İlah değil, kanundur doğa…
Din istismarcısı, Kur’an okuyor
Haçlı AB yolda, mekik dokuyor
Ülke geleceğim, riske sokuyor
Boş vaat dağıtır, bak züğürt ağa…
Uyuşuk Müslüman, koklamış eter4
İşbirlikçi hain, kâfirden beter
Yeter be canlarım, bu zillet yeter
İslam’ın mührünü, vuralım çağa…
Bir insan ki mason, gâvra maşadır
FETÖ’cü NATO’cu, bela başadır
Her rütbe taşıyan, sanma paşadır
Aldanma omuza, taktığı tuğa5…
Biri diğerine, “zillet” ittifak
Öbürü diyor ki: “illet” ittifak
Hâlâ etmiyorsa, Millet ittifak
Hakka hayra değil, taparlar çoğa…
Kiralık yandaşlar, basit yalaka
Vicdan satanlara, lazım falaka
Küheylan olur mu, binsen malaka6
Çifte koşulmazmış, tor gezen boğa…
Dünya için dava, sattın yazıktır
Bağlandığın odak, çürük kazıktır
Görüntüsü dindar, özü fasıktır
Kir çözülsün diye, girmeli buğa7…
Her insana huzur, hürriyet lazım
Herkese emniyet, harbiyet8 lazım
Refah ve adalet, zürriyet9 lazım
Uçuşur bülbüller, gül açan bağa…
Adil Düzen yoksa, bitmez sitemler
Hep sorun doğurur, bâtıl sistemler
Bak ortak çalışır, APO JİTEM’ler
Yumurta kırılmaz, kokuşmuş yağa…
Tanımaz Erzin’i, hem Erzincan’ı
Derya sanır içi, oyuk fincanı
Erbakan’dan aldık, bu heyecanı
Çün Ferhat olanlar, yol açar dağa…
1- Dığa: İslam’a ve Türk’e düşmanlıkla ve anarşist kafayla yetiştirilen Ermeni Militanları.
2- Cağ: Kebap ve dokuma -şiş-leri.
3- Bahil: Serseri, başıboş, asalak tipler.
4- Eter: Uçucu ve uyuşturucu bir sıvı – Lokman ruhu…
5- Tuğ: Şapkaya takılan seçkinlik alametleri.
6- Malak: Manda yavrusu.
7- Buğ: Buharlı ve bunaltıcı sıcak hamam ortamı ve lokomotif kazanındaki nem…
8- Harbiyet: Milli Savunma hazırlıkları.
9- Zürriyet: Nesil ve aile dokunulmazlığı.


Tek Çare Milli Görüş
Sağı solu hepsi aynı, hepsi ab’ci hepside Nato’cu ne farkı bunların birbirlerin hepside aynı kaynaktan alır emiri, istismarını yapar islamın saf halkın gözünü boyar düzen bozucu…
Adil Düzen kurulmadan insanlığın içerisinde bulunduğu bu girdaptan kurtulması mümkün değildir. Erbakan hocamı tanımayan başkasını derya zanneder onlardan medet umar ama başkasında çare arayanın eline yorulmaktan başka netice kalmaz.
Huzur ve Hürriyet Adil Düzendedir
Her insana huzur, hürriyet lazım
Herkese emniyet, harbiyet lazım
Refah ve adalet, zürriyet lazım
Uçuşur bülbüller, gül açan bağa…
HAKK’I TERK EDİP BATILA DÖNENLERİN, SOLA DÖNENİ VE SAĞA DÖNENİ
Bâtıl sistemler hep sorun doğurmaktadır. Batıla dönen dönekler ister sola dönsün, ister sağa dönsün hepsi birden Hakka hayra değil, çoğunluğa tapmaktadırlar. Biri diğerine “zillet”, öbürü diğerine “illet” demektedirler.
DÖNEKLERİN SOLA DÖNENLERİ
İnançsız amaçsız başıboş dolaşırlar. İmandan, İslam’dan Kur’an’dan haberleri olmayan, tabiatı haşa Allah sanan cahil ve gafillerdir. Din Devlet düşmanlığı yaparlar. PKK yandaşlığı yaparlar. İçlerinde İslam’a ve Türk’e düşmanlıkla ve anarşist kafayla yetiştirilen Ermeni Militanlarının peşine takılmış, bir sürü salak bulunmaktadır. Orduma “satılık…”, deyip soysuzluk yaparlar. AKP’ye sürekli malzeme sağlayan huysuzlardır.
DÖNEKLERİN SAĞA DÖENENLERİ
Din istismarcılığı için Kur’an okurlar. Dünya için davalarını satmışlardır. Görüntüleri dindar, özleri fasıktır. Haçlı AB yolunda mekik dokurlar. Ülkenin geleceğini, riske sokarlar. Boş vaat dağıtırlar. Kiralık yandaşlar vicdan satıp basit yalakalık yaparlar. Uyuşuk Müslümanlar bunlara kanarlar. Bu tür İşbirlikçi hainler, kâfirden beterdirler.
Bir de Mason olup gavurlara maşalık yapan, FETÖ’cü NATO’cu olup başa bela olan, rütbe taşıdığı için paşa sanılan dönekler vardır.
MİLLİ ÇÖZÜM İTTİFAKI!
Bütün insanlara huzur, hürriyet, emniyet, güvenlik, refah, adalet, nesil ve aile dokunulmazlığı için mutlaka Adil Düzen kurulması lazımdır, yoksa sitemler asla bitmeyecektir. Milli Çözüm Erbakan’dan aldığı heyecanla, bütün engelleri aşıp İslam’ın mührünü çağa vuracaktır.
Ulusa Sesleniş
Her gün yeni bir yalan ile uyandık;
Soytarı kılıklı aciz yalaka…
Sorsan ülkeye altın çağı yaşatmış,
Masonu severmiş ,Siyonla yaşa…
Müslümanlar ne çekti senin elinden,
Dost göründün hep hançer batırdın,
Kendini bilen adam olsaydın ,
Erbakan Hocamın izinden koşardın….
Hidayete Erenler, Erbakan’ın İzindeler…
“(Ey Resulüm!) Sana indirilen (Kur’an’a) ve Senden önce gönderilen (Kitaplara), sözde inandıklarını öne süren (sahtekâr münafıkları) görmez misin? Ki bunlar, (hak ve adalet ölçüleriyle değil) tağutun önünde (zalim ve bâtıl düzenlerin kurum ve kurallarıyla) muhakeme olunmak (şeytan fikirli Yahudi ve Hristiyanların hükmü altında yaşamak) istemektedirler! Oysa (mü’min ve Müslüman sayılmak için) onu (tağutu ve süper güç putunu) red ve inkâr etmekle emrolunmuşlardır. Şeytan onları derin ve dönüşü olmayan bir sapkınlığa sürüklemek istemektedir.
[Not: Bir Müslümanın şu soruları kendisine yöneltmesi ve samimi yanıtlarına göre iman durumunu değerlendirmesi gerekir. Benim istisnasız her konudaki tercihim ve hedefim:
1-İman ve itaat mı, İtiraz ve inkâr mı?
2-İslam (Hakka teslim olmak) mı, Fırsatçılık ve isyan mı?
3-Kur’an’ın Rahmani esasları mı, Batı’nın şeytani yasaları mı?
4-Faizsiz bir nizam mı, Faizli sömürü çarkı mı?
5-İslam ülkeleri ittifakı mı, Haçlı ortaklığı mı?
6-Farz-helâl kuralları mı, Haramların mübahlığı mı?
7-Hidayet aydınlığı mı, Dalâlet karanlığı mı?
8-Hakk ve hayır mı, Şer ve bâtıl mı?
9-Nübüvvet ve Sünnet bağlayıcılığı mı, Nefsaniyet ve şehvet bataklığı mı?
10-Ahiret ve adalet amaçlı mı, dünya ve menfaat ağırlıklı mı?
Evet bu 10 şıktan sadece 1 tanesinde bile ikinci maddeyi tercih ve tensip edenlerin, iman ve İslam şuuru yara almaya ve hidayeti kararmaya başlamış demektir. Baskıcı ve zorlayıcı durumlarda aciz ve çaresiz fertlere ve müstaz’af kesimlere İkrâh-ı Mülci=Ölüm ve sakatlama cinsinden ağır tehditler gibi bazı mecburiyetler bir mazeret sayılsa bile, imkân ve iktidar sahipleri için bu tür mazeretlere sığınmak geçersizdir.]”
(Nisa Suresi: 60. Ayet)
https://www.mealikerim.com/4/nisa/60
…
“De ki: (Ey inkârcılar ve münafıklar!) “Siz bizim başımıza, ancak (dünyada zafer ve saadet, ahirette ise cennet gibi) iki güzellikten birinin (dışında herhangi bir şeyin) gelmesini gözleyebilir misiniz? (Hayır, çünkü Allah, mücahit ve müstakim mü’minler aleyhindeki kurgu ve kuruntularınızı sonunda boşa çıkarıverecektir. Bu nedenle) Biz ise, şüphesiz Allah’ın Kendi katından veya bizim ellerimizle size bir azap indirmesini (zaten) gözleyip beklemekteyiz. Öyle ise bekleyin bakalım, çünkü Biz de sizinle beraber gözetleyip duruyoruz.”
(Tevbe: 52)
https://www.mealikerim.com/9/tevbe/52
KÂBE’NİN RABBİNE YEMİN OLSUN Kİ…
Gizli-Açık düşmanların varsa başarmışsındır, hem de kemiyetine rağmen kötülere ve kötülüklere inat…
Zaten herkes tarafından sevilmek-övülmek, münafık özelliğidir, herkese mavi boncuk dağıtırsan severler(!)… Hakikatleri açık, net ve keskin bir şekilde yazar-söylersen de yüzüne cesaret edemezler belki amma her buldukları fırsatta kuyunu kazarlar…
Aklıma Hz. Ali Efendimizin sözü geldi.
“Kâbe’nin Rabbine yemin olsun ki, ben kazandım.”
İşte Milli Çözümün Şahs-ı Manevisi ve O’nun sadıkları kazandılar…
Gerisi hikâye…
Hak Dava ve Öncüsü
HUCURAT SURESİ 7. AYETİ KERİME
(www.mealikerim.com)
Ve bilin ki Allah’ın Resulü (Sünneti, hayat sistemi ve Nebevi prensipleriyle her zaman) içinizdedir. Eğer O, birçok işlerde sizin (keyfinize ve nefsi beklentilerinize) uysaydı, elbette sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici kılıverdi ve size inkârı, fıskı ve isyanı (Hakk davadan kopmayı) çirkin gösterdi. İşte onlar, (imanı ve İslam’ı seven, inkârı ve isyanı çirkin gören Müslümanlar) Hakk yolu bulmuş (irşad olmuş) kimselerdir.
Not: “Hakk dava”: İslami hükümler ve insani hedeflerle kurulan, Kur’an’a ve Sünnet’e dayalı bilimsel ve evrensel bir Adil Düzeni amaçlayan sistem ve siyaset hangisi ise; inkârcılardan münafık din istismarcılarına, sağcılardan solculara, dış odaklardan işbirlikçi iktidarlara (kendi aralarında çıkar çekişmesi ve taassup hasetleşmesi yaşansa da) hepsince ortaklaşa “en ciddi tehdit ve tehlike” sayılan ve aleyhinde resmiyete dökülmemiş fiili bir ittifak kurulan ve şeytan şürekasınca asla sahip çıkılmayan ve destek olunmayan, hatta dağıtılmaya-kapatılmaya çalışılan hareket ve şahsiyet hangisi ise, işte her asırda Hakk Davayı O temsil etmektedir.
8 milyar İnsanlığın maddi manevi ezilmesi sömürülmesi yok edilmesi konusunda canhıraşane çalışan Siiyonizm ve tüm İşbirlikçilerinin ortaklaşa hepsinin dağıtmaya kapatmaya , sesini kısmaya çalıştıkları hareket ve şahsiyet MİLLİ ÇÖZÜM ve Üstad AHMET AKGÜL’DÜR.
Asıl Hidayet Kararması…
Şu an HAKKIN ÖNCÜSÜ , HAKKIN BAYRAKTARI, yeryüzünde bütün insanlığın saadeti için faizci sömürü düzenini ve Siyonizmi yıkıp tarihin çöplüğüne gömmeyi hedef tutmuş ve Adil Düzen kurma gayretlisi olan Hakkın TEK temsilcisi Milli Görüş – Milli Çözüm’dür ve Şahsi Manevisi de Aziz Erbakan Hocamızın Sadık Talebesi – Takipçisi ve Tatbik Edeni Siyaset Bilimci Düşünür Üstad Ahmet AKGÜL’dür.
Malumunuz şubatın son haftası ERBAKAN HOCAMIZIN HAKKA YÜRÜDÜKLERİ AY OLMASI HASEBİYLE, SP – ESAM – MİLKO’LAR yılda bir kere Erbakan’ı anarlar anmaya çalışırlar aded yeri bulsun mukabilinden, onda da hiç Erbakanı tanımayanları bulup getirirler konuştururlar… Ama Erbakan Uzmanı ve Erbakan’ın Sadık Talebesi ve Takipçisi Üstad Ahmet AKGÜL Hcamıza mikrofon uzatılmaz özellikle… Özellikle neden vefasızlık gösterilir. Neden istifade etmeye ve ettirilmeye çalışılmaz… Cevabı oldukça basit: İçteki Siyonizmin işbirlikçilerinin etkisiyle olmakta. Ahmet AKGÜL ERBAKAN’I HAKKIYLA TANITMAKTA ANLATMAKTA TAKİP ETMEKTE VE ERBAKAN’IN PROJELERİNİ HEDEFLERİNİ CANLI TUTMAKTA VE SİYONİZME BETON DÖKMEKTE ETKİSİZ KILACAK ÇARESİZ BIRAKACAK , HAKİKATI SESLENDİREREK UYUYANLARI UYANDIRMA GAYRETİ VE ÇABASINI SARFETMEKTE. İçteki tuzakları farkedebilmek ve asıl münafık ve marazlı ekibi tanımak kavramak için , Erbakan’ı anlamak kavramak için dıştaki profesyonel senaryoları doğru okuyabilmek ve sorumluluklarımızı kuşanabilmek için ÜSTAD AHMET AKGÜL’E KULAK KABARTMAK ŞARTTIR. Ya değilse yapılan gayretler Evcilik Oynamaktan” öteye gidemez diyeceğim ama o kadar basit değil bu iş..Bu hadiselere hidayet kararması demek yerinde olacak sanırım.
Asıl hidayet kararması Hakkın içinde olup da Hakkın aşıklarını Hakkın Sadıklarını görememek veya sahiplenememektir!…
Hakkın adanmışlarını hakkın delilerini hakkın bilge ve yiğit şahsiyeti ERBAKAN UZMANI AHMET AKGÜLÜ KUCAKLAYAMAMAKTIR ONDAN İSTİFADE EDEMEMEKTİR ONU İDRAK ETMEYE ÇALIŞMAMAKTIR. ERBAKAN’I ANLAMAK KAVRAMAK VE YOLUNUN YOLCUSU OLMAK, ÜSTAD AHMET AKGÜL’Ü TAKİP ETMEKTEN GEÇER!.. RABBİMİZ İSTİKAMETTEN SAPTIRMASIN!..
Yarabbi, nurunu ve va’dini tamamla, Siyonizmi yıkıp Adil Düzeni Hakim eyle!..
Selam durmak zamanı, Ankara’dan Elazığ’a…
Sağcı solcu aynı, batılla işbirlikçi
Biri klarnetçi, öteki dümbelekçi
Siyonun paşası, ülkeme dinamitçi
Nasıl ulaşılır, bunlarla Yeniçağa…
Faiz borç batağı, ekonomik afet
Ahlaki çöküntü, sosyal felaket
Şirazesi kaymış, hukuki delalet
Zamanı geldi artık, ettirmeli ferağa…
Erbakan’ın sesi, yankı yaptı asırlara
Kimileri makam için, kalkıştı istismara
Milli Çözüm kaldırır, emaneti başlara
Selam durmak zamanı, Ankara’dan Elazığ’a…
Ferağ: Çekilme, el çekme, terk etme.
Suale Cevabın Olmaz
Aklına koymuşsun Avrupa birliği!?
Ceddine düşmandı bu haçlı iblisi
Melekler mahşerde sorsa kimliğin
Vabali çok olur, suale cevabın olmaz!
Faiz, fuhuş, kumar kazancın belli
Eşcinsel hakkı istersin, niyyetin şerli
Terazi tartınca görürsün, defterin kirli
Vebali çok olur, suale cevabın olmaz!
Emir Rabbimizin
İhanetle açıldı, İktidarın kapısı
Bop’un başkanı oldu, tamamlandı yapısı
Elbet hesabın sorar, mazlum mağdur hepisi
Bakalım o zamanda, yardımına kim gelir..
Kapışırlar yalandan, işbirlikçi kargalar
Rantiye kafasında, şu doymayan mandalar
Birbirine payanda, baştaki ve yancılar
Yıkacak olan Rabbim, karşısında kim durur..
Vadin haktır vadini bekleriz nasip eyle bizlere Allahım.
“Onlara vaad edilen zaman, sabah vaktidir… Sabah yakın değil mi?”
Evet, Kutlu komutanın mutlu Kervanı, şimdi Zafer sabahına doğru yürümektedir.
Şu bir gerçektir ki toplumları iki şey gafleti sürükler. Ahlaksızlık ve tefrika. Ve yine toplumları iki şey gafletten kurtarır; büyük felaketler ve büyük önderler..
insanlık tarihine ibret gözüyle bakıldığında, ahlak ve maneviyatını kaybeden toplumlarla, kendi içinde tefrika ve terör baş gösteren toplumların, sonunda zillet ve hezimete mahkum oldukları görülecektir.
Toplumları gafletten uyandıran ve zilletten kurtaran da ‘ya Savaş, kıtlık, deprem, bulaşıcı hastalık gibi’ büyük felaketler dir. Veya “Ey Rabb’imiz, katından bize bir kurtarıcı gönder” dualarının karşılığı olarak Allah’ın lütfettiği Hidayet rehberi olan büyük önderlerdir.
Bunlar halkın eğrilerini ve yanlışlarını hakkın değişmeyen doğruları içinde eritebilen,toplumları kendi tabii dünyaları içinde eğitebilen, ender şahsiyetlerdir.
Büyük önderler, “gerçekte, insanların kötü olmadıklarını ve kötü yaratılmadıklarını, fakat kötü yönetildikleri ve
kötülüğe yönlendirdikleri için kötülüğe bulaştıklarını bilen ve insanlara cesaret ve ciddiyetle örtülmüş derin bir merhametle eğilen kimselerdir. Bunun içindir ki hastalıkla mücadelede sivrisinekleri öldürmek yerine, bataklığı kurutmak yolunu seçmişlerdir. Büyük önderler her türlü zulmün yaygınlaştığı ve yasalaştığı, şehvet, şöhret, ve menfaatin kutsallaştıgi, ahlaksızlığın alkışlandığı bir dönemde ortaya çıkarlar. Günümüzde de başı Siyonizme bağlı bütün şer güçler, bâtıl partiler, basın yayın organları, dernekler sivil kuruluşlar, hep birden büyük önderlere karşı oldukları gibi, maalesef taklit ve taassup ehli ile, gayesiz ve gayretsiz insanlarda ona cephe alırlar. Hatta bir kısım din sömürücüleri bile ona karşı çıkarlar, gerçek liderler bu saldırıların hepsini olgunlukla karşılar. Asla yılgınlık ve yorgunluk göstermezler, yüksek cesaret, metanet ve ferasetleriyle rakiplerinin hilelerini onların aleyhine çevirirler. Büyük önderler bazen bir peygamber, bazen siyasi bir lider, bazen milli bir kahraman, bazen de bir mürşid-i kamildir.
İşte bu son asrın liderini ve önderinin yanında ve yolunda yürüyen milli çözümün her ferdi adil bir düzen kurmak için canla başla çalışmaktadır. Ve sabah çok yakındır inşaallah..
Ya Rab Tez Getir…
Farkeder mi batıl,düzen oldukça
Hepside AB ye,taraf durdukça
Faiz fuhuş kumar,serbest oldukça
Ha kaymışsın sola,yada şer sağa?!..
Toprak kayıyor bak,neden görmezsin
Aileler dağılır,üzülmez misin
Vatan kuşatıldı,devinmez misin
Hala mı zehirde,ararsın şifa?!..
Çözüm mü Kuran’ın,ayetleridir
Resul Zî Şan’ın sahih, Sünnetleridir
Adil Düzen kurtuluş,reçetesidir
Haramî düzende ,olur mu safa?!..
Artık vakit tamam,güneş doğuyor
Şeytanî kaleler,bir bir gidiyor
Milli Çözüm Deccalin, dişin söküyor
Ya Rab işin Sahibi,tez getir başa!..
“Üç Değil, İkidir…”
“Üç Değil, İkidir…”
İnsan…
Ya; iyinin, doğrunun, faydalının, Hakkın taraftarıdır… Ki bu taraf ‘MİLLİ ÇÖZÜM’ tarafıdır.
Ya da; kötünün, yanlışın, zararlının, bâtılın taraftarıdır… Ki bunlar da ‘DİĞERLERİ’dir.
Yeryüzü tüm zamanların en karmaşık ve karanlık zaman diliminden geçerken -ki; 2007 yılı itibarı ile Aziz Erbakan Hocamız bu döneme “Yeni Dönem” buyurmuşlardı.- İşte bu dönem, iyilerin daha iyi, kötülerin daha kötü olacağı bir saflaşma dönemi idi. Finale yaklaştığımız şu günlerde, henüz geç olmadan, iş işten geçmeden, son çağrı ve uyarılara dikkat kesilmelidir. Zira “Adil Düzen” döneminde, “Biz de sizlerle birlikte değil miydik?” (Hadid: 14) diyenlere yüz verilmeyecek ve sahip çıkılmayacaktır.
Hakk Taraf bu kadar ayan iken, şerli şeytan şebekenin şebeklerine, “Onlara Rahman (olan Allah)dan yeni bir uyarı gelmeyiversin, hiç tartışmasız (hemen) ondan yüz çevirirler (böylece inkâra ve isyana yönelirlerdi). Gerçekten (onlar elçilerini ve getirdiklerini) yalanladılar; fakat, alay konusu yaptıkları şeylerin haberleri (İslam’ın zaferi ve Müslümanların galibiyeti) kendilerine pek yakında gelecektir. (Şu’arâ: 5-6)
Onlar ki, tv ekranlarında, gazete köşelerinde, ve “…her vadide (bâtıl işlerde, boş eğlencelerde ve vehimler peşinde) gafil ve şaşkın gezinirler. Ve onlar (yalancı şairler ve bunlara uyanlar) yapmadıkları (ve yapamayacakları) şeyleri söyler (uydurma hayal ve heveslerle kendilerini ve çevrelerini aldatır ve övünür)ler. (Şu’arâ: 225-226)
Evet; sağcısı solcusu dincisi dinsizi, hele halkı uyutup oyalayadursunlar bakalım: Bu “… Zalimler, nasıl bir inkılâba uğrayıp hangi dönüşümle devrileceklerini yakında bileceklerdir.” (Şu’arâ: 227)