YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
69235a52e4253
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 5 4
Bugün : 39845
Dün : 47039
Bu ay : 980807
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45384628
IP'niz : 216.73.216.189

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

Yazılmayan ve Konuşulmayan Tehlikeler

VE

ERBAKAN’IN ERDOĞAN TAHLİLLERİ

        

Trump döneminde, İsrail Basra Körfezi’ndeki bazı adalara taşınmış ve askeri üsler kurmayı başarmıştı. İşte şimdi, Körfez Arap ülkelerinde “İsrail bizi işgale mi hazırlanıyor?” korkusu başlamıştı. Ardından BAE, Bahreyn, Umman ve Katar’ın hem Türkiye’ye hem de İran’a yaklaşıp İsrail’e karşı denge arayışları da bir Siyonist stratejinin sonuçlarıydı. Zaten BAE, bu arada İngiltere ile tarihinin en büyük ortak yatırım projelerini imzalamıştı. Öte yandan ABD 780 milyar dolarlık savunma bütçesini onaylamıştı. Ve ABD’nin PKK-PYD desteği zirveye çıkarılmıştı. Hatta müttefik bir devletmiş gibi ABD-PYD Deyrizor’da ortak tatbikat yapmışlardı. PKK’nın siyasi bürosu gibi çalıştığına yüzlerce örnek ve hukuki delil bulunduğunu defalarca yazıp uyardığımız şu HDP’nin hâlâ kapatılmaması, skandaldan da öte bir hıyanet ortaklığıydı. Haçlı AB’nin ve ABD’nin gizli dayatmasıyla Erdoğan iktidarı, Yüksek Mahkemelere baskı yaparak, HDP’nin kapatılmasını önlemeye mi çalışmaktaydı? Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın: “Siyasiler yargıya müdahaleden vazgeçmelidir!” çıkışları bunun için mi yapılmıştı? Üstelik HDP’li Belediyelerin PKK’lılarla dolduruldukları yetmiyormuş gibi; şimdi İstanbul, Ankara, İzmir gibi CHP’li Belediyelere de PKK militanları yığılmaktaydı… Yani, PKK ve PYD ile, dışarıda ABD, AB ve İsrail, içeride ise HDP ve CHP açıkça; AKP, MHP, İYİ Parti, YRP ve diğerleri ise dolaylı ve kancıkça işbirliği yapıyorlardı. AKP ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı zahirde HDP aleyhinde atıp tutsalar ve kapatılması gerektiğini konuşsalar da, gizlide yüksek yargıya baskı yaparak… Veya HDP yerine yeni bir siyasi versiyonunu kurdurarak, aslında PKK hıyanetine ortak oluyorlardı. Özetle vatan toprakları ayaklarımızın altından kaymaktaydı, mevcut hükümet ve muhalefet ise sadece şahsi ve siyasi rant peşinde koşmaktaydı… Ama Türkiye bunların keyfine bırakılmazdı. Bakınız, Meclis’te Erdoğan iktidarının 2022 yılı bütçesi tartışılmaktaydı. Bu bütçe Doların 2022’de 9,50 civarında olacağı tahminine göre hazırlanmıştı. Oysa henüz 2021 bitmeden Dolar 14,00 liraya dayanmıştı. İktidar mecburen EK Bütçe palavralarıyla durumu kotarmaya çalışmaktaydı. Kısaca Erdoğan iktidarı her yönden iflas etmiş durumdaydı ve Siyonist odakların rehini konumundaydı. Bu arada ABD basını, Eylül 2021’de İsrail’in İran’a yönelik iki saldırı gerçekleştirdiğini ve ABD’yi de bilgilendirdiğini yazmıştı. Aynı ABD medyası Sn. R. T. Erdoğan’ın bir heyetle İsrail’e ziyarette bulunacağını açıklamıştı. Bu arada, konuyu CHP’nin ABD temsilcisi Yurter Özcan duyurmuşlardı.

Erdoğan, Siyonist Herzog ile Görüşme Yapmıştı

18 Kasım 2021’de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, bu görüşmede, Türkiye-İsrail ilişkileri ve bölgesel konular ele alınmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, Türkiye-İsrail ilişkilerinin Orta Doğu’nun güvenlik ve istikrarı bakımından da önem taşıdığını belirterek, gerek ikili, gerek bölgesel konularda karşılıklı anlayış içerisinde hareket edildiği takdirde görüş ayrılıklarının da asgariye ineceğini vurgulamıştı.

“Bölgede barış, hoşgörü ve birlikte yaşama kültürünün yeniden hâkim kılınmasının zaruri olduğunu” vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu bakımdan Filistin İsrail ilişkilerinin gelişmesi ve barış sürecinin yeniden başlatılmasının öncelik taşıdığını hatırlatmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile İsrail arasındaki irtibat ve diyaloğun sürdürülmesinin ortak menfaat olduğunu tekrarlamıştı. İsrail Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre ise, İsrail Cumhurbaşkanı İsaac Herzog Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ı telefonla aramıştı. Konuşmanın olumlu bir havada seyrettiği aktarılan açıklamada, Erdoğan’ın Orta Doğu’da barış, istikrar ve güvenlik için İsrail ile ilişkilere verdiği önemi vurguladığı açıklanmıştı. Herzog’un Türkiye ve İsrail bölge barışına ilişkin ikili ve bölgesel konularda kapsamlı diyalog içinde olma arzularından memnuniyet duyduğu hatırlatılmıştı. İki liderin iletişimde kalma konusunda mutabık kaldığı vurgulanmıştı.

Erdoğan’ın Talimatıyla, İsrailli Casus Çift Bırakılmıştı!

Aynı tarihte Erdoğan’ın konutunun fotoğrafını çektikleri gerekçesiyle gözaltına alınan İsrailli çift hakkında serbest bırakma kararı çıkmıştı. Çamlıca Kulesi’ne çıkarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konutunun fotoğrafını çektikleri iddia edilen İsrailli çift, iki ülke arasında krize yol açmıştı. Natalie ve Mordi Oknin’in Erdoğan’ın konutunun fotoğraflarını çektikleri iddiası üzerine taraflar arasında gerilim yaşanırken, aynı gün İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid ile Başbakan Naftali Bennett ortak bir açıklama yapmıştı.

Erdoğan’dan İsrail yanıtı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan Katar ziyareti sonrası aralarında Kanal 7 Dış Haberler Koordinatörü Taha Dağlı’nın da olduğu gazetecilerin sorularını cevaplandırmıştı. Erdoğan, İsrail başta olmak üzere Körfez ülkeleriyle ilişkiler konusunu değerlendirirken, İsrail’le normalleşme mesajları vermesi enteresandı. Türkiye’nin BAE ile ilişkilerini yeni dönemde olumlu bir zemine taşıması, bölgedeki diğer ülkeler ile de olumlu bir revizenin gelip gelmeyeceği sorusunu gündeme taşımıştı. Özellikle Türkiye karşısındaki blokta kendilerini gösteren İsrail ve Mısır ile yeni dönemde temasların başlaması üzerine bir değerlendirme yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, BAE ile başlayan olumlu sürecin Kahire ve Tel Aviv’e de taşınıp taşınamayacağını yorumlarken: “İsrail ile benzer bir süreç neden olmasın!” açıklamasını yapmıştı.

Erbakan Hocamızın Tarihi Uyarıları! (21.07.2007 Seçime Doğru Programı Kanaltürk)

Tuncay Özkan: Hocam, (Sn. Erdoğan) konuşmalarınızdan çok etkilenmiş belli ki; artık İmam Hatipliyim yerine ben iktisatçıyım, diyor..?

Erbakan Hocamız: Allah Allah!.. Biz onun Amerikan Yahudi Üniversitesinden Fahri Doktora aldığını biliyorduk ama, IMF’den ayrıca bir ‘İktisat’ diploması aldığını bilmiyorduk! Ne iktisatçısısın sen be! IMF iktisatçısısın! Bak sen bir defa ata binmek istedin düştün! Şimdi atın üstünde yoksun, jokey var!.. O jokey IMF! Sen at yarışı spikerisin! IMF (veya faizli borç aldığın diğer Siyonist bankerler) Haim Nahum Doktrini uyguluyorlar! Seni İsrail’e vilayet yapacaklar! Onun için seni aç bırakacaklar! İşsiz bırakacaklar! Borca esir edip avuçlarına alacaklar!.. Ve Dininden (İslam’ın özünden) uzaklaştıracaklar! Sen milleti aldatıp, ‘İmam Hatipliyim’ diyerek, anahtarı alıp götürüp onlara teslim ettin! Onlar da beş senenin içerisinde, Türkiye’yi mahvetti! Nasıl ekonomistsin sen! Hakikaten cehlin bu derecesi için insanın mutlaka gayret sarf etmesi (ve özel tahsil görmesi) lazımdır… Çünkü bu yıkımı, bu kadar zamanda ve bu kadar şiddetle gerçekleştirmek (ancak dış güçlerin bir planı ve başarısıdır!..) Tarımı zaten bitirmişsin, hayvancılığı yok etmişsin! Bütün sanayiyi çökertmişsin!.. Milli hiçbir müessese bırakmamışsın! 2 milyon insanı köyden göç ettirmişsin! Şu 75 milyon insan maalesef, hâlâ gerçekleri göremiyor!.. İşleri güçleri milleti aldatmak! Bir kısım basın da bunları başarılı göstermek için bu aldatmacaya destek veriyor… Efendim neymiş, milli gelirimiz artmışmış! Yahu ne artıyor ya! Sen dışarıdan almış olduğun borçları ve ödediğin faizleri, milli gelirin içinde sayıyorsun! Bunca borcu faizleriyle dışarıya ödüyorsun! Bunun millilikle ne alâkası var? Bunlar millete sadece sefalet getiriyor!..

Not: Bu tarihi tespit ve tenkitler Erdoğan iktidarının 15 yıl öncesi yanlış ve yıkıcı icraatlarını ortaya koymaktaydı. Oysa günümüzde bu talan ve tahribatlar en az beş misli artmıştı!

Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, 2010 yılında yapılan Saadet Partisi Kongresi’nde Genel Başkan olarak seçilmesi sonrasında TRT Anadolu’da Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehlikelere dikkat çekiyorlardı:

Türkiye’nin çökertilmesi için Yahudi Haham Haim Nahum doktrininin uygulandığını belirten Erbakan Hocamız, şu ifadeleri kullanmıştı.

“Haim Nahum doktrini 7 maddedir:

1- Türkiye’yi aç bırak… 2- İşsiz bırak… 3- Borca esir edip kontrolüne al… 4- Bu milleti dininden uzaklaştır ve İslam’ı yozlaştır… 5- Bölüp (etnik ve mezhebi) parçalara ayır… 6- Bu böldüğün parçaları birbiriyle çarpıştır… 7- Türkiye’yi böylece yumuşak lokma yapıp yut!..

Siyonizm: ‘Biz bunları savaşla, zahiri saldırılarla İsrail’e vilayet yapamayız, ancak Haim Nahum doktrini ile yaparız’ diyor. İşte şimdi Erdoğan eliyle üzerimizde bu plan uygulanıyor. Türkiye’de fakirlik artmıştır, işsizlik korkunç boyutlara varmıştır. Dış borç dayanılmaz noktaya ulaşmıştır. Dinimiz yozlaştırılıp değiştirilmeye çalışılmaktadır, Türkiye bölünmeye doğru kaydırılmaktadır… Bu bölünen parçalar ise, bir müddet sonra birbirleriyle çarpıştırılacak ve maalesef ülkemiz böyle giderse parçalanacaktır!..

AKP’nin iş başına getirilmesi sonrasında Siyonist politikalara alet olduğunu hatırlatan Erbakan Hocamız, şu şekilde uyarmıştı: Bakınız ve bu sözümü unutmayınız: Artık toprak kayıyor, toprak!..’ Hâlâ birileri çıkıyor ve ‘Hocam bu evlatlarınıza ‘iyi yapıyor’ deyin de, bunlar etrafınızda pervane olsunlar… Herkes de size gıpta ile baksınlar!..’ diyorlar. Peki bu vatan ne olacak? Türkiye’nin bütünlüğünü nasıl koruyacağız? Türkiye’yi nasıl kalkındıracağız (Vatan toprakları ayaklarımızın altından kayarken, bu gidişe nasıl seyirci kalacağız?!.)”

AKP İktidarlarında Tarikat ve Cemaatler İyice Yozlaşıp Yoldan Çıkmışlardı!..

2014-2015 yıllarında Tokat Turhal’da yaşayan, Turhal Refah Partisi Teşkilat Başkanı ve Fazilet Partisi Kurucu Teşkilat Başkanlığı görevlerinde bulunan Mustafa Arhan Bey şu hatırasını paylaşmıştı;

Yenişehir Camii çay bahçesinde biri, Saadet Partisi Gençlik Teşkilatından E… Ş…, diğeri ise, İ… A… Cemaati mensubu bir genç; AKP’ye oy verilip verilmeyeceğini tartışıyorlarken, bu muhabbete kulak misafiri olan 75 yaşlarında, iri yapılı, aslen Trabzon asıllı olduğunu söyleyen sakallı bir Zat, o gençlere şu şekilde bir konuşma yaptı;

“Bu konular ve AKP için birbirinizi kırmayın. Bakın ben Trabzon’dan İstanbul’a göç ettiğim zaman yeraltı dünyası içerisinde yer aldım. Derin güçlerin ve masonik merkezlerin taşeron mafya takımı olarak bizlere Erbakan’a suikast yapılması talimatı aktarıldı. Tam 16 kez teşebbüste bulunduk, ama bazen zamanı ve mekânı kaydı, bazen silah tutukluluk yaptı, yani hep olağanüstü durumlar ortaya çıktı, sonuçta başaramadık. Bunların üzerine ben bu işte bir hikmet olduğunu fark ettim ve Erbakan Hocamızın yanına giderek tevbe edip elini öpüp özür diledim ve helallik aldım… Sonra da vefat edene kadar hizmetinde bulundum ve pek çok hikmetlere şahit oldum!..”

Yeraltı dünyasında uzun süre kalmış, daha sonra tevbekâr olup M… E…’ye talebe olan bu Zat, uzun yıllar yeraltı dünyasında kalmış ve şahit olduğu şu bilgileri de konuşması esnasında aktarmıştı;

“1- Yahudiler 1000 kadar çocuğu İslami Cemaatler içerisine bırakıp, uzaktan takip edip faydalanagelmişlerdir.

2- Mahmut Efendi’nin de en yakınına yerleştirdiler, cemaatte 3. ve 4. yetkili ve etkin derecelere gelmiş olanlar da bunlar içindendir.

3- Erbakan Hoca’nın da yanına özel Yahudi ajanlar yerleştirmişlerdir.”

Tarikat ve Cemaatlerde CIA ve MOSSAD Ajanları!

M… B… Hakkında Şahit Olunan Utandırıcı ve Sonucu Acı Bir Olay Aktarılmıştı:

M… E… Cemaatinin önde gelen hocalarından sayılan bu şahıs; cemaatin içinde Millî Görüş’le iletişim halinde olan sayılı kişilerden olup ve yurt içi ve yurt dışı Milli Görüş kuruluşlarında ölene kadar vaaz edip sohbetler yapan bir insandı.

Yakından bildiğimiz ve güvendiğimiz bir kardeşimizin polis olan kardeşi anlatmıştı. (E… K… arkadaşımızın yakını) M… B… öldüğü gün yanında 16-17 yaşlarında çarşaflı bir kız, beraberinde bir imam ve iki koruma ile İstanbul’da bir otele giriyorlar. Anlatıldığına göre dini nikâhı (muta) kıyıldıktan sonra imam ve korumalar ayrılıyorlar. Korumalar bir ihtiyaç olursa aranması üzere ayrılırken resepsiyona telefon numarası bırakıyorlar.

Aradan zaman geçiyor ve M… B…’nin yanındaki kız, feryat figan panikleyerek resepsiyonu arıyorlar. M… B…’nin cinsel içerikli bir ilaç aldığını, sonra birden yere yığılıp kaldığını söylüyorlar. Resepsiyon daha önce bırakılan korumaların numarasını arıyorlar. Korumalar resepsiyona, kimsenin dokunmamasını ve cemaatin özel yetkililerinin hemen gelip gerekli işlemleri yapacaklarını söylüyorlar. Bu arada İstanbul Vatan Emniyet’te en güçlü ekibin İ. A. Cemaati olduğunu konuşuyorlar. Derken cemaatten gelenler M… B…’ye cübbeyi giydirip, sarığı bağlayıp, eline bir tesbih tutuşturup fotoğraflarını, çekiyorlar. Ertesi gün “Nasıl yaşadıysa öyle öldü!” diye cemaat içinde dolaştırıyorlar.

Otele gelen bu ekip, bir kısım polislerle adli tıpa doğru gidiyorlar. Fakat adli tıpta saatlerce sonra çıkacak rapor, bunlar oraya daha varmadan hazırlanıyor. Rapora göre ölümün böbrek yetmezliği vb. doğal durumlardan kaynaklandığını yazıyorlar, alınan cinsel ilaçla ilgili bilgi ve bulguları gizliyorlar. Fakat asıl meseleyi emniyet içindeki görgü şahitlerinin verdiği enteresan bilgiler oluşturuyor. Anlatılan, “Ölen kişinin isminin aslen İbranice tuhaf bir isim olduğu, kalçasında özel bir dövme bulunduğu…” şeklinde bir beyan oluyor. Bu görevlinin, dövmenin şeklinden ve yapıldığı yerden işaretle daha sonra yaptığı araştırmalara göre, bu dövme cemaatler içerisine yerleştirilen özel MOSSAD ajanlarında bulunduğu yönünde bir kanaat belirtiliyor. MOSSAD’a bağlı veya ayrı bir İstihbarat Kurumu daha olduğu ve bu kurumun görevinin özel yetiştirilen ve daha sonra cemaatler ve İslami teşkilatların içine yerleştirilen ajanların öncesi ve sonrası tüm süreçlerini yönetmek olduğu söyleniyor.

Olayın daha acı kısmı ise, otelde sözde dini nikâh (Geçici Muta) kıyılan kızcağız, bundan bir hafta sonra Beykoz ormanlarında güya kendisini intihar etmiş şekilde bulunuyordu!? Evet; Erdoğan iktidarlarında ekonomik talan ve tahribatlar yanında, ahlâki ve ailevi yozlaşma, tarikat ve cemaatlerde bile böylesine yaygınlaşıyordu…

Sedat Peker’in 13.11.2021 Tarihli Twitter’de Yayınladığı Mesajları ve Çarpıcı İfşaatları

“Ankara Çukurambar’daki Greenpark Oteli, Ankara’nın en lüks otellerinden sayılır. Bütün zenginler, siyasetçiler, bürokratlar oradadır. Bu senenin nisan mayıs aylarında otelin lobisinde bulunan bir bürokrat bayanın, orada gördüklerinden rahatsız olması üzerine polisi aramasıyla otele fuhuş baskını yapılmıştı. Bununla ilgili haberleri internetten sildirebilmiş olsalar da poliste resmi kayıtları mutlaka durmaktadır. Onları yok edemezler. (Eğer yok edilmişse bu çok daha büyük bir skandaldır. O zaman ortalık daha da karışacaktır.) İşte bu otelin ilk katlarında Rus bayanlar müşteri olarak kalıyorlar. Bazen de orta katları kullanıyorlar. Otele gelen zengin iş adamlarımız, siyasetçilerimiz, bürokratlarımız; otelin lobisinde işlerini hallederken, bazı otel personellerinin aracılığıyla kadınların odasına çıkıyorlar. Otel personellerinin isimleri de telefonları da bende mevcut. Mahcup olmasınlar diye isimlerini yayınlamıyorum. Tabi ki bu görüşmelerde isteyenlere kokain de temin ediliyor. Size en komiğini söyleyeyim mi? Daha önce fuhuş baskını yapılan ve üst kademedeki herkesin bilgisi dahilinde olan bu otelde İçişleri Bakanlığı’nın ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bazı çalışma toplantıları bile yapılmıştır! (NE KADAR ACI VE ACAİP DEĞİL Mİ?)

B… İ… Mahkemesi başkanımız Sayın E… T…’nin de bu otelin müdavimlerinden olduğu saptanmıştır. Hem daha başka kimler var kimler… Yine Ankara’dan devam edelim. Yirmi yaşlarında bazı kız kardeşlerimizin Ankara’daki gizemli ölüm olaylarına şahit olmuştuk. Paralı seksin ve kokainin nerede olduğunu herkes biliyor. Bu bahsi geçen genç kız kardeşlerimizin çalıştığı yerler var. En meşhurları Contes – Manilya – Corte. Bu mekânlar saat akşam 9-10’dan sonra açılıyorlar. Sabah 6-7’ye kadar açık kalıyorlar. Şarkıcılar program yapıyorlar. Bu mekânlarda loca tarzı yerler de var, müşteriler oralarda oturuyorlar. Parayla çalışan genç bayanların oturduğu masalar var. Orada çalışan personel (kızlarla müşteri arasındaki) bağlantıyı kuruyor; oradan otellere ve evlere geçiliyor. Ve tabi ki orada kokain veren adamlar da var. (Sn. Bakanlar ve bürokratlar) ‘Uyuşturucuyla mücadele ediyoruz’ diyorlar, ancak metruk binaları yıkın demenin ötesine geçemiyorlar. Yani sadece tribüne oynuyorlar. Halka vatansever görünüyorlar, arkada maalesef ki işin ortakları kendileri çıkıyorlar. Biraz da sizi İstanbul’da dolaştırayım. Kokainin nerede içildiğini anlatayım. Size bu anlattıklarımın hepsini, narkotikte görevli polis memurları da biliyor. Ancak dokunamıyorlar (hem Vallahi hem Billahi). Skyland isminde Galatasaray Stadı’nın yanındaki rezidansın bazı bölümlerinde zenciler tarafından organize edilen partiler bulunuyor. Yine kokainin ve genç kızların pazarlandığı partiler düzenleniyor. Müşterileri hiç sormayın. Telefon sinyallerinden o partilere kimin gittiği zaten belli: zengin iş adamlarının çocukları, siyasetçilerin, bürokratların çocukları. Ayrıca Beşiktaş Stadı’nın yanındaki Süzer Plaza’nın penthouseundaki (çatı katı) hafta sonu partilerinde Zemzem suyu içilip Kur’an okunmuyor mu, bol pudra şekeri eşliğinde?! Sonra da olanlar oluyor… Amacım kimseyi rezil etmek değil, bu yüzden isim vermiyorum. Ancak ahiretlik emir verirse HTS kayıtlarından narkotikteki görevli arkadaşlar bir günde çıkarırlar (zaten hepsini biliyorlar). Boğaz kültürüne alışık olan, oralardaki yalılar ve yalı dairelerinde oturan kültürlü, yaşını başını almış aileleri tenzih ederim. Ancak son 5-6 senedir buraları kiralayıp bekâr evi olarak kullananların kim olduklarına bakıldığında; oralarda bulunan bolca pudra şekerli, genç kızlarla para karşılığı yapılan partileri kimin yaptığını görebilirsiniz. Ey bugünkü muktedirlerin; yani iş adamlarının, siyasilerin, bürokratların çocukları (bazen de kendileri). Sizin vatanseverliğiniz, sizin görev ahlâkınız ancak gariplere geçer. Üzerlerinde üç beş gram ot çıktı diye 5-10 kişiyi tutuklayıp cezaevine atacaksınız, ancak yakalanan tonlarca kokainle ilgili bir kişiyi bile gözaltına almayacaksınız. Hani lan namus? Hani lan şeref? Devamlı Hz. Ömer’in adaletinden bahsediyorsunuz. Niye lan uygulamıyorsunuz? Feleğin sillesini yemiş, biçare kalmış, metruk binalarda kalan, tiner içen gariplere gücünüz yetiyor. Fuhuş baskını yapılmış ve halen daha fuhuş yaptırılan, kokain temin edilebilen otellerde ise Bakanlık personelinin toplantılarını yaptıracaksınız. Sahtekârsınız lan siz. Mehmet Akif Ersoy üstadın söylediği gibi ‘Maksat âlem aldatmaksa – aldanan yok nafile.’

Kıbrıs’a Yavru Vatan diyoruz. O topraklar için ne kadar şehit verdik. Bizim için bu kadar stratejik önemi olan Kıbrıs’ı açık hava kerhanesine çevirdik. Her yer kokain, her yer fuhuş, her yer kumar ya da yasa dışı bahis ve rüşvet!.. Ben bunları açıklayınca niye rahatsız oluyorsunuz? Bu kadar delil açıkladım, neden görmezden geliyorsunuz? Benim kızım akşamları tek başına yatabilirdi. Beni korkutmak için ona silah çektiğinizde önce korktu, sonra böyle bir şey olduğunu inkâr etmeye başladı. Şimdi ise gündüz bile odasında tek kalınca ağlamaya başlıyor (LA GALİBE İLLALLAH = Galip ve üstün olan ancak Allah’tır).”

Bu iğrenç ve dehşet verici iddia ve ifşaatları, ilgili ve yetkili makamlar niçin yanıtlamazdı. Bunlar yalan ve iftira ise, medya eşliğinde bu mekânlara baskınlar sağlanıp, çevredeki vatandaşlarla röportajlar yapılıp kamuoyunun aydınlatılması ve rahatlatılması yolunda neden hiçbir adım atılmazdı?

Erbakan’ın Aziz Hatırası ve Hainlerin Acı Sonları

Yıl 1987, Muhterem Erbakan Hocam siyasi yasakların kalkması sonrası, Türkiye genelinde “İslam ve İlim” konferanslarından birini yapmak için Tokat iline teşrif etmişlerdi. Bulvar Sinema Salonu’nda bir konferans vermişlerdi. Konferansı izleyen birisi olarak çok etkilenmiştim. Benim bu davaya güvenmemi, Hocamı sevmemi, Ona bağlanıp itaat etmemi gerektiren en önemli hadiseydi. Çünkü anlattıkları konular, bizlerin o zamana kadar hiç duymadığımız meselelerdi. İslam bizlere sadece İtikat, İbadet, Akaid olarak öğretilmiş, Kur’an’ın %85’ine taalluk eden muamelat kısmından hiç bahsedilmemişti. Onun için de cihaddan habersiz bir toplum konumunda idik. Erbakan Hocamız İlim+Gerçek+Vahiy konularını izah etmişti. “İlmi inkâr eden, gerçeği inkâr eder; gerçeği inkâr eden, vahyi inkâr eder; ki bu da insanı dinden çıkartır” demiş. “Öyleyse Müslüman ilim ehli olacak. Kur’an ehli olacak” diyerek, diğer Müslümanlara en büyük güveni aşılayacak mücadelenin bunlarla olmayacağını ifade etmişti. Dünyadaki gerçek ilim adamlarının ve bilimsel icatların temelini Müslüman âlimlerin attığını belirtmişti. Matematikten-kimyaya, fizikten-biyolojiye, astronomiden-jeolojiye bütününün Müslüman âlimlere ait olduğunu anlatarak bizlere çok büyük bir motivasyon vermişti. Ülkenin geri kalmışlığını adeta Müslümanlara yüklemeye çalışan geçmiş iktidarların, mason kafalı sözde bilim adamlarının körü körüne Batı uşaklığı yaptıklarını ifade etmişti. Özellikle Müslüman Türklerin sanayileşmenin yanından dahi geçemeyeceğini, yapmaya kalksalar da yer altı ve yer üstü madenlerinin buna yetmeyeceğini söyleyip ümitlerimizi ve cesaretimizi köreltmişlerdi. “Biz yapamayız, Batılılar yapar. Biz tarım toplumu olalım ama Traktörü dışarıdan alalım” diyerek adeta bu toplumu sindirmişlerdi. Erbakan Hocamız ise; “Hadi oradan!.. Kim demiş biz fabrika yapamayız, motor yapamayız. Allah lütfetti yaptık, başardık. Kim demiş bizim yer altı ve yer üstü madenlerimiz yok! Bizim Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgemizde 1 trilyon dolarlık, Doğu Karadeniz ve Marmara’da 500 milyar dolarlık, özellikle Kıbrıs’ta 500 milyar dolar olmak suretiyle 2 trilyon dolarlık petrol ve doğalgaz rezervi üzerinde oturuyoruz. Sadece Mardin Mazı Dağı fosfat yataklarının rezervi Suudi Arabistan’ın 50 yıllık petrol rezervine bedel” olduğunu söylemişti. Fosfat gübrenin ana maddesiydi. Hocam gelene kadar ülkemiz gübreyi dahi dışarıdan ithal ederdi. Şimdi Erdoğan iktidarı, Erbakan’ın yaptığı bütün fabrikalar gibi gübre fabrikalarını da arsa fiyatının altında satıp gübreyi dışarıdan getirmekteydi ve son bir yılda üre gübresinin tonu 1800 TL’den, 12 bin TL’ye yükselmişti. Üstelik Oğuzhan Asiltürk gibiler buna rağmen ona destek vermeye yeltenmişlerdi. Erbakan Hocamız; Mazı Dağı Gübre Fabrikası, Tarsus Gübre Fabrikası ve Balıkesir Gübre Fabrikalarını yaparak çok büyük oyunları bozuvermişti. Petrol üzerindeki oyunu Batman Rafinerisi’nin temellerini atarak boşa çıkarmıştı. Hocamızın petrol rezervini iki trilyon dolar olarak açıkladığında, Türkiye’nin bütçesi 15 milyar dolardı. Nerede ise bütçenin 150 katı bir rakamdı. Tabi o günkü rakamlarla bunlar çok uçuk, kimsenin kabul edemeyeceği bir rakamdı. Ama bu Hocama ve Milli Görüş (Adil Düzen) Davası’na inananlar için hiç de hayal sayılmamıştı. Zaten bizleri Hocama ve ortaya koyduğu insanlığın iki cihan saadetine vesile olacak olan Adil Düzen’e inanmamıza vesile olmuşlardı. O gün konuşulanların gerçekliğini şimdi daha net görüyoruz ve anlıyoruz ki; bugünkü Statükocu taklitçiler ömürlerini uzatabilmek için “Akdeniz’de doğalgaz bulduk, Karadeniz’de, Marmara’da doğalgaz bulduk” diyerek milleti avutuyorlardı. 20 senedir neredeydin? Maalesef üzülerek ifade etmeliyiz ki; malum iktidar “Kıbrıs’ta çözümsüzlük çözüm değil” diyerek Annan Planlarını Kıbrıs halkına onaylatarak en büyük hatayı yapmışlardı.

1974 Barış Harekâtı’nda kahraman ordumuzun ve merhum Hocamızın ısrarla isteyerek, Şehit Mehmetçiğin kanı pahasına alınan (Yeşil Hat), Yeşilyurt (Güzelyurt), Efendimiz (AS)’ın Halasının kabrinin olduğu bölgeden maalesef Türk Askeri geri çekilmiştir. Sonra da Kıbrıs Rum kesimi İsrail’le beraber o bölgede sondaj çalışması yaparak 525 milyar m3’lük doğalgaz rezervi tespit etmişlerdir. Bizim o zaman yıllık tüketimimiz 20 milyar m3 civarındaydı. Yani bölgede bulunan rezerv bizim 25-26 yıllık tüketimimizdi. O gün Başbakan olan Ahmet Davutoğlu Yunanistan’a gitmiş ve adeta yalvarırcasına “Enerji, dünya insanlığının ortak malıdır.” diyerek sözüm ona pay istemişlerdi… Tabi hava alıp gelmişti. Bu olay da özellikle bana 34 sene önce Hocamdan duyduğum bu ilmi gerçeklerin; O’nun ne kadar yüksek feraset, cesaret ve dirayet ehli bir Lider olduğunu, bu yüzden Allah için sevilip saygı duyulduğunun da bir göstergesiydi. Kendisinden Rabbim ebediyen razı olsun. Bizleri şefaatine nail eylesin. Açtığı bu nurlu yolda takatimizin sonuna kadar gayret etmeyi bizlere nasip etsin. Amin.

ABD ve İsrail, İran’ı vurma Hazırlığındaydı… İran’daki Uçakların Yüzde 50’den Fazlası ise, Yaptırımlar Nedeniyle “Uçamaz” Durumdaydı.

İran’daki uçakların yüzde 50’den fazlasının yaptırımlar nedeniyle tamir edilemediği için uçamaz vaziyette olduğu belirtiliyordu. İran Hava Yolu Şirketleri Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Rıza Berhor, devlet medyasında yer alan açıklamasında hava yolu şirketlerine yardım talebinde bulunmuştu. Berhor, ülkedeki uçakların yüzde 50’den fazlasının motor ve diğer yedek parçaların tedarik edilmesiyle ilgili yaptırımlardan kaynaklanan kısıtlamalar nedeniyle tamir edilemediğini ve uçamaz durumda olduğunu duyurmuştu.

Yaşanan sorun nedeniyle halkın hava yolu ulaşımından yeterince istifade edemediğini aktaran Berhor, hükümetten bu konuyu öncelikli gündemleri arasına almasını ve yedek parçaların temin edilmesiyle ilgili şirketlere yardımcı olmasını istiyordu. İranlı yetkili, sürecin böyle devam etmesi halinde çalışamayan uçak sayısının artacağı ve sorunun daha da büyüyeceği uyarısında bulunmuştu. ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlar sivil havacılık sektörünü de kapsıyordu. Yaptırımlar nedeniyle İran yolcu uçakları ve uçak parçası ithalatı yapamıyordu.                    

Ey, “Türkiye Ekonomisi İyi” Diyenler… İşte Dünyadaki Enflasyon Rakamları

Türkiye’de TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) Kasım 2021’de açıkladığı verilere göre enflasyon oranı yüzde 21,31 ile son yılların rekorunu kırmıştı. Halk kesimleri ve Muhalefet partileri ise enflasyonun açıklanandan çok daha fazla olduğunu vurgulamaktaydı. TÜİK’in açıklamalarının aksine enflasyonun yüzde 50’nin üstünde olduğunu yazıp konuşan uzmanlar vardı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise, Ekim ayında yaptığı konuşmada, “Amerika’nın, İngiltere’nin halini görüyorsunuz değil mi? Benzin yok benzin. Almanya’da kuyruklar, Fransa’da kuyruklar, yiyeceklerini bulamıyorlar, Türkiye’de böyle bir sorun yok” diyerek halkımızı avutup oyalamaktaydı.

Türkiye’deki yandaş TV kanallarında sık sık ABD ve Avrupa’daki devletlerin ekonomik durumu gösterilerek, Türkiye ekonomisiyle karşılaştırmalar yapılmaktaydı. Oysa ABD ve Avrupa ülkelerindeki 2021 yılı enflasyon rakamları şunlardı:

Türkiye: Yüzde 21,31… Ukrayna: Yüzde 10,9… Belarus: Yüzde 10,5… Moldova: Yüzde 8,8… ABD: Yüzde 6,8… Bulgaristan: Yüzde 6… İspanya: Yüzde 5,6… Almanya: Yüzde 5,2… İtalya: Yüzde 3,8… Hollanda: Yüzde 3,4… Fransa: Yüzde 2,8… İsviçre: Yüzde 1,4… (Kaynak: BBC, Euronews)

İşte AKP İktidarında Türkiye’nin Sosyal Fotoğrafı!

Sadece bir günde gazetelere yansımış olan şiddet ve dehşet haberlerinin başlığı bile nasıl bir uçuruma yuvarlandığımızın fotoğrafıydı! Bunların bir kısmını aktararak olayın ciddiyetine dikkat çekerek noktalamak istiyorum:

“Oğlunu öldürdü, eşi ve kızını bıçakladı, iki çocuğu canını zor kurtardı.”

“Oğlu intihar eden doktor baygın bulundu. İntihar girişiminde bulunduğu saptandı.”

“Çağlayan Adliyesinde intihar girişimleri arttı.”

“Ayrılma aşamasındaki eşini vurup sonra da canına kıydı.”

“Okul servisindeki 2 çocuğu öldüren babaya müebbet kararı.”

“Annesini aldatan babasına kurşun yağdırdı.”

“Eşini öldüren kadına haksız tahrik indirimi uygulandı.”

Oysa bu tür haberlerin sıradanlaşmasına izin vermemek lazımdı. Çünkü sıradanlaştığı takdirde toplumsal cinnet halinin hepimizi perişan edeceği açıktı.

Evsiz İnsanlarımızın Sayısı Her Geçen Gün Artmaktaydı!

Evsizlerle ilgili şu tespitler AKP iktidarının ülkemizi hangi noktaya taşıdığının kanıtıydı.

* Çarpıcı bir tespit; evsizler arasında, düzenli çalışıp ailesine para gönderen veya nafaka ödeyen kişiler bile mevcuttu!..

* Evsizler arasında ekonomi en büyük belirleyici faktör oluyordu!

* Ne yazık ki artan hayat pahalılığı karşısında evsizlerin sayısı her geçen gün artıyordu.

* Sokaktaki evsiz sayısı, gönüllü kişi ve kuruluşların çalışmalarıyla çözülemeyecek boyutlara ulaşmış bulunuyordu!..

* Ülkemizdeki ekonomik kötü gidişatın devam etmesi ve devlet kurumlarının bu soruna kalıcı bir çözüm üretmemesi halinde bu durumun sosyal kangrenleşmeye yol açmasından endişe duyuluyordu!..

* Bu arada… Samatya sahilinde yaşayan ve kendisine iki senedir Saadet Partisi Fatih İlçe Gençlik Kolları’nca yardım ulaştırılan İsmet Amca, ne yazık ki 16 Ekim 2021 tarihinde insanlık onuruna yakışmayacak bir hal içerisinde vefat ediyordu.

Hollanda’da “Temyiz Mahkemesi” Siyonistleri Sevindiren Bir Karar Almıştı!

Hollanda’daki Lahey Temyiz Mahkemesi, eski İsrail Genelkurmay Başkanı ve mevcut Savunma Bakanı Beni Gantz ve İsrail’in eski Hava Kuvvetleri Komutanı Amir Eshel hakkında açılan tazminat davasında ret kararı vermişti. Mahkeme, bölge mahkemesinin verdiği “dokunulmazlık” sahibi olduğu şeklindeki kararını onayarak Gantz ve Eshel’e karşı açılan davayı reddetmişti.

2014’teki Gazze saldırılarında ailesini kaybeden Filistin asıllı Hollanda vatandaşı İsmail Ziada tarafından açılan davada, Gantz ve Eshel’in savaş suçları işlediği iddia edilmişti. Lahey Temyiz Mahkemesi, İsrailli yetkililerin “dokunulmazlık” sahibi oldukları gerekçesiyle savaş suçları nedeniyle tazminat davası açılamayacağını söylemişti. Bölge mahkemesi ise davayı reddetmişti.

Ziada’nın avukatı Profesör Liesbeth Zegveld, savaş suçlarının işlendiği durumlarda evrensel yargı prensibine dayanılarak açılan hukuk davalarında, devlet yetkililerinin dokunulmazlığa sahip olmadığını ileri sürerek kararı temyize iletmişlerdi. Ziada, 20 Temmuz 2014’te İsrail’in Gazze’ye yönelik hava saldırıları sonucu Bureyc Mülteci Kampı’nda bulunan annesini, üç kardeşini, yengesini ve yeğenini kaybetmişti.

Evet Yahudi olmak Batı hukukuna göre bir ayrıcalık (imtiyaz) sebebiydi!

Rusya, Ukrayna sınırına askeri yığınağını artırmıştı.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby, ABD Savunma Bakanı Austin’in, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley ile ABD Avrupa ve Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanı Orgeneral Tod D. Wolters’ın da dahil olduğu (07.12.2021’deki) üst düzey bir toplantıda, Ukrayna sınırının yakınlarındaki Rus askeri yığınağını ele aldığını açıklamıştı. Kirby, “Görmeye devam ettiğimiz şey, yeni kabiliyetlerin getirildiğidir. Başkan Putin, ülkesinin batısına ve Ukrayna’nın çevresine ek askeri kabiliyetler getirmeye devam ediyor.” diye çıkışmıştı. Kirby, Ukrayna’ya ek askeri yardımlar veya ülkedeki Amerikan askeri destek birlikleri hakkında ise bilgi vermekten kaçınmıştı. Maalesef Türkiye’nin çevresi ateş çemberiyle sarılmaktaydı.

“Karadeniz’de Fırtına” Yaklaşmaktaydı!

‘Montrö Bildirisi’ne imza atan isimlerden Emekli Amiral Cem Gürdeniz, son mesajında Reuters’tan haber paylaşarak Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilimi gündeme taşımıştı. “Rusya – Ukrayna sınırı barut fıçısı… Biden, Putin restleşmesi kaygılandırıcı” diyen Gürdeniz, “Karadeniz’de fırtına başlamak üzere. Montrö yeniden dünya gündemine gelecek. Akla ziyan Montrö iddianamesi piyasaya sürülmekte… Tanrı Türk milletini korusun!” ifadelerini kullanmıştı.

Bu arada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 103 Emekli Amiralin imza attığı ‘Montrö Bildirisi’ne ilişkin başlattığı soruşturmayı tamamlamıştı. Amirallere yönelik hazırlanan iddianamede, “Anayasal düzene karşı suç için anlaşmak” suçlaması yer almıştı. İddianame, Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen dosya kabul edildiği takdirde imza atan isimler hâkim karşısına çıkacak ve 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ile yargılanacaktı.

İsrail’den ve İşbirlikçi İslamcı Yöneticilerden Cesaret Alan Hindu Zulmü Azıtmıştı.

Al Jazeera’nın haberine göre, Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’ye bir saat uzaklıktaki Gurugram’da Müslümanlar, iki aydan uzun süredir aşırı sağcı faşist Hindu gruplarının taciz ve engellemelerine maruz kalıyordu. Hindu grupların, halka açık alanlarda Cuma Namazı kılmak için toplanan Müslümanları protesto etmesi ve zaman zaman müdahalede bulunması, azınlık Müslümanlar arasında öfke ve endişeye neden oluyordu. Gurugram bölgesindeki Hindu göstericiler, 3 Aralık 2021 Cuma günü Müslümanların birlikte namaz kıldıkları açık alana bir düzine kamyonu park ederek taciz ve engellemelerde bulunmuştu. Cuma Namazı için Müslümanların alana toplanmasıyla bir grup Hindu, dini sloganlar atarak namaz kılınmasına izin verilmeyeceğini haykırıyordu. Hindu saldırganların bu şeytani cesareti İsrail’den aldıkları konuşuluyordu.

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ali ÇAĞIL - İHL ve Kamu Yönetimi Mezunu

Ali ÇAĞIL - İHL ve Kamu Yönetimi Mezunu

Subscribe
Bildir
12 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Rabbimiz sonuuzu hayreylesin…
İç politikadan dış politikaya; ilimden ahlaka ve cemaatlere, sosyolojik durumdan ekonomiye her alanda patamaya hazır dinamitler mevcut ve bu dinamitleri bizzat Erdoğan iktidarı dizmiştir.

Malesef cemaatlerle ilgili öyle şeyler duyuyoruz ki değil midemizin kalkması, insanlığımızdan ve kendimizden şüphe duyar olduk… Bu makaledeki çok temel örnekler bunların delillerinden sadece bir kaçıdır.

Tüm kavimlern helak olma sebepleri kat ve kat fazlasıyla hep birlikte asrımızda gerçekleşmektir. Rabbimiz sonuuzu hayreylesin…

Umut Işığı
Ümit imanın canıdır. Ümitsiz yaşanılmaz. Ümidini kaybeden imanını kaybeder. Bizi canlı tutan ümidimizin sönmemesi için, bu hain-zalim-işbirlikçi kafaların defolup bertaraf olmaları için dua ediyoruz. İnşallah şeytana ve uşaklarına yaptıkları alçaklıklar nedeniyle gerekenin yapılacağı günler çok yakınlaştı..

Tek Çare MİLLİ ÇÖZÜM!
Tek Çare MİLLİ ÇÖZÜM! Bu olayları dert edinen, gündeme taşıyan, sorunu teşhis edip, çaresini ortaya koyan hakk’ın temsilcisi, siyonizm’in ve işbirlikçilerinin düşmanı olan Milli Çözüm’dür. Hocamızın da dediği gibi anahtarları teslim edecekler!

YAHUDİ’NİN ŞEYTANLARI
YAHUDİ’NİN ŞEYTANLARI

Ey Siyonist şeytan, onmazsın1 asla

Ta Adem’den beri, itirazın var…

İtaat zor gelir, Tanrılık tasla

Gurur kibir gibi, bin marazın var…

Faiz fuhuş zulüm, mel’anet harsın2

İsrail’i kurdun, bitmedi hırsın

Köküne saldırdın, namus ve ırzın

İnanca ahlâka, kin garazın var…

Hak Dinleri bozdun, istismar huyun

Hain işbirlikçi, değirmen suyun

Şehvet kapitalizm, Şeytanlık kuyun

Vahşi komünizmle, ince zarın var…

Yahudi takımı, has kurmayların

Haçlı barbarları, korumaların

Münafık Müslüman, kiralık malın

Sanırsın sınırsız, imtiyazın3 var…

İnsan kılığında, nice Şeytanlar

Özgürlük savunur, bak şarlatanlar

Kendi kalesine, hep şut atanlar

Ey Şeytan ne bitmez, intisarın4 var…

Adil Düzen yoksa, adilik yaygın

Lanetli sistemde, Lutilik saygın

Maaş makam versen, gafiller baygın

Bu dünyaya sonsuz, ihtirasın var…

Güvenme bu devran, yıkılacaktır

Atom füzene ot, tıkılacaktır

Boş beynine kurşun, sıkılacaktır

Anlarsın ki yalnız, bir mezarın var…

Uçuruma kayar, bozuk freni

Erbakan çözmüştü, gizli şifreni

Milli Çözüm bağlar, bu şizofreni

Hak ettin ey zalim, intizarın5 var…

“Erdoğan Erbakan’ın, planı” diyen

O lanete uğrar, bil ebediyen

Bunların günahın, Hocay yükleyen

Süfyan; kusacağın, çok ifrazın6 var…

İmtihan gereği, ruhsat verilir

Zalim’e kâfire, fırsat verilir

Sonunda bize de, TÜRK-SAT verilir

Bilirim hey Alim, inkisarın7 var…

1- Onmazsın: İyileşmezsin, düzelmezsin.

2- Hars: Kültür, gelenek yapısı.

3- İmtiyaz: Ayrıcalık, üstünlük saplantısı.

4- İntisar: Öç alma, intikam duygusu.

5- İntizar: Kuşkulu bekleyiş.

6- İfraz: Salgı, kusuntu.

7- İnkisar: Kalp kırıklığı

Uzuun ve Boş Adam
Bıktı Ümmet cahil cüreha Hocalardan!
Menfaat ve makama tapmış reis ve cumhurdan..
Bıkmadılar talandan ,ezmekten ve yalandan!
Erbakan ‘dan habersiz boş boş hava atarlar!
Siyonist hayranı satılmış uzun adam…

Paraları dolar yapıp İsviçre’ye gönderdi!
Şimdi faizli paraya hibe veririm dedi…
Ekonomi iflasa, düşman teyakuzdayken !
O hala seçim deyip yolsuzluğun örtmekte…
Siyonist Hayranı şamdanlı uzun adam…

15 temmuzda milletin üstüne tanklar sürdün!
Meclis araştırmasın diye Red oyunu verdirdin!
Kim hakkını savunsa susturup da sürdürdün!
Gelmedi böyle münafık ,rolcüsün uzun adam…

Siyonizm sadece Milli Çözüme Nüfus Edememiştir
Makalemizi okuduğumuzda; İsrail iş birliği kurduğu iktidarlar eliyle ülkeleri yönlendirmekte hem de tarikatların, cemaatlerin vb. lerin içerisine yerleştirdiği kıçı mossad dövmeli sakallı cübbeli şarlatanlarla ve kendilerinden beslenen (muhafazakâr takıma hitap eden) kanaat önderi geçinen sözde İslamcı yazar çizer… lerle (özde soytarılarla) halkımızın zihnine nüfus etmekteler.
Ve,
Kamuoyunda meşhur olan M… B….nin otel odasında küçük yaşta bir kız çocuğunun bulunduğunu (otel odasında kız çocuğu ile kedi aralarında nikah(!) kıyıldığını), cinsel içerikli ilaçtan dolayı o esnada öldüğünü, üzerinde kanaat sahiplerine göre kalçasında (özel mossad ajanlarında bulunan) dövmenin çıkmasına rağmen tüm basın “MİLLİ ÇÖZÜM” hariç sus pus ettirilebilmekte.

Hamdolsun [b]Milli Çözüm[/b] bu tür marazlıları, ajanları, Fetö gibi hainleri, Durmuş Durduyan gibi münafıkları ve bunları besleyen-kol kola olan iktidarları, Akp’yi hem de bu sistemin mimarı şeytanın şah esri SİYONZMİ ve girişimlerini cesaretle deşifre etmektedir. [b]Bu vesile ile vicdan ehlini, samimi vatan evlatlarını en sinsi oyunlardan ve en tehlikeli oluşumlardan korumuş olmaktadır. [/b]

Yolumuzun üzerine kazılmış, fark edemeyeceğimiz şekilde kamufle edilmiş dipsiz bir kuyuya düşmememiz için (tuzağı kuranların yapacakları her türlü kötülüğü-riski göze alarak) bir cesur kişinin “burada senin düşüp param parça olman için hazırlanmış dipsiz bir kuyu var sakın şuranın üzerine basma” demesi akıl sahipleri için en büyük nimetti ve tuzağın boşa çıkmasına yetmekteydi.

Evet son gelişen olaylardan anlaşılmaktadır ki Siyonizm’e ve işbirlikçilerine rağmen halkımızı tehlikelere karşı uyaran ve çözümler üreten tek Milli Çözüm Üstad Ahmet Akgül Hocamız kalmıştı.

Dünyada ve Ülkemizde, kötülüğün merkezi SİYONİZM ve iyiliğin merkezi MİLLİ ÇÖZÜM Zihniyeti karşılıklı çarpışma halindedir.Artık particilik yapmak yerine bir araya gelip Kuvayi Milliye ruhuyla tek çare olan MİLLİ ÇÖZÜM HÜKÜMETİ Kurulmalıdır.
Gerçekten makaleyi okuyunca , “YAZILMAYAN VE KONUŞULMAYAN TEHLİKELER” başlığı çok yerinde olmuş… Muhterem yazarımıza kaleme aldıkları bu makale için kendilerine teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.

Her türlü maddi ve manevi kötülüğün ; yalancılık, hilekarlık, zihinlerde ve gönüllerde iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, faydalı ile zararlıyı, doğru ile yanlışı, adil olanla zulümü kısacası hak ile batılı karıştıran , bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen , cümle kötülüğü temsil eden SİYONİZM =DECCALİZM, Kur’an ahlakına uygun olmayan her türlü düşünce ve uygulamaları temsil eden bir sistem veya ideolojidir… İnsanları doğru yoldan saptıracak, iyiyi kötü, kötüyü iyi gösterecek, kendisine uyanları sözde nimetlerle aldatırken, kendisine uymayanları ise baskı ve zor uygulayarak yeryüzünde karışıklık çıkaran, çatışmayı körükleyen, Kur’an ahlakına karşı olan ve insanları Kur’an ahlakından uzaklaştırmak için bütün gücüyle faaliyet göstermektedir… Son 200-300 yıldır Siyonizm , yeryüzünde Müslümanlar başta olmak üzere tüm insanlık alemini madden ve manen ezmekte ve sömürmektedir… Artık insanlığın dayanacak mecali kalmamıştır… Sonsuz şükürler olsun ki, tarihte ilk kez Aziz Erbakan Hocamızın bu Siyonizm belasını deşifre etmesiyle ve Siyonizmi etkisiz çaresiz bırakılması – tarihin çöplüğüne fikren fiilen gömülmesi adına yaptığı hizmetler yüreklerimize sürur olmuştur…
İnşaallah Aziz Erbakan Hocamızın en sadık talebe ve takipçiliğini tescillemiş olan Muhterem Ahmet Hocamızın ve Milli Çözüm’ün, vicdan ehlini yürüyen cenaze olmaktan kurtaran ve Siyonizm ve İşbirlikçilerini FİKREN VE FİİLEN etkisiz bırakan çalışmalarıyla , insanlık beklenen özlenen o kutlu mutlu huzurlu günlere ulaşacaktır…

[u][i]NAHL SURESİ 45. AYET[/i][/u]
“[b]Öyle ise[/b] (hâlâ), [b]sinsice ‘kötülüğü örgütleyip düzenleyenler’[/b] (ve çeşitli tuzak sistemler üretenler), [b]Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden veya [u]şuuruna varamayacakları yerden[/u][/b] (başlarına bir) [b]azabın gelmeyeceğinden emin midirler?”
[/b]
KAYNAK: [url]www.mealikerim.com/16/nahl/45[/url]

Dünyada ve Ülkemizde, kötülüğün merkezi SİYONİZM ve iyiliğin merkezi MİLLİ ÇÖZÜM Zihniyeti karşılıklı çarpışma halindedir.Artık particilik yapmak yerine bir araya gelip Kuvayi Milliye ruhuyla[b][u] tek çare olan MİLLİ ÇÖZÜM HÜKÜMETİ [/u][/b]Kurulmalıdır.

MİLLİ ÇÖZÜM’E İNANAN ERBAKAN RUHLU KURTARICI BİR LİDER GEREK!..
MİLLİ ÇÖZÜM’E İNANAN ERBAKAN RUHLU KURTARICI BİR LİDER GEREK!..

AKP ANTİ İSLAMİ ENTERNASYONAL KURGUNUN BİR FİGÜRANI
ÜLKEMİZİ BORCA ESİR ETTİ, İSLAM ALEMİNE “BOP” DİZAYNI
AİLEYİ YIKTI GENÇLİĞİ MAHVETTİ BOZDU MİLLETİN AHLAKINI
İSLAM BİRLİĞİNE ÖNCÜ OLMAK YERİNE ZORLADI AB KAPISINI

ADALET HAKKANİYET RAFA KALKTI ALDI MAZLUM AHINI!..
TORPİLLE AKRABALARINI İŞE ALDI TÜSİAD’ÇI YİNE RANTINI!.
ADİL DÜZEN KURMALIYIZ KORUMAK İÇİN HERKESİN HAKKINI!.
MİLLİ ÇÖZÜME İNANAN LİDER GEREK HEM TANIYAN ERBAKAN’I

FAİZ SÖMÜRÜ SON BULUR ÜLKEMİZ YAŞAR ALTIN ÇAĞINI
İSLAM BİRLİĞİ YENİ DÜNYA KURAR SAĞLAR DÜNYA BARIŞINI
ERBAKAN’IN TEKNOLOJİ HARİKALARI İLE DECCALİN ALNINI
BEYNİNİ DAĞITIR TÜM BATILLARIN HAYDİ GÖSTER TARAFINI!

Hakkı tam konuşmak için, tam mü’min cesur gerek
YA ADİL DÜZEN YA ZULÜM VE ADİLİKLER

Bâtıl ve bozuk sistemler, küfr kötülük doğurur

Zulüm zillet önlenemez, Adil Düzen yok ise…

Şeytan günah ahlâksızlık, haram kapta yoğurur

Siyonizm’in kafasını, vurup ezen yok ise

Zulüm zillet önlenemez, Adil Düzen yok ise…

İslam kaporta değildir; aslolan motor, hani

Şeriat uygulanmazsa, bâtıl kuşatır yani

Sen hesaba hazır mısın, fırsat geçer ey fâni

Dindar kahraman kılıklı, fıskı1 sezen yok ise

Adilikler önlenemez, Adil Düzen yok ise…

Çirkefle karışık suda, abdestle yüz yıkanmaz

Şirk şekavet2 lağımları, nasihatla tıkanmaz

Devlet ve yaptırım lazım, lafla tağut3 yıkılmaz

Şehvet aşılar kanallar, ağzın büzen yok ise

Haksızlık ahlâksızlık var, Adil Düzen yok ise…

Şifacı kılıfa girmiş, bak zehirli engerek

Çıkarcı âlim dervişin, derdi arpalı merek4

Hakkı tam konuşmak için, tam mü’min cesur gerek

Kaynar katran denizinde, yiğit yüzen yok ise

Adilikler önlenemez, Adil Düzen yok ise…

Allah Peygamber istismar, gaye sevdası dünya

İlk fırsatta dava satıp, Haç’a kayar; gördün ya

Tek hedefi AB imiş, stratejiymiş güya

Herkes övgüler diziyor, hain üzen yok ise

Bu zulüm ve zillet bitmez, Adil Düzen yok ise…

Bâtıl belaya yol açar, çamurdan çörek yapılmaz

Zerre iman iz’an varsa, Hak’tan bâtıla sapılmaz

Mü’min elbet hata yapar, amma haine kapılmaz

Helal lokma yemek üzre, dikkat özen yok ise

Adilikler önlenemez, Adil Düzen yok ise…

Mücahit mütahit oldu, derdi ihale cüzdan

Haram haksız vurgunlarla, her yıl dönüyor Haccdan

Faiz fuhuş kumar azdı, nerde İslam ve vicdan

Herkes gidişattan memnun, şerden bezen yok ise

Kötülük sömürü bitmez, Adil Düzen yok ise…

“Başkası yapsa haramdır, bizimkine mübahtır…”

Bu bir mantık marazıdır, fısk herkese günahtır

“Bize kötülük yazılmaz…”, bu şeytani tuzahtır

İslam’ın Hakk eleğinde, insan süzen yok ise

Gaflet cehalet biter mi, Adil Düzen yok ise…

Adil Düzen: Kur’an ilim, ve akıl reçetesi

Çağdaş sorunlara uygun, Hakk sistem projesi

Hakk gelmeden bâtıl gitmez, var mı başka çaresi

Rahmani sistem aşkıyla, mahzun gezen yok ise

İzzet hürriyet olur mu, Adil Düzen yok ise…

Otuz yıl önce uyardık, siz FETÖ’yü seçtiniz

“O mübarek zattır…” diye, hep hücuma geçtiniz

Şimdi de Erdoğan için, bize tuzak eştiniz

Kur’an’ı ölçü tutarak, övgü dizen yok ise

Allah intikamın alır, Adil Düzen yok ise…

Lafzen Kur’an okursun ya, hep Şeytanla muvafık5

Haçlı AB-ABD’yle, şer işinde mutabık6

Biz Hakkı söyleriz diye, buğzedersin münafık

Milli Çözüm’ün dışında, yazan çizen yok ise

Adilikler bitmez dostum, Adil Düzen yok ise…

1- Fısk: Günah, kötülük, haksızlık ve ahlâksızlık.

2- Şekavet: Hakka isyan, zulme ve küfre bulaşma.

3- Tağut: İslam dışı sistemler, hain ve zalim şahsiyetler.

4- Merek: Saman ve hayvan yemi saklanan yerler.

5- Muvafık: Uyuşup anlaşmalı.

6- Mutabık: İş ve gönül birliği yapmak.

https://m.ahmetakgul.net/ya-adil-duzen-ya-zulum-ve-adilikler-2068

Acilen Milli Mutabakat Hükümeti
Din eğitimi başta olmak üzere birçok kurum cemaatlere, tarikatlara teslim edildi. O tarikatlardan biri, 15 Temmuz’da halkın üzerine tank sürdü. Şimdi diğerleri de benzer şekilde yapılanıyorlar ama AKP’ye bulaşmadıkları için serbestler.

Bazı kacak Kuran kurslarında, sözde dindar vakıflarda, çocukları taciz ediyor ve üstünü örtüyorlar.
Camilerde parti propagandası yapıyor, cuma hutbesi konularını güncel politikaya göre belirliyorlar.

Lüks, şatafatlı yaşantılarını, yolsuzlukları, hırsızlıkları din kisvesi altında gizleyerek, muhafazakar insanları yozlaştırıyorlar; çok fazla muhafazakar olmayan insanları da camilerden soğutuyorlar.

Sonuç olarak imam hatiplerde bile deizm yükseliyor.

Siyonizmin yıllarca uğraşıp da yapamadığı şeyi, AKP kendi eliyle gerçekleştiriyor.
Aziz Erbakan Hocamızın buyurduğu üzre vatan toprakları ayaklarımızın altından kaymakta!
Acilen; Vatanını Milletini Seven Sağcısı, Solcusu, Milli Görüşcüsü artık bir araya gelip, Milli Mutabakat Hükümetinin kurulmasıyla bu badirelerden en az zaiatla çıkmamız gerekmektedir. Yoksa sonumuz felaket olur.

Ya Rabbi!
Yarabbi içimizi ve dışımızı razı olduğun bir hal ile hallendir..Ömür ve Ölümlerimizi istikamet üzerinde kıl.. Yarabbi Yüce Zatıyın boyası ile kalplerimizi renklendir.. Ahir ve akıbetimizi hayreyle..
Her türlü şeytani ablukayı, her türlü Siyonist kuşatılmışlığı bünyemizden, ülkemizden ve dünyamızdan artık def eyle.. İnsanlığı sahili selamete ulaştıracak olan Adil Düzen İnkılabına, Milli Çözümün “Nur’u” ile ulaştır..

ERBAKAN KİMDİR!?
Tevhid tebliğcisi, varisi Nebi

Merkez kutbuz zaman, Erbakan kimdir…

Hakkın temsilcisi, hayrın sebebi

Resul halifesi, kaym-makam kimdir

Hak huzur rehberi, Erbakan kimdir…

    

Her tavrı bir ibret, her sözü kitap

Çağrısı evrensel, âleme hitap

Bıkıp usanmadı, düşse de bi-tap

Hak Bâtıl ayıran, bu Furkan kimdir

Hâlâ anlamadın, Erbakan kimdir…

    

Eyvah bilinmedi, kadru kıymeti

Tarihlere örnek, kutlu hizmeti

Ruhen sadıklara, hazır himmeti

Bir ömür alnından, ter akan kimdir

Cidden düşün anla, Erbakan kimdir…

      

Rahmanın nefesi, rahmet gölgesi

Kur’an davetçisi, ibret belgesi

Hak dava delili, hikmet bilgesi

Siyonist şeytana, recm çakan kimdir

Tanı ve tabi ol, Erbakan kimdir…

      

Mü’min başa kor mu, öyle her kepi

Dostu arayanın, aşktır merkebi

İnsanı kâmildir, irfan mektebi

Her iki cihanda, bir hakan kimdir

Anla ve uyan ki, Erbakan kimdir…

    

Kâfirler zalimler, nefret ekmişti

Münafık tiplerden, neler çekmişti

Hainler arkadan, hançer çekmişti

Nur yüzü, hak sözü; pir kokan kimdir

Sadıklar sultanı, Erbakan kimdir…

      

Darwinist yalanın, kökten iflası

Siyonist sarmalın, fikren imhası

Ondan öğrenmiştik, cehdi ihlası

Hicreti rıhleti, kalp burkan kimdir

Saygı şükranla an, Erbakan kimdir…

      

Kulluk şuuruyla, atağa kalktı

Nefsi siyasi cihat, birlikte yaptı

Şeriat tarikat, tek hakikattı

Can feda edip te, ser yakan kimdir

Hem zahid hem cahid, Erbakan kimdir…

      

Gönlümüz kendine, hayran etmişti

Bir devrim başlatmış, devran etmişti

Göçünce zındıklar, bayram etmişti

“Kurtulduk!” sanıp da, zil takan kimdir

Şeytanların hasmı, Erbakan kimdir…

O’nun ne kadar yüksek feraset, cesaret ve dirayet ehli bir Lider olduğunu, bu yüzden Allah için sevilip saygı duyulduğunun da bir göstergesiydi. Kendisinden Rabbim ebediyen razı olsun. Bizleri şefaatine nail eylesin. Açtığı bu nurlu yolda takatimizin sonuna kadar gayret etmeyi bizlere nasip etsin. Amin.

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
12
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...