YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6620acf73d8d9
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 6 2 9
Bugün : 11782
Dün : 32103
Bu ay : 436817
Geçen ay : 453014
Toplam : 23215781
IP'niz : 18.116.40.177

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

Cumhurbaşkanı ve Başbakan Olmak Kolaydı;

ZOR OLAN, ERBAKAN OLMAKTI!

          

Bismillahirrahmanirrahim

“İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.”

        

“Biz Allah’a ait (kullarız, O’nun rızası için yaşarız) ve şüphesiz yine O’na dönüp (kavuşacağız)” (Bakara: 156)

 “(Hz.) Muhammed (Aleyhisselatü Vesselam) ancak bir elçidir. Ondan önce de nice elçiler gelip geçmiştir. Şimdi O ölürse veya öldürülürse, siz (Hakk yoldan ve davanızdan) topuklarınız üzerine gerisin geriye mi döneceksiniz?” (Al-i İmran: 144)

“Ve sakın Allah yolunda (Hakka itaat ve cihad uğrunda iken ölenlere ve) öldürülenlere; “ölüler” demeyin; bilakis onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda ve farkında değilsinizdir.” (Bakara: 154)

 İslam’ın bayraktarı, Milli Görüş davamızın Muhterem ve Mücahit komutanı, Aziz Hocamız sonunda Hakka yürümüşlerdi. Sakın mü’minler üzülüp ye’se düşmesin, hainler ve zalimler sevinmesin, Siyonist ve emperyalist güçler kurtulduk zannetmesindi!  Çünkü İslam (Barış ve Bereket) devrimi; Kur’an-ı Kerim’in işaretleri, Hz. Peygamber Efendimizin müjdeleri ve Aziz Hocamızın hedefleri ve projeleri istikametinde, mutlaka ve inşaallah en yakın zamanda gerçekleşecekti. O’nun ruhaniyeti ve şefaati bizimle beraberdi. Erbakan’ın aramızdan çekilişi ve sonraki süreci; zalimlerin ve nankörlerin başında bomba gibi patlayacak mutlu gelişmelere gebeydi.

Allah Bâki’dir, Kur’an hakikattir, davamız mübarek ve daimidir. Sadakatimiz süreklidir.

“Yarın elbet bizim; elbet bizimdir

Gün doğmuş, gün batmış; ebed bizimdir.”

Bu arada, henüz sağlığında, O’nun evine çekilmesi ve artık istirahat etmesi gerektiğini savunanların: “Erbakan görevini tamamlamış, nihai hedefine ulaşmış ve zaferi kazanmıştır” iddiaları yanlıştı ve yanıltıcıydı. Bunun yerine “Hoca, Hakkı hâkim kılmak yolunda her türlü hazırlığını ve programını titizlikle yapmış, üstün bir gayretle çalışmış ve büyük başarılara imza atmıştır.” demek lazımdı.

Evet, Hocamız;

Türkiye’de 41 yıldır çok büyük atılımlar başlatmış, çok önemli değişim ve düzelmelere öncülük yapmıştı. Bu tarihi ve şerefli hizmetlerin bir tanesi bile, bunca emek ve zahmete değer bulunmaktaydı. Erbakan, inançlarından ve yaşam tarzından dolayı yıllarca ezilen ve hor görülen halk kesimlerini diriltip bilinçlendirerek, onların ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alanlarda yeniden etkin ve yetkin olmalarını sağlamış, toplumu; düşürüldükleri aşağılık duygusundan ve başaramama korkusundan kurtarıp, öz güven kazandırmış ve O’nun okulundan ve ekolünden yetişenlerden ikisini Cumhurbaşkanlığa, dördünü Başbakanlığa, onlarcasını Bakanlığa, yüzlercesini Belediye Başkanlığına taşıma mecburiyetinde kalınmıştır.

Ancak; Müslümanların ve mazlumların inancı ve ihtiyacı olan asıl hedefine ve arzuladığı fethe henüz ulaşılmamıştı ama oldukça yaklaşılmıştı. Ve bu talihli gelişmeler inşaallah bundan sonra “O’nun kutlu projeleri ve prensipleri doğrultusunda” yaşanacaktı. Çünkü;

• İsrail çıbanı deşilmeden,

• ABD ve AB’yi güden Siyonist Yahudi Lobileri açıkça deşifre edilip çökertilmeden,

• ABD ve NATO, kesin bir hezimetle yenilip Ortadoğu’dan çekilmeden,

• Barbar Batılılar 2. Yalta anlaşmasına mecbur bırakılıp, bütün yeryüzünde ADİL DÜZEN’e geçilmeden,

• Bugünkü Batı medeniyetinden her yönden üstün ve huzurlu bir İslam-Barış ve Bereket medeniyeti mutlu meyvelerini vermeden;

Va’ad olunan fetih yerine gelmiş ve Erbakan Hoca’mızın hedefine ve hayaline erişilmiş sayılamazdı. Bunlar gerçekleşmeden, Erbakan’ın sağ kalıp sadece Başbakan ve Devlet Başkanı olması bile, hiçbir anlam taşımayacaktı.

Bazı Yahudilerin, dünya hâkimiyetini ele geçirme ve küreselleşme kılıfıyla tüm insanlığı demokrat köleler haline getirip, sömürü saltanatını yerleştirme hedefi olan SİYONİZM’in:

a- Hile ve hıyanet projelerini en iyi bilen ve karşı tedbirler ve haklı sistemler geliştiren,

b- BM, NATO, IMF gibi Deccalizmin dünya çapındaki şeytani şebekelerini ve bunların masonik şubelerini etkisiz bırakacak siyaset ve stratejiler belirleyen ve hayata geçiren,

c- Sadece Müslümanların değil, tüm mazlumların; farklı din, düşünce ve kökenden bütün insanlığın huzur ve hürriyet içinde yaşayacakları adil bir düzenin temel prensiplerini, başarı yöntemlerini ve çarelerini gösteren ERBAKAN Hocamız ve sadık bağlıları dışında; bugün yeryüzünde başka hiçbir hareket ve şahsiyet bulunmamaktadır. Elbette her ülkede İslami ve insani gayretli girişimler, yöresel ve tepkisel gelişmeler vardı; ancak kanser hücreleri gibi insanlık bünyesini saran Siyonizm illetini kökünden kurutacak, yeni ve adil bir dünyayı kuracak kutlu ve evrensel bir oluşuma rastlanmamaktaydı.

Demek ki, Sünnetullah gereği, zafer Milli Görüşçülerin vesilesiyle ortaya konulacaktı. Her şeyin en doğrusunu bilen ve kader planını yürüten Cenab-ı Hak’tı!

“Erbakan’ın hedefleri gerçekleşmiş ve zafere erişilmiştir. Bütün zulüm sistemlerinin çökertilmesi ve Adil Düzen’in yerleştirilmesi yönündeki gayret ve girişimler gereksizdir.” iddiaları:

1- Ya beyin kısırlığı ve bilgi noksanlığından kaynaklanmaktaydı. Böylece gerçekleri saptırma ve mücahid mü’minleri yolundan alıkoyma amaçlıydı.

2- Veya iman pilinin; yani, Allah’ın izniyle Erbakan’ın evrensel programlarının ve sadık bağlılarının, Süper Güçleri yeneceği, yeni adil bir dünya düzeninin inşa edileceği ümidinin iflasıydı.

Yetkilendirme ve görevlendirme konusunda ehliyet ve liyakat ölçüsünü; şartlara ve ihtiyaçlara uygunluk yanında, mevcut duruma ve ortama intibak yeteneğine göre de değerlendirip öyle karar veren ve tabi o konuda yaptığı istişare ve tavsiyelere de riayet eden Hocamız; teknik ve taktik görevlerle, siyasi ve stratejik görevleri de özellikle birbirinden ayırıyordu. Erbakan Hocamızla ilgili:

“Partiyi aile şirketi gibi yönetiyor; hep yakınlarını ve yağcılarını işbaşına getiriyor, layık ve sadık olanları geri plana itiyor” şeklindeki itham ve iddialar ya asılsız ve kasıtlıydı veya verilen hizmet ve etiketlerin stratejik önem ve önceliğini kavrayamamaktan kaynaklanmaktaydı.

Örneğin: “Kendisinin yerine oğlu Fatih Bey’i hazırlıyor” şeklindeki yorum ve yaklaşımların yanlış ve yakıştırma olduğunu, Hocamız defalarca ve açıkça ortaya koymuşlardı. Bunun son örneğini Radikal Gazetesiyle yaptığı röportajda, AKP’lilerin; Allah vergisi olan:

1- Bilgi ve marifet.

2- Tecrübe ve ibret.

3- Hidayet ve imani hassasiyet.

4- Feraset ve fazilet.

5- Dirayet ve cesaret.

6- Şuur ve basiret.

7- Vizyon, ileri görüşlülük ve milli hassasiyet.

Gibi özelliklerden nasipsiz olduklarından, yani avami tabirle “çoluk çocuk” sayıldıklarından ülkeyi selamete çıkaramayacaklarını ve sorunları azdırmaktan başka işe yaramayacaklarını vurguladıktan sonra, kendisine yöneltilen:

“Sizden sonra partinin başına oğlunuz Fatih Bey’i hazırladığınız iddiaları konusunda ne buyuracaksınız?” sorusuna; “NE YANİ, BİR ÇOCUKTAN ALIP, DİĞERİNE Mİ AKTARACAĞIZ?! HAYIR. BU DEDİKODULARIN ASLI ASTARI BULUNMAMAKTADIR!” anlamındaki çarpıcı yanıtı, Hocamızın asla bir hanedanlık ve aile saltanatı peşinde olmadığının ispatıydı.

2 Ocak 2011 tarihli Radikal’de Hoca’nın son röportajındaki ilgili bölüm şöyle aktarılmıştı:

“Bazı sözlerinizden, oğlunuz Fatih Erbakan’a şans tanıyacağınız sanılmıştı?..” sorusunu Hocamız şöyle yanıtlamıştı:

“Evet, Biz talebelerimize şans tanıdık, baktık 8 yıldır yapamadılar. O zaman tekrar idareyi ele almak mecburiyetindeyim. Sizin dediğiniz gibi olsa… İdareyi bir çocuktan alıp, diğer çocuğa verecek değilim.”

Şimdi Aziz Hocamızın vasiyet niteliğindeki bu son sözlerini aktardığımız için bize kızacak olanların, demek ki asıl hıncı ve hesabı Erbakan’laydı… O’nun tespit ve tavsiyelerini hatırlatmamızdan rahatsızlık duyanların, kim olursa olsun bu tavırları, ya anlayış kısırlıklarını veya şeytanlık kasıtlarını yansıtmaktaydı.

Hocamızın çocukları, O’nun yüksek terbiyesi ve himayesi altında yetişmiş, cihat ve itaat ocağında pişmiş olmanın haklı şeref ve faziletini taşımaktaydı. Onlara yakışan, hayat tarzları ve ahlâki davranışları bakımından camiamızın yüz akı olmalarıydı. Ama davamıza ve Hocamızın manevi mirasına aykırı ve nefsi hesaplı çıkışlar yapılırsa, bu da kendi aleyhlerine olacaktı. Bütün bunlara rağmen, Aziz Hocamız, Milli Görüş gibi; Siyonizm’in zulüm sistemini yıkacak ve yeryüzünde Adil Düzen’i kuracak oldukça önemli ve stratejik bu hareketin başına geçecek, bağımsız ve başarılı kararlar verecek kimselerin yüksek bilgi ve birikimine, üstün basiret, dirayet ve deneyimine henüz ulaşmadan, evlatları ve akrabaları dahi olsa, o makama layık bulmamış ve bunu açıklamaktan sakınmamıştı. Çünkü o her yerde ve her meselede; Allah’ın rızasını, Kur’an’ın kurallarını, Hz. Peygamber Aleyhisselamın buyruklarını ve davanın hatırını her şeyin üstünde tutardı. Bize düşen de Hocamızın bu örnek tavrına ve manevi mirasına sahip çıkmak, hissi ve hamasi değil, imani ve vicdani bir duyarlılıkla davranmaktı.

Erbakan Hoca’nın vefat ettiği gün, öğlen sonrası, Amerika’nın borazanı Samanyolu TV spikerinin sunduğu programa katılanlara: “Hoca’nın bu hayalleri için neler söyleyeceksiniz?!” şeklinde, Erbakan’ın “İslam Birliği, D-8’ler girişimi ve faizsiz Adil Düzen projelerini, gereksiz ve geçersiz hayali heves” olarak gösterme seviyesizlikleri…

Taha Akyol’un da bu sorulara karşılık: “Hoca’nın romantik hayalleri” diyerek, çoğu gerçekleşen tarihi atılım ve programları küçümseme ve basite indirgeme yönündeki terbiyesiz tabirleri ve fikir züppelikleri…

Başka bir TV programında, Erbakan Hoca’yı: “Çok yüksek egosu nedeniyle (yani benlik ve bencillik damarıyla kıskanması yüzünden) Recep T. Erdoğan’ı hazmedemediğini… Ve yine “Erbakan da iktidarda iken, eğer Erdoğan gibi çetelerin ve askerlerin üzerine cesaretle gitseymiş, 28 Şubat’ların meydana gelmeyeceğini ve Türkiye’nin bugünkü sıkıntıları çekmeyeceğini” belirtip tam bir Sabataist sünepe tavrı sergileyen Mehmet Barlas’ın gerçekleri ters yüz etmesi;

Hocanın Siyonist odaklara ve şeytanın dostlarına attığı kazığın acısını, kiralık kuklalarının hâlâ unutmadığını gösteriyor ve hepsi AKP şakşakçısı olan bu uşak kafaların ayarını ortaya koyuyordu. Oysa büyük hayaller kuramayanlar, asla büyük hedeflere ulaşamıyordu ve Erbakan sadece Kur’an’a, inancımıza ve insanlığın ihtiyacına tercümanlık yapıyordu. Ama Siyonist odaklara secdeye kapanan ve Amerika’ya tapınan kiralık ruhlar bu gerçekleri kavrayamıyordu!

“Eh, bekleyip görelim, yarınlar ne inkılaplara gebe bulunuyordu!?” (Secde:30)

Emin Çölaşan derin bir kinle şunları kusmakta ve TSK’yı masonik-sabataist kesimin emir eri sanan bir şımarıklıkla şöyle sataşmaktaydı![1]

Ordumuza Helal Olsun!

Necmettin Erbakan’ın cenazesi, Ankara ve İstanbul’da düzenlenen törenlerle kaldırıldı. Benim gözüm, İstanbul’daki törende yer alan görkemli bir çelenge takıldı: “Türk Silahlı Kuvvetleri.”

Erbakan da her fani gibi bir gün ölecekti. Ama Onun ölümü sonrasında Genelkurmay’ın üzüntü bildirisi yayınlayacağını, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin cenaze töreninde, 1. Ordu Komutanı düzeyinde temsil edileceğini, bazı general ve üst rütbeli subaylar tarafından uğurlanacağını, kırk yıl düşünsem aklıma getiremezdim… Demek ki ben çok safmışım! Türkiye’de benim gibi düşünen milyonlarca insanımız da çok safmış! Demek artık devir değişmiş. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu ülkede ömrünü şeriat düzeni kurmak için çalışan bir siyasetçinin ardından saygı gösterileri yapabiliyormuş… Bir düşünün… Erbakan vefat ediyor ve hemen o gün Genelkurmay Başkanı üzüntülerini dile getiren bir mesaj yayınlıyor. Cenaze töreninde Türk ordusunun çelengi!.. Ve aynı törende 1. Ordu Komutanı düzeyinde temsil edilen Türk Silahlı Kuvvetleri! (1. Ordu eski komutanı Çetin Doğan Paşa’nın Silivri cezaevinde kulakları çınlasın.) Devlet töreni olsa, diyecek bir şeyim olmaz.

Demek ki devir değişmiş! Devirle birlikte Türk ordusu da değişmiş! O güvendiğimiz Türk ordusunun başındakiler, Erbakan’ın kişiliğinde şeriat düzeni isteyenlere arka çıkıyor, üzüntülerini bildirilerle dile getirip, cenazeye çelenkler gönderiyor! Yoksa güvendiğimiz dağlara kar mı yağıyor? Galiba öyle! Ya da bu yapılanlar bir siyaset gereği mi?

Sevgili okuyucularım, ben bu olanları anlamaktan vallahi billahi acizim. Belki ben aklımı yitirdim! Ya da Türkiye’de bazı şeyler öylesine hızlı değişti, bazı kişi ve kurumlar da öylesine devşirildi ki, ben anlamakta aciz kalıyorum! Eğer içinizde bu olanları anlayan varsa, lütfen bana mesaj atıp uyarın ki, aymazlığımın farkına varayım!”

Evet Bay Çölaşan, hâlâ anlayamadığın, belki de dile getirmekten sakındığın gerçeği biz söyleyelim: Asker ve sivil kanatta, artık Derin Devlet; masonların ve Sabataist cuntanın elinden çıkmış, Milli ve haysiyetli kadroların eline geçmiş bulunmaktaydı. AKP ise hain ve Siyonist takımın taşeronluğunu yapmaktaydı. Erbakan Hocanın cenaze törenindeki, sizin gibilerin içine oturan o muhteşem manzara; artık dünyanın değiştiğinin ve Erbakan devriminin bir kanıtıydı!.. Ve hayret, İsrail basını ve Batı ülkelerindeki Yahudi medyasıyla Emin Çölaşan gibileri, Erbakan gerçeğine ve O’na gösterilen derin ilgiye, aynı terslik ve tereslikle yaklaşmaktaydı. Bu bir gâvurluk damarıydı!..

Bu gerçeği Sn. Mümtaz Soysal, 2 Mart 2011 tarihli Cumhuriyet’te şöyle açıklamaktaydı:

“Belki kesin olarak söylenebilecek tek yargı, Necmettin Erbakan’ın “yetiştirdikleri” denen şimdiki AKP kadrosunun o görüşten en çok uzaklaşan, hatta ona ters düşen bir topluluk olduğudur… Böyle olduğundan, Milli Görüş’ün ne demek olduğunu anlamak için herhalde en doğru yöntem, güncelliğini sürdüren bazı sorunları teker teker ele alıp, Erbakancı görüşün vaktiyle o soruna nasıl baktığını anımsayarak, karşılaştırmalı bir irdelemeye girişmek olabilir.

Örneğin, Kıbrıs sorunu.

Erbakan, ulusalcı görüşüyle, haklı ve güçlü olduğuna inanılan öyle bir davaya sonuna kadar bağlı kalmış, hatta savaşı göze almakta ısrarcı olmuş değil midir? Denktaş’ı ve yanındakileri dışlayıp, uyduruk bir AB üyeliği vaadi uğruna, o davadan vazgeçmeye hazırlanmış olanlar “Milli Görüşçü” sayılabilirler mi?

Hele AB’ye tam üyelik sorunu.

Erbakan’ın “Hristiyan Kulübü” dediği bir kuruluşa girmek için, Gümrük Birliği’nin iyi pazarlık edilmemiş koşullarına katlanmak ve iğreti bir Avrupalılık uğruna Cumhuriyetin ulus-devlet ilkelerini, etnik açılımlara kurban etmeye kalkışmak Milli Görüş’le bağdaşır mı?” diyerek AKP’nin akrepliklerini ortaya koymaktaydı.

Sabataist Mehmet Barlas bile Sabah’taki köşesinde:

“AKP için örnek Erbakan değil, Özal’dır!”

“AKP’nin bu konuda Özal’ı örnek aldığını düşünüyorum. Erdoğan’ın ve Abdullah Gül’ün RP’yi örnek aldığını söyleyemeyiz. Özal vizyonu daha önemli bir rol oynadı. ‘Dünyaya açılırız ve kendimiz kalırız’ dediler bir bakıma. Dünyaya açılma sürecini komplekssiz olarak ele aldılar” itirafında bulunmaktaydı.

Porno reklamcısı ve AKP yalakası Emre Aköz; “Erbakan’ın mumu, Erdoğan’ın ampulü” başlığında:

“Uzun siyasi kariyerinde Necmettin Erbakan’ın yaptıklarının ve söylediklerinin pek azı benim kafama uydu. İşte o şartlarda Başbakan Erbakan, ışık protestosu için ‘Gulu gulu dansı yapıyorlar’ deme şuursuzluğunu göstermişti… Evet, Erbakan, ‘Refahçı’ olmayanlar tarafından, istemeye istemeye, gönülsüzce, mecburiyetten desteklendi. Ama bugün hâlâ, ‘kadrolara’ bakarak AKP hareketinin Milli Görüş’ün devamı olduğunu sananlar var… Erdoğan’ın, Abdullah Gül’ün, Bülent Arınç’ın, ‘Erbakan’ın talebeleri’ olduğu doğrudur. Ama o kadar!.. Talebe büyüdü, hoca oldu. Milli Görüş’ün yerini Beynelmilel Görüş aldı. Erbakan milli düşündü, yerel hareket etti. AKP ise küresel düşünüp, bölgesel hareket ediyor. Başbakan Erdoğan, Kırgızistan ziyareti sırasında, gazetecilere söylediği birkaç kelimeyle, Erbakancı tutumu (da) yerle bir etmişti. Aynen şöyle demişti Başbakan: ‘Siyonistler şöyle yaptı, böyle yaptı. Sen ne yaptın? Gardını alsana…’ diyerek, Recep T. Erdoğan’ın; Erbakan’ın çizgisinden çıkıp, Amerika’nın hizmetine girdiğini yazmaktaydı.

Yine Okay Gönensin 2 Mart 2011 tarihli Vatan’da; Mürteci miydi, vatansever miydi?” başlıklı yazısında:

“Necmettin Erbakan, hapse girmişti, yurt dışına kaçmak zorunda kalmıştı, partileri kapatılmıştı, başbakanlıktan indirilmişti. Bunların hepsinin arkasında ya doğrudan ya da dolaylı olarak Silahlı Kuvvetler vardı… Silahlı Kuvvetler’in üst düzey komutanlarının Erbakan’ı, ülkeyi irticanın kucağına atacak bir politikacı olarak gördüklerinden kimsenin kuşkusu olmadı. Bir komutan yüzlerine karşı bile hakaret etmişti.

Erbakan’ın vefatının ardından açıklanan Genelkurmay Başkanlığı’nın taziye mesajında; ‘ülkeye yaptığı hizmetler’den söz edilmesi doğrusu beklenmiyordu. Protokol olarak da Genelkurmay Başkanlığı’nın, eski Başbakanlarının vefatının ardından taziye mesajı yayınlama geleneği de bilinmiyordu… Cenazeye 1. Ordu Komutanı’nın katılması, Genelkurmay’ın çelenk göndermesi de fazlasıyla dikkat çekti. O da protokol gereği ise, ‘komutanlar neden Cumhurbaşkanı’nın Cumhuriyet Bayramı davetlerine katılmamaya devam ediyor” sorusu da sorulacaktır.’ diyerek Genelkurmay’ın, insani ve vicdani bir yaklaşımla, hatta milli bir tavırla Erbakan’a taziye mesajı yayınlamasından bile gocunmaktaydı. Radikal’den Hakkı Devrim gibileri ise, Erbakan’a yönelik bu yoğun ilgiden nedense rahatsızlık duymaktaydı!?

Aynı tarihli Vakit yazarı Hasan Karakaya ise Genelkurmay’ın tavrından gıcıklığını ve kışkırtıcılığını şöyle yansıtmaktaydı[2]:

“85 yıllık ömrünü ‘İslam Dâvâsı’ uğrunda harcadığına şahadet ederiz. Erbakan Hoca; Evet ‘yerli’ idi, ‘milli’ idi. Ama aynı zamanda; ‘Devletçi’ idi… Bu yüzden de ‘devlet’le hiç kavga etmedi, ‘devlet aleyhinde’ hiç söz söylemedi. ‘En çok mağdur edildiği’ 28 Şubat sürecinde bile; kendisini iktidardan alaşağı edenler ‘askerler’ olduğu halde, toz kondurmadı ‘asker’lere… Tam aksine; ‘Ordu, bizim gözbebeğimizdir’ dedi. ‘28 Şubatçı askerler’ anlayamadı Onu!.. ‘İç düşman’ gördüler!.. ‘Tehdit’ olarak algıladılar. ASKER, ‘ÖZÜR’ MÜ DİLEDİ?

Aradan geçen ‘14 yıl’ın sonunda ise, ‘tarihin cilvesi’ne bakın ki; Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner’in, yayınladığı ‘taziye mesajı’nda, Erbakan için; ‘Değerli Bilim ve Siyaset Adamı olarak, ülkemize yaptığı büyük hizmetleri daima hatırlanacaktır’ ifadesini kullanması, dünkü cenaze törenine ise 1. Ordu Komutanı Hayri Kıvrıkoğlu’nun katılması, birer ‘özür’ ifadesidir!.. Düşünebiliyor musunuz!? 14 yıl önce ‘Postmodern darbe’ yapan, ‘Demokrasiye balans ayarı yaptık’ diyen asker, bugün Erbakan için ‘taziye mesajı’ yayınlıyor, O’nun ‘cenaze töreni’ne katılıyor. Bir ‘özür’dür bu!.. Bir ‘pişmanlık ifadesi’dir!.. Aynı zamanda, ‘askerdeki zihniyet değişimi’nin de göstergesidir. Ama, tüm bunlar; ‘Postmodern darbe’yi yapan ‘28 Şubat cuntası’nın yargılanması gerektiği gerçeğini değiştirmez…” sözleriyle, TSK’nın en yüksek seviyede Erbakan’ın cenaze merasimine katılımından duyduğu rahatsızlığı açığa vurmaktaydı.

Akşam’dan Oray Eğin bile bunlardan daha tutarlıydı:

“Eğer Erbakan AKP’li olsaydı: Asker siyasetteki yerini korurdu, büyük ihtimalle generaller içeri atılmaz ve kozmik odası basılmazdı… Türk ordusuna ‘Peygamber ocağı’ yaklaşımı geçerli olmaya devam ederdi, kendi topraklarında savaşan bir orduya bir de iç savaş açılmazdı… Her şeyi yabancılara satalım, limanları bile özelleştirelim, Türkiye’de hiç yerli sermaye kalmasın dalgası biraz sekteye uğrardı. ‘Köprüyü bile satarım’ çizgisi Erbakan’dan veto yerdi. Sermayeyle, özellikle de yabancı sermayeyle bu kadar içli dışlı olunmazdı…

‘Yandaş medya’ olmazdı, yandaş medyanın önceliği olmazdı. Uçaklara alınacak gazeteciler daha dengeli seçilirdi, medya Başbakan’ın sevdikleri ve sevmedikleri olarak ikiye ayrılmazdı… Köşe yazarları ‘İşsiz kalır mıyım’ korkusuyla yaşamazdı. Erbakan, bazı insanların kendisini sevip, bazılarının da hiçbir zaman sevmeyeceği gerçeğiyle barışık olunması gerektiğini öğretirdi… Siyasette bilgelik olurdu; böylece akıl tutulmasıyla rasyonalite arasındaki çizgi de netleşirdi… AKP hükümeti hiçbir zaman CHP’li Muharrem İnce’nin; ‘Amerika’dan korktuğunuz kadar Allah’tan korkun’ çıkışına muhatap olmazdı…”[3]

Ve tabi bu çocuk; Erbakan Hoca’nın MSP döneminde ve çoğu sadece 24 milletvekiliyle ortak olduğu koalisyon hükümetlerinde temelini attığı 200’den fazla fabrikanın 70 tanesini bitirip, fiilen işletmeye açtığını ve zaten bu yüzden katıldığı koalisyonların bir yıl sürmeden dış güçler ve masonik çevrelerce yıktırıldığını ya bilmiyordu veya gizliyordu.

Velhâsıl, size göre Erbakan’ın asıl suçu, bize göre ise O’nun onuru: Siyonizm ve emperyalizm karşıtı olmasıydı. Güneş gazetesi bile şu gerçekleri aktarmıştı:

Adil Düzen projesinin asıl tartışma yaratan kısmı, dış politikaya ilişkindi. Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın sözleri; O’nun emperyalist Batı karşıtı bir hareketin lideri olduğunun göstergesiydi. Adil Düzen’in dış politikasında temel ilke şu idi: “Türkiye, Batı’nın ve Amerika’nın uydusu bir ülke halindedir. Türkiye’nin uydu ülke olmaktan çıkıp, İslam dünyasının lideri olan bir ülke konumuna yükselmesi gerekirdi… Erbakan Hoca, Türkiye’nin ekonomik olarak IMF, Dünya Bankası gibi kurumlara bağımlı kaldığı, Türkiye’den elde edilen gelirin, ABD vasıtasıyla dünya Siyonistlerine aktarıldığı kanaatindeydi. Prof. Dr. Necmettin Erbakan, bu durumun değişmesi için; Müslüman Ülkeler Birleşmiş Milletler Teşkilatı, Savunma İşbirliği Teşkilatı, Müslüman Ülkeler Ortak Pazar Birliği, Müslüman Ülkeler Ortak Para Birimi gibi oluşumları hedeflemişti…

Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın, politikaya başladığı yıllardan ölümüne kadar geçen sürede; karşısına aldığı temel güçlerden en birincisi Siyonizm idi. 15 Mayıs 1970’te TBMM’de şöyle demişti: ‘12 yıl içinde 3 bin Ortak Pazar şirketi, Amerika’da Siyonist kapitalistler tarafından satın alındı ve 1969’da bu şirketlerden elde edilen 13 milyar dolar kâr, Amerika’ya transfer edildi. (…) Onların Muharref Tevrat’larındaki inançlarına göre, Kayseri bile İsrail’in Arz-ı Mev’ud planları içindedir. Bu plan, Ortak Pazar’ın diğer hedeflerinden biridir. Ortak Pazar planında ülke topraklarının yabancılar tarafından satın alınmasına izin veriliyor. Bu durumda Siyonistler gelip ülkemizden çok ucuza toprak alabilecekler. Bu da Türkiye’yi İsrail’in bir parçası haline getirecekti…

Ağustos 1980’de, İsrail’in Kudüs’ü kendi başkenti olarak ilan etmesinden sonra, Erbakan Hoca şunları söylemiş ve Morrison Süleyman’ın Mason ve Sabataist Dış Bakanı Hayrettin Erkmen’i gensoru ile koltuğundan etmişti: “Siyonizm bir ahtapottur. Bu ahtapotun sayısız kolları (orduları) vardır. Komünizm onların bir tanesidir, Kapitalizm diğeridir. Masonlar yan kollarıdır. Irkçılık da başka bir koludur. Bugün bunları bilmeksizin hareket edenler, Siyonizm’e hizmet etmekte ve Siyonizm için savaşmaktadır.”

Erbakan bu makalelerini yazdıktan üç hafta sonra, 6 Eylül 1980 tarihinde, kendi önderliğinde Konya’daki meşhur ‘Kudüs Mitingi’ düzenlenmişti ve Erbakan mitinge katılanların ön safında yürümekteydi. 6 gün sonra da 12 Eylül 1980’de Türkiye’de askeri darbe gerçekleşmişti.”

Sonuç olarak: Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak kolaydı. Zor olan Erbakan olmaktı. Ve tabi “Erbakan öldü, Milli Görüş gömüldü” sananlar aldanmaktaydı. Hele bekleyip görelim, yarınlar neler doğuracaktı!? Ve artık Milli Çözüm; Erbakan’ın temellerini attığı tarihi projeler üzerinde yoğunlaşmalıydı…

 

 

Bu makaleyi sesli olarak dinleyebilirsiniz:

{mp3}cumhurbaskaniolmakerbakanolmak{/mp3}

 

 


[1] 2 Mart 2011-Sözcü

[2] 2 Mart 2011 sh:11

[3] 2 Mart 2011 – Akşam – Oray Eğin

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
9 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Süleyman

İmzaya az kaldı
Azîz Erbakan hocamızın hayatını adadığı ve biz sadık talebelerine de hedefimizi açık ve net bir şekilde gösterdigi 2.yaltayi hazırlamaktı. Muhterem hocamızın bütün çalışmalarını bitirip ve en sadık talebisi eliylede inşaAllah tüm dünyaya Erbakan hocamızın imzasının atılacağını günlerin kokusu aliyor ve onun ozelemiyle yanıyoruz. Şunu duyacağımız günleri dört gözle beklemekteyiz doğu akdenizdeki Türkiye karşıtı ulkerin gemileri batırılıp büyük bir hezimete uğramıştır ve israile işgal ettiği bütün Filistin topraklarından ayrılması için 3 gün süre verilmiştir. O gün mazlumlar gülecek hainler ,zalimler hıncından ve hırsın çatlayacak ve yeni bir dönem başlayacak bütün dünyaya Muhterem Erbakan hocamızın imzası atılacak. Allah bu büyük davada ayağımızı sabit kılsın Amin.

Necmettin

“SELAM” OLSUN YURDUMUZ!..
Aziz Hocam sayesinde,meşhur oldunuz
O’na hıyanetle nice,makam kondunuz
Uyuz sırtlan taklit etmiş,Yiğit Arslan’ı
Siyon-piyon sonuz geldi,bitti oynunuz!..

Elçi sıdkla yoğrulmuştur,olmaz hilesi
Erbakan’a havlayana,serttir sillesi
Dava için çile çekmek,mertlik ilkesi
Ağustostan Eylül içre,başlar toyumuz!..

Resul’un izinden çıkmaz,bu kutlu kervan
Gaflet-zillet halin terket,geçiyor devran
İman-cihat yolunu tut,geliyor zaman
Bey’at ini bozma Selam,olsun yurdumuz!..

Erdem Kaya

Elhamdulillah! Elhamdulillah! Elhamdulillah!
ERBAKAN’A SADIKIZ!

Yüzün tecelli-i Rahman, özüne hayran
Tüm ehli vicdan ilmine, sözüne hayran
Şeytaniler pek düşman ya, izine hayran
Gemileri yakışına, kurban olduğum…

Gariplere çok şefkatli, zalime çetin
Gafile cahile halim, haine metin
Siyonizm’e o net tavrın, mertlik izzetin
Cesur yumruk sıkışına, kurban olduğum…

Muhterem muttaki insan, yüksek bir zahit
Hakiki Mü’min müstakim, gerçek muvahhit
Yılmaz yamulmaz tebliğci, örnek mücahit
O mert ve sert çıkışına, kurban olduğum…

Hak batıl, doğru yanlışı; senden öğrendik
Hakta sabit dik tarzına, ne de imrendik
Davandaki münafıktan, hepten iğrendik
Gözaltından bakışına, kurban olduğum…

Baş oldu iftira atan, münafık maraz
Hesapları sorulacak, bu ne kin garaz
İstismarcın çoktur Hocam, sadıkların az
O kaşları yıkışına, kurban olduğum…

Helal kazanıp harcadı, o her kuruşu
Hedefini hiç şaşmadı, nokta vuruşu
Aziz heybetli endamı, asil duruşu
Yapısına nakışına, kurban olduğum…

Taklitci bilgiç takımı, etse de sitem
“Adil Düzen” hazırladı, ihtiyaç istem
İslam’a ilme dayalı, orjinal sistem
Bülbül gibi şakışına, kurban olduğum…

İslam’ın bayraktarıydı, Hak tercümanı
O Mehdiyet mimarıydı, ümmet gümanı
Ayet hadis, akıl bilim; hep argümanı
Milli rozet takışına, kurban olduğum…

Ya Rabb, kâinatta dönen, kader çarkındır
Milli Çözüm Hak yolunda, zafer yakındır
Davan hedefe varacak, şeref hakkındır
Ey kalbime akışına, kurban olduğum…

N.Gündüz

Sabır ve gayret
Erbakan’ı en iyi tanıyan,anlayan ve yeryüzünde O’nu temsil eden , davasını her şeyin önünde tutan . Muhterem Ahmet Akgül Hocamız bu gayret ve cesaretlerini şimdilik anlamak istemeselerde takdir edilen gerçekleşecektir. Ve Hak yerini bulacaktır.
Güç ve kuvvet sahibi Cenab-ı Haktır düsturuna inanmış kimseler ümitsizlik ve korkuyu yenmişlerdir.
Erbakan düşmanlığı yapanları korku sarmış. Bayram yakındır İnşallah.

Kemal Serkan

Kolay Olan Alışkanlık, Zor Olan İBADETTİR!.. (Üstad Ahmet AKGÜL)
Bende ERBAKANCIYIM demek, ERBAKAN’I severim severdim demek, toplantılarına çok gittim demek kolaydı, ZOR OLAN Erbakan hocamızın projelerini öğretilerini hak hakim olsun insanlık huzur bulsun diye hayat iman ve cihattır düsturunu kendisine amaç edinmiş olmak, bu amaç uğrunda konferans – paneller-söyleşilerle anlatmak, radyo ve tv proğramlarına katılıp anlatmak, makaleler şiirler yoluyla Allah’ın Resulullah’ın , gelmiş geçmiş tüm elçilerin ve ERBAKAN’ın yoluna katkıda bulunmak, meali kerim hazırlamak , kitaplar yazmak yoluyla hakkın hakimiyeti konusunda beden çürütmek, bu uğurda malıyla ve canıyla hiç usanmadan yorulmadan yeter artık demeden cihat etmektir ZOR OLAN!…..
Faizci düzenin kaldırılması yıkılması için gayret göstermektir ZOR OLAN!…
Kumarın kaldırılması, zinanın suç olmasının sağlanması, içkinin kaldırılması uğrunda çene yormaktır ZOR OLAN…
Ahlaksızlığın ve porno sitelerinin ortadan kaldırılması için proje sunmaktır ZOR OLAN…
Tarımın hayvancılığın sanayinin kısacası üretim ekonomisine geçmek gerektiği ve o konuda projeler hazırlamaktır ZOR OLAN….
İnsanlığın problemlerine çözüm üretecek gerekli içtihatları ortaya koymaktır ZOR OLAN…
Yolsuzlukların israfın ortadan kaldırılması için çaba sarfetmektir ZOR OLAN… Abd, Ab ve İsrail gibi insanlığın kanını emenlerin hizaya getirilmesini anlatmak ve o yolda çaba harcamaktır ZOR OLAN….
Erbakan’ın Sadık talebesi olan, Erbakan’ın öğretileri hususunda uzman olmuş kavramış ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZI ülkemizin başına getirip Adil Düzen’i uygulaması için çaba sarfetmektir bu ülkeye en büyük hizmet. …

Milli Çözüm ehli ve hassaten Ahmet AKGÜL Hocamız bu zor olanı icra etmekte olduğunu görmemek körlük olur.
Rabbim gücünüzü artırsın elinizi bırakmasın amacınıza en kısa zamanda ulaştırsın!… Rabbim sağlık ve afiyet lütfeylesin …!

Üstad Ahmet AKGÜL Hocamızın bir hikmetli sözüyle bitirmek istiyorum:
[b]”Kolay olan alışkanlık, zor olan ibadettir!..”[/b]

Saygılarımla

Osman Nuri

ERBAKAN’I İSMİNİ VE YAPTIĞI HİZMETLERİ İLE İSTİSMAR ETMEK KOLAYDI, ZOR OLAN MİLLİ ÇÖZÜM VE ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZ GİBİ ERBAKAN HOCAMIZIN ADİL DÜZEN PROJELERİNİ ÜLKE ÜLKE,İL İL ,İLÇE İLÇE, KÖY KÖY, MAHALLE MAHALLE MAHALLE ANLATIP HAYATA HAKİM KILMA GA
Günümüzde ülke insanlığının sağcısı solcusu şucusu bucusu tarafından toplumun neredeyse her kesimi tarafından sözde ‘’ERBAKAN İYİ İNSANDI , KIYMETİNİ BİLEMEMİŞİZ, MEKANI CENNET OLSUN’’, gibi iyi dileklerini iletir olması ama ne hikmetse yine işbirlikçi hükümetleri desteklemesi bu sözlerin istismardan öteye gitmediğinin göstergesidir.

Milli Çözüm’ün ‘’Hakkın hatırı âlîdir; hiçbir hatıra fedâ edilmez’’ düşüncesi ve kaidesiyle yani ALLAHÇA VE ERBAKANCA hareket ettiğini, Erbakan’ın Projelerine ve Öğretilerine sahip çıktığını ve o yolda bedenini ve kafasını yorduğunu anlamak isteyenler, MİLLİ ÇÖZÜM’E her ay kaç mahkeme açıldığını, kaç kişi tarafından tehdit edildiğini, kaç kişi tarafından telefonlarla olsun teknolojik cihazlarla olsun takip ve dinlemeye varasıya kadar her türlü baskı ve zorlamalara bakılsa yeterli olacaktır.
Milli Çözüm her konuda ve her eyleminde Erbakanca düşünerek olayları okuyan ve gereğini yerine getirdiği için hakkında yüzlerce mahkeme açılmakta, korkutulmaya, sindirilmeye bu vesileyle hakikatlerin üzerini örttürmeye çalışmak için her türlü baskı ve zorlama hem iktidarca hem de toplumun her katmanındaki düşüncesiz işbirlikçi olaylara Allahça ve Erbakanca bakamayan kimselerce yerilmekte yerdirilmekte ancak her ne yapsalarda emellerine ulaşamamakta oldukları için kudurmakta olduklarını görmemek elde değil.

Hala iktidar partisi ve muhalefet partili kimselerce ülke insanlığının kanını emen sömüren faizci düzeni ortadan kaldırma konusunda olsun, iflas etmiş ahlak konusunda olsun, dış politikadaki onursuz tablolar olsun, ….. ne bir doğru projeleri savunmakta ve uygulamaktalar ne de öyle bir dertleri gayeleri hedefleri bulunmaktadır. Hepsi AB’ci, ABD’ci, İSRAİL’ci, Milli ve Bağımsız bir proje üretemeyişleri, faizsiz bir sistem için hiçbir çalışmalarının olmaması, bitme noktasına gelmiş ahlak konusunda hiçbir çaba ve projelerinin olmaması, İsrail ile normalleşme anlaşmasından hiç birinin rahatsız olmaması, …….vb. sayın sayabildiğiniz ölçüde!… Ama gerçek manada MİLLİ ÇÖZÜM harici bu insanlığın kurtuluşuna vesile olmak için gecesini gündüzüne, insanlığa ERBAKANCA düşünmeyi aşılamaya çalışan onun öğretilerini ve projelerini anlamayı anlatmayı ve hayata hakim kılmayı hedefleyen ikinci bir kurum ekip parti cemaat tarikat vs. yok malaesef.

Dolayısıyla ERBAKAN’I İSMİNİ VE YAPTIĞI HİZMETLERİ İLE İSTİSMAR ETMEK KOLAYDI, [b]ZOR OLAN[/b] MİLLİ ÇÖZÜM VE ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZ GİBİ ERBAKAN HOCAMIZIN ADİL DÜZEN PROJELERİNİ ÜLKE ÜLKE,İL İL ,İLÇE İLÇE, KÖY KÖY, MAHALLE MAHALLE MAHALLE ANLATIP HAYATA HAKİM KILMA GAYRETİ GÖSTERMEK , ÖĞRETİLERİNE SAHİP ÇIKIP ve UYGULAMAK YOLUNDA, MALVE CAN BAŞ FEDA ETMEKTİ!…

Mus ab

Erbakan Hocamızın partisinde oturmak-mirasını sahiplenmek kolaydı; ZOR OLAN MİLLİ ÇÖZÜM GİBİ HER DAİM ERBAKAN HOCAMIZIN DAVASINI SAVUNMAK ve O’na ATILAN İFTİRALARA GEREKEN CEVABI VERMEKTİ!
Milli Çözüm’ün Aziz Erbakan Hocamıza karşı yapılan sayısız iftiraların istisnasız her birine cevap vererek; gerçekleri ortaya çıkarmış iftiracıları pişman etmiştir. Ne acı bir gerçek ki; Erbakan Hocamızın makamında oturup imkan ve fırsatlarında yararlananlar, mirası sayesinde parti-vakıf kurup taraftar-makam-imkan elde edenler neredeyse istinasız Aziz Erbakan Hocamıza karşı yapılan bu haksız-ahlaksız-bayağı iftiraların hiç birine cevap verme vecibelerini yerine getirmemiş bu talihsiz tavırlarıyla iftiracıları cesaretlendirmişlerdir.
Milli Çözüm’ün cevap verdiği, diğerlerin sustuğu Aziz Erbakan Hocamıza karşı yapılan sayısız iftiralardan sadece bir kısmı!
AKP’nin, Aziz Erbakan Hocamıza yaptığı İftiralarına ve gayri milli hamlelerine cevap [1]
Oğuzhan Asiltürk iftiracısının Aziz Erbakan Hocamıza itirafları ve cevapları [2]
Haydarbaş Maşasının Aziz Erbakan Hocamıza yaptığı iftirasına cevap [3]
Bekaroğlunun Aziz Erbakan Hocamıza yaptığı iftirasına cevap [4]
Kayıp Trilyonla gündeme gelen iftiralara cevaplar [5]
Fatih Altaylı zırvasının Aziz Erbakan Hocamıza iftirasına cevap [6]
İlhan Selçuk gibi sahte sosyalist ve Kemalistin, Aziz Erbakan Hocamıza yaptığı iftirasına cevap [7]
Aziz Erbakan Hocamıza “Bosna Paraları” üzerinden atılan iftiralara cevaplar [8]
Feto’nün Erbakan düşmanlığına vatana düşmanlığına cevap [9]
Dilipak’ın Erbakan Hocamıza olan karşıtlığına ve çarpık anlayışına cevap [10]
Kadir Mısıroğlu’nun Erbakan Hocamıza olan karşıtlığına ve çarpık anlayışına cevap [11]
Zaman gazetesinin Erbakan Hocamıza attığı her iftirasına cevap [12]
Zübbeli’nin Aziz Erbakan Hocamıza yaptığı iftiraya ve cevap [13]
Haspa’lı Numan’ın Erbakan Hocamıza iftiralarına ve çarpık anlayışına cevap [14]
Şamil Tayyar’ın Erbakan-Milli Görüş Düşmanlığına cevap [15]
Şevket Kazan’ın Şirret İftiraları ve cevapları [16]
Prof. Yaftalı ve anlama özürlü Osman Özsoy’un Erbakan Hocamıza yaptığı iftiraya cevap [17]
Kanal Fırat’ın Erbakan Hocamıza yapılan iftiraya karşı talihsiz tavrına cevap [18]
Şevki Yılmaz gibi şetanilerin Erbakan Hocamıza-Milli Görüş’e yaptığı hıyanetine cevap [19]
Bülent Arıcın’ın Erbakan Hocamıza-Milli Görüş’e karşı yaptığı münafıklıklarına cevap [20]
Soner Yalçın’ın Erbakan Hocamıza-Milli Görüş’e yaptığı küstahlığa cevap[21]

[1] http://www.millicozum.com
[2]https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/iftiranin-hedefleri-ve-sebepleri
[3]https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/rahmetli-erbakana-satasan-haydar-bas-kimlerin-masasiydi-dp1
[4]https://www.millicozum.com/mc/mart-2018/kayip-trilyon-teranesi-ve-sutu-bozuklarin-teresligi
[5]https://www.millicozum.com/mc/mart-2018/kayip-trilyon-teranesi-ve-sutu-bozuklarin-teresligi
[6]https://www.millicozum.com/mc/mart-2018/kayip-trilyon-teranesi-ve-sutu-bozuklarin-teresligi
[7]https://www.millicozum.com/mc/mart-2018/kayip-trilyon-teranesi-ve-sutu-bozuklarin-teresligi
[8]https://www.millicozum.com/mc/mart-2018/kayip-trilyon-teranesi-ve-sutu-bozuklarin-teresligi
[9]www.millicozum.com
[10]https://www.millicozum.com/mc/aralik-2014/misiroglu-bunakligi-dilipakin-kaypakligi
[11]https://www.millicozum.com/mc/aralik-2014/misiroglu-bunakligi-dilipakin-kaypakligi
[12]www.millicozum.com
[13] https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/cubbelinin-terbiyesizligi-ve-erbakan-hocanin-edep-dersi-dp1
[14]https://www.millicozum.com/mc/ekim-2009/bir-numan-var-bu-numandan-iceri

Harun AKGÜL

ADİL DÜZEN ADIM ADIM KURULACAK SİYONİZM KUDURACAK
Siyonizmin en büyük korkusu olan Erbakan hocamız ve Erbakan hocamızın şeytanın saltanatını yıkıp, mazlumlara ve tüm insanlığa kurtuluş kapısını açacak olan Adil Düzen Projeleri artık adım adım uygulamaya geçecek ve tüm dünya bu hakikat karşısında şaşkınlığını gizleyemeyecek. O günler çok yakındır inşallah.

Necmiye topcu

Tarihe ismin altın harflerle yazılacak ey kutlu lider muhterem hocam ERBAKAN
Şu gerçeği asla unutmamalıdır
( bir insan parti başkanı veya başbakan olabilir ama inkilap lideri olmak kolay deyildir””
1. siyonizmi ve onun dünya çapındaki çok çeşitli ve dehşetli kurun ve kurallarını ve emperyalizmin gizli açık planlarını bilmeyen ve karşı tedbirleri beceremeyen

2bütün insanlığı kulatacak ve kurtaracak adil düzen projelerini hazırlamaya ve uygulamaya aklı yetmeyen

3 içten ve dıştan gelecek her türlü tahrik ve tahribe
karşı gerekli ve yeterli ekonomik askeri siyasi ve ilmi gücü organizeyi hazır edemeyen Bir kimsenin bu şartlarda milli görüşün başına geçmeye heveslenmesi ta olayın zorluğunu kavrayamadığından veya sadece baş olma sevdasına kapıldığındandır
Bir arabayı sürmek ayrı şey onu imal ve icat etmek ise ayrı şeydir
İşte. Biz arabayı imal edene. Biat ettik
ERBAKAN hocamız gibi bir lidere sahip olmak
Bizim en büyük şansımız ve şerefimizdir

Ama ne var ki insanların çoğunun fıtratıdır emrine girebileceği bir başkan değil keyfince istismar edebileceği bir insan istemektedir!!!
Evet haktan ayrılan hayırdan mahrum edilenler
Adil düzen kurulacaktır zafer yakındır ve zafer inananlarındır

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
9
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx