Farklı sahalarda ve kıyasıya sürdürülen yeni bir Milli Mücadele ortamında; hamiyet ve haysiyet sahibi Atatürkçülerle, dürüst ve dengeli dindar kesimler arasında samimi ve seviyeli bir diyalog ve dayanışmaya en çok ihtiyaç duyulduğu bir sırada, karşılıklı yanlış anlamalardan ve önyargılardan kurtulmamıza, kendi çapımızda yardımcı olmak niyet ve gayretiyle “Bizim Atatürk” kitabını yayınladık. Türkiye’nin her yerindeki öğretim üyelerinden, hukuk çevrelerinden, emekli generallerden, okuyan, yazan ve araştıran kimselerden, umduğumuzdan daha yoğun ve olumlu tepkiler aldık. Kitabın yeni baskısında dikkate alacağımız; daha açıklayıcı bilgi ve belgelere ulaşmamız konusunda yapılan; tenkit ve tekliflerden de oldukça yararlandık.
Bu arada “Kendi nefsi heves ve hedefleri doğrultusunda hayal üretmek” cinsinden, Üstat Bediüzzaman’a sahip çıkıyor görüntüsüyle, aslında istismara ve bizi karalamaya yönelik bazı yazılarla da karşılaştık.
Yerel Elaziz gazetesinde: “Bediüzzaman’ın Hz. İsa olduğunu, “Yeni Said” diye bilinen 40 yaşından sonra yazdıklarında ve yaptıklarında hiçbir kusur bulunmadığını, artık “Bediüzzaman şu konuda yanılmıştır, hata yapmıştır diyenlerin hidayetinin kararacağını” savunan ve bu saplantılarını “Mutlak Hakikat” sanan zavallılara soralım:
- 1- Bütün sağlam Hadis ve haberlerde, Hz. İsa’nın gelip Deccalizmi ve zulüm düzenini devireceği, yeni bir adalet ve saadet Medeniyetini yerleştirip öyle öleceği bildirilmektedir. Oysa Üstat Bediüzzaman’ın vefatından 45 sene geçmesine rağmen hala insanlık ve İslam dünyası siyonizmin esaret ve zilleti altında kıvranmaktadır!?
- 2- Eğer Atatürk sizin ima ve iddia ettiğiniz gibi “İslam Deccalı ve Süfyan” yani din düşmanı ve vatan haini şeytani bir insan ise; Harun Yahya ismiyle yazdığına inandığınız Zatın; Atatürk’ü: “İmanlı bir komutan ve örnek bir Milli Kahraman” olarak tanıtmasına ne kılıf uydurulacaktır? Yoksa Harun Yahya’nın da mı hidayeti kararmıştır?
- 3- “Bütün dünya Müslümanları, Allah’ın son Peygamberi Hz. Muhammed’in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmelidir. Tüm Müslümanlar Hz. Muhammedi örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamiyet’in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmelidir. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler.”[1]
İfadelerini esas alan Harun Yahya “Hz. Muhammedi överek onu kendisine örnek alan Atatürk, Hz. Muhammed’in Peygamberliğine kesin olarak İman etmiştir.” Demekte ve Şemsettin Günaltay’dan şunları nakletmektedir: Atatürk’e göre; “Büyük bir inkılâp yaratan Hz. Muhammed’e karşı beslenen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri ve esasları korumakla tecelli edebilir.”[2]
“Bu derece Milliyetçi duygular taşıyan ve son derece dindar, mukaddesata bu kadar yürekten bağlı olan, vatanı ve bayrağı uğruna tüm hayatını ortaya koyan, yaşamı boyunca milletinin mutluluğu için çalışan, aile kurumunun kutsiyetini savunan, böyle bir kişinin materyalist ve ateist olamayacağı ortadadır”[3] diyen Harun Yahya, sizin ifadenizle Süfyan gibi bir din düşmanını, Müslümanlara ne diye “dindar bir kahraman” olarak tanıtmakta ve toplumu aldatmaktadır!?
- 4- Saadet Partisi kongresinden sonra Anıtkabire gidilip, özel deftere “Onun büyük ve bağımsız Türkiye hedefini gerçekleştireceklerini” yazarak ve siyonizme meydan okuyarak gösterilen tavrın anlamı ve amacı niye hesaba katılmamaktadır? Bu ne hazımsızlık, bu ne saygısızlıktır!…
- 5- Bediüzzaman Hz. leri:
- a- Sultan Abdülhamid’i müstebid (zorba ve baskıcı) zannedip şiddetle muhalefet etmesi, hatta Abdülhamid’in kendisini akıl hastanesine göndermesi.[4]
- b- İttihat ve Terakki Fırkası gibi bir Yahudi şebekesine kapılıp taraftarlık göstermesi[5] örneği, “eski Said” döneminde ve “Siyaset yoluyla dine hizmet gayesiyle” yaptığı bazı girişimlerdeki iltibas (karıştırma) ve kusurları, bir nevi İçtihat hatasıdır ve elbette Onun hüsnü niyeti ve dini hamiyeti yüzünden kendisine sevap kazandıracak şeylerdir. Ama birer hatadır. Yeni Said döneminde de ve özellikle ara sıra karıştığı siyasi teşvik ve tercihlerinde, isabetli ve itidalli davranamadığı ve o yüzden nurcuların da uzun yıllar aynı hatadan kurtulamadığı, ama elbette iyi niyet ve hizmet kastıyla yaptığı bazı girişimleri de vardır.
Örneğin:
Atatürk’ü tabulaştırmak, Türkiye’yi Amerika’nın hurda çöplüğü yapmak, orduyu her yönden zayıflatmak, Dini serbestlik diye ılımlı ve siyonizmle uyumlu bir İslam anlayışını yaygınlaştırmak için dış Siyonist güçler ve sebataist çevrelerce iktidara taşınan…
28 Ağustos 1958 de İsrail Başbakanı David Ben Gurion, Dışişleri Bakanı Golda Meir, Dışişleri müsteşarı Şimon peres ve Ezer Veisman’ı Ankara’da Başbakanlık konağında, kendisi gibi sabataistlerin damadı Fatin Rüştü Zorlu, Dışişleri sekreteri Melih Esenbel ile birlikte gizlice ağırlayıp talimatlar alan…[6]
Ve İdamı öncesi yassı adaya getirilen imamın dini telkin duasını bile tekrarlamayan[7] Devrik Başbakan için “İslamiyet’in bir kahramanı olan Adnan Menderes gibi dindarlar…”[8] Şeklindeki hüsnü zanlarında ve Demokratlara aşırı taraftarlık ve iltifatlarında da yanılmıştır. Bu yüzden nurcular da uzun yıllar Menderesin devamıdır diye masonik partilerin tuzağına kapılmıştır. Hatta İslamiyet’e ciddi taraftar Dâhiliye Vekili Namık Gedik’i görmek hatırına”[9] diye övgüler yağdırdığı bu adam, Hz. Üstadın ağır hasta olarak gittiği Urfa’dan derhal çıkarılmasını emredecek; Valinin: “Halk galeyana gelip ayaklanır” sözleri üzerine: “Öyle ise Belediyenin çöp arabasına koyup o şekilde şehirden çıkarın. Bundan kimse şüphelenmez” diye bağıracaktır.
Ama kısa bir müddet sonra 27 Mayıs ihtilalinde kendisi Ankara Emniyet binasından atılıp intihar edecek ve naşı çöp arabasıyla taşınacaktır.
Hatta Hz. Üstat Yeni Said döneminde ve Kastamonu’da bulunduğu süreçte yazdığı “İnna Eateyna” sırrında: “12-13 sene sonra İslamiyet’e darbe vuranların başlarında öyle müthiş bir patlayış olacak ki kıyamete kadar unutulmayacak” mealindeki İstihrac-ı cifri çok geniş bir dairede olduğu halde; nur müjdesi sırrının aksine olarak; dar bir dairede ve hususi bir hükümette tatbik etmek suretiyle, fikrim o geniş daireyi ihata edemeyerek, o hakikatin suretini değiştirmiş…” (Kastamonu Lahikası 27.Mektup Ehemmiyetli, fakat bir derece mahremdir) diyerek, bazı işaret ve beşaretleri karıştırdığını ve bu kusur ve karıştırmalarından dolayı manevi sıkıntılara uğradığını, kendileri de itiraf ve ifade buyurmaktadır.
Menderes Hükümetinin, binlerce askerimizin bir hiç uğruna Kore’ye gönderilmesi ve telef edilmesi kararını desteklemesi de Üstadın yanılgıları arasındadır.
Ama siz peşinen Bediüzzaman’ı Hz. İsa kabul edip Peygamber sayarsanız… Ve daha ileri gidip “O yanılmışsa Hz. Peygamber de yanılmıştır” gibi fasit bir kıyas yaparsanız; işte böylesine batıl kanaatlere varmanız kaçınılmazdır. Kaldı ki Bediüzzaman’ın Yeni Said dönemi, yalan yanlış yazdığınız gibi 40 değil, 51 yaşında başlamaktadır. Çünkü doğumu 1873… Yeni Said başlangıcı ise 1924 olmaktadır.
Hz. Üstadın ” Risale-i Nur talebelerinden bir kısım kardeşlerimin benim haddimin çok fevkindeki hüsnü zanlarını ve ifratlarını tadil etmek (düzeltmek) için ihtar edilen (kalbime hatırlatılan) bir muhaveredir (karşılıklı konuşma) diye başladığı bir mektubunda:
Ahmet Ziyaedini Gümüşhanevi Hz. lerini çok yücelten kardeşi Molla Abdullah’a söylediği gibi:
“Siz Bediüzzaman’ın hakikatini değil, ona giydirdiğiniz hayali seviyorsunuz!”[10]
Kaldı ki Risale-i Nur Külliyatı:
- 1- İman, İbadet ve İslam ahlakıyla ilgili ilhamat nevinden olan kısım
- 2- Birtakım kişilerle ve ara sıra karıştığı siyasetle ilgili kendi şahsi kanaat ve tahminlerini, hatta bazı talebelerinin ve sevenlerinin mektup, rüya ve şiirlerini ihtiva eden kısım olarak farklıdır.
Hem gazetenizin 3. Sayfasında: Soner Yalçın’ın Efendi Kitabının güçlü ve güvenilir Milli Derin Devlet tarafından hazırlanıp halkın istifadesine sunulduğuna ve sağlam bir kaynak olduğuna imada bulunacaksınız… Hem de aynı kitapta sabataistlerin damadı ve Siyonistlerin adamı olduğu açıklanan Adnan Menderes’e “İslam kahramanı” diyen bir zatın asla yanılmayacağını savunacaksınız!…
Hem Harun Yahya ismini Hz. Mehdi’nin kullandığına ve o kitapları bizzat yazdığına inanacaksınız… Hem de kalkıp Harun Yahya’nın hakkında on tane kitap çıkardığı ve ” İmanlı bir komutan ve Milli kahraman” diye tanıttığı Atatürk için “Süfyan, İslam deccalı” gibi sıfatlar kullanacaksınız!…
İşte bütün bunlar; tezattır, şaşkınlıktır. Kendi “vehim”lerinizi vahiy yerine koymak… Tahmin ve tahayyüllerinizi tahkiki ilim diye satmak… Okuyup araştırmadan, düşünüp tartışmadan, her konuda karnınızdan konuşup ortalığı kokuşturmak… Nefsi dürtü ve duygularınızı ve kulaktan dolma bilgi ve duyumlarınızı “Mutlak doğru”lar diye sunmak, sapıklıktır…
“Onların çoğu zandan başkasına uyuyor değildir. Hâlbuki kesinlikle zan; asla Hak ve hakikate eriştirmeyecektir. Şüphesiz Allah onların yaptıklarını bilendir.”[11]
“Onlar, sadece zanna tabi olurlar ve o zan ile yalan uydururlar.”[12] Ayetleri kendi zanlarını hakikatin mizanı sayanları uyarmaktadır.
“Bize yakın duruyor, Bizden uzak düşüyor” gibi ifadelerle, kendinizi hikmet ve hakikatin yegâne kaynağı, hidayet ve inayetin tek sigortası” görme safsatasından kurtulmadıkça, doğru düşünmeniz ve isabetli karar vermeniz imkânsızdır.
- Yurdumuzun barbar batılılarca işgali sırasında ve mütareke yıllarında; istila kuvvetlerine şiddetle ve cesaretle karşı çıkıp direnen ve Milli Mücadeleye ve Atatürk’ün Ankara Hükümetine taraftarlık gösteren[13]
- Anadolu hareketine karşı İngilizlerin dayatmasıyla Damat Ferit Hükümetinin, Şeyhülislam Dürrizade imzasıyla yayınladığı “Bunlar İsyan etmiştir. Öldürülmeleri gerekir” fetvasını “Müslüman halkı Kuvay-ı Milliye aleyhine kışkırttığı” için kabul etmeyen, Ankara Müftüsü Rıfat Börekçinin fetvasını destekleyen[14] ve “Zıt kavramlar yer değiştirmiştir; Zulme adalet, Cihada isyan, esarete ise hürriyet adı verilmiştir” diyerek Atatürk’ün başlattığı Milli Mücadeleyi cihat ve hürriyet hareketi kabul eden
- “Ankara’da mevcut 200 mebustan 163 mebusun imzası ile 150 bin lira, o zaman paranın kıymetli vaktinde aynı Üniversite (Üstadın Van’da kurmayı tasarladığı Medresetüz zehra) için vermeyi kabul ve imza ettiler. Mustafa Kemalde içinde idi.”[15] diyerek Atatürk’ün ve Ankara Hükümetinin, kendisinin hayırlı teşebbüslerine destek verdiğini dile getiren Bediüzzaman’la Atatürk arasında bazı konularda yanlış anlaşılmaların olabildiğini söylemek, acaba birtakım kimseleri niye böylesine huysuzlaştırmaktadır?
- Atatürk’e “Süfyan” diyerek, O’nu kendi dinsizliklerine ve Zulüm düzenlerine maske yapan masonik ve münafık çevrelerin… Türkiye’yi AB’ye sokarak sömürgeleştirmek ve Globalleşme bahanesiyle ABD güdümünde köleleştirmek isteyen “Küresel Çete”nin ekmeğine yağ sürmek yerine,
Harun Yahya’nın haklı ve hayırlı bakış açısıyla yaklaşıp, aynı hikmet ve hedefleri paylaşmamız, niye bazılarının huzurunu kaçırmaktadır?
Oysa Bediüzzaman Hazretleri, bizim bazı tespit ve tahlillerimizle haşa, küçülmeyecek, sizin peygamber göstermenizle de yücelmeyecek kadar muhterem ve müstesna bir şahsiyettir.
Üstelik Bediüzzaman Atatürk’e ilişilmemesi gerektiğini söylemektedir:
“Beni Ankara’ya istediler, gittim. Gidişatları benim ihtiyarlık hissiyatıma uygun gelmedi. “Bizimle beraber çalış” dediler.
“Yeni Said öteki dünyaya çalışmak istiyor. Sizinle beraber çalışamaz. Fakat size de ilişmez” cevabını verdim.
Evet, ilişmedim, hatta ilişenlere de iştirak ve meyil değil, belki teessüf ettim. (Mustafa Kemal’in aleyhine çalışanları asla hoş görmedim) Çünkü İslam Milliyetçiliğinin gelenekleri lehinde yararlanılabilir. (Atatürk gibi) acip, (hayret verici) bir askeri dehayı (maalesef benim sert tepkilerim) bir derece bu ananelerin aleyhine dönmesine bir vesile oldu.
Evet, ben, özellikle reisicumhurda muannit (inatçı ve kararlı) bir deha hissettim ve (kendi kendime söz verip) dedim:
“Bu dehayı kuşkulandırıp İslami ananelerin aleyhine çevirmek caiz değildir.” Onun için elimden geldiği kadar dünyalarından çekildim ve karışmadım.”[16]
Şimdi soruyoruz, Üstadın bu çok açık ve net tavsiyelerine rağmen, O’nun sırtından Atatürk düşmanlığını istismara kalkışanlar, kimlerin keyfini getirmiştir?
Artık Kemalizm’in bittiğini ve terk edilmesi gerektiğini söyleyen ama Fetullah Gülene yardım edip Bediüzzaman sempozyumları düzenleyen, CIA Ortadoğu şefi ve Siyonist Yahudi stratejisti ve AKP destekçisi Graham Fuller gibi hannas (insi şeytan) lar, hangi amacı gütmektedir?
“Risale-i Nur’un sadeleştirilmesine bile izin verilmemiştir” iddianız da geçersizdir. Çünkü Harun Yahya eserlerinde ve Gülay Pınarbaşı Milli Gazetede, Risale-i Nurdan alıntılarını hep sadeleştirilmiş olarak vermektedir.
Kaldı ki biz, hiç kimsenin Ahiretteki durumunu ve Allahın katındaki konumunu tartışıyor değiliz. Haddimizi biliriz… Allah kullarını cennete veya cehenneme koyarken, hâşâ bizim keyfimize ve kanaatimize göre hareket etmeyecektir.
Elaziz Gazetesinin sadece “Zan ve Yalan”a dayanarak yorum yaptığına, kendi kuruntularını ve hayal kurgularını hakikat sandığına çok net diğer bir örnek de, aynı sayının 3. sayfasında yer alan “Osman Yumakoğulları”nın “Elazizi şikâyet” meselesidir.
Oysa bu olayın müsebbibi de muhatabı da, Milli Çözüm Yazarı, İstanbul SP İl Yönetim kurulu üyesi ve eski Sultanbeyli ilçe Başkanı Selman Yücel Bey’dir.
Milli Çözüm’ü şikâyete gidilmiş ve onun yazdıkları konu edilmiştir. Münafık ve müfterilerin hep yaptığı gibi Elaziz gazetesi de bizimmiş gibi gösterilmeye çalışılmış, ama kabul görmemiş ve gündeme bile getirilmemiştir.
Verilen Mesaj da bizzat ve İsmen Milli Çözüm ekibinedir ve Selman Beyin şahsında bizlere iletilmiş ve baş-göz üstüne kabul edilmiştir.
İşte yalan ve hayal üzerine, han hamam kuranların ve bu yalan yanlış duyumlara dayanarak nice yorumlar uyduranların acınacak halleri…
[1] Nedim Senbai / Atatürk. A.Ü. Dil, Tarih ve Coğrafya yayınları / Sh. 102 / Baskı:1979
[2] Harun Yahya. / Gerçek Atatürkçülük / Sh. 49-50 / Baskı:2001
[3] Harun Yahya Gerçek Atatürkçülük Sh.52 Baskı 2001
[4] Bak. Risale-i Nur Külliyatı / Nesil Yayınları / 1. Cilt sh. 1021 13. Şua
[5] 1. cilt Sh.1080 14. Şua
[6] Bak. Efendi / S.Yalçın / 8. Baskı Sh.492
[7] Efendi Sh.554
[8] Risale-i Nur / Nesil Yay. / Cilt 2 Sh.1882 27. Mektup
[9] Külliyat C.2 Sh.1909 Emirdağ Lahikası
[10] Bak. 27. Mektup
[11] Yunus:36
[12] Enam:116
[13] Külliyat Nesil Yay. 1. Cilt Sh:1080- Başbakanlığa mektup
[14] Bak. Bediüzzamanın hayatı. Yeğeni Abdurrahman Nursi Sh. 106-107 Piran yay. İst
[15] Emirdağ Lahikası 27. Mektup
[16] Said Nursi Tarihçe-i Hayat. Eskişehir Hayatı

CÜBBELİ AHMET “BEL’AM”CIK’I VE MAHMUT EFENDİ YAKINLARINA UYARI!
FETULLAH GÜLEN DOSYASI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den, FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR!
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN ERBAKAN’A İFTİRALARI
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
Yahudi kucağında keramet satan O ırzı kırık, sahte; ermişe lanet! Hem parsel parsel elden; giderken…
Ve bekleyin göreceksiniz, Kur’an’ın İsrâ Suresi 4-7 ayetlerinde haber verildiği gibi, İslam coğrafyasının çıbanbaşı ve…
BUGÜN "HAMAS"SIZ KURULMAK İSTENEN BİR GAZZE VAR. O HAMAS VAR YA O HAMAS AZİZ ERBAKAN…
Atatürkçülük adına uydurulan Kemalizm sizi kurtarmaya yetecek mi? “Bugünün Türkiyesi’nde, AKP hükümeti ve yandaşlarının hemen…
Siyonist Merkezler, Türkiye için yeni bir izm arayışlarına başlamışlardı 40 sene önce diyebiliriz... Hatırlayınız Üstad…
A'raf 2 (Bu Kur’an öyle) Bir Kitap'tır ki Onunla (insanları) uyarman için ve mü'minlere bir…
Bil ilimsiz, irfansız; yol yok ümrana Ya Kur’an’a uyarız, ya da buhrana İslamsız bütün yollar,…
"...Kula kulluğu bozan, cumhuriyettir İslam’a uygun nizam, çün hürriyettir..." Ne güzel mısralar! İşte aydın olmak…
AHZAP SURESİ 67. AYETİ KERİME TAM DA BU KİMSELERDEN BAHSETMEKTE. LANET OLSUN KAFİR VE ZALİM…
İmam Gazali'nin Nasihatül Mülük (Hükümdarlık Ahlakı) adlı eserinde Yöneticilere yaptığı uyarılardan birisi de şöyledir: "Kalbinde…