Zaman Gazetesinin sevilip sayılan ve okunan yazarlarından Tamer Korkmaz, Amerika aleyhindeki yazı ve yorumlarından vazgeçmediği ve bu konudaki uyarıları gözetmediği için gazeteden mecburen ayrıldı.
Yani Diyalogcu Moon Tarikatına ve Siyonist ABD tanrısına karşı koyup bir nevi dinden çıktığı için afaroza mı uğramıştı?!
İşin enteresanı, doğrudan Amerikancı Zaman’dan ayrılıp, dolaylı Amerikancı Yeni Şafak’a transfer olmasıydı. Öyle ki, bu Yeni Şafak ta; Zaman, Bugün ve Yeniçağ gibi, -korkularından mı, unuttuklarından mı, yoksa gıcık aldıklarından mı bilinmez- Müslümanların Hicri yılını bile kutlayamamışlardı!?..
Şakird Kardeşlere duyrulur!
Bundan yaklaşık bir ay önce, Tamer Korkmaz’ın Zaman gazetesinden ayrılacağını yazdığımızda, posta adresimize inanılmaz mailler yağmaya başladı. Hakaret içeren mailler. Gönderilen e-postaların içeriğini ne bizim yazmaya, ne de sizin okumaya terbiyeniz müsaade etmez. En nazikleri bile, bizi “Yalancılıkla”, “iftiracılıkla”, “Zaman’ı kıskanmakla”, “Çamur atmakla”, hatta “Onursuzlukla” suçladı.
Hoşgörü ve Diyalog bayrağını elinden bırakmayan ve her kesime Hoşgörü(!) gösteren bu arkadaşların, neden bir yazı karşısında bu kadar hoşgörüsüz olabildiğine doğrusu aklımız ermedi.
Sonuçta Korkmaz, Zaman’dan resmen ayrıldı. Yeni Şafak’ta yazmaya başladı.
Bir ay sonra biz haklı çıktık.
Bu yüzden gelen mailleri aynen sahiplerine iade ediyoruz.[1]
Tamer Korkmaz Zaman Gazetesi ayrılığının iç yüzü, hangi sırları saklıyordu?
Zaman okurlarının bir çoğu tarafından, geleceğin en iyi yazarlarından biri olarak gösterilen Tamer Korkmaz uzun zamandır köşesinde yazmıyordu.
Bu durum Ekrem Dumanlı’nın Zaman Gazetesi’nde yazdığı köşe yazısında açıklığa kavuştu.
Ekrem Dumanlı; “bir yazara veda” başlıklı yazısında Tamer Korkmaz’a veda ediyordu:
“Tamer Korkmaz bu gazetede uzun süre çalıştı, yazı yazdı. Vaktiyle yayın mutfağında da görev yaptı. Gün geldi, yurtdışına gönderildi, gün geldi danışman gibi de çalıştı. Hayırlısı. Bu gün için arkadaşımızla yollarımız resmen ayrılmış oldu. Umarım herkes için hayırlısı budur. Hiç kimse ayrılık olsun istemez; ancak gazetecilikte -tıpkı hayatın her cephesinde olduğu gibi- bu tür ayrılıklar var. Uzun yıllar bünyemizde değişik görevler yapmış Korkmaz’a şu ana kadar verdiği hizmetlerden dolayı teşekkür ediyorum. Allah bundan sonra çalışacağı gazetede yardımcısı olsun, kalemine tertemiz ilhamlar bağışlasın.”
Tamer Korkmaz Zaman Gazetesi’nin geleceğe yönelik en güvendiği yazarlardan biriydi, peki niye kovuldu?
Cemaat üst yönetimi de öyle görüyordu ki; Tamer Korkmaz’ı ‘dil öğrensin’ ve ‘kendisini geliştirsin’ diye 2 yıl Amerika’ya gönderiliyordu!…
Ama sonra Zaman ile Tamer Korkmaz’ın arası açıldı.
Önce yazı yazdığı sayfa değiştirildi. Çok okunan üçüncü sayfadan, yorum sayfasına kaydırıldı. Yorum sayfasında da yazıları giderek alt sütunlara indirildi. Sonra yazıları eksildi ve yazmamaya başladı ve bugün ayrılığı deklare edildi.
Oysa Zaman’ın en çok okunan yazarlarından biriydi.
Odatv.com olarak açıklıyoruz: Tamer Korkmaz Zaman Gazetesi’nedn kendi isteğiyle ayrılmadı. Noter kanalıyla Zaman ile ilişkisini kesildiği kendisine bildirildi. Yani bir anlamda kovuldu.
Tamer Korkmaz ayrılığının nedeni ile ilgili hiç kimseye konuşmuyordu. Şu an değerlendirme yaptığını daha sonra açıklama yapacağını dile getiriyordu.
Bize ulaşan iddialara göre ayrılığının sırrının son haftalardaki yazılarında saklı bulunuyordu.
Ayrılmadan önceki son bir haftalık yazılarının başlıkları ise şöyle:
“PKK silahlarının üzerinde U.S.A. yazıyor” “Ankara’dan Sam Amca’ya:
“Madem öyle gel böyle”
“Washington’a posta koyma”
“İnceldiği yerden kopsun”
Şimdi soruyoruz, Tamer Korkmaz Fetullah Gülen’in yaşadığı ülkeyi bu kadar ağır eleştirdiği için mi Zaman’dan (mekândan ve makamdan) kovuldu?
İşte son yazılarındaki bazı cesaretli ve gerçekçi tespitleri ve soru işaretleri:
“PKK silahlarının üzerinde U.S.A. yazıyor”du…
Gabar’da devriye gezen komando timimiz pusuya düşürüldü ve 13 askerimiz şehit oldu: Acımız çok büyük…
Teröristler geçen hafta da Şırnak’ın Beşağaç köyü yakınında 12 sivili katletmişlerdi…
Peş peşe gelen bu hain saldırılarla Güneydoğu’da teröre yeniden ivme kazandırılmak isteniyor…
Hatırlayınız, Cumhurbaşkanlığı seçim süreci devam ederken PKK terörü birdenbire tırmandırılmıştı: Hemen her gün hepimizi can evinden vuran haberlerle sarsılmış; iki ay içinde 100’e yakın şehit vermiştik…
Türkiye’ye kurulan bu tuzak, PKK terörünü kullanan “NATO Kalıntıları”nın eseriydi…
Bakınız -Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları üç gün önce eşleriyle birlikte şehit aileleri ve Güneydoğu gazilerinin yakınlarıyla birlikte iftar yaptılar…
O iftarda askerle millet gözyaşları içinde kucaklaştı…
Devletle milletin barışması yolunda çok kıymetli yeni bir buluşmaydı; “4. Kolordu Komutanlığı Eşref Akıncı Kışlası”ndaki bu iftar yemeği…
İşte son terörist saldırıyla bir anlamda bu kucaklaşmaya da ateş etmiş oldular…
Yaşadığımız bütün büyük acılara rağmen şu temel hususu asla unutmamamız gerekir: Türkiye’yi gittiği hayati yoldan döndürmek kesinlikle mümkün değil…
23 yıllık PKK terörünün arkasındaki devasa yapılanmayı devreden çıkarmış bir Ankara var, artık: Dolayısıyla “NATO Kalıntıları”nın kurduğu bu hain tuzakların da sonu yakın!
Her PKK saldırısında hemen “sınır ötesi harekât” tan söz ediliyor. Sonuncusunda da benzer manşetler atıldı: “Sınır aşılır bu hesap sorulur” diye…
Ne var ki, “topyekûn sınır ötesi harekât” sorunu çözmez. Asıl bela, asıl “üretim” içeride! O sistematik cerahat temizlenmedikçe sınır ötesi operasyonlarla “kurgusal terörü” ortadan kaldırmayı başaramayız…
ABD subaylarının askerî helikopterlerle düzenli olarak Kandil Dağı’na gidip teröristlerle toplantılar yaptığı yaklaşık bir ay önce İngiliz Daily Telegraph gazetesinde deşifre edilmişti…
(Ağustos sonunda, Pentagon ABD silahlarının PKK’ya gittiğini itiraf etmişti.)
Temmuz başında ise PKK’nın Irak’taki kampından kaçarak Şırnak’ta teslim olan dört terörist ABD’nin Kandil’de PKK’ya silah verdiğini açıklamışlardı…
Bütün bu saydıklarımız PKK terörünün arkasında konulan malum sistematik desteğin kırıntı denilebilecek seviyedeki yansımaları…
Kuzey Irak’taki ABD-PKK ilişkisinin izi sürüldüğünde asıl kumpasın topraklarımızın içinde icra edildiği ortaya çıkıyor!”[2]
İnceldiği yerden kopsun! diyordu!…
Bunca zamandır başımızın üzerinde “Sam Amca’nın Kılıcı” olarak sallandırılan “Ermeni Soykırımı” tasarısı bırakınız Temsilciler Meclisi’nden geçsin; böylelikle ABD Kongresi’nin görüşü haline gelsin…
Gayet açık söylüyorum: İnceldiği yerden kopsun!
Herkes rahatlasın, eteğindeki taşı döksün…
Tasarının Dış İlişkiler Komitesi’nde onaylanması üzerine içeride çokları enseyi karartmış vaziyette…
Ankara-Washington Hattı’ndaki gerçek resmin-büyük kırılmanın farkında olmayanlar/görmeyenler ya da görmek istemeyenler haliyle Türkiye’nin elindeki “büyük kozlar”ın ne anlama geldiğini de algılamaktan uzak kalacaklardır…
“Ankara, İncirlik Üssü’nü kapatabilir. Tasarıyı geçirip ayağımıza ateş etmeyelim” diyen kim? Washington yönetimi!
ABD Dışişleri Bakanı Rice neden döne döne Türkiye’ye muhtaç olduklarını vurguluyor? Ermeni tasarısı geçerse, Washington İncirlik’i unutmak zorunda kalacak: “Irak’a lojistik destek” de büyük yara almış olacak… Ankara’nın Washington’a çekebileceği hareketler elbette bunlarla sınırlı değil…
Tasarı geçip de gerilim tırmanırsa, ABD “bugüne kadar hiç olmadığı biçimde” Türkiye tarafından zor durumda bırakılabilir! Ankara’nın elinde “başka büyük kozlar” var. Türkiye bu kozları kullanmaktan çekinmeyecektir. Kademeli olarak kullanacaktır… Ayrıca, tasarının geçmesi çuval hadisesinde olduğu gibi (hatta ondan da fazla) fevkalade “aksi tesir” yapacaktır.
‘Sivil Anayasa’ çalışmaları savsaklandığı takdirde “Kullandığı silahların üzerinde U.S.A yazan” PKK terörü güncel amacına ulaşmış olur!”[3] (Bu son cümleyle önceki diklenmeler tezat mıdır, yoksa yeni bir tuzak mıdır? M.Ç.)
“Ankara’dan Sam Amca’ya: Madem Öyle Gel Böyle!” Havası atıyordu!
“Ermeni Soykırımı” tasarısı, şimdiye kadar Sam Amca’nın Ankara’nın üzerinde kılıç gibi sallandırdığı, “hizaya getirici” bir baskı unsuruydu. Washington, Ankara’yı tasarıyı göstererek korkutur, ardından perde arkasında alacağını alıp yoluna devam ederdi…
Ama artık kazın ayağı öyle değil: Köprülerin altından neredeyse Atlantik Okyanusu kadar su aktı…
Beyaz Saray, “Ermeni tasarısını çakarsak Ankara da tutar İncirlik’i kapatabilir” diye ciddi biçimde endişeleniyor…
Bu kaygıyı en son İngiliz Financial Times gazetesi dile getirdi: Washington yönetiminin, İncirlik’in kapatılması durumunda Irak’taki askerlerinin çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalacağını öngördüğünden söz etti…
(İncirlik Üssü’nün ABD için ne denli önemli olduğu malum: ABD Hava Kuvvetleri’nin internet sitesinde geçen yılın kasım ayında yayınlanan bir yazıda İncirlik Üssü’nün Irak’taki Amerikan askerlerinin hayatını kolaylaştırmakta oynadığı başat rol anlatılıyordu.)
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Dan Fried, 15 Mart’ta Temsilciler Meclisi’nin Dışişleri komitesinde düzenlenen bir toplantıda konuşmuş ve “Ermeni tasarısı geçerse Türk hava sahasını unutun! Ankara, İncirlik’i kapatabilir” uyarısını yapmıştı…
Türkçesi, artık Washington Ankara’dan çekiniyor!
Diyelim ki, Sam Amca gözünü kararttı ve Ermeni tasarısı Amerikan Kongresi’nden geçti…
Böyle bir durumda sanılanın aksine kaybeden biz olmayız; ABD olur!
O vakit Türkiye’nin eline harikulade bir fırsat geçecektir. Ankara Washington’a ne kadar büyük bir yanlış yaptığını göstermek isteyecektir, haliyle…
Bakınız, şu kadarını söyleyeyim: Ankara’nın elindeki “büyük kozlar” sadece İncirlik Üssü’nü kapatmakla sınırlı değil!
Tasarıyı geçirirlerse “El mi yaman, yoksa Sam Amca mı” hep birlikte görürüz…”[4]
[1] 04.01.2008 / Kulis Ankara / Milli Gazete
[2] 09.20.2007 / Tamer Korkmaz / Zaman
[3] 12.10.2007 / Tamer Korkmaz / Zaman
[4] 10.10.2007 / Tamer Korkmaz / Zaman

CÜBBELİ AHMET “BEL’AM”CIK’I VE MAHMUT EFENDİ YAKINLARINA UYARI!
FETULLAH GÜLEN DOSYASI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den, FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR!
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN ERBAKAN’A İFTİRALARI
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
Yahudi kucağında keramet satan O ırzı kırık, sahte; ermişe lanet! Hem parsel parsel elden; giderken…
Ve bekleyin göreceksiniz, Kur’an’ın İsrâ Suresi 4-7 ayetlerinde haber verildiği gibi, İslam coğrafyasının çıbanbaşı ve…
BUGÜN "HAMAS"SIZ KURULMAK İSTENEN BİR GAZZE VAR. O HAMAS VAR YA O HAMAS AZİZ ERBAKAN…
Atatürkçülük adına uydurulan Kemalizm sizi kurtarmaya yetecek mi? “Bugünün Türkiyesi’nde, AKP hükümeti ve yandaşlarının hemen…
Siyonist Merkezler, Türkiye için yeni bir izm arayışlarına başlamışlardı 40 sene önce diyebiliriz... Hatırlayınız Üstad…
A'raf 2 (Bu Kur’an öyle) Bir Kitap'tır ki Onunla (insanları) uyarman için ve mü'minlere bir…
Bil ilimsiz, irfansız; yol yok ümrana Ya Kur’an’a uyarız, ya da buhrana İslamsız bütün yollar,…
"...Kula kulluğu bozan, cumhuriyettir İslam’a uygun nizam, çün hürriyettir..." Ne güzel mısralar! İşte aydın olmak…
AHZAP SURESİ 67. AYETİ KERİME TAM DA BU KİMSELERDEN BAHSETMEKTE. LANET OLSUN KAFİR VE ZALİM…
İmam Gazali'nin Nasihatül Mülük (Hükümdarlık Ahlakı) adlı eserinde Yöneticilere yaptığı uyarılardan birisi de şöyledir: "Kalbinde…