Bugün : 521
Dün : 47232
Bu ay : 47753
Geçen ay : 1284993
Toplam : 45736567
IP'niz : 216.73.216.151
ŞÜKÜR Kİ KAPINDA, KITMİR’İN OLDUM!..
Nefsani gururum, onurum kırdım
Erbakan Hocam’la, hikmetle doldum…
Kâfire haine, Hakkı haykırdım
Elli yıl kapında, Kıtmir’in1 oldum
Ne buldumsa Sana, kullukta buldum…
Gün oldu daraldım, kati2 zorlandım
Suçlandım dışlandım, nice horlandım
Kömürdüm tutuşup, yandım korlandım
Direnip dayandım, Rabbime kuldum
Efendim kapında, Kıtmir’in oldum…
Va’dine güvendim, mahrum eyleme
Bir ömür bekledim, mahzun eyleme
Zafer hasretiyle, dilhun3 eyleme
Yaşım ilerledi, sararıp soldum
Allah’ım kapında, Kıtmir’in oldum…
Hiç umut kesmedim, düşsem şaşkına
İmanım çağladı, döndü taşkına
Sadık Milli Çözüm, dostlar aşkına
Zalimlere duvar, mazluma koldum
Ey Dost divanında, Kıtmir’in oldum…
Ey Dost Hak müjdenle, hayra umuttum
Kur’an ışık; vicdan, terazi tuttum
Resul rehberimdi, Tağut4 unuttum
İslam yolcusuydum, ne sağ ne soldum
İlahi kapında, Kıtmir’in oldum…
Öyle sevindir ki, ruhlar şevklensin5
Mücahit müstakim, kullar zevklensin
Adil Düzen ile, dünya renklensin
Şükredip diyeyim: “Aradım buldum!”
Ey Dost davan için, Kıtmir’in oldum…
Siyonizm halklara, örüyor çorap
İşbirlikçi yüzünden, ülkeler harap
Bu sefer eli boş, gönderme Ya Rab
Hep bağrımı deldim, saçımı yoldum
Bunca yıl kapında, Kıtmir’in oldum…
Uğrunda katlandım, mihnet6 zahmete
Gayri eriştir Dost, zafer rahmete
Lütfu kerem eyle, kulun Ahmet’e
İsrafta cimriydim, hayırda boldum
Şükür ki kapında, Kıtmir’in oldum…
- Kıtmir: Ashab-ı Kehf’in sadık köpeği.
- Kati: Katiyyen, kesinlikle, çok şiddetli.
- Dilhun: İçi kan ağlayan.
- Tağut: Bâtıl sistemler, barbar yöneticiler.
- Şevk: Sevinip neşelenmek, coşkuyla hareketlenmek.
- Mihnet: Eziyet, dert, musibet.
“Zafer inanlarindir ve zafer Çok yakindir”
“Vermek istemese allah istemek vermezdi”
Yakın olan zafer, (tek) isteyene verilecek ve mazlumlar Çok yakında gülecek insaallah
Şiirde, Rabbimize kul olmanın şartı Hakkı haykırmak olduğu ve bu yolda nice zorluklara katlanmak gerektiği veciz bir şekilde ifade ediliyor. Rabbimizin vadine olan inancımız tam; zaferi mutlaka verecek. Ama zaferi görme arzusu da içimizden gelen büyük bir arzu.
“…Va’dine güvendim, mahrum eyleme
Bir ömür bekledim, mahzun eyleme
Zafer hasretiyle, dilhun eyleme…”
El Amin…
” İman zirvesine ulaştırana binler yıl kıtmirlik yapsam da azdır.
Özüme hak aşkı bulaştırana hürmet ikram etmek vicdanen farzdır. “
Şahidiz Hocam. Şahidiz Hocam. Şahidiz Hocam.
ALLAHIN İZNİ VE İNAYETİTLE İNŞALLAH, DECCAL NETANYAHUYU GEBERTECEK, İSRAİLİ YERLEBİR EDİP HARİTADAN SİLECEK, SİYONİZMİN TÜM SİSTEMLERİNİ ETKİSİZ HALE GETİREREK BÜTÜN İNSANLIĞIN HUZUR MUTLLUK VE SAADETİNİN TEK İLACI OLAN ADİL DÜZENE DAYALI YENİ BİR DÜNYAYI DA O SADAKAT TİMSALİ KURACAKTIR. RABBİM BİZLERİ O’NA SIKI SAĞLAM YOL ARKADAŞLARI OLMAYI NASİP EYLESİN AMİN.
AZİZ ERBAKAN HOCAMIZ 1980 YILINDA SÖYLEDİKLERİ AŞAĞIDAKİ SÖZ TAM DA ŞİİRDE ANLATILAN SEBEPLERDEN DOLAYIDIR VE DİĞER SÖYLEDİKLERİ GİBİ MUTLAKA GERÇEKLEŞECEKTİR.
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki:
TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU;
Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması,
Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması
ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!”
Prof. Dr. Necmettin Erbakan
(TRT Basın Toplantısı, Yazarlar soruyor – Nisan 1980)
Rabbimizin Verdiğin Nimetlere ve Va’ad Ettiklerine Hamd Olsun..
Yıllarca Erbakan Hocamızın dizinin dibinde olan yüzlerce insan,
Milli Görüş partilerinde;
Bakanlık, milletvekilliği, belediye başkanlığı ve üst düzey yöneticilik yapmış isimler..
Bakın şimdi neredeler?
Büyük çoğunluğu savrulup gittiler. Neden?
Bakmak ile görmek farklıdır!
Muhabbet ile meveddet farklıdır.
Sadakat ile ihanet arasında ince bir çizgi vardır.
Evet bugün Milli Çözüm olmasaydı, Rabbimiz bizlere Üstad Ahmet Akgül Hocamız ile tanıştırmamış ve kalplerimizi ısıtmamış olsaydı?
En iyi ihtimalle, iktidarın yedek lastiği olanların peşinde olacaktık.
Yani, Erbakan Hocamızın buyurdukları gibi; “namaz kılan Yahudi kölesi” olmaktan kurtulamayacaktık.
Milli Çözüm’cüler, Allah’ın rızasına ve cennetin fethine taliptirler. Evet cihadın maksadı, bizlerin amacının %99’u ahiret yatırımıdır Elhamdülillah.
Ancak Rabbimiz sadakat ehline dünyada da güzellikler va’ad etmiş.
Sadakatın ihanetten üstün olduğunu yakında ispatlayacaktır.
Sünnetullah gereği, zalim ve hainlerin dünyada ki azabını “sadakat ehli mü’minleri zafere eriştirmekle” vereceğini takdir buyurmuştur.
Dünyada bizlere, cennet huzurunu tattıran, Rabbimize şükürler olsun.
Sadakat ehli olmanın en büyük şeref olduğunu bizlere öğretmek için, ömrünü hiçe sayarak bizleri, bizden daha çok düşünen üstadımızdan Allah razı olsun..
Rabbim önce vicdanlarımızı sonra ayaklarımızı kaydırmasın İnşaAllah. (Amin)
Bizce Ahmet Akgül demek; Hayırla anılabilecek en güzel sözlerden biri demektir!
Bizce Ahmet Akgül demek; Allah’a aralanan ve Hakkı arayanlara yol açan bir kapı demektir!
Bizce Ahmet Akgül demek; Ruhumuza düşen en güzel cemre demektir!
Bizce Ahmet Akgül demek; Kalbimizde huzur, dilimizde dua demektir!
Bizce Ahmet Akgül demek; Bir umuda sımsıkı sarılabilmek demektir!
Bizce Ahmet Akgül demek; Sabrederken, sabretmeye de sabretmek demektir!
Bizce Ahmet Akgül demek; Görmeden sevmenin okulu demektir!
Bizce Ahmet Akgül demek; İçerisi ateş gibi yanarken, zahiri buz gibi dimdik durabilmek demektir!
Bizce Ahmet Akgül demek; Daralan ve bunalan göğse dolan inşirah demektir!
Bizce Ahmet Akgül demek; Bizim içimizdeki bilinmeyen odalarımızın anahtarı demektir!
Öyle sevindir ki, ruhlar şevklensin
Mücahit müstakim, kullar zevklensin
Adil Düzen ile, dünya renklensin
Şükredip diyeyim: “Aradım buldum!”
Ey Dost davan için, Kıtmir’in oldum…
Bu dizeler adeta Adil Düzen’in zafer şarkıları gibi. Kalabalıkların şevke söylediği marşlar gibi olmuş. Adil Düzen’in olmadığı dünyada tek rengin kan kırmızısı olduğuna sürekli şahit olmaktayız. Filistin’den Sudan’a dünyanın her bölgesi kan ağlamakta insanlık bu zalim siyonizmin boyunduruğu altında inim inim inlemektedir. Adil Düzen davası için kıtmir olmayı Allah bizlere de nasip etsin. Çünkü bu insanlığın en şerefli davasıdır….
Üstad Ahmet Akgül sayesinde nefsi hesaplarımızla Erbakan’ın bürokratı olmayı değil, O’nun davasına saldırıldığında davasını ve manevi mirasını koruyan, davasına hizmet eden Erbakan Kıtmıri olmayı şeref saymayı, Kıtmirlik makamının en yüce makam olduğunu öğrendik Elhamdulillah.
Ahmet Hocamız her zaman hak davanın sahibinin Erbakan olduğunu vurgulamış ve Adil Düzen kurduğumuzda, dünya üzerinde kirli siyonist bulutlar dağıldığında dünyaya Erbakan mührünün görüneceğine ve bizlerin sevabından nasipleneceğimize her zaman vurgu yapmıştır Elhamdulillah.
Ve yine Üstadımız bizlere her zaman haddimizi bilmemizi öğretmiştir Elhamdulillah.
Haddi aşanlardan olmak, kendinden vehmetmek ne büyük bedbahtlıktır.
Bizim bildiğimiz ve takip edip öğrendiğimiz kadarıyla, tam 60 yıldır; imani ve Kur’ani çizgisinden, İslami istikametinden… Muhterem Hacı Haydar Efendi’nin tasavvufi disiplininden… Aziz Erbakan Hocamızın izinden ve partilerinden… İnsani hedeflerinden ve vicdani kanaatinden… Manevi cesaret ve ciddiyetinden; Allah’ın hidayet ve inayetiyle asla şaşmamış, Hak’tan caymamış, kutlu gayesinden ve gayretinden asla yılmamış… Teklif edilen çok cazip siyasi makamlara ve dünyevi imkânlara asla kulak asmamış, sade ve vakur yaşamını hiç elden bırakmamış, hatta farklı ve aykırı partililer ve kesimler arasında ve ortak değerler etrafında Milli birlik ve dirlik eksenli bir Milli Mutabakat arayışından hiç yorulmamış, bilgin ve mücahit bir insan tanıyoruz; Üstad Ahmet Akgül…
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/ahmet-akgulun-son-elli-yildaki-carpici-saptamalari-ve-aci-sonuclari/
Ashabı Kehf in Kıtmir i Cennet le ödüllendirilir de; Ahir zamanda, yeryüzündeki tüm mazlumların ve tüm insanlığın barış içerisinde özgürleşerek insan haklarına sahip bir şekilde yaşayabileceği ADİL DÜZEN savunucularına Rabbimiz hem dünyada hem ukbada neler lutfetmez ki…🤲🤲🤲
Kıtmir’in en büyük özelliği sadakatidir. Kuru sadakat gösterecem derken, bir de bakarsın ki asıl en önemli özelliğini unutu verir, oda sahibine saldırana, kötü konuşup hakaret edene gerekli yerde gerektiği şekilde cevabını vermesidir (ürmesidir). Sahibine ürene, ürmeyene kıtmir mi denilir, bunuda bize en layıkıyla nasıl yapılması gerektiğini Milli Çözüm öğretmektedir.
Biliriz başka gidecek kapı yok kovsanda, dövsende, sövsende, sevsende ayırma kapından, kıtmirliğe kabul et, mahrum etme yolundan layık olmak haddimize değil nankörlerden eyleme yeter.
Şair ne güzel demiş.
“İman zirvesine ulaştırana binler yıl kıtmirlik yapsam da azdır.
Özüme hak aşkı bulaştırana hürmet ikram etmek vicdanen farzdır.
Din dava Sadıkı dinar konuşmaz. Özü halis balsa asla kokuşmaz.
Nefs ilahlaşınca kimseyi şirk koşmaz. İlla benim. Benden başkası yok.
Benlik güden adam her tavrı nazdı.”