DEPREM DUASI VE SORUMLULUKLARIMIZ
DEPREM DUASI VE SORUMLULUKLARIMIZ
6 Şubat gece sabaha karşı, merkez üssü KAHRAMANMARAŞ Pazarcık olan ve 11 ilde ve ilçelerinde büyük tahribata ve acı kayıplara yol açan bir deprem felaketi yaşadık. GAZİANTEP, ADANA, OSMANİYE, HATAY, ADIYAMAN, MALATYA, ELAZIĞ, DİYARBAKIR ve ŞANLIURFA illerimizde ve bunlara bağlı ilçelerimizdeki deprem felaketinde yitirdiğimiz bütün canlarımıza rahmet, mağfiret ve cennet diliyoruz… Hastalarımıza acil şifalar diliyoruz… Hâlâ enkaz altında kalan mağdurlarımıza bir an evvel ulaşılmasını ve sağlıklarına kavuşmalarını bekliyoruz. Ve işte manevi huzur ve İlahi nur olsun diye, Milli Çözüm Dergisi Konya Hanım Komisyonlarımızca okunan Kur’an-ı Kerim hatmini ve Meal-i Şerifini, vefat eden canlarımızın, hastalarımızın, enkaz altında kalanlarımızın ve tüm mağdur ve mahzun halkımızın ruhaniyetlerine hediye ediyoruz, Sen onlara ulaştır ve bu acıların aşılmasını kolaylaştır Allah’ım!..
Bu ağır kış şartlarında, hâlâ devam eden sarsıntılar karşısında evlerinde oturamayan, dışarıda kurtarma çalışmalarına katılan, çadırlarda ve barakalarda barınmaya uğraşan acılı ve sıkıntılı vatandaşlarımıza metanet ve dirayet, sağlık ve afiyet, gayret ve muvaffakiyet lütfeyle Allah’ım!..
Bugünler yardımlaşma ve dayanışma günleridir… Bu günler paylaşma ve imdada koşma günleridir… Bugünler duaya sarılma ve Allah’a sığınma günleridir… Bizlere; Milli birlik ve dirliğimize, imani ve insani görevlerimize uygun bir sorumluluk bilinci lütfeyle Ya Rabbi!..
Bu gibi felaketler ve musibetler; hem imtihanımızdır, hem de ihmalkârlık ve hatalarımızın sonuçlarıdır. Rabbimiz Rum: 41’de şöyle buyurmaktadır:
ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِي النَّاسِ لِيُذ۪يقَهُمْ بَعْضَ الَّذ۪ي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
“İnsanların kendi ellerinin kazandığı (tahribat ve talanlarının yol açmasıyla, doğal ve sosyal yapıyı bozmaları) dolayısıyla, karada ve denizde (nice) fesat (bozulma) ortaya çıktı (çıkacaktır). Umulur ki, (fesatlık ve fırsatçılık yapıp doğayı tahribattan) dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını (felaket ve musibet olarak) kendilerine tattırmaktadır. [Not: Bu yüzden deprem ve sel gibi çeşitli afetler ve felaketler yaşanmaktadır. Faiz ve rant ekonomisi de emek ve üretime dayalı doğal ve doğru iktisadi hayatı temelinden bozmakta ve hayatı yozlaştırmaktadır.]”
Kur’an-ı Kerim Şura: 30’da şöyle uyarmaktadır:
وَمَٓا اَصَابَكُمْ مِنْ مُص۪يبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ اَيْد۪يكُمْ وَيَعْفُوا عَنْ كَث۪يرٍۜ
“Size isabet eden (sıkıntı, sarsıntı ve) musibetler; kendi ellerinizle kazanıp (yaptığınız yanlış işler ve kötülükler) yüzündendir. Üstelik (Cenab-ı Hakk hatalarınızın ve ihmalkârlığınızın) birçoğunu da affetmektedir.”
Dağ yamaçlarında ve sağlam zemin şartlarında arsalar ve yerleşim planları hazırlamayan… Çay yataklarına, kum ve kaygan ortamlara ve tarım alanlarına ruhsat veren Devlet ve Belediye yetkililerinden… İnşaatların doğru ve uygun projeler ve malzemelerle yapılmasını sağlamayan, göz yuman ve gerekli kontrolleri yapmayan bütün görevlilerin ve malzemeden çalarak ve çürük malzeme kullanarak apartmanlarımızın başımıza yıkılmasına sebep olan müteahhitlerin bütün bu acı kayıplarda suçları, sorumlulukları ve günahları vardır. Bu gibi durumlar, yeniden ve samimiyetle bir vicdan muhasebesi yapma zamanıdır. Yeterli ve gerekli yasaları çıkarmak yanında, bu yasaları uygulayacak dürüst, vicdanlı ve sorumlu insanlar yetişmedikçe, bu gibi felaketler son bulmayacaktır.
Rahmetli Başbakanlarımızdan Necmettin Erbakan Hocamızın buyurdukları gibi: “Doğru çizmek ve uygun neticelere erişmek için; hem cetvelin, hem de çizen elin düzgün olması şarttır. Çünkü ne eğri cetvelle doğru çizilebilir, ne de felçli ve kötü niyetli ellerle hayırlı sonuçlara erişilir!..” Yani her konuda hem yasaların gerekli, yeterli ve gerçekçi olması lazımdır; hem de bu yasaları uygulayacak insanların bilgili, bilinçli ve mesuliyet sahibi olmaları lazımdır. En başından en aşağısına, hem çalmak çırpmak, haksız kâr ve çıkar sağlamak, resmi makam ve yetkileri kötüye kullanmak… Kısaca fırsatçılık ve fesatçılık yapmak… Rüşvet alıp adam kayırmak… Particilik, bölgecilik, kavmiyetçilik ve tarikatçilik yapmak… Şahsi ve siyasi çıkarlarını, ülke ve millet çıkarlarının üstünde tutmak… Günübirlik yaşamak ve geleceğe yatırım yapmamak, başımıza işte böyle felaketler açmaktadır. İnançtan, ahlâktan, kutsal amaçlardan ve manevi sorumluluktan yoksun bireylerden oluşan bir toplumun başı dertten kurtulmayacaktır. Kendisinden, keyfinden, zevkinden, menfaatinden, eğlencesinden başka bir şey düşünmeyen insanlarla huzurlu, onurlu ve olumlu bir hayat kurulamayacaktır.
İlgili ayet ve hadislerin işaretlerinde… Kutlu haber ve öğretilerde: Deprem ve sel gibi afetlerde; hayatlarını yitiren inançlı kimseler, hükmen şehit makamına ulaşır… Telef olan evleri, barkları ve malları ise sadaka sevabı kazandırır.
Allah’ım bu on ilimizi vuran ve yüreklerimizi dağlayan deprem felaketinde yitirdiğimiz canlarımızı cennetine ve sonsuz saadete ulaştır Ya Rabbi!..
Hâlâ enkaz altında bulunan insanlarımızı sağ-salim kurtarıp yakınlarını ve bütün halkımızı rahatlandır Ya Rabbi!..
Toplum olarak dayanışma, yardımlaşma ve kucaklaşma şuuruyla, bizleri Milli birlik ve dirlik huzuruna kavuşturup gönüllerimizi yatıştır Ya Rabbi!..
Cennet ülkemiz ve Asil Milletimiz üzerinde sinsi ve şeytani hesapları bulunan zalim güçlere ve hain işbirlikçilerine asla fırsat vermeyip, Kahraman askerimizi ve güvenlik güçlerimizi daima muvaffak ve muzaffer eyle Ya Rabbi!..
Bizi Millet yapan, tarihe altın sayfalar yazdıran kutlu değer ve dinamiklerimize sahip çıkarak hasretle özlenen ve inşaallah yakın olduğu gözlenen ADİL DÜZEN’e kavuştur Ya Rabbi!..
Kavuştur ki; Aklıselime, müsbet bilime, tarihi tecrübe ve birikime, vicdani kanaate, evrensel hukuk prensiplerine ve Kur’an-ı Kerim’e uygun kutlu bir Medeniyet projesiyle Türkiye merkezli; Barış ve bereket endeksli Yeni bir Dünyayı bizler kuralım Allah’ım!..
Böylece: Örnek bir laikliğin, gerçek bir demokrasinin yapılandırılacağı ve en yüksek bir insan hak ve hürriyetlerinin sağlanacağı kutlu ve mutlu bir ortamı biz hazırlayıp uygulayalım Allah’ım!..
Bu acı ve feci musibetleri, yeniden diriliş ve toparlanışa… Yeniden kucaklaşıp şahlanışa… Yeniden doğruluş ve dayanışmaya… Kısaca yeni saadet ve selamet inkılabına çevirme gayret ve ferasetini bu Aziz Milletimize lütfeyle Allah’ım.
Allah’ım, yegâne kuvvet ve kudret sahibi Sensin… Karar da kader de Senin elindedir… Fay hatları da, yerin katmanları da Senin emrindedir. Bizler aciz, bizler asi, bizler çaresiz kimseleriz… Elimiz boş, yüzümüz kare, yine kapına geldik… Bizleri boş çevirme Ya Rabbi… Depremzede kardeşlerimizin imdadına yetiş Ya Rabbi… Bizleri sahipsiz ve nasipsiz bırakma Ya Rabbi!.. Ki bu ağır yaralarımızı el birliği ile ve Senin İlahi desteğinle saralım ve özlenen kutlu günlere bir an evvel ulaşalım!..
Tekrar kayıplarımıza rahmet, kalanlarımıza sabır ve selamet lütfeyle Ya Rabbi!..
Yüzyılımızın bu en büyük felaketini yine yüzyılımızın en büyük dönüşüm ve değişimine vesile eyle Allah’ım!.. Millet olarak bu derin acılarımızı saracak ve unutturacak, tarihi ve talihli gelişmelere tebdil eyle Allah’ım!.. İsm-i Azam hürmetine – Esma-i Hüsnan hürmetine… Kur’an-ı Azimüşşan hürmetine… Hz. Resuli Ekrem Aleyhisselam hürmetine… Bu depremde can veren canlar hürmetine… Kurban verilen çocuklar hürmetine… Yüreklerine ateş düşen kalbi kırıklar hürmetine… Bu felaketten bir an evvel kurtulacak, yaralarımızı sarıp daha diri ve bilinçli şekilde ayağa kalkacağımız çabaları kolaylaştır Ya Rabbi!..
< Önceki | Sonraki > |
---|