ALTAN TAN’IN ERBAKAN DÜŞMANLIĞI
VE
ARSIZLIĞIN AYARSIZLIĞI
Mehmet Akif Ersoy’un 10 Eylül 2020 tarihinde Haber-Türk’teki programına katılan Altan Tan, birden konuyu değiştirip: “Erbakan da nereden kazandığı belli olmayan milyon dolarları Kıbrıs’taki offshore bankalarına yatırmıştı ve ölümünden sonra da çocukları miras paylaşımı yüzünden mahkemelik olmuşlardı…” şeklindeki asılsız ve alâkasız itham, isnat ve iftiralarını sıralamışlardı. Bu arsız ve ayarsız adamın, tarikatlardaki yozlaşma ve istismar konuşulurken ve hiçbir alâkası yokken, lafı çevirip Rahmetli Erbakan Hocamıza ve aile efradına salyalı sataşması; acaba kirli genlerinin ve gizli köken ve kimliğinin bir icabı mıydı, yoksa Erbakan’a ve Hak davaya hıyanet karşılığı Erdoğan’ı koparıp iktidara taşıyan Siyonist odaklara yaranma amaçlı mıydı? Tüm mü’min ve müstakim insanlar, mazlum ve mağdurlar, İslam coğrafyasındaki tüm ezilen ve hakaret edilen Müslümanlar Erbakan’a muhabbet ve hürmet besleyip dua ederlerken; elbette Siyonist ve haçlı zalim odaklar, Dinsiz, Darwinist ve komünist kafalar, fuhuş kumar ve gasp mafyaları, masonik, münafık ve kiralık yapılar, Erbakan’a şiddetle karşıydı ve böyle olması da doğaldı. Anormal olan, bir zamanlar Onun etrafında ve teşkilatlarında kuyruk sallayanların, şimdi hiç utanmadan kalkıp bu dünyadan göçüp gitmiş ve kendisini savunamayacak hale gelmiş bulunan Erbakan’a, hem de tamamen haksız ve ahlâksız bir tavırla sataşıp saldırma küstahlığıydı. Çünkü bunlar o gâvurlardan ve kâfir-zalim kafalardan çok daha aşağı ve bayağı olan marazlı ve garazlı bir iftiracılıktı…
Şiir:
Biz Hak dava peşindeyiz; Senin derdin dost tavlamak…
Çakal arslana yanaşmaz; Onun işi post avlamak…
Sütü sümüğü karışık; sağa sola sataşıyor…
Uyuz mahlûkun hüneri; hep Erbakan’a havlamak…
Evet; Üstad Ahmet Akgül Hocamız’ın:
“Uyuz uyuşuk tipler hep; kendi kuyusun eşerdi…
Yükseklere tükürmeyin, dönüp yüzüne düşerdi…” mısralarını hatırlatmanın tam zamanıydı!.. Bu arada, Rahmetli Erbakan Hocamızın maddi ve manevi mirasına sahip çıkan oğlunun ve kızının… Ve yine Onun siyasi mirasına konan SP kurmaylarının ve Milli Gazete yazarlarının bu Altan Tan hayâsızına, tutarlı ve oturaklı bir yanıt vermemeleri de mide bulandırıcıydı… Haydi önceden haberleri olmamıştı… Ama işte şimdi duymuşlardı…
Evet Altan Tan’ın: “İşte en son mesela offshore hesaplarında, Erbakan vefat ettikten sonra, çocukları birbirini mahkemeye verdi, milyonlarca dolar para Kıbrıs’a gitti” iddia ve ithamlarını bunlar yanıtlamayacak ve tepki koymayacaklardı da ne işe yarayacaklardı?
Bu ayarı malum Altan Tan’lara ve Cübbeli Ahmet gibi yandaş şarlatanlara sormak lazımdı:
Kur’an’a, Resulüllah’a, İslam hukukuna, genel ahlâki ve vicdani kurallara göre; bilinçsiz ve bilgisiz müritlerinin 12 yaşındaki kız çocuklarına tacizde bulunacak kadar azgın ve sapkın tarikat istismarcısı ve şeyh bozuntusu olan… Ve aynı zamanda Erdoğan taraftarlığı ve reklamcılığı da yapan malum ve mel’un kişinin rezillik ve kepazeliği mi daha ağır ve ayıp bir günahtı?..
Yoksa; dolaylı maddeler ve ek protokollerle; lûtilik, lezbiyenlik ve cinsi serbestlik sağlayan İstanbul Sözleşmesi‘ni imzalayan… (11 Mayıs 2011)
Ve yine bundan önce de; 18 altı (12-17 arası) çocukların, güya kendi rızalarıyla ve cinsi deneyim amacıyla, kendi aralarındaki her türlü cinsi sapkınlığa kapı aralayıp koruyan Lanzarote Anlaşması’nı imzalayan… (25 Ekim 2010)
Ve yine resmen ve alenen zinayı suç olmaktan ve ceza almaktan çıkaran, Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın bu yaptıkları mı daha ağır ve ayıp bir günahtı ve çok daha tehlikeli tahribatlar yapmaktaydı?
Dolaylı maddeler ve gönderme yapılan ek protokollerle:
●Lutilik sapkınlığı olarak bilinen eşcinsel ilişkilerin her çeşidini meşrulaştıran bu ahlâksızlığı, devlet korumasına alan ve toplumda yaygınlaşmasını ve hatta bu mel’anete bulaşanların saygınlık kazanmasını sağlayan maddeleri,
●Lezbiyenlik denilen, kızlar ve kadınlar arası ahlâksız münasebetleri resmileştirilen, normal ve doğal bir kadın hakkı seviyesine getiren düzenlemeleri,
●Evli kadınların gece-gündüz istedikleri vakitte izinsiz ve habersiz evlerini terk edip saatlerce bilinmeyen yerlerde ve belirsiz ilişkiler içerisinde bulunmalarının “özgürlük” kapsamına alınıp, bu duruma karşı çıkan, engellemeye çalışan, sesini yükseltmeye kalkışan kocaların derhal evden uzaklaştırılmasını, hatta tutuklanmasını emir buyuran direktifleri içeren ve 11 Mayıs 2011’de imza edilen malum ve mel’un İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan Erdoğan iktidarını eleştiren, bu İstanbul Sözleşmesi’ne hâlâ sahip çıkıp “Kadına yönelik şiddeti önleme kasıtlı” olduğu gerekçesiyle savunan, Cumhurbaşkanı’nın kızının da yöneticilerinden olduğu KADEM’in bu tutarsız ve ayarsız tavrını samimiyetten sağır, ama ağır bir dille tenkit eden Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül’ün hışmına niye uğramıştı? Elbette yandaş İbrahim Karagül de biliyorlardı ki, Abdurrahman Dilipak öyle AKP iktidarını sarsmak ve Erdoğan’ı zora sokmak için değil, sadece “Yahu ben de tenkit etmiştim. İslami ve ahlâki değerlere duyarlı birisiyim…” demiş olmak ve durumu kurtarmak adına bu göstermelik tenkitleri yapmaktaydı. Ama Erdoğan taparların, şöhret ve servet kaynağı tanrılarının bu kadarcık bile tan edilmesine tahammülleri kalmamıştı. Ve hele kendi içlerinden yükselen aykırı seslerin mutlaka kesilmesi ve kısılması lazımdı. Üstelik Dilipak, AKP iktidarının hangi badirelere savrulduğunun farkındaydı…
İstanbul Sözleşmesi AKP’nin ve Tüm Muhalefetin Yüz Karasıydı!
Sn. dindar ve kahraman Erdoğan’ın zinayı suç kapsamından çıkaran yasayı yürürlüğe koyması tam 15 yılı aşmıştı. Cumhurbaşkanının, “Zina yasası çıkarmakla hata ettik” itirafı ve “İstanbul Sözleşmesi nas değildir, değiştirilebilir” çıkışları ise halkı avutup oyalama numaralarıydı. AKP Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, “Halkın beklentisine ilgisiz kalamayız. Usulüne uyularak sözleşmeden çıkılır” (02.07.2020) derken; Cumhurbaşkanının da “Türkiye’nin sözleşmeden çekilebileceğini” (Türkiye Gazetesi, 15.07.2020) açıklamaları tam bir riyakârlıktı. Bu İstanbul Sözleşmesi skandalı daha ne zamana kadar sürüncemede bırakılacaktı? Kamu Baş Denetçisi Şeref Malkoç, “Yasa düzenlenirken toplumda yeteri kadar tartışılmadığı”ndan yakınmış, sözleşmede, “Kullanılan dilin, kavramlara yüklenen anlamların, çizilen çerçevenin psikolojik savaş mantığı olduğunu” söyleyerek, “İstanbul Sözleşmesi feshedilmelidir” (Türkiye Gazetesi, 22.11.2019) teklifini yapmıştı. Bunca lâftan sonra, konunun hâlâ takvime bağlanmaması bir skandaldı.
AKP Türkiye’sinin de imzaladığı “Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması” kılıflı Lanzarote Sözleşmesi’yle, aslında 12-13-14-15 ve 16 yaşlarındaki Erkek ve Kız çocuklarının kendi rızalarıyla ve güya cinsel ilişkileri öğrenme amacıyla; erkek erkekle, erkek kızla, kız kızla cinsel ilişkilerine serbestlik sağlayan ahlâksız anlaşmayı imzaladığı da ortaya çıkmıştı. Bu anlaşma, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı, Recep T. Erdoğan’ın Başbakan ve şimdi Gaziantep Belediye Başkanı olan, dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin tarafından imzalanmıştı. Kur’an’ın özüne aykırı olarak verilen bazı fetvaları ve uygulamaları bahane ederek, “çocuk evliliklerine izin veriyor” diye haksız ve dayanaksız bir şekilde İslam’a sataşan; Darwinist, Feminist, Sosyalist, Komünist ve Kemalist takımı samimi ve seviyeli Atatürkçüler değil: Japonya’da 13, Belçika, Avusturya, Almanya ve İtalya’da 14, Fransa ve Yunanistan’da 15, İngiltere, İspanya ve Lüksemburg’da 16, İrlanda, Malta ve Güney Kıbrıs’ta 17 yaşında; Türkiye’de ise 15, 16 ve 17 yaşlarındaki kız ve erkek çocukların karşılıklı rıza ile her türlü cinsel ilişkiye girmelerini serbest bırakan bu rezaleti devlet politikası olarak kolaylaştıran ve hoş karşılayan LANZAROTE SÖZLEŞMESİ’ne hiç ses çıkarmamaları ise tam bir çifte standart ve sahtekârlıktır. Bu sözleşmenin Türkiye’de kabul edilme süreci ve toplumdan saklanması tam bir skandaldır!
Türkiye’de bu sözleşme 13.08.2010 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına taşınmış, 567 sayılı Komisyon Raporu ile olumlu görüş alınmış, işbu kanun tasarısı 6084 sayılı kanun ile onaylanmış ve 25.10.2010 tarihinde kanunlaşmış vaziyettedir. Sözleşmenin, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanması için 10.07.2011 tarihinde Bakanlar Kurulu Recep Tayyip Erdoğan Başkanlığında toplanarak karar vermiştir. Dolayısıyla dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan Lanzarote Sözleşmesi 10 Eylül 2011 tarihinde 28050 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Altan Tan’ın Ayarı ya da Ayarsızlığı!
Babası Bedii Tan 1953’te bölücü Kürtçülük akımının öncü yazarlarından Musa Anter, Necat Cemiloğlu ve Canip Yıldırım’ın birlikte Diyarbakır’daki Şark gazetesini çıkardı. Altan Tan gençlik yıllarında Mücadele Birliği örgütünde Ahmet Taşgetiren, Hüseyin Gülerce, Cemil Çiçek, Taha Akyol, Melih Gökçek, Ömer Vehbi Hatipoğlu, Aykut Edibali, eski İstanbul Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna ile birlikte çalıştı. Ankara’da Melih Gökçek’in belediye başkanlığı yaptığı Keçiören Belediyesi’nde Başkan Yardımcılığı yaptı. Belediye Başkan Yardımcısı’yken, “şeriatçılık ve bölücülük” gibi suçlamalarla görevinden atıldı. 1987’de RP’ye girdi; 1991’de RP’den Diyarbakır’da birinci sıra milletvekili adayı seçildi ama RP’nin MHP ile ittifak kurması üzerine, istifa edip ayrıldı. Aydın Menderes’in kurduğu partiye geçti ama sonra çıktı. 2000-2002 yılında bebek katili ve çocuk tacizcisi olan PKK’nın siyasi ayağı HADEP’e geçerek Parti Meclis Üyeliği yaptı. 2004’te DEHAP’tan Belediye Başkan adayı oldu; kazanamadı. Bu arada Altan Tan, üç kitap çıkardı; yazılarından dolayı yargılandı ve ceza aldı; 4,5 yıl firar dolaştı. Sonra yine Diyarbakır’dan PKK’lı BDP’den milletvekili yapıldı.
Altan Tan’ın 14 Ağustos 2020 tarihli indyturk.com da anlattığı çocukluk anısında:
“Mardin’den Halep’e, İstanbul’dan Los Angeles’a, Beyrut’tan Paris’e, Erivan’dan Newyork’a kadar yüzlerce Ermeni ile tanıştım, arkadaşlıklar, kurdum. Hele 2013’de Los Angeles’ta eşim ve bir Diyarbekirli Müslüman hemşerimizle birlikte çat kapı gittiğimiz; Kuveyt’te büyümüş, dedesi Kilisli bir Ermeni olan pastane-fırının sahibi ile hiç görmediği, hiç yaşamadığı Kilis-Antep şivesi ile Türkçe bir sohbetimiz var ki, sormayın! Kırk yıllık dostların muhabbetine taş çıkartır!” itirafları onun ayar aynasıydı.
2018 yılında Saadet Partisi’nin İstanbul 3. bölge birinci sıra adayı yapıldı.
Altan Tan, 24 Haziran seçimlerinde CHP ile yapılan Millet İttifakı’nın bir parçası olarak Saadet Partisi’nden İstanbul Milletvekili adayı olmak için HDP’den ayrıldı. Oğuzhan Asiltürk’ün belirleyici olduğu listelerde Altan Tan İstanbul Milletvekili adayı yapıldı. Bu arada kardeşi de yine Saadet listelerinden Diyarbakır milletvekili adayıydı. Bu Altan Tan, TTAksiyon isimli youtube kanalında, 30.05.2018 tarihinde yayınlanan röportajında: Saadet Partisi’ne geliş için “yuvaya geri dönüş” diyebilir miyiz? sorusunu: “Bence Milli Görüş de geçmişten ders alarak, bugün Kürtlerin sorunlarına daha doğru bir yaklaşım çizgisine geldi. Mesela biz bugün Tayyip Erdoğan’ı eleştiriyoruz ama MHP ile ittifakı 1991’de Refah Partisi kurdu. Bu çok yanlış bir ittifaktı. Onun için, şuraya dönme veya buraya dönme yerine, doğruda birleştik diyelim, daha uygun olur.” diyecek ve Erbakan’ı suçlu gösterecek kadar küstahlaşmıştı ve SP yetkililerinden tıs bile çıkmamıştı.
Musul ve Kerkük, Kürdistan’ın olmalıymış!..
2017 yılında HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın “Irak’ta yeni oluşacak Kürdistan oluşumu içinde, Kerkük ve Musul’un da olması gerekir” sözleri unutulmamıştı…
2016 yılında HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında 45 çocuğa tecavüz skandalıyla gündemde olan Ensar Vakfı’na sahip çıkmıştı.
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında 45 çocuğa tecavüz skandalıyla gündemde olan Ensar Vakfı’na defalarca sahip çıkmıştı. HDP’li Altan Tan, “Bale kursunda bir seks skandalı oldu diye bütün balerinleri suçlamak yanlış” diyerek gerçekleri çarpıtmıştı.
BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Mardin Üniversitesi tarafından düzenlenen Uluslararası Midyat Sempozyumu’ndaki konuşmasında ise, “Son yüzyılda 1915’te Ermeni Soykırımı oldu, bir siyasetçi olarak soykırım lafını ağzıma alıyorum, kayıtlara geçsin” diyen ayarsızdı.
Altan Tan, Erzurum ilinin adı Erzerom olsun teklifinden sakınmamıştı!
2013 yılında Tepki Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği (ŞEHİRDER) Başkanı Murat Ertaş, BDP Diyarbakır milletvekili Altan Tan’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Erzurum ilinin ve bazı ilçelerinin adlarının değiştirilmesi hakkında kanun teklifi verdiğini yazmıştı. “Altan Tan, hem yaptığı kanun teklifiyle hem kanun teklifindeki gerekçesi ve önerileriyle haddini aşan bir işe koyulmuştur” diye uyarmıştı. Altan Tan’ın kanun gerekçesinde belirttiği isim ‘Erzen-Rum’ ama teklif ettiği isim Erzerom, daha çok Batılı seyyahların eserlerinde ve Ermenilerce Erzurum’a verilen addır.
Kamu-Sen Erzurum İl Temsilcisi Müfit Bayraktar: ‘Altan Tan’ın Büyük Ermenistan Projesi’ni açıklamıştı.
“Tarih bu coğrafyayı Erzurum olarak yazmıştır, sonsuza kadar da Erzurum olarak yazılacaktır. BDP Milletvekili Altan Tan’ın bu kanun teklifi tam anlamıyla hadsizlik ve kendini bilmezliktir. Altan Tan’ın Büyük Ermenistan Projesi’yle örtüşen bu kanun teklifi sözde ‘Ermeni Soykırımı’nın 100’üncü yılında yani 2015 yılına bugünden sinsice yapılan bir hazırlıktır.”
Zaman zaman Osman Baydemir ve Altan Tan gibi, Kürt hareketinin önemli figürleri Ermeni soykırımını sorgulayan, Ermenilere kucak açan açıklama ve jestlerde bulunsalar bile, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 2014’te sarf ettiği bazı sözler, Kürtlerin Ermeni meselesine nasıl baktıklarına ilişkin soru işaretleri yaratmıştı.
2016 yılında Barzani’nin “Kürdistan” açıklamasına HDP’li Altan Tan da destek çıkmıştı!
Rudaw’ın haberine göre, İsviçre’de yayımlanan ‘The Nation’ gazetesine konuşan Barzani, bağımsızlık tartışmalarına da değinmiş ve bir soru üzerine, sayılarının 40-50 milyon olduğunu belirttiği Kürtler’in bir devleti olmasını istediklerini ancak gerçekleri de göz önünde bulundurmaları gerektiğini açıklamıştı. Barzani, “4 parçaya bölünmüşüz. Her birinin durumu farklıdır. Bu yüzden her parça, merkezi hükümetle çözüm aramalı. Irak Kürdistan Bölgesi bağımsızlık için hazırdır” demekten sakınmamıştı. İşte bunun üzerine HDP milletvekilleri Altan Tan ve Adem Geveri de açıklamaya destek vererek “Kürdistan Bölgesi’nde bağımsızlık referandumunun” yapılması gerektiğini savunmuşlardı.
Altan Tan’ın FETÖ’cü Harun Tokak ile fotoğrafı yayınlanmıştı.
2016 yılında FETÖ’nün İsrail ve Ortadoğu İmamı Harun Tokak’la, HDP’li Altan Tan’ın bulunduğu grubun Kuzey Irak’ta buluştuğu ortaya çıkmıştı. Uşak’ta yürütülen FETÖ soruşturmasında hakkında yakalama kararı bulunan Harun Tokak’la bağlantılı olan ev ve iş yerlerine operasyon yapılmış, buralarda çok sayıda dijital örgütsel veriler ortaya çıkmıştı. Ele geçirilen bilgisayarlarda yapılan incelemelerde, Harun Tokak’ın Kuzey Irak’ta çekildiği belirlenen fotoğraflarında FETÖ-HDP-PKK işbirliğinin kanıtlarına ulaşılmıştı. Fotoğraflarda FETÖ’nün üst düzey yöneticilerinden Tokak, HDP Milletvekili Altan Tan ile yan yanaydı.
2010 Yılında Barzani ve Fetullah Gülen Hangi Konuda Uzlaşmıştı?
Onursal Başkanlığı’nı Fetullah Gülen’in yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın bir organı olan Medialog Platformu 16 Ocak günü Taksim Eliteworld Otel’de bir toplantı yapmıştı. Toplantının konusu; “Türkiye-Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi İlişkilerinde Medyanın Rolü” idi. Gazeteci Uğur Mumcu’nun, infazından hemen önce “MOSSAD kozası” dediği Barzani Türkiye’deki muhafazakâr yandaşlarıyla birlikte “Kürdistan” manifestosu yayınlamıştı. Toplantıya katılan isimler de, en az bu içerik kadar ilginçti: Dışişleri Bakanlarından Yahudi kökenli Henry Kissinger ile yaptığı röportajlarla dikkat çeken Ardan Zentürk, ABD’de (Kansas) eğitim müfredatında yapılacak değişiklikle ilgili “bilirkişi” olarak dinlenecek kadar “güven” uyandırmış olan Mustafa Akyol (aynı zamanda Taha Akyol’un oğludur), HADEP’li Taraf’ın gedikli yorumcusu Altan Tan, Soros destekli kurumlar arasında adı geçen Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin kurucularından Ümit Fırat, PKK itirafçılarının hayatlarını kitaplaştıran, ’Tarafgiller’den Nevzat Çiçek, İsveç, Fransa gibi Avrupa ülkelerinde “pişen” Yavuz Baydar ve Ali Bulaç, Abdulhamid Bilici, Nurten Somuncu gibi “Türkiyeli” gazeteciler ile KDP İletişim Üyesi Aza Haseeb, Kürdistan Diyalog Kurumu Başkanı Aras Darwesh ve Aso Dergisi Başyazarı Arif Qorbanee bunlar arasındaydı.
2013 yılında Altan Tan’ın İmralı ziyareti ve Osman Kavala’nın selamı!
Ziyarete giden Altan Tan’lı heyet söze: “Osman Kavala’nın size selamları var.” diye başlar… Osman Kavala kim peki? Öcalan’ın bahsettiği merkezlerce yapılan “darbe”lerin “sponsoru/mimarı” olarak nam salan Yahudi asıllı Amerikalı borsa spekülatörü George Soros’un kurduğu ve merkezi New York’ta bulunan Açık Toplum Enstitüsü’nün Danışma Kurulu Üyesi (2001-2006 yılları arasında). Faaliyetlerini Soros’tan aldığı fonlarla yürüten TESEV’in Yönetim Kurulu Üyesi. “AB ile bütünleşme”ye çalışan Helsinki Yurttaşlar Derneği üyesi… Soros’dan fon alan yapılanmalarla dirsek teması halindeki Anadolu Kültür A.Ş.’nin sahibi…
Milliyet’te aktarılan tutanaklara göre, Öcalan görüşmenin bir yerinde Kürtçü-bölücü Altan Tan’a dönüyor ve tabiri caizse “fitnenin başı”nın “2015’e hazırlanan Ermeni lobisi” olduğunu söylüyor. Öcalan görüşme boyunca sık sık Kürt-İslamcı geçmişini hatırlatıyor Altan Tan’a ve “Sen iyi bilirsin” diyor;
Kimdi Bu MİT Ajanı Gazeteciler Takımı?
Temmuz 2015 yılında yandaş ile Cemaatçi yazarlar arasında “MİT ajanı gazeteciler” tartışması yaşanmıştı. Ali Bulaç kendine teklif yapıldığını ama kabul etmediğini açıklarken, “çok arkadaşımız bu teklifi kabul etti” itirafında bulunmuşlardı. Kimdi bunlar? Uzun yıllar emniyette görev yapmış İçişleri eski Bakanı Saadettin Tantan, Yeni Zemin dergisine dikkat çekenler arasındaydı. Dergide kimler yoktu ki; Abdurrahman Dilipak, AKP Milletvekilleri Mehmet Metiner, HDP Milletvekili Altan Tan, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, RTÜK eski Başkanı Davut Dursun bunlar arasındaydı.
Tayyip Erdoğan’ın 1991’deki Kürt raporunu kimler hazırlamıştı?
Tayyip Erdoğan, 1991 yılında Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olarak Genel Başkan Necmettin Erbakan Hocamıza bir Kürt raporu sunmuşlardı, ama Hocamız bunu pek dikkate almamıştı. Raporu ilk yayınlayan, gazeteci Ruşen Çakır, “Erdoğan, danışmanlığını yapan Mehmet Metiner’e hazırlattığı 18 Aralık 1991 tarihli raporu Genel Başkanı Necmettin Erbakan’a elden teslim etti” itirafını yapmıştı. Raporu hazırlayan heyette Altan Tan, Abdurrahman Dilipak, Ali Bulaç gibi isimler de vardı.
Erbakan’ın, Bosna savaşına katkıları ve kayıp yardımlar safsatası!
Evet, din istismarı ve maneviyat pazarlamasıyla dünyalık makam ve menfaat devşirmek, maalesef en yaygın ama en saygın sahtekârlık aracıdır. Hem siyaset hem de dini hizmet erbabının, bu göreve başlamadan önceki mal varlıklarıyla, sonrasındaki servet yığınakları arasındaki korkunç artış, ağızları uçuklatacak orandadır. “Yahu, ticaret ve şirket gibi faaliyetlere vakit ayırmayıp sadece siyasi ve dini hizmetle meşgul olduğunuza göre, bu büyük servetleri nasıl kazandınız?” sorusu mutlaka sorulmalı ve ciddi bir devlet araştırması yapılması halinde şu AKP kurmaylarının, bir kısım cemaat ve tarikat mensuplarının bu hizmetlerden önceki ve sonraki mal varlıkları herkesi şaşırtacak ve biraz olsun gözlerimizi açacaktır. Bu arada bizim Adil Düzen programlarımızda yer alan: “Siyasi ve ahlâki hizmetlere katılan kişilerin mal varlıklarının tespiti yapılacak, makul ve münasip birikim ve artışlar dışındaki kazanımlarına devletçe el konulacaktır” prensibi ise, mutlaka kanunlaşmalı ve uygulanmalıdır.
Yeri gelmişken şu gerçeği de özellikle vurgulayalım ki; Onun gayret ve girişimiyle, sömürü saltanatları sallanan malum odakların kasıtlı ve planlı propagandaları ve yoğun karalama kampanyaları sonucu, hakkında ön yargılar ve olumsuz imajlar oluşturulan Rahmetli Erbakan Hoca; dünyanın en önde gelen teknik profesörü ve dâhisi ve Milli sanayi girişimcisi olarak, siyasete atılmadan önceki şahsi birikim ve yatırımları, yaklaşık 50 yıllık siyasi hayatı sonunda vefatıyla çocuklarına bıraktığı mirastan daha fazla olan, yani şahsi serveti artmak yerine azalan tek ve örnek şahsiyet konumundadır.
Bütün dış güçlere, içerideki masonik ve sabataist kesimlere, solcu ve sağcı marazlı mahfillere, tarikatçı ve cemaatçi işbirlikçilere rağmen, Milli Görüş organizasyonlarını ve onlarca yan kuruluşlarını; Bosna, Çeçenistan, Doğu Türkistan (Uygur-Sincan), Filistin, Moro, Eritre, gibi tüm mazlum Müslümanların diriliş ve direniş çabalarını ekonomik ve siyasi yönden destekleyip ayakta tutan Erbakan’ın bu harcamalarını, ne devletin partilere ayırdığı bütçe payı, ne Avrupa Milli Görüş teşkilatlarının gönüllü katkıları, ne de dava dertlilerinin mütevazı yardımları asla karşılayamazdı. Rahmetli Hoca’nın ülkemizde ve bütün yeryüzünde Hakkı hâkim kılma cihadını yürütmek üzere, dünyanın ayrı ülkelerinde ve çok farklı sistem ve statülerle oluşturduğu özel “yapı”ların kuruluş amaçlarını, hizmet ve faaliyet alanlarını, resmiyet kanallarını ve hangi ülkelerdeki İslami hareketlere hangi imkânları ve hangi yöntemlerle sağladıklarını, sağlam belge ve bilgileriyle açıklayacağımız bir kitapta, şartlar olgunlaşınca inşaallah kamuoyuna sunulacaktır.
Örneğin; “Bosna Hersek için Avrupa Milli Görüş’ten toplanan paraların, Süleyman Mercümek kasalarına yatırıldığı veya Kent Bank’ın Off-Shore hesaplarında batırıldığı” iddiaları üzerine biraz kafa yoralım, bunları iz’an ve insaf terazisinde tartalım. Bir zamanlar Avrupa Milli Görüş Teşkilatlarını sıkça ziyaret eden, konferans ve seminerler veren birisi olarak, bu Bosna’ya yardım konusunu da yetkili isimlere sormuş, en fazla 3 ile 5 milyon mark para toplandığı yanıtını almıştık. Oysa Bosnalı Müslüman Boşnaklar, tüm Haçlı Batı’nın desteklediği Sırp zındıklarına karşı beş yıl sürekli savaşmış, haliyle tarım, ticaret ve sanata vakit bulamamış, ama bu halkın bütün yeme, içme, giyinme, elektrik giderleri yanında tüm silah ve mühimmat ihtiyaçları karşılanmış, yetmez bu arada üç tane önemli silah fabrikası kurmuşlardı. Bunların toplam maliyeti yüz milyonlarca doları aşmaktaydı. Bizim şahsen tanıdığımız Bosnalı komutanların ve siyasi kurmayların birçoğu bütün bu masrafların Erbakan Hoca’nın yön verdiği (parti ve Milli Görüş teşkilatları dışındaki) oluşum ve kuruluşlar eliyle sağlandığını bizzat anlatmışlardı. Yani topu topu 3-5 milyon markı bulmayan ve onların da çalınıp çırpıldığı konuşulan bu yardımlarla Bosna savaşamazdı, bugünlere ulaşamazdı. İşte bu gerçekleri çok iyi bilen malum ve mel’un odaklar, perde arkasındaki gerçek kahraman Erbakan’ı karalamak ve diğer İslami ve insani girişimlerini baltalamak için bu kara propagandaları başlatmışlardı.
Oğuzhan Asiltürk’ün, Erbakan’la ilgili asılsız ithamlarını defalarca gündeme taşıyan ve Hoca aleyhine suizan oluşturulmasına katkı sağlayan Levent Gültekin’in, aynı Oğuzhan’ın savcıya gidip “Yanlış anlaşılacak ifadeler kullandığını, Erbakan Hoca’nın hizmet amaçlı paraları asla şahsi malıyla karıştırmadığını” itiraf eden sözlerini de aktarması ve okurlarını aydınlatması gerekmiyor muydu?
Bunun gibi, Levent Gültekin daha önce 19 Mart 2012 tarihli “rezalet” yazısında; Milli Görüş’ün marazlı takımından Oğuzhan Asiltürk’ün “Erbakan cihat paralarını mala çevirip üzerine tapu etti” anlamındaki asılsız iddialarını ve daha sonra bizzat kendisinin savcılıkta “yanlış anlaşılmadan kaynaklanan asılsız beyanlar” olduğunu itiraf ettiği iftiralarını tekrar gündeme getirip; üstelik Amerikan Yahudi Lobilerinden madalyalı ve BOP kâhyası AKP’nin kiralık yalakaları Akit gazetesindeki ağabeylerini de yalancı şahit gösterip Erbakan’ı karalama kampanyasına katkı sunması, hem kendisinin gevşek ayarını, hem de Hak davanın ve Rahmani tarafın temsilcisi olarak Erbakan’ın yüksek miyarını ortaya koymuyor muydu?
Rahmetli Erbakan Bosna Savaşında yüz milyonlarca dolara mal olan tank tamir fabrikaları, füze ve roket fabrikaları, askeri mühimmat ve teçhizat fabrikaları kurdurarak ve beş yıl boyunca Boşnak Müslümanların her türlü ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alarak ayakta kalmalarını sağlamış, bunu hazmedemeyen Siyonist ve haçlı merkezler ve yerli işbirlikçi çevreler “Bosna parası” gibi yalan isnat ve iftiralarla Hocayı karalamaya çalışmışlardı. Milli Çözüm dergimizde bu gerçekler belgeleriyle yazılmıştı. Ve zaten hem Fetullahçıların hem AKP iktidarının hem de bunların arkasındaki Siyonist odakların asıl korkuları ve kurtulmaya çalıştıkları tek zatın Erbakan olduğunu Yahudi kodamanlar bile itiraf edip dururken, Levent Gültekin gibi zavallı ayarsızların bu zırvaları kendi iç dünyalarını yansıtmaktaydı, böylece bozuk fıtratlarını kusmaktalardı.
Erbakan’ın Bosnalı mazlumlara yardımları:
Tahminen 1995 yılıydı, Almanya’ya gelen sonradan AKP tarafından RTÜK Başkanlığına getirilen Prof. Davut Dursun ve AKP milletvekili Prof. İrfan Gündüz’ün, “Erbakan’ı ve Türkiye’deki parti davasını bırakın ve kendi geleceğinizi kurmaya bakın” şeklindeki Milli Görüş bağlılarını Hoca’ya karşı kışkırttıklarını görünce, fesatlıklarını ve haksızlıklarını yüzlerine vurup susturmuştuk. İşte orada bunlara kapılan ve “Erbakan bizim gönderdiğimiz paralarla Bosna kahramanlığı yapıyor” diyen bazı bölge başkanlarına sormuştuk:
– Söyleyin bakalım, bugüne kadar, Bosna’ya yardım amaçlı, toplam kaç lira yolladınız?
– Üç (3) milyon Mark’tan fazladır.
– Peki, bu parayla bir salça fabrikası bile kurulabilir mi?
– Elbette hayır…
– Oysa Bosnalı Müslümanlar, hem beş yıl sürekli savaşmış, tarım ve sanatla uğraşamamış, ama bütün yaşama ve savunma ihtiyaçlarının karşılanması yanında, 1-Tank ve zırhlı araç tamir fabrikası. 2-Mermi ve mühimmat fabrikası. 3-Uçak savar füze fabrikası kurmuşlardı. Bunların maliyeti yüz milyonlarca dolardı. Ve önemli kısmını Erbakan Hoca ayarlamıştı. Sizin 3-5 milyon markınız Bosnalıların bir yıllık ekmek şeker parası bile olmazdı!
Rahmetli Mustafa Tahhan’ın itirafları:
2012 yılında İstanbul’da yapılan “Erbakan’ı anma” toplantısına katılan Dünya Gençlik Teşkilatı eski Başkanı Mustafa Tahhan: “Ben size, Erbakan Hoca’nın Bosna halkına ve İzzet Begoviç’e sağladığı çok büyük yardımları anlatsam hayretler içinde kalırsınız” anlamındaki Arapça sözlerini, partiyi kuşatan münafıkların tembihlediği kişi, ısrarlı uyarılara rağmen bu önemli gerçeği maalesef Türkçe tercüme etmeyip atlamıştı. Erbakan Hoca’nın hangi ülkelerden hangi ağır makineleri nasıl temin edip, Bosna’ya hangi yöntemlerle ulaştırdığını İstanbul eski İl Başkanı Rahmetli Osman Yumakoğulları’ndan dinlemek lazımdı.
Evet, işte Altan Tan ayarsızının bu Erbakan’a sataşmasının altında hangi şeytani dürtü ve düşüncelerin yattığını artık anlamış olmamız lazımdı.
Siyonizmi süpürenler
Siyonist şeytan hiç bir zaman boş durmayacak ve her firsat bulduğunda tek düşmanı olan Erbakan hocamız ve manevi mirasçılarına tabiki köpeklerini saldırtacak, gavur gavurlugunu yapacak ve Aziz Hocamıza iftiralarını kusacak, ya bizim sözde Milli Görüşçüler ne yapacak her zaman yaptıkları gibi sessiz ve sus pus haşa o kadar sakinkiler ki bu iftiraları atan alçaklar doğru söylüyor der gibi ama haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır hadisini bildikleri halde kendi seytanliklarını aşikare ediyorlar.
Ama it ürer kervan yürür derler ya bu aynen zuhur edecek ve itlerin ve sahiplerinin kudurmaları kendilerine hiç bir fayda sağlamayacak sadece kendi cifkefliklerinde boğulmalarını artıracaktır.
Çaresi yok Kur’an’ın haberleri, Efendimizin müjdeleri ve Hocamızın hazırlıkları mutlaka gerçekleşecek… İnsanlık bu zamana kadar yaşamadıklarını şu son dönemlerinde yaşıyor çünki yahudi hızlandırılmış kıyamet senaryosunu uygulamaya çalışıyor istediği kadar uğraşsın kaçınılmaz sonunun önüne geçemeyecek ve Milli Görüş ve Milli Çözüm eliyle tarihin çöplüğün süpürülüp gidecektir bizlerde en azından süpüremesekde süpürenlerin yanında olma şerefine ereriz.
Akıbetiniz
(Hakkın hakimiyetiyle,inkârcıların ve münafıkların hezimetiyle sonuçlanacağı kesin) Gerçek olan va’ad yaklaşıvermiştir.İşte o zaman( Hakk davayı ve başındaki kutlu şahsı) inkâr edenlerin gözleri yuvalarından fırlayıp(şaşkınlık ve perişanlıĝa uğrayacak ve ) “yazıklar olsun ki biz bundan tam bir gaflet ( ve hıyanet) içindeydik; doğrusu belki de bizler zalim kimselerdik” (diyerek rezil ve zelil duruma düşecekler ve pişmanlıkla dövüneceklerdir).
(Enbiya suresi 97)
HERKESİN AYARI ORTAYA ÇIKMAYA DEVAM EDİYORDU!
Milli Çözüm’ün kazandırdığı feraset ile bu “Altan Tan” ve bunun gibilerin, hangi ortak amaçla şeytani odakların güdümünde nasıl hizmetkar olduklarını, bu ve bunun gibi hıyanetleri tescillenmiş hainleri Saadet Partisine aday YAPANLARIN ASIL AYARLARINI! Bu ve bunun gibi güdümlü hainlerin, Rahmetli Erbakan Hocamıza her fırsatta iftira atmalarına ve dil uzatmalarına cevapsız kalan “SUSANLAR! KUSANDAN ALÇAKTIR” ayarlarını!.. Bir kere daha görmüş oluyoruz!
Titrek titrek ürüyor
Tarihten bu yana malesef bu ve benzeri hayatları hep zikzaklarla dolu, ne yüdüğü belirsiz insan profilleri her zaman olmuş ve olmaya devam edecektir. Bu Altan Tan ve benzerleri her zaman sinsice Siyasi parti, dernek, vakıf, ve benzeri kurumlara, belirli odaklara hizmet etmek niyeti ve maksadı ile kendilerine çanak tutan bir takım uşak akıllarca teşvik edilerek sokulmakta ve yıllarca, Haktan yana hizmet eden ve Sadece İslam alemi için değil bütün insanlık için hizmet eden gayret eden, insanlığın kurtuluşunu isteyen her kim olursa olsun onların yanında imiş gibi görünüp, en sonunda Allah’ın lutfuyla bütün niyetleri alenen gün yüzüne çıkan bu tipler, nihayet gerçek karekterleri ile tanınmaktadırlar. Bu kadim milletin tarihini sanki bilmiyorlarmışcasına, Fetö ve PKK, Ermeni sevicilikleri ile gündeme gelen Altan TAN ve benzeri tipler. Biraz dikkatle bakıldığında, yazarlıkları altıya yakın gazetede yazmış bu zefat şu anda dahil marjinal olan her dönemin eyyamcılığını yapan komprador tiplerin gazeteleri basın üyeleridir. Nasıl ki herze çukurundan temiz su çıkmaz ise bu tiplerdende müspet insan çıkmaz, kendilerine çanak tutularak, teşvik edilerek yerleştikleri yerlerde de sade, bu ülkeyi bölmeye yönelik provakatif davranışları ile yaftalanmış, Erbakan şamarını yemiş çukur tipler ancak, sağlığında bir şey diyememelerine rağmen vefatından sonra ne alaka zamanlarda lüzumsuz iftiralarda bulunabilen boş tenekelerdir. Anadolu da titrek it sahibinin ardından havlarmış derler. Bu titrekler ancak Pkk nın, Ermenilerin,ABD nin, Fötü’nün ardına sığınarak havlarlar. Durduğun yerden yaladığın çanaktan niyetinin ne olduğu belli. Biz düşmanımızın bile mert’ini severiz, kuzu postuna girmiş Çakalları, münafıkları sevmeyiz. Konsomatristler bile bulardan daha şereflidirler, onlar insanların dirileri ile uğraşıyor, bunlar ise yaptıklarından ve talebelerinin yapacaklarından siyonizmin bile tirtir titrediği, bütün insanlığın ve İslam aleminin ümitle kurtuluşu beklediği Erbakan projelerini çok iyi bilmelerinden dolayı titrek titrek televizyon kanallarından, köşe yazılarından havlamaktadırlar. Parçalamaya uğraştığınız öldü dediğiniz Atatürk Cumhuriyeti dimdik ayakta ve devam ediyor. Savunulamaz zannettiğiniz Erbakan hocamın projeleri çatır çatır savunuluyor ve yürüyor, itler ise ürüyor. Vesselam.
hoşt demeyen aşağıdır!
Yandaş kurumların işbirlikçi savunucusu olan,Fetö ile fikren ve fiilen aynı yerde olan, Bölücü Barzani aşığı olan, Musul Kerkük Kürdistan olmalı açıklaması ile bildiğimiz, Kürdistan referandumu destekçisi olan, Büyük Ermenistan savunucusu olan, Ermeni Soykırımı vardır diyip bozuk kökenine sahip çıkan, PKK üst kadrolarıyla dağlarda boy boy fotoğrafları olan ve aslı ve genleri bir olan Asiltürk’ün onayıyla 2018’de SP İstanbul milletvekili adayı yapılan Altan Tan’ın davamızın lider Erbakan Hocamıza ve ailesine yaptığı iftiralara maddi manevi mirasçısı Erbakan Vakfı, Yeniden Refah Partisi yetkilileri ve siyasi mirasçı Saadet Partisi yetkilileri ve Milli Gazete yazarları neden sessiz kalmaktaydı? Elhamdulillah, hoşt diyen bir Milli Çözüm vardı.
NİYE Ürmeye Çalışır ERBAKAN’A?
Öncelikle sahibine bakmak gerekir.
Sahibinin, sahibi Siyonizm.
Siyonizm’in derdi?
Erbakan hocamız, teknolojik harikalarla donattığı Milli TSK ile ve şuuruyla beslediği Milli Çözümle, dikmiş ocaklarına-beyinlerine incir ağacını.
Haliyle her geçen gün çürür beyinleri ve can çekişir düzenleri.
Aciz ve çaresiz kalan Siyonizm, acıdan ürdürmeye çalışır .
Niye Ürmeye Çalışır Erbakan’a?
Çakma Milli Görüş lideri geçinenden el ve şeytani tüyo almasaydı ürer miydi?
Erbakan Hocamızın Manevi mirasını sahip çıkmaya çalıştığını söyleyen Evladı, Tv ekranlarında boy göstermeden öte, İslam ümmetinin liderine(babasına) yapılan bu alçakça iftiralara susmasaydı, her imkanıyla cevap verseydi, ürmeye çalışabilirler miyidi? Ak ve pak olan, ter temiz hayat yaşamış Erbakan’a?
Çakma Milli Görüş Liderinin kansızlara göz yumma politikasına, Milli Görüşçü geçinenler sesiz kalmasaydı, ürmeye çalışır mıydı Erbakan’a? Madem bu geçekleri bilmeyecek kadar diyelim ki gündemden bi haberdiniz veya iftiralara verecek cevabınız yoktu, Milli Çözüm vesilesiyle duydunuz, cevabı öğrendiniz TV’nizle, radyonuzla, gazetenizle; iftiralara adam gibi(Milli Çözüm gibi) cevap verseydiniz bunlar bu kadar ürermiydi Erbakan’a?
Adli ile şüphesiz gelecek, ihanete göz kırpma sessizliğinden ve iftiraya suskunlukla oluşan ortaklıktan; önce hesap soracak ve HAK İÇİN ÖMÜR VERMİŞ ERBAKAN HOCAMIZA ATILAN HER İFTİRAYA KORKUSUZCA, BİLGECE CEVAP VEREN MİLLİ ÇÖZÜMDEN İSE RAZILIĞI İLAN OLACAK İNŞALLAH ve MİLLİ ÇÖZÜM ÖNCÜLÜĞÜNDE YENİ BİR DÜNYA KURULACAK. TÜM ŞEYTANLAR VE HER TÜRLÜ İFTİRAYA SESİZ KALAN MÜNAFIKLAR BİR DAHA ŞEYTANLIK YAPAMAYACAK, HINÇ VE ÖFKELERİNDEN PARMAKLARINI YİYECEKLER.
Kendi İnkar ve Küfür Karanlığından Aydınlığa ve Nur’a Tan Eden ÇapsızHz. Adem’den bugüne Hak -Batıl mücadelesi devam etmekte ve insanlar bu mücadelede ya Hakta sebat edip hidayet ve istikamet üzere Allah’ın rızasını kazanmakta ya da Batıla taraf olup inkar ve küfrün karanlığında hidayet nurundan mahrum kalmakta ve imtihanı kaybetmektedirler… Ali İmran Suresi 140.ayette buyrulduğu gibi “İşte Biz (galibiyet ve hâkimiyet) günlerini (ve dönemlerini) insanlar (Hakkı tutan veya Bâtıla uyan toplumlar) arasında (imtihan gereği ve gayretlerine göre) çevirip-devredip dururuz. Bu, Allah’ın iman edenleri belirtip-ayırması ve sizden şahitler (veya şehitler) edinmesi içindir. Allah, zulmedenleri sevmez. Erbakan Hocamız ki Şeytani hakimiyetin zirveye ulaştığı Siyonist Batıl düzenine karşı her sahada mücadelesini vermiş ; -Yeni bir dünya ve yeniden büyük Türkiye gayesi ile tüm insanlığın saadeti için ömrünü vakfetmiştir.. Çok şükür ki hükumet ortağı olduğu tüm dönemlerde Adil bir dünya düzeninin nasıl yaşanıp uygulanacağını örneklerini göstermiştir… Ve ilk etapta İslam Ülkeleri arasında D-8 birlikteliğinin temelini atıp ;-İslam Ekonomik İşbirliği-İslam Ortak Pazarı-İslam Kültür ve Eğitim İşbirliği-İslam Ortak Savunma Paktı-İslam Ortak (Dinarı) Para birimi gibi sahalarda Siyonist düzenin alternatifini oluşturmaya muvaffak olmuştur… Şimdi daha iyi anlıyoruz Siyonizm’in Büyük İsrail hedefi için kurup yönettiği PKK ve siyasi ayağı HDP’de boy gösteren çapsız , karaktersiz 10 sınıftan; soy ismi gibi “Tan’da ( alaca karanlıkta kalmış) Nur’dan hidayetten nasipsiz adamı neden Erbakan Hocamıza dil uzatıyor, salyalarını akıtıyor! Erbakan Hocam üzerinden selam yolluyor ağa babalarına , maaşını verenlere bakın ben sizden tarafım görevimi layıkıyla yapıyorum diyor ! İyi de ölmüş ve rahmete kavuşmuş ve partisi zahiren %1’lere düşmüş kendini savunamayacak biriyle ilgili neden hala her fırsatta kinlerini kusup iftiralar atmaktalardı!? Çünkü çok iyi biliyorlar ki onun altyapısını hazırlayıp bitirdiği ve ilgili devlet kurumlarına devrettiği projeler (savunma sanayi projeleri gibi) sayesinde Türkiye bölgesinde kendi imkanlarıyla ayakta kalabilecek duruma geldi ve inşallah çok yakın zamanda onun izinden giden sadık talebeleri eliyle de Siyonizmin Doğu Akdeniz’de beli kırılıp mutlu sona ulaşılacaktı! Yani mehdiyet ve mesihiyyet devrimi çok yakında , onlar bunun farkındaydılar ve azgınlıklarının nedeniyde buydu? Bu durumu Cenab-ı Hak Sebe Suresi 51-52-53.ayetlerde ne güzel açıklamıştır:–وَلَوْ تَرٰٓى اِذْ فَزِعُوا فَلَا فَوْتَ وَاُخِذُوا مِنْ مَكَانٍ قَر۪يبٍۙ “(Hakkın bâtıla galip geldiği Mehdiyet ve medeniyet devriminde ve nihayet kıyametin gerçekleştiği günde) Sen onların (nasıl) korkuya ve telaşa kapıldıklarını bir görsen (hepsi şaşkın ve perişandır) . Artık hiçbir kaçış yoktur ve yakın bir yerden yakalanmış (ve çaresiz bırakılmış) lardır.” وَقَالُٓوا اٰمَنَّا بِه۪ۚ وَاَنّٰى لَهُمُ التَّنَاوُشُ مِنْ مَكَانٍ بَع۪يدٍۚ “(Bu durumda mecburen) “Biz O’na (Allah’a ve Kur’an’ına) iman ettik” derler; ancak onlara böyle uzak bir yerden (ve çok geç kalınmış bir halde hidayete) el uzatmaları (ve iman nimetine kavuşmaları artık) nerede? (Çünkü son pişmanlık faydasızdır.) وَقَدْ كَفَرُوا بِه۪ مِنْ قَبْلُۚ وَيَقْذِفُونَ بِالْغَيْبِ مِنْ مَكَانٍ بَع۪يدٍ “Oysa daha önce Onu (Kur’an’ı ve Resulüllah’ı) kesinlikle inkâr ediyorlardı; ve onlar uzak bir yerden (asılsız ihtimallerle tahmin yürütüyor) gayba (görünmeyen karanlıklara taş) atıp duruyorlardı (İslam’a dil uzatıyorlardı).” Sonsuz şükürler olsun ki Milli Çözüm ve Ahmet Hocamız var kınayıcının kınamasından korkmadan Hakkı haykıran ve Hakk’ta sebat eden ve inşallah müjdelenen Feth-i Mübini özlemle bekleyenlerimiz var… Ve herkes iyi bilsin ve ayağını denk alsın ki… Devamını oku
Allah Razı Olsun
Sözde Erbakan Hoca’nın yakın çevresi geçinen kurum ve kişiler Erbakan Hocamıza yapılan bu çirkin iftiralara sessiz kalmaktadır. Milli Çözüm Dergisi ise her defasında Hocamıza yapılan bu hakaretlere sert bir dille cevap vermektedir.
Allah Milli Çözüm ekibinden razı olsun.
Zındıklar sürüsü ve elebaşları milli çözüm konuşuyor hele bakın neler bekliyor sizi
Hoca efendilerin ve hükümetlerin samimisi ile sahtesini hayırlı hizmet vereni ile istismar edenini ayırabilme yeteneğini ve sandıklardan taraf olma gayretini yitiren bir toplum gerçekleri görünceye ve hakka dönünceye kadar da başları beladan asla kurtulmayacaolamayacaktı!
Münafıkla,r efendiniz (hocanız hükümetiniz olursa ardından Allah’ın kahrına uğrarsınız ve bundan vazgeçmedikçe iflah olmazsınız)
Hele hele aziz erbakan hocamıza dil uzatan zındıklar hem dünya hem ahret rezil ve zelil olacaksiniz…
Şey Tanın Anatomisi
Şey Tan iftirasıyla kendi antomisini ortaya koydurdu. Erbakan mihenktir. İnsanların en alt derecelileri hayırlı insanlara iftira ve hakaret edenlerdir.
Piyonlar
Aciz insanlar, ucuz insanlardır. Kolaycılık kalitesizliği, kalitesizlik ise karaktersizliği doğuracaktır. Karaktersizlik ise en acı ve alçaltıcı bir köleliktir. Basit menfaatlerin kölesi, bayağı duyguların kölesi… Korkaklığın ve kötü alışkanlıkların kölesi… Evet herhangi bir konuda başkalarının kendisini kurtarmasını ve el atmasını bekleyen insan onların kölesi değil midir? Ve hele kendi beyni, kendi bileği ve kendi yüreği ile yürümek ve yükselmek yerine, kendisini piyon olarak kullanmak isteyenlerin reklâm edip gündeme getirmesi ve başkalarının emeğini ve başarısını kendisine mal etmesi sonucu şımarmak ve nankörlüğe kalkışmak ve hıyanete varan bir vefasızlık ortaya koymak da, “haysiyet hamlığının ve karakter kısırlığının” çağdaş ve çirkin örnekleridir. İğne ile kuyu kazar gibi yarım asrı aşan bir mücadele sonucu nice granit zulüm dağlarını delerek ve nice küfür karanlıklarını geçerek davamızı ve cemaatımızı biiznillah bu mutlu günlere taşıyan ve asıl bundan sonra yüksek bilgi, birikim ve becerisine ihtiyaç duyulan Erbakan Hocamızın arkasından Onun Aziz hatırasına çamur atmak tek kelime ile karakter çirkefliğidir.
ZÜLFÜYARE DOKUNMAK
BÖYLE BİR İFTİRA GÜNDEMDEYKEN;
SP’NİN YÜKSEK YÖNETİCİLERİNİN ÖZELLİKLE OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN SUSMASI VE ALTAN TAN MUHABBETLERİ..
YENİDEN REFAH PARTİSİNİN G.BAŞKANI FATİH ERBAKAN’IN CEVAPSIZ KALMASI…
ERBAKAN HOCAMIZIN VASİYETİ VAR DİYE AÇIKLAMA YAPAN RECAİ KUTAN’IN SUSMASI…VE AYNI KUTANIN ALTAN TAN’IN SP DEN ADAY OLMASINA VE İFTİRASINA SES ÇIKARMAMASI…
YOKSA ERBAKAN HOCAMIZIN VASİYETİNİN HEPSİNİ TOPLUCA RAHATSIZ EDECEK BİR DURUMUN VARLIĞINDAN MIYDI?
ERBAKAN HOCAMIN DERİN İZLERİ BİRAZDAN ÇIKACAĞIZ PAZAR
PROFESÖR DOKTOR NECMETTİN ERBAKAN HOCAMIZIN 1970’LERDE BAŞLATMIŞ OLDUĞU MİLLİ AĞIR SANAYİ HAMLESİ VE YAPMIŞ OLDUĞU SİLAH SİSTEMLERİ VE TEKNOLOJİ HARİKALARI İLE SİYONİZMİN BÜTÜN PLANLARINI ALTÜST ETMİŞTİR. BUNUN EN CANLI ÖRNEĞİ DOĞU AKDENİZ’DE YAŞANAN YUNANİSTAN’A YARDIMA GİDEN FRANSIZ FIRKATEYNİN BÜTÜN UYDU MEKANİZMALARININ KİTLENMESİ DİR DIŞ GÜÇLER DE İYİ BİLİYOR Kİ BU ERBAKAN TEKNOLOJİSİDİR, TÜRKİYE’DE NE ZAMAN BİR MİLLİ HAMLE OLSA ARDINDAN BUNU HAZMEDEMEYEN SİYONİST GÜÇLER ALTAN TAN VE DİĞERLERİ GİBİ KÖKENİ VE SÜTÜ BOZUK ENİKLERİNE SALYALARINİ AKITARAK HOCAMA HAKARET ETMELERİ , TALİMATI VEREREK KENDİ KUYRUK ACILARININ YANSIMALARI DIR ELBETTE LLAH’IN İNTİKAMI KAÇINILMAZDIR VE SONUNUZ YAKINDIR İNŞAALLAH.
Ermenis tan muhbiri Altan Tan.
Ermenis(Altan) tan devşirmesi, Altan Tan gibi boş tenekeler ancak sağda solda iğrenç sesler çıkartırlar…
Altan Tan denen zavallı! ve boş kişi! Asıl sizler yıllardır ekranlarda demogaji ve acitasyon yaparak Kürt vatandaşlarımızın duygularını çalarak , Ermenistanin ülkemiz aleyhinde faliyetlerini yürüyorsunuz.!?
Sen önce yıllardır, Ermenistan sözcülüğünü ve faaliyetlerini burada, kacpara HDP ve PKK adresinde yapmaktasın. Onlar kalleş kurşunları ile, sen kalleş sözlerin ile sıkmaktasın!
Sen önce, aslının geldiği soykırım ve katil Ermenistan’ın
tarihî melanetlerini pisliklerini anlat!..
Sen önce HDP çatısı altında PKK ve YPG’nin ülkemize ve milletimize yaptığı katliamları anlat!..
Ekranlara çıkıp bir de demagoji yapıp, “hak hukuk adalet eşitlik vs..” naraları atıyorsun…
Bunun için yurt dışından hesabına yatan kirli paraları anlat.
Bak Ermeni kökenli tan!
Bu zamanda, hak ve hukuk, adalet demek; Erbakan Hoca ve Adil Düzen demektir.
Sen kimsin ki; Erbakan Hocamızın aleyhinde konuşuyorsun!
Sen ve senin gibiler, Erbakan Hoca aleyhinde iftira atıyorlar ise, biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti devleti düşmanıdır..
A. Tan senin zaten ne ayarda olduğunu biliyorduk ve anlatıp yazıyorduk, koca bir camiaya uyarıyorduk.
Milli Görüş camiasında sana kapıları açıp senin Tv5 ekranlarında konuşmana izin veren Oğuzhan Asiltürk ile olan kirli ilişkini anlat da bu karanlık ilişkileriniz herkes bilsin..!?
Susanlar, kusandan alçak!
Bir mü’mine, iftiraya
Susanlar, kusandan alçak!
Her hileye, entrikaya
Susanlar, kusandan alçak!
Tek Allah’a biat eden
Malla canla, cihat eden
Kutlu Zat’a, isnat eden
Susanlar, kusandan alçak!
“Hırsız” diyen, Hocasına
Lanet karı, kocasına
Kül atılmış, goncasına
Susanlar, kusandan alçak!
Vicdan sönmüş, yok gayreti
Ne tepkisi, ne hayreti
“Dilsiz Şeytan”, çok iğreti
Susanlar, kusandan alçak!
Hoca gibi şahsiyeti
Tan edenin, pis niyeti
Yok bunların, haysiyeti
Susanlar, kusandan alçak!
Unutma, fani cihandır
Hakkı tutan, şimdi Han’dır
Elbet hayat, imtihandır
Susanlar, kusandan alçak!
İslam, Allah yapısıdır
Saadet, Hak kapısıdır
Münafıklar, kir pasıdır
Susanlar, kusandan alçak!
Milli Görüş, Hak’ka ricat
Dik durmayan, bulmaz necat
Ey vefakâr, ehli cihat
Susanlar, kusandan alçak!
Kalbi kara, AK sanıyor
Adı HAS ya, pak sanıyor
Cahil onu, HAK sanıyor
Susanlar, kusandan alçak!
Haydi diril, doğrul artık
Dost uğrunda, yoğrul artık
Hainlerden, kurtul artık
Susanlar, kusandan alçak!
tarafını söylüyor
İnsanın ayarı tarafıyla belli oluyor. Tüm mazlumların dua ve hürmetlerini alan Aziz Erbakan’a Hocamıza kim düşman? Siyonistler.Ne yapsınlar… sonlarını görüyorlar artık. Sonlarını getiren darbeleri kendilerine kimin vurduğunu elbet siyonizm iyi biliyor. Onun için en büyük düşman olarak gördüğü Erbakan Hocamıza salyalarını akıtacaklar. Uşaklar da sahiplerinin sesi olacak. Tabii bunlar içinde yediği kaba pisleyenler de olacak. Yazıda da geçtiği gibi bir zamanlar kuyruk sallayanlar şimdi herif kesiliyorlar. Açıkça “biz siyonizmden tarafız” diyorlar. Bunların yanında Hocamızın maddi ve manevi mirasına sahip çıkanlardan bu ayarsız alçaklara karşı oturaklı cevap beklememiz de hakkımız.
Erbakan Hocamızın Mirasçısı Milli Çözüm
İnsanın malına mülküne mirasçı olunabildiği gibi davasına, fikirlerine, projelerine de mirasçı olunabilmektedir. Özellikle büyük dava adamlarının finansal ve biyolojik mirasçısı olmaktansa manevi mirasçısı olmak daha evla daha güzeldir. Aziz Erbakan Hocamızın bu manada manevi mirasçısı olan Milli Çözüm; onun Aziz hatırasını zedelemek isteyen, onun cevap veremeyecek durumda oluşunu fırsat olarak gören, evlatlarının ve kendi kurduğu partisinin sağır dilsiz rolüne bürünmesini avantaj kabul eden tüm “köpek” karakterli, uyuz tiyniyetli alçaklara en okkalı cevabı her zaman veriyor elhamdülillah. Partinin başına çöreklenen uyuzhanın “herkese yumuşak olacağız emri” ile Hocamızın evladı olan Zatın her fırsatta Akp’ye yanaşma gayretlerini fırsat bilen tüm alçaklar bu kapının sahipsiz olmadığını her havladıklarında göreceklerdir. Onların hayvani tavırlarına layıkıyla cevap veren, onları köşelerine sindirip yuvalarına geri sokan Milli Çözüm’den Allah razı olsun.
HANGİ YÖNE DÖNSEK YA HAINLERLE, YA ZALİMLERLE, YA ALÇAKLARLA, YADA MÜNAFIKLARLA KARŞILAŞIYORUZ!
Erbakan Hocamıza havlayan ve ihanet eden tüm alçakların, hainlerin, zalimlerin ve münafıkların acı akıbetlerini izleyip göreceğiz inşallah.
ARSIZDIR MENFAATE KUYRUK SALLAR, HAYASIZDIR KANCIKÇA HAVLAR!
Genleri kirli, kimliği ve kökeni gizli İT Erbakan Hoca’ya hayasızca ve kancıkça havlayıp Siyonist odaklara kuyruk sallamaktaydı.
Her zaman olduğu gibi, Milli Çözüm, Erbakan Hocamıza havlayan ite hoşt diyerek sesini ve nefesini kesmiştir.
Erbakan Hoca’nın maddi ve manevi mirasına konanlar ise; hayasızca ve kancıkça Erbakan Hoca’ya havlayan itlere anlayacağı dilden oturaklı bir yanıt konduramamışlardır.
Bu iftira ve hakaretleri sadece ERBAKAN’A yönelik işbirlikçi eniklerine yaptırmasının amacı : Siyonizmi etkisiz hale getirecek plan proje ve çalışmaları hazırlayan TEK KİŞİ OLDUĞUNUN ispatı niteliğindedir .
Sağcısı solcusu, dincisi dinsizi, islamcısı yahudisi hıristiyanı, yazarı çizeri önüne gelen %99.9 herkes konusu olsun olmasın alakası olsun olmasın bir fırsattır deyip zamanınızın tercümanı olan zaata Aziz Erbakan Hocamıza iftira ve hakaretleri etmelerinin tek sebebi ve ispatı şu olsa gerek: Malumunuz Dünya üzerinde herşey HAK ve BATIL’IN mücadelesi şeklinde oluyor . Batılın temsilcisi SİYONİZM, Hakkın temsilcisi MİLLİ GÖRÜŞ – MİLLİ ÇÖZÜM…!!! Bu iftira ve hakaretleri sadece ERBAKAN’A yönelik işbirlikçi eniklerine yaptırmasının amacı : Siyonizmi etkisiz hale getirecek plan proje ve çalışmaları hazırlayan TEK KİŞİ OLDUĞUNUN ispatı niteliğindedir . Diğer hertürlü kurum kuruluş dernek vakıf cemaat tarikat parti gibi kuruluşlara bu denli bir intikam ve öc alma hamlesi yapılmamakta yaptırılmamaktadır. Artık sonlarının geldiğinin de ispatı niteliğindedir bu hamleler… Aziz ERBAKAN Hocamızın Sadık Talebe ve Takipçisi Milli Çözüm’ün Şahsi Manevisi Olan Zaat’a ( Ahmet Akgül Hocamıza) karşı da aynı baskı ve susturma politikası uygulamakta Siyonizm. Ama Allah’ın dilemesiyle ve yardımıyla inşaallah O SADIK TALEBE VE TAKİPÇİ BİLGE ŞAHSİYET , Siyonizmi tuzun suda eridiği gibi erimesine vesile olacağı günlerin arefesinde olduğumuzu hissediyor ve bu mutlu huzurlu günleri görmeden rabbim ruhumuzu almasın diye de dua da bulunuyoruz. !!!
Erbakana Sahiplenmek Bedel İster
Hak Batıl savaşı devam etmekte ve yakında yaşanacak büyük devrim öncesi herkez safını belirlemektedir. Dünyevi düşünen bu ayak takımı menfaatleri uğruna Hakkın temsilcisi yani Aziz Erbakan Hocamıza iftira atarak hala siyonistlerden kemik beklemektedirler. Çok şükür ki Aziz hocamıza sadakatle sahip çıkan Milli Çözüm dergisi şahsi menevisi büyük ilim ve fikir adamı üstadımız muhterem Ahmet Akgül hocamız ve dava arkadaşları varda renksiz takımın niyetini ve tiyniyeti turnusol gibi ortaya koyulmaktadır. Allah hepsinden razı olsun. Erbakanı sevmek sahip çıkmak bedel istemekte bu bedel ise Aziz hocamıza sahip çıkarak gösterilmektedir hemde hiç bir kınayıcının kınamasından korkmadan.Altan tan gibiler ise yakında hak ettiğiniz zillete müstehak olacaksınız.Görelim mevlam neyler neylerse güzel eyler.
İbrahim 46
Gerçek şu ki, onlar (zalimler ve hainler, mü’minlere ve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatacak (derecede nükleer silahlara ve teknolojik imkânlara dayanmış) olsa da, Allah katında kesinlikle onları (boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak) plan ve programlar vardır! (Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır)
İbrahim 47
Sakın ha, Allah’ı elçilerine (ve Hakk davetçilerine) verdiği sözden (ve zafer va’adinden) dönecek sanma(yın). Gerçekten Allah Azîz’dir, İntikam sahibidir. (Ey zalimler ve hainler, sizin de zulüm ve hıyanetlerinizin hesabını soracak, saltanatınızı yıkacaktır.)
Siyonizme, Aziz ERBAKAN HOCA Öyle Bir Etkisiz Kılacak Projeleriyle Çatesiz Bırakmış ki Acılarını Dindirebilmek İçin antibiyotik niyetine işbirlikçi eniklerini konuşturuyor!..
Siyonizme, Aziz ERBAKAN HOCA Öyle Bir Etkisiz Kılacak Projeleriyle Çaresiz Bırakmış ki Acılarını Dindirebilmek İçin antibiyotik niyetine işbirlikçi eniklerini konuşturuyor!..
– Kapitalizmin yerine ADİL DÜZEN PROJELERİYLE siyonizmin sömürü çarkına taş koyarak,
– Siyonizmin atom füzelerini nükleer başlıklı füzelerini uçak gemilerini cümle savai aletlerini etkisiz kılacak TEKNOLOJİ HARİKALARINI hazırlayarak,
– Siyonizm denen şeytanın şaheseri denilebilecek bu zalim güçleri insanlığa deşifre edip , maddi manevi çözümler sunarak SİYONİZMİN KARİZMASINI ÇİZMEKLE KALMAMIŞ ,YOK HÜKMÜNE GETİRMİŞ BİRİNİ , elbette bunları yapanı halkın gözünde küçültmek yok etmek beton dökmek acılarını biran olsun hafifleteceğini zannedenler bu iftira ve hakaretleri ettirmekten başka ellerinden bişey gelmediğinin de İSPATI NİTELİĞİNDE!.. Evet siyonizm beyaz bayrak çekmek üzere. Son bir karnının gazını indirme çabasında… ÇARESİ YOK GEBERECEKSİNİZ!…
” Elimden veya elimizden bişey gelmiyor ” diyenlere işte meydan işte şan işte şeref kazanmanın en büyük fırsatı!.. Asrın tercümanı olan Aziz Erbakan Hocamıza gayzını kusanlara , elimizden düşürmediğimiz cep bilgisayarlarımızdan (tlf) Allah’ın yeryüzüne gönderdiği kutlu tercümana atılan iftira ve hakaretlere cevap yazarak Haksızlık karşısında susmayarak dilsiz şeytan olma vebalini üzerimizden atabilir ve Allah’ın sevdiği kullarına sahip çıkarak o sevgiden bizlerde nasiplenebiliriz… TEBRİKLER MİLLİ ÇÖZÜM… BU SEVGİYİ LAYIKIYLA HAKEDEN BİR SEN VARSIN…
Bu arada Altan Tan denen ayarsıza diyoruz ki , havlamayı kes ERBAKAN’A OLAN SAYGI VE SEVGİYİ VE SADAKATI BİTİRMEYE SİYONİZMİN GÜCÜ YETMEDİ SENİN GİBİ İŞBİRLİKÇİ YAĞLI KEMİKÇİ KİMSECİKLER BİR HALT YİYEMEZ…
Asrın Tercümanı Aziz Erbakan Hocamıza atılan iftiralara hakaretlere SUSAN , KUSANDAN ALÇAKTIR kategorisine girmemek için EY TV 5 – MİLLİ GAZETE – SAADET PARTİSİNİN GENEL MERKEZ YÖNETİCİLERİ – İL YÖNETİCİLERİ – İLÇE YÖNETİCİLERİ – MAHALLE TEMSİLCİLERİ – SANDIK MÜŞAHİTLERİ – YENİDEN REFAH PARTİSİNİN YÖNETİCİLERİ – ERBAKAN VAKFI YÖNETİCİLERİ – MİLLİ GÖRÜŞÇÜ MİLKOLAR – VİCDAN EHLİ ATATÜRKÇÜLER – VİCDAN EHLİ YAZAR ÇİZERLER VE İNSANLIK ALEMİ; bu alçaklığa bir cümle ile cevap verip bu aşağılık zalimlerin itlerine eniklerine cevap vermek gerekmez mi?
HEPİMİZ MESULÜZ
Olaylar gösteriyor ki sona gelindi. Kürtcü Pakradunlar, Erdal Sarızeybek gibi bazı Türkcü Şamanlar hiç alakası yokken Tarikat tenkidi ve değişik bahanelerle Aziz Erbakan Hocamıza iftiraya başladılar. Artık kuyruk altlarına batan diken ne diye sormaya gerek yok. Tek merkezden idareyle Kutlu devrim yaklaştıkça yılların hıncını çıkarma gayretindeler.
Şimdi imtihan zamanı.
Kimler mi?
Elbette Milli Görüşün sözde (üst) kademesi.
Elbette Yeniden Refahın yöneticiliri
Elbette Milli Gazete yazarları
Elbette Milli Görüşün diğer müntesipleri
Elbette Aziz Erbakan Hocamızın Ailesi
Elbette ehli vicdanın tümü.
Öyle ya Erbakan sadece Milli Görüş camiasının değil, tüm halkımızın ve tüm islam aleminin ortak değeriydi.
Çalıştığımız fabrikadan, aldığımız maaştan, dini ve ahlaki değerlerimizin korunmasından vs.
Yetmez Ordumuzun techizatından..
Ülkemin Siyonist kumpastan kurtulma mücadelesine, her yerde onun ismi ve emeği mutlaka vardı.
Ve ehlivicdan da Erbakan’a “Emin” sıfatıyla güven duymaktaydı.
O zaman Erbakan Hocamızın yokluğunda çiğnenen tüm haklarından ve Kutsal Davasından Millet Olarak topluca mesulüz.
Erbakan korkusu.
Resulullah- Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz söyle buyurmuşlardır: ” İnsanlar öyle aldatıcı yıllar görecek ki, o yıllarda yalancılar tasdik, doğru söyleyenler tekzib edilecektir. Keza o yıllarda haine itimat edilecek, emin kimseye de hainsin denilecek” (Ibn-i Mace)
Dün savunduğu değerler için mangalda kül bırakmayan, ” Dava ” denildiğinde herşeyini feda etmekten söz edenlerin çoğu, geldiğimiz noktada, her biri birer ” kapıkulu” olmuş, geçmişlerini, geleceklerine feda etmiş, şahsiyetlerini ve ” iman” larını, ikballerine kurban vermiş bir yalaka oldular!
Ahmak alçak odur ki, kendi kuyusun eşer
Yükseklere tüküren, balgam yüzüne düşer
Oysa Milli Çözüm var, nifak çıbanın deşer
Soysuz sütübozukun, hıncından ses çıkmıştı…
Ne ister Erbakan’dan, bu hayasız takımı
Gıcık alır Hak-kı savunandan, bu mayasız takımı
Yorulmaz iftira atmaktan, bu ayarsız takımı
Yarası var gocunur, suçundan ses çıkmıştı….
Onu Anlasaydınız Aynaya Bakamazdınız
Aziz Erbakan Hocamızı eleştireceğinize anlamaya çalışsaydınız Türkiyemiz ve O ‘na bağlı ülkeler süper güç olmuş ve tüm insanlık rahat etmişti…Ne yazık ki kendi pisliklerini görmeyip Hocamıza yersiz ve hadsiz ithamlar yapan ”****** uşakları ” yüzünden hep geriye gidiyoruz….
Halbuki bilmiyorlar yada bilmek istemiyorlar fakat biz yine haykıralım ki ”Şuan bir vatan da yaşıyorsanız ve ekmek yiyebiliyorsanız Erbakan Hocamız’ın projeleri vesilesidir… Başkanlık yaptığı süreçte verilen zamlarla emekli ,memur ayakta,Ağır sanayi hamleleri ,yüksek teknolojik silahlar ve daha bilip bilmediğimiz birçok proje sayesine Türkiyem diyebiliyoruz.
Anlatmakla bitmez ki…Rabbim razı olsun ,bizlere de O’nun yolundan gidebilmeyi nasip eylesin…
Amin
FETH-İ MÜBİN TİMSALİ…
Yosma karakterlidir,her yeri oynar
Er Kişi’ye kinlenir,hınzır misali
Soyu-sütü karışık,hıyanet kurar
Dini istismar eder,Belam misali!..
Hiç delile dayanmaz,hepsi iftira
Şeytan gibi sarkıyor,Haklı davaya
İçte ibni Sebe sahip,çıkar kaypağa
Erbakan korkuları,siyon misali!..
Meydanı başıboş mu,sandın sadana
Ahmak,hain onaylar,koşar sandığa
Süfyaniler kıvırmış,konmuş koltuğa
Saltanatın bitiyor,Fir’avn misali!..
Kim kutsala-Sultan’a,saldırır ise
Hak-batıl karıştıran,nesepsiz ise
Velev dünya korkutan,deccalizm ise
Balyoz iner Üstad’dan,Haydar misali
Milli Çözümdür Feth-i,Mübin timsali!..
Kin,Nefret,Nifak,Hıyanet,Gaflet ve Maraz!!
Saadet Partisi bu Altan Tan’ı aday göstermişti seçimlerde…
Saadete mi yaklaştınız sorusuna;
-“Hayır Saadet bana yaklaştı” diye bir ifade kullanmıştı…
Yine diğer taraftan Erbakan Hocamıza her türlü edepsizliği ve iftirayı yapan Cübbeli yi de Erbakan Vakfının proğramında konuşturmuşlardı…
Bütün bu zillet ve meskenet girdabını görünce;Ahmet Akgül hocamızın şu manaya gelen cümlesini tekrar ediyoruz;
Etrafında beş para etmez tiplere rağmen;şeytana ve şeyatnın uşaklarına tam yarım asır zerre açık vermeden tek başına bir iman mücadelesi veren tek erkek adamdır ERBAKAN”!!!
Ömrünüze bereket Hocam!Varlığınız bizlere büyük bir rahmettir..Rabbim hakkıyla istifade etmeyi nasip etsin..Ve Sizin de etkinizi ve iradenizi evrensel kılsın..İnsanlık tarihinin en kapsamlı dönüşüm ve değişimine sizi vesile kılsın!(Amin)