YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6574d75b55b9a
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 3 3 4
Bugün : 14
Dün : 11955
Bu ay : 110884
Geçen ay : 302569
Toplam : 21353866
IP'niz : 18.205.26.39

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

CUMHUR İTTİFAKI’YLA FİLİSTİN’E SAHİP ÇIKILAMAZDI!

CUMHUR İTTİFAKI’YLA FİLİSTİN'E SAHİP ÇIKILAMAZDI!

Siyonist Kuduz İsrail’in sözde Savunma Bakanı, Filistinlileri ‘human animal-insan hayvan’ olarak tanımlayıp, Terörist İsrail Devletine hâkim zihniyeti açığa vurmuşlardı. İsrail’in zalim ve işgalci olduğu unutturulmaya çalışılarak, arkasına aldığı başta ABD olmak üzere sabıkalı Batılı güçlerin yardımıyla, Ortadoğu’da şeytani planlarını uygulamak istiyorlardı. BOP ile Suriye’den başlayarak kan ve gözyaşının merkezi haline getirdikleri bölgemizde şimdi ateş çemberinin içine Lübnan, İran ve akabinde Türkiye’yi de sokmak istedikleri açıktı! Bir asır önce terk ettiğimiz bu coğrafyada gelişen olumlu/olumsuz tüm olaylara ve yapılanmalara Türkiye’nin tarihi ve tabii sorumluluk bilincine ve kudret kapasitesine denk bir siyasi akılla müdahale etme hakkı ve görevi vardı. Ancak bunun mevcut Cumhur İttifakı kafasıyla asla mümkün olmadığını da vurgulamak lazımdı. Siyonist İsrail’in saldırıları sonucu, çoğu çocuk, kadın, yaşlı, beş binden fazla Filistinli Müslüman katledilmesine rağmen, bunlar hâlâ boş demeçler ve temennilerle uğraşmaktaydı… (Üç hafta sonra ise masum ve sivil Filistinli şehit sayısı; 3500’ü çocuk 9 bine, yaralı sayısı 20 bine ulaşmıştı.)

Dünya, 7 Ekim 2023 sabahı, Gazze ve İsrail arasında yaşanan gerilimle uyanmıştı. Kuşatma altındaki Gazze Şeridi’ni yöneten Hamas, İsrail’e karşı Aksa Tufanı Operasyonu’nun başladığını açıklamıştı. İsrail’in farklı noktaları, Gazze’den ateşlenen roketlerle hedef alınmıştı. İsrail Savunma Kuvvetleri, saldırılara karşılık olarak İsrail’in savaş hali ilan ettiğini söylese de Siyonist çete şaşkındı ve gafil avlanmıştı.

Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından Filistin topraklarındaki Yahudilerin oranı, %7’si dışarıdan taşındığı halde, sadece %10 iken, bölge demografisi kısa sürede organize bir şekilde ve İsrail lehine sürekli bozulmaktaydı. Filistin’e Yahudi göçleri Birinci Dünya Savaşı’ndan önce, henüz 1880’li yıllardan itibaren artmaya başlamıştı. Zira Filistin’e göç etmenin Yahudiler nezdinde dinî bir boyutu da vardı. Bu göç dalgalarına “yükselmek/yukarı çıkmak” anlamına gelen “Aliyah” adını koymuşlardı. 1882-1903 Birinci Aliyah, 1904-1914 İkinci Aliyah, 1919-1923 Üçüncü Aliyah, 1924-1928 Dördüncü Aliyah, 1929-1939 arası dönem ise Beşinci Aliyah olarak tanıtılmıştı. Bu göçler sayesinde yüz binlerce Yahudi bu topraklara aktarılmıştı. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, 1948-1951 yılları arasında da Filistin’e Yahudi göçleri daha da yoğunlaşmıştı.

Göçle gelen Yahudiler, İsrail devletinin kuruluşuna zemin hazırlamak için 1920’de Haganah terör örgütünü, 1931’de de Irgun Zvai Leumi örgütünü kurmuşlardı. Yahudiler ile Filistinliler arasındaki çatışmalar bu süreçte başladı. 1920 Nisan ve 1921 Mayıs aylarında çıkan olaylarda Yahudi ve Araplardan çok sayıda ölen ve yaralanan vardı. 1936’da başlayan olaylar ve grevler ise 1939’a kadar sürdü. 1946’ya gelindiğinde Irgun terör örgütü Kral Davut Oteli’ne bombalı saldırı yaptı. Saldırıda çoğu sivil olmak üzere (41 Arap, 28 İngiliz, 17 Yahudi, 2 Ermeni ile 1 Rus, 1 Mısırlı ve 1 Yunan) toplam 91 kişi hayattan koparılmıştı.

Bu kapsamda önemli dönüm noktalarından biri Deyr Yasin katliamıdır. Avraham Stern’in lideri olduğu Lehi (Stern) ile Menahem Begin liderliğindeki Irgun örgütünün militanları tarafından 9 Nisan 1948’de Kudüs’ün batısında yer alan Deyr Yasin köyüne baskın yapıldı. Bu saldırılar Palmah ve Haganah gibi diğer terör örgütleri tarafından da desteklendi. Bu saldırıda 254 Filistinli sivil katliama uğradı. Ölenler arasında çok sayıda çocuk ve 25 hamile kadın da vardı. Bu süreçte bazı kadınlara tecavüz edilmesi, bazı hamile kadınların karınlarının yarılması ve insanların ağaçlara bağlanarak yakılması gibi hadiseler, görgü tanıkları tarafından soruşturmayı yürüten İngilizlere aktarılmıştı. Bu saldırıya dünyadaki insaflı bazı Yahudi din adamları da tepki koymuşlardı. Saldırının faillerinden olan Menahem Begin ise yıllar sonra; “Bu eylemi yapmasaydık İsrail olmayacaktı” demekten sakınmamıştı.

İsrail devletinin kuruluşunun ertesi günü olan 15 Mayıs, Filistinlilerce Nekbe Günü, yani Büyük Felaket olarak adlandırılır. 1948 Savaşı sonrasında İsrail, işgal ettiği alanları sürekli artırdı ve Filistinlilerin bir kısmını mecburi göçe zorladı. Böylece işkence, tecavüz ve katliam korkusu gibi nedenlerle Filistin topraklarından büyük bir göç başladı. İsrail kaynaklarına göre 500 bin, Araplara göre 900 bin, Birleşmiş Milletler’e (BM) göre ise 726 bin Filistinli göç etmek zorunda kaldı. Bu sayılar o dönemki Filistinlilerin yaklaşık %70’ini oluşturmaktaydı. Bu dönemde 675 köy ve kasabadan oluşan Filistinli yerleşim yerleri ortadan kaldırıldı. Göç eden Filistinliler mülteci kamplarında zorlu şartlarda hayatta kalma mücadelesi vermek durumunda bırakıldı. BM buna karşı, 1948 tarihli 194 sayılı kararıyla, göç eden Filistinlilerin geri dönmelerine izin verilmesi kararı aldı.

1967 Savaşı’nın başladığı gün olan 5 Haziran ise Filistinliler tarafından Naksa (Gerileme) günü olarak adlandırılır. 1967 Savaşı’nın sonuçları yeni göç dalgalarını ortaya çıkardı. Hatta 1967’de göç edenler bir defa daha göç etmek zorunda kaldılar. Göç eden Filistinlilerin 500 bin civarında olduğu saptanmıştı. Bu tarihten sonra asıl dikkat çeken husus ise hızla yeni Yahudi yerleşimlerinin kurulmasıydı. 1967’den günümüze kadar özellikle Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da 250’den fazla yeni yerleşim yeri kurmuşlardı. Yeni işgal edilen, yeni oluşturulan yerleşim yerlerinde ise yaklaşık 650 bin Yahudi yerleştirilmiş durumdaydı. İsrail’in yeni yerleşim yeri proje ve politikaları, hâlâ şeytani bir amaç ve programdı.

Filistinli sivillere yönelik hem bir şiddet aracı hem bir şiddet sembolü olan bir diğer şey, İsrail tarafından Filistinlilerin yaşadıkları bölgelerin etrafına inşa edilen duvardır. Başlangıçta 720 kilometre olarak planlanan duvarın yaklaşık 500 kilometresi tamamlanmıştır. Duvar, Filistin topraklarını yüzde 9,4 oranında daraltmış ve yaklaşık üç milyon Filistinlinin yaşam koşullarını zorlaştırmıştır. Bin 200’den fazla sivil Filistinli bu süreçte hayatını kaybetmiş durumdadır. 130 binden fazlası yaralanmış, 2 bin 500 ev yıkılmış, 20 binden fazla Filistinli ise hapse atılmıştır.

2000 yılından 2005 yılına kadar devam eden İkinci İntifada döneminde ise 4 bin 412 Filistinli hayatını kaybetmiş, 48 bin 322 Filistinli yaralanmış ve binlerce Filistinlinin ise evleri yıkılmıştır. İsrail’in Gazze’ye yönelik 2008 Aralık-2009 Ocak aylarında düzenlediği “Dökme Kurşun” adını verdiği saldırılarda ise 355’i çocuk, 100’ü kadın olmak üzere bin 400 kişi hayatını kaybetmiş, 5 bin 400 Filistinli yaralanmıştı. 8 Kasım 2012’de İsrail güçleri açtığı ateşle, futbol oynayan 13 yaşında bir çocuğu öldürdü. Buna bağlı olarak başlayan olaylar sonrasında İsrail “Bulut Sütunu” adı verilen saldırılarını başlattı. Bu kez yarısından fazlası kadın ve çocuklar olmak üzere 167 Filistinli hayatını kaybetti, bin 200’den fazla Filistinli yaralandı. 2014 yılındaki “Koruyucu Hat” adı verilen ve 51 gün süren saldırılarda ise Gazze adeta enkaza dönüştürüldü. Bu saldırılar neticesinde 551’i çocuk 2 bin 158 Filistinli hayatını kaybetti, 11 binden fazla Filistinli yaralandı ve 60 binden fazla Filistinli evsiz kaldı.

Yani Hamas İsrail’e durduk yere saldırmamıştı!

Yahudilerin hedefi, Arz-ı Mev’ud yani Vadedilmiş Topraklar’dı. Nil ve Fırat arası merkez olmak üzere bütün dünya onların hâkimiyeti altında olmalıydı! Bunun gerçekleşmesi, Türkiye’nin güneyi dahil yarı kıta görünümündeki Arabistan Yarımadası’nın kuzeyinin fiilen Yahudi egemenliğine girmesi anlamını taşırdı. Buna Mekke ve Medine’nin kalbini oluşturduğu Hicaz yöresi de katılacaktı. Oysa bu, İslâm dünyasının intiharı, tarihten silinip yok olmasıydı. İki asır önce tarihten çekilmişti İslâm dünyası, şimdiyse tarihten silinme tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Bu nedenle Filistin’e mutlaka sahip çıkılmalıydı.

ABD ve İngiltere, Doğu Akdeniz’e savaş gemisi yollamıştı! Türk Deniz Kuvvetleri ise, bölgede tatbikata başlamıştı!

ABD ve İngiltere’nin Doğu Akdeniz’e, İsrail’e yardım gayesiyle savaş gemilerini göndermesinin ardından dikkat çeken bir gelişme yaşanmıştı. Türk Deniz Kuvvetleri, 16-20 Ekim 2023 tarihleri arasında Doğu Akdeniz’de tatbikat yapmak için Navtex yayımlamıştı.

İsrail’in saldırılarının ardından destek amaçlı ABD ve İngiltere, Doğu Akdeniz’e savaş gemilerini kaydırmıştı. Bu durum sonrası Türk Deniz Kuvvetleri, Antalya İstasyonu’ndan yayımlanan denizcilik bildiriminde (NAVTEX mesajı) Kıbrıs açıklarında tatbikat yapacağını açıklamıştı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sürerken, ABD ve İngiltere İsrail’e destek amaçlı bir uçak gemisi yollamışlardı. Ardından ABD ikinci gemiyi de aynı bölgeye göndereceğini duyurmuşlardı. Bu gelişmelerin ardından Türk Deniz Kuvvetleri, 16-20 Ekim tarihleri arasında Doğu Akdeniz’de fiili atış eğitimlerinin yapılacağı faaliyet için denizcilik bildiriminde bulunmuşlardı. 13 Ekim’de Antalya İstasyonu’ndan yayımlanan NAVTEX mesajında, “Atış eğitimi, 16-20 Ekim saat 0600Z-1500Z arasında aşağıdaki sahada yapılacaktır” ifadeleri yer almıştı. Milli merkezlerin bu kararları ve tatbikatları haklıydı… Çünkü Siyonist İsrail’in asıl hedeflerinin başında Türkiye vardı!

Bu nedenle, Mahmut Abbas bile Hamas’ı satsa, biz sahip çıkacaktık!

7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e saldırmasından sonra bölgede patlak veren çatışmalar her geçen gün daha da şiddetlenirken, Filistin Devlet Başkanı Abbas, dikkat çeken bir çıkış yapmıştı. Hamas’ın eylemlerinin Filistin halkını temsil etmediğini ifade eden Abbas, “Filistin halkının tek temsilcisi Filistin Kurtuluş Örgütü’dür” deyip çıkmıştı. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile telefon görüşmesi gerçekleştiren Abbas, Hamas’ın Filistin halkını temsil yetkisinde olmadığını ifade ederek “İşgali sonlandıracak olan, siyasi çözümün zorunluluğudur. Filistin halkının tek meşru temsilcisi, kararları, programları ve politikaları ile Filistin Kurtuluş Örgütü’dür. Başka bir örgütün politikaları değildir” ifadelerini kullanmıştı.

Joe Biden’ın “Gazze’yi işgal etmek büyük hata olur!” uyarısına İsrail’in yanıtı: “Böyle bir niyetimiz yok!”

İsrail’in BM Büyükelçisi Gilad Erdan, ABD Başkanı Joe Biden’ın “Gazze’yi işgal etmek büyük bir hata olur” uyarısını yanıtlamıştı. İsrail’in Gazze’yi işgal etmek gibi bir niyetinin olmadığını belirten Erdan, Hamas’ı ortadan kaldırmak içinse ne gerekiyorsa yapacaklarını vurgulamıştı. Hamas’ın 7 Ekim sabahı başlattığı Aksa Tufanı operasyonuna karşılık veren İsrail ordusu, Gazze’ye haftalardır bomba yağdırmaya devam ediyordu. Bölgede can kayıpları her geçen saat artarken, CBS News kanalının “60 Minutes” programına konuk olan ABD Başkanı Joe Biden, dikkat çeken bir çıkış yapmıştı. Gazze’de yaşananların aşırılıkçı Hamas ile ilgili olduğunu ve tüm Filistin halkını temsil etmediğini belirten Biden, İsrail’e de uyarıda bulunarak “Gazze’yi işgal etmeniz büyük hata olur” ifadesini kullanmıştı. Biden’ın uyarısına ise İsrail kanadından yanıt gecikmedi. İsrail’in BM Büyükelçisi Gilad Erdan, Gazze’yi işgal etmek gibi bir niyetlerinin olmadığını fakat Hamas’ı ortadan kaldırmak içinse ne gerekiyorsa yapacaklarını açıklamıştı.

Dikkat! Bunamış BIDEN’ın bu çağrısı, Siyonist stratejistlerin bir uyarısına tercüman olmaktı. Çünkü İsrail’in sonunun yaklaştığının farkındalardı!..

İsrail güya; “Hamas’ın elindeki rehinelerin barışçıl yollarla kurtarılmasına kadar, bir kara harekâtının ertelenmesi konusunda, uluslararası camiadan yoğun baskı gördüğü” gerekçesiyle, 3. haftasında bile Kuzey Gazze’ye hâlâ girmekten sakınması, aslında başına geleceklerin derin korkusunu duyduklarındandı. Ama korkunun ecele faydası olmayacaktı!

“İsrail olmasaydı, onu kurmamız lazımdı. Şimdi de onu koruyup kollamamız inancımızın icabıydı…” diyen Joe Biden, ABD’nin Başkanı mıydı, yoksa İsrail’in uşağı mıydı? Yıllardır: “İsrail ABD’nin değil, ABD İsrail’in ve Yahudi Lobilerinin güdümünde bulunmaktadır. Olaya böyle bakmayanların gerçekleri görmesi ve sorunlara kalıcı çözümler üretmesi imkânsızdır!..” diye haykırdığımız hakikatlere “komplo teorisi” deyip burun kıvıranlar, şimdi olsun, acaba bu Siyonizm olgusunu kavramaya başladılar mı?

İsrail’den flaş itiraf: Başarısız kaldık!

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, abluka altındaki Gazze Şeridi’nden 7 Ekim’de düzenlenen saldırılarla ilgili ülke yönetimi ve güvenlik sisteminin vatandaşlarını korumakta başarısız olduğunu açıklamıştı. Aşırı sağcı Dini Siyonizm Partisi lideri Smotrich, düzenlediği basın toplantısında, Gazze Şeridi’nden gerçekleştirilen saldırıda “yaşananlar ve olacaklar için sorumluluğu üzerine aldığını” vurgulamıştı.

Siyasi kariyerinde Filistinlilere karşı ırkçı söylem ve eylemleriyle tanınan Smotrich, şunları aktarmıştı: “Şunu dürüstçe itiraf etmeliyiz; devlet yönetimi ve güvenlik sistemi başı öne eğik biçimde başarısız kalmıştır. Vatandaşlarımızı korumakta başarısız olduğumuz açıktır!”

İsrail’in Gazze’ye Kara Harekâtı Kendi Sonunu Hazırlayacaktır!

Hamas’ın, işgal altındaki Gazze Şeridi’nden 7 Ekim 2023 Cumartesi sabahı İsrail’e düzenlediği saldırılarla başlayan savaşta çatışmalar giderek şiddetini artırmaktadır. Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları’nın başlattığı Aksa Tufanı operasyonuna İsrail, Demir Kılıçlar operasyonuyla yanıt vermeye çalışmıştı. İngiltere Birleşik Krallık’ın önde gelen gazetelerinden Guardian ve Telegraph, İsrail ordusunun Gazze’ye kara operasyonu başlatması halinde neler yaşanabileceğini ortaya koymuşlardı: “Muazzam kayba yol açar! Bundan sakınmalıdır!”

İsrail’in: “Hizbullah ikinci bir cephede savaş başlatırsa Lübnan’ı yok ederiz!” tehdidi bir korkuyu yansıtmaktaydı!

Haftalardır Hamas’ın operasyonuna karşılık vererek Gazze’yi bombalayan İsrail, Lübnan Hizbullahı’nın mevzilerini vurduğunu ve 1 askerinin öldüğünü açıklamıştı. Yaşanan gelişme “Savaşta ikinci cephe mi açılıyor?” sorusunu akıllara getirirken, Lübnan’a “ültimatom” gibi uyarıda bulunan İsrail, Hizbullah’ın savaş başlatması halinde ülkeyi yok etmekle tehditler yağdırmıştı. Gazze’deki insani durum her geçen dakika kötüleşirken, İsrail’den gelen açıklama “Savaşta ikinci cephe mi açılacak?” sorusunu bir kez daha gündeme taşımıştı. İsrail, Hizbullah’ın savaşa girmesi halinde atacağı adımları açıklamış ve: “Hizbullah ikinci bir cephede savaş başlatırsa Lübnan’ı yok ederiz!” uyarısını yapmıştı. Bu, aslında Siyonist çetelerin derin kuşkularını ve korkularını yansıtmaktaydı!

Yemen’deki Husiler de Hamas’a Destek Verdiklerini Açıklamıştı!

Hamas’ın 7 Ekim Cumartesi günü İsrail’e karşı başlattığı operasyona bir destek de Yemen’deki Husilerden gelmişti. Hamas’ı desteklediklerini ifade eden silahlı grup, İsrail’i tehdit ederek: “Geliyoruz, sürprizlerimizi bekleyin!” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı operasyon başlatmıştı. Gazze’den İsrail yönüne binlerce roket atılırken, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne saldırmaktaydı. İki taraftan da binlerce insan hayatını kaybederken, bölgedeki gerginliği artıracak yeni bir gelişme daha yaşanmıştı. Yemen Husileri olarak bilinen silahlı bir grup da sosyal medyada yayınladıkları bir açıklama ile Hamas’a destek vermek üzere bölgeye geçeceklerini duyurmuşlardı. Açıklamada ise “Geliyoruz, sürprizlerimizi bekleyin!” ifadeleri yer almıştı.

Yasaklı silah devreye alınmıştı! İsrail’de ‘Bunker Cluster’ skandalı!

Arap basını, İsrail’in Hamas ile sürdürdüğü savaşta ‘Bunker Cluster’ olarak bilinen yasaklı füzeleri kullanacağını yazmıştı. Hamas lideri İsmail Haniye, savaş bitinceye kadar İsrail’le rehineleri müzakere etmeyeceklerini açıklamıştı. Haniye, Hamas’la esir takası için iletişim kuran tüm taraflara örgütün pozisyonunu aktardıklarını belirtip, savaş sonuçlanıncaya kadar herhangi bir pazarlık yapmayacaklarını vurgulamıştı. Hamas’ın 7 Ekim Cumartesi günü erken saatlerde gerçekleştirdiği baskında çoğu asker, polis ve MOSSAD ajanı 200 ila 250 İsrail vatandaşının rehin alındığı tahminleri yapılmaktaydı.

İsrail’den Olası Kara Harekâtı, Bir Şantaj mıydı, Vakit Kazanmak mıydı?

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in sosyal medyadan yaptığı paylaşıma göre ise ülkede sivillerin silahlanması için ‘acil bir operasyon’ başlatılmıştı. Sınıra yakın noktalarda yaşayan gönüllülere ilk aşamada 4 bin tüfek, mermi, kask ve kurşun geçirmez yelek dağıtılacağını açıklamıştı. (Milliyet-10.10.2023)

ABD ve İngiltere uçak gemileri Doğu Akdeniz’e kaydırılmıştı!

Dünyanın gözü İsrail-Hamas savaşındaydı. Netanyahu ile görüşen Biden, İsrail’e desteklerini tekrarlamıştı. Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın İsrail’e tekrar gideceği açıklanmıştı. ABD Merkez Komutanlığı tarafından yapılan basın açıklamasına göre; uçak gemisi Gerald R. Ford, Doğu Akdeniz’e konuşlanmıştı.

Hamas’ın İsrail’e karşı gerçekleştirdiği Aksa Tufanı Operasyonu’nu destekleyen İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı İbranice paylaşım ile İsraillileri uyarmıştı. Hamaney, “Bu felaketi başınıza siz getirdiniz” ifadelerini kullanarak, “Diktatör Siyonistler, 7 Ekim yenilgisinin etkisinden kurtulamazsınız!” diyerek, terörist yönetime başkaldırmalarını hatırlatmıştı.

Cübbeli’nin 14.10.2023 Tarihindeki Cibilliyetsiz Konuşması!

(Hamas’ın, El Kassam Tugaylarını kışkırttığını kastederek:) “Süleyman Kasım’ın tecavüzcü birisi olduğu konuşulmaktadır. Oysa şimdiye kadar hiçbir Yahudi’nin tecavüzde bulunduğunu kimse görmemiş ve duymamıştır. Saadet Partisi İran’da öldürülen insanların katili Süleyman Kasımi’yi destekliyor. Şimdi kalkmış, Filistin’e destek mitingi yapmaya hazırlanıyor. Haydi oradan!..”

İşte Din istismarcısı bu riyakâr ve sahtekâr takımı, açıkça ve alçakça, yıllardır mazlum ve mağdur Filistinli mü’min mücahitlerin değil, Siyonist ve terörist İsrail’in yanında durmuşlardı!.. Cübbeli cibilliyetsizler böylece şeytani ayarlarını da ortaya kusmuşlardı!..

Maalesef Erdoğan iktidarı, İsrail’e gösteremediği sert ve net tepkileri, İstanbul’da İsrail konsolosluğu önündeki protestoya katılan duyarlı mü’minlere… Ve yine Malatya Kürecik’teki haklı gösterilere katılan vicdan ehline yöneltmekten sakınmamışlardı!

İşte güvendikleri ve övündükleri, Mısır’daki sözde barış konferansına katılan Dışbakanı Hakan Fidan, hiçbir sonuç almadan, hatta ortak bir bildiri dahi hazırlayıp imzalamadan, eli boş geri dönmek zorunda kalmıştı! Bunların ağırlığı da saygınlığı da bu kadardı…

Elon Musk’tan İsrail’e destek açıklaması!

ABD ziyaretinde Erdoğan’ın görüşüp şakalaştığı, teknoloji devi Elon Musk, İsrail’deki tüm Tesla Supercharger’ların ücretsiz hale getirildiğini açıklamıştı. Filistinli Hamas mücahitlerinin İsrail’e saldırı başlatmasının ardından İsrail karşı saldırı başlatmıştı. En çok sivillerin zarar gördüğü olayda birçok can kaybı yaşanmıştı. SpaceX ve Tesla’nın kurucusu Elon Musk, Twitter hesabı üzerinden İsrail’deki Tesla şarj istasyonlarının ücretsiz hale getirildiğini açıklamıştı. Paylaşımına onlarca tepki gelen Elon Musk, böylece Siyonist uşaklığını açığa vurmuşlardı.

Erdoğan iktidarı, hırsız ve arsız İsrail’le “Gaz taşıma ortaklığı” kurmaya çalışmıştı!

HAMAS liderlerinden Musa Ebu Merzuk, Milli Gazete’ye yaptığı açıklamada, “İsrail rejimi, Filistin gazını gasbetti, gaz bizim gazımız” diye uyarmıştı.

Ebu Merzuk, Milli Gazete’nin yönelttiği, İsrail’in gasbettiği Filistin gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ihraç edilmesi konusundaki soruya, “Gaz bizim gazımız, İsrail tarafından çalınan ve gasbedilen bir gaz söz konusu” şeklinde yanıtlamıştı. İsrail rejimi ile Türkiye arasında yapılan görüşmeleri değerlendiren Ebu Merzuk; “Biz ilke olarak İsrail ile yürütülen ilişkilere karşıyız” diyerek tavır koymuşlardı.

Bu yeni savaşta önce; Filistin Direniş Hareketi HAMAS liderlerinden olan hareketin Uluslararası Dış İlişkiler Ofisi Başkanı Musa Ebu Merzuk, İstanbul’da “Ortadoğu’nun Geleceğinde Filistin’in Yeri” isimli toplantıda, basın mensuplarının sorularını cevaplandırmıştı.  Bu toplantı için İstanbul’da bulunan Filistin Direniş Hareketi HAMAS liderlerinden Musa Ebu Merzuk, İsrail’in gasbettiği Filistin gazının Türkiye aracılığıyla Avrupa’ya taşınması hususunu Millî Gazete’ye açıklamıştı. İsrail rejimi ile Türkiye arasındaki normalleşmeyi de değerlendiren Ebu Merzuk, “Biz ilke olarak İsrail ile yürütülen ilişkilere karşıyız. Gaz meselesine gelince, gaz bizim gazımız. İsrail tarafından çalınan ve gasbedilen bir gaz söz konusu” diyerek uyarmıştı. “İsrail rejimi, yıllardır Filistin’e ait 2.200 milyar metreküp doğalgaz yataklarına sahip Leviathan ve Tamar doğalgaz sahalarını gasbedip sıvılaştırarak Avrupa’ya ihraç ediyor!” diye çıkışmıştı.

Artık, zalimlerin ve işbirlikçilerin bütün yolları tıkanmıştı. BM, NATO, AB, Şangay Teşkilatı… Hatta İslam Birliği Konferansı, Arap Birliği Teşkilatı… Bunların hepsi İsrail’e söz geçirecek, Filistin halkının haklarını gözeten sözde adil bir barışı gerçekleştirecek konumdan uzaktı… Bu nedenle ve Allah’ın izniyle Erbakan’ın teknoloji harikaları ve ilmi, İslami ve insani programları dışında hiçbir çare kalmamıştı.

“Yoksa siz, daha önce gelip geçen (kavimlerin durumu) başınıza gelmeden (onların İslam yolunda ve imtihan amacıyla çektiklerini siz de çekmeden; dünyada Adil Devlete erişeceğinizi, ahirette ise) cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara öylesine belalar, yoksulluk ve hastalıklar dokunmuş ve öylesine sarsılmışlardı ki, sonunda peygamber ve onunla birlikte iman eden kimseler; ‘Allah’ın yardımı ne zaman?’ diyecek (kadar çaresiz kalmışlar ama buna rağmen davalarından asla caymamışlardı. Sadakat ve samimiyetlerini böylece ispat ettikten sonra) İyi bilin ve bekleyin ki, artık Allah’ın yardımı yakında erişecektir.” (Bakara Suresi: 214)

Başbakan iken Erbakan’ın aldığı emsal karar tekrar yürürlüğe konulmalı ve Türkiye Filistin’e asker yollamalıdır!

İsrail’in 1994 yılındaki cami saldırıları sonrası 54. Hükümet’in Başbakanı Necmettin Erbakan, TBMM’de alınan kararla Türk askerini El Halil’e yollamıştı!

1997 yılında El Halil Camii’nde yaşananlar sonrası Mehmetçiğin Filistin’e konuşlandığını hatırlatmamız lazımdı. Çünkü mevcut koşulların hatta daha ağırının şu anda yaşandığı unutulmamalıydı.

“Bu teklifi çok iddialı ve uçuk kaçık bir fikir gibi” yorumlayanlar yanılmaktaydı. Çünkü uluslararası hukukta yeri, üstelik yakın geçmişte örneği ve Erbakan tarafından uygulanmış emsali vardı.

Hatırlayınız, 1994’te El Halil kentindeki Hazreti İbrahim Camii’ne yönelik katliam sonrası İsrail, caminin yarısını sinagoga çevirmiş ve şehrin statüsünü de bozmuşlardı. Sonrasında uluslararası Hebron Protokolü imzalanmıştı. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülke El Halil’e gözlemci statüsünde asker yollama kararı almıştı.

Rahmetli Necmettin Erbakan Hocamızın yüksek dirayet ve cesaretiyle alınan Hükümet kararıyla, 20 Şubat 1997’de TBMM’de Türk Askerinin El Halil’e gönderilmesi Meclis’te oylanmış ve kabul edilip uygulanmıştı. Bu kararın bir hafta sonrasında 28 Şubat darbesi yapılmıştı!..

Darbeye rağmen kahraman askerimizin El Halil’e gitme kararı askıya alınmamıştı. O karar 6 ayda bir uzatılarak 2019’a kadar uygulanmıştı. 2019 Şubat ayında İsrail, protokolü feshederek gözlemci askerlerin varlığını sonlandırmıştı!

Evet, El Halil’deki Türk Askeri varlığı çok kısıtlı ve gözlemci statüsünde olsa da bir emsal konumundadır. Ve tam 22 yıl boyunca da devam edip uygulanmıştır!

İsrail’in bu tarz saldırıları karşısında milletçe duygulanıp, sloganlara sığınmak kolaycılıktır. Bu asker gönderme fikri de öyle TV’de saldırıları izleyip, İsrail’e küfrederken aklımıza gelen çılgınca bir öneri sanılmasındı. Aksine El Halil’deki örneği göstererek, bunun uluslararası bir hüküm olduğunu vurgulamak lazımdır.

Kaldı ki 2018 Mayıs ayında Gazze’deki Filistinli mülteciler büyük dönüş yürüyüşü adını verdikleri sivil eylemler sırasında, İsrail askerleri o Filistinlileri hunharca katletmiş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’ye barış gücü gönderilmesi gerektiğini hatırlatmış, ama bu kof edebiyatını icraata koyamamıştı. Çünkü o Başkan yapılmış, ama Erbakan olamamıştı!

 

İşte Erbakan’ın Filistin’e Asker Yollama Kararının Resmi Tutanağı!

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

AHMET AKGÜL KİMDİR?

 

Araştırmacı-Yazar, Düşünür ve Siyaset Bilimci olarak tanınan Ahmet Akgül, Milli Görüş çizgisinde önemli bir fikir adamıdır. Olaylara insan eksenli ve İslam endeksli yaklaşmaktadır.

2004 Ocak ayında, arkadaşlarıyla birlikte İstanbul’da aylık olarak yayınlanan “Milli Çözüm” Dergisini çıkarmaya başlamıştır.

Uzun süreli, ciddi ve çileli bir mücadele dönemi yaşamış ve bu duyarlı, tutarlı ve kararlı tavrını hiç bırakmamıştır. Bu yüzden pek çok sıkıntı ve saldırılara uğramış, defalarca mahkeme açılıp tutuklanmış ve hapis yatmıştır.

İnancımız ve ihtiyacımız olan evrensel hukuk kurallarının; bütün insanlığın ortak değeri ve hayat düzeni haline getirilmesi, “Demokrasi, Laiklik ve özgürlükler” gibi çağdaş kurum ve kavramların; ilmi ve insani temellere göre yeniden şekillenmesi… Ve Türkiye’nin yeni bir barış ve bereket medeniyetine öncülük etmesi konularında yoğunlaşmıştır.

Üstadımızın, başta “İnsanın Yozlaşması”, ardından “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” ve yine “Barış ve Bereket Nizamı “İslam Davası” ve Yozlaştırılan “Cihat Kavramı” gibi birçok kitapları İngilizceye çevrilip merkezi Londra’daki Cagaloglu Yayıncılık organizesiyle; Amazon ve Bornes&Noble (bn.com) gibi dünya genelinde dağıtım yapan yüzlerce online sitesinde ve dijital (e-kitap) sayesinde 120 kadar ülkede yayınlanıp okunmaktadır. Ayrıca Üstadımızın “Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı” başlıklı Meal-i Kerim yorumları İngilizce ve Rusça tercümeleri ile “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” kitaplarının Rusça, Arapça, Çince, Japonca ve İspanyolca tercümeleri tamamlanıp basılmış olup; Almanca, Fransızca, Kırgızca ve Farsça tercümelerinde de sona yaklaşılmıştır.

Milli siyaset ve sorumluluk düşüncesini farklı bir boyutta ele alan ve yorumlayan Hocamız; yaklaşık 40 yıldır Türkiye’mizin her yerinde, Avrupa’da ve İslam ülkelerinde, önemli seminer ve konferanslara katılmaktadır.

Mili Görüş’e çöreklenmiş bazı şaibeli kişilerin gizli niyet ve tertiplerini haber vermesi, uzun vadeli hedefler ve stratejik tavizler sonucu Parti’ye girdiklerini sezmesi ve söylemesi nedeniyle, Ahmet Akgül’ün teşkilatlarda ve Milli Görüşçü kuruluşlarda hizmet vermesi engellenmeye çalışılmış; Erbakan Hoca ise, kendisinin daha bağımsız davranabilmesi ve nifak çarkı içinde körletilip kirletilmemesi için bu girişimlere karşı çıkmamış, ama kendisini uzaktan destekleyip yönlendirmekten de geri durmamıştır. Erbakan’ın “Adil Düzen” projeleri, AKP’nin siyasi hileleri ve karanlık ilişkileri, Fetullahçı Cemaatin gizli mahiyeti konularında sayılı uzmanlardandır.

1949 Elazığ doğumlu olan, çeşitli konularda yayınlanmış ve hazırlanmış 105 (yüz beş) eseri bulunan yazarımız, evli ve beş çocuk babasıdır.

 

Hocamız’ın Başlıca Kitapları:

● Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı (Türkçe Meal-i Kerim. Abdullah Akgül Yayına Hazırladı.) (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Milli Sorunlarımız ve Sorumluluklarımız (2 Cilt)

Dünyanın Değişimi ve Erbakan Devrimi

Refah-Yol’la Rantiyenin Savaşı

Cemaatin Cılkı, Erdoğan’ın Çarkı, Erbakan’ın Farkı

Türkiye Kuşatılırken, Kuklaların Kapışması

Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya (İngilizce, Rusça, Çince, Japonca, Arapça ve İspanyolcaya çevrildi.)

Bizim Atatürk

Küresel Fesatçılık ve Fetullahçılık

Dış Politika Yazıları (I) BOP’un Temel Taşları (1988-1998)

Dış Politika Yazıları (II) Tarihin En Talihsiz Yılları (2002-2015) 

Siyaset ve Strateji Bilgeliği

Osmanlı Sistemi ve Abdülhamit Siyaseti

İslam Davası ve Cihat Kavramı (İngilizceye çevrildi.)

● “İnsan”ın Yozlaşması (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Ah-u Figan’ım (Şiir)

Başörtüsü İnkârı ve İstismarı

İslamcı Münafıklar

Milli Şuur ve Ordu

20 Yıl Öncesinden; AKP Gerçeği ve Akıbeti

Bilge(!) Erdoğan’dan, İlkeli(!) Numan’a AKP Tezgâhı

Cezaevinde Yazdıklarım

Siyonizm-Deccalizm Ortaklığı

Devrim Simsarları ve Din İstismarcıları

Dilin Düğümü Çözüldü (Şiir)

Din Dengedir İslam İlericiliktir

Din – Devlet ve Demokrasi

Ergenekon Senaryosu “At Değiştirme” Operasyonu muydu?

(Kadiri - Haydari Tarikatı) Gönül Seması ve Tasavvuf Kapısı

Medeniyet Mücadelesi ve Mehdiyet Müjdesi

● Teşkilatçılık (İletişim ve İşbirliği Sanatı) Mesaj ve Metod

● Milli Görüş’ün Marazlıları

● Hak Davanın Hokkabazları

ABD’li Siyonistlerin, AKP’li Piyonistleri

İsrail'in Şımarması ve Armageddon Savaşı

BDP’nin Özerklik Kalkışması

Bir Devrim Yaşanıyordu!

Dünya Dönüşüme Hazırlanıyordu

Hidayet Kıvılcımı ve Hikmet Kılıcı (Şiir)

Katı Ulusalcıların ve Ilımlı İslamcıların Din ve Devlet Tahribatı

Osmanlı’dan Cumhuriyete Kripto Yahudiler ve Pakraduniler

Yüz Kur'ani Kavram ve Yorumları

Konularına Göre: Kur’an-ı Kerim Fihristi

Siyaset Şehveti ve AKP’nin Şerbeti (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

AKP’nin Akreplikleri (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

Terör-Masonluk ve Mafia Medeniyeti

Cumhuriyet Türkiye’sinde Nifak Hareketleri

Ruhlar-Sırlar ve Uzaydaki Yaratıklar

Sabah Yakın Değil miydi?

Tarikatların Hizmet Sahası ve Islahı

Tuz Kokarsa…

Gaflet miydi, Hıyanet miydi?

Tahribat Ortakları: AKP’nin Arkası, MHP’nin Markası

Türkiye Tarihi Dönemeçteydi!

Yakın Tarihimizde Yüceler ve Cüceler (2 Cilt)

Zafer Muştuları ve Fetih Hazırlıkları

Erbakan’dan İntikam Alanlar

Suriye’de Yaklaşan Hilal-Haç Kapışması

Başkanlık Diktatoryası

15 Temmuz Hıyanetinin Gizemi: Bir Darbe Analizi ve Sistem Krizi

Pazarlık Partisi ve Palavra İktidarı

Kemalizm-Tayyibizm Uyarlaması

Başka Çare Kalmamıştı

İslam’dan Uzaklaştıkça, İnsanlıktan Çıkılması

Dert Söyletir Aşk İnletir (Şiir)

● Hainleri Haşlama, Zalimleri Taşlama (Şiir)

● İstanbul Sözleşmesi ve Ailenin Çözülmesi

Türkiye'nin Erdoğan'la Sınavı ve Ukrayna Savaşı

 

Üstadımızın hazırladığı; İlköğretimden, Üniversiteye kadar öğrencilerimize inanç ve ahlâk esaslarını ve Milli-İnsani sorumluluklarını öğretecek Ders Kitapları:

● İlkokul 4-5: Çocuklar Sizin İçin Yaratılış Harikaları ve Din Ahlâkı

● Ortaokul-1: İslam; Doğal Hayat ve Güzel Ahlâktır

● Ortaokul-2: Allah'a İman ve Ahlâk Kuralları

● Ortaokul-3: Bilimin Işığında Allah’ın Varlık Kanıtları ve İslam Ahlâkı

● Lise-1: Yaratılışın Bilimsel Kanıtları

● Lise-2: İslam'ın Aydınlığı ve İmtihanın Şartları

● Lise-3: Müslüman; Güzel Ahlâk ve Sorumluluk Taşıyandır

● Lise-4: "Gençliğin Ahlâki Sorunlarına Milli Çözüm Programı"

● Üniversite-1: Yaratılış Sırları ve İslam’ın Esasları

● Üniversite-2: Allah'ın Varlığı ve İmtihanın Sırrı

● Üniversite-3: Olgun Müslümanın Hayatı ve İslam’ın Amacı

 

Üstadımızın Kitaplarından Derlenen Yeni Kitaplar:

● Ahmet Akgül’e Göre; Laiklik, Demokrasi ve Cumhuriyet Kavramları (Hazırlayan: Nevzat Gündüz)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Milliyetçilik Anlayışı (Hazırlayan: Orhan Atay)

● Ahmet Akgül’ün; Alevilik, Bektaşilik ve Şiilik Yaklaşımı (Hazırlayan: Veysel Uzun)

● Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Kemalizm’le Atatürkçülük Farkı (Hazırlayan: Ufuk Efe)

● Ahmet Akgül’e Göre; Ülke Sorunları ve Çözüm Yolları (Hazırlayan: Okan Ekinci)

● Ahmet Akgül’e Göre; Genel Ahlâk Esasları ve Temel İnsan Haklarına Saygı (Hazırlayan: Fatma Betül Erişkin)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Siyonizm Saptamaları (Hazırlayan: Ali Çağıl)

● Ahmet Akgül’e Göre; Yaratılış Sırları ve İman Unsurları (Hazırlayan: Halil Yaman)

● Ahmet Akgül’e Göre; Din İstismarcıları ve Devrim Simsarları (Hazırlayan: Akın Cengiz)

● Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Tarikat Yozlaşması ve Tasavvuf İhtiyacı (Hazırlayan: Abdussamet Çağıl)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Adil Medeniyet Programları (Hazırlayan: Osman Nuri Çelik)

● Ahmet Akgül’ün; Tarih Yorumları – 2 Cilt (Hazırlayan: Kâzım Gülfidan-Halil Altuntaş)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; İlginç Anıları ve Rüyaları (Hazırlayan: Ramazan Yücel)

● Ahmet Akgül’ün; İçtihat Perspektifi ve Orijinal Projeleri (Hazırlayan: Abdullah Akgül-Ali Mert)

● Ahmet Akgül’ün; Hikmet Uyarıları ve Veciz Uyarlamaları (Hazırlayan: Neslihan Bayraktar)

● Üstat Ahmet Akgül Hocamızın; Tenkit (ve Tebrik) Yazıları – 2 Cilt (Hazırlayan: Mus’ab Eryıldız-İsmail Erkut)

● Ahmet Akgül’den; Siyaset ve Strateji Kuralları (Hazırlayan: Necati Akgül)

● Ahmet Akgül’e Göre; Yönetme ve Liderlik Sanatı (Hazırlayan: Yakup Gözübüyük)

● Ahmet Akgül’ün Saptamalarıyla; Erbakan ve İnsanlık Davası (Hazırlayan: Ahmet Cömert)

● Ahmet Akgül’e Göre; Erdoğan ve Takımının Ayarı ve Tahribatları – 3 Cilt (Hazırlayan: Nail Kızılkan-Sezai Kurt-Mehmet Sıtmapınar)

● Ahmet Akgül’e Göre; Fetullah Gülen’in Perde Arkası (Hazırlayan: Mehmet Akif Avcı)

● Ahmet Akgül’ün Gözüyle; Farklı Kesimlerden İnsan Manzaraları – 2 Cilt (Hazırlayan: Osman Eraydın)

● Ahmet Akgül Üstadımızdan; Erbakan Hoca’ya Yönelik İthamlara Yanıtlar (Hazırlayan: Necmettin Musa Bişkin)

● Ahmet Akgül'den Kahramanlık Şiirleri (Hazırlayan: İsmet Sezgin)

● Ahmet Akgül’den; Seçme Şiirler (Hazırlayan: Ömer Çağıl)

● Ahmet Akgül'den Şiirler Harmanı (Hazırlayan: Orhan Yılan)

● Ahmet Akgül'den Edep-İstikamet-Hikmet ve Hakikati Öğreten Şiirler (Hazırlayan: Yalçın Gözübüyük-Erdem Kaya)

 

Hocamızın Önsözünü Yazdığı Milli Çözüm Yayınları:

● Üstad Ahmet Akgül’ün Özgeçmişi ve Öğretileri (Yakup Gözübüyük)

● Haykırış (Şiir - Ali Çağıl)

AKP Yönetimi ve Tahribat Yöntemi Sistem Tahlili ve Siyaset Tenkidi (Nevzat Gündüz)

● Sözün Çözüme Dönüşmesi (Siyasi Fıkralar - Osman Eraydın)

● Ayar Aynası ve Nokta Atışı (Sosyal ve Siyasi Fıkralar - Erdoğan Bişkin)

Milli Çözüm Ekibinden: İlginç Rüyalar ve Manevi Uyarılar (2 Cilt - Hazırlayanlar: Fatma Betül Erişkin – Nail Kızılkan – Neslihan Bayraktar)

 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
26 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Mehmet Sitmapınar

Hak ihlali yapan devlet görünümlü terör şebekesine karşı müdahale etmek için Türkiyenin iç bünyesini güçlü kılması gerekir.. Akp iktidarı ve Cumhur ittifakı, denilen oluşum Türkiyenin uluslararası sorunlarda yapacağı hamle ve yaptırımlara karşı zayıf karnıdır..
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, başta Siyonist işgal şebekesi olmak üzere, bölgesel ve küresel ölçekte Türkiye ve İslam dünyası aleyhine baş göstereren tüm sorunlara karşı elinde sayısız hamle argümanı vardır.. Ancak ülkeyi yönetenlerin şahsi zaaf ve şantaja maruz kalacak ihtirasları nedeniyle bir çok noktada zayıf kalmaktadır..
Şüphesiz devletin gözü açıktır, kulağı deliktir. Ve Gazze ve Filistin sahasında, emsali görülmemiş bir katlima maruz kalan bir milletin feryadına, Türkiye gibi bir kudretin “Siyonizm karşısında yönetim zaafı”nedeniyle sessiz ve etkisiz kalması büyük zillettir..
Çare ve Çözüm ise bir artık Türkiye içerisinde süreci sağlıklı bir yöntemle yönetecek milli bir yapının etkin kılınmasıyladır;
Bölgenin kadim devletlerine de “Cesaret” cereyanı vererek Mısır, İran, Suudi Arabistan ve Türkiye olarak Siyonist işgal örgütüne karşı acil müdahale kaçınılmaz olacaktır..
Prof Necmettin Erbakan Hocamız’ın Savunma sahasında zaten kemale ulaştırarak Türkiyeyi süper güç alanına zaten taşımış olması elimizi güçlendirecek, ortaya koyacağımız Milli Çözüm iradesini tesirli kılacaktır..
Diplomasi, Anlaşma, Barış, Ateşkes gibi kavramların artık bu şeytan şebekesi karşısında miadını doldurduğu ve insanlık için çok büyük tehlike olan bu kanserli urun yeryüzünden silinip atılması en öncelikli konudur..
Cenabı Haktan en kısa sürede Milli Çözüm Şuuruna sahip olan bir kadroya zaferlerin en büyüğünü bahşetmesi ümidiyle..

Arzu Akdağ

Artık, zalimlerin ve işbirlikçilerin bütün yolları tıkanmıştı. BM, NATO, AB, Şangay Teşkilatı… Hatta İslam Birliği Konferansı, Arap Birliği Teşkilatı… Bunların hepsi İsrail’e söz geçirecek, Filistin halkının haklarını gözeten sözde adil bir barışı gerçekleştirecek konumdan uzaktı… Bu nedenle ve Allah’ın izniyle Erbakan’ın teknoloji harikaları ve ilmi, İslami ve insani programları dışında hiçbir çare kalmamıştı.

Memiş Cesur

İslam ülkelerinin poz ve gaz yöneticileri İslam konferansı örgütünün toplantısında poz verme ve gaz alma görevlerini üstelik Hamasıda tanımıayarak en güzel bir şekilde ifa etmişlerdir

Fatmag

Tarih Tekerrürden İbarettir…
Ama bu defa Allahın izniyle müslümanlara yapılan zulüm tekrarı olmayacak şekilde son bulacaktır ve katil siyonist İsrail ve onun uşağı ABD sonunuz geldi. Son bir hamleyle Erbakan hocamızın muhteşem eserleri ile yerle yeksan olacaksınız.Biz de şahit olacağız inşallah
Zafer inananlarındır ve Zafer çok yakındır.

Veysel

Satılık Sahtekarlar!
Az bir bedel karşılığında dini, davasını, ahiretini satanlar elbette mümin ve mücahitleri satmaktan, yolda bırakmaktan utanmazlar. 11 kasım’da 15 gün önceden güya acil diye toplanan Arap Birliği, elinde bir avuç kına ile yine yola çıkmıştı. Bize şahin, ele güvercin olan bu tiplerin bildirisinde Filistin halkının tek temsilcisi FKÖ sayılmıştı. Bizim yöneticilerimizin de ortak olduğu bildiri de HAMAS böylece satılmıştı. Bu satışın bedeli, satanlara iletilir inşallah!

Elvide

Sizden olmayan kimseleri yakın dost edinmeyin, onlar size fenalık yapmaktan geri durmazlar, sizlerin sıkıntıya düşmenizi isterler, kinleri ağızları na kadar doludur, sinelerinde gizledikleri ise daha büyük tür.A(limran 118.)

Mücahit Dinç

İşbirlikçi hükümet ile İsrail’in yıkılışı art arda olacak İnşallah!
Gazze’ye kara harekatı (işgali) başlatan Siyonist İsrail, büyük hezimete uğruyor!
Gazze tank mezarlığına dönmüş durumda Elhamdülillah..
Kassam Mücahitleri destan yazıyor!
Siyonist rejim sıkışmış durumda ve patlamak üzere. Askeri olarak hiçbir başarısı olmayan Siyonist melunlar, Gazze de sivil katliamı yapıyor.
ABD ikinci Uçak gemisini Basra Körfezine göndereceğini duyurdu.
Siyonist ve Emperyalistler İran’ı suçluyor!
İsrail Savunma Bakanı “sahada Türklerin olduğuna eminim.” diyor.
Ortadoğu’nun sınırlarını değiştireceklerini söyleyen Siyonistler durmayacak ve sıkıştıkça arkasına aldığı emperyalistlerle birlikte namluyu İran ve Türkiye’ye çevirecekleri kesin.
Türkiye’ye olası bir saldırı sonucunda;
” Türk’e kurşun sıkan kürkü deldirir.” diyebilecek ve zalimlere Hakkın gücünü gösterecek iradeye sahip bir hükümet yok maalesef!
2200 yıllık düzenli orduya sahibiz elhamdülillah!
Osmanlı Devleti yıkılırken Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı Derin Devletinin neferiydi..
Bu kutsal topraklarda ki neferler bitmez.
Bâtılı yeryüzünden silmek için Milli Bir Hükümet bulunmuyorsa, Milli Bir Hükümet kurar ve zalimlerden hesap sorar.
Erbakan Hocamız Gümüş Motor’u kurduktan sonra 1960 yılında gerçekleşen darbe sonrasında Gümüş Motoru ziyarete gelen komutan Hocamızı tebrik etmiş ve “bizden ne istersin? Dolar, mark, altın..” diye sorduğun da;
200 üst düzey komutanımıza video film izletmiş, duygulanan komutanlarımız gözyaşlarına hakim olamamıştı.
Erbakan Hocamızın Milli Görüş harekatı aslında 60 yılı aşkın süre önce başlamıştı.
Milli Görüş ruhuna sahip olan Milli Ordumuz;
Antiemperyalist, Milli bir hükümetle dünyaya yeniden adalet ve huzur getirecektir İnşAllah.
50 yılı aşkın süredir, iftiralara, baskılara maruz kalan ve davası için hapis dahi yatmış olan Ahmet Hocamız;
Milli Görüş çizgisine sahip olan en değerli şahsiyettir!
Allah zaferi; büyük fetihe inanan, sadakat ehline verecektir İnşAllah!
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!..

Necmiye

İşte Hamas’ın başlattığı ve Siyonist zalimlerin aklını başından aldığı bu kutlu harekât, inşaallah İsrail’in sonunu hazırlayacaktı…

Evet Aziz Erbakan Hocamız, insanlığın ve özellikle Müslümanların en önemli ve öncelikli ihtiyacı olan ADİL DÜZEN VE YENİ BİR DÜNYA değişiminin fikri temellerini ve ilmi projelerini hazırladı… Milli Çözüm ise bu kutlu plan ve programlara sahip çıkıp olgunlaştırma ve dünyadaki seçkin bilim ve devlet adamlarına ulaştırma amacına yoğunlaştı ve Allah’ın izniyle şuur konusunda önemli yollar alındı… Şimdi Filistin’de Hamas’ın başlattığı bu cesur ve onurlu cihat ise, dünyanın hayırlı yönde dönüşümünün ve Siyonist İsrail’in fiili çöküşünün başlangıcıydı… Yoksa “biz yenilmez (ve karşı gelinmez) bir topluluğuz” mu diyorlar? (Bekleyin) O (Birleşmiş Haçlı ve Siyonist zalimler) topluluğu yakında bozulacak ve arkalarına dönüp kaçacaklardır.”[6]

Elif Çağıl

Fetih 1
Doğrusu Biz Sana (zafer yollarını) açtık; apaçık bir fetih ihsan ettik.

https://www.mealikerim.com/48/fetih/1

Ya Rabbi İSLAM MEDENİYETİ VE ADİL DÜZEN MEDENİYETİNİ NEOLUR LUTFEYLE …Amiin

Elif Çağıl

22 yıldır 1 kere (göstermelik bile olsa) Filistin e gitmemiş bir Cumhur-başkanından kimse milli bir duruş beklemesindi…Zulumlere destek sunan bu şahısların yatacak yeri yoktu…

Ya Raaab…Neolur acilen İslamın zaferini lutfeyle…Sonsuz AMİN

YALÇIN G

22 tane Arap ve İslam ülkesisinin zalim idarecileri ve bunların hain ve gafil destekçileri.

Gazze’ye

Bir battaniye
Bir bardak su
Bir parça ekmek

ulaştıramayacak kadar korkak, hain ve zalimsiniz

Ey işbirlikçi zalimler ve bunları destekleyip oy verip iktidara taşıyan hain ve gafiller.

Sizleri Allah’a (cc) şikayet ediyorum.

Allahım bunların tahtlarını yık ve yerle bir et.

Ey Cebbar olan Allahım bunlar Gazze’yi yalnız bıraktı Sen yalnız bırakma Allahım.

N.Eryıldız

Rahmetli Necmettin Erbakan Hocamızın yüksek dirayet ve cesaretiyle alınan Hükümet kararıyla, 20 Şubat 1997’de TBMM’de Türk Askerinin El Halil’e gönderilmesi Meclis’te oylanmış ve kabul edilip uygulanmıştı. 

Başbakan iken Erbakan’ın aldığı emsal karar tekrar yürürlüğe konulmalı ve Türkiye Filistin’e asker yollamalıdır!

İbrahim

“Yoksa siz, daha önce gelip geçen (kavimlerin durumu) başınıza gelmeden (onların İslam yolunda ve imtihan amacıyla çektiklerini siz de çekmeden; dünyada Adil Devlete erişeceğinizi, ahirette ise) cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara öylesine belalar, yoksulluk ve hastalıklar dokunmuş ve öylesine sarsılmışlardı ki, sonunda peygamber ve onunla birlikte iman eden kimseler; ‘Allah’ın yardımı ne zaman?’ diyecek (kadar çaresiz kalmışlar ama buna rağmen davalarından asla caymamışlardı. Sadakat ve samimiyetlerini böylece ispat ettikten sonra) İyi bilin ve bekleyin ki, artık Allah’ın yardımı yakında erişecektir.”  (Bakara Suresi: 214)

HASAN Ç.

Mümtehine 1
Ey iman edenler, (sakın) Benim de düşmanım sizin de düşmanınız olan (kişileri, çevreleri ve ülkeleri) evliya (dostlar ve müttefikler) edinmeyin. (Zalim ve kâfir güçlerin hükmüne ve himayesine girmeyin. Bu uyarılarıma rağmen hangi sebep ve beklentiyle) Siz hâlâ onlara karşı meveddet (yaranmak için muhabbet ve destek çağrısı) yöneltmekte (ve onlara yakınlık mesajı ve tavrı iletmekte)siniz! Oysa onlar size Hakk’tan gelen (Kur’ani emir ve hükümleri) inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah’a imanınızdan dolayı, Elçiyi de, sizi de (ülkenizden, hak ve hürriyetlerinizden) çıkarmaya girişmişlerdir. Eğer siz, Benim uğrumda (Kur’an’ın adalet kurallarını hâkim kılmak ve herkese temel insan haklarını sağlamak üzere) CİHAD etmek ve Benim rızama erişmek (niyeti ve gayretiyle yola) çıkmış iseniz; (nasıl oluyor da hâlâ kalbinizin içinde zalim ve kâfir güruhuna) onlara karşı meveddet (sevgi ve destek) gizliyorsunuz (ve Müslümanların sırlarını onlara veriyorsunuz? Oysa) Ben sizin gizli tuttuklarınızı da açığa vurduklarınızı da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa (zalim ve kâfir güçlere yaranmaya ve sığınmaya çalışırsa), artık o kesinlikle (Hakk) yolun ortasından şaşırıp-sapmış birisidir.

https://www.mealikerim.com/60/mumtehine/1

Mümtehine 13
Ey iman edenler! Allah’ın gazabına uğramış bir kavmi (fikren ve fiilen sapıtıp Yahudileşmiş kesimleri, sakın) veli (yönetici) edinmeyin!.. (Zira bunlar küfür ve zulüm ehlidir.) Ki, kâfirler (dünyaya geri dönmeleri konusunda) kabirde olanlardan ümitlerini kestikleri gibi, onlar da ahiretten ümitlerini kesmiş (sadece dünyaya yönelmiş)lerdir.

https://www.mealikerim.com/60/mumtehine/13

Osman Nuri

Evet makale yine Hakka Tercüman olma özelliğine haiz bir yazı olmuş… Teşekkürlerimi arzediyorum…

Bu 7 Ekim sabahı başlatılan Hamas’ın FİLİSTİN’İN KURTULUŞ SAVAŞI hamlesi ile dünya ülkeletinin neredeyse tamamına yakını İsrail Terör Şebekesinin yanında bulundu bulunmaya devam ediyor. Malesef bu destekcilerden biri de ülke yöneticimiz görünen Cumhur İttifakını oluşturan AKP – MHP – … 22 yıldır tek başına iktidar olan Erdoğan ve Akp , 22 yıllık icraatlarına bakıldığında makalenin başlığında yazan : “CUMHUR İTTİFAKI’YLA FİLİSTİN’E SAHİP ÇIKILAMAZDI! ifadesine HAYIR YANLIŞ YAZMIŞSINIZ diyecek aklı başında vicdan ehli biri çıkmayacaktır… Sanki iktidar değil de muhalefetteymiş gibi hamle yapan (miting – kınama mesajları vb..) Cumhur İttifakı , halkın ve mazlumların sabrını taşırdı…

Ahmet Akgül Hocamızın hikmetli sözlerinden birinde : Allah’ ın intikamı ve kahrı, toplumun uyanışı şeklinde tecelli eder. buyurmuşlardı… Dikkat ederseniz dünya ülkeletinin höneticiletinin büyük çoğunluğu İsrail’e destek veya İsrail’in vahşetine sessiz kalması AMA O ÜLKELERİN HALKININ HER DİNDEN HER KAVİMDEN İSRAİL’E KARŞI AYAKLANMALARI manidardı… İnşaallah Üstadımızın bu hikmet içeren sözlerinin gereğini biran evvel rabbimizden umuyor ve bekliyoruz…

Necmettin

Her bir satırı büyük önem taşıyan makelemizin,aşağıda alıntı yapılan kısımlarını bir kez daha okumakta büyük yarar vardır: BOP ile Suriye’den başlayarak kan ve gözyaşının merkezi haline getirdikleri bölgemizde şimdi ateş çemberinin içine Lübnan, İran ve akabinde Türkiye’yi de sokmak istedikleri açıktı! Bir asır önce terk ettiğimiz bu coğrafyada gelişen olumlu/olumsuz tüm olaylara ve yapılanmalara Türkiye’nin tarihi ve tabii sorumluluk bilincine ve kudret kapasitesine denk bir siyasi akılla müdahale etme hakkı ve görevi vardı. Ancak bunun mevcut Cumhur İttifakı kafasıyla asla mümkün olmadığını da vurgulamak lazımdı… …Yahudilerin hedefi, Arz-ı Mev’ud yani Vadedilmiş Topraklar’dı. Nil ve Fırat arası merkez olmak üzere bütün dünya onların hâkimiyeti altında olmalıydı! Bunun gerçekleşmesi, Türkiye’nin güneyi dahil yarı kıta görünümündeki Arabistan Yarımadası’nın kuzeyinin fiilen Yahudi egemenliğine girmesi anlamını taşırdı. Buna Mekke ve Medine’nin kalbini oluşturduğu Hicaz yöresi de katılacaktı. Oysa bu, İslâm dünyasının intiharı, tarihten silinip yok olmasıydı. İki asır önce tarihten çekilmişti İslâm dünyası, şimdiyse tarihten silinme tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Bu nedenle Filistin’e mutlaka sahip çıkılmalıydı… …Siyonist Kuduz İsrail’in sözde Savunma Bakanı, Filistinlileri ‘human animal-insan hayvan’ olarak tanımlayıp, Terörist İsrail Devletine hâkim zihniyeti açığa vurmuşlardı. İsrail’in zalim ve işgalci olduğu unutturulmaya çalışılarak, arkasına aldığı başta ABD olmak üzere sabıkalı Batılı güçlerin yardımıyla, Ortadoğu’da şeytani planlarını uygulamak istiyorlardı…. …13 Ekim’de Antalya İstasyonu’ndan yayımlanan NAVTEX mesajında, “Atış eğitimi, 16-20 Ekim saat 0600Z-1500Z arasında aşağıdaki sahada yapılacaktır” ifadeleri yer almıştı. Milli merkezlerin bu kararları ve tatbikatları haklıydı… Çünkü Siyonist İsrail’in asıl hedeflerinin başında Türkiye vardı!… …Dikkat! Bunamış BIDEN’ın bu çağrısı, Siyonist stratejistlerin bir uyarısına tercüman olmaktı. Çünkü İsrail’in sonunun yaklaştığının farkındalardı!.. …İsrail güya; “Hamas’ın elindeki rehinelerin barışçıl yollarla kurtarılmasına kadar, bir kara harekâtının ertelenmesi konusunda, uluslararası camiadan yoğun baskı gördüğü” gerekçesiyle, 3. haftasında bile Kuzey Gazze’ye hâlâ girmekten sakınması, aslında başına geleceklerin derin korkusunu duyduklarındandı. Ama korkunun ecele faydası olmayacaktı!… …İşte Din istismarcısı bu riyakâr ve sahtekâr takımı, açıkça ve alçakça, yıllardır mazlum ve mağdur Filistinli mü’min mücahitlerin değil, Siyonist ve terörist İsrail’in yanında durmuşlardı!.. Cübbeli cibilliyetsizler böylece şeytani ayarlarını da ortaya kusmuşlardı!.. …İşte güvendikleri ve övündükleri, Mısır’daki sözde barış konferansına katılan Dışbakanı Hakan Fidan, hiçbir sonuç almadan, hatta ortak bir bildiri dahi hazırlayıp imzalamadan, eli boş geri dönmek zorunda kalmıştı! Bunların ağırlığı da saygınlığı da bu kadardı… …Erdoğan iktidarı, hırsız ve arsız İsrail’le “Gaz taşıma ortaklığı” kurmaya çalışmıştı! HAMAS liderlerinden Musa Ebu Merzuk, Milli Gazete’ye yaptığı açıklamada, “İsrail rejimi, Filistin gazını gasbetti, gaz bizim gazımız” diye uyarmıştı… …Artık, zalimlerin ve işbirlikçilerin bütün yolları tıkanmıştı. BM, NATO, AB, Şangay Teşkilatı… Hatta İslam Birliği Konferansı, Arap Birliği Teşkilatı… Bunların hepsi İsrail’e söz geçirecek, Filistin halkının haklarını gözeten sözde adil bir barışı gerçekleştirecek konumdan uzaktı…  Bu nedenleRahmetli Necmettin Erbakan Hocamızın yüksek dirayet ve cesaretiyle alınan Hükümet kararıyla, 20 Şubat 1997’de TBMM’de Türk Askerinin El Halil’e gönderilmesi Meclis’te oylanmış ve kabul edilip uygulanmıştı. Bu kararın bir hafta sonrasında 28 Şubat darbesi yapılmıştı!.. Darbeye rağmen kahraman askerimizin El Halil’e gitme kararı askıya alınmamıştı. O karar 6 ayda bir uzatılarak 2019’a kadar uygulanmıştı. ve Allah’ın izniyle Erbakan’ın teknoloji harikaları ve ilmi, İslami ve insani programları dışında hiçbir çare kalmamıştı… …İsrail’in bu tarz saldırıları karşısında milletçe duygulanıp, sloganlara sığınmak kolaycılıktır.… Devamını oku

Ahmed C

Erdoğan ve tebaasının haince yaklaşımları 20 yıldır hiç değişmedi. Hükümete ilk geldiklerinde BOP eşbaşkanlığı misyonunu seve seve üstlenmişler, hatta bununla da övünmüşlerdi. Siyonist katil işgalcilerle olan işbirlikçi adımları, 2004 Irak işgaliyle başlamış, Tunus, Mısır, Libya, Ürdün, Yemen ve Suriye ile devam etmişti. Filistin meselesinde ise 20 yıldır kof edebiyatları ile milletin gözünde sözde kahraman olurken, siyasi ve ticari konularda İsrail ile işbirlikteliği kat ve kat artmıştı.

Hükümet, 2012’de kurulumuna izin verdiği Kürecik Radar Üssü ile de İsrail’i korumaya almıştı.Mavi Marmara’dan sonra “Giderken bana mı sordunuz?” demişti. “One Minute” showundan 5 dk sonra “tepkim İsrail’e, Perez’e değil moderatöre idi” demişti.

Bugün ise önce tarafları “itidale” davet etmiş, 15 gün boyunca diplomatik hiç bir aksiyon almayıp, grup toplantısında “Hamas terör örgütü değil, İsrail’e gitme projemizi iptal” ettik demişti. Hemen ardından Ancak 4 Kasım Kazakistan dönüşü “Netanyahu’yu sildim fakat İsrail’le bağları koparmak olmaz” diyerek niyetini belli etmiştir.

Bu arada 31 Ekim’de yani İsrail’in katilama başlamasından 25 gün sonra Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı zahmet edip, 11-12 Kasım’da “ACİL” olarak Riyad’da toplanacak. Bu komik aciliyet, bu vurdum duymazlık İİT üye ülke yöneticilerinin Siyonizme nasıl maşalık yaptığının açık göstergesidir.

Muhtemelen bu işbirlikçi üye liderleri bu zirvede, barış mesajları vererek, ABD-İsrail ile masaya oturup anlaşma yaparak, Gazze’yi boşaltıp mazlum halkı mülteci olarak diğer ülkere gönderip, göstermelik insani yardımlarla İsrail’i durduracaklarını, savaşı bitireceklerini, çocukları böylelikle kurtaracaklarını söyleceklerdir.

Nasıl söylemesinler? 3 yıl önce Körfez ülkeleri ile İsrail arasında imzalanan İbrahim anlaşmaları ile zaten ülkeler enerji gelirlerinin dağılımı konusunda ABD-İsrail’e teslim olmuşlar, ticari varlıklarını da garanti altına almışlardı. Filistin meselesini kim napsın…

Böyle bir dönemde, iptal edilmeyip, 8 Kasım’da İstanbul’da, Çırağan Saray’ında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ev sahipliğinde düzenlenen Türk-Arap Ekonomi Forum’una katılan Suudi, Mısır, Katar, Kuveyt ve Libyalı bakan ve bürokratlar İbrahim Anlaşma’sının çizdiği plana uygun olarak enerji yatırımları konusunda işbirliği mesajları vermişlerdi. Bu ticari kaygılarla düzenlenen toplantının, yanı başlarında katledilen müslüman kardeşlerinin önüne geçmesi de hükümetin asıl derdinin Filistin değil yatırım olduğunun, BOP projesine harfiyen itaat ettiğinin göstergesidir.

Necati Akgül

Hakikat prensiplerini ve huzur projelerini neşriyat yoluyla korkmadan ve yılmadan yaydıkça yayan Milli Çözüm, Rahmetli Necmettin Erbakan Hocamızın yüksek dirayet ve cesaretiyle alınan Mehmetçiğin Filistin’e konuşlandırılması kararı gibi emsal bir kararın tekrar yürürlüğe konulmasını ve Türkiye’nin Filistin’e asker yollamasını talep etmektedir!
“Bu teklifi çok iddialı ve uçuk kaçık bir fikir gibi” yorumlayanlar yanılmaktaydı. Çünkü uluslararası hukukta yeri, üstelik yakın geçmişte örneği ve Erbakan tarafından uygulanmış emsali vardı.
İşbirlikçiler hükümet ederken, yani siyasi, ekonomik, ilmi ve ahlaki konularda çözüm üretirken ve kanun hazırlarken, hiçbir engelleyici mazeret ve mecburiyeti bulunmadığı halde, Kur’an’ın emir ve yasaklarını temel ölçü edinmemektedirler.
Siyonist güç odaklarından çekinen işbirlikçiler, izzet ve haysiyetinizi, huzur ve hürriyetinizi koruyacak adımlar atamamakta, İsrail’e gösteremedikleri sert ve net tepkileri, İstanbul’da İsrail konsolosluğu önündeki protestoya katılan duyarlı mü’minlere ve yine Malatya Kürecik’teki haklı gösterilere katılan vicdan ehline yöneltmekten sakınmamaktadırlar!
İşbirlikçilerin ağırlığı da saygınlığı da bulunmamaktaydı!
Cübbeli gibi bir kısım cibilliyetsiz, Din istismarcısı riyakâr ve sahtekâr takımı kimseler ise güç odaklarına yaranmak hatırına Allah’ın ayetlerini az bir değere karşılık satmaktadırlar. Açıkça ve alçakça, yıllardır mazlum ve mağdur Filistinli mü’min mücahitlerin değil, Siyonist ve terörist İsrail’in yanında durarak şeytani ayarlarını da ortaya kusmaktadırlar.
Artık, zalimlerin ve işbirlikçilerin bütün yolları tıkanmıştı.
BM, NATO, AB, Şangay Teşkilatı… Hatta İslam Birliği Konferansı, Arap Birliği Teşkilatı… Bunların hepsi İsrail’e söz geçirecek, Filistin halkının haklarını gözeten sözde adil bir barışı gerçekleştirecek konumdan uzaktı… 
Allah’ın izniyle Erbakan’ın teknoloji harikaları ve ilmi, İslami ve insani programları dışında hiçbir çare kalmamıştı.

Son düzenleme 1 ay önce Necati Akgül tarafından
Mücahit Halil Akyüz

Zafere doğru adım adım!

Kutlu finale yaklaşıldı Elhamdülillah. Zaferin ilk muştusunu, bir gece Filistin’den aldık. Filistinli kardeşlerimiz, Adil Düzenin eşşiğinde Milli Mücadeleri için önemli bir adım attılar…
Bu adım, başta ülkemiz olmak üzere Dünya genelinde herkesin ayarını ortaya çıkardı. Kim Milli, kim Gayri Milli görmüş olduk. Üç maymunu oynayanlar, işbirlikçi piyonlar kendilerini belli etti… Hak’kın savunucuları&Sadıklar ve Erdemli Ehli Vicdan İnsanlar da kendisini belli etti…
Kimisi vicdan bastırmak için yetki elinde olmasına rağmen, boykot çalışmaları başlattı. Lakin İnanlar, boykotun bir pansuman, şuan ki Düzenin ise bir kanser olduğunun farkında olup, Adil Düzen’e daha çok kenetlendi.

Mürai çoğaldı, Münafık beter
Mert kafire bile hasret kalmışız 
Müslüman geçinir, işbirlikçi sahtekar
İbni Sebelerden ibret almışız...
Üstad Ahmet Akgül

Sumeyye

Ahmet Hocamızı yaklaşık 2 aydır takip ediyorum. Yayınları ile tanışalı 2 ay oldu. Ne kadar geç kalmışım diye hayiflandim doğrusu.

Milli bir akil ile feraset ve basiret ile olayları süzüyor ve dahi seziyordu. Onun kitaplarını okuduğumdan beri Sanki karşımda bir Erbakan hoca var ve bana Siyonizmin şeceresini döküyor gibiydi
Siyonizm belasını avucunun içi gibi bilmek için Elbet bir Erbakan bakışı gerekirdi. Erbakan hocanın karakutusu olduğuna inandığım Ahmet Hocamız ile tanışmayı çok isterim, doğrusu

Makaleye gelince, Hocamız ile 7 ekimden beri BAŞLAYAN Aksa Tufanı na bakışım değişti. Müslüman cesur ve atılgan olmalıydi
Pısırık devamlı Allah’a dua ederek aksiyon dan uzak narkozlu olmamalıydı. Hamas’ın bu tufanı başlamasına ‘ne gerek vardı ki canım” diyerek bakan Müslümanlara karşı bu bakış ile bu harekatın İsrail in sonunun başlangıcı olmasına musebbib olacağına inandım
Ahmet Hoca sayesinde buna inandım
Ve İnşallah Erbakan hocanın mükemmel silah teknolojisi ile barutun ve silahların patlamayacağı o güne ulaşmak için dua ediyorum. Siyonistlere vad’edilmis bir Cehennem sunmak için sabırsızlanıyorum. Adil Düzen İnkılabı’nın gerçekleşeceğine inancım arttı
Umitvar’ im artık. En gür sada Mücahit Erbakan sloganlarımiz ile o sabah yeniden büyük Türkiye ve Yeni bir Dünya ya uyanacağız. Allah a emanet olun hocam.

Mus'ab Eryıldız

İşin Özü;

“Artık, zalimlerin ve işbirlikçilerin bütün yolları tıkanmıştı. BM, NATO, AB, Şangay Teşkilatı… Hatta İslam Birliği Konferansı, Arap Birliği Teşkilatı… Bunların hepsi İsrail’e söz geçirecek, Filistin halkının haklarını gözeten sözde adil bir barışı gerçekleştirecek konumdan uzaktı… Bu nedenle ve Allah’ın izniyle Erbakan’ın teknoloji harikaları ve ilmi, İslami ve insani programları dışında hiçbir çare kalmamıştı.”

Makalemizde geçen bu bu paragraf her şeyin özetiydi. Gel gör ki yeryüzünde bu gerçeğe tam manası ile inanan ve gayretini çeken “Üstad Ahmet Akgül Hocamız ve sadıklarından” başkası değildi!

Zulmün adresini, işbirlikçilerini, oynadıkları oyunları, Siyonist sistemi ve insanlığa barış getirecek Adil Düzen projelerini tam manası ile bilen ve bu uğurda dünyadan, candan geçerek tam bir imanla 40 yıldır mücadele eden Üstad Ahmet Akgül Hocamız ve sadıklarından başkası değildi. (Herkes Hakka imanı ve hayırlı gayretlerinin karşılığını (ecrini) de mutlaka alacaktı)
Haliyle “Zafer İnanıp Gayretini Çekenlerindir ve Zafer Yakındır!

CANDAN

1997 yılında El Halil Camii’nde yaşananlar sonrası Mehmetçiğin Filistin’e konuşlandığını hatırlatmamız lazımdı. Çünkü mevcut koşulların hatta daha ağırının şu anda yaşandığı unutulmamalıydı.

“Bu teklifi çok iddialı ve uçuk kaçık bir fikir gibi” yorumlayanlar yanılmaktaydı. Çünkü uluslararası hukukta yeri, üstelik yakın geçmişte örneği ve Erbakan tarafından uygulanmış emsali vardı.

Elvide

İtrail laftan anlamaz güçten anlar. Ayrıca bu zamanda Kur’an meali okumayan hocaların boş bir aldaniş içinde olduklarını görüyoruz bu Yazı da!.. Erbakan hocamızın dediği gibi nasıl ki firavun’a kızıl Deniz mezar oldu ise İsrail’e ile de Akdeniz mezar olacaktır.

Fatma Mert Bişkin

25 Şubat 1994..
Filistin’in el Halil kentindeki Harem-i İbrahim Camii, vahşi bir katliama sahne olmuş, Baruch Goldstein isimli ABD’li siyonist yerleşimci bir terörist,sabah namazı sırasında camiyi otomatik silahla taramış,29 Filistinliyi şehit etmiş.150 kişiyi ağır yaralamış.Caminin içinde gerçekleştirilen katliamdan sonra, İsrail askerleri tarafından caminin ve El Halil’deki hastanenin dışında, hatta katliamda ölenlerin gömüldüğü mezarlıktaki protestolar sırasında, caminin içinde şehid edilen kardeşlerimizin on katı daha fazla insan öldürülmüştü!.
Bu camii Siyonistler için niçin önemliydi?
Bu siyonist terörist bu eylemi niçin yapmıştı?
Harem-i İbrahim Camii; Yahudi inancına göre Mescid-i Aksa’da olduğuna inanılan “Süleyman Mabedi”nden sonra yeryüzündeki en kutsal mabet kabul ediliyordu.
İşgal altındaki Batı Şeria’nın güneyindeki El Halil kentinde bulunan Harem-i İbrahim Caminin altında yer alan Hazreti İbrahim ve eşi Hazreti Sare’nin kabirlerinin yanı sıra Hazreti İshak, Hazreti Yakup, Hazreti Yusuf ve hanımlarının mezarlarının bulunduğu bir mağara vardı.Bu mağara siyonistler tarafından “Ata Babalar (Machpelah)” olarak isimlendiriliyordu.
Bilmedikleri ama kafalarına vura vura öğreteceğimiz tek gerçek ise,mübarek camiininde,altında yatan Peygamberlerin ve mübarek eşlerininde varisleri hak ettikleri değeri kendilerine verecek olan kişiler müslümanlardı!.
29 Filistinlinin şehit olduğu 150’den fazla kişinin yaralandığı katliamdan sonra kapatılan cami yeniden açıldığında camiinin yarısından fazlası Yahudilere tahsis edilmiş şekilde ikiye bölünmüs ve çok küçük bir kısmı kardeşlerimizin ibadetine verilmiş yinede asla kansız zulümsüz ibadet etmelerine fırsat verilmemişti..
O kanlı günün akıllarda kalan tek özelliği bunlar değildi elbette.
O günkü saldırının ardından 
Erbakan Hocamızın kararıyla 20 Şubat 1997’de TBMM’de Türk askerinin El Halil’e gönderilmesi oylanıp ve kabul ediliyordu..
“İnanç tekeden süt çıkarıyor”
Aziz Hocamız kardeslerimizi çaresiz bırakmayıp, kahraman Mehmettiçiğimizi hem kardeşlerimizi desteğe fakat özelikle İsrail’e göz dağı vermeye gönderiyordu..Niyet halis,duruş kararlı olunca Rabbimizin inayeti ile İsrail 7 ay boyunca o bölgede bir damla kan dökememiş kardeşlerimize zulmedememişti.
Yapılanlara bakınca Erdoğan’a niçin milli görüş hareketi böldürülmüş,türlü yalan entrika ve hilelerle halk büyülenip niçin her hıyanetine destek verir hale getirilmiş çok daha iyi anlaşılıyordu..
Ve Erdoğan’ın Hocamızın gösterdiği cesareti gösterebilmesini bırakın,bu kahramanlığı anlatmaya bile cesareti ve yüreği yetmezdi..

Cihat Gökbel

BU İŞ ERDOĞAN’LA, VALLAHİ OLMAZ!

İslam bir bütündür, iman ahittir

Ahdini bozanla, Vallahi olmaz!..

Kur’an haber verir, tarih şahittir

Din istismarıyla, istikrar olmaz!..

Makama tapıyor, çıkara haris

Erbakan’a değil, Siyona varis

Ne fark eder ismi, ha Recep Ramiz

Hak gömlek çıkaran, dönekle olmaz!..

Din tahribatçısı, en hain zalim

Reklam yapılsa da, dindar ve âlim

O ki düşünmüyor: Nolacak halim

Facir iktidarla, Billahi olmaz!..

Loto toto pyango, her türlü kumar

İstanbul Sözleşme, bir Haçlı şamar

Kahraman sanılır, riyakâr damar

Bu mayasızlarla, hiç asla olmaz!..

Erbakan’dan sonra, çıktı çivisi

Fabrika satıldı, arttı kivisi

Temeller söküldü, oynar kimisi

Erdoğan’la olmaz, Vallahi olmaz!..

Bu geldi yozlaştı, namus kavramı

Helâl saydı faiz, fuhuş haramı

Gafil cahil hâlâ, bekler bayramı

Fırsatçıyla olmaz, Tallahi olmaz!..

Bu şehvet salgını, gizli Korona

Karı kız sapıtmış, gitmez zoruna

İmansız ahlâksız, nasıl koruna

AKP’yle olmaz, Billahi olmaz!..

Zina normal; “gay”lik, serbest olursa

Kur’an’ı konuşan, derdest olursa

İsterse beş vakit, abdest alırsa

Fasıklarla olmaz, Vallahi olmaz!..

Feminist geçinir, vicdanı kavruk

Altmışını aşmış, marazlı moruk

Üzüm diye keser, o henüz koruk

Pedofil kafayla, bil ahlâk olmaz!..

Çini yapılır mı, çirkefli çamur

Has ekmek çıkar mı, mayasız hamur

Günahın kirini, yıkamaz yağmur

İki yüzlülerle, Vallahi olmaz!..

Ayasofya açtı, boşuna övün

Din devlet sarsılır, uyan ve dövün

Cenaze evinde, yapılmaz düğün

Bu duyarsızlıkla, kurtuluş olmaz!..

Kemalist takım da, bizden hoşlanmaz

Adil Düzen duysa, yan konuçlanmaz

Milli olan asla, gâvura borçlanmaz

BOP’un kâhyasıyla, Tallahi olmaz!..

Bir iyliğe karşı, yüz kötlük haşlar

Dışa merhem sürer, zehir aşılar

Yamukluğu doğru, görür şaşılar

Ülkeme yazıktır, bunlarla olmaz!..

N.Çelik

Kaldı ki 2018 Mayıs ayında Gazze’deki Filistinli mülteciler büyük dönüş yürüyüşü adını verdikleri sivil eylemler sırasında, İsrail askerleri o Filistinlileri hunharca katletmiş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’ye barış gücü gönderilmesi gerektiğini hatırlatmış, ama bu kof edebiyatını icraata koyamamıştı. Çünkü o Başkan yapılmış, ama Erbakan olamamıştı!

YORUMLAR

Son Yorumlar
26
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx