DAVAMA DUAMA ORTAK ARARIM!
Hak hâkim olunca, halklar kurtulur
Davama duama, ortak ararım!..
İnsana faydalı, olmak kutludur
Uğraş ki topluma, nasıl yararım
Davama duama, ortak ararım!..
Ben benlik bencillik, davası gütmem
Zalime haine, eyvallah etmem
Korkarsam kaçarsam, Mevlâ’ya yetmem
Esaret zincirin, çözer kırarım
Davama duama, ortak ararım!..
Allah’tan daha çok, sevdiğin puttur
Sonunda yatağın, ağaç tabuttur
Ev binek bir rüya, giysin çaputtur
Fani zevke düşmek, asıl zararım
Davama duama, ortak ararım!..
Gafile cahile, dünya tavladır1
Gâh acı tattırır, bazen helvadır
Bize nusret veren, Cenab Mevlâ’dır
Tek başa İsrail, safın yararım
Davama duama, ortak ararım!..
Bir yola çıkmışız, dünyada izzet
Ahirette cennet, ne büyük lezzet
İnsanlığa hizmet, budur fazilet
İnşallah Adil bir, Düzen kurarım
Davama duama, ortak ararım!..
İnsan düşer kalkar, çünkü beşerdir
Bugün dünya; yarın, bak ki mahşerdir
Adil Düzen hayır, Siyonizm şerdir
Şefkat adaletle, âlem sararım
Davama duama, ortak ararım!..
Göz göre kardeşim, ateşe yakmam
Uyarır azarlar, amma bırakmam
Yeter ıslah olsun, kusura bakmam
Hak yolda vücudum, ruhum yorarım
Davama duama, ortak ararım!..
Devlet laik; fertler, dindar olmalı
Haine zalime, kindar olmalı
Sadıksa gayesi, didar olmalı
Daima Rabbimle, kontak2 kurarım
Davama duama, ortak ararım!..
Davarlar sanıyor, yem peşindeyim
Ne ipekte gözüm, ne meşindeyim3
Gönlüm Hak iledir, halk işindeyim
Allah’tan ayrılmam, bu son kararım
Davama duama, ortak ararım!..
Aciz asi kulum, çoktur kusurum
Affına sığındım, budur huzurum
Şükür ki Kur’an’dır, virdim göz nurum
Ben Dost’a varacak, yolu sorarım
Davama duama, ortak ararım!..
Bu dünya fanidir, ahret abat4 et
Değer mi fani çin, bâki berbat et
Hayırdan kaçılmaz, Hak’ta sebat et
İslam bendesiyim, sanma firarım
Davama duama, ortak ararım!..
- Tavla: At ahırı.
- Kontak: Bağlantı, rabıta.
- Meşin: İşlenmiş kıymetli deri.
- Abat: İmar etmek, şehir kurmak.
Nebiler ve veliler, erenler hatırına
Şehit olup toprağa, girenler hatırına
Uğruna evlat kurban, verenler hatırına
Kâbe kıble aşkına, ki o kutsal evindir
Bizi mahcup bırakma, nusretinle sevindir…
Zalimler azgınlaştı, kâfirler soysuzlaştı
Marazlı münafıklar, İsrail’le uzlaştı
Hidayetler karardı, hem beyinler buzlaştı
Ya Rab hayra hasretiz, meydan şeytan şerrindir
Böyle mahrum ezdirme, mü’minleri sevindir…
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/davamiz-ve-duamiz-siir/
Bir yola çıkmışız, dünyada izzet
Ahirette cennet, ne büyük lezzet
İnsanlığa hizmet, budur fazilet
İnşallah Adil bir, Düzen kurarım
Davama duama, ortak ararım!..
107- MÂÛN SURESİ
(7 Ayet. Mekke’de inmiştir.)
Rahman, Rahim olan Allah’ın adıyla
1- (Dindar geçindikleri ve istismar ettikleri halde aslında) Dini yalanlayanı (İslam’ın esaslarını ve ahiret hayatını ciddiye almayanları) gördün mü? (Bunların kim olduklarını açıklayayım mı?)
2- İşte o, yetimi (sahipsiz ve çaresiz kimseyi) itip kakandır. (Onları kendi dertleriyle baş başa bırakan ve hakaret edip kovandır.)
3- Yoksulu (muhtaç ve mağduru) doyurmaya (bunları koruyup kalkındıracak yeterli imkânı ve adil bir iktidarı oluşturmaya) da önayak olmayandır.
4- İşte yazıklar olsun (bu duyarsızlıklarına rağmen) şu namaz kılanlara (şuursuz ve huzursuz dua ve ibadet yapanlara) ki!
5- Onlar kıldıkları namazlarının ve dualarının (manasından ve maksadından) gafil ve habersiz (bulunmaktadırlar).
6- Onlar (ibadetlerinde ve dini hizmetlerinde riyakârdırlar), sadece gösteriş yapmaktadırlar.
7- (Dinin bütün hükümleriyle yerleşip yürümesi ve tüm mazlum ve yoksulların huzura ermesi yolunda) Malının az bir kısmının (kamu payı ve yoksul hakkı olarak paylaşma ve dayanışma amaçlı) alınmasına (ve ülkede zekât vergisini uygulayacak bir nizamın kurulmasına) bile mâni olup engellemeye çalışmaktadırlar. (İşte böylesine zalim, hain ve merhametsiz davranmalarının sebebi, gerçek bir imanla DİN’in aslına ve ahiret hesabına inanmamış olmalarıdır. Bir kişinin veya kesimin, ibadet alışkanlıklarıyla, helâl kazanma ve hayırda harcama gibi ekonomik sorumlulukları arasında bir uygunluk yoksa, bunların dindarlık tavrı samimiyetten uzaktır.)
Allah’tan daha çok, sevdiğin puttur
Sonunda yatağın, ağaç tabuttur
Ev binek bir rüya, giysin çaputtur
Fani zevke düşmek, asıl zararım
Davama duama, ortak ararım!..
Mümin veya dava adamı her hareketini ihlas ve samimiyet içinde yapabilen insandır. İhlas , her yaptığını Allah’ın rızasını kazanmak için yapmak, ücret ve mükafatını da yine ancak Allah’tan beklemektir. İhlasın karşıtı riyadır gösteriş için yapmaktır. İçi dışına özü sözüne uymaması. Suni ve sahte davranışlar sergilemek… Yaptıklarıyla HAKKIN DEĞİL HALKIN HOŞNUTLUĞUNU arayanlar, yaşayış ve davranışlarını Hakkın emrine değil, halkın kınamasına ve ortalığın durumuna göre ayarlayanlar, Hakkın hatırını halkın hatırına değişenler Allah’tan o derece uzak ve rahmetinden o nispette nasipsizdirler. Rabbimiz cümlemizi böylesi nasipsizlere, karşı duruş sergileyebilen karşısında yer alabilen sadıklardan eylesin. Amin.
Davada ve Duada olmak olmak duası ile 👍
Göz göre kardeşim, ateşe yakmam
Uyarır azarlar, amma bırakmam
Yeter ıslah olsun, kusura bakmam
Hak yolda vücudum, ruhum yorarım
Davama duama, ortak ararım!..
Dünyada cezası verilemeyecek kadar cezası büyük olan riya, münafıklık… hallerinden arındırma yollarını bulan eller ne kıymetli eller. Ancak bu kutlu cabanın sahibi, ıslah sonucu kusurlara bakmayacak yüreğe sahip olabilir. Her cabaya rağmen yanıt vermemenin sonucu elleri bırakılanlardan olmama duasıyla…
Allah’ı Kur’an’ı Resulullahı, Ahireti unutmamak Davamızdan, Mili çözüm çü olmaktan sıkılmamak Her türlü nimeti Allah tan umarak yaşamak.
bunu en büyük şeref saymak her halde bunu hatırlamak ve hatırlatmak.
Üstat Ahmet Akgül
Bir “Amin” diyecek, o da zor gelir
Bu nefis hayrımı düşünmez benim
Bitmez sanar dünya; eceli gelir
Boş geldik, boş gittik; nedir eserim…
Âl-i İmran 193
Rabbimiz, gerçekten biz: “Rabbinize iman edin” diye imana çağrıda bulunan bir davetçiyi işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik (ve ihsan) ehliyle birlikte öldür (iman ve istikamet üzerindeyken canımızı aldır).
https://www.mealikerim.com/3/ali-imran/193
LÂYIK DEĞİLİZ AMMA, NANKÖR – HAİN EYLEME YA RABBÎ…
YARADANA YAKARIŞ
Şükür varlığından haberdar etin
Allah’ım zikrinden gafil eyleme!..
Lütfu hidayette berhüdar ettin
İrfandan ilimden cahil eyleme!..
İmandan ihlastan artır nasibim
Kapına gelmişim, E ya sahibim
Sorgumu kolay et, Rabbim, hasibim
Mahşer meydanında, rezil eyleme!..
Nolur bu gönlümü, Senden yana al
Ruhundan kalbime açıver kanal
Dünya dedikleri hayal ve sanal
Fitne fesatlığa fail eyleme!..
Rızan, vuslatındır bütün emelim
Puta, tağutlara, eğdirme belim
Zatından gayrıya açtırma elim
Yüz suyu dökecek sefil eyleme!..
Ruhum ve rahatım, zevkim de Sen’sin
Arzum da, aşkım da, şevkim de Sen’sin
Halık da, Razık da, hakim de Sen’sin
Hain, zalim, nankör; kafir eyleme!..
Sağım solum dolu, Şeytani tuzak
Günah cadıları, açıyor kucak
Haktan taraf eyle, batıldan uzak
Masonlara kanan, safdil eyleme!..
Şeriat Kur’an’dır, sünnet argüman
Tarikat takvadır, mürşit tercüman
Hakikat vuslattır; ümit ve güman
İbrahimsakın sahte, kavil eyleme!..
(M.Ç. Kasım 2006)
Rabbimiz bizleri, dava ve dert sahibi olanlardan, dua ve ibadet üzere yaşayıp gayret edenlerden, her türlü haksızlık ve ahlaksızlıktan sakınanlardan eylesin.
v Davası hakkın ve hayrın hâkimiyeti olanların, bütün sevdası ve maksadı; Allah’ın rızası ve insanlığın rahatı ve refahıdır. Nefsü hevasını İlahlaştıran ve dünyaya tapınanların, aşk şiirleri safsatadır.
Mülk süresi. 22- O halde, (ABD ve AB gibi zalim güçlerden ve hain işbirlikçilerden korkarak veya menfaat umarak; bunlara yaranmak için) yüzüstü kapanarak sürünen (uşak ruhlu kimseler mi) daha doğru ve onurlu sonuca (hidayete) ulaşır, yoksa sıratı müstakim üzerinde (İslam ve Kur’an çizgisinde ve insanlığın hizmetinde) dümdüz ve başı dik yürüyen mi? (Elbette, haklı ve hayırlı yolda ve onurla yürüyen; halkın ve mazlumların çıkarlarını gözeten ve sadece Allah’a güvenen kimseler, başarıya ve mutlu sona erişeceklerdir. Tarihen de, tabiaten de, dinen de, vicdanen de bu böyledir.)
Gafile cahile, dünya tavladır1
Gâh acı tattırır, bazen helvadır
Bize nusret veren, Cenab Mevlâ’dır
Tek başa İsrail, safın yararım
Davama duama, ortak ararım!..
Allah zaferi nasip edecektir. Ne mutlu kutlu fethe memur olanlara!!
Rabbimiz bizleri “Hayat; iman ve cihattır” şuuru ve imtihan-kulluk sorumluluğuyla, Hakkı tebliğ ve tavsiye yolunda hayra koşanlardan eyle. Hayatı; onurlu, şuurlu ve huzurlu yaşamanın ve ahirette ise Cennete, Cemalullaha ulaşmanın yolunu, en güzel şekilde öğrendiğimiz ve anladığımız kapı Milli Çözüm kapısıdır. Milli Çözüm kurtuluşa ve Adil Düzene çağrıdır. Rabbim sorumluluklarımızı kuşanmayı, gayret ve titizlikle çalışmayı nasip eylesin. Milli Çözüm İstikametinden ayırmasın.
CANLAR, NEZAMAN BAHAR!
Çivisi çıkalı, fani dünyanın
Olmuş insanlar, uşağı paranın
Hatırını sormaz, gardaş gardaşın
Yaz gelmeden, değerini bil baharın
Söyleyecek söz çok, be dostlar
Yürümekle, aşınırmış yollar
Zülmedene verilir, destek ve oylar
Söyleyin canlar, nezaman bahar..
Milyonlarca ihtimalin arasından, doğru yolu gösteren ve kalbimizi ısındıran, hata ve yanlışlarımıza rağmen binlerce fırsat veren, Rabbimize hamd olsun. Ayaklarımız ve kalbimiz her daim sağlam dursun. Amin…
Aciz asi kulum, çoktur kusurum
Affına sığındım, budur huzurum
Şükür ki Kur’an’dır, virdim göz nurum
Ben Dost’a varacak, yolu sorarım
Davama duama, ortak ararım!..
Göz göre kardeşim, ateşe yakmam
Uyarır azarlar, amma bırakmam
Yeter ıslah olsun, kusura bakmam
Hak yolda vücudum, ruhum yorarım
Davama duama, ortak ararım!..
Ya Rabbi, (Ahmet Akgül Hocamızın) ömrünü bereketlendir, çalışmalarında güç, kuvvet ve tesir imkânı ver. Çabasını Fetihle, cennet ve Cemâl’le taçlanır! (Amin)
DUAM VE DAVAM!
Bir başka bahara, kalsa umutlar Ben yine nefsimi, kınar ağlarım… Hayal kırıklığı, dolsa tabutlar İki gözüm iki, pınar ağlarım Böyle mahzun mahcup, yanar ağlarım…
Haddim midir hâşâ, Dosta nazlanmak
Benim görevimdir, dua sızlanmak
Va’dine inanmak, Ona yaslanmak
Derdimi Rabbime, sunar ağlarım
Korkuyla kuşkuyla, yanar ağlarım…
Kur’an’ın ahkâmı, uygulanmıyor
Mazlum feryat eder, duygulanmıyor
“Adil Düzen” derim, ilgilenmiyor
Her daim yüreyim, kanar ağlarım
Hasretle öldürme, yanar ağlarım…
İslam garip olmuş, ümmet perişan
Umutla beklerim, müjde bir nişan
Günler bayram olsun, gönül huruşan1
Açan gonca güle, konar ağlarım
Hep vuslat aşkıyla, yanar ağlarım…
Haçlı it Kur’an’a, eder hakaret
Hain iktidardan, alır cesaret
Zafer lütfeyle ki, bitsin esaret
Her çağrıyı Ezan, sanar ağlarım
Ümmetin haline, yanar ağlarım…
Şeytanî saltanat, yıkılsın diye
Deccaller zindana, tıkılsın diye
Füzeler Siyona, sıkılsın diye
İlahi inayet, umar ağlarım
Yıllardır hasretle, yanar ağlarım…
Ne olur bu sefer, mesrur2 eylesen
Bir avuç sadıkı, mansur3 eylesen
Şeytanî güçleri, mahsur4 eylesen
Şükranla Mevlâ’mı, anar ağlarım
Boşa geçen ömre, yanar ağlarım…
“Son gülen çok iyi, gülermiş” derler
Daha bir dirilsin, er oğlu erler
Milli Çözüm zafer, yolunda terler
Ekmeğimi sabra, banar ağlarım
Kulluk şuuruyla, yanar ağlarım…
Bir tane yutturdun, hikmet hapından
Büyük hayal kurdum, kendi çapımdan
Va’dine sığındım, dönmem kapından
Her sefer umutla, sınar ağlarım
Günaha hatama, yanar ağlarım…
1- Huruşan: Sevinç ve mutluluk coşkusu.
2- Mesrur: Memnun, mutlu, huzurlu.
3- Mansur: İlahi yardım olunmuş, zaferi bulmuş.
4- Mahsur: Kuşatılmış ve çaresiz bırakılmış düşman orduları.
DUA’LARIN BEREKETİ VE DAVA’NIN HİMMETİ!
Acemiliğimize bağışlandığını ve hoş karşılandığını umduğumuz; dizgi, baskı ve renk ortamı gibi kusurlarımıza rağmen, dergimizin 1. ve 2. sayıları beklentilerimizin de ötesinde bir rağbet gördü ve yüzlerce okurumuzun talebine maalesef cevap veremedik.
Milli Çözüm’ün bu 3. sayısını daha da beğeneceğinizi, dua ve desteklerinizi esirgemeyeceğinizi biliyoruz… Çünkü bizler, dualarla ayakta duruyoruz…
Evet; Dua, sonsuz rahmet ve kudret sahibi olan ve her şey elinde ve emrinde bulunan Yüce Yaratıcıya sığınmaktır. Dua, derdini ve dileğini Rabbine sunmak, Mevlasına tazarru ve niyazda bulunmaktır. Ve canı gönülden O na yalvarmak ve yakarmaktır…
Dua, kulluğun şuuruna varmak, kusurunun farkında olmak…Acizliğinin , çaresizliğinin bilinciyle dergahı ilahiye durmaktır.
Dua, müminin, Cenab-ı Hakla konuşmasıdır… Ruhen ve kalben manevi huzurunda, O’nunla buluşmasıdır.
Dua, kulun Allah’ın rahmetine, nimetine ve davetine koşuşmasıdır…
Dua,”biz ancak sana ibadet eder ve yalnız senden yardım bekleriz.”[1] ayetinin gerçeğine ulaşmaktır…
Dua, imanın meyvesi , ibadetin neticesidir. Duanın genellikle Namaz, Oruç, Hac gibi ibadetlerin sonunda yapılması ve makbul olması bunun içindir.
Dua eden kimse biliyor ve inanıyor ki, kendi sesini ve kalbi temennilerini işiten ve her türlü arzu ve ihtiyacını karşılamaya gücü yeten biri vardır!
Çünkü O (cc) eğer vermek istemeseydi, istemeyi emretmezdi… “(Bana dua edin ki size icabet edeyim (ve istediğinizi vereyim) Bana ibadet (ve dua) etmeye tenezzül etmeyip kibirlenenleri hor ve hakir olarak cehenneme sokarım”[2] demezdi….
İnsanın ibadet ve istikameti olmazsa… Duası ve yalvarması bulunmazsa Rabbi’nin yanında ne kıymeti vardır.
“Her mescitte yüzlerinizi (ve gönüllerinizi) O na çevirin ve dini Allah’a has kılarak (her hususta) O nun hükümlerini esas olarak Allah’a yalvarın”[3] buyurulmakta, böylece ancak sağlam bir imanın ve salih amellerin neticesinde duanın makbul olacağına işaret edilmektedir.
“Gerçek iman sahipleri Allah’la beraber başka ilahlara asla dua etmez”[4] sebep perdeleri arkasında ki mutlak kudret ve yegâne karar merciini unutmazlar…
Zira “hakiki dua yalnız Allah’a yapılır. Ondan başka yalvardıkları şeyler ve kimseler hiçbir şekilde kendilerine cevap veremezler (ve Allah dilemeden onlara nimet ve fazilet yetiştiremezler)”[5]
“Allah’ın insanlara açacağı herhangi bir rahmet ( nimet, devlet ve servet kapısını) kimse kapatamaz. O nun tuttuğunu ve vermediğini de kimse zorla alamaz…[6]
Ey putlara, tağutlara ve tabutlara dua edip duranlar.!..
Ey türbelere, kabirlere yalvarıp yakaranlar!..
“Onlara boşuna dua etmeyin. Çünkü sizin duanızı işitmezler… İşitseler bile cevap veremezler!”
“Kıyamet gününde de (onları Allah’a) ortak koşmanızı reddedecekler (ve sizi terk edecekler)”[7]
“Onlara” Allah’ı bırakıp ta taptıklarınız (ve yalvardıklarınız, batıl ilkelerine ve ülkülerine bağlı kaldıklarınız) şimdi nerede? Bu gün size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini olsun kurtara biliyorlar mı?” denilecek.[8]
İman ehli için Allah ne güzel sığınaktır ve dua ile O na yalvarmak ve O na yaslanmak ne muazzam bir güç kaynağıdır ve ne büyük bahtiyarlıktır!
Gafiller ve cahiller için, cibt ve tağuta (canlı ve cansız putlara) sarılmak, kendileri gibi aciz ve çaresiz mahluklara yalvarmak ise, ne korkunç bir sapıklık ve kötü bir bedbahtlıktır!..
Çünkü hiçbir zaman seslerini duyuramayacaklar, cevap alamayacaklar ve karşılık bulamayacaklardır.
Nemrut’a, Firavun’a da saygı durdular, secde ettiler… Ama hepsi geberdi… Kendi icat ettiğiniz ilahların, tanrılaştırdığınız ve taptığınız nefsü hevaların peşini bırakın! Yaratılışınızda ki fıtri inanma ve sığınma ihtiyacını., yanlış ve batıl amaçlar peşinde boşa çıkarmayın!…
Allah’ı sever gibi, insanları sevmeyin, övmeyin, haddinden ziyade yüceltmeyin.
“İnsanlardan bir kısmı, Allah’tan başkasın Allah’a denk tutar ve onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise (her şeyden ve herkesten) daha ziyade Allah’ı severler.
“Keşke zalimler, azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabına dayanmanın zorluğunu önceden anlaya bilseler di.[9] ayetinin tehdidine girmeyin.
İnsan eğer İslâm’a ve insanlığa hizmeti varsa herhangi bir komutanı , kahramanı, mürşidi, müceddidi sevebilir, sevmelidir. Ancak Hz. Peygamber kadar değil… Haddini bilmelidir.
İnsan Hz. Resûlüllah’ı elbette sevecektir… Ama Allah (cc) kadar değil… Her şeyin sınırında durmalı , ileri gitmemelidir…
Velhasıl nebilerin velilerin, salihlerin dualarımızın kabulüne vesile yapılmaları caiz olmakla beraber, asıl yalvarılacak ve sığınılacak makam yalnız Allah’tır…
Duanın makbulü ise bütün sebeplere yapışmak, gerekli çalışmaları ve hazırlıkları tamamlamak suretiyle yapılan fiili duadır.
Evet, bu gün dava günüdür. Bu gün dua günüdür….
Mazlumların zalimlere, müminlerin münkirlere, Milli iradenin mason sömürücülere üstün gelmesi için, fiili gayretimizi göstermek ve sorumluluklarımızı yerine getirmekle beraber, seherlerde samimiyetle dua etme günüdür.
Ve yıllardır milyonlarca mümin ve mazlum kimselerin, gönüllerinin ta derinliklerinden gelerek yaptıkları dualar mutlaka kabul görecek ve siyonizmin zulüm ve sömürü saltanatı tarihe gömülecektir. Haydi, duaya ve davaya devam edelim… Sonsuz şükürler olsunki:
Davamız haklı, duamız hayırlıdır……
[1] Fatiha: 5
[2] Mü’min: 60
[3] Araf: 29
[4] Furkan: 68
[5] Rad: 14
[6] Fatır: 2
[7] Fatır: 14
[8] Şuara: 92-93
[9] Bakara: 165
https://www.millicozum.com/mc/2004/mart-2004/dualarin-bereketi-ve-davanin-himmeti/