YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
674f9a41ab79c
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 1 5 6
Bugün : 2128
Dün : 30630
Bu ay : 116943
Geçen ay : 890827
Toplam : 29861509
IP'niz : 18.97.9.175

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

DAVASIZLAR DAVAR İMİŞ!

Kim inlerse, Allah deyip 
Bil ki aşka, dûçar imiş…
Din hükmüne, boyun eğip
Halktan Hakka, kaçar imiş…

Tek sevdası, Ahad1 olan
Meşgalesi, cihad olan
Hep iyiliğe, nihad2 olan
Dava için, acar3 imiş…

Gönlü hep, Mevlâ’ya akan
Hasret ile, yürek yakan
Halka şefkat ile bakan
Dili hikmet, saçar imiş…

Gel zahit ol, kalma rahip
Halifesin, Rabbe naip4
İrfan kanadına sahip
Hep vuslata, uçar imiş…

Halktan medet, uman gafil
İnayet Hak’tandır, cahil
Hayra ermez, bencil bahil5
Fasık müslim, Macar imiş…

Her varı var, eden Mevlâ
Gayrıdan ummak, boş hülya
Meal, zikirden de evla
Kur’an’sız kalp, pancar imiş…

Dost eşiğe, post olanlar
Aşk yolcuya, host olanlar
Hak elçiye, dost olanlar
Ol Habibi, Neccar imiş…

Allah gerçek, gayrı yalan
Tüm putların, eyle talan
Seherde kapısın çalan
Allah sırrın, açar imiş…

Gör her şey, vahdete belge
Tesbihte yer gök, has bilge
Süper güç sandığın gölge
Hakikatte, naçar6 imiş…

Faiz fuhuş, artıyorsa
Dindar deyu, kartıyorsa
Hep Kur’an’sız, tartıyorsa
Dindar değil, füccar7 imiş…

Zahirde takvalık satan
Kalpte her günaha batan
Ameline riya katan
Kişi müflis, tüccar imiş…

1- Ahad: Bir, tek ve gerçek Allah (CC).

2- Nihad: Fıtratı güzel, düzeltip güzelleştiren.

3- Acar: Cesur, atılgan, gözü kara.

4- Naip: Sultan vekili.

5- Bahil: Cimri.

6- Naçar: Aciz, çaresiz.

7- Füccar: Aşırı günahkâr

5 12 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ahmet CÖMERT

Ahmet CÖMERT

Yorumu Takip Et
Bildir
13 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Dost eşiğe, post olanlar
Aşk yolcuya, host olanlar
Hak elçiye, dost olanlar
Ol Habibi, Neccar imiş…

Zahirde takvalık satan
Kalpte her günaha batan
Ameline riya katan
Kişi müflis, tüccar imiş…

Milli Çözümle, Milli Görüş davası anlaşılabilir. 

Milli Çözümle, Milli Görüşçüler; AKP zihniyetinin kurucusu ve hala aynı kafanın temsilcisi Abdullah Gül’ü başkan seçmenin, Siyonistlere taşeronluk yapmak olduğunu fark edebilir. 
  
Milli Çözüm, Milli Görüş bakış açısını, bugün en net, mert ve itiraz edilemez bilgelikle izah etmeseydi; AKP’de, YRP’de, Abdullah Gül’ü başkan seçmek isteyenlerde-AKP göz kırpanlarda, en iyi Milli Görüşçü zannedileceklerdi.

Bugün sadece Üstad Ahmet Akgül Hocamızla, Aziz Erbakan Hocamızın güncel olaylara bakışının ne olduğunu anlayabiliyoruz. 

Ve yine sadece ve sadece Milli Çözümle, Aziz Erbakan Hocamızın “Adil Düzen” davası diri tutulmaktadır. Çünkü Üstad Ahmet Akgül Hocamızda/Milli Çözümden başka “Adil Düzen”i tam manada bilen ve çağın şartlarına göre olgunlaştırıp, tamamlayıp, güncel tutan bir ikinci kişi bulanmamaktadır.
    
Milli Çözümle ancak Milli Görüş davasında istikamet üzere, yamulmadan, sadakatle yürüyenleri seçebilirsiniz!

Milli Çözümsüz, Siyonistlerin kurduna, kuşuna yem olmaktan kurtulamayız!
   
Çünkü Milli Çözüm Aziz Erbakan Hocamız zamanındaki Milli Görüş şuurunun/davasının günümüzdeki temsilcisi, aynası, Milli Görüş’ün bugünkü adıdır Milli Çözüm.

Dost eşiğe, post olanlar
Aşk yolcuya, host olanlar
Hak elçiye, dost olanlar
Ol Habibi, Neccar imiş…

HADİSİ KUTSİDE BUYRULUR:
“Allah-u Teâlâ Hz. her yüzyılın başında bu dini ikame edecek birini bahşeder.”
Yani: “Her yüz sene başında bir müceddid (yenileyici, düzeltici, devrimci) gelir. Esasta değil uygulamada çok gerekli ve önemli değişiklikler gerçekleştirir. Asrın icabına göre bazı teşkilat ve tedbirler geliştirir. Muannidlere (inatçılara) cevap verir. Açıklaması kendi zamanına kalan bazı meseleleri açıklar. Bu vazifeyi yapan aynı zamanda Kutup’tur (Gavs da denir). Allah-ul âlem.”

Rabbimiz insanlığın saadeti ve Hakkın rızası için Allah yoluna Rehber Şahsiyetin hizmetkârı olan onun eşiğine post olan ve HAKKA TERCÜMAN OLAN ELÇİYE DOST OLANLARDAN olmayı ve gereğini yerine getirmek için gayret ve çaba gösterenlerden olmamızı lütfeyle. Bu gaye ve hedefi her daim birincil vazife görmeyi bizlere lütfeyle Allah’ım.
Bizleri Hakka ve Hak elçiye itaata sadakate götüren her daim ahireti önceleyen, masivayı terk edebilmek için olanca gücüyle kuvvetiyle iştiyak duyarak hakiki aşk yolcusuna hizmetkâr olan, hiçbir makam mevki dünyalık gütmeden hak ve ahlak kavramlarına yaşantısıyla sahip çıkmaya çalışan, bizleri küfre inkara ve nankörlüğe götürecek olan itirazlardan isyanlardan muhafaza buyur Allah’ım. Hakka Rehber Olan Bilge ve Yiğit Şahsiyete Sultana dost olmak hizmetkar olmak eşiğine post olmak için ömrünü harcayanlardan olmamızı lütfeyle Rabbim. Amin amin amin.

Rabbimiz HUCURAT SURESİ 17. Ve 18. AYETİN HIŞMINA UĞRAMAKTAN CÜMLEMİZİ MUHAFAZA BUYURSUN:

(Ey Resulüm, bazıları da) Müslüman oldular (ve birtakım hizmet ve fedakârlıkta bulundular) diye (gelip başına kakmak niyetiyle) Sana minnet etmektedirler. (Uğradıkları sıkıntıların sorumluluğunu Sana yüklemektedirler.) De ki: “Müslümanlığınızı Bana karşı minnet (konusu) etmeyin. (Hizmet ve ibadetlerinize karşılık dünyalık makam ve menfaat beklemeyin, kendinizi ayrıcalıklı zannetmeyin!) Tam tersine, sizi imana yönelttiği (küfür ve kötülükten çekip çevirdiği) için Allah size minnet edip (verdiği nimet ve faziletlerin şükrünü isteyebilir). Eğer doğru sözlüler (ve temiz özlüler) iseniz (bunu böyle kabullenmeniz gerekir.)

Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını (görünmeyen tüm sırlarını) bilir. (Sizlerin her türlü niyet ve gayretinizden de habersiz değildir; hak ettiğiniz karşılığı elbette verecektir. Ancak Rabbinizi kendinize borçlu zannetmek büyük bir gaflet ve edepsizliktir) Allah, yaptıklarınızı Görendir.

Kim inlerse, Allah deyip 
Bil ki aşka, dûçar imiş…
Din hükmüne, boyun eğip
Halktan Hakka, kaçar imiş…

bu şiiri okuyunca sanki Çağlar önce yaşayan Yunus Emre kalkmış gelmiş Bu Şiir yazmış Hay Allah’ım ne kadar şükretsek azdır çağımızda böyle bir alimi bize lütfetmişsin bin şükürler olsun

Allah gerçek, gayrı yalan
Tüm putların, eyle talan
Seherde kapısın çalan
Allah sırrın, açar imiş…
Allah için yapman gereken hizmetlerin, karşılığında insanlardan hürmet, rağbet, Şöhret, menfaat beklemekten kesinlikle uzak dur,…
Bütün bu şerefli, ama çetrefilli ve zahmetli hizmetleri yürütürken .Tek sermayen ye yagene sığınağın, en güçlü ve geçerli silahın sadece sabırdır, sabretmeyen mutlu sona ve Selamet sabahına kavuşamaz. Gerçek dava önderlerine ve davet tebliğ erlerine sabırdan daha önemli ve gerekli bir nimet sunulmaz
Ey nebiyi zişan,! Rabbin için sabret, Çünkü çok zor zahmetli ve uzun vadeli bir imtihan sürecine girmiş oluyorsun, Kainat çapında önemli ve azametli bir inkılap dönemine erişmiş Ve kutsal elçilik görevine getirilmiş bulunuyorsun. Bütün düşman çevrelere ve şeytani güçlere karşı, en büyük dayanağın ve kuvvet kaynağın sabır, metanet ve dirayettir.
İşte bu yüzden Allah yolundaki sıkıntılara göğüs gerip dayanıverki, Zafer’e ve rıza-i ilahiyeye ulaşmanın yegane çaresi ve reçetesi budur.. Müddessir, 7) ..
Dost eşiğe, post olanlar
Aşk yolcuya, host olanlar
Hak elçiye, dost olanlar
Ol Habibi, Neccar imiş…

Dost eşiğe, post olanlar
Aşk yolcuya, host olanlar
Hak elçiye, dost olanlar
Ol Habibi, Neccar imiş…

Çok anlamlı bir şiir kaleminize sağlık.

Davadır mümine burak
Cennet olacak son durak
İnan Hakka, gayrı bırak
İmanlılar insan imiş…

Dersini al, kibirden geç
Muğlak durma tarafın seç
İmtihan zorlu bir süreç
İnsanlık bir dava imiş…

Dost eşiğe, post olanlar
Aşk yolcuya, host olanlar
Hak elçiye, dost olanlar
Ol Habibi, Neccar imiş…

Allah gerçek, gayrı yalan
Tüm putların, eyle talan
Seherde kapısın çalan
Allah sırrın, açar imiş…

Gör her şey, vahdete belge
Tesbihte yer gök, has bilge
Süper güç sandığın gölge
Hakikatte, naçar6 imiş…
Faiz fuhuş, artıyorsa
Dindar deyu, kartıyorsa
Hep Kur’an’sız, tartıyorsa
Dindar değil, füccar7 imiş…
Zahirde takvalık satan
Kalpte her günaha batan
Ameline riya katan
Kişi müflis, tüccar imiş…

Rabbimiz ibadetlerini sadece kendi rızası için yapmayı nasip eylesin…Amiin

“Hayat; iman ve cihaddır”… Cihadsız hayat, memattır (ölümdür). Cihadsız insanlar, meyyiti müteharrike (yürüyen cenazeler)den farksızdır… Gayesiz ve gayretsiz insan sadece et ve kemik yığınıdır… Davasız ve duygusuz insan… Dertsiz ve düşüncesiz insan… İnsanlığın yüz karasıdır. Zulümden nefret etmeyen, mazluma merhamet etmeyen, din için gayret etmeyen ve haksızlıklara karşı direnmeyen, hatta doğruları konuşmaya bile cesaret edemeyen kimseler; gerçek ve olgun insan olamazsa, ya mazluma zahmet edenler, ya zalime destek verenler, ya insanların haklarını çiğneyenler bilmem ki ne sayılacaktır?”

Tek sevdası, Ahad1 olan
Meşgalesi, cihad olan
Hep iyiliğe, nihad2 olan
Dava için, acar3 imiş…

Rabbim, eksiklerimizden dolayı bizleri bağışla.
Emrettiğin gibi dosdoğru olmadığımız için bizleri bağışla.
Bizlere nimetlerinin gereğini yapmamız için yardım et. Amin…

Kıyamet günü Allah’ın Rasulü de şöyle diyecektir, yarabbi kavmim gerçekten bu kuranı terkedilmiş bıraktılar lafzını okuyup durdular manasını mealini okumaya, anlamaya yanaşmadılar. Hikmetini ve hükmünü araştırıp temel başvuru kaynağı yapmadılar diye şikayet edecektir Furkan Suresi 30 ayet.

Dünyânın bütün nîmetleri insanlar için yaratılmıştır. Ancak bu nîmetlerden istifâde ederken Allah’ın koyduğu ölçüleri ve sınırı aşmamakla sorumluyuz. İşte sınır tanımayan insan nefsi bu ölçülerle disipline edilecek ve gerçekten insanlaşmak, Allah’ın rızâsını kazanmak yolunda mesâfe katedilecektir. İnsana gösterilmiş olan gâye budur. Ve bu gâye istikâmetinde sarsılmadan yol almak çetin bir iştir. Nefsini yenmek ve nefislerin yenilmesine hizmet edecek Adil bir Düzen inşâ etmek kolay bir iş değildir. Milli Çözüm bu zoru başarmak için gayret etmektedir. 
    Kendi aslî cevherinin farkına varan insan, Allah’ın yüceliği karşısında saygıyla eğilip onu sevecektir. Bu, bazen bir öğütle, bazen bir şiirle, gerçekleşebilir.
İnsan-ı kâmili insanların kalplerindeki hastalıkları tedavi eden bir hekim olarak gören arifler, onların devâ bulmaz hastalıklara kapılanları ücretsiz iyileştirdiklerini ve bu tedâvî usûlünü Allah’ın kendilerine ilhâm ettiğini vurgular. Her asırda, mânevî hastalıkların hekimi olan bu ârifler, en büyük kalp hastalığı olan insanların gönüllerindeki mâsivâyı terk etmelerini sağlayarak Allah’a eriştirirler. Bu bakımdan onların sözlerine kulak verip Allah’ın lütuf ve feyzine kavuşmak gerekir.

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
13
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx
Paylaş...