HELALLİK MESAJI
Milli Çözüm mü’min, metin uyanık
Her biri mücevher, usta elinde…
İşlenmesi gerek, vitrine layık
Bıraksan ham kalır, kendi halinde…
Kimse selam bile, vermezken bize
Dostlar destek verdi, ekibimize
Sabrettiler zora, takibimize
Som altına döner, maden külünde…
Kızmam ve kızartmam, bilensin diye
Hak’tan gayret himmet, dilensin diye
Eh posa pırlanta, elensin diye
Renkler ve ahenkler, parlar sülünde1…
Ağaç kolye olsun, diye yakılmaz
Paslı maden başa, taca takılmaz
Çamur çelik olmaz, çivi çakılmaz
Hele kılıç olmaz, yiğit belinde…
Sormaz araştırmaz, akıl yürütmez
Çelikleşsin diye, pasın çürütmez
Bilgiyle donanıp, hikmet üretmez
Bilmez kaç nota var, sazın telinde…
Çiğ kalan kokuşur, ham kalır maden
Çalış ara yorul, katlandın madem
İmtihandır dostlar, her olay her dem2
Daim meal hikmet, sadık dilinde…
Kerbela Çölü’nde, Hüseyn Hasan’dın
Hedefe varmadan, çabuk usandın
Bu aşkın bedeli, ucuz mu sandın
Mihir3 çok yüksektir, kutlu gelinde…
Sizler yoruldunuz, e ben yattım mı
Dünya için davam, dostum sattım mı
Nefsim için bir kez, size çattım mı
Saat durur çürük, olsa pilinde…
Yine de haklarız, helal ediniz
Safı sıklaştırıp, hilal4 ediniz
Zafer ezanını, Bilal ediniz
Has esans çıkarmış, bir akgülünde…
1- Sülün: Kuyruğu renkli ve uzun, yürüyüşü çok güzel ve özel, eti yenen sevimli bir kuş cinsi.
2- Her dem: Her an, her nefes, her saniye.
3- Mihir: İslam’da, evlenen kadınların nikâh karşılığı ve evlilik sigortası olarak ödenen altın ve para.
4- Hilal etmek: Savaşta, düşmanı ortaya çekmek için kurulan, ön tarafı açık dairesel saf düzeni.
Muhterem Hocam..
Bizde emeği çoktur
Onun gibisi yoktur
Öğrettiği bilgiye
Köle olmak ta haktır.
Ömrün hep uzun olsun
Yüzün neşeyle dolsun
Sizi anlamayan gafillerin
Gönlünde gülü solsun
Muhterem Hocam Allah sizden razı olsun.
Muhterem hocam esas siz haklarınızı helal ediniz
Hep duamızdasınız.Rabbim;sizi daha iyi anlayabilmeyi,anlattıklarınızı yaşayabilmeyı nasip etsin inşallah.Rabbim ellerimizi bırakmasın sizde bırakmayın ellerimizi muhterem hocam…
Milli Çözüm mü’min, metin uyanık
Her biri mücevher, usta elinde…
İşlenmesi gerek, vitrine layık
Bıraksan ham kalır, kendi halinde…
Himmet Eyle Üstadım…
İşleyeni Usta ise, pırlantaya döner elmas
Hünerli sıkı dokunursa, ipek kumaş olur atlas
Hamdım pişip yanmadım, hiç değilim havas
Bırakırsan ham kalırım, bedbaht halimde…
Kusur hata hoş gördün, daim eyledin ihsas
Maddenin aslı gibi, imtihan çin öğrettin ihlas
Hak namına öğretmenliğin, edilmez asla kıyas
Nankörlük edersek hesap çetin, Allah indinde..
Tüm zamanların en şanslısıyız, Sadıktır mahlas
Ne büyük şeref, olabilsem yolunda paspas
Hakkını verebilmek çin, olmalıyım çok hassas
Himmet eyle ayağım, kaymasın fani ömrümde..
NE AZİM LUTURTUR;VARİS-İ ERBAKAN SON ELÇİ’ye TALEBE OLABİLMEK!..
Asırlar öncesinden, verilen Müjde
Bir bak gerçekleşmiş,sır zahir olmuş
Son Resul’e ümmetlik,istemişti de
Müstecap duası,Ser Asker olmuş!..
O kıyamet için,Hak bir bilgidir
Deccalizm devirir,elmas gülledir
Hikmet şuur aşk dolu,kutlu Bilge’dir
Şehin Şah’a bendelik,azim lutufmuş!..
Ne devlet SON ELÇİ’ye,talebe olmak
Tarihi hizmetinde,ardından koşmak
Kimin haddinedir,hak-mak konuşmak
Dua-himmetiniz,bize huzurdur!..
Ne olur İlahî,nankör eyleme
Küstah gafil rezil,kansız eyleme
Er’likten yüce bir,makam bildirme
Kapında kıtmirlik,cana muştuymuş
Varis-i ERBAKAN,Cihan Kutbuymuş!..
Usta Eli
Az bişey gayreti başa kakıyor,
Utanmıyor bir de hava atıyor,
Bu nefsin elinden canım çıkıyor,
Ayırma Allah’ım Usta elinden,
Yolundan dönmeyen o Mücahitten..
Hakkı olan varsa o Üstadımdır,
Haşa ne haddime, edep lazımdır,
Gece gündüz demez, her an hazırdır,
Ayırma Rahmanım, Usta elinden,
Şu ahir zamanda, yol rehberimden…
Helalik ne demek, eksiklerim utancım
İnancın, bilgeliğin, azmin,
Aşkın, sevdanın, vuslatın
Kalemin, kağıdın, ilmin
Anlamısınız Muhterem Hocam
Kirli sayfamı beyazlatan
Karanlığımı aydınlatan
Kaygılara teslimiyet şuuru aşılayan
Gri dünyamı renklendirensin
Sen Üstadımsın, başımdaki tacım
Seninle şeref buldu bu can’ım
Sana layık talebe olmabilmek amacım
Helalik ne demek, eksiklerim utancım
Her daim Hakk tan yana olmak
Değerli Üstadımız, bizlere Hakk Davada da Hakk tan yana olmayı öğreten sizsiniz.. Sayısız hatamıza, gafletimize hadsizliklerimize karşı her daim katlanan sizsiniz.. gece gündüz olgunlaşmamız için gayret eden sizsiniz.. sizin himmetiniz olmasa kim bilir nerelere savrulup helakete sürüklenecektik.. bizim ne hakkınız ola ki asıl siz hakkınızı helal ediniz hakkınızı.. bizlere sonsuz şükürler etmek gerek Cenabu Hakka ki sizin gibi bir üstada hiç layık olmadığımız halde talebe olmuşuz.. kelimeler kifayetsiz Hocam.. Allah cc bizleri sizden Milli Görüş ve Milli Çözüm istikametinden ayırmasın bizleri.. Gerçekleşmesinden şüphe etmediğimiz Adil Düzen İnkılabına sizin önderliğinizde girmek ve Ahiret de de Erbakan Hocamız ve Sizinle beraber olabilmeyi Allah cc hepimize nasib etsin inşaAllah..
Sen Akgül hocamiz başımızın tacı gönüllerin ilacı .
Sizler yoruldunuz, e ben yattım mı
Dünya için davam, dostum sattım mı
Nefsim için bir kez, size çattım mı
Saat durur çürük, olsa pilinde…
Sahidiz Yarabbi , bütün ömrünü hak dava yoluna adayan ,
Ustadimizin önderliğinde dünyada İzzet ve devlet ahrette cennet ve rü yyet ve cennet ver ..
Yine de haklarız, helal ediniz
Safı sıklaştırıp, hilal4 ediniz
Zafer ezanını, Bilal ediniz
Has esans çıkarmış, bir akgülünde…
Yarabbi Ahmet Akgül hocamiz dan beslenme suyumuzu verdin bin şükür . Muhterem hocam bizlerin kusurlarına, hatalarına ,dertlerine ,siz her daim derman oldunuz siz bizlere haklarını helal eylesin rabbim ömrüne bereket kalemine bileğine kuvvet versin inşallah..
Muhterem Hocam, sizden helallik dileyecek yüzümüz bile yok, ancak sizin hoşgörünüze merhametinize şefkatinize tahammülünüze sığınarak; N’olur bizlerin elini bırakmayın, haklarınızı lütfen asıl siz helal ediniz…!
Ey Muhterem ve Aziz Ahmet Hocamız,
Yasin suresinin 65. Ayetinde verilen haber gibi: “Hayat iman ve cihattır” şuuruyla, imtihan ve kulluk sorumluluğuyla, Hakkı tebliğ ve tavsiye yolunda, günümüzde geldiğimiz dijital teknoloji çağımızda bile hala KALEMLE ve satır satır gerçekleri yazan , her türlü sıkıntı ve saldırıya rağmen davasından ve Rabbinin rızasından caymayan ve mü’minler için, hayatının her dakikasını saniyesini israf etmeden tuttuğu KALEMLERİN , yazdığı sahifelerin, harflerin , kelimelerin ve cümleleri dünya hayatında bizler ve ehli vicdanlar şahittir, yüksek imani hakikatlere ve gerçek insani hedeflere değer verdiniz veriyorsunuz, değişmez doğruları gerçekleri eğmeden bükmeden yamultmadan Kur’anda övülen kahramanların yolundan giderek evine köşesine çekilerek değil ehli cihat olarak, hem dile getiriyor haykırıyorsunuz hem de elinizden düşürmediğiniz KALEMİNİZLE yazmaktasınız yazmaya devam etmektesiniz… Elhamdülillah…
Topluma insanlığa her daim sözünüz mesajınız, kaynağınız ayet hadis olmuştur her daim… Yolunuz Kur’an’ın , Resulullah’ın, Ehli Beytin, Peygamberlerin, Ashabı Kiram’ın, Caferi Sadıkların, Musa Kazımların, Alilerin Ömerlerin, Ciharı Yâri Güzinlerin, Alparslanların, Sultan Fatihlerin,……Aziz Erbakan Hocamızın yolu olmuştur. Çünkü SİZ BU SAYILANLARLA, AYNI GÖNÜLE AYNI MÜHÜRE sahip günümüzün tercümanı Milli Görüş’ün-Milli Çözüm’ün temsilcisi, has esans çıkaran Rabbimizin bize bahşettiği AKGÜLÜMÜZSÜNÜZ…!!!!
Muhterem Hocam, sizden helallik dileyecek yüzümüz bile yok, ancak sizin hoşgörünüze merhametinize şefkatinize tahammülünüze sığınarak; N’olur bizlerin elini bırakmayın, haklarınızı lütfen asıl siz helal ediniz…!
Mahcubuz
Hocam hakkınızı helâl ediniz
Rabbe Rica
Yolunda sabit tut, Hak’tan caydırma
Kalbimiz çarpıtıp, ayak kaydırma
Gaflet zindanında, ay gün saydırma
Sapmaktansa ölümü, ihzar eylesen…
MİLLİ ÇÖZÜMCÜLERDE GÖRDÜKLERİM
Hiç kimsenin ve hiçbir kesimin kınamasına ve saldırısına aldırmadan, gerçek İslam şuurunu ve örnek insanlık onurunu ve sorumluluğunu aşılamaya çalışan Milli Çözüm; Kur’ani kavramlarla çağdaş kurumları, İslami esaslarla insani ihtiyaçları kaynaştırma çabasındadır… Milli Görüş’le müspet milliyetçiliği, İslam’ın sosyal adaletiyle, cumhuriyetçi ve devrimci düşünceyi; akli, imani ve ahlâki prensipler etrafında kucaklaştırma amacıyla ilmi proje ve programlar hazırlamaktadır. Bütün bunların okunup anlaşılması, tüm kesimlere ulaştırılıp kalplerin uzlaştırılması yolunda samimi ve sürekli bir gayret içindeki sadıklar, artık başka işlere vakit bulamayacaktır.
Ham kalanlardan olmamak duası ile.
Kimiz ki hakkımız ola
Kurak toptağa, Yağmur olup yağdınsa
İçindeki tohuma, Hayat olup açtınsa
Can olup fidanda, Akgül açıp koktunsa
Kuru tohumda kimmiş ki,
Hakkı ola helallik vere.
Damla olsam, korkadım akmaya
Çün azıcığım, tükünerdim yollarda
Uzanıp alarak, kattın beni deryana
Bu acizde kimmiş ki,
Hakkı ola helallik vere
Ey gölümün Sultanı,
Canım Cananım
Ey en Kıymetlim,
Pirim Üstadım
Hakkını helal et, yolunda kurbanım
Asıl helalliği biz sizden diliyoruz Muhterem Hocam.
Varsa, sonsuz helal olsun hakkımız Muhterem Hocam.
Şahidiz Hocam “Mü’min, metin uyanık olunsun” diye dur durak bilmez çabanıza.
Görmekteyiz, dava işlerinizi en kâmil yapma gayretinize karşılık; yarım yamalak, gaflet içre, tam özünden tutamadan işlerimiz sizin yükünüze yük.
Eşsiz makale ile anlatırsınız, hikmetli şiirlerle izah edersiniz, direk veya dolaylı öğüdü kulağa duyurursunuz, olmadı acı tatlı hatırlatırsınız, yetmedi not alır ulaştırırsınız! Yine de hallerimiz ortada.
Bir gün değil, bin gün değil, bir ömür sabrederek; Sözünüze kulak veren gönülden yolunuza tabi olan (okuma yazma bilmeyen, kadını erkeği, yaşlısını gencini her birisini) Prof. ların şaşırdığı konularda şaşırmayan, şeyhlerin göremediği hin olayların gerçek yönünü izah eden, başbakanları kandıranlara kandırılmayan, “haktan kayan” başkanları da cesaretle uyaran… mücevherler oluşturdunuz.
Bir ülkenin ve insanlığın en büyü gücü; Böylesine inanmış, Hakka taraf olmuş, feraset ve fedakâr ehli (Milli Çözüm şuuruna sahip) kadroya ve eşsiz sabrı, bilgeliği, milim şaşmaz ferasetiyle bu tabloyu oluşturan, [b]Marifet Ehli Kutlu Şahsiyet Üstad Ahmet Akgül Hocamıza sahip olmasıydı. [/b]
Asıl helalliği biz sizden diliyoruz Muhterem Hocam.
Muhterem Hocam…
Bizde emeği çoktur
Onun gibisi yoktur
Öğrettiği bilgiye
Köle olmak ta haktır.
Ömrün hep uzun olsun
Yüzün neşeyle dolsun
Seni kıskananların
Gönlünde gülü solsun
Çok muhterem Hocam Allah senden razı olsun
Layık gördün bizleri, en şerefli cihada,
[b]Sizler hep bizim Rahmanin evla kullarından , muttaki müminlerden olabilmemiz için ugrastiniz, uyarılarda bulundunuz Rabbim sizlerden razı olsun, inşallah sizlerle birlikte Aziz Erbakan hocamızla birlikte haşr eyelesin,Sohbeti Resûlullah a ve ru’yetullaha eriştirsin inşallah[/b]
Milli Çözüm mü’min, metin uyanık
Her biri mücevher, usta elinde…
İşlenmesi gerek, vitrine layık
Bıraksan ham kalır, kendi halinde…
İlla Edep
Gezdim Halep ile Şam’ı
Eyledim ilmi talep
Meğer ilim hiç imiş
İlla edep, illa edep!
—
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
17- (Ey Resulüm, bazıları) Müslüman oldular (ve birtakım hizmet ve fedakârlıkta bulundular) diye (gelip başına kakmak niyetiyle) Sana minnet etmektedirler. (Başlarına gelen sıkıntıların sorumluluğunu Sana yüklemektedirler.) De ki: “Müslümanlığınızı Bana karşı minnet (konusu) etmeyin. (Hizmet ve ibadetlerinize karşılık dünyalık makam ve menfaat beklemeyin, kendinizi ayrıcalıklı zannetmeyin!) Tam tersine, sizi imana yönelttiği (küfür ve kötülükten çekip çevirdiği) için Allah size minnet edip (verdiği nimet ve faziletlerin şükrünü isteyebilir). Eğer doğru sözlüler (ve temiz özlüler) iseniz (bunu böyle kabullenmeniz gerekir.)”
18- Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını (görünmeyen tüm sırlarını) bilir. (Sizlerin her türlü niyet ve gayretinizden de habersiz değildir; hak ettiğiniz karşılığı elbette verecektir. Ancak Rabbinizi kendinize borçlu zannetmek büyük bir gaflet ve edepsizliktir) Allah, yaptıklarınızı Görendir.
Asıl Sen Hakkını Helal Et Muhterem Hocam!
Sormaz araştırmaz, akıl yürütmez
Çelikleşsin diye, pasın çürütmez
Bilgiyle donanıp, hikmet üretmez
Bilmez kaç nota var, sazın telinde…
Çiğ kalan kokuşur, ham kalır maden
Çalış ara yorul, katlandın madem
İmtihandır dostlar, her olay her dem2
Daim meal hikmet, sadık dilinde…
Milli Çözüm mü’min, metin uyanık
Çiğ kalan kokuşur, ham kalır maden
Çalış ara yorul, katlandın madem
İmtihandır dostlar, her olay her dem2
Daim meal hikmet, sadık dilinde…
“Ya Rabbi! Ben beni bıraktığım zaman, sen beni bırakma!
“Helal kıldı maşuka aşık kendi kanını, maşuk nakşından okur her aşık Kur’an’ını.” (Yunus Emre)
Talebenin hakkı yoktur ki, Hocasına hakkını helal etsin!
Ya Rabbi! Bizleri, özünde, izinde ve istikametinde hep sadık olan Milli Çözüm topluluğundan ayırma!
EFENDİM
Siyonist zulüm saltanatını deviren
Deccal’in ordularını dize getiren
Kutlu bir mareşalin
Emrindeki neferdim…
Ama hep kuldum
Sayende şeytana kölelikten kurtuldum
Özüme dönüp
Özgürlüğüme kavuştum…
Kulluğunu krallıktan
Üstün tuttum efendim!
Dostlarına hizmetçin
Düşmanlarına “efe”ndim…
……………………………
Dünya; alem-i kesrettir
Kimi balık, kim Yunustur
Ukba; alem-i vahdettir
Damla dalmış, okyanustur
Bura, diyar-ı hasrettir
Üstada ihtiyaç vardır
Ahret; alem-i hayrettir
Vuslata iştiyak vardır
………………………..
Bazen şefkatin, şefaatin
Bazen kahrın, öfkendim
Kapında Kıtmir olmak
Ne büyük şanstı, şerefti; Efendim!
Sade dünyalıktı
Nefsimin derdi
Ama hiç tutmadı
Ne planım, ne fendim
Tek gerçek vardı:
O da; “Kaderdi”, Efendim!
…………………………
Kimi ten kabrinde ölü
Şeytanın, maskeli dölü
Ölmeden ölüp dirilen
Odur, can bağının gülü
Sen, nefs putunu kırarsan
Haza kahraman, sultansın
“Ben, ben!” dedikçe, ey insan
Kendine tapan, şeytansın
……………………………..
Kudret Senin, devlet Senin, Din Senin
Senden gayrı, hükmü geçmez, kimsenin
Kalplerde Sen, Kıblede Sen, yok isen
Fark yok; Mescid, put hane, Kilisenin
………………………………
Dost uğruna
Karizmayı çizdirmezsem
Hakkın hatırına
Ezilip de, çiğnenmezsem
O halde nankörlük
Ve sahtekârlık ederdim…
Kendini feda etmeyen
Rabbini bulamazdı, Efendim!
………………………………….
Bir damlacık
Enaniyet buzumu
Vahdet deryasına katıp tükendim.
“Ben”likten kurtulunca
“Bir”liğe ve emniyete kavuştum
Artık sadece Sen Mevcud
Her şey mevhum, Efendim!
………………………………..
Kimin: avrat, evlat, kasa, masa; baş putu
Kimi şeytan zekavetli, kimi kafa; taş kutu
Kim, derdine düşer, Ezel Ebet Sultanın
Kim, hasretin çeker; Urfa, Mardin, Harput’un
…………………………………….
Can Mevla’ya
Ten mevtaya
Sonuçta, boş kefendim
Gayrı; kusurum servetim
Huzurun cennetimdir, Efendim!
………………………………….
Ayakuçlarına varmak için, ömrümde
Aylar yıllar boyu, yol tependim
Şimdi daim gönlümde
En Aziz misafirsin, Efendim!
……………………………….
Siyonist, emperyalistler
İblisin kör paşasıdır
İşbirlikçi, hep basitler
Zalimlerin maşasıdır
Zalimlerin hizmetinde
Farkı yok; hoca, hahamın
Münafık hep zahmetinde
Ha Kâbe’nin, ha Ehramın
Size Ayak Bağı Olduğumuz İçin Asıl Siz Bizzi Affedin
BİZ SİZİ ÇOK SEVDİK MUHTEREM EFENDİM
Kendi nefsimden bir damla bilsem
Arsız edepsiz hallerim size arz etsem
Günahım kusurum çün dua istesem
Her daim merhamet ederdin Efendim
Dava aşkına sadakat Sizde gördük
Erbakan gerçeğin bilmeyen kördük
Çok şükür hakikat sırrını çözdük
Biz Sizi çok sevdik Muhterem Efendim
Bir Dirhem İlim, Bin Hokka Edebe Muhtaç İmiş…
Biz gibi edepsizlere, edep dersidir bu dizeler.
Bizim ne hakkımız olabilir Sizin üzerinizde?
Size eziyet vermekten başka ne işe yaradık şimdiye kadar?
Sizi üzdüğümüz için, Allah bizi affede…
Asıl Siz hakkınızı helal ediniz Hocam!..
Has Esans Çıkarmış, Bir Akgülünde…
Milli Çözüm mü’min, metin uyanık
Her biri mücevher, usta elinde…
İşlenmesi gerek, vitrine layık
Bıraksan ham kalır, kendi halinde…
Değerli Üstad Ahmet Akgül Hocamızın Usta ellerinde, yoğrulmak ne güzel bir nasiptir.Bizi bize bırakmayın Üstadım. Biz sizden razıyız Allah C.C de sizden razı olsun inşAllah. Selam ve Dua ile..
NİMETE ŞÜKRETMEK EN BÜYÜK SERVET
MİLLİ ÇÖZÜM’DEN AYIRMA
Elazığ’dan Edirne, Konya’dan ta Gebze’ye
Milli Çözüm soyumuz, Sen kurutma Allah’ım…
Her biri benziyorlar, farklı meyve sebzeye
Bu hidayet suyumuz, Sen kurutma Allah’ım…
İstikamet lütfettin, izzetinle sevindir
Aşkınla yanan kalpler; Ey dost, vuslat evindir
Cehennem vari şartlar, rahmetinle serindir
Aman hizmet huyumuz, Sen kurutma Allah’ım…
İstanbul’dan İzmit’e, ayrı cevher meziyet
Mevlâ’mız ikram etmiş, türlü nimet fazilet
Hak davadan ayrılmak, ne hüsranlı vaziyet
Sa’yimiz1 ve sayımız, Sen kurutma Allah’ım…
Layık gördün bizleri, en şerefli cihada
Her an Hakkı haykırmak, uyar seçkin nihada2
Ayağımız kaydırıp, uğratma nar mihada3
Mü’min ekip boyumuz,4 Sen kurutma Allah’ım…
Hak için görevimiz, iğneyle kuyu kazmak
En büyük felakettir, Hak’tan sapıtıp azmak
Zavallıya zor gelir, üç satır yorum yazmak
Hikmet huzur kuyumuz, Sen kurutma Allah’ım…
El ele kenetlendik, verdik gönül gönüle
Gerçek şuura erdik, niye dosttan dönüle
Hak rızasın arayan, bakmaz hürmet ödüle
Bayanımız bayımız, Sen kurutma Allah’ım…
Baki cennetler varken, gafil faniye bakar
Allah bize yâr iken, zalimleri kim takar
İlham gelir; Rabbani, kaynaklardan nur akar
Çeşme dere çayımız, Sen kurutma Allah’ım…
Sakın unutmayın ha, melek değil beşeriz
Şirk ve hıyanet hariç, her hataya düşeriz
Dosta tuzak kurarsak, kendi kuymuz eşeriz
Yurt; il ilçe köyümüz, Sen kurutma Allah’ım…
Kur’an Resul ölçümüz, Erbakan rehberimiz
Hak davaya sevdalı, fedai her birimiz
Vuslata can atarız, bekliyor dilberimiz5
Düğünümüz toyumuz, Sen kurutma Allah’ım…
1- Sa’y: Emek gayret, çaba.
2- Nihad: Uygun tabiat, huy, kibar bünye.
3- Mihad: Yatak, barınak.
4- Boy: Kabile, kavim.
5- Dilber: Gönül rahatlandırıcı, güzel – HZ. Peygamber (SAV).
Siz Bizlere Rehberliğe Tenezzül Buyurmuş İken, Ne Hakkımız Olabilir Sizin Üzerinizde Muhterem Hocam?!..
Bu nasıl bir naiflik, nasıl bir rikkat, nasıl bir merhamettir Muhterem Hocam?..
Bizim size karşı olsa olsa hadsizliklerimiz vardır.
Velhasıl; asıl Siz bizim gibi hadsiz cahillere hakkınızı helal ediniz. Muhterem Hocam!..
Ellerinizden öperim…
BİZİ BİZE ,BİZİ NEFSİMİZİN ELİNE BIRAKMA ALLAH IM
…
AHMET AKGÜL HOCAM’A
Bir Hoca keşfettim ben;
Ahmet AKGÜL adıyla…
Nasibimmiş demek ki;
Allah’ın yardımıyla…
Gece gündüz dertlenmiş;
İslam’ın davasıyla…
Şuurlu bir Müslüman;
Olmamız amacıyla…
Hiçbir zaman uğraşmaz;
Lafla edebiyatla…
İslam’ı anlatıyor;
Ne eksik ne fazlasıyla…
Haykırır hakikati;
Bütün ihtişamıyla…
Kur’an hâkim olacak;
Adalet ahkâmıyla …
“Rabbini tanı” diyor;
Zatıyla, sıfatıyla…
Cihadına şahidiz;
Malıyla ve canıyla…
Bizi aydınlatıyor;
Kitap, konferansıyla…
Eserlerin okudum;
Her birin sırayla…
Ayrıca ders veriyor;
Halinin lisanıyla…
Yıllardır kavgası var;
Batılla, marazlıyla…
Medeniyet örüyor,
Adil Düzen namıyla…
Durmadan çalışıyor;
Milli Görüş aşkıyla…
Milli Çözüm hedefler;
En sadık dostlarıyla…
En zor günde atakta
Mutlu kutlu muştuyla…
Kurtulsun diye ümmet;
Erbakan imzasıyla…
Razı olsun Allah’ım;
Keremiyle, lütfuyla…
Cennette buluştursun;
Muhammed Mustafa’yla…
Nefsim için bir kez, size çattım mı
Sormaz araştırmaz, akıl yürütmez
Çelikleşsin diye, pasın çürütmez
Bilgiyle donanıp, hikmet üretmez
Bilmez kaç nota var, sazın telinde…
Milli Çözüme Hizmetkar, Ahmet Akgül Hocamıza Yoldaş olmak!
Hakettiğimizden ve Layık olduğumuzdan bizleri, çekip çıkaran, ve bir insanın başına milyonda bir konacak talih kuşu misali bizleri Ahmet Hocamıza yoldaş kılan Alemlerin biricik Rabbine sonsuz şükürler…
Kuranın Vaadi, Hz Resulüllahın müjdeleri, Erbakan Hocamızın ise bütün plan ve proğramını hazırladığı Adil Düzen sabahına Ahmet Hocamızın önderliğinde ulaşmak imanı ve ümidiyle…..
Hedefe varmadan, çabuk usandın. Bu aşkın bedeli, ucuz mu sandın…
#Mademki şiirimiz helallik mesajı, yorumuma geçmeden evvel buradan tüm Milli Çözüm kardeşlerime ve Muhterem Hocam’a şayet hakkım varsa helaldir. Aynı şekilde dava kardeşlerim ve Hocam, sizler de haklarınızı helal ediniz ve gayri ihtiyari hatalarımız olmuşsa kusura bakmayınız…
#Ehline emanet edilmeyen makam da, insan da ziyan olur. İnsan ehlini; yani Hocasını, Mürşidini bulduktan sonra ise nefsinin zaaflarından kurtulana kadar, çeşitli imtihanlarla son nefese kadar terbiye olunur. Bazen bir insanla, bazen maddi sıkıntılarla, bazen hastalıkla… Zaten hayatın gayesi de tekâmül etmektir.
#Bu tekâmül sürecinde Hocalarımızın bizi denemesi, bize kızması, yahut dostlardan gelen musibetler eğer hikmetini kavrayabilirsek; tekâmül sürecimizi hızlandırır, bizi rikkate getirir, silkeler, kalpteki sebepleri yok eder, zaferin, faydanın, zararın yalnızca Hakk’tan gelebileceğini gösterir ve hakkalyakin mertebesine yol almamızı sağlar.
#Posalarımızdan, pas tutmuş yanlış huy ve inançlarımızdan, aşırılıklardan, eksikliklerden kurtuldukça ve temizlenen yerleri ilim ve ibadetle doldurdukça özgül ağırlığımız artar.
Bir yandan imtihanlarla zaaflardan kurtulurken diğer yandan da ilimle kendimizi doldurmalı, meal ve dergilerimizi okumalı, Hocalarımızın sözleri, videoları, hikmetli rüyaları ders yapılıp çalışılmalıdır çünkü;
[b]
1- Cahillerden, günah ortamından ve dünya tutkularından saklanacağımız,
2- İlim, hikmet, tefekkürle meşgul olacağımız,
3-Düşmanlardan, batıl zihniyetlerden korunacağımız,
4- Manevi olgunlaşma meskenimiz,
[u]AHİR ZAMANDA HİRA’MIZ, TUR-İ SİNA’MIZ MİLLİ ÇÖZÜMDÜR… [/u][/b]
#Herkese kendi imtihanı zor gelirken, herkes kendini yorgun hissederken bir de Hocalarımızın çilesini, imtihanının ağırlığını düşünmeli, onların dinlenirken bile daha az yorucu bir iş yaparak dinlendiğini fakat asla boş durmadıklarını düşünüp azimle ve heyecanla çalışmaya devam edilmelidir. Zira Rabbin rızasını kazanmak en büyük ödüldür ve ödülün büyüklüğü nisbetinde bedeli ağırdır ki samimiyetler ispat edilsin…
#Pişme ve olgunlaşma sürecinin yapısını, yöntemini kavradıktan sonra zaten geriye tek bir şey kalacaktır; SABIR…
#Ve unutulmamalıdır ki tekâmül süreci ve imtihan sadece Zafer’e kadar değildir. Bizim ASIL ZAFERİMİZ; hazırlık sürecinde de, iktidar sürecinde de her an istikamette kalıp, istikamet üzere can emanetini teslim edebilmektir.
#Ayrıca davada yol kat ettikten sonra bile her an gafletle hata yapılabileceği unutulmamalıdır. Ne kadar yükselirsek, düşmek bir o kadar kolay ve tahribatlı olacaktır. Sahabe Hatib bin Ebi Beltea (ra) örneği akıllardan çıkarılmamalı, yerimize, amelimize, hizmet senemize güvenip rehavete kapılmamalı ve hiçbir zaman ‘ben oldum, ben üstünüm’ denmemelidir.
Yine Hz Hatib örneğinden anlıyoruz ki, insan illa kusur arayacaksa, zaten kendi kusurları ömür boyu düşünmeye yetecektir. Başkalarının kusurları örtülmeli, dillendirilmemelidir. Efendimiz (SAV) buyurur ki; [b]”Kendi ayıbı, insanların ayıbını görmekten alıkoyan kimseye müjdeler olsun.”[/b] Bu müjde için çalışılmalıdır.
Üstelik Efendimizin (SAV) Hz Hatib’i hatasından dolayı bağışlaması ve sahabelerin de bu konuyu uzatmayıp kin gütmemesi de, hatasına şahit olduğumuz kardeşlerimizi asla kınamamak gerektiğine bir derstir. Çünkü karşındakinin hatasını görürsün ama tövbesini bilemeyebilirsin… “[b]Çünkü sen hesabı verilenken, hesap soramazsın…[/b]”
#Şimdilik şiirimizden ve Hocamızın anlattıklarından çıkarabildiğim dersler bunlardır. Tabii marifet bunları yazıp dökmekte değil, uygulayabilmektedir. Kuluz, hatalıyız fakat gayret ettikçe tövbe ettikçe düştüğümüz yerden, hata ettiğimiz yerden Bismillah diyip temiz sayfalara başlayabiliriz. [b]”Zira Allah yorulanların da, yanılanların da, yenilenlerin de Rabbi’dir…”[/b]
#Son olarak aciz kalemimden çıkan bir şiirle yorumumu bitireyim;
[i]Tüm marifetlerin menbaı Allah’tır
Bize düşen hamd kesb ve eğik bir baş…
Kötülüklerin menbaı kendi nefsindir
Bize gerek istiğfar ve, affa medar damla yaş
Gelin Habib’in yolunda, Hubeyb olalım
Benliği atıp hiçliğe erelim, ehli hâl olalım
İmtihan sırrıyla, ilim hikmet dolalım
Helalleşip yeniden, KARDEŞ olalım…
[/i]
[b]Selam ve dua ile.[/b]