HER ŞEYDE SEN!
Canlı cansız, her şeyde
Bülbülde Sen, gülde Sen…
Çift kuzeyde, güneyde
Ovada Sen, çölde Sen…
Tecellini, seyranım
San’atına, hayranım
Zikir tesbih, her anım
Gönülde Sen, dilde Sen…
Zerrelerde, hücrede
Hep günümde, gecemde
Seherlerde, secdede
Kâbe’de Sen, yolda Sen…
Adem; süzme çamurda
Maya tutan, hamurda
Bahar buhar, yağmurda
Irmakta Sen, gölde Sen…
Uçaklarda, kuşlarda
Bilgisayar, tuşlarda
Akıl fikir, huşlarda1
Rasül’de Sen, kulda Sen…
Kur’an, kutlu kaynakta
Ceviz badem, kıynakta2
Sütte, yoğurt kaymakta
Arıda Sen, balda Sen…
Tabiatta, gözlerim
Kâinatta, özlerim
Binbir esman, sözlerim
Duamda Sen, halda Sen…
Günah bozar, tiynetim
Gayret kadar, kıymetim
Malum Sana, niyyetim
Nağmemde3 Sen, telde Sen…
Elazığ’da, Gebze’de
Çoklukta ve, nebzede4
Türlü yemek, sebzede
Meyvede Sen, dalda Sen…
Tebliğde, ter akanda
Hocamız Erbakan’da
Hikmetle, her bakanda
Beyin beden, kolda Sen…
1- Huş: Zekâ, us, akıl.
2- Kıynak: Ceviz badem gibi kabuklu çerezlerin yenilen kısmı.
3- Nağme: Güzel ve ahenkli sesler, şiirler.
4- Nebze: Azıcık, küçücük.
Benliği at, birliğe er
Manevi hiçlik nedir? Allah’ın varlığı ve sonsuz tecelliyatı karşısında hiç olma, yok olma durumudur. Bir kimsenin, bir şeyin (kendi başına ve Mevlâ’dan ayrı düşünülmesi halinde) değersizliği ve önemsizliği vurgulanıyordur. Yadsıma sonucu, gerçekteki belirlenimlerin, özelliklerin, durumların ortadan kaldırılması sonucu bir şeyin hakikatte var olmayışıdır, yokluğudur…
Hiçliğimizi hatırlamak için biz şöyle dua ederiz; “Ya Rabbi! Benim benliğimi aradan çıkar ki, benliğim Sende fânî olsun da ben arada hîç olayım! Çünkü ben Seninle olduğum takdirde, herkesle ve her şeyle birlikte olmuşum demektir. Şayet (Zatını unutur da) herkesle olursam, Seninle beraber olamam; bu da, Senin yolunda benim için en büyük eksiklik ve hamlık olur.”
Şiir:
“Benliği at, birliğe er
Şirkten kurtul, dirliğe er
Hiçlik, huzur kapısıdır
Pire iken, pirliğe er”
Milli Çözüm; Malümatın ve Mamülatın birlikte can bulduğu kutlu harekettir…!
Şiiri okuduğumuzda Üstadımız Ahmet Hocamızı hatırladık… Yazılan dizeler kıtalar aynıyla Kendilerini anlatmaktaydı… Yaşantısı – kaleme aldıkları kitapları, makaleleri vb. – ifade ettikleri anlattıkları haykırdıkları her şey bunu ispat etmektedir… Rabbimiz bu şuurda ömür çürüten, her şeyde O’nun tecellilerini kavrayan, gereğini yerine getirebilmek için gayret gösterenlerden olmamızı her daim lütfeylesin. Amin.
Milli Çözüm yazıları şiirleri konferansları video sohbetleri , şunu ispat etmektedir ki; “faydasız ilimden sana sığınırım Ya Rabbi” diye dua eden Efendimiz s.a.v. ilmin amel etmek için olduğunu, amel edilmeyen ilmin bilginin boş, işe yaramayan, gereksiz olduğu, sadece kuramdan, sembolden, süsten öte gitmeyen lağviyattır prensibince hareket etmemize vesile olmaktadır… Ve şu ayetin muhatabı haline gelmemiz için çaba sarfetmektedir:
[u][b]HUCURAT SURESİ 15. AYET[/b][/u]
(Hakiki) Mü’minler ancak o kimselerdir ki: Allah’a (Kur’an’ın hükümlerine) ve Resulüne (Hz. Peygamberin öğretilerine tamamen ve samimiyetle) iman getirirler; sonra hiçbir kuşkuya (ve korkuya) kapılmadan (ve asla Hakk’tan caymadan) mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad ederler. İşte bunlar, (iman davasında) sadık olanların ta kendileridir. [Not: Demek ki Hakk hâkim olsun ve adil bir düzen kurulsun da tüm insanlık huzura kavuşsun diye, mallarıyla canlarıyla ve bütün imkânlarıyla çalışıp çabalamayanlar veya dünyalık heves ve hesaplarla haklı davalarından yan çizip bâtıl yollara kayanlar ve Batılılara yaslananlar, iman şuurunu ve hidayet huzurunu kaybedeceklerdir.]
([url]https://www.mealikerim.com/49/hucurat/15[/url])
Bakmakla Görmek Farklı Şeyler
Saymakla bitmez türlü nimetler
Yaratılan mevcutta farklı ibretler
Varlığın dışında kalır tüm gerçekler
Çiçekte böcekte tecelli eden Sen…
Hayra motor, şerre fren öncüsü
Milli Çözüm Hak davanın sözcüsü
Meshiyet sırlı, Aleme ibretli öyküsü
Hidayet nimeti alanda verende Sen…
Minnet ve hizmet O’na yakışır ve O’na layıktır
Her türlü hamd, şükür ve övgü, (canlı ve cansız bütün varlıkları ve özellikle insanı; atom altı enerji zerreciklerinden moleküllere, protein hücrelerinden, sinir, sindirim, dolaşım ve boşaltım gibi yüzlerce sistemlere kadar: Her saniye milyarlarca harika bileşim ve iletişim halinde yaratan… Şehirler büyüklüğündeki en gelişmiş bilgisayarların bile bunların milyonda birini başaramayacağı şartları oluşturup, her şeyin ve herkesin bütün ihtiyaçlarını karşılayan, bizim ve) âlemlerin Rabbi olan Allah’adır (minnet ve hizmet O’na yakışır ve O’na layıktır).
Huuu
Rabbim yolunda kıtmırin olup,
Peygamberimize layıkıyla bir ümmet olabilmeyi,
Hocamalarımıza layıkıyla talebe olma nimetine layık olmayı lütfundan esirgeme Allah ım…
Amiiin
Tecelli…
Hikmetle gönül, hikmetle
Görürsün, nazar etmekle
Himmetle gönül, himmetle
Şükredersen, yağar rahmetle…
Bir bak, tecelli tahtına
Kim oturur, Cemal namına
Katlanman gerekir, pahasına
Gayretle ulaşılır, rü’yete…
Tefekkürü teceli, en büyük şifadır
Hakkel yakin, iman buna esasdır
Hiçlik akabi, Ehli hal olmakdır
Böylece ulaşılır, gerçek hürmete…
Bizi Cansız Bırakma
Nur yağar el açana
Haktan yana geçene
Burda Kevser içene
Can veren, can alan Sen…
İmanımızın canını, yolunda olma şerefini, bu kutlu Milli Çözüm okulundan istifade etme bahtiyarlığını elimizden alma Allah’ım. Amin..
Hocamız Erbakan’da- Hikmetle, her bakanda- Beyin beden, kolda Sen…
Tecellini, seyranım
San’atına, hayranım
Zikir tesbih, her anım
Gönülde Sen, dilde Sen…
Enfal 17
(Aslında) Onları (savaşta saf dışı bıraktığınız düşmanları) siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü. (Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te, düşmana karşı top güllelerine ve tüfek mermilerine dönüşen kumları avucuna alıp) Fırlattığın zaman da (ey Nebim!) Sen atmadın, fakat Allah attı (ve düşman hedefleri etkisiz bıraktı. Bunu da) Mü’minleri Kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için böyle (yaptı.) Şüphesiz Allah, İşitendir, Bilendir.
https://www.mealikerim.com/8/enfal/17
Hikmetle, her bakanda – Beyin beden, kolda Sen…
Bakara 164
Şüphesiz, göklerin ve yerin (böylesine mükemmel ve muhteşem olarak) halk edilişinde, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde yüzen gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurla yeryüzünde her çeşit canlıyı yayıp (hayat vermesinde), rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre âmade bulutları evirip çevirmesinde; (evet her şeyde) elbette düşünen bir topluluk için nice deliller (mucizevi ayetler) vardır.
Âl-i İmran 191
(Aklı ve basireti olanlar ki) Onlar ayakta iken, otururken ve yanları üzere yatarken (devamlı) Allah’ı hatırlar (O’nu zikreder ve O’na yalvarırlar), göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde (dikkat ve ibretle) düşünür (eşyanın hikmet ve hakikatini anlamak üzere ilmi ve fikri araştırma yaparlar) ve “Rabbimiz, Sen (bütün) bunları hâşâ (gayesiz ve hikmetsiz) boş yere ve bâtıl sebeplerle yaratmadın (ve asla başıboş bırakmadın), Sen (böyle yersiz ve yararsız iş yapmaktan) Yücesin. Bizi ateşin azabından koru” (diye yalvarırlar).
https://www.mealikerim.com/3/ali-imran/191
Herşeyde Sen, Heryerde Sen
Takdir, taksim, ikram eden
Gönle, kaleme ilham eden
Yaratan an be an yeniden
Herşeyde Sen, her yerde Sen
“İşte böyle” olduran
“Sabah yakın” ferahlatan
Vuslatı hasretle kızdıran
Herşeyde Sen, her yerde Sen
Ne ararsan onu bulursun..
İlim de, ibadet de, gayrete bağlıdır. Dünya ticareti de, ahiret sermayesi de, ancak çalışmakla kazanılacaktır. Hizmet de, zafer de sabredenlerin olacaktır. Ve herkesin niyeti, ciddiyeti, gayreti, cesareti ve metaneti kadar, rütbesi ve şerefi bulunacaktır.
Zira “Herkesin yaptıkları işlere göre birtakım dereceleri vardır. Ve Rabbin onların yaptıklarından asla gâfil olmayandır.”
İnsanların yaptıkları iyi veya kötü işler, onların karakterlerinin oluşmasında ve kabiliyetlerinin olgunlaşmasında önemli rol oynayacaktır. Ve arkasından bu karakterlerine uygun davranışlara başlayacaktır.
Evet, Kimisi servet, kimisi cennet için çalışır. Kimisi şöhret, kimisi hizmet için uğraşır. Kimisi ganimet ve para, kimisi Allah’ın rızası ve insanların duası için çırpınır… Kimisi makam ve menfaat, kimisi ma’buduna vuslat için yanar tutuşur… Kimisi zalim ve adi sistemler yürüsün, kimisi de Adil bir Düzen kurulsun diye koşuşur… Ve sonunda herkes niyetine ve hak ettiğine kavuşur.
Allah nankörlük etmekten, bizleri korusun.
Her Şeyde Sen…
” Gayret kadar, kıymetim”…
Ey nefsim, kıymetinin gayretin kadar olduğunu bildiğin halde, neden gayret etmezsin?
Dünyanın işimi bitmiyor, yoksa fani, yok olup gidecek olan dünyanın sevgisi mi ağır basıyor?
Yoksa Milli Çözümcüyüm, Hakk dan hakikatten yanayım diyerek, bu gayretsizlikle kıymetli mi olursun sanırsın?
Her Şeyde Sen…
Bu şiir ne anlatılıyor, şiirin amacı ne, bunu seziyor anlıyorsun da anladığını yaşamaya gayretin yoksa, anladığının önemi olur mu? Sadece anlamak yeter mi sanırsın?
Ey nefsim! Nedir sendeki bu derin gaflet uyksusu? Bu tembellik? Bu acizlik? Yetmez mi?
Ey nefsim! Yoksa arafta mı kaldın? Bir adım atarsan Hak yolunda, tüm putların yıkılır diye mi korkarsın?
Milli Çözüm, Hak ve hakikatı, tüm gerçekliği ve delilleri ile gözüne gözüne sokarcasına gösterirken, aklına, kalbine ve vicdanına yatmışken, ey nefsim! Deryaya dalmak varken, kurak çöllerde serap görme peşinde neden koşarsın?
Ey nefsim! En son ne demişti, Üstadımız Ahmet Akgül!
” Dünya iki cihetle önemlidir.
1- Allah’ın (cc) rızasını kazanmak için,
2- Tüm yaratılanda Allah’ın (cc) azametini (Her Şeyde Sen) sırrını müşahade için.
Bunlar dışında dünyanın bir önemi ve ehemmiyeti yok, gerisi lağım” demişti.
Ey nefsim! Nedir senin isteğin? Lağım mı?
Yeter artık. Kendine gel.
Ya Hak yolda yorul ve yoğrul yada milyarda bir insan içinde sana nasip olan bu davayı, gaflet ve gayretsizliğin yüzünden kaybedersin.
Allah cc ayaklarımızı kaydırmasın… Amin.
GEÇERLİ ALLAH İNANCI VAHİD OLARAK İNANMAK!..
Ebu Cehil De Allah’a İnanıyordu Ama O’na Şirk Koşuyordu!.
Allah’ın (Hükümlerini) Siyasete Ticarete Karıştırmıyordu!.
Dağları Allah yarattı da arabayı insan mı?
Namazı Allah bilir de ekonomide zayıf mı
Kuranın arapçası sevapta meali olmaz mı
Oruç emreden Adil Düzen’e çağırmaz mı?
Erbakan İslam Dinarını sana tanıtmadı mı?
Yoksa senin tercihin Erdoğan faiz dolar mı?
Tercihin liderin mi yoksa Allahın rızası mı?
YARATMADA YAŞATMADA İBADET EDİLMEKTE RIZASI ARANMAKTA KANUN KOYMADA SADECE ALLAH C.C!.
40:11
Onlar ise şöyle deyip duracaklar: “Ey Rabbimiz! Bizi iki kez öldürdün ve iki kez dirilttin. (Bize cenneti kazanma imkânı verdin, ama biz fırsatı kaçırdık, kötülüklere daldık.) Şimdi günahlarımızı itiraf edip (yalvarıyoruz:) Bir daha (dünyaya) çıkmaya (ve yeniden imtihan olunmaya) bir yol var mıdır?”
40:12
(Onlara: Hayır bu samimiyetsiz istekleriniz asla kabul olunmayacaktır.) “İşte şu sebepten dolayı; çünkü Allah’a Vâhid (yegâne yardım umulacak ve korkulup sığınılacak tek Zat) olarak (imana ve itaate) çağrıldığınızda inkâr edip (sapıtırdınız. Ama) Eğer O’na ortak koşulduğunda ise inanıp onaylardınız. (Canlı ve cansız tağutları ve şeytani güç odaklarını, Allah’a eşler tutardınız.) Artık hüküm; O Yüce, O Büyük olan Allah’ındır.”
HER ŞEYDE SEN!
Gayret kadar, kıymetim.