İsrail’in Gazze Vahşeti Karşısında;
BATILI VE DOĞULU GÂVURLARIN ÇİFTE STANDARDI
VE
“İNSAN HAKLARI” SAHTEKÂRLIĞI!
Batılı Ülkelerin İsrail Uşaklığı!
ABD
Bunamış sözde Başkan Biden, Siyonist katil Netanyahu’nun sırtını sıvazlamak için gittiği İsrail’de, 500 kişinin can verdiği hastane bombalanmasını, “Karşı taraf yapmış gibi görünüyor!” sözleriyle alçaklığın ve uşaklığın en çiğ ve çirkin örneğini sergilemişti. Hitler bile bunların yanında tertemizdi! Okulları, camileri, hastaneleri hedef alan Siyonistler, bütün beşeriyet bünyesinin kanser virüsleriydi.
İNGİLTERE
İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly, X sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, “Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’nin harap edilmesi insan hayatı açışından yıkıcı bir gelişmedir. İngiltere nettir. Sivil hayatının korunması her şeyden önce gelmelidir.” değerlendirmesi tam bir İsrail hizmetçiliği idi. Bakan Cleverly, İngiltere’nin; neler olduğunu öğrenmek ve Gazze’deki masum sivilleri korumak için müttefikleriyle çalışacağını bildirmişti. İngiltere Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, İsrail’in Gazze el-Ehli Baptist Hastanesi’ne saldırısına ilişkin Anadolu Ajansı’na (AA) yaptığı açıklamada, “Gazze’de bir hastaneye yapılan saldırıya ilişkin haberleri takip ediyoruz” demekle yetinmişlerdi.
Anglikan Kilisesi Lideri ve İngiltere Kilisesi Ruhani Lideri, Canterbury Başpiskoposu Justin Welby ise; X hesabından, İsrail’in Anglikan Kilisesi tarafından yönetilen Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne düzenlediği saldırıya ilişkin açıklamasında; “Bu masum canların şok edici ve feci bir kaybıdır. El-Ehli Hastanesi, Anglikan Kilisesi tarafından yönetiliyordu. Tüm kardeşlerimizle birlikte yas tutuyorum. Lütfen onlar için dua edin. Bu yıkıcı savaşta sivillerin korunması yönündeki çağrılarımı yineliyorum” ifadelerine yer vermiş ve o da İsrail’in adını bile gündeme getirmemişti.
FRANSA
Fransa Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Fransa, Gazze şehrinde çok sayıda Filistinlinin hayatını kaybettiği el-Ehli Hastanesi’ne yönelik saldırıyı sert şekilde kınıyor” denilmiş ve doğrudan İsrail’i uyaran bir söz edilmemişti.
Yapılan açıklamada sadece, tüm tarafların insani hukuka riayet etmesi gerektiği belirtilmişti.
ALMANYA
Almanya Dışişleri Bakanlığının sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “Sivil hedefler, özellikle de hastalar ve sağlık personelinin bulunduğu tam teşekküllü bir hastane, hiçbir koşul altında hiç kimse tarafından saldırıya uğramamalıdır. Çatışmalarda siviller korunmalıdır. Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’nde yüzlerce kişinin öldüğüne dair haberler karşısında derinden sarsıldık” demekle yetinilmiş, İsrail’i kırıcı ve uyarıcı bir tavır bile sergilenmemişti.
NORVEÇ
Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, X sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, söz konusu saldırıdan dolayı derin endişe duyduklarını belirtip:
“Hastaneler, uluslararası insani hukuk kapsamında korunmaktadır ve buralara yönelik saldırılar hukuka aykırıdır. Siviller ve sağlık kuruluşları korunmalıdır” ifadeleriyle konu geçiştirilmişti.
RUSYA
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi’nde bir hastaneye yapılan korkunç saldırı açıkça savaş suçudur” diyerek, İsrail’in Gazze’deki hastane saldırısının nihai sorumlusunun ABD olduğunu belirtmişti.
SLOVENYA
Slovenya Dış ve Avrupa İşleri Bakanlığı, İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ni bombalamasının ardından sosyal medya hesabındaki paylaşımda: “Gazze’de aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce sivilin ölüm haberi karşısında şok olduk, dehşete düştük. Hastane ve okullar asla saldırıların hedefi olmamalı. Slovenya, uluslararası insani hukuka saygı gösterilmesi çağrısında bulunmakta. Siviller hedef alınmamalı, rehine veya kalkan olarak kullanılmamalı” sözleriyle asıl suçlu İsrail’i gizleme gayretine düşmüşlerdi.
DANİMARKA
Danimarka Kalkınma İşbirliği ve Küresel İklim Politikası Bakanı Dan Jorgensen, yaptığı açıklamada, “Özellikle Gazze’deki insani durum çok kritik. Bu nedenle insani acil yardım tutarımızı 50 milyon kron (7,1 milyon dolar) arttırıyoruz. Bu, trajik durumda olan sivil halkın acil ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlıyor.” ifadesini kullanıp, İsrail’in vahşetinden hiç bahsetmemişti.
JAPONYA
BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan “İnsani Ateşkes” karar tasarısını, Japonya, ABD, İngiltere ve Fransa ile birlikte veto ederek, Siyonizm’in güdümünde olduklarını bir kez daha göstermişlerdi.
Uluslararası Medyanın İsrail’in Hastane Saldırısına Yamuk Yaklaşımları!
İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik saldırısına Siyonizm’in güdümündeki iktidarlardan ve kiralık medyadan cılız tepkiler dikkat çekmişti. Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler başta olmak üzere birçok kurum ve ülke liderlerinden yine cılız kınama mesajları gelmişti. Uluslararası basında bu katliamın veriliş şekli; İslam’a ve Müslümanlara yönelik bakış açılarını da göstermekteydi.
ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times gazetesi, saldırıyı “Biden, İsrail’i ziyarete hazırlanırken Gazze saldırısında 500 kişi öldü” manşetiyle vermişti.
The New York Times haberinde bu manşetin altında da “Filistinli yetkililerin, İsrail hava saldırısının neden olduğunu belirttikleri Gazze kentindeki hastanede yaşanan patlamada en az 500 kişi öldü” ifadesine yer verilmişti. Ama aynı gazete kısa süre sonra bu ifadeyi, “Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail hava saldırısının Gazze’deki hastaneyi vurduğunu ve 500 kişiyi öldürdüğünü açıkladı” şeklinde değiştirmişti.
Washington Post gazetesi, manşette “Filistinli yetkililere göre, Gazze’deki hastane saldırısında yüzlerce kişinin öldüğünden endişe ediliyor” ifadesini kullanırken, haberde “İsrailli ve Filistinli yetkililer, Gazze’deki hastaneye ölümcül saldırıyla ilgili suçu birbirine atıyor” denilerek İsrail masum gösterilmişti.
Reuters Haber Ajansı sitesinde bu haberi, “Yerel yetkililer, Gazze’de bombalanan hastanede yüzlerce kişinin öldüğünü söylüyor” başlığıyla geçmişti.
Associated Press de saldırının haberini önce, “Hamas yönetimindeki Sağlık Bakanlığı, hastaneye yönelik İsrail hava saldırısının yüzlerce kişiyi öldürdüğünü söyledi.” başlığıyla abonelerine duyurmuş, ama daha sonra bu başlığı şöyle güncellemişti: “İsrail, Gazze’deki hastane patlamasıyla ilgisi olduğunu yalanladı, patlamanın nedeninin Filistin roketi olduğunu açıkladı” şeklinde değiştirmişti. Çünkü Siyonist patronları ve faizci-kan emici sermaye baronları öyle istemişti.
İngiliz The Guardian gazetesi, başta “Hamas’ın idaresindeki Sağlık Bakanlığına göre 200-300 kişi saldırıda öldü.” manşetini atarken, daha sonra bunun yerine “Gazze Sağlık Bakanlığına göre, Gazze’deki hastaneye hava saldırısında yüzlerce insan öldü” denilerek, İsrail vahşeti hafifletilmişti. Evet İngiltere de, medyası da aynı Siyonist Yahudilerin güdümündeydi.
CNN, saldırı haberini ilk olarak “Yetkililer, İsrail’in Gazze’deki hastane saldırısında yüzlerce kişinin öldüğünü belirtiyor” başlığıyla verirken, daha sonra “İsrail” ifadesini çıkarıp: “Filistinli yetkililer, Gazze’deki hastane saldırısında yüzlerce kişinin öldüğünü belirtiyor.” şeklinde değiştirmişti.
BBC de “Filistinli yetkililer; Gazze’deki hastaneye İsrail saldırısından yüzlerce kişi öldü” başlığını atmış, daha sonra başlığı, “İsrail saldırıyı reddederken, Gazze’deki hastanede yüzlerce kişinin öldüğünden korkuluyor.” şeklinde düzeltmişti.
Saldırıyı uzun süre görmezden gelen Wall Street Journal da haberinde, “Filistinli yetkililer, Gazze’deki hastaneye saldırıda 500’den fazla kişinin öldüğünü söylüyor” demişti.
Çin, Rusya ve Hindistan Basını
Çin’in Xinhua haber ajansı, “acil” koduyla geçtiği haberinin başlığında, “Gazze’deki hastaneye İsrail hava saldırısında yüzlerce kişi öldü” ifadesine yer vermiş ve İsrail’i doğrudan suçlamaktan çekinmemişti.
Rus haber ajansı TASS ise bu saldırıyı, “Gazze kentindeki hastaneye İsrail saldırısında 300’den fazla kişi öldü” başlığıyla vermişti.
Hint haber ajansı ANI News, “Gazze’deki hastanede patlamada yüzlerce kişi öldü” başlığını kullanırken, Hindistan TV kanalı NDTV’nin haberinde de “Gazze, hastaneye hava saldırısında 200 kişinin öldüğünü açıkladı. İsrail, bunu Hamas’ın yaptığını belirtti” diyerek Siyonizm’e uşaklıklarını ve İslam düşmanlıklarını kusuvermişlerdi.
Avrupa Birliği’nin Küstahlığı!
Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, AB liderlerinin İsrail-Filistin çatışması gündemiyle yaptığı olağanüstü toplantı sonrasında AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile ortak basın toplantısı düzenlemişti. AB liderlerinin, İsrail’in kendini uluslararası hukuk ve uluslararası insani hukuk çerçevesinde savunma hakkını teyit ettiğini belirten Michel, AB’nin iki devletli çözümü benimsediğini söylemişti.
Michel, Gazze’deki hastane saldırısıyla ilgili bilgiyi toplantıdayken aldıklarını belirterek “Çok fazla ölü var. Bu, orada yaşayan insanlar için sahadaki dramatik durumu gösteriyor.” demekle yetinmişti. Bir gazetecinin, hastane saldırısının “uluslararası hukuka uygun olup olmadığı” sorusu üzerine Michel, toplantı sırasında aldıkları bilginin doğrulandığını ifade ederek “Sivil altyapıya saldırı uluslararası hukuka uygun değil” yanıtını vermişti.
Aynı sorunun yöneltildiği AB Komisyonu Başkanı von der Leyen ise “Olay hakkında henüz bilgilendirildim. Teyide ihtiyacım var. Şu aşamada yorum yapamam” diyerek İsrail’i suçlamaktan çekinmişti.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, X hesabından Gazze’deki hastane saldırısına ilişkin açıklamasında: “Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’nden gelen haberler, günlerdir gözlerimizin önünde gerçekleşen trajediye korku ekledi. Bir kez daha masum siviller en yüksek bedeli ödedi” diyerek: “Bu suçun sorumlusu ortaya çıkarılmalı. Failler hesap vermeli” sözleriyle Hamas’ı suçlamaya yeltenmişti!..
Birleşmiş Milletler’in Tutarsız Tavrı!
Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths, Gazze’de bir okula ve el-Ehli Baptist Hastanesi’ne düzenlenen saldırılarla ilgili, “Yüzlerce insan öldürüldü. Gazze zor durumda. Sağlık, su ve hijyen sistemleri çöküyor. İnsanların onurları ellerinden alınıyor” sözleriyle doğrudan İsrail’i suçlamamaya özen göstermişti.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), sosyal medya hesabından İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik saldırısıyla ilgili paylaştığı mesajda, “UNFPA, yüzlerce insanın ölümüne neden olan Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik saldırıyı şiddetle kınıyor” ifadesiyle İsrail’in soykırım katliamının asıl müsebbiplerini gizlemişti.
Birleşmiş Milletler (BM) Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Tor Wennesland ise saldırıya ilişkin sosyal medya hesabından mesaj paylaşıp;
“Aralarında çocuklar ve kadınların bulunduğu yüzlerce kişinin ölümü ve yaralanmasına yol açan saldırıyı şiddetle kınadığını” belirten Wennesland, “sivillere yönelik saldırıların kabul edilemez” olduğunu söylemiş, bu vahşeti İsrail’in yaptığını dahi gündeme getirememişti.
Dünya Sağlık Örgütü’nün Cılız Çıkışı!
DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, X sosyal medya platformundan el-Ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik saldırıya ilişkin paylaşımında: “İlk haberler yüzlerce ölü ve yaralı olduğuna işaret ediyor. Sivillerin ve sağlık hizmetlerinin derhal korunması için çağrıda bulunuyoruz” demekle yetinmişti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Küresel Acil Durum Direktörü Mike J. Ryan ise, “İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne saldırısıyla ilgili, sağlık hizmetlerine ve çalışanlarına yönelik her saldırının, uluslararası hukukun ihlali olduğunu” belirtmişti.
“Gazze’de hastaneye yapılan saldırı, bir savaş suçu mudur?” sorusunu yanıtlayan Ryan, bunun yasalarla belirlenen bir kavram olduğunu söyleyerek; “Bu durumda sağlık hizmetlerine ve çalışanlarına yönelik her saldırı, uluslararası hukukun ihlalidir. Nerede olursa olsun. Gazze halkına yardım ulaştırmalıyız ve bunun şimdi, bu gece olması gerekiyor. Bunun kesinlikle ertelenmemesi gerekiyor” uyarısından çekinmemişti.
DSÖ Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Ahmed Al-Mandhari de DSÖ’nün bu saldırıyı güçlü bir şekilde kınadığını belirtmişti. Al-Mandhari, Gazze’nin kuzeyinde bulunan el-Ehli Baptist Hastanesi’nin İsrail’in tahliyesini istediği hastanelerden biri olduğunu söylemişti.
Terörist ve Siyonist İsrail Devlet Eşkıyalığı ve Uluslararası Medyanın Münafıklığı!
İsrail devletinin akademi, medya ve lobi aracılığıyla ürettiği “İsrail’in terörizmle mücadele” söylemi, kendisine karşı her türlü eylem ve eleştiriyi ortadan kaldırmak için kullanılan yalan bir gerekçedir. Zachary Lockman’ın “Contending Visions of The Middle East” kitabında ifade ettiği gibi, İsrail, 1990’lar boyunca özellikle medyada neredeyse bütün Filistinli örgütleri terörist ilan etmek suretiyle, Filistinlilere yapacakları saldırı ve müdahaleleri meşrulaştırmak istemiştir. Bu anlamda Benjamin Netanyahu’nun tarih içerisindeki rolü de kendi işgal politikalarına ve zulüm mekanizmalarına meşruiyet kazandırabilecek bir bahane üretmektedir.
Nitekim Netanyahu’un “medeniyetin güçleriyle barbarlığın güçlerinin mücadelesi” olarak tanımladığı terörizmle mücadelenin aslı, masum ve Müslüman Filistin halkını ezmektir. Avrupa ve İsrail sağının, yani Siyonist-Haçlı saldırganlığının ve ABD’deki neo-muhafazakâr kanadın desteğiyle kurulan bu yalan gerekçeler, günümüze kadar süren İsrail politikalarının arka planını göstermesi anlamında önemlidir. Geniş bir lobi ve kurumsal desteğe sahip olan İsrail’in; bugünkü işgal politikaları ve azgınlığı, sınır ötesinden aldığı destek sayesindedir. Öyle ki ABD Dışişleri Bakanı Blinken, İsrail’e gittiğinde “Ben buraya bir Yahudi olarak geldim” diyerek İsrail’e olan katıksız desteğini sergilemiştir.
Hatırlayınız; Edward Said “Haberlerin Ağında İslam” başlığıyla Türkçeye çevrilen eserinde, ABD medyasının desteğiyle; İslamiyet, terör ve Filistinlilerin ayrılmaz bir bütün olarak temsil edildiğini ifade etmektedir. Evet, uzun yıllar boyunca medya, karikatürler, talk show ve romanlarda inşa edilen Müslüman imajı, kana susamış terörist ya da şiddet yanlısı tiplerdir. İlgili kaynakların yoğun biçimde sunduğu İslam ve Müslüman algısının toplumsal karşılığı ile ilgili de çok önemli sorunlar üretilmiştir. Batı toplumlarında kurumsal bir boyut kazanan İslamofobi olgusu da bu temellidir.
Akademi, medya ve iş dünyasında yoğun baskılara maruz kalan Müslümanların, Filistin ve İslam dünyası ile ilgili tutumları da dikkatle takip edilmekte ve bu tutum kendileri açısından politik bir silaha dönüştürülmektedir. Daha sonra İsrail devletinin zulmünü protesto eden Harvard Üniversitesi öğrencileri ile ilgili alınan kararlar, Müslümanlara karşı gösterilen dışlayıcı politikaların hangi noktalara geldiğini açıkça göstermektedir. Protestoya katılarak İsrail terörünü dünyaya duyurmaya çalışan öğrencilerin isim listelerinin üniversite yönetiminden talep edilmesi ve ilgili öğrencilerin ömür boyu işe alınmaması İsrail lobisi tarafından talep edilmektedir. İsrail’e yönelik protestoların Avrupa’nın birçok kentinde ciddi bir mukavemetle karşı karşıya olduğu da görülmektedir. Örneğin Berlin Savcılığı ve polisi “Nehirden denize Filistin özgür olacak” ifadesini suç kabul etmiş ve İsrail karşıtı protestoculara yönelik şiddete yönelmiştir. Söz konusu protestolara yönelik gösterilen kurumsal karşıtlık ve medya ayağındaki Filistin karşıtı söylem, tek taraflı bir enformasyon akışını hedeflemektedir. Batı medyasının da önemli ölçüde görmezden geldiği bu protestoların İngiltere ayağında BBC’nin önünde yapılan protestolar, bu yönüyle Batı medyasının ortaya koyduğu ikiyüzlü tavra karşı onurlu ve şuurlu bir karşı gelişti.
İsrail Konusunda Sosyal Medya Manipülasyonları!
“İsrail’in son dönemdeki işgal politikaları ve Filistin’e yönelik saldırgan tutumu ile ilişkili her türlü eleştiriler, sosyal medya platformları tarafından ciddi bir sansüre tâbi tutulup engellenmektedir. Öyle ki Facebook, Youtube ve (X)Twitter’ın; İsrail eleştirilerine karşı gösterdiği tavra yakından bakıldığında, İsrail’in zulmünün dünya kamuoyunda duyurulmasını engelleyen bir politika izledikleri görülmektedir. Örneğin İsrail’in Filistin’e soykırım uyguladığını söyleyen kişilerin Youtube hesaplarının askıya alındığı son günlerde sıklıkla karşılaşılan bir gerçektir. Twitter’da da özellikle İsrail’e yönelik eleştirilerin hassas içerik olmak üzere birçok yöntemle gölgelendiği de bilinmektedir. Dijital alandaki hak ihlalleri konusunda çalışmalar yapan uluslararası kuruluşların raporlarına göre sosyal medya platformları Filistinli gazeteci ve aktivistlerin ürettikleri içerikleri silmekte ve hesaplarını kilitlemektedir. Bir tür “dijital apartheid”a maruz bırakılan Filistinlilerin sosyal medyada sessizliğe mahkûm edilmesi, tek taraflı ve kontrol edilen bir Siyonist medya mantığının geldiği noktayı bütün boyutlarıyla göstermektedir.
Diğer tarafta ise İsrail devleti ve Batı medyasının ürettiği dezenformasyonlara karşı ise herhangi bir müdahale yok gibidir. Örneğin İsrail medyasında çıkan ve sonrasında kısa bir sürede sosyal medyada yayılan İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın 40 İsrailli bebeğin başını kestiği haberlerine yönelik asılsız haberlere herhangi bir filtreleme uygulanmış değildir. Karşı propaganda ve bilgi kirliliği yaratarak enformasyon alanını zehirleyen bu tutuma karşı sosyal medya platformlarının duyarsız kalması Siyonizm’e ve İsrail’e hizmet içindir. Buna ek olarak uzunca bir süredir medya mensuplarına yönelik şiddet uygulayan İsrail’in Freedom House başta olmak üzere etki düzeyi yüksek olan izleme örgütleri tarafından hiç kınanmaması da, İsrail’in devlet terörü uygulama noktasında elini güçlendirmektedir. Gelinen noktada çocuk, sivil ve kadın demeden sistematik biçimde soykırıma devam eden İsrail’in bir terör devleti refleksi gösterdiği gerçeği çağımıza vurulan bir kara leke olarak tarihe geçecektir.”[1]
Arap Birliği’nin Sızlanışı!
Arap Birliği Genel Sekreteri Ebul Gayt, X sosyal medya hesabından konuyla ilgili açıklama yaparak, İsrail’in el-Ehli Baptist Hastanesi’ne saldırısını kınamış ve: “Hangi akıl hastası, savunmasız insanların olduğu bir hastaneyi kasten bombalar?” sorusunu yöneltmişti.
Afrika Birliği’nin Çağrısı!
Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Musa Faki Muhammed, X hesabından yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze’deki hastaneyi bombalayarak yüzlerce insanın can vermesine neden olduğunu belirterek; “Uluslararası insan hakları hukuku tarafından güvenli alan olarak kabul edilen bir hastaneyi hedef almak insanlık suçudur” demişti.
UNICEF’in Korkak Paylaşımı!
UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu), sosyal medya hesabından, İsrail’in Gazze’deki hastane saldırısına ilişkin mesaj paylaşarak; “UNICEF, yüzlerce sivilin ölümüne yol açan Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik saldırıyı şiddetle kınıyor” demiş, ama direkt İsrail’i suçlamaktan çekinmişti.
Sınır Tanımayan Doktorlar’ın Açıklaması!
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, “İsrail’in Gazze’de hastaları tedavi eden ve yerinden edilmiş Gazzelilere ev sahipliği yapan hastaneyi bombalaması karşısında dehşete düştüklerini” belirterek, “Bu bir katliamdır. Kesinlikle kabul edilemez” şeklinde tepki göstermişti.
Açıklamada, hiçbir şeyin bir hastaneye, oradaki çok sayıda hastaya, sağlık çalışanına ve oraya sığınanlara yönelik bu şok edici saldırıyı haklı çıkaramayacağının altı çizilerek, “Hastaneler hedef değildir. Bu kanın durması gerekiyor. Artık yeter. Hastanede operasyondayken büyük bir patlama duyduk ve ameliyathanenin tavanı yıkıldı. Bu bir katliam” ifadesine yer verilmişti.
Bazı İslam Ülkelerinin Kınama Mesajları!
İRAN
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, X sosyal medya platformundan paylaştığı mesajında, “Bu gece Gazze’deki hastanede tedavi gören masum Filistinlilerin üzerine atılan Amerikan-İsrail bombalarının ateşi yakında Siyonistleri saracak” şeklinde net ve sert bir tavır sergilemişti.
İran’ın çarşamba gününü ulusal yas ilan ettiğini hatırlatan Reisi, “Bu savaş suçu karşısında vicdanı özgür hiçbir insanın sessizliğine izin verilemez” demişti.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani ise; İsrail’in Gazze’deki hastane saldırısına ilişkin yazılı açıklamada İsrail’in hastane saldırısını “vahşi bir savaş suçu” ve “soykırım” olarak nitelendirmişti.
İran’ın saldırıyı en güçlü şekilde kınadığını aktaran Kenani, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası toplumdan, Gazze’de işlenen savaş suçunun boyutlarının hızla araştırılması ve olayın sorumlusu İsrailli yetkililerin yargılanması konusunda, sorumluluğunu yerine getirmesini beklediklerini söylemişti. Tebrik etmek gerekir ki, Filistin konusunda İsrail ve ABD’ye karşı en net tavrı İran sergilemekteydi.
IRAK
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, İsrail’in Gazze’deki hastaneye yönelik yüzlerce kişinin öldüğü saldırıyla işlediği savaş suçuna karşı, tüm Iraklıları protesto gösterisi yapmaya davet etmişti.
Başbakan Sudani, X sosyal medya platformundan paylaştığı mesajında, Gazze’deki hastanede tedavi gören masum Filistinlilerin üzerine atılan bombalara karşı tüm devlet memurları, üniversite öğrencileri, kurum ve kuruluş çalışanları yanında tüm okul öğrencilerinin de protesto gösterilerine katılmalarını istemişti.
MISIR
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “İsrail’in Gazze’de yüzlerce masum Filistinli vatandaşın ölümü ve yaralanmasıyla sonuçlanan el-Ehli Baptist Hastanesi’ni bombalamasını dehşetle takip ettim” şeklinde üzüntülerini belirtmişti.
Mısır devleti ve halkının, sivillere yönelik saldırıları reddettiğini belirten Sisi, uluslararası hukukun, uluslararası meşruiyet kavramlarının ve insani kararların açık bir ihlali olan bu kasıtlı bombalamayı en güçlü ifadelerle kınadığını bildirmişti.
Mısır Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada ise; “Mısır Arap Cumhuriyeti, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki el-Ehli Baptist Hastanesi’ni bombalayarak yüzlerce masumun hayatını kaybetmesine neden olan saldırıyı en güçlü ifadelerle kınadı” ifadelerine yer verilmişti. Ayrıca açıklamada, başta büyük ve nüfuz sahibi ülkeler olmak üzere, tüm ülkelerden bu ihlalleri durdurmak için harekete geçmesi ve bunları açıkça kınaması istenmişti.
Bunların yanında; İsrail’e “İnsani yardımları Gazze’ye ulaştırılabilmesi için Refah Sınır Kapısı’nın çevresini vurmaya son vermesi” çağrısı yinelenmişti.
LİBYA
Libya Ulusal Birlik Hükümetine bağlı “Hükumetuna” adlı platformun sosyal medya hesabından Başbakan Dibeybe’nin İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ni vurmasına tepki açıklamasında; “İşgalci İsrail güçlerinin Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ni vurması vahşi bir suçtur. Her türlü sınırı aşan bu suçu kınıyoruz. Tıbbi ve sivillere ait tesislerin vurulması bir savaş suçudur ve bu saldırganlığa son verilmesi gerekir” ifadelerini kullanan Dibeybe, hastane saldırısında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilemişti.
LÜBNAN
Lübnan Başbakanı Necip Mikati, “İsrail’in ‘işlediği suç’ neticesinde, Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’nde yüzlerce kişinin hayatını kaybettiğini” belirtmişti. Mikati, uluslararası vicdanın zulüm ve hakikat karşısında sessiz kaldığını belirterek, “Bunun ne zamana kadar süreceği?” sorusunu gündeme getirmişti.
BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ
BAE Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail saldırısında hayatını kaybedenler için başsağlığı dilenmiş ve yaralıların bir an önce iyileşmesi temenni edilmişti. Açıklamada, “BAE, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki el-Ehli Baptist Hastanesi’ni hedef alan, yüzlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına yol açan saldırısını şiddetle kınar” ifadesine yer verilmişti.
Sivilleri ve insan haklarını koruyan anlaşmaların hatırlatıldığı açıklamada, “Her iki taraftaki sivillerin uluslararası insancıl hukuk kapsamında tam olarak korunmasına” dikkat çekilmesi Hamas’ı da suçlu gösterme niyetliydi.
KATAR
Katar resmi ajansı QNA’da yer alan habere göre, Katar Dışişleri Bakanlığından İsrail’in Gazze’deki hastaneye yönelik saldırısıyla ilgili yazılı açıklamada hastane saldırısı, “vahşice bir katliam, sivillere karşı işlenen çirkin bir suç ve uluslararası hukukun ihlali” olarak nitelendirilmişti.
Maalesef, uluslararası toplumun ve medya kurumunun “Filistinlilere karşı işlenen, insanlığa karşı suçlara, çoğu zaman sessiz kalarak, kimi zaman seçici davranarak ‘suç ortaklığı’ yaptığı ifade edilen açıklamada, bunun daha fazla şiddet ve istikrarsızlık ortamına yol açtığı belirtilmişti.
Açıklamada, “İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki saldırılarının hastane, okul ve yerleşim yerlerini de kapsayacak şekilde genişlemesi, tehlikeli bir tırmanış” olarak değerlendirilerek, “bunların bölgenin güvenliği ve istikrarı açısından vahim sonuçları olabileceği” uyarısı yinelenmişti.
ÜRDÜN
Ürdün Kraliyet Divanı’ndan konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamaya göre, Kral 2. Abdullah’ın, “Gazze’deki Baptist Hastanesi katliamı, göz ardı edilemeyecek iğrenç bir savaş suçudur” ifadeleri geçmişti. Saldırıyı kınayan Ürdün Kralı, İsrail’in, vahşi saldırganlığını derhal durdurması gerektiğini belirtmişti.
PAKİSTAN
Pakistan Dışişleri Bakanlığı, “sivillerin barınma ve acil tedavi arayışında olduğu bir hastaneye saldırmanın ‘insanlık dışı ve savunulamaz’ olduğunu” söylemişti.
Açıklamada, İsrail’in Gazze’ye yönelik bombardıman ve kuşatmasına derhal son verilmesi için uluslararası topluma acil önlemler alması çağırısı yinelenmişti.
SUUDİ ARABİSTAN
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “İsrail’in, el-Ehli Baptist Hastanesi’ne düzenlediği ve tüm uluslararası yasa ve normların açık bir ihlali olan ‘vahşi saldırısının’ tamamen reddedildiği” belirtilmişti. Açıklamada, İsrail’in tüm uluslararası çağrılara rağmen sivillere yönelik saldırılarını sürdürmesinin ve Gazze’deki hastaneyi bombalayarak işlediği “menfur suçun” en güçlü ifadelerle kınandığı kaydedilmişti.
İsrail’in Gazze’deki hastaneyi vurmasının, uluslararası toplumu, İsrail söz konusu olduğunda uygulanan çifte standarttan vazgeçmeye zorladığı aktarılan açıklamada, Gazze’de mahsur kalan sivillere gıda ve ilaç ulaştırılması için güvenli koridorların açılması gerektiği bildirilmişti. Suudi Krallığı, bu kof çıkışlar yerine, “zalim İsrail’e ve hain destekçilerine bu acımasız katliamların sürdürülmesi halinde petrol ihracını kısıtlayacağını” açıklaması gerekmez miydi?
CEZAYİR
Cezayir Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Cezayir, İsrail işgal güçlerinin Gazze Şeridi’ndeki bir hastaneye yönelik kasıtlı saldırısını şiddetle kınıyor” ifadelerine yer verilmişti. Açıklamada, İsrail’in açık bir şekilde uluslararası hukuku ve insani normları hiçe saydığına vurgu yapılarak, uluslararası toplum ve uluslararası kuruluşlar İsrail’in bu saldırılarını durdurmak için müdahaleye davet edilmişti.
KKTC
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İsrail’in Gazze el-Ehli Baptist Hastanesi’ne saldırısına ilişkin yazılı açıklama yapmış; Gazze’deki hastaneye yönelik saldırıda yaşamını yitiren masumlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen Tatar, şunları kaydetmişti:
“Yanı başımızda İsrail-Filistin ekseninde devam etmekte olan çatışmalarda her hal ve şartta insani dokunulmazlığı olan hastaneyi vurmak, çoluk çocuğun, kadınların, yaşlıların ve tüm yaralıların canına kastedip, savunma adına masum sivillere saldırmak savaş suçu sayılmaktadır. Ümit ederim ki, BM ve AB de dahil uluslararası toplum bu vahşete son vermek için kınamaktan öte somut bir adım atacaktır. Temennim, bir an önce diplomasinin devreye sokulması, diyalog ve uzlaşı yoluyla sivillere yönelik şiddetin son bulmasıdır.” Bu ifadelerde, Hamas’la Terörist İsrail’i, aynı oranda suçlu ve sorumlu gösterme çabası sezilmekte ve doğrudan İsrail’in barbarlığını gizleme gayreti görülmekteydi.
KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ise, sosyal medya hesabı X’ten yaptığı paylaşımda, İsrail’in sivilleri hedef alan saldırılarına bir yenisini daha ekleyerek Gazze’de hastaneyi hedef alması sonucu yaşanan trajik can kayıplarının insanlık tarihine kara bir leke olarak geçtiğini vurgulayarak, “Sivillere yönelik saldırıyı şiddetle lanetliyorum” demişti.
[1] (turgayyerlikaya@yenisafak.com.tr)
Görünen o ki yeryüzünde Özgür olan tek Millet Gazze’deki kardeşlerimiz
Siyonist Yahudi lobisinin gücü ile Sindirilmiş Dünya Devletleri bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla olan vahşeti TV’lerde seyretmektedir.Tüm dünya İslam ümmeti dahil 3 maymunu oynarken aykırı çıkış yapan hemde gayri müslim ülke yöneticilerinden tepki gelmesi Müslüman Devlet yöneticilerinin acziyetini ortaya koymuştur.
Türkiye bile İsrail büyük elçisini gönderemezken (kendisi gitti)
Kolombiya, İsrail büyük elçisini sınır dışı etmiştir.
Venezuella Devlet Başkanı Nicolas Modura “İnsanlık artık ayağa kalkmalı ve İsrail‘in Filistin halkına yaptığı soykırıma dur” diyerek sessiz dünyanın sesi olmuştur.”
Halkların vereceği tepkiyi, hükümetlerin veriyor olması ne acı.! Kafirlere yaranmaya çalışan işbirlikçi hainlerin de sonunun geleceği büyük bir zaferi gözlüyoruz. Biz bekliyoruz!.. Sizde bekleyin!..
(Ey Elçim!) İnkâr ve nankörlük edenlere de ki: “Yakında (sisteminiz ve tüm tedbirleriniz çöküp yıkılacak ve) yenilgiye uğratılacaksınız ve (dünyada rezil olduğunuz gibi ahirette de) toplanıp cehenneme atılacaksınız!” O ne kötü bir yataktır. (Ne kahredici bir zindandır.) Âl-i İmran 12
Bismillahirrahmanirrahim Hiç şüphesiz, Allah katında (tek ve gerçek) din İslam’dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, ancak aralarındaki “kıskançlık, azgınlık ve aşırılık” (bağy) yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, (bilsin ki) gerçekten Allah, hesabı pek çabuk gören (ve karşılığını verendir). (Kâfirlere ve zalim düzenlere karşı) Sakın gevşeklik göstermeyin, üzüntüye girmeyin (ümitsizliğe düşmeyin). Eğer gerçek mü’minlerden olursanız zaten en üstün sizsiniz. (Ve galip geleceksiniz.) Âl-i İmrân Sûresi 19-139 Ve onun ardından İsrailoğullarına (şunları) söyledik: “Haydi, (şimdilik) bu arz’a (yeryüzünün farklı coğrafyalarına) yerleşin (Hakk dinin gereklerini ve insani görevlerinizi yerine getirin. Çünkü) ahiret va’adi geldiği vakit ise hepinizi derleyip-toplayıp bir araya getireceğiz!” [Not: Bu Ayet-i Kerime binlerce yıl sonra, yeryüzündeki dağınık Yahudilerin Filistin’e gelip İsrail’i kuracaklarına ama şımarıp-azgınlaşıp helak olacaklarına açıkça işaret eden bir mucizedir.] İsrâ Sûresi 104 Allah’ın emri gelmiştir, (İslam Dini kemâle erdirilmiştir; hem kâfir zalimlere hem de mü’min mücahitlere va’ad olunan şeyler yaklaşıvermektedir.) Artık onda acele etmeyin (gerçekleşmesini hemen istemeyin). O (Allah), şirk koştukları şeylerden (ve her türlü eksiklikten) münezzehtir ve çok Yücedir. Nahl sûresi 1 İsrail amansız bir tutkuyla kendisine vaad edilen feci akibete doğru hızla yuvarlanıyor.Demek ki yazgı böyle bir şey! Vakti gelince kendi ayaklarınla ölüm vadisine koşuyorsun…Zaten ilahi bir yasadır, bir kavim helak edilmeyi hak ettiğinde, Allah mücrimlerden ve fasık sefihlerden basiretsiz idareciler verir. O idareciler onları yavaş yavaş helake götürür Biz Kitapta (Levh-i Mahfuz’da -kader programında-, olacakları önceden bildiğimizden) İsrailoğullarına şu hükmü verip (kararlaştırdık): “Muhakkak siz yer(yüzün)de iki defa (çok yaygın ve azgın bir fesatlıkla) bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir kibirleniş-yükselişle böbürlenip şımaracaksınız. (Ekonomik, askeri ve siyasi gücü ele geçirecek ve bölgeye hükümran olacaksınız. Ne var ki bununla şımaracak; haksızlığa ve ahlâksızlığa başlayacaksınız.)” Nitekim (bunlardan) ilk vaid (birinci azgınlığınızı cezalandırma vakti) geldiği zaman güç ve şiddet sahibi kullarımızı (İslam kaynaklarında Buhtunnasr, Batılılarca Nabukadnezar denen komutanı ve ordularını) üzerinize gönderdik de sizi evlerin aralarına kadar girip araştırıp (buldular, yurtlarınızı ve zulüm saltanatlarınızı yıktılar). Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdü (ve tarihte aynen gerçekleşmiş bulunmaktaydı.) Sonra size tekrar “güç ve kuvvet sağlayıp onların (insanların) üzerine geri döndürmüş olacağız”, size mallar ve çocuklarla destek çıkacağız, (karşılıksız dolarla ve masonik organizasyonlarla Siyonist sömürü saltanatını kuracaksınız) ve sizin cemaat ve teşkilatınızı da (etkinleştirip) çoğaltacağız. (Örneğin, BM ve NATO gibi kuruluşları güdümünüze alıp söz sahibi olacak ve kötü amaçlarınız için kullanmaya kalkışacaksınız!..) İşte (böyle bir durumda) şayet iyilik (ve adalet) ederseniz, kendi nefsinize (ve menfaatinize) iyilik olacaktır. Yok, eğer kötülük (ve zulüm) ederseniz, o da kendi aleyhinize (sonuçlar doğuracaktır. Ama siz maalesef yine zulüm ve kötülük yoluna sapacak, elinizdeki ve emrinizdeki imkân ve iktidarları Siyonist hayallerinizi ve şeytani niyetinizi gerçekleştirmek için korkunç bir haksızlık ve ahlâksızlık yolunda kullanacaksınız. Dünya’yı savaş ve soygun alanına çevirecek ve insanları birbirine kırdıracaksınız.) Arkasından bu sonuncu (sapkınlık ve şımarıklığınızı cezalandırma) zamanı gelince, size öyle (Mü’min ve Mücahit kullarımızı göndereceğiz ki), yüzlerinizi kötüleştirsinler (servet ve saltanatınızı yıkıp sizi dize getirsinler, yüzlerinizi yere sürdürsünler) ve ilk kez girdikleri (Buhtunnasr veya Hz. Ömer döneminde Kudüs’ü fethettikleri) gibi tekrar yine Mescid’i (Aksa’ya) girsinler ve ele geçirdikleri (hainleri, katilleri ve mel’ânet merkezlerini) mahvu perişan etsinler. (Böylece Siyonist saltanatınıza son versinler ve İsrail denen beşeriyet bünyesindeki kanser urunu kesip temizlesinler. Ey Beni İsrail, bu Allah’ın va’adi ve tehdididir ki, mutlaka yaşayacaksınız!) (Ey Siyonist Yahudiler!) Umulur ki (Hakk ve adalete yönelir, küfür ve zulmü terk edersiniz diye) Rabbiniz size merhamet edip (uyarmaktadır). Fakat eğer siz yine (bozgunculuğa) dönerseniz Biz de (sizi cezalandırmaya) döneriz. Biz cehennemi kâfirler için bir kuşatma yeri (zindan) kılmışızdır. Biz bir ülkeyi (ve düzeni) helak etmek (ve çökertmek) istediğimiz zaman, oranın “mütref”lerine (yani; haksız ve hesapsız nimet ve servetle şaşıran ve devlet imkânlarıyla şımaran, ülkenin ileri… Devamını oku
Amerka Avrupa, süper eşkiyan
Dinciler, dinsizler; zulme bahcivan
Hedefe yaklaştı, Hakka baş koyan
Çöker beş bin yıllık, davan İsrail!..
Azgın siyonist Yahudiler az kaldı sonunuz geliyor cehenneme sürüleceksiniz ve yenileceksiniz o Diyarlardan çıkıp sürüleceksiniz inşallah
29 Ağustos 1897 yılında Basel’de Theodor Herzl liderliğinde toplanan ilk Siyonist Kongre’de alınan kararlardan bir tanesi olarak;
50 yıl içerisinde Avrupa da İslam’ı yok etmekti!
Erbakan Hoca; İlk siyonist kongreden 100 yıl sonra, aynı toplantı salonunda düzenlediği “Avrupa İslam Birliği Konferansında” bütün Siyonistlere medyan okuyarak, Kelime-i Tevhid sancağını asmışlar ve “siyonistlerin bütün imkanlarını kullanmalarına rağmen, Allah’ın bir rahmeti olarak Avrupa da İslam’ın her geçen gün arttığını.” söylemişlerdi.
Yine bugün Müslüman ülkelerin başında ki işbirlikçi uşaklara rağmen özellikle Katı İslam ve Ilımlı İslam projeleriyle İslam’ı kötü göstermeye çalışan siyonistlere rağmen bütün dünyada İslam hızla yayılmaktadır. Elhamdülillah.
Özellikle Filistin halkının muhteşem iman, cesaret ve metanetleri bütün dünya halklarını şaşkına çevirmekte ve bir çok insan, İslam dini ile şereflenmektedir.
Bundan asırlar önce kendi yönetimleri tarafından zulme uğrayan gayrimüslim halkların, Osmanlının adaletini istedikleri gibi bugün bütün dünyada ezilen halklar;
Artık Siyonistlerin ve işbirlikçi hükümetlerin yalanlarına inanmıyor ve milyonlarca insan Filistin’e destek için protestolar düzenliyorlar.
İnşAllah çok yakın bir zamanda insan endeksli, İslam merkezli, Türkiye öncülüğünde yeni Adil Dünya kurulduğunda ve insanlar gerçek İslam ile tanıştıklarında milyonlarca insan fevc fevc İslam ile şereflenecektir…
Herkesin ve her kesimin ayarını ve amacını SÖYLEMLERİ değil EYLEMLERİ ortaya koymaktadır!
İsrail’in Gazze Vahşeti; Hakkı değil de Kuvveti Hak sebebi gören Batılı ve Doğulu gavurların “İnsan Hakları” söylemlerindeki sahtekarlıklarını gözler önüne sermektedir!
KUVVETİ Hak sebebi gören Doğulu ve Batılı gavurların ve bunlarla iş birliği yapan hain alçakların söylemleri “İnsan Hakları”, eylemleri ise kuvvetli gördükleri Siyonist şeytanlardan taraf olmak, zulüm ve ahlaksızlıklarına çeşitli kılıflar uydurmaktır!
Yüce Allah KUVVETİ Hak sebebi gören Doğulu ve Batılı gavurlar ve işbirlikçisi hainler konusunda bizleri şöyle uyarmaktadır:
“(Ancak ey mü’minler!) Allah, din konusunda sizinle savaşanları (İslam’ı yıkmaya ve yozlaştırmaya çalışanları), sizi yurtlarınızdan (huzur ve hürriyet ortamınızdan) sürüp çıkarmaya (çabalayanları) ve (sindirilip susturulmanız ve esir konumuna sokulmanız üzere vatanınızdan ve haklarınızdan) uzaklaştırılıp çıkarılmanız için (uğraşan Yahudi, Hristiyan ve müşriklere) arka çıkanları, (işte bunları tutup) veli (rehber, dost, yoldaş) edinmenizi (şiddetle sakındırıp) yasak etmektedir. Kim bunları (hâlâ) dost edinip (peşinden giderse), artık onlar gerçekten zalimlerin ta kendileridir.” (Mümtehine Suresi 9. Ayet)
Kuvveti Hak sebebi gören Batılı ve Doğulu Gavurlar LAFTAN anlamazlar, sadece GÜÇTEN anlarlar, bu zalimlerle başka bir dilden konuşmak beyhudedir!
Batılı ve Doğulu gavurların anlayacağı dili “AKSA TUFANI” ile Hamaslı mücahit kardeşlerimiz konuşmaya başlamışlardır!
Aksa Tufanı Siyonist Şeytanların, Batılı ve Doğulu Gavurların ve İşbirlikçi hainlerin boğulmasıyla sonuçlanacaktır!
Erbakan Hocamızın hazırladığı teknoloji harikası silah sistemleri ile konuşmanın vakti gelmiştir.
Yakında herkes bu konuşmayı duyacaktır!
(Şimdi, ey bu çağın gafil ve cahilleri!) Sizin kâfir (yöneticileriniz ve süper güç)leriniz onlardan daha mı hayırlıdır? Yoksa sizin için kutsal kaynaklarda (kurtulacağınıza ve başıboş bırakılacağınıza dair) bir beraat mı var ki? (Aynen Firavunlar gibi, bugünkü sömürücü ve saldırgan zalimleri de devirmeyelim ve yerin dibine geçirmeyelim?).
Yoksa onlar: “Biz, ‘birbiriyle yardımlaşıp nusret bulan’ (ve karşısında kimseler duramayan) ‘Güçlendirilmiş bir Cemiyetiz’ (sanki, Birleşmiş Milletleriz” diyerek) mi (şımarıp böbürlenmektedirler)?
(Oysa) Yakında o “Birleşik Cemiyet” bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacak (delik arayacak vaziyete ve hezimete düşeceklerdir).
Daha doğrusu onlara va’ad edilen (asıl azap) saati yaklaşarak (gelmektedir). O saat ki, ‘kurtuluşu mümkün olmayan çok korkunç bir intikam’ vaktidir ve çok acı bir (akıbettir). Kamer suresi 43,44,45,46. Ayetler
Tüm siyonist haçlı birliği tüm imkan kurum kuruluş ve işbirlikçiler ile şeytan düzenlerinin devamı için seferber oldular. Allah’ın intikamını pek yakında görecekler inşallah.
Cenabı Hak KURANDA ”Yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin ,onlar birbirinin dostudur” diyor.AB Ülkeleri ABdD den zaten bişey beklemiyoruz.Müslüman ülkelerinin işbirlikçi liderleride bunlardan farkı yok.ERBAKAN Hocanmın dediği gibi ‘MADDİ GÜCÜ SİYONİZMİN ELİNDEN ALMA ZAMANI ŞİMDİ”.Buda teknolojiyle olacak inşallah.ERBAKAN Hocamın alt yapısını hazırlayıp,sundugu teknolojiler birer birer çıkıyor bugün heryerde.GÜN SİYONİZMİN BELİNİ KIRMA GÜNÜ.İnsanlık MİLLİ BİR ÇÖZÜME muhtaç.İnşallah buda TÜRKİYEMİZDEN çıkacak.
Evet, hastasınız çünkü; 5765 yıllık mikrobu taşıyorsunuz…
Evet, hastasınız çünkü; Müslüman kanı dökmeyi öğütleyen bir amentüye inanıyorsunuz.
Evet, hastasınız çünkü; kendinizden olmayan herkesi kendinize köle görüyorsunuz!
Evet hastasınız çünkü; insanlık tarihi boyunca bozgunculuk ve ifsattan başka bir şey üretmiyorsunuz!
Evet, hastasınız çünkü; rehber olarak gönderilen peygamberleri bile katlediyordunuz!
Evet, hastasınız çünkü; korkaksınız ve korktukça saldırganlaşıyorsunuz!
Evet, hastasınız çünkü; verdiğiniz hiçbir sözde durmuyorsunuz!
Evet hastasınız çünkü; Allah’a verdiğiniz sözleri bile tutmuyorsunuz!
Evet hastasınız, bu yüzden de lanete uğruyorsunuz ve hiçbir tedaviye yanıt vermiyorsunuz![1]
Malesef filistinde yaşan soykırımı durduramadığımız ve ülke vatandaşı olarak kınadık kınamaya mahkum bırakıldık, iktidar ise israile çalışan kürecikle olsun, incirlik üssüyle olsun,hatta yakıtla gıda göndererek israili desteklemektedir.Herkes birer birer safını belli etmektedir.Bölünmüş parçalanmış israilin oyunlarına kanmış güçsüzleşririlmiş bir çok ülke şimdilerde Erbakan hocamızın kurduğu D-8 lerin nekadar önemli olduğunu birkezdaha anlamış bulunmakta müslümanlar ve ülke liderleri birlik ve beraberliği yakalayamadığı müddetce BM sahip çıkarmı islam örgütü nediycek diye bekleyip durmaktadır. Halbuki islam ülkeleride iyi biliyorki israil güçden anlar.
3 Kasım 2023 tarihinde Konya Kayalı park meydanında,Milli Çözüm dergisi Konya temsilciliğimiz hazırlamış olduğu Filistin fotoğraf sergisinin açılışına katıldım.Anket formlarının olduğu masada görevli olan abiler resimlerin dizaynı ile ilgilenirken sergiyi gezmiş,gözleri dolu dolu olmuş bir amca masaya yaklaştı.Masa boş olunca ilgilenmek için yerimden kalktım;”amcacım hoşgeldiniz.” dedim.Amca masaninin üzerinde bulunan;Ahmet Akgül Hocamızın ‘Erbakan devrimi’ kitabını eline aldı.Gozune dolan yaşlar akmaya başladı.
Amca;”Ben dedi artık iflah olmam.Hoca her şeyi açık açık söyledi.”Beni AKP’nin günahlarına ortak etmeyin” dedi.”Sakallı Hüsnü” dedi.İçimden güldüm.Niye dersen,ismim Hüsnü’ydü.Beni uyarmak için elinden gelenin fazlasını yaptı.Sonuç ne mi oldu?Yine Erbakan Hocanın dediği cümlesi cümlesine yaşanmış oldu.
Ben;”Ben mi İsrail’e hizmet edeceğim?Ben bunu hiç yapar mıyım? diye diye İsrail’e hizmet ettim yıllarca.
Belki kendim bir imza atmadım.
Belki kendim üsleri kullandırtmadım.
Belki kendim devlet düzeyinde bu eli kanlı İsrail’i ağırlamadım.Fakat oy verdim Erdoğan’a,Erbakan hocayı dinlemedim bir kere daha verdim.Bir kere daha derken incirliği küreciği kullandırtarak bombalar attırdığı her müslüman ülkenin vebalini aldım üstüme.Dah ne deyim kızım;”benm artık iflah olmam,ben artık iflah olmam!”diyerek göğsüne bastırdığı “Erbakan Devrimi” kitabı ile yürüyüp gitti.Hiç bir şey diyemedim.Hic bir şey yapmadım.
Üzerine makaleyi okudum.Batı ülkelerinden Arap ülkelerine,batı gazetelerinden televizyonlarından Arap kanallarına sebepler farklı da olsa hiç biri “İsrail soy kırım yapıyor ” diyememiş.Ucundan kıyısından fakat asla İsrail ismi geçmeden yalandan yazmışlar çizmişler.Babacığımın deyişiyle;”Ne israilmiş arkadaş,bir avuç çapulcu sürüsü fakat nüfus etmedikleri bir karış toprak yok!”
Şimdi Kassam tugayları tarihler yazdırırken umudum daha bir tazelendi.Hangi ülke onlardan kalan kemiği yalarsa yalasın,hangi ülke onların elini ayağını öperse öpsün.Biz ülkemizin İzzettini onurunu kurtaracak,İsrail güdümünde ülkemizi çekip çıkaracak,hatasını anlayan sakallı Hüsnüyüde vebalden kurtararak İsrail tarihin çöplüğüne süpürüleceğiz Allah’ın izniyle.
Kim yapacak bunu diye soran olursa,Milli Çözüm yapacak diye göğsünü gere gere cevap veririm..
Zira;”Milli Cözüm İsrail’in nüfus etmediği ve asla edemeyeceği topraktan gelen ve toprağa dönecek olan bir avuç inanandır!
Hak gelecek Batıl yok olacaktır..
El-Küfrü Milletün Vahideh.
Aziz Erbakan Hocamızın buyurdukları gibi: “Efendimiz (SAV) Hadis-i Şerifte, “Küfür tek milletir, buyurmuşlardır. Bunun manası, küfür bir merkezden yönetiliyor demektir. Siz bunların başka başka soylardan geldiklerine, haritada başka başka renklere boyandıklarına bakmayın. Bunlar bir merkezden yönetilir. Bunları yönetenler, ırkçı emperyalizm, yani Siyonizm’dir.
(Oysa) Yakında o “Birleşik Cemiyet” bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacak (delik arayacak vaziyete ve hezimete düşeceklerdir). (Kamer Suresi: 45) ayet-i kerimesini göre, çok yakında bu çapulcu sürüsünün nasıl ardına bakmadan kaçıp dağıldığını ve nasıl bozguna uğradığını göreceğiz!
Makalemiz medyanın;haber iletme,insanlara olayları olduğu gibi bildirme…vb rolünün çok ötesinde; asıl fonksiyonunun kitle manipülasyonu,güç merkezlerinin amaçları uğrunda toplumların rızalarının üretilmesi…Akı kara,kararı ak göstermesi… gibi insanlık dışı amaçlara hizmet ettiği gerçeğini birkez hahaĺ gözler önüne sermiştir!..
Bugün dünyada yaşananlar bir turnusol kağıdı gibi, bütün batı ve batıl zihniyetlerin fotoğrafını çekmiş; bunların insanlık, çağdaşlık,modernlik görünümlü vahşi umursuz,ahlaksız sıfatlarını deşifre etmiştir.
Bu zihniyetlerin Haktan,hukuktan, laftan,edebiyattan… anlamayacağını… Ancak kuvvetle hizaya getirilebileceklerini ortaya koymuştur…Ve bu KUTLU SÜREÇ
başlamış bulunmaktadır!..
Evet , 8 milyarlık insanlık alemi ve 200’ün üzerinde bağımsız ülke bulunmakta.
Yeryüzünde iki görüş var Hakk ve Batıl ya da Milliciler ve Kirliliği temsil edenler. Bu ikisi karşılıklı mücadele halinde… Bugün Milliciler olarak veya Hakkı temsil edenler olarak Aziz Erbakan Hocamızın yolunu takip edenlerdir , Batılı veya Kirliliği temsil eden zihniyet ise Irkçı Emperyalistler Siyonizm’dir. İşte makale de ülkelerin yöneticilerinin FİLİSTİN DAVASINDA ki tavırları tutumları, bu 2 görüşten hangisine uyduklarını bağlandıklarını – halklarını kimin lehine yönlendirdiklerini kim için kanun yasa çıkardıkları kimin talimatlarını gerçekleştirdiklerini hangi görüşün takipçisi olduklarını ayarlarını topyekün deşifre ettiler. Batılı temsil edenler, Kirli zihniyeti tercih edenlerin yolu İNSANLIĞI MADDİ MANEVİ EZME – SÖMÜRME – KULLANMA – YOK ETME olduğu, Hakkı temsil edenler, insanlığın saadetini tercih edenlerin yolu İNSANLIĞI MADDİ MANEVİ YÜCELTME – ALINTERİNİ KORUMA – DEĞER VERME – BARIŞ İÇİNDE YAŞATMA gayesi amacı güttüğünü hep birlikte görmekteyiz. İnsanlığı ezen sömüren zihniyetin ; İnsan Haklarıymış , demokrasiymiş, çağdaşlıkmış, hepsi sözde olduğu tescillenmiş oldu net ve berrak olarak…Görene zaten berraktı… Nemenem yaratıkmış bu İsrail – ABD – İngiltere – AB – ÇİN ….. Şeytanın taifesi yıkılacaklarını çökeceklerini anladılar bari gider ayak ne kadar zarar verirsek o kadar iyidir diye şeytanın askerliğine yaraşır eylemlerde bulunuyorlar. Zaten kurdukları düzen ve sistem insanlığın hayrını mı yoksa zararını mı düşündüklerini deşifre etmekteydi… Kapitalizm olsun kominizm olsun insanlığı ezmeye sömürmeye değersiz kılmaya yönelik bir düzen olduğu , ama bunun tam tersi Hakkı temsil edenlerin ADİL DÜZEN PROJELERİ (ADİL Ekonomik – Ahlaki – Siyasi – İlim ve Eğitim Düzeni) – İSLAM BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİ – İSLAM SAVUNMA PAKTI – İSLAM ORTAK PARASI – İSLAM ORTAK PAZARI – İSLAM İLİM VE TEKNOLOJİ VAKFI KURUMLARI gibi projeler zaten insanlığın saadeti için bir düzen olmasıyla kendilerini göstermektedir.. Bugün insanlığın saadetini isteyenler MİLLİ ÇÖZÜM ZİHNİYETİDİR ve gereğini yaparak zaten bu projeleri olgunlaştırmasıyla hazır hale getirmesiyle insanlığa umut olmuştur… Yetmez bu projelerin hakim olması için kötüleri kirlileri etkisiz kılacak çaresiz bırakacak HAKKIN EMRİNDE BİR KUVVETE – TEKNOLOJİK SAVAŞ SİLAH ÜSTÜNLÜĞÜNE ihtiyaç vardı işte o hazırlıkları da zaten Aziz Erbakan Hocamız Hazırlamış ilgililere teslim ederek bu dünyadan ayrılmıştır… Çok yakında ümit ediyor ve inanıyoruz ki İsrail’i tarihin çöplüğüne gömecek ve ADİL YENİ BİR DÜNYANIN kuruluşuna şahitlik edeceğiz İNŞAALLAH.
Ya Rabbi Medet!
Ya Rabbi, zulüm arzı yaktı, arşı titretiyor. Zalimler hiçbir canlılının meyletmeyeceği caniliklere gözü kara bir şekilde giriyor. Ellerindeki bombalar ile adeta dağları yerinden oynatıyorlar. Bu vahşilikliklerini ise yeni bir meydan okuma ile “Biz birbiri ile yardımlaşan” bir topluluğuz diyerek tüm platformlarda ilan ediyorlar. Tüm dünyanın mazlumları ses çıkarmaya kalktığında, evlerinden alınıp tutuklanıyor ya da öldürüyorlar. Bizi yönetenlere gelince, bu vahşilere yakıt ve yiyecek taşımak için yarış içindeler, Hiç utanmadan bir de hutbelerde “ümmet birleşsin, tefrika olmasın” diye millete mesaj veriyor, adeta “tek başımıza kaldık, ondan ses çıkaramıyoruz” diyorlar.
Ya Rabbi!
Bu zalimleri, bu zalimlerin taşeronlarını, bu zalimlerin işbirlikçilerini kahreyle.. Öyle ki “yer yüzünde kafirlerden kimse kalmasın” Allah’ım! Lütfen Ya Rabbi, hepsinin toplanıp, arkalarından tekmelendikleri günleri bize göster Allah’ım!
03.11.2023 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye’deki tüm camilerde, ZULME RIZA GÖSTERMEK ZULÜMDÜR başlıklı Cuma hutbesinde “Yaşanan bu vahşet, sadece Müslümanların değil bütün insanlığın ortak sorunudur. Dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen cinayetlere seyirci kalmak hatta destek olmak, bütün insanlığın ayıbıdır. Zira kendilerini diğer insanlardan üstün tutan, yeryüzünü özel mülkleri gören zalimler, sadece Müslümanların değil, bütün insanlığın geleceğine kastetmektedir. Ülkemiz, dinimiz, dilimiz, ırkımız ne olursa olsun böyle bir katliama karşı çıkmak insan olmanın gereğidir. Zulüm nerede işlenirse işlensin zalime dur demek insan olarak hepimizin mesuliyetidir. Çünkü zulme rıza göstermek de zulümdür.” diyerek yaklaşık 2 sayfa hutbe vermiş ancak bu vahşeti İsrail’in yaptığını dahi gündeme getirememişti.
BATI’NIN BARBARLIK DÜZENİ
Hele bak şu düzene
Hepsi tuzak, düzene!
Bu düzeni düzene
İnsanlık lanet okur!
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni!..
Laiklik laçkalaştı
Kemalizm başkalaştı
Siyonizm’e yaklaştı
Bize tehdit savurur!
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni!..
NATO-Mason kafadar
Erbakan’a laf atar
Kerkük Kıbrıs’ı satar
Loca emir buyurur!..
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni!
Kahpeliktir sıfatı
Bozuk, barbar fıtratı
Hain bulmuş fırsatı,
Zalim, vurur da vurur!
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni!..
Saldırıyor kuduz it,
Kalleş Haçlı Siyonist,
Durup seyreder, Yezit
Sanki gâvurdur, gâvur!
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni!..
BM’si ve NATO’su
AB Şeytan şatosu
ABD’nin vetosu
Mazlumları kavurur
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni!..
Soysuz zalime, “gülüm”
Garip mazluma, ölüm!
Azmış küfür ve zulüm
Her an daha kudurur!..
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni!..
İsrail Şeytan Firavun
ABD Şeddat, Karun
Yoldadır Musa, Harun
Çıkıp zulmü durdurur!..
Mazlumun ezenidir
Bu Deccal düzenidir
Erbakan, panzehridir
İnsanlık selam durur!
Yıkılır Zalim Düzen
Yakındır Adil Düzen
Hakkındır Milli Düzen!
İsrail çıbanbaşının deşileceği, Adil bir Düzenle Yeni bir Dünyanın kurulacağı günler yakındır inşaallah..
Bütün bir İslam Coğrafyasının halinin özeti;
Aziz Erbakan Hocamızın şu teşbihinden ibaretti. “Zeki Mürgen’e (Müren) askerde talime almışlar . ‘Kahrol düşman alsana bomba’ diyerek hünerini göstermişti.”
İSRAİL YIKILACAK!
Filistin mağdur mazlum, halkı mücahit
Yaşanır mı hürriyet, haysiyet yoksa…
Şu Siyonist İsrail, kuduz koca it
Layık mı o Kutlu, makamı yıksa
Vaktidir Ebabiller, mermiler sıksa
Bekleyin şahlanacak, Mescid-i Aksa…
Tüm ümmeti kuşattı, zillet ızdırab
Mekke Medine mahzun, ve Kudüs harab
Gayrı imdadımıza, Sen yetiş Ya Rab
İsa Mesih gelip de, kandilin yaksa
Kurtulup şenlenecek, Mescid-i Aksa!
Kudurmuş domuz gibi, saldıran gâvur
Milyar mü’min kalbini, barbarca kavur
Ya Rabb bu azgınları, kahrınla savur
Resulüllah teşrifle, haline baksa
Derdini açmaz mıydı, Mescid-i Aksa!
Viraneye dönüyor, kutsal diyarlar
Demeçle yetiniyor, hormon hıyarlar
Filistin feryadını, canlar duyarlar
Hep yürekten samimi, gözyaşı aksa
İsrail’i boğacak, Mescid-i Aksa!
“Saldırıyı kınamak!”, en büyük kozu
Arayı bulacakmış, şu davul tozu
Suriye’ye sataşan, ey BOP horozu
İsrail zerre kadar, hatırın taksa
Bu hale düşer miydi, Mescid-i Aksa!
AB NATO peşinde, koşturan hödük
İslam Birliği yoksa, her adım güdük
İsrafil’in suruyla, çalınsın düdük
Mehmetçik zalimlere, tokadı çaksa
O zaman ferahlanır, Mescid-i Aksa!
Öyle birkaç kınama, vicdan tavlamaz
Atasözü: “Havlayan, tazı avlamaz!”
Kâfirler güçten korkar, laftan anlamaz
Hayber gibi yiğitler, boğazın sıksa
Siyonistler pes eder, dirilir Aksa!
Dışı insana benzer, şeytan içleri
Arkanızda ABD, Batı güçleri
Ey Siyonist kuduz, Şaron piçleri
Yüce Dinin sahibi, Cenab-ı Hak’sa
Başınızda patlayacak, Mescid-i Aksa!
Selahaddin Eyyubi, toplasın nefer
Mehdiyet ordusuyla, başlasın sefer
Deccalizmi devirip, yaşansın zafer
O hidayet Yıldızı, üstüne sarksa
Boynu bükük kalır mı, Mescid-i Aksa!
Hak yolda alnından, ey ter akanlar
Helâk olup gidecek, tüm şer bakanlar
Derlenip toparlanın, ey Erbakanlar
Cümle âlem gelecek, aşk ile raksa
Huzura kavuşacak, Mescid-i Aksa!
Yahudi’nin Dünya Hapishanesinde Milli Çözümcüler ve Hamas İsyan Çıkarmıştır.
Sosyal medya dahil tüm medya kanallarını, İsrail’in nasıl kontrol altında tuttuğunu dünya görmekte.
Gazze’den
dışarı haber çıkmasını istemiyorsa İsrail, o saatten sonra tüm iletişim
kanaları kesiliyor. Haber ajansları Gazze’deki haber muhabirlerden bile haber
alamıyor (veya haberleri İsrail izin vermediği için yayınlayamıyor tüm dünya.)
İşbirlikçi idareciler sayesinde devletleri nasıl hizaya getirdiği de ortada.
Hani hayvanlar ölüyor diye yırtınanlar,
Hani ağaçlar kesildi diye çıldıranlar,
Hani özgürlük, demokrasi, insan hakları diye dört dönenler,
“HEPSİ YALANMIŞ” GAZZEDE AĞLAYAN ÇOCUĞUN GÖZYAŞLARI SÖYLÜYOR!
İnsanlık, Yahudi’nin dünya hapishanesinde yaşıyor ve özgürlük, hak, hukuk, alın teri…Yahudi’nin istediği kadar veriliyor. “Yahudi zihniyetinin” ne
olduğunu ise hep birlikte izliyoruz.
Yahudi’nin dünya hapishanesinde isyan çıkartanlar ise sadece; Faizsiz ekonomi, D8, Adil Düzen diyen ve Zalimin hakkından gelen teknolojik hazırlıklar yapan Aziz Erbakan Hocamız ve bu kutlu bayrağı hakkıyla alan en sadık takipçisi Üstad Ahmet Akgül Hocamız ve İsrail zulmüne baş kaldıran mücahitlerdir. Harici konuları öncelleyenler ise İsrail’i değil rahatsız, bahçesinde bahçıvanlık etmekte!
Amerka Avrupa, süper eşkiyan
Dinciler, dinsizler; zulme bahcivan
Hedefe yaklaştı, Hakka baş koyan
Çöker beş bin yıllık, davan İsrail!..[1]
[1] https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/eceli-gelen-israil-siir/
Mâide 51
Ey iman edenler! (Fitne çıkarmamak, anarşi ve ahlâksızlığı kışkırtmamak ve karşılıklı hak ve hürriyetlere saygılı bulunmak şartıyla; onlarla birlikte yaşayın, komşuluk yapın, ülke ve bölge nimetlerini paylaşın, ilmi ve iktisadi konularda yardımlaşın, ama gerçekten iman ve Allah’a itimat ediyorsanız sakın ha!) Yahudilerin (ırkçı emperyalist kesimlerini ve yine haksızlık ve ahlâksızlık hedefleyen bazı) Hristiyan (merkezlerini) veliler (yöneticiler) edinmeyin. (Onları dost ve dürüst zannedip, kendinize idareci, karar verici olarak kabullenmeyin. Zulüm ve hıyanet örgütlerine ve girişimlerine destek vermeyin.) Çünkü onlar, (sizin değil) birbirlerinin dostları ve destekleyicileridir. (Artık) Sizden her kim onları dost (ve rehber) edinip (peşlerine giderse), kesinlikle o da onlardandır. Şüphesiz Allah (Siyonist Yahudilere ve emperyalist Hristiyanlara değer ve destek veren ve Müslümanlara hıyanet eden) zalimler topluluğuna hidayet etmez (onların iman nurunu karartır). [Not: Bu ayet Yahudi ve Hristiyan kimselerle iyi ve insani ilişkileri, ticari ve bilimsel işbirliğini değil; zulüm sistemlerinin ve oluşumlarının güdümüne girmeyi yasaklamaktadır.]
https://www.mealikerim.com/5/maide/51
Mâide 52
(Bu İlahi ikazlarımıza rağmen) Kalbinde maraz bulunan (şuursuz Müslüman)ları görürsün ki, hâlâ (Yahudi ve Hristiyanlarla ve onlara ait bâtıl kural ve kurumlarla dostluk hususunda) onların arasına koşuşturup yarışırlar (kâfirlere yaranmaya çalışırlar ve bu münafıklıklarına bahane olarak da); “aleyhimize gelişen ve değişen zaman içinde, başımıza bir felaket gelmesinden (ve Müslümanların mağlup olmasından) korkuyoruz. (Bari hiç değilse, Yahudi ve Hristiyanların yardımını kaçırmayalım, diye düşünüyoruz)” diyerek (sahte mazeretlere sığınırlar). Fakat pek yakında Allah (Müslümanlara) umulmadık bir zaferi veya Kendi katından mutlu bir emri (ve haberi) gönderecek de (o münafıklar) kendi içlerinde gizledikleri (şeytani heves ve hesaplarına) bin pişman (ve perişan) olacaklardır.
https://www.mealikerim.com/5/maide/52
Mâide 53
(O küfür cephesi ve köle düzeni yıkıldığı zaman şuurlu ve onurlu) Mü’minler (münafıklara) şöyle (seslenip) diyeceklerdir: “Bunlar mıydı o, bütün güçleriyle sizinle beraber olduklarına yemin edenler?” (Bakın tapınıp sığındığınız şeytani güç odakları nasıl da yıkılmış ve sizi sahipsiz bırakmışlardır?) Artık (münafıkların) bütün çabaları boşa çıkmış ve hüsrana uğramışlardır.
https://www.mealikerim.com/5/maide/53
“Biz her taşın altında Yahudi var demiyoruz. Fakat Yahudi hiç bir taşın altını boş bırakmaz.” Prf.Dr.Necmettin Erbakan
Hendek savaşının ışığı ile
AMR B. ABDUD’UN MÜSLÜMANLARA MEYDAN OKUMASI
Bunlardan Amr bin Abdud arkadaşlarından ayrılıp atını ileri sürerek er istedi. Amr pek çok vak’alar görüp geçirmiş, yalnız başına nice cemiyetleri dağıtmış, akranı olmayan bir bahadır ve silahşörlükte mahir bir süvariydi. Ashâb kabileleri Amr’ı bir bölük süvariye mukabil tutarlardı. Onunla dövüşmek, arslan ile pençeleşmek gibi olduğundan, buna karşı kimse cesâret edip varmaya rağbet edemedi.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem’in arslanı Hazret-i Ali:
“Ona karşı ben çıkarım yâ Rasûlallah” dediğinde: Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
“Sen dur ya Ali, gelen Amr’dır.” Amr tekrar ehl-i İslâm’a meydan okudu:
“İçinizde mübârezeye çıkacak er yok mudur? Hani sizin ölünüze tayin ettiğiniz Cennet nerede?”
Ali radıyallahu anh tekrar çıkmak istedi. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem yine ruhsat vermedi. Amr ise iyice şımarmıştı:
“Er meydanına çıkacak kimse yok mu?” diye bağırdı. Onun üzerine Hazret-i Ali:
“Amr da olsa çıkarım Yâ Rasûlallah” diyerek yerinden kalktı. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, kendi zırhını ona giydirdi. Zülfikar namındaki kılıncını onun beline kuşattı. Ve:
“Ya Rab! Amcam Ubeyd, Bedir’de ve amcam Hamza Uhud’da şehit Yanımda bir Ali kaldı. Sen onu muhafaza et, beni yalnız bırakma!” diye dua etti.
HZ. ALİ’NİN (R.A.) AMR B. ABDUD’U ÖLDÜRMESİ
Ali radıyallahu anh piyade olarak meydana çıkıp Amr’a doğru vardı. İki ordu halkı temaşaya durdu. Ali radıyallahu anh, evvela Amr’ı dini İslâm’a davet eyledi. Amr kahkaha ile gülerek:
“Bu ağızla bir kimsenin karşıma çıkacağı hatırıma Sen kimsin hele söyle bakayım?” diye sordu. O da:
“Ali bin Ebî Talib’im!” diye cevap verdi.
“Senin amcaların içinde meydana çıkacak, yaşlı başlı biri yok mu? Biraderzâdem senin ağzın hâlâ süt kokar. Ben senin babanla pek çok vakit karındaş gibi görüştüm, şimdi senin kanını dökmek bana güç gelir” dedi.
Hazret-i Ali radıyallahu anh:
“Evet ama ben senin kanını dökmekle mahzûz olurum. Fakat sen de atından inip benim gibi piyade olmalısın” buyurdu.
Bu söz Amr’ın hamiyeti cahiliyyesine dokundu. Pek ziyade öfkelendi. Ve hemen atından indi. Saika gibi Hazret-i Ali’nin üzerine hücum etti. O, da kalkanını karşı tuttu. Amr öyle hiddet ve şiddet ile kılınç vurdu ki Ali’nin kalkanını iki parça etti. Ve başını biraz yaraladı. Nöbet Hazret-i Ali’ye gelince, Zülfikarla bir vuruşta Amr’ı katl ve idam eyledi. Amr’ın mübareze meydanında düşüp kalması, mü’minleri fevkalâde memnun; müşrikleri de pek ziyade dilhûn etti. (içleri kan ağladı.)
Dua
Kalkan
Zülfikar
Ve sonuç
Şimdi ise
Erbakanın projelerini yürütecek gözü kara bir lider
Ve zalimlerin sonu.
Yakındır Allahın izniyle