YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
664940390b377
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 6 9 8
Bugün : 3589
Dün : 23538
Bu ay : 389026
Geçen ay : 737322
Toplam : 23905312
IP'niz : 3.147.86.154

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

İSTİŞARENİN ANLAMI VE ÖNEMİ

    

Gönül birliği; gaye birliğini, gaye birliği; fikir ve görüş birliğini, görüş birliği de; eylem ve güç birliğini meydana getirir. Bu bakımdan cemaat düzenine ve teşkilat disiplinine girmek ve istişare/danışma ve değerlendirme toplantıları tertip etmek, oldukça önemlidir ve hatta başarının temelidir. Ancak; istişarenin bilinçli ve disiplinli yapılması gerekmektedir. Bu nedenle önce istişarede yapılması ve sakınılması gereken durumları bilmelidir.

A- İstişarede Mutlaka Uyulması ve Yapılması Gereken Durumlar:

1- Gündem mutlaka belirlenmeli ve “ne maksatla toplanıldığı ve hangi amaca ulaşılmaya çalışıldığı?” toplantıya katılanlara önceden bildirilmeli ve gündem anlaşılmış olmalıdır. İstişare konusuyla ilgisi ve bilgisi bulunmayanlar bu toplantıya çağrılmamalıdır.

2- Amaçlanan hedefe yetişmeye veya ortaya konulan problemi çözmeye yarayacak, her türlü teklif ve tasarılar, orijinal fikir ve teoriler, samimiyetle ortaya konulmalıdır.

3- Ortaya atılan teklif ve teorilerden bize göre yararsız veya tutarsız olanların ise, yine münasip bir dille tenkidi yapılmalıdır. Bu konuda “Tenkit meşru tahkir memnudur.” Yani yapıcı ve uyarıcı ikaz ve itirazların güzel ve gerekli olduğu, ancak hakaret ve haksızlık edici davranışların yanlış ve yasak olduğu unutulmamalıdır.

4- Teklif edilen çözüm önerilerinden, açıklanması gereken yerler, öneri sahiplerinden tekrar sorulmalı, tasarımları hakkında daha geniş bilgi alınmalıdır.

5- Bu tür istişare toplantılarında, kurula sunulan teklif ve temennileri özet halinde yazacak bir kâtip üye bulunmalı ve gerektiğinde münasip proje sahipleriyle daha geniş görüşme imkânlarına zemin hazırlanmalıdır.

6- Toplantıya katılanların, o konuda özel ve orijinal bir fikri yoksa bile, toplantıda dinlediği ve beğendiği görüş ve önerileri teyit ve teşvik edici veya eksikleri bütünleyici konuşmalar yapmaları da yerinde ve yararlıdır.

7- Başkan olan kişi; hem belirli aralıklarda, hem de toplantı sonunda, yapılan önerileri özetlemeye, bunların ortak noktalarını tespit etmeye ve asıl amaca ulaştıracak projenin şekillenmesine yarayacak fikirlerin gelişmesine öncülük yapmalıdır.

– Çünkü başkan demek; her işi bizzat üstlenen değil, yükünü taksim ederek hafifleten…

– Farklı kabiliyet ve karakterdeki insanlar ve muhalif gruplar arasında denge kurabilen…

– Teşkilat mensupları içerisinde hakem ve organizatör rolü oynayabilen…

– Rakiplerinin ve muhaliflerinin tenkitlerinden bile ders alıp, yanlışlarını düzeltebilen…

– Yetkilerini; insanları harcamak, hizmet ve marifet ehlinin yolunu tıkayıp devre dışı bırakmak gibi, nefsi kararlar doğrultusunda kullanmaktan sakınabilen ve birileri hakkında karar verirken, kendisini onların yerine koyabilen kişidir.

Zira Efendimiz (SAV): “Kişi kendi nefsi için istediğini, başkaları için de istemedikçe olgun mü’min olamaz” buyurmaktadır.

“Ey mü’minler! Allah için Hak’kı (ve haklıyı) savunan (hâkimler ve yetkililer) ve mutlaka adalet ve hakkaniyetle şahitlikte bulunan kimseler olun. Herhangi bir kavme (partiye, meşrebe, tarikata veya kişiye) olan kininiz, (kırgınlık ve kızgınlığınız) sakın sizi adaletsizliğe sürüklemesin!.. (Karar verirken his ve heyecanlarınızla değil, aklınız ve vicdanınızla davranın, İslâm’ı esas alın ve mutlaka) Adil olun ki takvaya yakışan budur… Her halde Allah’tan korkun. Çünkü O bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”[1] hükmü asla unutulmamalıdır.

8- Yapılan istişareler sonucu bir plan üzerinde karar kılınırsa, hemen ardından bunu program ve paylaşma takip etmeli ve “hangi işi kimlerin yapacağı” tespit edilmeli ve mutlaka herkes ekip/grup çalışmasına alışmalıdır.

“Allah’ın (rahmet ve inayet) eli cemaat (ve teşkilat)la beraberdir. Öyleyse her kim (cemaat ve teşkilattan) ayrılırsa, o kişi kendisini cehenneme atmıştır”[2] Hadisine kulak asmalı, kişisel ve keyfi hareketlerden sakınmalı ve ekip çalışmasına katılmalıdır.

9- İslâm’ın temel esasları ve merkezi teşkilatımızın genel amaçları yanında, asıl bu ekiplerimizin özel ve bireysel görev ve sorumlulukları da ortaya konulmalı ve mutlaka bir çalışma takvimi ve görev taksimi yapılmalıdır. Yani hangi işlerin kimden sorulacağı, ekip ve elemanların sorunları ve sıkıntıları için kime başvuracağı belli olmalıdır.

10- İstişareler sonucu alınan kararların tatbikata koyulmaması ve oluşturulan ekiplerin hizmete sokulmaması, yani her şeyin sözde ve kâğıt üzerinde kalması halinde, teşkilata ve başkana olan güvenin sarsılacağı ve bundan sonraki istişarelerin ciddiyetini kaybedip, laubalilik ve laçkalığın başlayacağı unutulmamalıdır. Bu konuda;

Hz. Nuh, inkâr eden kavmine: “Siz ve ortaklarınız yapacağınız işi (görüşmek ve kararlaştırmak üzere) toplanın… Ki sonunda yapacağınız işler size pişmanlık ve perişanlık (sebebi) olmasın!.. (İyice düşünüp değerlendirdikten sonra, verdiğiniz kararı ve) Hükmü bana tatbik edin!.. Ve asla mühlet de vermeyin!..”[3] ayeti de bizlere;

a) Yapılacak işleri, önce ehliyle istişare edip görüşmeyi,

b) İstişaresiz ve plansız işlerin, pişmanlık ve zararla neticeleneceğini,

c) Tatbik edilmeyen kararların, hiçbir işe yaramayacağını ve hedefe götürmeyeceğini,

d) Ve alınan kararların, mühlet verilmeden ve geciktirilmeden hemen uygulamaya koyulması gerektiğini anlatmaktadır.

B- İstişare Sırasında Asla Yapılmaması Gereken Davranışlar:

1- Görüşme ve tartışmaları gündem dışına taşırmamalı ve gereksiz yere konuyu dağıtmamalıdır. Yüzlerce meseleyi konuşup, ama hiçbir karara varamamaktansa, bir konuyu görüşüp karara bağlamak daha hayırlıdır. Felaha ve kurtuluşa erecek; “Olgun ve onurlu mü’minlerin yersiz ve yararsız söz ve davranışlardan uzak duracağı”[4] unutulmamalıdır.

2- Aklına yatmadığı veya yanlış bulduğu teklif ve tasarıları tenkit ederken, arkadaşlarının gururunu kırıcı veya alaya alıcı söz ve davranışlara yanaşmamalıdır.

3- O toplantıya, sadece kendisini tanıtmak ve bilgiçlik taslamak veya şahsi başarı ve becerilerini kanıtlamak maksadıyla katılmamalıdır.

4- Toplantıyı hafife alan, lüzumsuz gören ve genel ciddiyet ve samimiyeti gideren tavırlar takınılmamalıdır.

5- O cemaati kendi şahsi heves ve hesaplarına alet etmekten ve sadece nutuk çekme arzusunu tatmin edeceği hazır bir kalabalık olarak görmekten şiddetle sakınmalıdır.

6- Ve hele grup üyelerini ve istişareye katılan kimseleri etkileyerek, kendi otoritesini gerçekleştirmek, teşkilatı gayrı meşru yollarla ele geçirmek gibi, kötü niyet ve gayretler asla taşımamalı ve şahsi sorunlarını böyle umumi toplantılarda tartışmamalıdır.

“Siz nefsinizi övmeyin (ve kendinizi tezkiye etmeyin)! İçinizden kim makbul ve muttakî ise, Allah onu bilip durmaktadır.”[5]

7- Cemaatin moralini bozucu, kafalarını bulandırıcı veya kendisi dışında herkesi suçlayıcı ve karalayıcı konuşmalardan kaçınmalı ve bu ruhi hastalıktan kurtulmalıdır.

8- Görünüşte dava adamı ve teşkilat mensubu bilinip, ama aslında kişisel makam ve menfaatleri için bu cemaati istismar amacı güden “özel grup ve kliklerin” veya kendi ailesinin ve yakın çevresinin sözcüsü gibi konuşmamalı, onların avukatlığına soyunmamalıdır. Kişisel ve keyfi davranışlarını ve yanlışlarını meşrulaştırmak amacıyla, bu cemaat ve teşkilatı kullanmaya kalkışmamalıdır.

9- Kınanmak, azarlanmak ve hatta bazı haklarından mahrum bırakılmak endişesiyle, haklı ve hayırlı bildiği gerçekleri söylemekten korkmamalı ve yanlış gördüğü hareketleri tenkit etmekten geri durmamalıdır.

10- Bu tür istişare toplantıları eğer gizlilik gerektiriyorsa, yapılan konuşmalar, tartışmalar ve alınan kararlar, yetkili makamlarca ilan edilinceye kadar, asla açıklanmamalı ve başka yerde anlatılmamalıdır.

Evet; her iş ve ibadet ancak samimiyet, ciddiyet, gayret, sabır ve metanetle başarıya ulaşır. Bunlardan birisinin bulunmadığı işler, mutlaka yarım kalır. Çünkü iş yapıyor görünenler değil, gerçekten iş görmek ve hizmet etmek isteyenler kazanır. Gerekli ve yeterli hazırlıkları görmeden, her türlü sebeplere riayet etmeden, çeşitli vasıta ve vesileleri denemeden, becerikli ve bereketli iş yapmak ve hele yaşadığımız bilgi ve teknoloji çağında rasgele hizmet ve hareketlerle başarıya ulaşmak imkânsızdır.

 

Bu makaleyi sesli olarak dinleyebilirsiniz:

{mp3}istisarenin_anlami{/mp3}

 


[1] Maide: 8

[2] Süneni Tirmizi

[3] Yunus: 71

[4] Mü’minun: 3

[5] Necm: 32

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Ali ÇAĞIL - İHL ve Kamu Yönetimi Mezunu

Ali ÇAĞIL - İHL ve Kamu Yönetimi Mezunu

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
4 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Veysel

Cevaplar
Bu yazıyı okuyunca siyasetten ticarete, hususi işlerden genel işlere neden bu durumdayız ve nasıl durumdan çıkarız sorularının cevaplarını çok net gördüm. Şöyle ki; ülkemizi idare edenler ile onlara muhalefet edenler ve yine kalkınma hamlesi yapmaya çalışanlar ile bu hamlelerden medet umanlar maalesef ne bir hedef kaygısı çekmekte ne de içinde bulunduğu durumu teşhis edebilecek yetenekte. Her işin başı ve sonu laf kalabalığına denk gelmekte. Herkes bir hasletini sergilemek sevdasında olduğundan kamu yararı maalesef elde edilememektedir. Bize düşen ise, karar vermemizi gerektiren ve gerektirecek her hususta işte bu temel kaidelerde ifade edilen formüllere göre hareket etmektir.

Necmettin

Gereğini Yapmak!
“Onlar Rablerinin (her emrine) icabet ederler, namazı dosdoğru kılarlar, (Devlet, Millet ve hükümet) işlerinde meşveret ederler (danışma ve dayanışma sonucu ortak kararla yönetirler.) Kendilerine verdiğimiz rızıktan da (Allah yolunda) harcayıp infak ederler.”Şura 38

Ayeti Kerimede belirtilen hükmün nasıl anlaşılıp ,uygulanacağını en güzel biçimde izah eden yazımızın gereği yapılabilse;gerek teşkilat ve devlet yönetiminde,gerekse özel ve kamu işletmelerinde büyük oranda başarı yalanmış olacaktır!..

Yakup G.

İstişare İlmihali…
Şeriatın temelinde adalet
Adaletin temelinde ise hak vardır.

Her işte olduğu gibi teşkilat disiplini içinde ve istişare adabında da hak ve adalet önemlidir ve yazıda çok yerde vurgulanmıştır. Yani istişare için şer’i gereklilikler hatırlatılmıştır.

Ayrıca samimiyet, akıl ve vicdan yetilerinin kullanılması, mantıksal ve empatik yaklaşımlar özellikle vurgulanması objektif yaklaşımın ispatıdır.

Bu methoda riayet edilerek yapılan istişarelerden büyük hayırlar doğar ve hedefine ulaşır Allah’ın izniyle.

Rabbimiz bizi istişare adabına dikkat eden ve ehemmiyet verenlerden kılsın.

her dava adamının istişare ilmihali olarak cebinde taşıması gereken bir yazı olmuş. Allah razı olsun.

A Hakan

Bu Yazı Dava Adamına Kılavuzdur
Bu yazının bir çıktısı alınıp Klesörumuzün veya ajandamıza ilk sayfa olarak eklenmelidir.

Hazırlayan ve emeği geçenlerden Allah Razı olsun

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
4
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx