KAZ DAĞINDA, NAZ MAKAMINDA!
Şu muhteşem Kâinatın, hepsi Kudretin Sanatın
Mükemmel Esma Sıfatın, tanıtmak için yarattın!..
Tecellin Hakk mislin yoktur, Ayna-i Necmi Suratın
Gerçek Sensin varlık gölge, Senden gayrı Sen yarattın!..
Hep Seni aramam için, beni şu dünyaya attın
Âlemleri Onun için, Onu Sen için yarattın!..
Kusursuz güzelliklerin, göstermek için donattın
Ve sonsuz özelliklerin, öğretmek için yarattın!..
Sen hem Rahim hem Adilsin, hak etti Şeytan ayarttın
Hayır ve şer takdirindir, hepsin hikmetle yarattın!..
Var Sensin gayrısı gölge, güzel kaş göz saç tarattın
Çiçek böcek dünya âlem, her şey her an Sen Yarattın!..
Hazretine varmam için, hasretini Burak yaptın
Nurunu sormasın diye, hain ruhunu kararttın!..
Dağ orman deniz var amma, hasretinle kalp kanattın
Nur tecellin tesellimdi, nice yıllardır arattın!..
Niyeti bozuk takımı, fani fenaya saptırdın
Şükür Ya Rab şükür bizi, ancak Zatına taptırdın!..
Derdi Sen olmayan âlim, habis hevese kaptırdın
Senden yüz çeviren zalim, nifak hapsine çarptırdın!..
İstismarcı hainlerin, hidayetini kararttın
Onlar bunu hak ettiler, karar Senin Sen Yarattın!..
Hep çektin şirkten çirkeften, gönlümüze bir nur attın
Milli Çözüm terk eyleme, bu canları Sen yarattın!..
Şefkat kanadına muhtaç, Ahmedin solup sararttın
Gayrı erdir vuslatına, lütfeyle rü’yet beratın!..
Malayani insan..
Var Sensin gayrısı gölge, güzel kaş göz saç tarattın
Çiçek böcek dünya âlem, her şey her an Sen Yarattın!..
~~~~~~~~~~~•~~~~~~~~~~
Ey dunya ehli sanırmısın ki insan bos dolasmak icin yaratılmış.
Dere tepe deniz gezip selfi cekmek icin mi bırakılmış
Süslü kıyafetler giyip masaları mı donatmakmış
Hayal kurup ruya pesinde toz pembe mi düşünmekmiş
Ah! hayatını o yaradana vakfetmekmiş
Sonsuz Şükür
Şu muhteşem Kâinatın, hepsi Kudretin Sanatın
Mükemmel Esma Sıfatın, tanıtmak için yarattın!..
Tecellin Hakk mislin yoktur, Ayna-i Necmi Suratın
Gerçek Sensin varlık gölge, Senden gayrı Sen yarattın!..
Hep Seni aramam için, beni şu dünyaya attın
Âlemleri Onun için, Onu Sen için yarattın!..
Allah cc sonsuz şükürler olsun…
Şükür Ya Rab şükür bizi, ancak Zatına taptırdın!..
Tüm yaratılanlar/tecelliler Allah (cc)’nü tanıtmakta. Tam tecelli ise, en güzel, ötesiz Seni tanıtmakta.
Her şey görüntü, var eden sadece Sen olunca gayrısı da Sen.
Demek ki bu alemde derdimiz Seni aramakmış!
Alem O’na Mestu Hayran, O’da aynanda kusursuz yansıyan
Hak etmeyenin ayağını kaydırmazsın asla, sonuçta her şeyi yaratan, hikmetini var edensin.
Rüya nasıl varsa ve şimdi o rüyadakiler nerdeyse; dünya da aynı varda ve şimdi imtihan halinde.
Hep sana varanlar aşkınla yananlar. Hainler sana varmasın diye aşktan, sadakatten, vefadan, hak yolda gayretten, kurbandan bihaber ettin.
Gören göze her şey tas tamam hitap etse de; Görmeyince göz Seni, gönül de hasretin doldurulmayan bir boşluk ancak nurunu aramak ve hissetmekle bir nebze teselli.
Niyette bir bozukluk olanı; eşe, tura, kuma, çocuğa, makama, paraya, nefse, keyfe, sahte şeyhe taptırdın. Şükürler olsun Milli Çözüm sadık ekibini sadece ve sadece Kur’an’ının, Hz. Muhammet Mustafa (SAV) Efendimizin, Asrın Kurtarıcısı Aziz Erbakan Hocamızın ve Hak davanın günümüzdeki temsilcisi Üstad Ahmet Akgül Hocamızın tarif ettiği HAK davaya hizmet ettirdin. Elhamdülillah
Niyaz
“(Bütün putlar ve tağutlar) İşte bunlar, gerçekten benim düşmanımdırlar; yalnızca âlemlerin Rabbi hariç. (Benim dostum sadece O’dur.)”
“Ki beni yaratan ve bana hidayet veren (her konuda en doğruyu ve en uygunu öğreten İslam’a yönelten) O’dur;”
“Bana yediren ve içiren O’dur;”
“Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur;”
“Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O’dur;”
“(Ahirette) Din (hesap ve ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O’dur;”
“(Ey) Rabbim, bana hüküm (adaleti yürütme ve hikmetli düşünme yeteneği) bağışla ve beni salih kullarına kat.”
“(Bundan) Sonra gelecek (nesil)ler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver. (Kıyamete kadar beni hayırla andır.)”
“Beni nimetlerle-donatılmış cennetin mirasçılarından kıl.”
“Ve beni (insanların) diriltilecekleri gün (hatalarımı açığa vurup) küçük düşürme (Allah’ım).” (Şu’arâ Suresi)
Şükür Ya Rab Şükür Bizi, Ancak Zatına Taptırdın!..
Hep çektin şirkten çirkeften, gönlümüze bir nur attın
Milli Çözüm terk eyleme, bu canları Sen yarattın!..
Ey MUTMAİN OLMUŞ NEFS
Dünya’da Huzur Ve Mutluluk Verir Sadık Dostların
Zulüm zilletten kurtuluş için Adil Düzen kurmalısın
Tüm ibadetleri yapmalısın ama cihat baraj imtihanın
Rahmet ve nusretiyle kuşattı Allah farkında olmalısın
Rabbimizden Doğru Fikir Doğru Yaşam Güzel Netice Dileriz.
89:27
(Mü’min, müstakim ve mücahit kimselere ise:) Ey mutmain (tatmin bulmuş ve huzura kavuşmuş) nefis! (Mutlu ve kutlu kişi,)
89:28
(Haydi, Allah’ı) Razı etmiş, (sen de) hoşnut ve memnun edilmiş olarak, Rabbine dön! (ve artık,)
89:29
(Sadık ve makbul) Kullarımın arasına katıl!
89:30
Ve (sonsuz, kusursuz saadete ulaşmak üzere) cennetime gir! (bakalım, buyrulacaktır.)
NAZ MAKAMINDA!
Hep çektin şirkten çirkeften, gönlümüze bir nur attın
Milli Çözüm terk eyleme, bu canları Sen yarattın!..
İnsan hayatının devamı için insanın bazı şeylere ihtiyacı vardır. Ancak insan başıboş bırakıldığı zaman, aşırı istekler gündeme gelir ve insan o noktada hataya düşer. Kişinin yeme içme, soluk alıp verme, barınma, uyuma, sahip olma arzuları nefsin normal istekleridir. Ancak bu istekler başıboş bırakıldığında, kişi câhil, cimri, hasetçi, gözü doymaz, azgın, sapıtmış, gurura kapılmış bir varlık haline gelebilir. Çünkü insanın yapısı buna uygundur.
Aslında nefse imani ve ahlâki düşüklüklerini de, küfür ve kötülükten sakınma çarelerini de ve Allah’a itaat etmeyi de öğreten Allah’tır.
Bakınız Kuran-ı Kerim de Allah cc Şems suresi 8-9- ve 10. ayetlerinde bu gerçeği insana şu şekilde öğütlüyor.
91:8 Sonra da (her nefse) fücurunu (imani ve ahlâki düşüklüklerini) ve takvasını (küfür ve kötülükten sakınma çarelerini) ilham edip (öğreten yüce Rabbe yemin olsun ki).
91:9 Onu (nefsinin kötü arzu ve alışkanlıklarını) temizleyip terbiye eden felaha (huzura ve kurtuluşa) erişmiştir.
Bu, ebedî ve gerçek kurtuluştur, yani Allah’ın rızâsını, rahmetini ve cennetini kazanmak…
91:10 Ve onu (nefsini ve kötülüklerini) sarıp örten (kirli niyetini ve mel’ânetini gizleyip riyakârlık eden ve kendini günah kirlerine gömen) de yıkıma (fitneye ve felakete) sürüklenmiştir.
Buna karşılık, nefsini örten, yani onun fücurunu, pisliğini dışarı atıp temizlemeyen, içinde saklı tutan kişi ise yıkıma uğrayacaktır. Yıkım da Allah’ın lâneti ve cehennem azâbı demektir.
Milli Çözümcüler olarak bizlerde Allah cc ilhamına her an muhtacız. Allah cc rahmetine sığınıyoruz.
Hazretine varmam için, hasretini Burak yaptın
Şefkat kanadına muhtaç, Ahmedin solup sararttın
Gayrı erdir vuslatına, lütfeyle rü’yet beratın!..
Elhamdülillah…
Şükür Ya Rab şükür bizi, ancak Zatına taptırdın!..
Şükür ve Teşekkür
Rabbimizin yolunda gayret çekme şerefine eriştiğimiz her güne bin şükür olsun. Şeytanın ve avanesinin düşmanı olduğumuzun bilindiği ve bizim ancak onun sistemini yıkmak üzere ayakta durduğumuz her ana bin şükür. Şu fani alemde cesaretle ayakta durmayı, tüm zalimlere ve uşaklarına kafa tutmayı nasip eden Rabbimize bin şükür. Tüm bu azim ve gayretin nasıl ortaya koyulacağını bize öğreten Aziz Erbakan Hocamıza ve Üstad Ahmet Akgül Hocamıza binler teşekkür.
Ma’budum Maksudum Sensin, Sana doğru hicretim Senin zikrin fikrin gelsin, hep efkâre İlahi…
Ya Rabbi; benim ibadetim de kulluğum da yalnız Sanadır. Sana ulaşmak ve rızana erişmek için gönderdiğin İslam’ın özü: “Hâlık-ı Teâlâ’ya tazim ve hürmet, bütün mahlûka şefkat ve merhamet” anlayışıdır. Bütün mahlûkata ve en başta insanlara şefkat ve merhametin esası ise, herkesin huzur ve hürriyet içinde yaşayacağı ve temel haklarına sahip olacağı Adil bir Düzen kurulması için çalışmaktır. Cihat; İslam’ın zirve heyecanı, aşk ise cihadın canıdır. Cihat delisi olmayan, aşka yabancıdır. Çünkü aşk; Erbakan’ın hayret ve hayranlık uyandıran tavrı, sabır ve sadakati, sağlam ve sarsılmaz tarzıdır.
Ondan öğrendik ki;
Aşk; Sevgilinin ve sevdanın uğrunda her türlü kınanma ve karalanmayı göze almak; Yâr yolunda ar şişesini ve kâr kesesini taşa çalıp kırmaktır.
Aşk; sevdiğinde fani olmak, seni O’ndan ayıran her şeyi fena saymak, O’nun rızası dışında herhangi bir karşılık beklemeyi büyük bir ayıp ve kayıp saymaktır.
Âşıkların kıblesi; Sevgilinin Cemâli ve vuslat hasreti olup, bütün gayesi sonsuz ve kusursuz cennete ulaşmaktır.
Kusursuz güzelliklerin, göstermek için donattın
Şol cenneti Ala’ya, girseydi yetim ruhum
Tecelli ikliminde, cemalini arardım!..
Mutluluğum lütfundur, Seninledir huzurum
Rüyalarıma gelsen, nur hayalin sarardım!
Ayrılığın acısı, kollarımı bağladı
Seni özleyen gözler, gizli gizli ağladı
Hasretin harareti, yüreğimi dağladı
Dizlerime uzansan, saçlarını tarardım!
Seven sevdiğine benzer..
Ruh coşmuş..
Sevgi en yoğun halini almış,çağlamış çağlamış coşarak sevgiliye doğru akmış..
Sevgi ruha yerleşip meleke haline gelmiş..
Muhabbetullah meslek/meşreb edinilmiş..
En güzel hali ile dökülmüş dizelere…
Öyle güzel öyle özel dökülmüş ki;melekleri kıskandıracak gizde..
Aynı zaman da şeytanları çıldırtacak gürültüde..
Dizelerdeki lafızlar,maşukun nuruna kavuşmuş.
En yüce aşk iklimine yol alınmış..
Seyir yerlerinden” seyre dalınmış,Maşuk’un baş döndürücü sanatı,âşıkı yakmış kül etmiş…
Sevgiliyi anma Onun yâdıyla, hayal ve hatırasıyla her nefes zikre dönüşmüş..
“Seven, sevgisi arttıkça sevdiğine benzemeye başlar” buyurmuştu Aziz Erbakan Hocamız..Ahmet Hocamızın huyu suyu, maşukunun tadına, kokusuna dönüşmeye başlamış..
Onun sevdiğini sevmek ve Onun nefret ettiğinden nefret etmek, sevenin en bariz vasfı değilmiydi?En naif haliyle sevmiş,en deli hâliyle nefretini haykırmış..
Bir kitapta okumuştum;”Sevgilinin nurları, sevenin nefsini dönüştürür;Sevgili kendi sıfatlarını ona giydirir.”diye..
Sıfatlar kuşanılmış..Beşeri sıfatlar,meleki sıfatlara dönüşmeye başlamış.
İnsan melek olmaz fakat nefsani sıfatları melekileşebilir.
Ve işte en son;Seven, sevdiğinin ahlakına bürünür!..
Bürünmüş..
Şiir aldı götürdü beni,aynı dakikalarda baktığımız kum ayrıymış,deniz ayrıymış,Kaz Dağı ayrıymış..
Mesele;bakıp gördüğün herşeyin sahibine hasret duymakmış..
Şiiri okuyunca anladım ki;görmek yazmak değil, yazılanların çeyreğini anlayabilmek için kırk fırın ekmek tüketmek lazımmış..
İnsan-ı Kamil’ın Taşıdığı Manâ…
Gözüm görmez,zihnim bilmez,hem gönlüm hiç sezmez idi
Milli Çözüm Hak mekteple,doğru-yanlış Sen tanıttın…
Alem tevhid mührün taşır,milyarlarca tecellide
Sen ol İnsan Kamil’ini,Rahman suretinde yaptın…