KENDİM ETTİM KENDİME
Sultanım Adildir, bütün suç benim
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Sermayem Hak yolda, bir avuç terim
Günah sığmaz Keban, baraj bendime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Allah’ın sözü Hak, bildim inandım
Asla hulf eylemez, va’dine kandım
Hasretle tutuştum, bir ömür yandım
Yemin ederim ki, Kelâm Kadime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Davasız duasız, ömrünü heder
Edenler huzurda, Rabbine ne der
Kadere inanan, çekmezmiş keder
Minnetim rağbetim, Tek Efendime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Kim ki gözyaşıyla, kalbini yıkar
Şeytanın yolunu, takvayla tıkar
Hak’ta fani olan, benlikten çıkar
Gayrı gerek kalmaz, dosta nedime1
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Ya Rabbi içimde, aşkın söndürme
Gönlümü Zatından, gayrı döndürme
Eli boş iflasla, kabre gömdürme
Herkes yakalanır, Hak kemendine2
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Ektiğini biçer, bir de yakınır
Kendine acıyan, şerden sakınır
Mevlâ’dan utanıp, edep takınır
Gönlüm gitmez oldu, Şile Didim’e
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Pişman perişanım, gözyaşım taşkın
Nasıl rol yapayım, ey gafil şaşkın
Günahım kusurum, dağlardan aşkın
Rabbim Sen’den ola, çare derdime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Hakaret yağdırıp, tozup esenin
Ahı tutar; haksız, bir kuş kesenin
Kimseye yükleme, kabahat senin
Sert davrandım karde-şime kedime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Melek video çeker, sayıp itmiyor
Amel kaydedilir, kayıp gitmiyor
Kusurun örtmekle, ayıp bitmiyor
Güvercin diyemem, uyuz hindime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Hidayet kemendin, taktın boynuma
Sokmadın İblisi, vicdan koynuma
Kendim eşip düştüm, kendi oynuma
Kader galip geldi, bütün fendime3
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Ben ettim Sen etme, ey Ganiy Hüday
Günahım dağlar ya, rahmetin derya
Gayrı hiç kimseyi, sokmam araya
Bağışla Ahmed’e, Adem ceddime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
- Nedim: Arkadaş, yakın dost, yardımcı.
- Kemend: Uzakta bulunan herhangi bir nesneyi yakalayıp çekmek için üzerine atılan ucu ilmekli uzunca ip.
- Fend: Kurnazlık, düzenbazlık ve hile.
Ya Rabbi içimde, aşkın söndürme
Gönlümü Zatından, gayrı döndürme
Eli boş iflasla, kabre gömdürme
Herkes yakalanır, Hak kemendine
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Rabbimiz bizleri iflas edenlerden değil, iflah olanlardan kılsın.
Nefsimize esaretten ve şeytana oyuncak olmaktan kurtarsın ve korusun.
Sadece kendisine kul olmayı, samimiyetle gayret edenlerden olmayı nasip eylesin.
Nisâ 64
Biz elçilerden hiç kimseyi, ancak Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir gaye ile göndermedik. (Münafıklar) Onlar (isyan ve itiraz sebebiyle) kendi nefislerine zulmettiklerinde, şayet Sana gelip Allah’tan bağışlanma dileselerdi ve elçi de onlar için bağışlanma talep etseydi, elbette Allah’ı tevbeleri fazlasıyla kabul eden, merhamet buyurup esirgeyen olarak bulabilirlerdi.
Kitaplar dolusu bilgi içeren şiirimizden dolayı yazarımıza teşekkürlerimizi arz ederiz…Rabbimiz bizleri aciz bir kul olarak yarattı…Bunun yanı sıra da tüm dünyaya Eşref-ü Mahluk olarak hükmeden konumuna da getirdi…Güzellikler Rabbimden , hatalar kuldan bilinir…Bizler ‘Ne ettikse kendi kendimize ettik’ ” hatalarımız bizleri doğruya götürmediyse biz hiçbir zaman olgunlaşamayız…Olgunlaşamayan ve hatasını görmeyen , görmek istemeyen bir kul nasıl olgunlaşacak..Nasıl Cennet ve Cemâle layık olacak..Rabbimiz huzurunda utandırmasın..Bizlere en güzel şekliyle kul olmayı nasip eylesin…Amiin
İnsan Allah’ın huzurunda hesaba çekildiğinde yalnızca kendi elinin yapıp ettiklerinden başka bir şey eline kalmamıştır. O sebeple insan oğlu ne ettiyse kendi kendine etmiştir.
Rabbimizin huzuruna vardığımızda kitabımızda nankör yazmasın yeterliydi çünkü Efendimiz’e (S.A.V) ve Erbakan Hocamıza layık olmak haddimize değildir.
Bulunduğumuz zamanın değerini ve tabii olduğumuz Erbakan Hocamız ve Ahmet Hocamızın kim olduğunu gerçek manada anlayıp kavrayabilsek bizi görenlerin gayretimiz karşısında tereddütsüz deli demesi lazımdı.
Allah’ın sözü Hak, bildim inandım
Asla hulf eylemez, va’dine kandım
Hasretle tutuştum, bir ömür yandım
Yemin ederim ki, Kelâm Kadime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Ya Rabbi içimde, aşkın söndürme
Gönlümü Zatından, gayrı döndürme
Eli boş iflasla, kabre gömdürme
Herkes yakalanır, Hak kemendine2
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
YAŞATTIĞIN YAŞARSIN!
İyilik yap iyilik bul, kötülük başa bela
Bir gün karşına çıkar, hiç ummazken şaşarsın…
Haksızlık ahlaksızlık, hayat olur Kerbela
Pişmanlık fayda vermez, dövünmeye başlarsın
Aman sakın unutma, yaşattığın yaşarsın…
Hiç yanına kâr kalmaz, bulursun ettiğini
Tohumunu toplarsın, biçersin ektiğini
Kendi yaptığından bil, ey dostum çektiğini
Sen Rabbini unutur, hep haddini aşarsın
Hiç aklından çıkarma, yaşattığın yaşarsın…
Sana nasıl davransın, istiyorsan öyle yap
“Etme bulma dünyası…”, bu sözümden hisse kap
Eğri çürük sırıklar, olmaz bir baltaya sap
Sen boşuna yırtınır, başkasını haşlarsın
Hiç kimseyi suçlama, yaşattığın yaşarsın…
Akrabana sahip çık, dostlarına sadık kal
Allah rızası olsun, aranızdaki tutkal
Elinde kanlı hançer, dilinde yağ ile bal
Kırk yıllık arkadaşın, bir çırpıda boşarsın
Hiç kendini aklama, yaşattığın yaşarsın…
Sadık; Hak davasının, uğrunda ölesidir
Münafık; itirazcı, Kur’an’ı bölesidir
Kötülük düşünenler, şeytanın kölesidir
Zehirli fikirlerle, sen kalbin aşılarsın
Başkasında arama, yaşattığın yaşarsın…
İyi geçinirsin ya, ne kötü bir beşersin
Başkası düşsün diye, hep kuyular eşersin
Allah seni şaşırtır, sonra kendin düşersin
Uğraşına ulaştın, boşa coşup taşarsın
Feryat işe yaramaz, yaşattığın yaşarsın…
Hain kişi kahveye, bal yerine tuz atmış
Hakikati görmüyor, Rab gözünü puslatmış
Allah fırsat vermiş de, yularını uzatmış
Yanlış yolda kötü bir, akıbete koşarsın
Yakınların dışlama, yaşattığın yaşarsın…
İyilik ve kötülük, kendi içinde ara
Vicdani huzursuzluk, ruhunda dinmez yara
Siyah camlı gözlükle, herkes görünür kara
Kendin yüceltmek üzre, onu bunu taşlarsın
İnsanları horlama, yaşattığın yaşarsın…
İlim amel uyuşmaz, özün sözünü tutmaz
Âlemi ahmak sanma, kimse numara yutmaz
Eğer çürümemişse, vicdan seni uyutmaz
Hakkını gasp ettiğin, yetim başı okşarsın
Bunun ne yararı var, yaşattığın yaşarsın…
Boştun ya başkan oldun, nefsin puta çevirdin
Sonra o nefs putunu, aç kaldıkça kemirdin
Hak ölçülerin tek tek, din namına devirdin
Şimdi sanki küflenmiş, acı çürük kaşarsın
Hiç boşuna çırpınma, yaşattığın yaşarsın…
KAYNAK: https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/yasattigin-yasarsin-siir/
Kim ki gözyaşıyla, kalbini yıkar
Şeytanın yolunu, takvayla tıkar
Hak’ta fani olan, benlikten çıkar
Gayrı gerek kalmaz, dosta nedime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
KİM NE EDERSE KENDİNE EDER,
YİNE KENDİ KENDİNE EDER…
Yaşlı bir derviş durmadan gezer ve gittiği yerlerde:
– “Kim ne ederse yine kendine eder.” der dururdu.
Köydeki yaşlı bir Kadın da kapısının önünden geçerken söylediği bu sözlerinden bıkmıştı. Bir gün:
– “Şuna bir kötülük yapayım da görsün bakalım herkes ettiğini bulacak mı?” diye bir plân hazırladı.
İhtiyar derviş evinin önünden geçerken içine zehir koyarak hazırladığı yol azığını ona verip:
– “Derviş efendi al bu azığı senin için yaptım, acıkınca yersin” dedi.
Derviş bu ikrama çok memnun olmuştu. Nasıl bir şey olduğuna bile bakmadan ikram edilen azığı torbasına koyup günlerdir aç olan karnını doyurmak için köyün dışında bir çeşmenin başına gitti.
Torbasından azığını çıkardı, tam yemeye hazırlandığı bir sırada uzaklardan geldiği belli olan kan ter içinde kalmış, aç, yorgun ve bitap düşmüş bir asker:
– “Amca çok uzak yollardan geliyorum. Çok açım” dedi.
İhtiyar derviş, hiç tereddüt etmeden torbasından çıkardığı azığın tamamını askere verdi. Kendisi de torbasında günlerden beri sakladığı kuru ekmeğini yemeye başladı.
Zavallı asker verilen azığın tamamını afiyetle yedikten sonra çeşmeden de su içip adama duâ ederek yanından ayrıldı.
Günlerdir kendisini bekleyen annesine yetişmek üzere yola çıktı.
Eve geldi ama :
– “Öldüm, yandım, bittim” diye de feryat etmeye başlamıştı.
Annesi askerden gelen oğlunu bağrına basmış, sevinmesi gerektiği yerde üzülüyor, oğlunun bu hastalığının ne olduğunu anlamaya çalışıyordu:
– “Oğlum ne oldu sana? Dokunacak bir şey mi yedin yoksa?” diye sordu.
Asker zararlı bir şey yemediğini, sadece çeşme başında ihtiyar bir dervişin yemek üzere torbasından çıkardığı azığı istemesi üzerine kendisine verdiğini ve adamın merhametine hayran kaldığını söyledi.
Yaşlı kadın:
– “Eyvah oğlum! Seni ben zehirledim. ‘Adamcağız eden bulur’ diyordu. İşte ettiğimi buldum”.
diye ağlamaya yırtınmaya başladı ama, iş işten geçmişti.
KİM NE DERSE KENDİNE EDER, YİNE KENDİ KENDİNE EDER…
Nankörlüğümüzü, boş vermişliğimizi, nemelazımcılığımızı bağışla Allah’ım…
“Ben ettim Sen etme, ey Ganiy Hüday
Günahım dağlar ya, rahmetin derya
Gayrı hiç kimseyi, sokmam araya
Bağışla Ahmed’e, Adem ceddime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…”
Davasız duasız, ömrünü heder
Edenler huzurda, Rabbine ne der
Kadere inanan, çekmezmiş keder
Minnetim rağbetim, Tek Efendime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
(Herkesin imanı da inkârı da kendisinedir. İyiliği de kötülüğü de nefsi içindir. Kimse Allah’a kâr ve zarar ulaştıramaz.) Zira göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. O (layık olanlardan) dilediğini bağışlar, (müstahak olanlardan) dilediğine azap eder. Allah (CC) çok Bağışlayan ve çok Merhamet buyurandır.
(Fetih Suresi 14)
Rabbim tövbelerimizi kabul edip bizi bağışlasın…
Zümer 53
(Tarafımdan onlara) De ki: “Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere nefislerini israfa uğratan (günahlara dalan, yararsız ve ucuz kahramanlıklara kalkışan ve ölçüyü taşıran) kullarım! (Siz yine de) Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, (dilerse ve layık görürse) bütün günahları (ve suçları) Yarlığayıcıdır. Çünkü O, Bağışlayandır, Esirgeyip Acıyandır.”
https://www.mealikerim.com/39/zumer/53
“Sultanım Adildir, bütün suç benim
Ne ettimse kendim, ettim kendime…”
“Ektiğini biçer, bir de yakınır
Kendine acıyan, şerden sakınır”
Her davranışın dönüşü yine insanın kendine.Ne güzel ders çıkaracağımız bir söz “Kendine acıyan, şerden sakınır.” İyilik te kötülükte kaçınılmaz bir geri dönüşüm. Ders niteliğinde bir şiir Allah razı olsun.
Ben ettim Sen etme, ey Ganiy Hüday
Günahım dağlar ya, rahmetin derya
Gayrı hiç kimseyi, sokmam araya
Bağışla Ahmed’e, Adem ceddime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
amin
Ben ettim Sen etme, ey Ganiy Hüday
Günahım dağlar ya, rahmetin derya
Gayrı hiç kimseyi, sokmam araya
Bağışla Ahmed’e, Adem ceddime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Âl-i İmran 8
“Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, bir daha kalplerimizi caydırma (ayaklarımızı kaydırma), bize katından rahmet ve inayet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.”
https://www.mealikerim.com/3/ali-imran/8
Size isabet eden (sıkıntı, sarsıntı ve) musibetler; kendi ellerinizle kazanıp (yaptığınız yanlış işler ve kötülükler) yüzündendir. Üstelik (Cenab-ı Hakk hatalarınızın ve ihmalkârlığınızın) birçoğunu da affetmektedir.
Şura Suresi 30
(Ey insan!) Sana iyilikten (ve güzellikten yana) her ne gelip isabet ederse (o) Allah’tandır; kötülükten (bela ve musibetten) de sana her ne gelip dokunur ise, o da nefsinin (hatası)dır. (Ey Resulüm!) Biz Seni insanlara (Hakkı tebliğ ve temsil eden) bir elçi olarak gönderdik. Gerçek şahit olarak ise Allah yeterlidir.
Nisa Suresi 79
SADIKLARIN DOST NASİHATI!
Günah gizli zehir, aman uzak dur
Tevbe et toparlan, her gün her saat…
Şeytana aldanma, işi tuzakdur
Oyun kurar sana, türlü safahat1…
Haram bakış kalpten, nuru sürüyor
Hem ruhunu kasvet, şehvet bürüyor
Edep yahu! Allah, seni görüyor
Bil ki göz zinası, büyük kabahat…
Yalandan sakın ha, hep doğru söyle
Yalama olursun, gidersen böyle
İtibarın kalmaz, kasaba köyle
Mü’mine yakışan, sıdk ve salahat2…
Riya aşağılık, gösteriş yapma
Gizli şirk sayılmış, ihlastan sapma
Hâlık’ın dururken, mahlûka tapma
Nifaka kaydırır, lüks ve şatafat3…
Hakkı tut hayra koş, tembellik zillet
Meal sohbet zikir, manevi lezzet
Bâtıla oy veren, bulur mu izzet
Hidayet kararır, zahir melahat4…
Her günah bir adım, fıska kayarın
Her tevbeni bozman, sözden cayarın
Ayarın aynası, bilgisayarın
Gözünü korursan, özün sabahat5…
Hiç boşa gider mi, alın terleri
Okuyup yazarsan, gözün ferleri
Takva sahipleri, cihat erleri
Mahşere kalkarlar, yüzler nebahat6…
Ayete Hadise, ilme uyarsan
Gözyaşınla gönül, kirin yuyarsan
Hem can kulağınla, çağrı duyarsan
İmanla göçersin, hem de çok rahat…
İslam’a sarılsan, bütün özünle
Hocanı tanısan, Milli Çözüm’le
Tutuşup yanarsan, Tevhid közünle
Dilin hikmet söyler, halin şatahat7…
1- Safahat: Basamak ve aşamalar, çeşitli safhalar.
2- Salahat: Salih olma, dürüst yaşama.
3- Şatafat: Aşırı görkemli, debdebeli hayat.
4- Melahat: Yüz nuru parlaklığı, alımlı ve çalımlı.
5- Sabahat: Güzellik, çekicilik, yüksek özellik.
6- Nebahat: Şan, şeref, onur sahibi.
7- Şatahat: Manevi sarhoşluk… Nefsi ve dünyevi bağımlılıklardan ve bayağılıklardan kurtulma, vahdet huzuruna ulaşma hali.
https://www.millicozum.com/mc/2019/aralik-2019/sadiklarin-dost-nasihati-siir/