YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6647454b7403e
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 6 9 5
Bugün : 7958
Dün : 26618
Bu ay : 350148
Geçen ay : 737322
Toplam : 23866434
IP'niz : 3.16.81.71

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

MARAZLI MÜNAFIKLARIN SAHTEKÂRLIK MANTIĞI

        

Kof palavralarla ve boş alay-ı valalarla 2019-Aralık ilk haftası Londra’daki NATO zirvesine katılan Sn. Erdoğan, bir sürü zırvalıklarla uğurlanmıştı. Türkiye’nin YPG konusunda NATO’yla yaşadığı anlaşmazlık için çarpıcı bir çıkış yapan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Türkiye ile çatlağın Londra Zirvesi’nin sonunda çözüleceği sözü veremem” diyerek küstahlaşmıştı. Siyonist Yahudi Stoltenberg ve ABD Başkanı Donald Trump, Londra’da NATO Devlet ve Hükümet Başkanları ile Zirve kapsamında buluşmuşlardı. Jens Stoltenberg gündeme dair açıklamalar yaparken: “Türkiye ve NATO arasındaki sorunun, Londra Zirvesi’nin sonunda çözüleceğinin garantisini veremem!” diyerek Erdoğan’ın hayallerini ve beklentilerini boşa çıkarmıştı. Stoltenberg açıklamasında; Türkiye’nin YPG’nin terör örgütü olarak kabul edilmesi isteğine de değinerek, “YPG’nin nasıl tanımlanacağı konusunda Türkiye ile aramızda sorun yaşandığı bilinen bir şey” ifadelerini kullanmış, bırak Türkiye’nin yanında olmayı, tam aksine düşman cephede ve terör örgütleriyle beraber olduklarını hatırlatmıştı.

NATO’nun kuruluşunun 70. yılının kutlanacağı Londra Zirvesi’ne katılan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in Türkiye’yle ilgili bir son dakika açıklaması kafaları iyice karıştırmıştı. Stoltenberg “Baltık ülkeleri ve Polonya’yı içeren savunma planlarıyla ilgili Erdoğan’la görüştüğünü” vurgulamıştı. Jens Stoltenberg, Baltık ülkeleri ve Polonya’yı içeren savunma planları için, “Tüm NATO müttefiklerini korumak için yeni planlar üretilmektedir, Baltık ülkeleri ve Polonya da bunlara dahildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bu konuyu görüştüm, birlikte çalışıyoruz, bir çözüm bulacağımızı düşünüyorum” açıklamasını yapmıştı. Türkiye ise; YPG, NATO’da terör örgütü olarak tanınana kadar bu planı veto edeceğini söyleyip sonra geri adım atmış ve bu şeytani tezgâha yeşil ışık yakmıştı. Bu durumda, Rus saldırılarına karşı, Avrupa’yı da Türkiye koruyacaktı!?

Ankara’nın kendilerine desteğini öven ve “Türkiye iyi bir NATO müttefiki” diyen Trump, Türkiye’yi güya “sevdiğini”(!) iddia ederek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile iyi anlaşıyorum” mesajı yayınlamıştı. Donald Trump, İngiltere’nin başkenti Londra’da yapılan NATO zirvesi öncesi Genel Sekreter Jens Stoltenberg ile buluşmuşlardı. Trump, görüşme sırasında ABD-Türkiye ilişkilerine değinerek Türkiye’yi sevdiğini dile getirmiş, “Cumhurbaşkanı (Recep T. Erdoğan) ile iyi anlaşıyorum” buyurmuşlardı! Türkiye’nin kendilerine desteğini vurgulayan Trump, “Türkiye iyi bir NATO müttefiki” diye övgüler yağdırmıştı. Türkiye’nin DEAŞ lideri Ebubekir El Bağdadi’nin yakalanması operasyonunda Erdoğan’ın çok yardımcı olduğunu anlatarak, “Daha iyisini yapamazdı, daha fazla destek sağlayamazdı” ifadesini kullanmıştı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, NATO’nun “beyin ölümü” yaşadığını itiraf etmesiyle ilgili bir soruyu Trump, “NATO’nun beyin ölümünün gerçekleştiğini söylemek çok aşağılayıcı” şeklinde yanıtlamıştı.

Oysa; 29 ülkenin üye olduğu NATO, 70 yıldır başta ABD olmak üzere sadece 5 ülkenin çıkarlarını ve menfaatlerini korumakta ve Siyonizm’in Büyük İsrail hedeflerine zemin hazırlamaktaydı. Güya Sovyet tehdidine karşı kurulan, daha sonra hedefine İslam’ı alan NATO, bugüne kadar İslam coğrafyasına; işgallerle, darbelerle, iç savaşla, terörle kan ve gözyaşı taşımıştı. Dünyayı Sovyet tehdidinden korumak bahanesiyle 70 yıl önce kurulan NATO, o günden bugüne neredeyse bütün operasyonlarını Müslümanlara karşı yapmıştı. Geçen yıllar içinde Amerikan ve Siyonist emperyalizmin koruma kalkanı haline gelen NATO, İslâm ülkelerini işgal edip kaynaklarını Amerika ve onun ortağı olan Avrupa ülkelerine taşımıştı.

1990 sonrası NATO’nun hedefi fiilen İslam’dı!

Eski İngiliz Başbakanlarından Demir Leydi olarak da bilinen Margaret Thatcher, 1990 yılında İskoçya’da yapılan NATO toplantısında; “Sovyetler Birliği yıkılmıştır, karşımızda düşman kalmamıştır. Ama düşmansız bir ideoloji yaşayamaz. Yeni bir düşman bulmamız lazım. Düşman aramaya ise gerek yok; yeni düşmanımız İslam’dır” sözleriyle yeni dönemi başlatmıştı. Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan ise yaptığı açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” sözlerine tepki göstererek, “Önce sen kendi beyin ölümünü bir kontrol ettir. Bu ifadeler senin türündeki beyin ölümü gerçekleşmiş olanlara yakışır. NATO’ya karşı yerine getirmen gereken vecibelerini yerine getirmiyorsun” ifadelerini kullanmış ve bırakın Müslümanları, Hristiyanları bile şaşırtmıştı. Haçlı Batılılardan ve Siyonist odaklardan bile daha hararetli bir NATO taraftarlığı, nasıl bir kahramanlıktı? Thatcher’in bu sözleri üzerine Amerika’da NATO karargâhında düşman işaretleri kırmızı yerine yeşile boyanmıştır. Ve NATO manevralarında düşman şehirlerinin isimleri Müslüman şehirleri olmaya başlamıştır. Maalesef 1990’dan bu yana da NATO, 20. Haçlı Seferi inancıyla çalışmaktadır ve Büyük İsrail’i kurmayı amaçlamaktadır…”

İşte NATO’nun hıyanet dosyası:

• NATO, Kıbrıs Harekâtı’nda Türkiye’nin karşısında yer almıştı.

• Türkiye’deki darbelere de müdahil olan NATO, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimine de destek sağlamıştı.

• Türkiye’nin S-400 alımına karşı çıkan NATO, füze sisteminin ülkemize gelmesinin ardından aleyhimize tavır almıştı.

• NATO, Türkiye’nin parasını verip ortak olduğu F-35 savaş uçağı projesinde ABD tarafından devre dışı bırakılmasına sessiz kalmıştı.

• NATO, ABD’nin başını çektiği Libya iç savaşında aktif rol oynarken, ABD’nin başını çektiği Afganistan ve Irak işgallerinde de yer almıştı.

• NATO, Filistin topraklarını işgal edip Müslümanlara yıllardır zulüm eden Siyonist İsrail’in de en önemli moral gücü ve kaynağıydı.

• NATO, terör örgütü YPG/PYD’ye de her fırsatta desteğini açıklamıştı.

Sn. Erdoğan, Polonya ile Baltık ülkeleri Estonya, Litvanya ve Letonya’nın Rusya’ya karşı ortak savunulması konusunun tartışılması halinde; “Siz YPG’yi terör örgütü saymazsanız, Türkiye de bu planı veto eder” çıkışını bile yapamamıştı.

Evet, Erbakan Hocamızın: 1- İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı, 2- İslam Ortak Pazarı, 3- Müşterek İslam Dinarı, 4- İslam Savunma Paktı, 5- İslam Bilim ve Teknoloji Ortak Vakfı gibi tarihi projelerini uygulamadan ve D-8 girişimi canlandırılmadan, şahsiyetli bir dış politika uygulamak, milli çıkarlarımızı ve bekamızı korumak kolay ve mümkün olmayacaktı. Bu tarihi ve talihli programlara ise, işbirlikçi kafaların sahip çıkacağını sanmak saflıktı. AKP iktidarının ve Erdoğan’ın 18 yıllık tahribat icraatları ortadaydı. Artık uyanmak ve milli vicdanı canlandırmak zamanıydı… Ancak, hayret! Bu temennilere (ve İlahi müjdelere) her nedense en çok AKP kurmayları ve yandaşları karşıydı!?.. Ve zaten bu kutlu projeleri engellemek için iktidara taşınmışlardı… Bu arada, ülkelerinde on milyonlarca Müslüman nüfus barındıran; Rusya, Hindistan ve Çin gibi devletlerle de samimi, sahici ve verimli irtibat ve ittifaklar kurularak, bu kutlu hedeflere ulaştıracak iktidarlara ve programlara acilen ihtiyaç vardı!

FETO’cu Arınç’ın ve ucuz ve uyuz çıkışları!

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi, yani Sn. Erdoğan’a akıl verenlerden birisi olan Bülent Arınç, kamuoyunda sürekli konuşulan KHK mağdurlarıyla ilgili, kimilerine göre çok çarpıcı, bize göre ise “çarpıtıcı” açıklamalar yapmıştı. ”KHK bir faciadır” diyen Arınç, çevresinde birçok KHK mağdurunun olduğunu söyleyerek “onları gördükçe yerin dibine geçiyorum” ifadelerini kullanmıştı. Oysa sorunları çözme makamında, yani iktidarda bulunanların hâlâ şikâyet edip durmaları ve üzüntü beyanları, ya acizlik ve beceriksizlik itirafıydı veya riyakârlıktı. Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde şehit olan Er Zekeriya Altunok’un FETÖ soruşturması kapsamında meslekten ihraç edilen ve 16 ay cezaevinde yatan eski bir polis memuru olduğu ortaya çıkmıştı. Bu olay sonrası KHK mağdurlarının durumu yeniden gündeme taşınmıştı. Gazeteci Kemal Öztürk’ün Youtube kanalına konuk olan Bülent Arınç, konuyla ilgili çok konuşulacak yorumlar sıralamıştı. Öztürk’ün “KHK sorununu nasıl çözeceğiz?” sorusunu Arınç ”KHK bir faciadır’’ şeklinde yanıtlamıştı. YİK’ten aldığı maaşla eleştirilen Arınç, çevresinde birçok KHK mağduruna rastladığını ve maaşının yarısını onlarla paylaştığını söyleyip riyakârlık yapmıştı. Arınç, sırf KHK meselesine dikkat çekmek için böyle bir şeye başvurduğunu hatırlatmıştı.

“Evime temizlik yapmaya gelen kadın (FETÖ’cülükten) Daire Başkanlığı’ndan ihraç edilmiş; ben onları gördükçe yerin dibine geçiyorum!” riyakârlığı!

Bülent Arınç’ın bu sözleri tamamen riyakârlık ve istismarcılık kokuyordu. Dediklerinin bir kısmı doğruydu, ama o bu doğruları yanlış amaçları için gündeme taşıyıp kendi reklamını yapıyordu. Bu samimiyetsizlikte o denli ileri gidiyordu ki; “Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu” üyeliğinden aldığı 30 bin TL maaşının yarısını bu FETÖ’cü mağdurlara dağıttığını söyleyecek kadar cıvıklaşıyordu… Yoksa FETÖ güdümlü yeni bir oluşum kokusu almış da, şimdiden yanaşmaya ve yaranmaya mı çalışıyordu? Hem bu kadar net ve mert bir insan ise, şu anda kaç yerden böyle kaç yüksek maaş aldığını niye yazmıyordu? Bu tavırların ucuz kahramanlıklar ve uyuz kaşınmalar olduğunu bilen anlıyordu.

Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, “Almanya’ya firar eden Can Dündar’ın hesabına her ay 80 bin avronun yattığını” ortaya atmıştı. Evet, malum ve mel’un odaklar, kiralık kalemlerine para yağdırıyorlardı.

MİT Tırları davasında serbest bırakıldıktan kısa bir süre sonra Almanya’ya kaçan firari gazeteci Can Dündar hakkında inanılmaz bir iddiada bulunmuşlardı. 12 Eylül döneminde Avrupa’ya kaçan solcuların büyük sıkıntılar çektiğine dikkat çeken Uğur, Can Dündar’ın ise varlıklı bir hayat sürdüğünü yazmıştı. Fuat Uğur aldığı “Top Secret bilgiyi” okurlarıyla paylaşmıştı: “Evet, bu bilgiyi aldığımda inanın dudaklarım uçukladı! Ama elime geçen bu Top Secret bilgi, kendisinin satış değerinin hayli yüksek olduğunu kanıtlamaktaydı. Can Dündar’ın banka hesabı Almanya’da Post Bank’ın Berlin’deki şubelerinden birinde bulunmaktaydı. Ve sıkı durun; her ay hesabına 80 bin Avro yatırılmaktaydı. Bunlar çeşitli vakıflardan, gençlik ve kadın merkezlerinden ve bazı ‘bilinmeyen’ kurumlardan aktarılmaktaydı. 80 bin avro bu, boru değil. Yani ayda 520 bin lira. Yılda 6 milyon 240 bin lira.”

Şimdi bu yandaş yazara sormak lazımdı: 1- Bülent Arınç gibi istişare üyeleri, daha başka hangi kurumlardan, hangi uyduruk unvanlarla ve kaç lira maaş alıyordu ve bunların yıllık toplamı ne yekûn tutuyordu? 2- Hangi özel kiralık yandaş yazarlara, ayda 50, hatta 100 bin TL maaşlar yanında, hangi kurumlardan yıllık milyonları bulan imkânlar sağlanıyordu?

Sayın Arınç konuşmasında bu mağduriyetlerin en aza indirilmesinin mümkün olduğuna dikkat çekerek, terörist damgası vurularak kamudan ihraç edilenlerin özel sektörde de çalışma imkânı bulamadığını hatırlatmıştı. Kısacası, KHK mağdurlarının sorununu ya kalbinin sesini dinleyerek veya ucuz kahramanlık sergileyerek gündeme taşımıştı. Ancak, bu dile getiriş bir haksızlığı gidermeye yeterli olmayacaktı. Eğer, Sn. Arınç’ın yaptığı da muhalefet liderlerinin yaptığından ibaret kalacaksa, iş çok daha ciddi bir boyuta taşınacaktır. Çünkü özellikle iktidar mensuplarının yaptığı da sıradan vatandaşlar gibi sadece yanlışı söylemekten ibaret kalacaksa maalesef bütün zulüm ve haksızlıklar devam edecek hatta artacaktı. Sorunları çözüm merciinde bulunanların çıkıp özür dileyip durmaları, evet sahtekârlık ve riyakârlıktı!

Esrarengiz uçağın kaçak taşıdıkları!?

Bu uçağın kuyruk numarası; TC-GNC olmaktaydı. Uçağın Genç İnşaat’la ya da Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’le bir ilgisi konuşulmaktaydı. Gazeteci Murat Ağırel daha önce bu konuyu yazmıştı. Ardından Murat İde de bu konuyu köşesine taşımıştı. Melih Gökçek döneminde Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin çok önemli bir şirketini de satın alan Genç İnşaat’ın, başkentteki ihalelerde kayrıldığı, yani Erdoğan iktidarınca kollandığı yolunda haberler çıkmaktaydı.

Şimdi soralım, TC-GNC numaralı ve Genç İnşaat’la irtibatlı bu uçağın, 3 hafta içinde tam 59 kez Yunanistan’a uçması nasıl yorumlanacaktı?

Bir Yunan iş adamının bu uçağı kiralamış olması zayıf bir olanaktı. Sabah kahvaltısını Ankara’da, öğle yemeğini Atina’da yiyip, akşam yemeğine İstanbul’a geçiyor olması akla mantığa aykırıydı. Bu zevki sefanın 3 hafta devam etmiş olması da mantık dışıydı. Ama “bu işin altında ne yatmaktadır?” diye merak duyanların iki sorusu vardı:

1- Bu uçakla ne taşınmıştı?

2- Kumar oynamak için mi kullanılmıştı?

Evet, kuşların fısıldadığına göre kumarhanelere de uğranmıştı. Ama kumarhane öyle yemek aralarında gidilecek bir yer sayılmazdı. Oraya gidenler kalmak zorundaydı. Öyle ise bu uçak, Yunanistan’a 3 haftada 59 kez ne taşımıştı? Tahmini olanlar için yorum kapısı açıktı… Bu bilgiler gazetecilere ulaştıysa, Cumhurbaşkanı’na çoktan ulaşmış olması lazımdı!.. Kesin olarak bilemediğimiz şey ise; bu uçağın bagajında taşınan Euro muydu, Dolar mıydı?”[1]

Şimdi merak ediyoruz, doğrucu Bülent Arınç’ın, bir zamanlar kötü kapıştıkları Melih Gökçeklerin de karıştığı iddia edilen bu uçakla ve taşıdıklarıyla ilgili de konuşacaklar mıydı?

Yoksulların ahı, AKP iktidarını yıkacaktı!

İstanbul Fatih’teki bir evde, ikisi kadın ikisi erkek 4 kardeşin 06.11.2019 tarihinde, çektikleri geçim sıkıntıları ve ödeyemedikleri borçları yüzünden siyanürle intihar ettikleri anlaşılmıştı. Alışveriş yaptıkları Bakkal; “Maddi sorunları vardı. Öğretmen olanın maaşına bile haciz koymuşlardı” ifadesini kullanmışlardı. Böyle yoksulluktan dolayı hayatından bıkan milyonlar vardı ve bunların ahı AKP iktidarını yıkacaktı!..

 

Bu makaleyi sesli olarak dinleyebilirsiniz:

{mp3}marazlimunafıklar{/mp3}

 


[1] https://www.yenicaggazetesi.com.tr/o-ucak-yunanistana-ne-tasidi-53649yy.htm

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
4 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Mus ab

Milli Çözüm sayesinde kirli, şerli, münafıkça işlere bulaşmadık; insanlığımızı, imanımızı koruduk. YETMEZ Mİ?
İslam’ı hedef seçmiş NATO; NATO için can atanları desteklemedik.
Şehidimizin kanı ellerinde olan PKK’yı, meşru gören, AB’nin kuyruğunda gezenlerden taraf olmadık.
Şer cephede, şerde şerlik yapanların (Arınç gibi şeytana parmak ısırtanların) kuyruğuna takılmadık.
Vatana ihanet ettiği için hesabına para (80 bin avro) yatırılanlar ve destekçileri gibi olmadık
Vatan toprağını terör örgütüne parsel parsel satanların, değirmenine su taşımadık
Milli Çözüm sayesinde daha nice kirli, şerli, münafıkça işlere bulaşmadık; insanlığımızı, imanımızı koruduk. YETMEZ Mİ?

Saffet

Fetö ve siyasi kanadı
Vatana ihanet eden Fetö cüler ile AKP ileri gelenleri hainlik konusunda ortak bir noktada buluşuyor ve birbirlerinin ayaklarina basmamaya dikkat ediyorlar. Bülent Arınç onca ağır söylemine rağmen yine Tayyip Erdoğanın danısmanlığı yapılıyordu. Bu munafık marazlıar acaba daha ne kadar birbir ihanetlerini gizleyecek.İşin siyasi kanadına ne zaman dokunulacak hep birlikte göreceğiz.Sizlerin bir planı varsa Elbette Allahinda bir planı var ve Allah plan kuranlarin en hayirlisidir.Biz beklemekteyiz sizde bekleye durun bakalım gün doğmadan neler doğar..Birazda Erbakana yapılan ihanetin halk olarak karşisinda durmadığımızın cesasını çekiyoruz.Bunca verilen şehidin ruhu elbette bu isbirlikcileri yakında çarpacakır. Adil düzene geçiş yapmadan bu sıkıntılar hep bizi bulacak.Bize düşen Hocamiza verdigimiz sadakat sozümüzü tutup var gücümüzle cihad gayreti göstermeliyiz.Allah ayaklarımızı sabit kılsın.Amin

Yakup G.

Yoksulların ahı, AKP iktidarını yıkacaktı!
Marazlı Münafık’ı tanımak için makalede geçen pratiklerini izlemek yeterli olur diye düşünüyorum. Bunca ihanete, yüzsüzlüğe, iki yüzlülüğe, entrikaya, yalan dolana vs. vs bir insan nasıl dayanır da hala daha bunların her icraatına keramet dizer?

Mazlumların, Yoksulların, Fakirlerin, İşsizlerin, Hakkı yenilenlerin, Şehitlerin ve Gazilerin ahını alanların sonu ne kötü… Ey hala daha bunlara destek veren ve keramet uyduranlar onlarla birlikte haşrolmayı nasıl düşünebiliyorsunuz?!

Ya Rabbi tüm bu zulümlere ortak etmekten, bu zalimlerin peşine düşürmekten bizleri muhafaza ettiğin için sonsuz hamdüsenalar olsun….

Necati

SİYONİST SENARYODA ARTİSTLİK YAPAN İŞBİRLİKÇİ HAİNLERİN CESARET VE KAHRAMANLIĞI!
Büyük İsrail’i kurmayı amaçlayan ve İslam’ı düşman olarak ilan eden NATO taraftarlığı, Siyonist senaryoda artistlik yapan işbirlikçi hainlerin en büyük kahramanlığıdır!
Siyonist senaryoda artistlik yapan işbirlikçi hainler kendilerine verilen BOP (Büyük İsrail) Başkanlığı rolünü kahramanca oynamaktadırlar! Hatta bu rolü o kadar kahramanca oynamışlardır ki; kendilerine Siyonist Yahudiler tarafından “Cesaret Ödülü” bile verilmiştir.
İşbirlikçi hainlerin bu ucuz kahramanlıkları ve uyuz kaşınmaları, Siyonist Yahudilerden ÖDÜL, mazlumlardan ise AH almaktadır.
İşbirlikçi hainlerin Siyonist senaryodaki ucuz kahramanlıkları ve uyuz kaşınmaları marazlı münafıkların sahtekârlık mantığıyla anlatılmakta ve Milletimiz büyülenmektedir.
Milli Çözüm; marazlı münafıkların sahtekârlık mantığını gerçek belge ve bilgilerle ortaya koymakta ve uyarmaktadır! Mazlumların ahı, büyüleri bozacak, işbirlikçi iktidarları yıkacaktır!

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
4
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx